Alınan tek önlem: Diyanetin dua etmesi. |
dünya bir döngü içinde yoluna devam ediyor. buzul çağı yaşandı ve sonrasında herşey normale döndü. şimdi buzul çağının tersine doğru gidiyoruz. her yıl sıcaklık... |
dünya bir döngü içinde yoluna devam ediyor. buzul çağı yaşandı ve sonrasında herşey normale döndü. şimdi buzul çağının tersine doğru gidiyoruz. her yıl sıcaklıklar artıyor. bunun nerede duracağını kim bile bilir? ingiltere gibi sürekli yağmur yağan ve soğuk bir ülkenin artık antalya gibi olacağını öngörüyorlar. belki de daha fazlası olacak? çocuklarımızı maalesef her anlamda daha zor bir gelecek bekliyor. paranın değersiz olacağı, petrol yerine su savaşlarını olacağı yıllar onları bekliyor. < Resime gitmek için tıklayın > |
Siyasal islamdan kurtulmamız lazım,kendi ceplerini doldurmak dışında hiçbir şey düşündükleri,çözüm ürettikleri yok |
Alınan tek önlem: Diyanetin dua etmesi. |
https://forum.donanimhaber.com/mesaj/yonlen/161814074 İnsanlar bu konuya "dünya düzdür, bize oyun oynuyorlar" şeklinde bakıyor. Neyseki azınlıktalar diye düşünüyorum. Coğrafya dersini arttırıp, bilimsel farkındalığı yakalayana kadar ortada yaşanılabilir çevre kalmayacak. |
Beyaz adam paranın yenmediğini anladığında çok geç olacak. |
dünya bir döngü içinde yoluna devam ediyor. buzul çağı yaşandı ve sonrasında herşey normale döndü. şimdi buzul çağının tersine doğru gidiyoruz. her yıl sıcaklıklar artıyor. bunun nerede duracağını kim bile bilir? ingiltere gibi sürekli yağmur yağan ve soğuk bir ülkenin artık antalya gibi olacağını öngörüyorlar. belki de daha fazlası olacak? çocuklarımızı maalesef her anlamda daha zor bir gelecek bekliyor. paranın değersiz olacağı, petrol yerine su savaşlarını olacağı yıllar onları bekliyor. < Resime gitmek için tıklayın > |
Vakti gelince düşünürüz. O zamana kadar ormanları, nehirleri, gölleri korumamaya, vahşi ve düzensiz yapılaşmaya, siyanürle maden aramaya devam... |
Herkes kendini dünyanın tek akıllısı zannediyorda ondan, bilimsel düşünce hipotez kanıt bunlar boş işler.iki ekran gören kendini deha zannediyor, yaptığı şeylerde iki komplo teorisi kanalı izlemek, kendini farklı zannetmek falan, bu salaklığa rağmen dünya iyi direniyor. Şu yaşıma geldim, ben bu sene yerden vuran sıcak gibisini hiç görmedim. Bu başka bir seviye sıcak, geçenlerde bir kaç çeşme gezdim hepsi kurumuş 2 damla akıyor, benim çocukluğumda oralardan nehirler akıyor barajlar bulunuyordu, oluk oluk su bulunuyordu, hiçbiri yok, ama bu birilerine göre normal. Ben çocukken yazın en sıcak gününde nehirden su almaya gittiğim günler olurdu, artık olmayan yerlerden bahsediyorum yani, evinden bulunduğu şehirlerden çıkmayıp komplo teorisyenliği yapmak kolay tabi, en azından kendi tecrübelerim var, bu maksatla yazdım. Evlerde su akmadıkça belediye kurutacak yeni kaynak buluyor nede olsa, birileride su bitmiyor zannediyor işte. Avcı toplayıcı gibi ancak kaynak bitince başka yerden getir, pekte ilkel insanlardan farklı değiliz özümüzde o zaman. Hala bunun doğal dönüşüm olduğunu sananlar var, (sözüm size değil) kardeş dünya buzul çağına neden girdi onuda yaz eksik abidik gubudik kendi lehine yazma, tam yaz. Ki zaten 25 bin yıllık döngü, 10 yılda tepe taklak oluyor öylemi? Hemde doğal olarak buna gülerim ancak. Bırakalım doğal seçilim işini yapsın. İnsanlar patates bulunana kadar acından ölüyordu, şimdide başka zorluklar çıkıyor işte. Bazen diyorum ki bu dünyaya thanos lazım, bu tüketime dayanacak bir dünyamız varmı emin değilim. |
Alakasız, yanlış bilgi vermişsin. Birincisi buzul çağı bundan seneler seneler önce yaşandı ve bitti. Normale, tersine dönen bir şey yok. O attığın tablo 1850-1900 yıllardaki sıcaklıklar baz alınarak ortalama bir sıcaklık hesaplanıp belirlendi.Birleşmiş Milletler'de o ortalamayı baz alarak insan kaynaklı endüstriyel ısınmanın +1.5 dereceyi geçmemesini kendisine hedef belirledi. Bunun nerede durabilebileceği de bu saatten sonra dünyayı yok eden insan ve insan kaynaklı oluşumlar belirleyebilir. |
Türkiye Türkiye gibi 10 ülkeye daha yetecek tatlı suya zaten sahip. Fırat, Dicle, Kızılırmak, Çoruh gibi yıllık boşa saldığımız tatlı suyun haddi hesabı yok. 1 damla bile salmazsın çevre ülkelere satarsın petrol gibi olur biter. Tek başına Fırat nehrini kontrol et zaten Türkiye'ye yetecek tatlı su hacmine sahip. Karadeniz'e dökülen binlerce mart-temmuz erime derelerini saymıyorum bile. Çoruh'u tut tüm ülkenin içme suyu sorunu biter. Ne güzel İstanbul değil mi? Erzurum'un dağlarından, Ağrı'nın dağlarından çıkan suyu beleşe Suriye ve Irak'a veriyoruz. Sonra bizde su yok. Irak'ta kişi başına düşen tatlı su miktarı bizden yüksek. Ne diye veriyoruz beleşe Fırat ve Dicle'yi o zaman? Yaparım önüne barajı, bağlarım boruları yolla Konya'ya, Manisa'ya, İzmir'e, Ankara'ya. Ki baraj zaten var. Çek abi Atatürk, Keban barajlarına boru hattını yolla batıya suyu. Arabı Kürdü değil Türkiye faydalansın zaten bizim olan sudan. İçecek suya ihtiyaçları varsa bir tane boru da onlara döşeriz, saati takılı üzerinde, m3 hesabından açarız vanayı. Biz yılda 100 milyar dolar enerjiye harcarken paylaşmak yok, vana ve saat var ama bizdekine gelince beleş ver. ABD gibi, Rusya gibi, Çin gibi, İsrail gibi olacaksın. Hakkın olanı başkasından istemeden alacaksın. not: Türkiye'nin yıllık hanelerde tüketilen su miktarı 5 milyar m3. Tek başına Çoruh nehrinin Karadeniz'e akıttığı su miktarı 7 milyar m3. Çoruh büyük bir nehir bile değil. Fırat yılda 30 milyar m3 suyumuzu götürüyor. |
Denizden arıtma kurulmalı. Madem her yere elektrik santrali kuruyorlar üretilen elektrikte suyu ayrıştırmaya yarasın. |
Rusya tunduralarından arsa ayarlamak lazım, fena değerlenecek. |
Mad Max'e doğru gidiyoruz. |
Bu rakamlar gerçekse birgün vatansever bir yönetime kavuşursak su sorunumuz çözülebilir gibi duruyor. Ama arabı türkten üstün tutan bu islamcı yönetim bizim suyumuzu kesip araplara içirir. |
Araptan önce, ticareti kestik deyip israillilere ticaret yapılır. Sonrada 2. yahudi üstün hizmet madalyası gelir. |
Yerden vuran sıcak deyince aklıma geldi: < Resime gitmek için tıklayın > Sorun şu; 100 yılda yaşanması gereken değişim birkaç yılda yaşanıyor. Bu arada kimsenin ilgisini çekmemiş ama Jüpiter gezegeni de Güneş kadar olmasa da Dünya’yı etkiliyor… |
Türkiye malum parti ile kurudu zaten.... |
Tatlı su kaynaklarımızı arsızca denize akıtıyoruz. Her gördüğümde üzülürüm. Türkiye’deki bütün tatlı su kaynaklarının denize dökülmesi engellenmeli. Denize dökülen bütün tatlı su kaynaklarımız tutulmalı. |
fırat ve dicle gibi nehirler doğup denize döküldüğü yere kadar geçtiği her ülkenin ortak suyu sayılıyor yanlız |
Gerçekse değil hocam herkese açık veriler zaten bunlar. Tüik ve DSİ verileri, BM Orman ve İklim verileri kamuya açık. Gizli bilgi değil. Haberleri sarı muhalefet ve havuz medyasından takip edenler için bir bilgi yok tabi. Ama ben şahsi olarak bunu yıllardır takip ediyorum. Ay başında haşmetlimiz Irak'a saniyede 420 m3 su salacağını taahhüt eden sözleşme imzaladı. Gözlüksüz Özgür Özel'den bununla ilgili tek bir laf duymadınız, duyamazsınız. Suyumuzu Irak'a verdiler, daha önce Özal, Demirel, Erbakan, Ecevit dönemlerinde de sözleşmeler imzalandı. Beleşe suyumuz sizindir anlaşması. Terörü mü destekliyorsunuz o zaman size daha çok su verelim anlaşmaları imzalandı. Rumları ve Ermenileri mi destekliyorsunuz her fırsatta bize karşı, o zaman size daha çok su verelim. Çünkü basiret sahibi birileri yoktu yönetimde, 38 yılından beri de olmadı hiç. 4 hafta önce haşmetlimiz saniyede 420 m3 su vereceğimizi çatır çatır imzaladı. Saniyede 420 m3 ne demek? Yılda 13 milyar m3 üstünde bir rakam demek. Bizim ihtiyacımız ne? 5 milyar m3. Hahaha. Çok komik ya. Barajda suyu fazla tutunca sözleşmemiz var diye bizi uluslarası her yere şikayet edebiliyor adamlar. Hatta şu anda da yalvarıyoruz parasıyla bize petrol satsınlar diye. Basiret sahibi bir yönetimimiz olsa petrolü bedavaya alır, üstüne de her gün biat gösterisi isterdi. Petrol olmazsa sıkıntı yaşarız ama su olmazsa hayat biter. Venezuela nasıl dünyanın en büyük petrol rezervine sahip olduğu halde sefalet içinde yaşıyorsa biz de bu kadar tatlı suya sahip olduğumuz halde susuzluk çekiyoruz. Allah kahretmesin ki biz tüm enerjimizi, dikkatimizi iki karadenizlinin kavgasına ayırmış durumdayız. Varsa yoksa hangi karadenizli kazanacak diye deliriyoruz. O sırada karadenizlilerden güçlü olan ülkenin geleceğini satıyor. Hayati geleceğini bedavaya satıyor. |
Bu kuruma sadece göller ve nehirler gibi yüzey sularında değil, aynı zamanda dünya genelinde içme suyu açısından kritik öneme sahip yeraltı su kaynaklarında da gerçekleşiyor. Kuraklıkla en fazla mücadele eden bölgeler arasında Kuzey Amerika’nın batısı, Orta Amerika, Orta Doğu ve Güneydoğu Asya yer alıyor.
Nüfusun yüzde 75’i su kaybı yaşıyor
Araştırmaya göre dünya nüfusunun yüzde 75’i artık tatlı su kaybı yaşanan alanlarda yaşıyor. Bu durum sadece tarımı ve sanitasyonu değil, aynı zamanda iklim değişikliğine karşı direnç kapasitesini de olumsuz etkiliyor. Arazi kuruması, yağış yetersizliği yaşayan bölgelerde çölleşmeyi hızlandırarak krizi daha da derinleştiriyor.
Arizona Eyalet Üniversitesi öncülüğünde yürütülen çalışmada, eskiden nemlenme eğilimi gösteren bölgelerin bile artık ya kuruduğu ya da önceki ıslanma hızına ulaşamadığı tespit edildi Araştırmacılar yaptıkları açıklamada, “Veriler, kıtaların 2002'den bu yana eşi görülmemiş bir karasal su kaybına uğradığını gösteriyor” dedi.
Türkiye ciddi şekilde etkileniyor
Uzmanlara göre bu büyük kuraklık tablosunun başlıca iki nedeni var: iklim değişikliğine bağlı aşırı hava olayları ve yeraltı sularının kötü yönetimi. Özellikle Avrupa’daki uzun süreli kuraklıklar ve kutuplarda eriyen donmuş topraklar kara sularının tükenmesinde büyük rol oynuyor.
Ayrıca Bkz.İklim krizi İngiltere'yi vurdu; Pek çok bölgede su kullanımına kısıtlama getirildi
2014 yılında başlayan ve 2016’ya kadar süren güçlü El Nino olayı ise kuruma sürecini ciddi biçimde hızlandırdı. Bu süreçte Pasifik’te şiddetli fırtınalar yaşanırken, Afrika’da yıkıcı kuraklıklar ve dünya genelinde rekor sıcaklıklar görüldü. Ardından gelen La Nina’nın etkisi bile bu eğilimi tersine çevirmeye yetmemiş gibi görünüyor.
Bu arada uzmanlar, tükenmiş yeraltı sularının insan ömrü ölçeğinde yenilenmesinin mümkün olmadığını vurguluyor. Bu, sadece bugünün değil, gelecek kuşakların da yaşamını riske atan bir tehdit.
Kaynak:https://www.space.com/science/climate-change/earths-continents-are-drying-out-at-unprecedented-rate-satellite-data-reveal
Kaynak:https://www.science.org/doi/10.1126/sciadv.adx0298
DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.
Üye Ol Şimdi DeğilÜye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.
Haberi Portalda Gör