demek ermeniler turklerin himayesinde yasadi 900 sene. enteresan geldi. ![]() |
Mahalle mektebinden, medreseden sınırlı bir eğitimle çıkıp kendini geliştirerek ülkenin başına geçmediler ya. Kişisel yetenekleri ve özelliklerinden bize ne? Ülke battı mı battı. İcraatlere bakılır. Oturduğu medeniyet derken medeniyeti olmayan ülke mi var? Hepsinde iyi kötü birşeyler var. |
Evet. Yaptığı şey onları dinlerinde,dillerinde,hukuklarında özgür bırakmasıydı. Keşke asimile edip, sindirme politikası yapsaydı üstün demokrasiye sahip batılı devletler gibi. Bu arada uzun zamandır bu kadar sığ bir yorum görmemiştim. |
Osmanlı'nın sonlarına doğru curudugu dönem. Tarihimizin en utanç verici dönemlerdir. Siz bir devletin çöküş dönemine oykünüyorsujuz. |
[Devam] 1921: -Abdülmecit,2 Ocak 1921’de İngiliz gazetesi The Morning Post’un muhabirine şu açıklamayı yapar:’’Bizi kendi tarafınıza çkerek Türk Halifesinin dini nüfuzunu,imparatorluğunuz dahilinde sulh ve sükun lehine kazanmakta menfaatiniz vardır’’ (Jeschke,İng.Belgeleri,s.18;bu sırada Hind Müslümanları ve Mısırlılar,sömürgeci İngilizlere karşı mücadele içindeydi) -Abdülmecit’in 7 Ocak 1921’de Le Gaulois gazetesinde de şu demeci çıkar:’’Müttefikler 5 yıl için İzmir’i,25 yıl için Trakya’yı işgal etmesi Mustafa Kemal Paşanın da buna razı olacağı,olmazsa devrileceği…(B.N.Şimşir,İngiliz Belgelerinde,3.C.,s.XXII/7) -29 Ocak 1921,Osmanlı Hariciye Nazırı Sefa Beyle görüşen Rumbold’dan Lord Curzon’a rapor:’’İstanbul hükümetinin Ermenilere toprak verilmesini kabul ettiği’’ (B.N Şimşir,İng.Belgelerinde,3.C.,s.XXXIV/92) -21 Mart 1921 günü Vahdettinle görüşen Rumbold’un raporundan özet:’’Padişahın Ankara liderlerini şikayet ettiği,tahtını tehlikeye sokmaya,otoritesini azaltmaya kalkıştıklarını söylediği,Rumbold’un,Türkiye’nin Padişah etrafında birleşmesini isteklerini belirttiği,Padişahın,Mustafa Kemal ve yanındakilere ‘’eşkiyalar’’ diye söz ettiği,Türk olmadıklarını iddia ettiği,Vahdettinin son olarak kendisini büsbütün çaresiz ve yalnız olduğunu,ancak onurunu ve tahtının çıkarlarını, bir avuç eşkiyaya teslim etmek istemediğini söylediği…’’(B.N.Şimşir,İngiliz Belgelerinde,3.C.,s.LXXX vd./262) -7 Nisan 1921 günlü İngiliz gizli istihbarat raporuna göre:’’Ankaradan dönen Ahmet İzzet Paşa,4 Nisan günü Vahdettinle görüşerek kişisel olarak Anadoluya geçmesini,kendisini mertçe milli hareketin önderi ilan etmesini önerir.Ama Padişah bu teklifi reddeder’’ (S.R.Sonyel,İngiliz İstihbarat Servisi,s.163) -27 Nisan 1921,İngiliz Yüksek Komiserliğinin ‘’1920 Türkiye yıllık raporu’nun Vahdettinle ilgili bölümü:Zeki,saltanatı korumak,ülkeye hizmet etmek isteyen bir kimse olmakla birlikte son derece zayıf,pısırık ve temkinli olduğu için hakim rol oynayamadığı,ancak İngilterenin lütfunun Türkiye’yi kurtarabileceğine inandığı…’’(B.N.Şimşir,İng.Belgelerinde,3.C.,s.LXXXIV/304) -23 Mayıs 1921 günü vahdettinle görüşen Rumbold’un raporundan:’’Padişahın Ankara liderlerini suçladığı,kişisel emelleri peşinde koştuklarını,bolşeviklerle anlaştıklarını söylediği,Büyük devletlerin arabulucuk değil,baskı yapmalarını istediği,Trakya’da bir tampon devlet kurulması önderdiği…’’(B.N Şimşir,İng.Belgelerinde,3.C.,,s.XCII/329; Jeschke,İng.Belgeleri,s.162) -20 Ağustos 1921,eski Sadrazam Salih Paşadan M.Kemal’e:’’İngiltere karşı direnip durmak,gereksiz ve tehlikelidir’’ (B.N Şimşir,İngiliz Belgelerinde,3.C.,s.XXXI/58) -(Sakary zaferinden 6 gün sonra) 19 Eylül 1921 günü Heyet-i Vükela toplantısında,Sadrazam Tevfik Paşa,Yunanlıların Anadoluyu boşaltmaları karşılığında,Trakya’nın (Edirne ve Tekirdağ’ın) Yunanlılara bırakılması düşüncesini savunur (B.N Şimşir,Sakaryadan İzmir’e,s.259) -29 Kasım 1921,Rumbold’dan Lorz Curzon’a:’’İstanbul hükümeti gittikçe Ankaraya boyun eğer duruma düşüyor.Yalnız Sadrazam (Tevfik Paşa) Kemalistleri ‘’asi’’ sayıyor’’ (B.N.Şimşir,İng.Belgelerinde,4.C.,s.XXXVIII/91) -6 Aralık 1921,Rumbold’dan Lord Curzon’a:’’Padişahın nüfuzu artırılabilirse,elimizde yararlı bir koz olur’’ (B.N Şimşir,İngiliz Belgelerinde,4.C.,s.XLIII/116) -9-10 Aralık 1921’de,Anadolu Cemiyeti adlı gizli bir Vahidettinci örgüt,İstanbuldaki Yunan Y.Komiserliği ile görüşmelere girişir.Örgütün amacı,Ankara hükümetine karşı,Yunanistanın yardımıyla,Sultanın itibarı vesayeti ve Yunanistanın himayesi altında bir ‘’Batı Anadolu Devleti’’ kurmaktır.Örgütün Yunan Y.Komiserliğine 11 Aralıkda verdiği yazılı önerinin birkaç maddesi; *Egedeki Yunan İşgali altındaki bölgelerde,Sultan adına (Bursada) geçici bir hükümet kurulacaktır, *Bu yerlerde derhal parlamento seçimleri yapılacaktır *Kemalist kuvvetler bastırılarak,bütün Anadolu M.Kemal’in elinden kurtarılacaktır *Bunun için kurulacak ‘’Gönüllü Anadolu Ordusu’’nun talim ve silahlanmasından Yunan Başkomutanı sorumlu olacak,iyi Türkçe bilen bir miktar Yunan subayının bu orduya katılması sağlanacak *Yunan Hükümeti Anadolu Cemiyeti üyelerinin Bursa’ya taşınmaları masrafını karşılamak üzere cemiyetin Yönetim kuruluna 100.000 Türk lirası verecek Yunan Yüksek Komiseri,yapılan pazarlık ve görüşmelerden sonra,yazılı öneriyi,27 Aralık 1921 günü bir Yunan Torpidosuyla Atina’ya gönderir. (B.N Şimşir,Sakarya’dan İzmir’e,s.349-355 [ayrıca İngiliz Belgelerinde,4.C.,s.LXXI/295] Yunanistan bunun yerine,Ege’de İyonya Devleti adıyla bir uydu devlet kurup ilan etmeyi tercih edecektir.B.N.Şimşir,Sakaryadan İzmir’e,s.404-429.Bu cemieyin lideri,vahdettincilerin yere göğe koyamadıkları eski şeyhülislam Mustafa Sabri Efendidir (H.Himmetoğlu,K.S’da İstanbul ve Yardımları,1.C.,s.347) 1922: -15 Ocak 1922 günlü görüşmede Tevfik Paşa,Yüksek Komiser Rumbold’a şöyle der:’’Mustafa Kemal yola gelmezse o ve aşırılar tecrit edileceklerdir (B.N Şimşir,Sakaryadan İzmir’e,s.342) -TBMM Bakanlar Kurulu,Türk tezinin tanıtılması için Dışişleri Bakanı Y.Kemal Tengirşenk’in,Roma,Paris ve Londra’da temaslarda bulunmasına karar vermiştir.Yusuf Kemal Tengirşenk,Avrupaya hareket etmeden önce İstanbul’a uğrar,Vahdettinle görüşür (21 Şubat 1922),Y.K.Tengirşenk’in TBMM’ni tanıması önerisine cevap bile vermeyen Vahdettin,Y.Kemal’in katibi Kemal Beyin,kayınpederinin evine bıraktığı çantasını gizlice açtırır,içindeki 6 gizli belgenin fotoğraflarını çektirerek,bir saray görevlisi ile İngiliz Y.Komiseri Rumbold’a ulaştırır (Rumbold’un 7 Mart 1922 gün ve 232 sayılı gizli yazısı) -(Rumbold’un Vahdetinin ziyarete gelmemesi üzerine) Vahdettin,25 Mart 1922 günü Tevfik Paşayı gizlice Rumbold’a yollar,Rumold’un Lord Curzon’a yolladığı bu çarpıcı görüşme hakkındaki rapordan bazı bölümler;’’…Sadrazam,dünkü kabine toplantısından sonra Sultanın kendisini saraya çağırdığını bildirdi.Sultan kendisine aşağıdaki teklifi açmış ve size (Lord Curzon’a) sunmamı ricasıyla teklifi bana duyurması iç.in kendisine talimat vermiş.Sultanın teklifi şöyledir; İngiltere ile Türkiye arasında bir anlaşma aktedilecektir.Anlaşma gereğince Türkiye,bütün milletlerin yararın,tarafsız olarak Boğazların (İstanbul ve Çanakkale) serbestliğinin korunmasını İngiltere’ye verecektir.İngiltere bu amaçla kendi askerlerini ya da Türk Jandarmasını kullanabilecektir.Türk hükümeti Türk Jandarmasını İngiltere’nin emrine verecektir.Hatta Boğazların serbestliğini korumak için gereken toprak şeridinin idaresi de İngiltere’nin eline verecektir.Böyle bir anlaşma,İngilterenin Hilafete düşman olduğu ve Türkiye’yi yıkmak istediği yolunda Hindistan’da ve sair yerlerde yaygın olan kanıları,hemen ve sonsuza kadar yıkacaktır.Anlaşma,bu kanıların doğrı olmadığının parlak bir kanıtı olacak ve İngiltere’nin hilafetin hamisi ve ortağı olduğunu,İslam Dünyasına beyan edecektir. Sadrazam,Sultanın teklif ettiği projeyi kendisinin de uygun bulduğunu söyledi.Bu konuda bütün gece düşünmüş ve bugün bana gelmiş.Sultan,bu meselenin gizli olduğunu belirtmiş ve hatta İzzet Paşa dahil,öteki Nzılara bu tekliften bahsetmemesini kendisinden istemiş.Sultan belirtilen esaslar dahilinde İngiltere ile bir anlaşmaya varılırsa,bunu derhal imzalayıp onaylayacağını beyan etmektedir (B.N Şimşir,Sakarya’dan İzmir’e,s.388 vd.İlgili belgeler:FO 371/7860 (P.37-41),FO 371/7859-E.3443.) -6 Nisan 1922 günü Rumbold ile Vahdettin gizli bir görüşme yaparlar.Görüşmede hiçbir Türk bulunmaz,çevirmenliği A.Ryan yapar.Vahdettin,,’’arzuhal veren bir şarklıya’’ benzeten Rumbold,Vahdettinin söylediklerini şöyle aktarıyor:’’Anadolu hareketi,İttihat ve Terakkinin yeni bir şeklidir.Milletin yüzde doksanı Ankara çetesine karşıdır.İstanbul hükümeti,Ankaranın kabul etmeyeceği barış şartlarına hazırdır.Ankara meclisi kanunsuz bir kuruluştur.İngiltere ile herhangi bir özel uyuşmaya hazırız…’’(B.N.Şimşir,Sakarya’dan İzmir’e,394 vd.İlgili Belge:FO 406/49,p.266-270) -Vahdettin,9 Nisan 1922’de İngiliz Yüksek Komiserliğine adamlarından birini gönderir.Haberci şu mesajı iletir:’’Sultan,Kurtuluş için Türkiye’nin İngiltere’ye ve yalnız İngiltere’ye bakması gerektiğine kesin olarak inanıyor.Şahsi durumu için de pek kaygılı.’’ (B.N Şimşir,Sakarya’dan İzmir’e,s.396:İngili belge:Ryan’ın yazısı,FO 406/49,p.273-274) -12 Mayıs 1922’de,İngiliz Yüksek Komiserliğine 76 imzalı bir muhtıra verilir.Bu muhtıradan bazı cümleler:’’Devlet ve millet adına konuşma yetkisi yalnız Sultana aittir.Bugün bütün Asya’da,Sultanın devleti üzerinde tekrar hükümranlığını kurması bekleniyor.Ankara şeflerinin ve Büyük Meclis adı verilen meclis üyelerinin çoğu Müttefik Devletlerin cani olarak tutuklanmasını istedikleri kimselerdir.Son savaşın galipleri bu yabancı maceraperest çeteyi bertaraf etmelidir…’’(Süleymaniye,Fatih ve Beyazıd medreseleri adına 9 kişi,Kadiri ve Rufai tarikatları adına 10 Şeyh,İstanbul adına Vasfi Efendi,Rıza Tevfik ve 12 kişi,İstanbulda oturuan ve Anadolu adına imza adan 44 kişi.B.N.Şimşir,Sakarya’dan İzmir’e,s.396 vd.İlgili Belge:FO 371/7866-E.6005) -23 Mayıs 1922,Rumbold’dan Lord Curzon’a :’’İngiltere tek başına hareket etmek durumunda kalırsa,Ankara’ya karşı İstanbul hükümetini kullanabilir.’(B.N Şimşir,İngiliz Belgelerinde,4.C.,s.LXVII/267) -Vahdettinin yeğeni Sami Bey 1922 Haziran ayında,malum Yüzbaşı Armstong ile görüşür.Armstong bu görüşmeyi şöyle aktarıyor:’’Samiyi bana Vahdettin göndermişti.Padişah diyormuş ki:’’Lloyd George’a haber veriniz,akıbet yaklaşıyor.Bunu İngiliz Büyükelçisine anlatmaya çalıştımisem de muvaffak olamadım.M.Kemal ve adamları ihtilalci,sizin ve benim düşmanlarımızdır.Ben İngilterenin dostuyum.Ne isterseniz vermeye hazırım.Halbuki siz Ankardan bir şey alamazsınız.Yunanlıların Anadoludan çıkarılmasını sağlayınız.Ayrıca dört milyon İngiliz lirası borç istiyorum.Bununla mükemmel bir hükümet kurarım.Bursa’ya gider uyruklarımı etrafıma toplarım.Halk benim davetime koşar.Fransızlarla da dost olurum.Boğazları açık bırakırım.Halife olmak haysiyetiyle daime sizin tarafınızı tutarım.Çünkü siz müminlerin savunucusunuz.Ankaradakiler katildir.Moskova’nın tesiri altındadırlar.Benim söylediklerimi hiçbiri yapmaz.’’Padişahın sözlerini ilgili yerle duyurdum.’’(Aktaran,N.H.Uluğ,Emperyalizme karşı Türkiye,s.152-153.S.R Sonyel,Dış Politika,2.C.,s.229:431.dipnotla ilgili belgenin künyesi ile ekler bölümünde fotokopileri bulunuyor:ek no.21,21 A,21 B,21 C,21 D;Sonyey,Vahdettinin aynı öneriyi,bir süre sonra,Yüksek Komiser Rumbold’a da yaptığını belirtip belgelemektedir:s.229;İlgili belge:FO/7870-E.8065) -İngiliz Yüksek Komiseri Rumbold’un 5 Ağustos 1922 günlü raporu:’’Bizim bakımımızdan en çok arzu edilen gelişme,Sultanın yeniden hakiki bir otoriteye kavuşabilmesidir…’’(B.N.Şimşir,Sakarya’dan İzmir’e,s.400;İlgili belge:FO 424/254,p.97-98 ve İngiliz Belgelerinde,4.C.,s.LXXXI/341) -Vahdettin ile Rumbold 7 Ağustos 1922 günü de görüşürler.Bu görüşmede Vahdettin Ankara yönetimi için kullandığı bazı sözler;’’Asiler,egoistler,ittihatçılar, bolşevikler…(B.N Şimşir,Sakaryadan İzmir’e s.401 vd.İlgili belge:FO 424/254,p.105-108) -7 Ağustos 1922,Vahdettin yine yeğeni Sami ile General Harington’a yolladığı sözlü mesaj;’’Ben Padişah ve Halifeyim.Padişah olarak Osmanlı ordusunun başkomutanıyım.Bir bunalım çıkarsa,Müttefik İşgal Kuvvetleri Başkomutanı ile beraber olmam doğaldır ve böyle bir kriz anında Genel Karargahımın nerede olacağını bildirilmesini General Harington’dan rica ederim’’ (B.N Şimşir, İng. Belgelerinde, 4.C.,s.CXXXVIII vd./543) -Yüksek Momiser Rumbold’un 2 Eylül 1922 günlü raporundan:’’Kemalistlerin taarruzundan İstanbul hükümetinin rahatsız olduğu,bu başarıya her Türkün tabii olarak sevinmesi gerekirken,Sultan ve bazı Nazırların Mustafa Kemal’in prestijinin yükselmesinden kaygı duydukları…Bundan sonra Sultana pek az söz düşeceği…’’ (B.N.Şimşir,Sakaryadan İzmir’e,s.483;İlgili Belge:FO 424/254,p.180 -12 Eylül 1922,Rumbold’dan Lord Curzon’a:’’İstanbul’da günlerce gösteriler yapıldı.Padişahın tahtı bakımından kaygılı olduğunu sanıyorum’’ (B.N Şimşir,İngiliz Belgelerinde,4.C.,s.XCII/399) -16 Eylül 1922,Rumbold’dan Lord Curzon’a:’’Padişah,zaferden dolayı Mustafa Kemal’i kutlamayı reddetti’’ (B.N Şimşir, İng.Belgelerinde,4.C.,s.C/424) -25 Ekim 1922,Fransız Yüksek Komiseri General M.Pelle’nin Fransız Dışişleri Bakanlığına telgrafı:’’Sultan diyor ki ‘’Ankaradakiler kabul edilmez iddia ve isteklerle ortaya çıkmaktadır.Ulusal egemenliğe ilişkin görüşleri,Türk halkının sosyal durumuna da,geleneklerine de uygun değildir,şeriatın gereklerine de uymaz.Ben Papa gibi yalnız bir din adamı olarak kalmaya asla rıza göstermeem.İslai telakkiye göre Halife,dini korumak için daima kuvvetli olmalıdır.Türkler,Halifeyi hal’ettikleri takdirde,diğer ülkelerin mülsümanları,Türkiye dışında,mesela Arap memleketlerinde,gerçek halfie olacak birini bulmaya çalışacaklardır.Aynı zamanda büyük bir müslüman devlet olan Fransa,böyle bir olasılığın tehlikelerini takdir edecek durumdadır.Ortak menfaatlerimiz vardır.Sizin için Türkiye,Suriyeden çok daha önemlidir.’’ (Toplum ve Tarih,s.53/16.sayı;ilgili belge:Fransa Dışişleri Arşivi,E Serisi,97.Cilt,210-213. Yaprak) Kendisi de son olarak 16 Kasım 1922'de İngiliz İşgal Kuvvetleri Komutanı olan Haringtona yazılı birşekilde başvurarak İngiltereye sığınma talep etmiştir.Sığınma talebini de ''Müslümanların Halifesi'' olarak mühürlemiş ve imzalamıştır.17 Kasım 1922'de de boğazda demirli olan Malaya İngiliz Zırhlısına binerek Maltaya kaçmıştır. |
Son olarak gördüğünüz üzere tüm belgeler ortada,arşivler açık.Vahdettini meclistede savunan tek bir vekil dahi olmamıştır.1 Kasım 1922'de Saltanat kaldırılırken sadece hanedanın geleceği tartışılmıştır.Atatürk'e muhalifliğiyle bilinen I.TBMM dahi Vahdettini meclis kürsüsünde sürekli olarak ''hain'' olarak eleştirmiştir.Bütün meclis zabıtlarıda açık.Hatta şuan evinizde oturduğunuz yerden o döneme ait tüm açık-gizli meclis tutanaklarını dahi okumanız mümkündür.Buyrun 18 Kasım 1922'ye ait meclis tutanakları.Bakın Vahdettinin kaçması üzerine meclis nasıl bir tepki göstermiş.Buyrun okuyun:https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/GZC/d01/CILT03/gcz01003140.pdf Ayrıca 1920-1923 yılları arasındaki tüm oturumlar: https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/tutanak_dergisi_pdfler.yasama_yillari?v_meclis=1&v_donem=1 Bir de 1920-1923 yılları arasındaki tüm gizli oturumlar;https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/tutanak_dergisi_pdfler.birlesimler_gc?v_meclis=11&v_donem=1 Kısacası hiçbirşey gizli değil...Saklanan,gizlenen tarih yok.Bunu söyleyenler uyduruk bir tarih yaratmaya,''hainleri'' kahraman,''Kahramanları'' hain göstermeye çalışan yanlı tarihçilerdir.Bu nedenle de Vahdettini savunan bilimsel ve akademik tek bir yayın dahi bulamazsınız.Çünkü akademisyen gerçeği yazar.Kafasına göre birşey uyduramaz ve bunu sunamaz.Bu nedenle akademik tarih okuyun diyoruz. |
Niye kabul etsinler bunu? O zaman yahudilerde haklı, hristiyanlarda kendilerine göre haklı iyiymiş gerçekten. İmparatorluklar devri biterken yok bilmem neler isyan çıktı öyle oldu böyle oldu demekte saçma. Balkanlarda sanki milliyetçilik yoktu. Sırplar, yunanlılar ve bulgarlar basbayağı milliyetçidir ve kendi devletlerinin olmasını isterler. Ne diye osmanlı idaresinde yaşasınlar? Hem de bu adamlara islam diyeceksin, fetih diyeceksin ortodoks hristiyanda peki diyecek. Bak oralarda bir de avusturya macaristan imparatorluğu vardı osmanlıyı en çok uğraştıranlardan o da yıkıldı gitti. İçerisinde farklı milletler bulunan imparatorluklar yıkıldı. Yüzyıllarca otur bir osmanlı milleti oluşturama önlem alma ne zaman devlet yıkılma sürecine girdi o zaman bu kesimlerle ilgilen. Hepsini salla araplar neden ayrılmak istedi. Dinse din, yakın kültürse kültür. 300 sene içinde hiç mi kültürün işlemedi bunlara hiç mi türkçe öğretemedin devlete bağlılık oluşturamadın. İşte Allahın nizamı diyerek böyle batarsın. Osmanlının 300 senede araplara, 500 senede bulgarlara, 500 senede yunanlılara ve diğer balkan halklarına yapamadığını sovyetler orta asyada 80 yılda yaptı. Dayadı kendi dilini, kültürünü oradaki halklara hala hepsi çatır çatır rusça konuşuyor. |
vergi veren turklerdi, askere giden turklerdi, gayrimuslimlerin yaninda calisan turklerdi. bana sanki turkler gayrimuslimlerin himayesindeymis gibi geliyor. gelmese bile durum onu gosteriyor. sonucta adamlar vergi vermezdi, askere alinmazdi, askerlikten donen turk calismak icin onlarin yaninda ise baslardi. cunku hemen hepsi zengin ve tuccar adamlardi ayni zamanda zanaatkarlardi. ![]() |
Biz Viyana'da gitmeseydik onlar İstanbul'a gelirdi. Tarihi güçlüler yazar. Bu ülke eğer Atatürk o savaşı kazanmada bugünkü un 3te 1i kadar sömürge edilmiş bir beylik olurdu. Dolayısıyla Osmanlı'nın güçlü dönemi makbul ama zayifladigi yüzyılları örnek almak akılsızlık tır. Osmanlı'nın çöküş dönemini güzel bir şekilde ananlar bu ülkeyi felakete sürükleyebilir... |
Osmanlı'da ticari işleri gayrimüslimler yapar ve askere gitmezlerdi. Onun yerine vergi verirlerdi Ana bu nedenle gayrimüslimler ticaret ve zanaat. İle zenginlesip 10 yıllar süren savaşlara katılmadıkları için çok varlıklı oldular. Müslümanlar ise ya ırgat ya memur olarak zaman içinde geriledi. Zaten kapitulasyonlarda her türlü sanayiyi yokedince , ülke ve halk ölümünü bekleyen bir hastaya dönüştü ... Bu arada zengin Rum ve Ermenilerden milliyetçilik akımlarıyla Osmanlıyı sırtından vurdu. İngilizler İstanbul'da Yunanlılar İzmir'de şenlik havasında karşılandı . Ermeniler Rus ordusunun safına geçti. Araplar İngiliz saflarında savaştı ... Yani bugün Kürtlerin yaptığı gibi sorun hiçbir zaman ekonomik değildi... |
Osmanlıya dil uzatacagına, emperyalist köpeklerin sömürgeci alçakların yaptıkları soykırımlara zulümlere etnik temizliklere bir bak. Allah'a sukur Tarihimizde kalleşçe böyle soykırımlara neden vermiş bir ejdadin torunları olmamışız. Leş gibi atalarına gelmiş burda o kadar konuşulması gereken tarihi lekelerle dolu devletler varken gelmiş üstüne osmanliya sövmedigin kalmış. Osmanlı'nın yaptığı cihad kavramiydı Osmanlı Devleti'nin cihaddan gayesi, bütün insanları zorla Müslüman etmek değildir. Amaç, isteyenlerin İslâm'a girmelerini, istemeyenlerin ise İslâm'ın hâkimiyeti altında huzur ve refah içinde yaşamalarını temindir. Bu yüce gayeye ulaşmak için, son başvurulacak çare cihaddır. |
Bu hatanın en bariz sonuçları ise gerçeklikten uzak hayal aleminde kurgularda yaşayan Osmanlıya tapan fanatikleri ile karşı taraf oluşturup nefret kusan diğer fanatikler arasında deplasman maçında otobüs taşlayan manyaklar ile palalarla inen diğer manyaklar tadında meydan kavgalarını izlemek zorunda kalmamız. |
Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı Devletinin ve hatta daha da geriye gidersek Türkiye Selçuklarının devamıdır. Yönetim biçimleri değişse de Anadolu üzerinde yaşayan halk aynıdır. Bundan da öte biz bugün atalarımızın kültür mirasını devam ettiriyoruz. Kimileri bundan hoşnut olmayabilir ama bizi biz yapan bu mayadır. |
Bizim millet kadar iki yüzlü insan görmedim hepsi osmanlı, fatih sultan mehmet torunudur ama hiç birisi ben genç osmanın torunuyum demez ![]() |
Osmanlıcılık adı altında Türklerden intikam almaya çalışan Arapçı ve Kürtçü tayfanın eseridir bu tabu. Osmanlı fobisi, şu son 10 yılda tavan yapmış durumda. Önceden böyle bir fobi yoktu millette. Sorunu başka yerde aramaya gerek yok. "Türkiye, Türklere bırakılamayacak kadar değerli bir ülkedir." sözünü hepiniz duymuşsunuzdur. Yaşanılan birçok şey bu sözle alakalıdır zaten. Şerefsizlerin oyununa gelmeyin beyler. Burada Osmanlıcılık oynayarak Türkiye Cumhuriyeti'ne saldıran tiplerin alayının tarikat beslemesi olduğunu bilmenizi isterim. Ama az kaldı, sabredin. Devlet yakında bunların alayının dibine kibrit suyunu dökecek. İki, hadi bilemediniz en fazla üç yılı kaldı bunların. |
|
bırakın osmanlıyı tarihte yüzyıllar boyu kendinden söz ettirmiş bütün devletleri savaşlar üzerinden değerlendirmek en hafif tabiriyle saçmalık. 600 yıl ayakta kalmış bir devletin siyaseti kadar üstüne oturduğu medeniyetide tanımak gerekir ki siyaseti anlaşılabilsin. Çok eleştirdiğiniz padişahlara bir bakın kaç tane meslek edinmişler. Fatihi beğenmeyenler daha kimi beğenmiyor bilmiyor bile. odessayı latincesinden okuyan ve şerh düşen biriydi. 4 dil bilen biriydi. İlber Ortaylı dönemin en entellektüel insanı olduğunu söylüyor. Kanuni mesela divanlarıyla da ünlüdür. Şair ve kuyumcudur. Bahçelere de düşkündür. Abdülhamid Han mesela marangozdur. Ayrıca polisiye romanlara bayılırdı. Sultan Abdulazizin bir bestesini de şuraya atayım. https://www.youtube.com/watch?v=T_laWSY427E türklerde devletler bir diğerinin devamı olmuştur bu da ayrı bir tartışma konusudur. |
Konudan ayri dusunduklerim:Adamlarda nukleer fuze atom bombasi uzun menzilli fuze vs var bunlar halen osmanli kafasi yasiyor |
1-) Ben Atatürkçüyüm Osmanlı'yı reddediyorum.
2-) Ben Osmanlı torunuyum diğer Türk devletlerini Türk atalarını reddediyorum.
3-) Ben Türküm sadece Orta Asya'daki Türkleri kabul ediyorum.
Koskoca Türklüğü şu seviyeye indirenlerin yok olmasını istiyorum. Türklüğü anlayamamış kişilerdir.
Ben Türk oğlu Türküm Orta Asyadan bu yana tüm Türk devletlerini ve atalarını kabul ediyorum seviyorum tarihimi particilik seviyesine indirip alçatmıyorum.
Bu mesajda bahsedilenler: @yigit1044