Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir, 1 mobil kullanıcı
218
Cevap
11375
Tıklama
2
Öne Çıkarma
Türkler Nasıl Müslüman Oldu
F
9 yıl (1256 mesaj)
Teğmen
Konu Sahibi

https://insan64.blogspot.com.tr/2016/11/turkler-nasl-musluman-oldu.html

DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.

Üye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.

Üye Ol Şimdi Değil



G
9 yıl (1915 mesaj)
Yüzbaşı

Tarihden bahsediyorsanız altına kaynak koyacaksınız..... Türklerin çocukları ve bu coğrafya nasıl emevi dinine geçti bunun kanıtlarını ve tarihini paylaşıcam, Şimdi arkadaşlar tarihde Türk'lerin nasıl müslüman olduğu size üstü kapalı bir çok şey anlatılır işte Türkler müslümanlıkla tanıştı baktılar kendilerinin tanrısıda tek tanrı geçerken zorlanmadılar :D Araplar gelmiş müslümanlığı tebliğ etmiş :D onlarda hemen kabul etmişler? Türklerin islam anlayışının İran' dan etkilenmesiyle olduğunu hikayesini filan yazarlar halbuki iran o zaman emevi hakimiyetindedir :D

Bildiğiniz gibi Türkler savaşçı boyun eğmez asi bir yapıya sahip topluluktur. Heleki gelip onlara kendi inançlarını, kültürlerini adetlerini sileceksiniz, kendi arap dininizi ve el-ilah'ı dayatacaksınız kabul ettireceksiniz?
Bu konunun kaynakları aşağıdadır.


^ History of Civilizations of Central Asia, Editörler: M. S. Asimov and C. E. Bosworth, UNESCO Publishing, s. 29
^ Namık Kemal Zeybek, "Neden İslam düşmanlığı", Radikal, 7 Mart 2009.
^ Türkler, Cilt I, Editörler: Hasan Celal Güzel, Prof. Dr. Kemal Çiçek, Prof. Dr. Salim Koca, Yeni Türkiye Yayınları, s. 67.
^ Türkler, Cilt 4, Editörler: Hasan Celal Güzel, Prof. Dr. Kemal Çiçek, Prof. Dr. Salim Koca, Yeni Türkiye Yayınları, s. 414
^ Türk Tarihinin Ana Hatları, 1930, İstanbul, s. 463.
^ H. A. R. Gibb, Orta Asya'da Arap Fetihleri, Çağlar yayınları, s. 51.
^ TDV İslam Ansiklopedisi, cilt: 37, s. 349.
^ Tarih II, Orta Zamanlar, 1931, Devlet Matbaası, s. 144.
^ Nicolae Jorga, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, Yeditepe yayınları, s.46-47
^ Türkler, Cilt I, Editörler: Hasan Celal Güzel, Prof. Dr. Kemal Çiçek, Prof. Dr. Salim Koca, Yeni Türkiye Yayınları, s. 1315.
^ a b c d Zekeriya Kitapçı, Türkistan'ın Müslüman Araplar Tarafından Fethi, Yedikubbe Yayınları, s. 185-186.
^ Türkler, Cilt I, Editörler: Hasan Celal Güzel, Prof. Dr. Kemal Çiçek, Prof. Dr. Salim Koca, Yeni Türkiye Yayınları, s. 68.


Bakalım hem arap hem, Türk tarihi ne diyor? Türkler nasıl emevi dinine geçmiş! Okuyalım.


KAN VE GAZAPLA GELEN YENİ TANRI!... ( Burada okuaycağınız özet gerçekler bilinen ve okulda çocuklara öğretilen tarihden silinmiştir kaynakları yukarıdadır )

Türk beylikleri, Buhara, Semerkant, Talkan, Baykent gibi şehirlerde yerleşmiş yaşıyorlar, deri imal ediyor ve pamuktan kâğıt üreterek bunları satıyor ve iyi de para kazanıyorlardı.. Emeviler
Suriye ve İran'ı hâkimiyetlerine alarak Maverâünnehir bölgesine ulaşmışlardı. Seyhun ve Ceyhun ırmaklarının arasındaki bu bölgede Türkler bulunmaktaydı. Böylece Araplar ile Türkler ilk defa temasa geçmişlerdi.

Emeviler bölgede dinlerini yaymaktan çok, yeni katliamlar ve yağma peşinde koşmuşlar; boyun eğip dinlerine geçmelerine rağmen yerli halka ağır vergiler yüklemişlerdi. Bildiğiniz gibi türkler savaşçı boyun eğmez asi bir yapıya sahip
topluluktur. Heleki gelip onlara kendi inançlarını, kültürlerini adetlerini sileceksiniz, kendi arap dininizi ve el-ilah'ı dayatacaksınız kabul ettireceksiniz? Türkler tabiki boyun eğmedi,
emevi her zaman yaptığı gibi zenginlik ve talan uğruna binlerce insanı teslim olanlarda dahil kesmiş doğramış, sırf ibret olsun, insanlar dehşete kapılsın diye, ya böyle bir ölümü seçsinler yada bana boyun eğsinler diye
yol ve dere kenarları boyunca asmış, o kadar çok insan asmış ve insan parçalamışki bunları sergilemek için kilometrelerce mesafeye ihtiyacı olmuş. İnsan cesetleri et parçaları yurdun yeni manzarasıymış artık, dereler kızıl akmış.

Binlerce genç çocuğu köle olarak almış, binlerce güzel kızı seçip evlerinde fahişe yapmış, yıllık şu kadar bana vergi ödeyeceksin diye sizi haraca bağlamış, bu da demiş benim dinimdir çocuklarına bunu öğreteceksin, cami ( Camileride emevi geliştirmiştir islamda yani kuranda mescid vardır orada da sadece Allaha ibadet yapılır, müşrik emeviler ise camileri Allahın ve peygamberin ağzından kendi rant ve siyasetini yapmak için geliştirdi, yani şirk şubesine çevirdi ) yaptıracaksınız, sizler ve çocuklarınız
bu camilerde benim bıraktığım arap hocalarıma biat edip dinimi öğreneceksiniz, bu camilerden çıkmayacaksınız, sizler benim dinime geçeceksiniz, benim adetlerimi benimseyeceksiniz...

Bunları kabul ediyorsanız yaşarsınız, yoksa ölürsünüz. Seç bakalım şimdi ölümmü benim dinimmi? Yaşamayı seçen Türk'ler islam dini adı altındaki emevinin dinini kabul ediyor. ( islam dini değil, peygamberin düşmanı ve soyunun katili olanların dini, emeviden kaçan peygamber soyu kaçıp türklere sığınmıştır, bu ayrı bir konu. Peygamber soyunu yok etmek istemesinin nedeni Allahın ve peygamberin ağzından istedikleri gibi konuşabilmek içindir, kendi rant dinlerini ifşa edecek kimseyi bırakmamak içindir. Bu dinin islamla alakası yoktur, islama çökmüş olan müşrik emevilerin dinidir ) Daha ayrıntılı burada

http://www.altayli.net/turkler-nasil-musluman-oldu.html


Semerkant Araplara her yıl 2.200.000 altın ödeyecektir.
Bir defaya mahsus olmak üzere gasp ettikleri kadınlar ve erkekler hariç 30.000 Türk gencini esir olarak verecektir.
Şehirde Cami yapılacaktır. (Camileride emevi geliştirmiştir islamda yani kuranda mescid vardır orada da sadece Allaha ibadet yapılır, müşrik emeviler ise camileri Allahın ve peygamberin ağzından kendi rant ve siyasetini yapmak için geliştirdi, yani şirk şubesine çevirdi ) yaptıracaksınız, sizler ve çocuklarınız
bu camilerde benim bıraktığım arap hocalarıma biat edip dinimi öğreneceksiniz, bu camilerden çıkmayacaksınız, sizler benim dinime geçeceksiniz, benim adetlerimi benimseyeceksiniz)
Şehirde eli silah tutan kimse dolaşmayacaktır.
Tapınak ve putlardaki tüm mücevherler Kuteybe’ye teslim edilecektir.




Feto ve ortakları gibi grupların emevi misyonunun, temellerinin nereden geldiğini anlayın ve bir sonuç çıkarın diye bunları paylaştım, gün gerçeğin hak edilene gösterilmesi günü değil, herkese anlatılması gereken bir zaman olduğu için yazıyorum.

Burada bir ton saf var, vay efendim 15 temmuz, ( 12 eylül, 11 eylül abd ikiz kuleler aynı tezgah ), şehitlerine hakaret etti bilmem şiyaket edeceğim, yandın sen bittin
bu adamların hepsi saftır kendilerini fitne siyaseti yapıyor sanıyorlar, sonsuza kadar yal yiyeceğini, bazı saflara görede yüce osmanlı devleti görkemine sahip olacağını filan sanıyor ( Zaten bu safları iki ideoloji ile
kekliyor biri din, diğeri osmanlı halbuki ikisinide satması saniyelerini alır bunların. Aynı şekilde akıldan uzaklaştığı için osmanlı zaten ayrı bir batık ) hizmetleride babanızın parasıyla yapmadı, o hizmetler onun saltanat garantisidir.

Arkadaşlar bu ülkeyi abd din ve benzeri ideolojiler (sağ - sol) ile ve iktisadi bağımlılık ile 100 yıldır yerinde sabit tutuyor, [ideolojileri kendi besliyor sonra birbirine kırdırıyor] şimdide akıl sahiplerini din idelojisi
pompalanmış cahiller ile birbirine kırdırmak istiyor. Sağ sol olayları aynısı, aynı tertip. Akıl edemez üretemez durumda tutuyor sizi din ile besliyor. Akıldan ve bilimden uzak tutuyor. Abd neden dinci yapılanmalarla feto ve ortakları ile çalışıyor ve iktidar yapıyor sanıyorsunuz? islam sevgisindemi? :D ( bana biri Abd neden dinci yapılanmalarla çalışır açıklasın ) Bizim ülkemiz avrupayı bu emevi zehri ile zombileşmiş yaratıklardan, araplardan ve orta doğudan korumak için kullanılan bir kalkandır. Bizler ise yine din ideolojisi ile ( emevi dini ile ) avutulmuş avrupa ve abd için ölen aptal korumalarız, kendimize göre cennetlikleriz :D korumaların çok akıllı olmasına gerek yoktur.

Elinizdeki teknolojiler taklit teknolojiler, akıl edenlerin, aklı özgür olanların bulduğu geliştirdiği temeller üzerinde sizin değişiklik yaparak oluşturduğunuz taklit teknolojiler, sadece bir düğmeye basarak sizden 200 sene
önde ulan bu ülkeler sizi yeryüzünden siler. İdeoloji akıl ile mücadele edemez akıl ve bilim her şeydir, gerçektir. İdeoloji ise sadece bir yansımadır, sahtedir, gerçekliktir, geçicidir, bu nedenle bir ideoloji ile zihni yıkanmış
insan yönlendirilebilir, bu abd nin en sevdiği şeydir. Hep var olacak olan şey bilimdir, tarihdir, mantıkdır,

Sadece özgürce, gerçek dünyanın kuralları ile yapılanan zihinler üretebilir ve gelişebilir, sizi o kadar aptallaştırırlarki 800 yıldır çivi bile çakamadığınızı göremezsiniz. Akıl etmediğiniz sürece bunlarla baş edemezsiniz.
Düğmeye basıyorlar binlere insan ölüyor, düğmeye basıyorlar sizi 100 yıllık bir kısır döngüye hapsediyorlar bunu görün artık. Kurtuluşun tek çaresi var ideolojilerden kurtulmak, özgür bir zihne akla ve adalete yönetilen bir sistemin oturtulması,

Hiç bir ideolojinin olmadığı bir sistem. Bu bir toplum için en gelişmiş yönetim sistemi olacaktır, Çünkü tarafsızca algılayamayan hiç bir şey göremez, tarafısızca algılamak sizin doğal öğrenme şeklinizdir, gerçekten anlamanızı ve kendinizi geliştirmenizin, gerçeği öğrenmenin tek yolu tarafsız yani doğal öğrenme yoludur. İdeolojiler insanın zihnini şekillendirir düşünce yapısını ve mantığını kafanıza sokulmuş ideolojiye yönlendirir, elbette ideolojiler insanları programlamak için taraf yapmak için geliştirilmiştir.


ZİHNİ BAĞIMSIZLIKLARINI ELDE EDEMEMİŞ TOPLUMLAR İÇİN BİR GELECEK YOKTUR... https://sendvid.com/va9jbyyn





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi gokuba -- 6 Ocak 2017; 19:3:7 >

K
9 yıl (14755 mesaj)
Yarbay

quote:

Orijinalden alıntı: gokuba

yav arkadaşım laftan anlamıyormusun kaynak koy kaynakk!!

Türklerin din ideolojisini iran etkiledi ama türkleri müslüman filan yapan iran değildir iran daha emevinin talanına ve katliamına uğramış onun kontrolündeyken, iran emevi hakimiyetindeyken, bu coğrayfa emeviler ile kan ve ölümle arap dini ile tanıştı.... emeviler zamanında tanıştı, ilk o zaman bu coğrafyada arap dinine geçti, ilk o zaman temelleri atıldı ilk o zaman arap dinine geçtiler. Emeviler iranıda gasp ve talan etti karısını kızını fahişe cariye olarak aldı Anlamadınmı hala? Sizin anlattıklarınız çol çok sonra atı alan üsküdarı geçmiş çocukları uyutmak için anlatılan masalları yazıyorsunuz, bu dünya tarihi gizlenir Türklerden, okualrda da analtılmaz ama gerçek budur, zaten böyle olmasıda gerekir hangi din kansız ve ölümsüz değiştirilmiş hele Türklerin dinine kendi arap dininizi dayatacaksınız, mallarına karılarına el koyacaksınız, vergiye bağlayacaksınız, birde kendi dininizimi kendi istekleriyle kabul edecekler? Sizin aklınız uçmuş

Yorum yazıp durma bana kaynak koy.

Kaçma arkadaşım kaçma... Bu kadar alçaltma kendini. İddia sahibi sensin, hangi kaynakta Emeviler zamanında Türkler kitlesel olarak İslam'a girmiştir, kabul etmiştir yazıyor onu getir diyorum.

Bak üşenmedim; senin kaynak olarak oraya yazdığın İslam Ansiklopedisinin 37. cildinin 349. sayfasını açtım ve tadaaa!http://www.islamansiklopedisi.info/dia/ayrmetin.php?idno=370349

Sayfada Soğd maddesi anlatılıyor, yazan da Ahmet Taşağıl. Ahmet Taşağıl'ı hayatında okudun mu ? Türkler kılıç zoruyla müslüman olmuştur lafına her yerde karşı çıkar, benim söylediğimin aynını söyler her fırsatta ve yazısında...
Madde içerisinde de "Soğd şehirlerinin tamamı Emevî yönetimine girdi" yani siyasi olarak yönetimin alınmasından bahsediyor, maddenin hiçbir yerinde Türkler müslüman olmuştur gibi bir ifade yer almıyor, olmayan şeyi nerenden uydurdun merak ediyorum. Hatta orada diyor ki: " İslâm’ın gelmesinden sonra bölgeden kaçan Soğd kökenli Mani rahiplerinin etkisiyle Uygur Kağanı Bögü 764’te Maniheizm’i kabul etti."

Yani diyor ki; adamlar İslam'ı getirdi, yapılan baskılar sonucu o bölgede yaşayan rahipler kaçtı ve kaçan rahipler nedeniyle Uygurlar Mani dinine girdi. Yani Türkler müslüman olmadığı gibi tam tersi, Mani dinine girmişler...

Altında da koca bibliyografya bulunuyor ama tabii bunlardan hiçbirini okumadığın için yine birşey ifade etmeyecek...

"Taberî, Târîh (Ebü’l-Fazl), bk. İndeks; Nerşahî, The History of Bukhara (trc. R. N. Frye), Cambridge 1954, s. 6, 33, 34, 38, 40, 41, 45, 46, 58, 67, 71-73, 83; İbn Havkal, La configuration de la terre: Kitab Surat al-Ard (trc. J. H. Kramers - G. Wiet), Beyrut 1964, s. 466, 467, 472, 473, 483, 485-492; Hudûdü’l-?âlem (Minorsky), s. 55, 63, 73, 95, 113, 118, 225, 234, 235, 304, 374; Bîrûnî, el-Âsârü’l-bâkıye ?ani’l-kurûni’l-hâliye (nşr. C. E. Sachau), Leipzig 1923, tür.yer.; Sem‘ânî, el-Ensâb, VIII, 70-72; Yâkut, Mu?cemü’l-büldân, III, 222-223, 409-410; Hakkı Dursun Yıldız, İslâmiyet ve Türkler, İstanbul 1976, s. 7-42; O. Szemerényi, Four Old Iranian Ethnic Names: Scythian-Skudra-Sogdian-Saka, Wien 1980, s. 26-40; V. V. Barthold, Moğol İstilâsına Kadar Türkistan (haz. Hakkı Dursun Yıldız), İstanbul 1981, s. 3, 120-124, 129, 143, 144, 157, 161-163, 171, 235, 240-245, 256; a.mlf. - [C. E. Bosworth], “al-Sughd”, EI² (İng.), IX, 772-773; Ramazan Şeşen, İslâm Coğrafyacılarına Göre Türkler ve Türk Ülkeleri, Ankara 1988, bk. İndeks; K. Enoki, Studia Asiatica, Tokyo 1998, s. 3-21; Osman Aydınlı, Fethinden Sâmânîler’in Yıkılışına Kadar (93-389/711-999) Semerkant Tarihi (doktora tezi, 2001), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 107-287, 327, 356; B. Marshak, Legends, Tales and Fables in the Art of Sogdiana, New York 2002, tür.yer.; a.mlf., “Türkler ve Soğdlular”, Türkler (nşr. Hasan Celal Güzel v.dğr.), Ankara 2002, s. 170-178; M. Comparetti, “Sogdiyana Tarihine Giriş”, a.e., II, 157-169; Ahmet Taşağıl, Göktürkler, Ankara 2003, I, 16, 27, 31, 32, 46, 51, 62, 64, 80, 82, 87, 89, 92; III, 23, 24, 29, 52; a.mlf., Çin Kaynaklarına Göre Eski Türk Boyları, Ankara 2004, s. 13, 36, 48, 122; E. de la Vaissière, Sogdian Traders: A History (trc. J. Ward), Leiden 2005; a.mlf., “İpek Yolu’nun Bilinmeyen Efendileri: Sogdlar” (trc. A. Ufuk Kılıç), Toplumsal Tarih, sy. 135, İstanbul 2005, s. 70-75; Tahsin Yazıcı - Mürsel Öztürk, “İran”, DİA, XXII, 414-415."

Hadi şimdi o üstün zekan ile Emeviler döneminde kitlesel olarak müslüman olan Türkler'in kaynağını getirmeni bekliyorum. Ulan Selçuklular bile kuruluşta müslüman değildi, İslam'a en çok hizmet eden devletlerden birisi sonradan müslüman olmuş, hala Emeviler zoruyla din değiştirdi diyor yahu... Teach me if you can sözü bu durumlar için söylenmiş işte...

Hepsinden öte birşey söyleyeyim de beli kafana girer. Bu alanın dünya çapında en büyük üstadı Ramazan Şeşen'dir. Bu ister yerli ister yabancı, bütün tarihçilerin kabul ettiği birşeydir ki Eyyubi, Memlük ve Timur da dahil olmak üzere birçok konuyu ondan öğrendik ve yazdıkları halen aşılmadı. Yukarıdaki kaynakçada adı verilen İslâm Coğrafyacılarına Göre Türkler ve Türk Ülkeleri kitabını alıp okuma zahmetine girersen, orada bütün kaynakların incelendiğini ve o kaynaklar nazarında yazıldığını, hiçbir dönem kaynağında da Türkler Emevi döneminde müslüman olmuştur gibi birşey yazmaz. Eğer yazacak olsa en başta İbn Fadlan 10. yüzyılda o bölgeleri gezerken, üstelik Abbasi devrinin o büyük hoşgörülü ve hatta Türkler'i kayırıcı döneminde dahi büyük kitlesel bir müslümanlaşmanın olmadığını, müslüman olduğu için kendisiyle her gittiği yerde dalga geçilip hor görüldüğünü hatta aşağılandığını yazmaz. Ha ama o adamlar Türk değildi değil mi ?





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kraven -- 7 Ocak 2017; 0:54:8 >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
B
9 yıl (92 mesaj)
Çavuş

Birincisi öyle dindar bir insan değilim. Sadece İlahiyat ve Tarih'e meraklıyım. Bana din ideoloji yüzünden bunları yazdın gibi saçma sapan çocukça cevaplar verme.



Ben sana azılı bir din düşmanı, ideolojisizliği ideoloji haline getirmiş bir yobaz diyor muyum? O yerdiğin ideolojiler ve dinler insanın hakikat arayışına cevaplar veriyorlar. İdeolojileri ve dinleri araçsallaştırmayan ve sorgulayan bir bireyin varacağı duraklardan biridir o duraklar.



Altına bir kaç kaynak ve bibliyografya döşüyorsun ama orada yazanları değil kendi ideolojik zırvalarını ve baştan aşağı cehaletten ibaret olan yorumlarını yazıyorsun.



Bir de edepsizce bana kaynak gösterin, bilimsel hakikatler diyorsun. Senin bilimden, tarihten hatta dünyadan haberin yok.



Uzun uzun saçmalıklarına cevap veremem. Kusura bakma.



Bilimmiş. Ulan bilim senin neyine. Al sana bilimsel kaynak;



https://docs.google.com/document/d/1p0q62yfrG_dG36IyJBKDmC_DYxlB5N5c5UtWyQXi24g/mobilebasic?pli=1



;)


Bu mesaja 1 cevap geldi.

Bu mesajda bahsedilenler: @gokuba
A
9 yıl (1366 mesaj)
Yüzbaşı

Alıntıladığın yazının yazarlarından İlber Ortaylı ne diyor?
Araplar Türkleri Zorla Mı Müslüman Yaptı? | Prof. Dr. İlber Ortaylı & Namık Kemal Zeybek
https://www.youtube.com/watch?v=16PUqoV5a9c



Bence kimse zorla din değiştirmez ve başka husus diğer Türk boyları 'çok fena zulmediyorlar hadi biz de Müslüman olalım'
demezler.





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi alperhan52 -- 7 Ocak 2017; 20:28:39 >

S
9 yıl (80 mesaj)
Çavuş

M
9 yıl (4347 mesaj)
Binbaşı

quote:

Orijinalden alıntı: starcloth


quote:

Orijinalden alıntı: mbs02


quote:

Orijinalden alıntı: starcloth


quote:

Orijinalden alıntı: mbs02


quote:

Orijinalden alıntı: starcloth


quote:

Orijinalden alıntı: mbs02


quote:

Orijinalden alıntı: starcloth


quote:

Orijinalden alıntı: mbs02

Aa gönderdiğin video başlığı kril harflerinden oluşuyor bunlarda rusperest olmalı yada slavperest.

Bilim adına bir soru şu an kullandığımız rakamları kim buldu yani 1234567890 sistemini. Dünyada bu rakamlar ne diye adlandırılır?

Bu rakamlar olmasaydı ne olurdu?



Bir de yeter be nedir bu eziklik psikolojisi kendini bu kadar ezik goren sizin gibi bir ucube düşünceye sahip başka bir topluluk var mı acaba?

İslam bilim adamlarının adlarını saymaya kalksak inanın bitiremeyiz. Piri Reis'in haritasını açıklayacak bir tek insan evladı göster bakalım.

Yukarıdaki sorunun cevabını bekliyorum...

Doğrudur onlarda rus asimilasyonuna maruz kaldılar ama yüzdeye vurursak anadolu Türkleri %40 sa onlar %70 Türk diyebiliriz.



Bilim adına verebileceğin tekte tükte örnekler var durma ver bir denizde kum tanesinden öteye gitmez.



Ben kendimi değil sizi küçük görüyorum ben özümü satmadım satanlar utansın. Hadi bana gazeller oku pedofiliyi anlat bana.Çiçeklerle bezenmiş mis kokulu arabistan da kadınları anlat bana

Önce sorduğum sorunun cevabını alirsam bende cevap veririm.

Ayrica o yuzdelikleri hangi ölçü birimine vurdunda çıktı.

Lutfen o kum tanesi dediniz ya o kadar küçük gördünüz işte madem bu kadar basit o sorunun cevabını alabilir miyim?

Tahmin arkadaşım adı üstünde tahmin fakat gerçek olan birşey var ki bizden daha çok Türkler istediğin oranı ver yani.%40 a %50 olsun ne farkeder ?



Ben neyi kanıtlayım merak eden açar bakar batı ve islamın çıkarttığı bilim adamı sayısı ortada gizli saklı birşey değil ki.Benim derdim arapları bilim aşığı olarak addetmeniz yoksa tabii ki çok değerli bilim adamları çıkartmışlardır ona ne şüphe.



Şimdi sen benim derdimin islamla olduğunu sanıyorsun içinden diyorsundur bunu fakat alakası yok.Din kişisel birşeydir inanç özgürlüğü diye birşey var fakat bizim kızdığımız nokta şudur.Müslüman olman kültürünü çöpe atman için bahane olamaz.Dilinden tut kıyafetlerine kadar arap etkisi altında kalmışın.



Sadece islam üstünden gitmeyelim hristiyan olsalardı ve ingiliz gibi yaşasalardı aynı lafları ederdim.



Bak ben ateistim ama hiçbir kuvvet benim Türklüğümün önüne geçemez hatta sembolikte olsa Kök Tengri inancını benimserim.Yaşam felsefesi olarak alınabilecek özellikleri var.Düşün yani bir ateist bir inancı kalpten olmasa bile benimseyebiliyor.



Olması gereken budur neye inanırsan inan önce ırk sonra inanç ki geleneklerin inancı yaşatmama gibi bir özelliği yok ikisi bir arada yaşayabilir.

Ha şöyle müslüman degilim de kurtul benden. Ben sorumun hala cevabını alabilmiş değilim. Sen madem bu kadar Türk'sun peki neden rumuz ismin ingilizce. Veya gömlek ceket giyiliyor eminim sende giyiyorsun kot pantolona hiç girmeyeyim... Ee nerede kaldı senin türklüğün ingiltereye gitsen kimse seni veya beni kiyafetimden ayıramaz. Topluluklar birbirlerinden etkilenir bu çok normal. Annemin babamın kim olduğunu secemedigim bir dunyada ırk sadece bir sıfattir ama elhamdülillah Müslümanım ve bu benim aklımla imanimla kendi seçtiğim her şeyden önemli olan olgudur. Avrupalıları bilimiyle övüyorsun Müslümanların rakam icadı olmasa bu günkü hiç bir bilim olmayacağı gerçeği seni geriyor. Bu da neden bu eziklik dedigimi anlatmaya yeter.

Ateistlige girerdim ama bu günlerde ateistler sorduğum sorulara bir türlü cevap veremiyor artık sıkıldım.

Rumuz konusunda birşey diyemem haklısın acilen kendimize çeki düzen vermemiz gerekmekte.Arkadaşım sizin zihniyetiniz her türlü değer gibi giyim konusunda da özenti olduğu için geleneksel Türk kıyafetlerinin modern kıyafetle sentezleme şansını yokettiniz.Bugün zaten kimse geleneksel kıyafetlerle dolaşmıyor fakat modern giyim ve klasik Türk giyiminin sentezlenmiş bir biçimini isterdim.

O kadar uzun cümle kurmana gerek yok ümmetçiyim de geç.Arkadaşım aç bak dünyaya yön veren bilim adamlarının kaçı batıdan kaçı islamcılardan çıkmış.Yav he he müslüman bilim adamları olmasa batmıştık taaa antik mısırdan,sümerlerden başlıyan matematiksel işlemler müslümanlar olmasaydı olmayacaktı

Filozoflara bakalım mesela ama pardon islamda felsefe yasaktır.Devlete,insana dair birçok düşünce ve ideoloji neden araplarda yoktu ?

Ümmetçi yapın gerçekleri kabul etmeni engelliyor batı bilim alanında çoğu zaman doğudan üstündü bu bir gerçektir.Kıçını da yırtsan bu böyle.

Lütfen girme !!! Ben o bildiğin ateistlere benzemem hodri meydan aç konuyu çağır beni cevaplarım hepsini.Beni daha mantıksal argümanlarla köşeye sıkıştırabilen müslüman çıkmadı.

Somut konuşmuyorsun hep izafi. Ben sana somut bir şey söyledim nedir o rakam sistemi. Bu gun roma rakamlarını kullandığımızi düşün ve 1.249.500,12 yaz mesela veya 64x64'ü roma rakamları ile veya başka bir rakam sistemi ile göster bakalım. Bak gayet somut ve sınırlı bir örnek.

Madem cevap vereceksin

1400 küsür yıl önce inen kuran'da embriyo oluşumunun sahaları anlatılıyor ki bu gün önce kemik oluştuğunu daha sonra bunun üzerine kasların yani etin geliştiği biliniyor

Mü'minun 14 Diyanet İşleri: Sonra bu az suyu “alaka” hâline getirdik. Alakayı da “mudga” yaptık. Bu “mudga”yı da kemiklere dönüştürdük ve bu kemiklere de et giydirdik. Nihayet onu bambaşka bir yaratık olarak ortaya çıkardık. Yaratanların en güzeli olan Allah’ın şânı ne yücedir!

Bunu nasıl biliyorlardı

Kiyame suresi 4. Ayet 2 - Diyanet İşleri: Evet bizim, onun parmak uçlarını bile düzenlemeye gücümüz yeter.

Yeniden diriltmeyi anlatan bu ayette parmak uçlarından bahsediyor ve onları bile yeniden diriltilecegini söylüyor biz en fazla 100 yıldır parmak izinin eşsiz olduğunu biliyoruz. Bunu nasıl biliyorlardı.

Yunus suresi 5. Ayet Elmalıli Hamdi Yazır O Allah'dır ki, senelerin sayısını ve hesabını bilesiniz diye güneşi bir ışık, ayı da bir nur yaptı. Ve aya menziller tayin etti. Allah bunu hak olarak yarattı. O, bilecek olan bir kavim için âyetlerini ayrıntılı olarak açıklar.

Ne diyor güneş ışık kaynağı ama ay nur yanı kendi ışık kaynağı değil. Ee eskiden insanlar ayın ışığının kendi ışığı olduğunu sanıyordu ama Kuran gerçekte ne ise öyle buyurdu.

Bu üç ayeti açıklamaya başlayabilirsin. Peygamber efendimiz bunları rast gele bilmesi ihtimali herhalde 1/100000'den fazladır. Bunun gibi bilimsel olarak bilinebilecek 100'lerce ayet var. Onlara da sırasıyla geliriz. Bunları bir açıklayın. Ama rica ediyorum kahvehane ağzı ile değil gerçekten bilimsel açıklamasını bekliyorum yani bunları nasıl bilmişler onu soruyorum.

Savaş mı istiyorsun kam onnnn

Arkadaşım karmaşık yapıtları inşaa edebilen medeniyetler vardı bunlar matematiksiz nasıl yapmışlar acep bu işleri ? Göster veya göstereme sorun burda değil sen diyorsun ki bütün matematik birikimlerini araplara borçluyuz onlar olmasa katiyyen bilim olmazdı.Tartışığımız konu buydu.Bilim insanın merakından güç alır o yapmasa yüzyıllar sürse bile merak seni yine bazı keşiflere zorlayacaktı.O yüzden şunun temeli bu bunun atası budur işleri hepten saçma.Üstüne koya koya giden bir durum var antik medeniyetler temelleri inşaa ettiler arapta onun üstünden gitti bu mantıkla mısırlılar,sümerler olmasaydı bilim olmazdı mı diyelim yani ?

Din konusuna girerek çok büyük hata yaptın sen kaşındın

1400 küsür yıl önce inen kuran'da embriyo oluşumunun sahaları anlatılıyor ki bu gün önce kemik oluştuğunu daha sonra bunun üzerine kasların yani etin geliştiği biliniyor
Mü'minun 14 Diyanet İşleri: Sonra bu az suyu “alaka” hâline getirdik. Alakayı da “mudga” yaptık. Bu “mudga”yı da kemiklere dönüştürdük ve bu kemiklere de et giydirdik. Nihayet onu bambaşka bir yaratık olarak ortaya çıkardık. Yaratanların en güzeli olan Allah’ın şânı ne yücedir!

Burda öyle bilimde çığır açacak birşey yok.Bir kitap yazan insan basit gözlemlerle bunu kitaba çok kolay aktarır.Hiç mi ölü görmedin insan veya hayvan farketmez.Kemiğin üstüne giyrilmiş et kısımları felan hiç etkileyici değil.Bu ''alaka'' ''mudga'' meseleleri felan kitabı olan dinlerin hepsinde farklı farklı şekillerde geçiyor.Aşamalardan esinlenilmiş birşey sonuçta 9 ay boyunca içinde büyüyen enteresan birşey var.Bunun aşamalar halinde büyüdüğünü tahmin etmek pek zor olmamalı.Demokritos mö atomun varlığını keşfetti.Bu mantıkla zeus a mı tapalım ?

Kiyame suresi 4. Ayet 2 - Diyanet İşleri: Evet bizim, onun parmak uçlarını bile düzenlemeye gücümüz yeter.
Yeniden diriltmeyi anlatan bu ayette parmak uçlarından bahsediyor ve onları bile yeniden diriltilecegini söylüyor biz en fazla 100 yıldır parmak izinin eşsiz olduğunu biliyoruz. Bunu nasıl biliyorlardı.

Klasik bir aha bu kuranda vardı argümanıyla karşı karşıyayız.Ordan parmak ucundan nasıl dna ya geçiverdin hayret doğrusu ! Şu an ki bildiğin şeyleri üstü kapalı cümlelere atfederek kuranın bilim de çığır açtığını iddia ediyorsun.Parmak ucunun düzenlenmesinden ne anlamalıyız ? Eğer ki cidden parmak izini kastediyorsa o ayeti şu şekilde yazsa daha anlaşılır olurdu.

Parmaklarınızın ucunda rahmanın size özel yarattığı şifreler vardır.

Tamamen şaibeli bir ayet istediğin yere çekiştirebilirsin.

Yunus suresi 5. Ayet Elmalıli Hamdi Yazır O Allah'dır ki, senelerin sayısını ve hesabını bilesiniz diye güneşi bir ışık, ayı da bir nur yaptı. Ve aya menziller tayin etti. Allah bunu hak olarak yarattı. O, bilecek olan bir kavim için âyetlerini ayrıntılı olarak açıklar.

Sözlükte “aydınlık, ışık” anlamına gelen nûr kelimesi Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadislerde “insanların önünü aydınlatıp doğru ve gerçek olanı görmelerini, hak ile bâtılı, hayır ile şerri ayırt etmelerini sağlayan mânevî ve ilâhî ışık” mânasında kullanılmıştır. Bunun karşıtı zulmettir.

Nur kelimesinin farklı anlamlarını kullanarak ayın ışığı olmadığını yazdığını söylüyorsun.Nur aydınlık ışık demektir tanrısal kaynaklı bir ışık.Şimdi bunu tanrı kullarına bizzat veriyor diye Tanrıyı güneş insanı da ay yaparak bu ayetten neler çıkarmışın.

----------------------------------------------------------------------

Şimdi müslümanların en büyük yaptıkları hata bizim hiç bahsetmemize rağmen kuranı bilim kitabı olarak göstermeleri.Gelelim kuranda ki bilimsel hatalara...

1.Embriyo kısmında sudan yaratılma kısmına gelelim.

Tarık 6-7:O, erkek ve kadının beli ile kaburga kemikleri arasından atılagelen bir sudan yaratılmıştır.

Spermler testisler de üretilir bel ile kaburga arasında değil.Tanrı embriyonik aşamaları biliyor ama spermin nerde üretildiğini bilmiyor.

2.Bakara 74: Sonra bunun ardından kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi, hatta daha katı oldu. Çünkü taş vardır ki, içinden ırmaklar fışkırır. Taş vardır ki yarılır da içinden sular çıkar. Taş da vardır ki, Allah korkusuyla (yerinden kopup) düşer. Allah, yaptıklarınızdan hiçbir zaman habersiz değildir.

Taşlar allahtan korktukları için yuvarlanıyorlarmış !

3.Hacc 65:Görmüyor musun ki, Allah bütün yerdekileri ve emri uyarınca denizde akıp gitmekte olan gemileri sizin hizmetinize vermiştir. İzni olmaksızın yerin üzerine düşmesin diye göğü O tutuyor. Şüphesiz ki Allah, insanlara karşı çok esirgeyici, çok merhametlidir.

Allah göğü üstümüze düşmesin diye tutuyormuş.Allah yerçekimi denen şeyden habersizmidir ? Gökyüzü yeryüzünün çekim kuvvetiyle oluşmuştur yerçekimi olmasa hepsi uçar gider.Peki gelelim sorumuza sis olduğu zaman allah gökyüzünü tutmayı bırakıyormudur ?

4.Nur 43:Görmez misin ki Allah, bulutları sevk eder. Sonra, onları kaynaştırıp üst üste yığar. Nihayet yağmurun, onların arasından yağdığını görürsün. O, gökten, oradaki dağ (gibi bulut)lardan dolu indirir de onu dilediğine isabet ettirir, dilediğinden de geri çevirir. Bu bulutların şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri alacak.

Allah doluları istediğine isabet ettirir diyor.Allah sniper mıdır ? Dalga geçiyorsun diyeceksin ama napıym şimdi bu bildiğin ilkel çağlardan beri karşılaştığımız doğa olaylarını doğaüstü ile açıklamaktır.Ne alaka yahu koskoca allah işi gücü bıraktı dolularla insanları mı vuruyor ?

5. Yasin 40:Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzmektedir.

Güneşin ve ayın birbirlerine yetiştikleri zamanlar mevcut güneş ve ay tutulmaları gibi.Ha bu arada bunu sizde bakın kuran yörüngelerden bahsediyor olarak lanse ediyorsunuz ama oturup sabahtan akşama kadar güneşi izlerseniz bir yörüngede hareket ettiğini görürsünüz.Orda kastedilen doğudan batıya olan hareket mi değil mi nerden bilcez ?

6. Mülk 5:Andolsun biz, en yakın göğü kandillerle donattık. Onları şeytanlara atılan taşlar yaptık ve (ahirette de) onlara alevli ateş azabını hazırladık.

Yıldızlar şeytanlara atmalık taşlarmış hmm..

7. Mülk 19:Üstlerinde kanat çırparak uçan kuşlara bakmazlar mı? Onları (havada) ancak Rahmân tutuyor. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla görendir.

Kuşları da havada allah tutuyormuş.

8. Kehf 86: Güneşin battığı yere varınca, onu siyah balçıklı bir su gözesinde batar (gibi) buldu. Orada (kâfir) bir kavim gördü. “Ey Zülkarneyn! Ya (onları) cezalandırırsın ya da haklarında iyilik yolunu tutarsın” dedik.

Güneş balçıklı suda batıyormuş.

9.Nisa 11-12

Meşhur miras ayetimiz allah tarafından gönderildiği iddia edilen bir kitapta dört işlem hatası yapılıyor.

10. Furkan 53:O, birinin suyu lezzetli ve tatlı, diğerininki tuzlu ve acı olan iki denizi salıverip aralarına da görünmez bir perde ve karışmalarını önleyici bir engel koyandır.

Denizler birbirine karışır içerikleri farklı olduğu için sanki karışmıyormuş gibi gözükür ama sonuçta karışırlar.Burda detaylıca anlatmışlar.

http://www.evrimagaci.org/fotograf/56/3917


11. Şura 32-33: O, dilerse rüzgârı durdurur da onlar denizin üstünde durakalırlar. Elbette bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.

Bu o zamanlar için geçerli birşey günümüzde gemiler rüzgar durduğunda dahi gidiyor.Muhammed verdiği örneğin 21.yy da okunacağını tahmin etmemiş anlaşılan.

-----------------------------------------------------------

Bu ve bunun gibi bir sürü bilime aykırı ayet varken kalkıp kuran şöyle bilimden bahseder böyle görmüş dersen ayetleri böyle yapıştırırlar.

M.ö adamlar atomu bulmuş o zaman Demoktritos a mı tapalım ? Ayrıca varsayalım ki kuran bilimsel bilgilerin hepsini 1500 yıl önce vermiş olsun embriyonun oluşumunda tut dna ya kadar yine de bu onu doğru yapmaz.Bir kitabın doğruluğunu yine o kitaptan bilgileri kullanarak kanıtlayamazsın.''Kuran doğrudur'' bunu kim söylüyor kuran.'' Allah vardır ''kim söylüyor muhammed.''Muhammed peygamberdir '' kim söylüyor kuran.

Bu nasıl kanıttır 3. bir kanıt olması lazım doğrulayacak.2x2=5 kaynak ben.Kuranın durumunun bundan farkı yok.


Keşke karşılıklı konusabilsek böyle yazı ile sınırlı bir iletişim oluyor. Sen muhtemelen bir siteden kopyalayıp yapıştırdigin için çok zor olmasa gerek. Sadece birinci verdiğimiz örneklerden gidelim eğer kabul edersen.

1. Embriyo safhaları o dönemde nasıl bir gözlem ile bilinebilecekmis. Burada bahsettiğimiz ÖNCE kemik SONRA kasın oluşması yoksa kemiğin üstünde kas olması değil. Hangisinin önce olduğunu bilmeleri mümkün mü?

Senin 1.ornek

Sperm testiste üretilir tamam ama tek başına vajene atılsa dolleyici değildir kısa sürede ölüp gider.

Sperm testiste üretilir oradan ductus deferens ile inguinal kanaldan her iki tarafdan karına girer ve seminal vezikulde depo edilir burada içinde semen denilen Fruktozdan zengin sıvı katılır işte şimdi dolleyici özelliği kazanmıştır sonra ejekulasyon olursa prostat bezi içindeki kanaldan idrar kanalına katılır ve atılır. İşte bu seminal vezikul sacrum denilen bel kemiğinin hemen önündedir.

Bunları internetten almadım ben doktorum. Merak etme Allah bizden tabiki daha iyi biliyor.

Şimdi hatanı anlayıp iman edebilirsin veya inkarcı olursun.





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mbs02 -- 7 Ocak 2017; 22:00:42 >

S
9 yıl (4384 mesaj)
Yarbay

G
9 yıl (1915 mesaj)
Yüzbaşı

Aynen öyle arapların yanında fetonun ortakları ülkeye 100.000 üzerinde işidçi soktu, hem abd nin emrini yerine getirdi yani bop projesi kapsamında abd kuklası işide destek verdi hemde şeytanın şeriatının ilan edildiği gün bu işidli 100.000 terörist halkı bastırmak ve fetonun ortaklarına halkı boyun eğdirmek için destek verecek isyan edenleri kafir ilan edecek katledeceklerdi. Bizim ülkemiz kafir ya işdin gözünde, fetonun ortaklarıda bunlara şeytann şeriatını vaad etti mesele bu. Fetonun ortaklarının hesap vermemek için mutlak din ideolojisindne başka şansı yok ki zaten başka şekilde yönetmeyide bilmez bunlar imam kafalı adamlardır. Şu an eğitim kurumlarının ve okulların hepsi imam hatibe dönüştürülüyor. ( Önceden de yazdım din ideolojisi daha çok çocuklar üzerinden yayılır, çünkü çocukların zihni savunmasızdır ) Bu ülkemizdeki işidi muhalefete karşı elinde bir koz gibi kullanıyor, fakat bu arada darbe kumpasıyla suriyeye sokulan türk askeri ve işidin vurulması ülkemizde koz olarak kullanılan işidlilerin terör eylemleri düzenlemesine neden olmaya başladı. Reina ve bombalı saldırılar bu koz olarak kullanılan işidlilerin saldırılarıdır, sonuçda fetonun ortakları kazanıyor ceremesini halk çekiyor. Bütün bu yaşanalara rağmen halkın cahilliğine ve hala fetonun ortaklarına oy veren halka kızan bahçeli beyaz bayrağı çekti, madem bu milletin hak ettiği budur o zaman hak ettiğini alacak dedi. 100.000 işidciyle şu an beraber yaşıyorsunuz, bu 100.000 işidlinin bu kadar zamanda ülkemizde kaç kişiyi daha sempatizanı yaptığını yazmıyorum bile rakamı siz tahmin edin, kısaca kendinize dikkat edin.
http://kardanadam.tv/burasi-gaziantep-isit-konvoy-yapmis-tur-atiyor





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi gokuba -- 7 Ocak 2017; 23:31:14 >


Bu mesajda bahsedilenler: @kultablasi
G
9 yıl (1915 mesaj)
Yüzbaşı

Batının kliselerin hegomanyasında olduğu dönem yani Skolastik düşünce dönemi Avrupa'da egemen olan ve her şeyi DİN kurallarına göre açıklamaya çalışan, dayatan, diktacı, insan aklının yaratıcılığını, bilimi ve aklı reddeden bir dogmatik düşünce dönemidir.

Batının kliselerin hegomanyasında olduğu dönemden yani din ideolojsinin hakim olduğu dönemden kurtularak, zihni bağımsızlığına kavuştuğu döneme Rönesans dönemi adı verilir.


Bkz Halil İNALCIK Türkiye'nin en büyük tarihçilerinden biridir diyorki Eğer Osmanlı kendi rönesansını yaşayabilseydi, yani kendi zihni bağımsızlığını din ideolojisinden kurtularak kazanabilseydi. Bugün bizler bilimden, sanattan
ve teknolojiden başka bir şey konuşmayan evrenin ve kendimizin ne olduğunun farkında bireyler olur, Dünya'ya yön verirdik.

https://www.youtube.com/watch?v=vSigBLIA154

Aklı başında hiç bir tarihçi milletin önünde din ideolojinin gerçeğini net oalrak anlatmaz ama anlayabilecekler için üstü kapalı anlatır ama ben çok bilmiş gokuba sizin için Türkiyenin en büyük tarihçilerinden biri olan İlhan İNALCIK'ın din ideolojisi yorumunu açtım. :D





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi gokuba -- 8 Ocak 2017; 4:10:43 >


Bu mesajda bahsedilenler: @Modena07
G
9 yıl (1915 mesaj)
Yüzbaşı

Neymiş sorun tekrar yaz, arkadaşlar din ideolojileri insanları akıl hastası yapar adam suların birbirine karışmadığını söylüyor birde karşısındaki insanları küçümsüyor inkarcı diyor :D en kısa zamanda din ideolojsini çözmen senin açından iyi olur :D İnkar dediğin sadece sana öğretilmiş bir gerçekliğin inkarı senin gerçekliğine hasta dünyana insanlar inanmıyor diye onları suçlamayazsın, kimse senin dinine inanmak zorunda değil hele çocuklar hiç değil, çocuklara herhangi bir din ideolojisinin dayatılması kişiyi akıl hastası yaptığınız için büyük suçtur.
http://i.hizliresim.com/g2VLE3.jpg Dünya'nın her bölgesindeki, birbiriyle bağlantılı olan her su kütlesi birbiriyle karışmak zorundadır. Buna karşılık Dünya'nın sayısız noktasında, özellikle nehirler, kimi zamansa okyanuslar ve denizler, içlerindeki mineral ve kompozisyon (içerik) farklılıklarından ötürü farklı renklerde görünürler ve akış yönlerine/hızlarına da bağlı olarak kavşak (conflux ya da confluence) denen buluşma noktalarında sanki birbirlerine karışmıyorlar gibi bir görünürler. Halbuki bütün su kütleleri birbirine karışmak zorundadır; gerek yavaş, gerek hızlı. Dışarıdan bakıldığında iki suyun birbiriyle karışmıyor gibi gözükmesi, bu kütlelerin gerçekten birbirinden ayrılmış olduğu anlamına gelmez. Okyanusların birbiriyle buluştuğu noktalardan birinde ya da birkaçında, okyanus veya deniz kütlelerinin birbiriyle karışmadığını iddia etmek tamamen asılsızdır ve hiçbir bilimsel dayanağı yoktur. http://i.hizliresim.com/41qR4L.jpg
Bilgi-1: Sıklıkla paylaşılan yukarıdaki görsel, paylaşımların iddia ettiği gibi iki okyanusun karıştığı alanı göstermemektedir! Zaten renk farkı da, bu su kütlelerinin birbirine karışmadığı anlamına gelmemektedir. Fotoğrafta ve benzerlerinde gördüğünüz, Alaska Körfezi'nde bulunan ve oşinografik (okyanus bilimi) açısından iki ayrı su kütlesi olarak değil, tek bir su kütlesi olarak kabul edilen okyanus bölgesinin içerisindeki buzul suları ile kıyı sularının birbirine kavuştuğu alandır. Bu suların renklerinin birbirinden farklı olma sebebi içeriğindeki başta demir olmak üzere mikropartiküllerden bazı çökelti tiplerine kadar ve hatta kimi durumda sıcaklık farkına kadar birçok unsurdur. Bu görüntünün tuzluluk oranıyla doğrudan ilgili olmadığı bilinmektedir; yani iddia edildiği gibi tatlı su ile tuzlu suyun birbirine karışmamasıyla alakalı bir durum yoktur (ki tatlı su ile tuzlu su da birbirine karışır, mutfağınızda bile deneyebilirsiniz). Dolayısıyla dışarıdan bakıldığında bu iki su kütlesi karışmıyormuş gibi gözükse de, esasında sular birbiriyle tamamen karışmaktadır. Tekrar edelim: bu görselin (ya da aşağıda bir başka açıdan çekilen versiyonunun) karışmayan okyanuslarla hiçbir alakası yoktur.

Bilgi-2: Farklı tuzluluk veya yoğunluk oranı olan sıvı kütlelerinin karşılaşması sonucu oldukça karmaşık bir kimyasal ve fiziksel denge oluşmaktadır. Ancak bu denge statik değil, dinamiktir. Örneğin yağ ve su aynı kaba konduklarında oldukça statik bir denge oluştururlar ve sabit kalırlar (her ne kadar esasında aralarındaki karışma bölgesi yine dinamik yapıda olsa da). Okyanuslar ve devasa su kütleleri için bu hiçbir şekilde doğru değildir. Farklı özelliklere sahip bu kadar büyük su parçaları bir araya geldiklerinde, ciddi anlamda dinamik bir dengeye ulaşılır ve sular kilometrelerce küplük hacimlerde birbirlerine karışırlar. Sadece dışarıdan bakıldığında, suların içeriğine bağlı olarak ışığın farklı kırınımından ötürü renklerin farklı gözükmesi, Alaska Körfezi'nde olduğu gibi görünür ve suların birbirine karışmadığına dair bir sanrı yaratır. Bu doğru değildir. Bununla ilgili olarak Santa Kruz Kaliforniya Üniversitesi'nden Okyanus Bilimci (Oşinograf) Prof. Dr. Ken Bruland (ki hemen üstteki fotoğrafı 2007'deki bir araştırma gezisinde kendisi çekmiştir) şöyle söylüyor:

"Örneğin benim çektiğim fotoğrafta çökelti bakımından zengin bir nehrin genel okyanus suyuyla buluştuğu bölge görülmektedir. Bu iki su tipinin birbirine karışmadığını söylemek kesinlikle doğru değildir. Nihayetinde iki su birbirine tamamen karışır; ancak bu fotoğrafların çekildiği anda, çok güçlü gradyanlara sahip oldukları için geçici olarak bu şekilde karışmıyormuş gibi gözükürler. Bu sınırlar hiçbir zaman bir duvar gibi statik değildir. Sürekli olarak hareket ederler ve bir bütün olarak yok olurlar. Bunlar çökelti miktarına ve suyun hareketine bağlıdır."

Bilgi-3: Nehirler haricinde, okyanuslar ve denizler gibi büyük su kütlelerinin karışım bölgelerindeki renk farklılığı her zaman görünür bile olmayabilir! Kimi zaman bu su kütlelerini birbirinden ayıran bir engel var, kimi zamansa yok gibi gözükebilir. Bu da, aralıklarla "bir sebeple" su kütlelerinin karışmasının engellendiği gibi bir algı yaratabilir. Fotoğrafın çekildiği an çok önemli olduğu gibi, bazı zamanlar günlerce beklense de bu görüntü yakalanamayabilir. Çünkü bu karışım, az önce de iddia ettiğimiz gibi son derece dinamiktir ve devasa bir hacimde olan bu farklı nitelikteki sıvıların karışımı, farklı zamanlarda farklı görüntüler verebilir. Uzmanlar, bu renk farklılıklarının kimi zaman çok daha az olduğunu, kimi zamansa hiç görülemediğini söylemektedirler. Dolayısıyla bunun sürekli bir durum olduğunu düşünmek hatalıdır. "Gradyan" adı verilen nitelik (sıvı içeriği gibi) farklılıklarının yoğun olduğu zamanlarda bu tip görüntüler oluşabilmektedir.

Bilgi-4: Kısmen sığ veya korunaklı sularda, okyanus diplerindeki mağara ve benzeri bölgelerde, oldukça sınırlı alanlarda halokrin adı verilen ve tuz farklılığından oluşan bölgesel ayrımlara ve katmanlaşma olgusuna rastlanabilir. Ancak bu farklılığı okyanus gibi devasa su kütlelerinde görmek mümkün değildir. İki okyanusu birbirinden fiziksel olarak ayırabilecek hiçbir doğa unsuru bulunmamaktadır.

Bilgi-5: Sanılanın aksine, okyanusların birbirine karışmaması iyi bir şey değil; tam tersine, tam bir felakettir. Çünkü okyanusların birbirine karışması sırasında, sıcaklık, içerik, vb. unsurların farklılıklarından ötürü çok ciddi su altı akımları meydana gelir ve bunların sürekliliği için okyanusların da sürekli olarak birbirleriyle dinamik bir biçimde etkileşmeleri ve birbirlerine karışmaları gerekmektedir. Eğer ki herhangi bir sebeple okyanuslar birbirlerinden tamamen, tıpkı bir engel girmiş gibi ayrılacak olurlarsa, bu akıntıların büyük bir kısmı son bulacak ve dolayısıyla denizlerdeki canlılık çok ciddi hasarlar alacak, sayısız tür üreme ve avlanma yollarını yitirerek yok olacaktır. Dolayısıyla okyanusların karışmamasını düşünmek bir yana, bunu arzulamak bile Dünya ekosistemi için ciddi sorunlar doğurabilecektir.

Bilgi-6: Suların aslen birbiriyle karışmıyor gibi gözükmesine, farklı açılardan farklı yönlere doğru akan ve bir noktada buluşan nehirlerde rastlanır. Çünkü nehirler, okyanus ve denizlere göre çok daha dinamiktir ve aktıkları coğrafi ve jeolojik koşullara bağlı olarak içerikleri bambaşka olabilir. Bu da, okyanusların/denizlerin aksine, nehirlerde çok bariz renk farklılıkları yaratabilir. Üstelik nehirler genelde belli bir eğim dahilinde aktıkları için, suları sürekli kaynaklarından beslenerek karışımın engelleniyor gibi gözükmesi süreklilik gösterebilir. Ancak nehirlerde bile sular elbette birbirine karışır; zaten iki nehir birleştikten sonra tek bir nehir olarak akmayı sürdürürler. Dolayısıyla bu bambaşka içerikteki suların bile karışabiliyor olması, denizler ve okyanusların neden birbirine karışmak zorunda olduğunun göstergesidir. Aşağıda; Dünya'nın farklı bölgelerinde bu şekilde buluşan ama renk farkından ötürü karışmıyor gibi gözüken nehirler gösterilmektedir:





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi gokuba -- 8 Ocak 2017; 9:10:50 >


Bu mesajda bahsedilenler: @mbs02
G
9 yıl (1915 mesaj)
Yüzbaşı

Tarihde sorgulama ve özgürlüğün yok edilişinin simgesi kimdir?http://i.hizliresim.com/MkB702.jpg Bundan yaklaşık 1600 yıl önce Mısır’ın İskenderiye kentinde korkunç bir cinayet işlenir; ‘iffetsiz’ ve ‘günahkâr’ olmakla suçlanan bir kadın toplumun gözleri önünde, taşa tutulan, parçalara ayrılıp yakılan kadın, matematikçi, gökbilimci, filozof Hypatia’dır.
Büyük İskender’in M.Ö. 332 yılında kurduğu İskenderiye, yüzyıllarca barış içinde yaşadı. M.Ö. 30’larda Roma’nın hâkimiyetine geçen kentte barış ortamı M.S. 300’lerde bitti. Limanları, bilginleri, kültür merkezi, dev kütüphanesi ve üniversitesiyle İskenderiye o dönem ticaretin ve aydınlanmanın merkeziydi. Başında ünlü matematikçi Theon’un bulunduğu okulda kızı Hypatia da matematik, felsefe ve astronomi dersleri veriyor, Platon, Aristo ve Oklid’in fikirlerini tartışmaya açtığı bu dersler dünyanın dört bir yanından gelen öğrencilerle dolup taşıyordu…
Kentin dokusu Hıristiyanlığın resmi din olarak kabul edilmesinin ardından hızla değişti. İktidara egemen olan Hıristiyanlar, Pagan ve Yahudiler başta olmak üzere farklı inançlara sahip kim varsa hedef aldı.
Kentte ardı ardına cinayetler işlenirken Hypatia çalışmalarını aralıksız sürdürdü. Her gün bir çember çizerek; dünyanın, güneşin, gezegenlerin hareketlerini yeniden hesap ediyor, öğrencilerine “Bizi birleştiren şeyler ayıranlardan daha fazla; tüm insanlar eşittir, kardeştir…” tavsiyesinde bulunuyordu.
***
İskenderiye Üniversitesi’ni inançsızlığın merkezi olarak gören Hıristiyanlar, Serapis tapınağı, müze ve dev kütüphanenin yok edilmesi gerektiğini düşünüyordu. Kitapların parçalandığı, heykellerin yıkıldığı, insanların öldürüldüğü kanlı saldırıda yüzyılların bilimsel birikimi de yok edildi. En sevdiğini; babasını da kaybeden Hypatia, artık yapayalnızdı…
Ancak babasına söz verdiği gibi gerçeği aramaktan asla vazgeçmedi. Hypatia “Dünya hareket ederken daire mi çiziyor, elips mi, yoksa güneş dönüyor dünya yerinde mi duruyor” diye düşünürken kötülük yerinde durmuyor, örgütleniyordu…
***
İskenderiye Patrikhanesi’nin ise o bilimsel çalışmalarını sürdürürken Hypatia’ya duyduğu kin her geçen gün artıyordu. ( Bunun nedeni Özellikle Hristiyanların, tepsi gibi düz Dünya anlayışı tümüyle onların Tevrat'ta okudukları "Yaratılış Destanı (Genesis)" anlatısından kaynaklanıyordu.
Batılı kaynaklarda yer alan Tevrat'taki Dünya ve Güneş sistemi anlayışı (Bkz. Hebrew Cosmology).

Buna göre Dünya düzdü, çevresi sularla kaplıydı, Dünya kıpırdamadan duruyor, Güneş doğudan batıya doğru gidip geliyordu. Aslında bu durum, yalnızca Hristiyanlığa özgü bir durum değildir; Tevrat'tan kaynaklanan bu durum önce Hristiyanlığa geçmiş ve oradan da Kuran-ı Kerim'e geçip tüm tek tanrılı dinlere nüfuz etmiştir. Fakat bu durum Tevrat ve İncil'de kolaylıkla görülebilirken, Kuran-ı Kerim'de ayetlere dağıtılarak gizlenmiştir. Sure 13-Ayet 3: Yeri yayan (düzleyen) odur.
Sure 15-Ayet 19: Yeri yaydık, oraya sabit dağlar yerleştirdik.
Sure 50-Ayet 7: Yeryüzünü de döşedik ve ona sabit dağlar koyduk.
Sure 79-Ayet 30: Ardından yeri (Dünya'yı) yaydı, uzattı.
Sure 88-Ayet 20: Ve yer (Dünya) nasıl yayılmış?

Burada "Yaymak" kelimesi ilk 3 ayette "Maddah" olarak kullanılmıştır. Bu kelime aynı zamanda, Sure 25-Ayet 45'te Allah'ın gölgeyi sabit kılmaktansa nasıl uzatıp gerdiğini anlatmak için de kullanılmıştır.

Bu ayetlerin hepsi eski tefsirlerin (İbn Abbas-7. yy, İbn Kathir-14. yy, Al Jalalayn-16. yy) hepsinde, Dünya'nın düz olduğu şeklinde çevrilmiştir. Fakat her nasılsa yeni çevirilerde (20. yy tefsirleri. Örneğin Mariful Quran), anlamı "Dünya'nın yuvarlak olduğu"na getirilmiştir.http://www.youtube.com/v/kjjYXOIHCaY&hl=en ve Suudi Arabistanın baş müftülerinden şeyh Abdül Aziz Bin Baz'ın fetvası şöyle:Tarih: 1975 Kim dünyanın yuvarlak olduğunu iddia ederse küfür ve delalete düşmüş olur. Çünkü bu iddia hem Allah’ın, hem Kuran’ın, hem Peygamber’in reddidir. Bunu iddia eden kişi tövbeye davet edilir. Ederse ne ala! Aksi takdirde kafir ve dinden dönmüş bir kişi olarak öldürülür ve malı da Müslümanlar’ın hazinesine katılır. Kaynak: “Dünya’nın Sakin Güneş’in Hareketli Olduğuna ve Gezegenlere Çıkmanın İmkansızlığına Dair Akli ve Hissi Deliller”adlı kitabı.
Eğer ileri sürdükleri gibi Dünya dönüyor olsaydı ülkeler, dağlar, ağaçlar, nehirler, denizler bir kararda kalmazdı. İnsanlar batıdaki ülkelerin doğuya, doğudaki ülkelerin batıya kaydığını görürlerdi. Kıble’nin yeri değişir, insanlar kıbleyi tayin edemezlerdi. Velhasıl bu iddia sayması uzun sürecek birçok nedenden dolayı batıldır.”)
Eski öğrencisi olan kent valisinin onun tesirinde olduğunu ve bu sayede farklı inançların korunduğunu düşünüyordu.
Hypatia’nın öldürülmesi için tezgâh kuruldu. Başpiskopas Kril’in talimatıyla papaz pazar ayininde bir konuşma yaptı; kadının toplumda olması gerektiği yeri tanımladı önce, asla bir erkekle eşit olamayacağını, erkeğe akıl veremeyeceğini, kıyafetlerinden hareketlerine kadar dikkat edeceğini anlattı uzun uzun. Ardından Hypatia’yı hedef göstererek İskederiye’de haddini aşmış bir kadının yaşadığını, büyücü, günahkâr bir şeytan olduğunu söyledi.
Kalabalık soluğu Hypatia’nın kapısında aldı.
Önce saçından sürüklediler. Haypatia’yı çırılçıplak soyup en acı şekilde nasıl ölebileceğini tartıştılar; biri “Taşlayalım”, diğeri “Derisini yüzelim” dedi, öteki ateşe vermekten bahsetti. Karar veremediler, sırayla hepsini yaptılar…
***
Tarihte bilinen ilk kadın matematikçi olan Hypatia’nın yazdığı kitaplar kütüphane saldırısında yok edildi. Feminist sanata da konu olan Hypatia hakkında çok sayıda roman, Oyun ve şiir yazıldı… Hypatia’yı “Bağnazlığın masum bir kurbanı” diye tarif eden Voltaire, öldürülmesini ise ‘SORGULAMA VE ÖZGÜRLÜĞÜN YOK EDİLİŞİNİN SİMGESİ’ olarak görmüştür.
***
Derler ki Hypatia’nın katli sadece bir bilim insanın ölümü değil daha fazlasıdır; aydınlıkla karanlığın savaşında bir dönemeç kabul edilir.
Hypatia’nın; insanlığa büyük bir dersi daha vardır; tüm karanlığa inat ‘Göğe bakalım…’
Dini kullanan ama din ile alakası olmayan müşrik iktidarlara karşı olan ruh Hypatia'dır ve siz hypatia'nın dengi değilsiniz. Sizin kafanızda oluşturulan gerçeklik ve neye inandığınızın bir önemi yok, asıl gerçeği görmezseniz gerçek duvarına toslamaya ve dağılmaya devam edersiniz. Artık ders alın, akıl etmeye bakın, bilim ve tarih ile görün.
Dip not: Hypatia'nın hikayesini anlatan müthiş bir film vardır.
Seyretmek isteyenler için filmin adı: "Agora"
Şiddetle tavsiye ediyorum.


Bu mesaja 1 cevap geldi.

Bu mesajda bahsedilenler: @koyar olm
K
9 yıl (3483 mesaj)
Binbaşı

quote:

Orijinalden alıntı: gokuba

Tarihde sorgulama ve özgürlüğün yok edilişinin simgesi kimdir?http://i.hizliresim.com/MkB702.jpg Bundan yaklaşık 1600 yıl önce Mısır’ın İskenderiye kentinde korkunç bir cinayet işlenir; ‘iffetsiz’ ve ‘günahkâr’ olmakla suçlanan bir kadın toplumun gözleri önünde, taşa tutulan, parçalara ayrılıp yakılan kadın, matematikçi, gökbilimci, filozof Hypatia’dır.
Büyük İskender’in M.Ö. 332 yılında kurduğu İskenderiye, yüzyıllarca barış içinde yaşadı. M.Ö. 30’larda Roma’nın hâkimiyetine geçen kentte barış ortamı M.S. 300’lerde bitti. Limanları, bilginleri, kültür merkezi, dev kütüphanesi ve üniversitesiyle İskenderiye o dönem ticaretin ve aydınlanmanın merkeziydi. Başında ünlü matematikçi Theon’un bulunduğu okulda kızı Hypatia da matematik, felsefe ve astronomi dersleri veriyor, Platon, Aristo ve Oklid’in fikirlerini tartışmaya açtığı bu dersler dünyanın dört bir yanından gelen öğrencilerle dolup taşıyordu…
Kentin dokusu Hıristiyanlığın resmi din olarak kabul edilmesinin ardından hızla değişti. İktidara egemen olan Hıristiyanlar, Pagan ve Yahudiler başta olmak üzere farklı inançlara sahip kim varsa hedef aldı.
Kentte ardı ardına cinayetler işlenirken Hypatia çalışmalarını aralıksız sürdürdü. Her gün bir çember çizerek; dünyanın, güneşin, gezegenlerin hareketlerini yeniden hesap ediyor, öğrencilerine “Bizi birleştiren şeyler ayıranlardan daha fazla; tüm insanlar eşittir, kardeştir…” tavsiyesinde bulunuyordu.
***
İskenderiye Üniversitesi’ni inançsızlığın merkezi olarak gören Hıristiyanlar, Serapis tapınağı, müze ve dev kütüphanenin yok edilmesi gerektiğini düşünüyordu. Kitapların parçalandığı, heykellerin yıkıldığı, insanların öldürüldüğü kanlı saldırıda yüzyılların bilimsel birikimi de yok edildi. En sevdiğini; babasını da kaybeden Hypatia, artık yapayalnızdı…
Ancak babasına söz verdiği gibi gerçeği aramaktan asla vazgeçmedi. Hypatia “Dünya hareket ederken daire mi çiziyor, elips mi, yoksa güneş dönüyor dünya yerinde mi duruyor” diye düşünürken kötülük yerinde durmuyor, örgütleniyordu…
***
İskenderiye Patrikhanesi’nin ise o bilimsel çalışmalarını sürdürürken Hypatia’ya duyduğu kin her geçen gün artıyordu. ( Bunun nedeni Özellikle Hristiyanların, tepsi gibi düz Dünya anlayışı tümüyle onların Tevrat'ta okudukları "Yaratılış Destanı (Genesis)" anlatısından kaynaklanıyordu.
Batılı kaynaklarda yer alan Tevrat'taki Dünya ve Güneş sistemi anlayışı (Bkz. Hebrew Cosmology).

Buna göre Dünya düzdü, çevresi sularla kaplıydı, Dünya kıpırdamadan duruyor, Güneş doğudan batıya doğru gidip geliyordu. Aslında bu durum, yalnızca Hristiyanlığa özgü bir durum değildir; Tevrat'tan kaynaklanan bu durum önce Hristiyanlığa geçmiş ve oradan da Kuran-ı Kerim'e geçip tüm tek tanrılı dinlere nüfuz etmiştir. Fakat bu durum Tevrat ve İncil'de kolaylıkla görülebilirken, Kuran-ı Kerim'de ayetlere dağıtılarak gizlenmiştir. Sure 13-Ayet 3: Yeri yayan (düzleyen) odur.
Sure 15-Ayet 19: Yeri yaydık, oraya sabit dağlar yerleştirdik.
Sure 50-Ayet 7: Yeryüzünü de döşedik ve ona sabit dağlar koyduk.
Sure 79-Ayet 30: Ardından yeri (Dünya'yı) yaydı, uzattı.
Sure 88-Ayet 20: Ve yer (Dünya) nasıl yayılmış?

Burada "Yaymak" kelimesi ilk 3 ayette "Maddah" olarak kullanılmıştır. Bu kelime aynı zamanda, Sure 25-Ayet 45'te Allah'ın gölgeyi sabit kılmaktansa nasıl uzatıp gerdiğini anlatmak için de kullanılmıştır.

Bu ayetlerin hepsi eski tefsirlerin (İbn Abbas-7. yy, İbn Kathir-14. yy, Al Jalalayn-16. yy) hepsinde, Dünya'nın düz olduğu şeklinde çevrilmiştir. Fakat her nasılsa yeni çevirilerde (20. yy tefsirleri. Örneğin Mariful Quran), anlamı "Dünya'nın yuvarlak olduğu"na getirilmiştir.http://www.youtube.com/v/kjjYXOIHCaY&hl=en ve Suudi Arabistanın baş müftülerinden şeyh Abdül Aziz Bin Baz'ın fetvası şöyle:Tarih: 1975 Kim dünyanın yuvarlak olduğunu iddia ederse küfür ve delalete düşmüş olur. Çünkü bu iddia hem Allah’ın, hem Kuran’ın, hem Peygamber’in reddidir. Bunu iddia eden kişi tövbeye davet edilir. Ederse ne ala! Aksi takdirde kafir ve dinden dönmüş bir kişi olarak öldürülür ve malı da Müslümanlar’ın hazinesine katılır. Kaynak: “Dünya’nın Sakin Güneş’in Hareketli Olduğuna ve Gezegenlere Çıkmanın İmkansızlığına Dair Akli ve Hissi Deliller”adlı kitabı.
Eğer ileri sürdükleri gibi Dünya dönüyor olsaydı ülkeler, dağlar, ağaçlar, nehirler, denizler bir kararda kalmazdı. İnsanlar batıdaki ülkelerin doğuya, doğudaki ülkelerin batıya kaydığını görürlerdi. Kıble’nin yeri değişir, insanlar kıbleyi tayin edemezlerdi. Velhasıl bu iddia sayması uzun sürecek birçok nedenden dolayı batıldır.”)
Eski öğrencisi olan kent valisinin onun tesirinde olduğunu ve bu sayede farklı inançların korunduğunu düşünüyordu.
Hypatia’nın öldürülmesi için tezgâh kuruldu. Başpiskopas Kril’in talimatıyla papaz pazar ayininde bir konuşma yaptı; kadının toplumda olması gerektiği yeri tanımladı önce, asla bir erkekle eşit olamayacağını, erkeğe akıl veremeyeceğini, kıyafetlerinden hareketlerine kadar dikkat edeceğini anlattı uzun uzun. Ardından Hypatia’yı hedef göstererek İskederiye’de haddini aşmış bir kadının yaşadığını, büyücü, günahkâr bir şeytan olduğunu söyledi.
Kalabalık soluğu Hypatia’nın kapısında aldı.
Önce saçından sürüklediler. Haypatia’yı çırılçıplak soyup en acı şekilde nasıl ölebileceğini tartıştılar; biri “Taşlayalım”, diğeri “Derisini yüzelim” dedi, öteki ateşe vermekten bahsetti. Karar veremediler, sırayla hepsini yaptılar…
***
Tarihte bilinen ilk kadın matematikçi olan Hypatia’nın yazdığı kitaplar kütüphane saldırısında yok edildi. Feminist sanata da konu olan Hypatia hakkında çok sayıda roman, Oyun ve şiir yazıldı… Hypatia’yı “Bağnazlığın masum bir kurbanı” diye tarif eden Voltaire, öldürülmesini ise ‘SORGULAMA VE ÖZGÜRLÜĞÜN YOK EDİLİŞİNİN SİMGESİ’ olarak görmüştür.
***
Derler ki Hypatia’nın katli sadece bir bilim insanın ölümü değil daha fazlasıdır; aydınlıkla karanlığın savaşında bir dönemeç kabul edilir.
Hypatia’nın; insanlığa büyük bir dersi daha vardır; tüm karanlığa inat ‘Göğe bakalım…’
Dini kullanan ama din ile alakası olmayan müşrik iktidarlara karşı olan ruh Hypatia'dır ve siz hypatia'nın dengi değilsiniz. Sizin kafanızda oluşturulan gerçeklik ve neye inandığınızın bir önemi yok, asıl gerçeği görmezseniz gerçek duvarına toslamaya ve dağılmaya devam edersiniz. Artık ders alın, akıl etmeye bakın, bilim ve tarih ile görün.
Dip not: Hypatia'nın hikayesini anlatan müthiş bir film vardır.
Seyretmek isteyenler için filmin adı: "Agora"
Şiddetle tavsiye ediyorum.

Verdiğin ayetlerde çeviri farklılıkları var. "dehâ-hâ" kelimesi birden çok anlama geliyor. Ben bunu art niyetli olmadan baktığım zaman "dehâ-hâ" kelimesinin kuranda geçen itibariyle yumurta şeklinde tasvir edildiğini düşünüyorum yani elips şekli anlatılmak istenmiş, dediğim gibi "dehâ-hâ" kelimesinin birden çok anlamı var hatta bazı forumlarda uzun tartışmalar yaşanmış. Eğer art niyetli düşünürsen "dehâ-hâ" kelimesini farklı anlamlara çekebilirsin. Çeviri farklılıklarından en meşhuru ise "darebe" kelimesidir "darebe" kelimesi hem dövmek anlamına gelirken aynı zamanda çıkmak anlamınada gelmektedir. Bu kelime farklılıkları okuyan kişinin art niyetli olup olmamasına bırakılmış yani sen kelimeleri kötüye yorarsan o tabiki senin bileceğin iş.

sonuç itibariyle; "Bizim işimiz bize, sizin işiniz size. Size selam olsun"


Bu mesaja 1 cevap geldi.
K
9 yıl (3483 mesaj)
Binbaşı

İslam fetvası verenlerin doğru olduğunu kabul ettiğimi nereden çıkarttın kuran dediğimiz kitap daha bilmediğimiz neler içeriyor neler, bunun sonu yok. İslam fetvasının büyük bir kısmı hadislere dayanır hadislerde de ihtilaf olduğunu herkes biliyor. Yani geçmiş zamanda birileri hadis uydurdu diye biz niye zan altında kalalım.

http://bitchyobjectpanda.tumblr.com/post/114691338734/başlıksız-12

daha önce blogumda yaptığım bir alıntı kısa bir alıntı okuyabilirsin. Kuranla ilgili tevrattan ve incilden alıntılar vardır evet tabi incil ve tevrat değişmeden önce, fetih suresinin son ayetlerini okursan incilden atıf yapıldığını görürsün.

Tevrat ve incilin değiştirildiği gerçeğini onları okursan görürsün. İncilde sürekli iyilik güzellik vs şeylerden bahseder ve hikayeler üzerine kurulmuştur. Kuranda ise hayatın içinde neler yapılması gerektiğini anlatan bir çok ayet var, miras hukukundan kamu düzenine kadar bir çok ayet bulabilirsin, bilimle ilgili ayetlerde bulabilirsin, ibret alıcı olaylarda bulabilirsin. Yani Kuran'ın İncil ve Tevrattan ayırldığı apaçık ortada.

Senin bildiğin sana benim bildiğim bana kısmına geldiğimizde ise ben size bir ayet yazdım.

Dediklerinizin bir kısmına katılıyorum ve öğrenmeye devam ediyorum. Bana öğretilenler devlet eliyle ve gelenekten gelen şeyler. Öğretilenlerin doğru olup olmadığı konusunda küçük yaşlarda sorgulama yapamadığımız için kabul etmek veya öğrenmek zorunda bırakıldık ve şu an aynı durum devam ediyor. Dediğiniz gibi islamın yükselişi insanların kuran-ı kerim'i anladıkları dilde okudukları zaman olacak. Herkes anladığı dilde okursa ve onu hayatına sokmaya ve uygulamaya başlarsa yükselişte başlar.

edit: iki saattir yazıyı paylaşmaya çalışıyorum site sürekli hata veriyor ancak gönderebildim.





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi koyar olm -- 8 Ocak 2017; 22:19:15 >
Bu mesaja 1 cevap geldi.

Bu mesajda bahsedilenler: @gokuba
G
9 yıl (1915 mesaj)
Yüzbaşı






< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi gokuba -- 17 Aralık 2020; 20:48:8 >

G
9 yıl (1915 mesaj)
Yüzbaşı

Türklerin çocukları ve bu coğrafya nasıl emevi dinine geçti bunun kanıtlarını ve tarihini paylaşıcam, Şimdi arkadaşlar tarihde Türk'lerin nasıl müslüman olduğu size üstü kapalı bir çok şey anlatılır işte Türkler müslümanlıkla tanıştı baktılar kendilerinin tanrısıda tek tanrı geçerken zorlanmadılar :D Araplar gelmiş müslümanlığı tebliğ etmiş :D onlarda hemen kabul etmişler? Türklerin islam anlayışının İran' dan etkilenmesiyle olduğunu hikayesini filan yazarlar halbuki iran o zaman emevi hakimiyetindedir :D

Bildiğiniz gibi Türkler savaşçı boyun eğmez asi bir yapıya sahip topluluktur. Heleki gelip onlara kendi inançlarını, kültürlerini adetlerini sileceksiniz, kendi arap dininizi ve el-ilah'ı dayatacaksınız kabul ettireceksiniz?
Bu konunun kaynakları aşağıdadır.


^ History of Civilizations of Central Asia, Editörler: M. S. Asimov and C. E. Bosworth, UNESCO Publishing, s. 29
^ Namık Kemal Zeybek, "Neden İslam düşmanlığı", Radikal, 7 Mart 2009.
^ Türkler, Cilt I, Editörler: Hasan Celal Güzel, Prof. Dr. Kemal Çiçek, Prof. Dr. Salim Koca, Yeni Türkiye Yayınları, s. 67.
^ Türkler, Cilt 4, Editörler: Hasan Celal Güzel, Prof. Dr. Kemal Çiçek, Prof. Dr. Salim Koca, Yeni Türkiye Yayınları, s. 414
^ Türk Tarihinin Ana Hatları, 1930, İstanbul, s. 463.
^ H. A. R. Gibb, Orta Asya'da Arap Fetihleri, Çağlar yayınları, s. 51.
^ TDV İslam Ansiklopedisi, cilt: 37, s. 349.
^ Tarih II, Orta Zamanlar, 1931, Devlet Matbaası, s. 144.
^ Nicolae Jorga, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, Yeditepe yayınları, s.46-47
^ Türkler, Cilt I, Editörler: Hasan Celal Güzel, Prof. Dr. Kemal Çiçek, Prof. Dr. Salim Koca, Yeni Türkiye Yayınları, s. 1315.
^ a b c d Zekeriya Kitapçı, Türkistan'ın Müslüman Araplar Tarafından Fethi, Yedikubbe Yayınları, s. 185-186.
^ Türkler, Cilt I, Editörler: Hasan Celal Güzel, Prof. Dr. Kemal Çiçek, Prof. Dr. Salim Koca, Yeni Türkiye Yayınları, s. 68.


Bakalım hem arap hem, Türk tarihi ne diyor? Türkler nasıl emevi dinine geçmiş! Okuyalım.


KAN VE GAZAPLA GELEN YENİ TANRI!... ( Burada okuaycağınız özet gerçekler bilinen ve okulda çocuklara öğretilen tarihden silinmiştir kaynakları yukarıdadır )

Türk beylikleri, Buhara, Semerkant, Talkan, Baykent gibi şehirlerde yerleşmiş yaşıyorlar, deri imal ediyor ve pamuktan kâğıt üreterek bunları satıyor ve iyi de para kazanıyorlardı.. Emeviler
Suriye ve İran'ı hâkimiyetlerine alarak Maverâünnehir bölgesine ulaşmışlardı. Seyhun ve Ceyhun ırmaklarının arasındaki bu bölgede Türkler bulunmaktaydı. Böylece Araplar ile Türkler ilk defa temasa geçmişlerdi.

Emeviler bölgede dinlerini yaymaktan çok, yeni katliamlar ve yağma peşinde koşmuşlar; boyun eğip dinlerine geçmelerine rağmen yerli halka ağır vergiler yüklemişlerdi. Bildiğiniz gibi türkler savaşçı boyun eğmez asi bir yapıya sahip
topluluktur. Heleki gelip onlara kendi inançlarını, kültürlerini adetlerini sileceksiniz, kendi arap dininizi ve el-ilah'ı dayatacaksınız kabul ettireceksiniz? Türkler tabiki boyun eğmedi,
emevi her zaman yaptığı gibi zenginlik ve talan uğruna binlerce insanı teslim olanlarda dahil kesmiş doğramış, sırf ibret olsun, insanlar dehşete kapılsın diye, ya böyle bir ölümü seçsinler yada bana boyun eğsinler diye
yol ve dere kenarları boyunca asmış, o kadar çok insan asmış ve insan parçalamışki bunları sergilemek için kilometrelerce mesafeye ihtiyacı olmuş. İnsan cesetleri et parçaları yurdun yeni manzarasıymış artık, dereler kızıl akmış.

Binlerce genç çocuğu köle olarak almış, binlerce güzel kızı seçip evlerinde fahişe yapmış, yıllık şu kadar bana vergi ödeyeceksin diye sizi haraca bağlamış, bu da demiş benim dinimdir çocuklarına bunu öğreteceksin, cami ( Camileride emevi geliştirmiştir islamda yani kuranda mescid vardır orada da sadece Allaha ibadet yapılır, müşrik emeviler ise camileri Allahın ve peygamberin ağzından kendi rant ve siyasetini yapmak için geliştirdi, yani şirk şubesine çevirdi ) yaptıracaksınız, sizler ve çocuklarınız
bu camilerde benim bıraktığım arap hocalarıma biat edip dinimi öğreneceksiniz, bu camilerden çıkmayacaksınız, sizler benim dinime geçeceksiniz, benim adetlerimi benimseyeceksiniz...

Bunları kabul ediyorsanız yaşarsınız, yoksa ölürsünüz. Seç bakalım şimdi ölümmü benim dinimmi? Yaşamayı seçen Türk'ler islam dini adı altındaki emevinin dinini kabul ediyor. ( islam dini değil, peygamberin düşmanı ve soyunun katili olanların dini, emeviden kaçan peygamber soyu kaçıp türklere sığınmıştır, bu ayrı bir konu. Peygamber soyunu yok etmek istemesinin nedeni Allahın ve peygamberin ağzından istedikleri gibi konuşabilmek içindir, kendi rant dinlerini ifşa edecek kimseyi bırakmamak içindir. Bu dinin islamla alakası yoktur, islama çökmüş olan müşrik emevilerin dinidir ) Daha ayrıntılı burada

http://www.altayli.net/turkler-nasil-musluman-oldu.html


Semerkant Araplara her yıl 2.200.000 altın ödeyecektir.
Bir defaya mahsus olmak üzere gasp ettikleri kadınlar ve erkekler hariç 30.000 Türk gencini esir olarak verecektir.
Şehirde Cami yapılacaktır. (Camileride emevi geliştirmiştir islamda yani kuranda mescid vardır orada da sadece Allaha ibadet yapılır, müşrik emeviler ise camileri Allahın ve peygamberin ağzından kendi rant ve siyasetini yapmak için geliştirdi, yani şirk şubesine çevirdi ) yaptıracaksınız, sizler ve çocuklarınız
bu camilerde benim bıraktığım arap hocalarıma biat edip dinimi öğreneceksiniz, bu camilerden çıkmayacaksınız, sizler benim dinime geçeceksiniz, benim adetlerimi benimseyeceksiniz)
Şehirde eli silah tutan kimse dolaşmayacaktır.
Tapınak ve putlardaki tüm mücevherler Kuteybe’ye teslim edilecektir.




Feto ve ortakları gibi grupların emevi misyonunun, temellerinin nereden geldiğini anlayın ve bir sonuç çıkarın diye bunları paylaştım, gün gerçeğin hak edilene gösterilmesi günü değil, herkese anlatılması gereken bir zaman olduğu için yazıyorum.

Burada bir ton saf var, vay efendim 15 temmuz, ( 12 eylül, 11 eylül abd ikiz kuleler aynı tezgah ), şehitlerine hakaret etti bilmem şiyaket edeceğim, yandın sen bittin
bu adamların hepsi saftır kendilerini fitne siyaseti yapıyor sanıyorlar, sonsuza kadar yal yiyeceğini, bazı saflara görede yüce osmanlı devleti görkemine sahip olacağını filan sanıyor ( Zaten bu safları iki ideoloji ile
kekliyor biri din, diğeri osmanlı halbuki ikisinide satması saniyelerini alır bunların. Aynı şekilde akıldan uzaklaştığı için osmanlı zaten ayrı bir batık ) hizmetleride babanızın parasıyla yapmadı, o hizmetler onun saltanat garantisidir.

Arkadaşlar bu ülkeyi abd din ve benzeri ideolojiler (sağ - sol) ile ve iktisadi bağımlılık ile 100 yıldır yerinde sabit tutuyor, [ideolojileri kendi besliyor sonra birbirine kırdırıyor] şimdide akıl sahiplerini din idelojisi
pompalanmış cahiller ile birbirine kırdırmak istiyor. Sağ sol olayları aynısı, aynı tertip. Akıl edemez üretemez durumda tutuyor sizi din ile besliyor. Akıldan ve bilimden uzak tutuyor. Abd neden dinci yapılanmalarla feto ve ortakları ile çalışıyor ve iktidar yapıyor sanıyorsunuz? islam sevgisindemi? :D ( bana biri Abd neden dinci yapılanmalarla çalışır açıklasın ) Bizim ülkemiz avrupayı bu emevi zehri ile zombileşmiş yaratıklardan, araplardan ve orta doğudan korumak için kullanılan bir kalkandır. Bizler ise yine din ideolojisi ile ( emevi dini ile ) avutulmuş avrupa ve abd için ölen aptal korumalarız, kendimize göre cennetlikleriz :D korumaların çok akıllı olmasına gerek yoktur.

Elinizdeki teknolojiler taklit teknolojiler, akıl edenlerin, aklı özgür olanların bulduğu geliştirdiği temeller üzerinde sizin değişiklik yaparak oluşturduğunuz taklit teknolojiler, sadece bir düğmeye basarak sizden 200 sene
önde ulan bu ülkeler sizi yeryüzünden siler. İdeoloji akıl ile mücadele edemez akıl ve bilim her şeydir, gerçektir. İdeoloji ise sadece bir yansımadır, sahtedir, gerçekliktir, geçicidir, bu nedenle bir ideoloji ile zihni yıkanmış
insan yönlendirilebilir, bu abd nin en sevdiği şeydir. Hep var olacak olan şey bilimdir, tarihdir, mantıkdır,

Sadece özgürce, gerçek dünyanın kuralları ile yapılanan zihinler üretebilir ve gelişebilir, sizi o kadar aptallaştırırlarki 800 yıldır çivi bile çakamadığınızı göremezsiniz. Akıl etmediğiniz sürece bunlarla baş edemezsiniz.
Düğmeye basıyorlar binlere insan ölüyor, düğmeye basıyorlar sizi 100 yıllık bir kısır döngüye hapsediyorlar bunu görün artık. Kurtuluşun tek çaresi var ideolojilerden kurtulmak, özgür bir zihne akla ve adalete yönetilen bir sistemin oturtulması,

Hiç bir ideolojinin olmadığı bir sistem. Bu bir toplum için en gelişmiş yönetim sistemi olacaktır, Çünkü tarafsızca algılayamayan hiç bir şey göremez, tarafısızca algılamak sizin doğal öğrenme şeklinizdir, gerçekten anlamanızı ve kendinizi geliştirmenizin, gerçeği öğrenmenin tek yolu tarafsız yani doğal öğrenme yoludur. İdeolojiler insanın zihnini şekillendirir düşünce yapısını ve mantığını kafanıza sokulmuş ideolojiye yönlendirir, elbette ideolojiler insanları programlamak için taraf yapmak için geliştirilmiştir.


ZİHNİ BAĞIMSIZLIKLARINI ELDE EDEMEMİŞ TOPLUMLAR İÇİN BİR GELECEK YOKTUR... https://sendvid.com/va9jbyyn





Türkleri kendi geliştirdikleri islam dini ile tanıştıran emeviler katlettikleri Türk'lerin çocuklarını nasıl eğitti? tarihi kaynaklarla sabittir, Türklere zorla inşa ettirdiği camileride ( Camileride kendi geliştirmiştir islamda cami tipi bir ibadet şekli yoktur ) katlettiği insanların çocuklarına zorla kendi arap din ideolojisi dayattıktan ( Bu eğitim katliamın ve talanın durması için anlaşma gereğiydi ) sonra çocukların dünya algısını kendi dinleri haline getirirler, daha sonra kendi dinleri için çocuklara öldürmeyi ve ölmeyi öğretirler ve bu ölümün onlara büyük ödül sağlayacağına inandırırlar, düşünsenize tanrı için ölmek, ödülüde büyüktür herhalde? Arap din ideolojisinin savaşlarda çocuklar üzerinde bu şekilde kullanılması, araplar bunu çok akıllıca bulmuşlardır. Kısacası olay şu arkadaşlar binlerce yıldır dünya insan zihnini şekillendiren, programlayan din ideolojileri ile dönüyor. Batı rönesans ile bundan kendini kurtarmış durumda bu yüzdende gelişebiliyor. Siyasetin ne olduğunu anlamak zorundasınız, tabi gidişatı değiştirmek istiyorsanız yoksa memnunsanız batıya kulluk yapmaktan sorun yok... Siyasetin ta kendisi budur insan zihninin din ideolojisi ile binlerce yıldır şekillendirilmesi ve yönlendirilip sömürülmesi.

< Resime gitmek için tıklayın >





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi gokuba -- 11 Ocak 2017; 1:35:54 >

G
9 yıl (1915 mesaj)
Yüzbaşı

-





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi gokuba -- 17 Aralık 2020; 20:47:33 >

DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.