1. sayfa
ABD artık ne yaparsa yapsın durumu toparlayamaz. Adım adım batışa geçiyor, Çin'de yükselişe... Amerika gibi büyük bir ekonomiyi bu kadar kötü yöneterek b... |
ABD artık ne yaparsa yapsın durumu toparlayamaz. Adım adım batışa geçiyor, Çin'de yükselişe... Amerika gibi büyük bir ekonomiyi bu kadar kötü yöneterek batırmak bilinçli bir eylem değildir de nedir. Netice olarak kötü yönetim ve ekonomik çöküş uzun vadede ABD'de iç savaşa bile neden olabilir. |
ABD artık ne yaparsa yapsın durumu toparlayamaz. Adım adım batışa geçiyor, Çin'de yükselişe... Amerika gibi büyük bir ekonomiyi bu kadar kötü yöneterek batırmak bilinçli bir eylem değildir de nedir. Netice olarak kötü yönetim ve ekonomik çöküş uzun vadede ABD'de iç savaşa bile neden olabilir. |
Uluslararası kurumların sallandığı, savaşlarla geçen şu dönemde aksi mümkün olamazdı. Çin de zaten yeryüzünün geleceğini düşündüğü için yenilenebilir enerjiye yönelmiyor. Zıt kutuplar birbirini beslerken cehalet orta çağ mezarlığından horluyor. Koca dünya insanlığın ortak kazanımı olan bilimsel bakış açısına savaş açmış durumda. Artık elitler değil; sesi yüksek çıkanlar hüküm sürüyor. Bütün diktatörlerin yeniden tarihe gömülmesi dileğiyle... Mümkünse yeni bir dünya savaşı tecrübe etmeden. |
çünkü trump ve kitlesi küresel ısınmaya inanmıyor. koca bir yalan diyorlar |
Kim ölçtü ki? Objektif bir ölçüm oldu mu o da şüpheli. |
Fosil enerji rezervleri bulunmayan ve ayrıca bir uygarlık bilinci ve ideali de bulunan Çin yeşil enerji alanlarında (GES, RES vb) öncü ve ezici bir farkla dünya birincisi oldu. Çin'in pratikte bunu yapabilmesi yeşil dönüşümü politik ve göstermelik bir laf kalabalığından ziyade ulusal öncelik haline getirebilen, sektörlere stratejiler tanımlayıp bunları devasa kaynaklara sahip eyalet hükümetlerinin yönetimi ve desteği altında pazar dinamikleri ve yüksek üretkenlikle - yüksek arz, ucuz fiyat, yüksek rekabetçilik demek - büyütebilen hibrit ekonomisiyle ve devasa ihracat bağlantılarıyla ilgili (ekonomist Keyu Jin'in açıkladığı şekilde politik olarak çok merkezi, ekonomik olarak çok gayri merkezi gelişimin sonucu). Çin'in aksine fosil enerji rezervlerine sahip ABD ise LNG'yi kırılma teknolojisiyle geliştirip LNG sektöründe dünya birincisi haline gelmiş bir ülke olarak zaten varolan güçlü fosil enerji lobileriyle ve serbest pazarlarıyla tam ters istikamette gitmekte. AB ise Rus enerjisinden mahrum ve rekabetçiliği o sebeple azalmış halde ama bunu yeşil dönüşümle telafi edemiyor ve mesela daha pahalıya ABD LNG'sini ve Rusya harici diğer fosil enerji ithalatlarını kullanıyor. Haliyle - zaten Çin kadar siyasi anlamda merkezileşmiş ve sinerjik olmayan - AB hedeflerini tutturamıyor. |
İnanmamakta haklılar, çünkü İngiltere ve ABD ortak olarak küresel ısınmaya destek oluyorlar, İklim kanunu denen, karbon vergisi denen olaylar tamamen küresel ısınmayı tetikleyen ve Dünya'yı çölleştirmeye yönelik planlar. Bir nevi özet olarak küresel ısınmayı bilinçli olarak yapan ABD yani. |
Artık giderek şu anki yönetim şeklinden şühe duymaya başladım. Çin'den ne alabiliriz diye arada sırada düşünüp kafa yorar oldum. |
Çin farklı ve karma geleneklere mensup olup bizden farklı altyapılar, kurumlar, zihniyetler ve dünya görüşleriyle yürüyen özgün bir yapı. Bazı kavramlar, uygulamalar, sistemler kendilerinden alınabilir ama birebir taklit edilemezler. Bence herhangi bir ülkenin Çin'i taklit etmesi o ülke için felaket olur ve bunu Çinliler de az çok bildikleri için kesinlikle kendi modellerini ihraç etme derdinde değiller ama Çin'de normalde progresif değil de yıkıcı olacak karma bir kimya tutuyor işte. Aşırı büyük bir ülke. Aslında Avrupa kıtası kadar büyük ve karışık bir yer. Dolayısıyla aslında ülke numarası yapan çok etnikli ve çok dinli karma kültür bir kıta Çin. Homojenlik görüntüsü çok aldatıcı. Ondan muazzam bir absorbe etme ve dönüşüm kapasitesine sahip. Biz ülke olarak hem daha sınırlı kapasitemiz hem de bence daha düşük yapısal esnekliğimiz uyarınca Çin gibi olamayız. Ama şu bir gerçek ki Türkiye'ye de Çin gibi ihtiyaçlarına uyacak ve potansiyelini açığa çıkarabilecek özgün ve karma bir yol çizmek gerek. Bu da kişisel kanaatimce sadece Batı'dan ya da sadece Çin'den alarak olmaz. |
Yani bende birebir alalım filan demiyorum zaten. Demek istediğim artık istikbal batıda değil artık oraya uyum sağlamak değil hem batıda hem doğuda demek istiyorum bunu halk olarak ne kadar çabuk idrak edersek o kadar çabuk yol almaya başlarız. |
Doğru söze ne hacet. Haklısın. Dünya çoktan çok kutuplu oldu ama Batılılar - özelde ve bilhassa Amerikalılar - anlamak istemiyor. |
1. sayfa
ABD'nin Tersine Dönen Emisyon Eğrisinde Trump ve Yapay Zekanın Payı Büyük
ABD'nin bu konuda geriye gitmesinde Donald Trump'ın Beyaz Saray'a dönmesinin payı büyük. Yeniden başkan olduktan sonra yeşil enerji teşviklerini kayda değer ölçüde azaltan Trump, bununla birlikte Biden döneminde uygulanan iklim düzenlemelerini de gevşetti. Ancak Trump'ın yeşil enerji konusundaki tutum ABD'nin tersine dönen emisyon eğrisinin tek sebebi değil. Buna paralel olarak yapay zeka alanında yaşanan patlamanın da bunda payı büyük. Yapay zeka altyapısının bel kemiğini oluşturan veri merkezlerinin giderek artan enerji ihtiyacı, ABD'de elektrik talebini kayda değer ölçüde arttırmış durumda. Bu da kömür sektörüne adeta yeniden hayat verdi. Tüm bunlar bir araya gelince, ABD'nin karbon emisyonları yıllar sonra yeniden yukarı tırmanmaya başladı.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) verileri, Çin’in 2025’in ilk yarısında kömür tüketimini geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 2.6 oranında azalttığını ortaya koyuyor. Üstelik bu düşüş, ülkede elektrik talebinin yüzde 5 artmasına rağmen gerçekleşti. Normal şartlarda hidroelektrik üretimindeki düşüş kömüre yük bindirirdi; fakat bu kez boşluğu güneş ve rüzgar doldurdu. Çin sadece Mayıs ayında 92 GW’lık güneş kapasitesini devreye alarak toplam güneş kurulu gücünü 1 teravatın üzerine taşıdı. Karşılaştırma yapmak gerekirse, ABD’nin toplam güneş kapasitesi Haziran ayı itibarıyla 134 GW civarındaydı.
Ayrıca Bkz.Çin’in emisyon eğrisi tersine döndü: Dönüşüm sinyali mi, geçici bir durgunluk mu?
Çin'in enerji altyapısında yaşanan köklü değişim, karbon emisyonlarındaki düşüşün dönemlik değil, kalıcı olduğuna işaret ediyor. Elbette net bir yargıya varmak için bu düşüşün birkaç çeyrek daha üst üste tekrarlandığını görmek gerekiyor ama şu ana kadarki gidişat oldukça umu verici.
Avrupa ve Hindistan'ın da Emisyon Eğrileri Tersine Döndü
2025, sadece Çin ve ABD açısından değil, diğer küresel güçler açısından da trendin tersine döndüğü bir yıl oluyor. Son yıllarda yapılan tüm atılımlara rağmen Avrupa’nın emisyonları yılın ilk yarısında yüzde 4,6 artarken, Hindistan’ın emisyonları yüzde 2,2 oranında düştü. Hindistan’da rüzgar ve güneşin toplam elektrik üretimindeki payı yüzde 14’e ulaşarak bir yıl öncesine göre belirgin bir artış sağladı.
Tüm bunları bir araya topladığımızda küresel karbon salımları 2025’in ilk yarısında yüzde 0,7 oranında arttı. Avrupa ve ABD’deki yükseliş, Çin ve Hindistan’daki düşüşle bir nebze dengelendi dengelenmesine ama ortaya çıkan bu tuhaf tablo, iklim politikalarının yıllardır olmadığı kadar istikrarsız bir hâle geldiğini gösterdi. Bir dönem bu alana öncülük eden ABD ve Avrupa artık açıkça ayağını gazdan çekmiş durumda. Üstelik yapay zeka yarışında geri kalma gibi bir lüksleri olmadığı için, bir süre daha bu tutumlarını sürdürmek zorunda kalabilirler. Bu da iklim mücadelesinde dengelerin tamamen değişmek üzere olduğunun habercisi.
Kaynak:https://www.eenews.net/articles/in-sudden-shift-american-emissions-rise-as-chinas-falls/
DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.
Üye Ol Şimdi DeğilÜye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.
Haberi Portalda Gör