Konuda haklılık var. Osmanlı genel olarak orta çağ döneminde kurulmuş bir devlettir. Buna rağmen cennetten toprak satışı yaşanmamıştır. Oysa günümüz Türkiye’sinde cennetten tapu satılmaktadır. Yanı adamlar karanlık ortaçağ dünyasında bizden akıllı yaşamışlar. |
Dostum sen tarihi dönemine göre analiz etmekten bile acizsin. Bugün suriye'de hüküm sahibi olmak için girdik orada var olan zenginlikten pay almak için girdik ve hala gözümüze kestirdiğimiz noktalar var. Osmanlı'ya zorba ve zorla toprakları ele geçirdiğini söylemişsin. Asıl polyanna sensin bu dünyada en başından beri savaşlar vardı ve olacak insanoğlu tüm dünyada barışı sağlayamacak. Osmanlıda her devlet gibi halkının refahı için savaşlar yaptı. Sadece Osmanlı'ya mahsus bir olay değil tüm dünya devletleri için geçerli bu durum. Atatürk varolanı korumak istemiş demişsin. Osmanlı'nın zorbaca kendine kattığı toprakları neden korumak istedi? Onları özgürleştirmesi gerekmez miydi? Atatürk zamanında savaştan yorgun düşmüştük hızlıca toparlanamadık eğer daha güçlü veya Atatürk'ün ömrü yetseydi bizi misak-ı milli sınırlarına ulaştırmak için savaşacaktı. Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir. Cumhuriyet kavramı ne zaman çıktı bunu düşünmek lazım. Fransız devrimi ile ortaya çıktı o ana kadar cumhuriyet diye bir kavram yoktu. Dünya monarşi ile yönetiliyordu. Daha ortada bile olmayan kavram için Osmanlı'yı kötülüyorsun. Osmanlı'da dünyadaki var olan sisteme ayak uydurdu padişahlıkla yönetildi. Bugün ise yine dünyaya ayak uydurup cumhuriyet ile yönetiliyoruz. Gelecekte daha iyi yönetim sistemleri ortaya çıkacak ve ona geçeceğiz. O zaman tutup Türkiye'yi var olmayan sisteme geçmedikleri için kötülemeleri ne kadar mantıklı? Mantıksız değil mi? senin sözlerinde bu kadar mantıksız işte. Atatürk'ün kurduğu cumhuriyette Atatürk'ün milliyetçilik ilkesinden bi habersin. Tarihi dönemine göre analiz et düşün bugüne göre değil belki o zaman mantıksızlığını görürsün. |
Yarın yapay zekayla yönetim ortaya çıksa anında geçilecek mi? Elbise değiştirmiyorsun koskoaca özüne işlemiş yönetim sistemini değiştiriyorsun. Bunu herkesin benimsemesi ve anlaşılması lazım. Tekrar söylüyorum tarihi dönemine göre değerlendir. |
Arkadaşım sen ne yapmışsın böyle, derbi maçlarında palalı sopalı ölesiye meydan muharebesi yapacak 2 holigan grubun ortasına geçip, "1 dakika arkadaşlar" deme gafletine düşüyorsun, bunlar bu bünyelere ters hareketler ![]() |
Haberi okumadan yorum yapan arkadaşlar neden bu kadar celallenmiş anlamadım.Haberde son Osmanlı aile reisi olan ve 2012 yılında vefat eden Ertuğrul Osman Osmanoğlunun eşi olan Zeynep Osmanoğlunun günümüzde ortalıkta ''Ben Abdülhamit han torunuyum bana saygı duyacaksınız'',''Dedelerimin sarayına bilet verip girmek zoruma gidiyor'',''Avrupada monarşi olan ülkeler var neden bu ülkede de monarşi devam etmedi?'',''İsmet İnönü ailemizin mücevherlerini 'size vatandaşlık vereceğim'' vaadiyle kandırıp üzerine çöktü'',''Atatürk ailemize saygı duymadı fakat ben ona saygı duyuyorum'' diyen bir canlıya karşı sert sözler söylüyor.''Osman Ertuğrul'un vefatı milad oldu.Meydan boş kaldı.Kurdun olmadığı yerde kuzu ben padişahım dermiş...Yakışmıyor.Bunlar aileyi temsil edemezler,aile adına konuşamazlar'' şeklinde bir bir indiriyor lafları. Ayrıca tüm tarihi olayları akıl yolunda geçerek yorumluyor ve en sonunda da ''Osmanlı gelini olmakla iftihar ediyorum,padişah Abdülhamid'in gelini olmakla iftihar ediyorum,hanedanın son reisinin eşi olmakla iftihar ediyorum ama ben Atatürk çocuğuyum,Atatürk çocuğu olmakla iftihar ediyorum,Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarından Allah razı olsun'' diyor. Ayrıca 1999 yılında Ertuğrul Osman Osmanoğlu ile röportaj yapılmıştır.Bu röportajda kendisi Atatürk hakkında bakın neler diyor:https://www.youtube.com/watch?v=ZJ10Kg-L8bg Bir de Neslişah Osmanoğlunun Atatürk hakkında görüşleri var.Kendisi Vahdettin ve Abdülmecit'in torunu olur.O da 2012 yılında vefat etmiştir.Onun da Atatürk hakkında görüşleri şudur:https://www.youtube.com/watch?v=skYmIvYl-x8&t=1s Şimdi ise ortalıkta iki tane ''Ben Abdülhamit torunuyum haa.Bana tapın.Beni vekil yapın.Sarayda isterim.Galata adaları benim.'' diyen canlı türü ortalıkta dolanıyor.Tabii bizim Osmanlıcılar bu son iki tanesinin peşinden gidiyor...Kendileri Türkiyedeki potansiyel yobaz kitleyi arkalarına alarak bir yerlere gelme peşindeler ya bakalım nereye kadar gidecekler izliyoruz.Halbuki peşlerine takmaya çalıştıkları bu yobaz kitle tarihte tüm yenilikçi padişahları yani dedelerini dahi katletmekten çekinmeyenlerin torunları.Dikkat etseler iyi olur.O yobaz kitle bir gün onları dahi parçalar.. |
Bir de konuyu başlatan arkadaş Vahdettinin hain olmadığı vs ileri sürmüş.Yok arşivler kapalıymış,saklanıyormuş vs...Arşivlerin tamamı araştırmacılar açıktır.İngiliz,Fransız,Osmanlı,TBMM tutanakları vs hepsi açıktır.Buyrun arşivlere göre Vahdettinin ve İstanbul hükümetinin Milli Mücadeledeki tutumunun ağırlıklı olarak İngiliz belgelerindeki yansımaları; 1918: -Vahdettin,24 Kasım 1918’de The Daily Mail muhabiri G.Ward Price’a şöyle der:’’İngiliz milletine kuvvetli sevgi ve hayranlık duygularımı,babam Sultan Abdülmecit’ten miras aldım.Ermenilerin öldürülmelerin,kabimi yaralamıştır.Adalet çok geçmeden yerini bulacaktır’’ (Jeschke,İng.Belgeleri,s.4) -İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe’un 4 Aralık 1918 günlü raporu:’’Sultan,Britanya’ya tam bir sempati besliyor’’ (Jeschke,İng.Belgeleri,s.4) -Karadeniz Ordusu Başkomutanı General Milne’in 16 Aralık 1918 günlü raporu: ‘’Padişah,Sami Bey’i ordu karargahına göndererek,Türkiye’nin idaresinin mümkün olduğu kadar çabuk ele alması için Britanya hükümetinden istirhamda bulundu,barışın beklenilmesi halinde geç kalınmış olacağını söyledi.Britanya memurlarının kontrol maksadıyla memleket dahiline gönderilmesini ve Britanya subaylarının idareye yardımda bulunmalarını rica etti.’’ (Jeschke,İng.Belgeleri,S.4;S.Akşin,İstanbul Hükümetleri,s.144) -Yüksek Komiser Yardımcısı Amiral Webb’in 30 Aralık 1918 günlü raporu : ‘’Hariciye Nazırı [M.Reşit Paşa],’’kendim,kabinedeki arkadaşlarım,Sultan ve geniş bir halk kitlesi adına katiyet ve ciddiyetle temin ederim ki umumun arzusu,İngiltere tarafından idare edilmekliğimizdir.’’ dedi’’ (Jeschke,İng.Belgeleri,s.8) 1919: -Yüksek Komiser Calthorpe’un İngiltere Dışişleri Bakanına yolladığı 10 Ocak 1919 günlü mektubun özeti:’’Padişahla uzun bir görüşme yapan bir ingiliz şahsiyetinin (Whittall ailesinden biri) verdiği bilgiye göre,Padişah,’’daima ingiliz dostu olduğunu,şimdi bütün ümidini İngiltereye bağladığını,İngilizlerin istediği her bir kişinin tutuklanıp cezalandırılmasını sağlamaya hazır olduğunu’’ söylemiş,şiddetle harekete geçtiği takdirde bir ihtilal çıkarsa,Müttefiklerin desteğine güvenip güvenemeyeceğini sormuş.’’İngiliz Yüksek Komiserliğinden gelecek herhangi bir işarete göree davranmaya hazır olduğunu’ bildirmiş,’İngiliz hükümetinin,kendisini Halifelik makamında desteklemeye niyeti olup olmadığını’’ öğrenmek istemiş ve bu meseleye çok büyük önem verdiğini belirtmiştir (S.Akşin,İst.Hükümetleri,s.145-147,İlgili Belge:371/4172-13592; Jeschke,İng.Belgeleri,s.4,mektubun orjinali:s.261 ve 274) -Yüksek Komiser Yardımcısı Amiral Webb’in,Dışişleri Bakanlığından R.Graham’a gönderdiği 19 Ocak 1919 günlü mektuptan:’’Görünürde memleketi işgal etmediğimiz halde,şimdi valileri tayin ediyor veya görevlerinden uzaklaştırıyoruz;polisleri yönetiyor,basınlarını denetliyor,zindanlarına girerek Rum ve Ermeni tutukluları işledikleri suçlara aldırmaksızın serbest bırakıyoruz,demiryorllarını sıkıca murakabemizde bulunduruyoruz ve istediğimiz her şeyi müsadere ediyoruz.Politikamız süngünün keskin ucuna dayanıyor.Halife elimi altında bulundukça,İslam Dünyası üzerinde ek bir denetleme aracına sahibiz.Bildiğiniz gibi Padişah bizi buraya yerleştirmek istiyor’’ (S.R.Sonyel,Dış Politika1.C.,s.44;İlgili Belge:FO 4164-19127) -Amiral Calthorpe’un 19 Ocak 1919 günlü yazısı:’’Padişah,Türkiyede yerleşmemiz için pek arzulu.’’ (S.Akşin,İstanbul Hükümetleri,s.168) -Vahdettin,henüz sadrazamlığa getirmediği Damat Ferit’i,21 Ocak 1919’da,İngiliz Yüksek Komiserliğine gönderir ve tutuklamalar dolayısıyla gösterilecek tepkilerden çekindiğini bildirerek,böyle bir durumda İngilizlerin tutumunun ne olacağını bir daha öğrenmek ister;kısacası güvence talep eder.Calthorpe,Padişaha bu güvenceyi vermek için Londra’dan yetki talep eder.Yetki 5 Şubat 1919’da verilecektir. (S.Akşin,İstanbul Hükümetleri,s.150,İlgili Belge:371/4172-13694) -Dahiliye Nazırı A.Reşit Bey,28 Şubat 1919’da Paris’te Lord Harding’i,Beyrut eski Valisi Halil Paşa ise 6 Mart 1919’da İngiltere’nin İstanbul eski elçisi Mallet’yi ziyaret ederek,İngiltere’nin Osmanlı Devletini himayesine alması için görüşmelerde bulunurlar (S.Akşin,İstanbul Hükümetleri,s.167) -D.Ferit,Y.Komiserlik danışmanlarından Hohler’e,5 Mart 1919’da,’’Bütün umudunun Allah’ta ve İngiltere’de olduğunu,istedikleri herhangi bir kimseyi tutuklamaya hazır olduğunu’’ bildirir.(S.Akşin,İstanbul Hükümetleri,s.229) -D.Ferit,9 Mart 1919’da Amiral Webb’i ziyaret eder.Amiral aynı günlü raporunda bu görüşme hakkında şunları bildiriyor:’’Kendisinin ve Padişah efendisinin tüm ümitlerinin Allahtan sonra İngiltere Krallık Hükümetinde toplandığını beyan etti ve bunun Londra’ya bildirilmesini istedi.’’ (Jeschke,İng.Belgeleri,s.9;S.Akşin,İstanbul hükümetleri,s.299) -Amiral Webb’in 11 Mart 1919 günlü yazısı:’’D.Ferit kabinesi,düşünülmesi mümkün olan en İngiliz yanlısı kabinedir’’ (S.Akşin,İstanbul Hükümetleri,s.230) -D.Ferit,30 Mart 1919’da İngiliz Yüksek Komiseri Amiral de Robeck’i ziyaret ederek,’’Babası Abdülmecit’in onu (Vahdettini) İngiliz devletine ve İngilizlere dostluk duyguları ile yetiştirdiğini,bugün takip ettiği gayenin Osmanlı hükümetini,İngiltere Devletine mutlak bir teslimiyetle bağmak olduğunu’’ söyler ve Sultanla birlikte hazırladığını belirttiği gizli bir projeyi sunar.Osmanlı Devletini bir İngiliz sömürgesi yapmayı amaçlayan bu projenin başlıca hükümleri,özet olarak şöyle; 1)Ermenistan [D.Anadoluda verilecek topraklarla] bapıumsız veya özerk bir Ermeni Cumhuriyeti haline getirilecek 2)İngiltere,Türkiye’nin dışa karşı bağımsızlığını korumak ve iç asayişini sağlamak için gerekli gördüğü yerleri 15 yıl süreyle işgal edebilecek 3)İngiltere,Osmanlı Nezaretlerinde gerekli görülen yerlere İngiliz Müsteşarlar tayin edilmesini kabul edecek 4)İngiltere,her ile bir Başkonsolos tayin edecek ve bunlar,15 yıl müddetle Valinin müşaviri olarak görev görecekler 5)Belediye ve parlamento seçimleri,İngiliz konsoloslarının kontrolleri altında yapılacak 6)İngiltere,devlet merkezinde ve illerde,maliyeyi sıkı bir kontrole tabi tutma hakkına sahip olacak (Amiral de Robeck’in 3 Nisan günlü raporuna dayanarak,Jeschke,İng.Belgeleri,s.5 ve 38 ve S.Akşin,İstanbul hükümetleri, s.233; H.Bayur,Hayatı ve Eseri,s.270 vs;S.R.Sonyel,Dış Politika,1.C.,s.50;ilgili belge:FO371/4156,Br.IV,s.754;D.Ferit bu konuyu 8 Eylül 1919’da Amiral Webb’e bir daha açacaktır:Jeschke,İng.belgeleri,s.5,dipnot 13) -Yüksek Komiser Amiral Calthorpe’un 5 Nisan 1919 günlü raporunda Damat Ferit için şöyle yazıyor:’’Şahsına iyice güveneceğimiz bir kimsedir’’ (Jecshke,İng Belgeleri s.9) -Yüksek Komiser Amiral Calthorpe,D.Ferit Paris’e gitmeden önce (29 Mayıs 1919) kendisinden,’’Delegeler heyetindeki meslekdaşlarına bile ifşa edilemeyecek bazı hususları (İngilizlere) bildirilmesine aracılık etmek üzere bir ingiliz memur tutup tutamayacağını ‘’ sorduğunu Londra’ya rapor eder. (Jeschke,İng.Belgeleri,s.10) -6 Mayıs 1919’da Sait Molla,İngiliz askeri ataşesine ‘’İngiltere Osmanlı Devletinin yönetimine el koyarsa,saltanat ve hilafetin İngilizler elinde bulunduğunu gören Mısır ve Hindistan müslümanlarının da İngiltere’ye dost olmanın gereğine inanacaklarını söyler’’.(S.Akşin,İstanbul Hükümetleri,s.238) -D.Ferit,Amiral Calthorpe’u 3 Haziran 1919’da ziyaret eder ve ‘’Yokluğu sırasında Padişahın kişisel güvenliği bakımından kaygılı olduğunu’’ söyler;Calthorpe da,’’İsteğine uygun olarak Yıldız Sarayına yakın kışlalara İngiliz askeri yerleştirilmiş bulunduğunu,bu ricasını göz önünde tutacağını’’ bildirir (S.Akşin,İstanbul hükümetleri,s.371,ilgili belge:FO 371/422983495) -Amiral Calthorpe’un 6 Haziran 1919 günlü raporuna göre,Tevfik Paşa da,’’İngiltere ile gizli bir anlaşmaya varılarak,Osmanlı Devletinin kalan ülkesinin birliğini ve İngiltere2Ye bağlılığının sağlanmasını’’ ister (S.Akşin,İstanbul hükümetleri,s.571;ilgili belge:FO 371/4229-92736) Calthorpe,aynı raporunda şöyle demektedir;’’Padişahın yalnız kendi kişişel güvenliğini düşünüyor’’ (B.N.Şimşir,İngiliz belgelerinde,1.c.,s.XII/6) -8 Haziran 1919,Şeyhülislam M.Sabri Efendi,’’M.Kemal’i geri çağırdıkları için General Deedes’e teşekkür eder’’ (B.N.Şimşir,İng.Belgelerinde,1.c.,s.XXIII/11) -D.Ferit,17 Haziran 1919’da,Pariste Barış Konseyi önünde muhtırasını okur.Bu muhtırada,’’Türkçenin-dolayısıyla Türkiye’nin-güney sınırlarının Toroslar olduğunu’’ ileri sürer.(S.Akşin,İstanbul hükümetleri,s.398,409) Bu ifade Türkiyede çok büyük tepkilere yol açmıştır.Dostu Rıza Tevfik bile anılarında;’’D.Ferit memleketinin tarihinden bile layıkıyla haberdar değildi’’ (Biraz da Ben Konuşayım,s.97) D.Ferit’in bu açıklamasının öğrenilmesi üzerine TBMM,verilen iki önergeyi görüşerek,D.Ferit’in vatandaşlıktan çıkarılmasına ve vatana ihanetten yargılanmasına karar verir.(1.Dönem ZC,1.C.,s.342-344) Bu arada R.Tevfik de,Hilafeti İngiliz hizmetine sunacaktır;Paris’te görüştüğü Yzb.W.F.Blaker’e şöyle der:’’İngilizler tarafından desteklenecek olursa,Hilafet İngiltereden yana muazzam bir güç olacaktır’’ (S.Akşin,İstanbul hükümetleri,s.411) -Vahdettin,15 Temmuz 1919’da The Morning Post gazetesi muhabirine der ki;’’Ben daima İngiltere’ye hayranlık besledim ve daima İngiltere’ye dost bir siyasetin destekleyicisi oldum’’ (Jeschke,İng.Belgeleri,s.5) -1919 Temmuz ortalarında,R.Mümtaz Paşa ve saray mabeyncilerinden Emin Bey,Vahdettinin talimatı ile İsviçre’deki İngiliz elçisine de ‘’İngiliz himayesini isteyen bir muhtıra’’ verirler (S.Akşin,İstanbul hükümetleri,s.407) -22 Temmuz 1919’da İngiliz ve Fransız Yüksek Komiserleri şu karara varırlar:’’Padişahın desteklenmesi ve her çeşit ihtilale kşarı konulması.’’ (B.N.Şimşir,İngiliz Belgelerinde,1.C.,s.XXXIII/48) -30 Temmuz 1919’da Damat Ferit,İngiliz Yüksek Komiserliğinden Hohler’e ‘’Yalnız Allah’a ve İngiltere’ye güvendiğini’’ tekrarlar (B.N.Şimşir,İngiliz belgelerinde,1.C.,s.XXXVIII/66) -5 Ağustos 1919,Amiral Calthorpe’den Lord Curzon’a ‘’Bugünkü Osmanlı hükümetinin desteklenmesine karar verildiğini’’ bildirir (B.N.Şimşir,İngilz Belgelerinde,1.C.,s.XXXIX/69) -D.Ferit hükümeti,8 Ağustos 1919’da Dahiliye Nezareti kanalıyla bütün illere Kuvay-ı Milliye’nin dağıtılması için emir verir (S.Akşin,İstanbul hükümetleri,s.488) -D.Ferit hükümetinin 9 Ağustos 1919 günlü kararıyla,M.Kemal askerlikten çıkarılır,nişanları geri alınır ve fahri yaverliği kaldırılır (Jeschke,TKS Kronolojisi I.,s.56) -9 Ağustos 1919,Yüksek Komiser Yardımcısı Amiral Webb’ten Lord Curzon’a ‘’Bugünkü hükümetin galip devletler bakımından makbul fakat pek zayıf olduğunu’’ bildirir (B.N.Şimşir,İngiliz Belgelerinde,1.C.,s.XLI/73) -Damat Ferit,4 Eylül 1919’da Temps gazetesi muhabiri Psalty’ye şöyle der ‘’Milliyetçi hareket,İttihatçıların büyük paralarla körükleyip yönettikleri ve savaş sırasında subay olmuş gençlerin yürüttüğü bir harekettir.’’ (S.Akşin,İstanbul hükümetleri, s.509; S.R.Sonyel,Dış Politika,1.C.,s.69) -D.Ferit,13 Eylül 1919’da,yeni Yüksek Komiser de Robeck’i ziyaret ederek,’’Milli hareketi ezmek i,çin ya bir Türk kuvvetinin gönderilmesine izin verilmesini ya da müttefiklerin stratejik noktaları işgal etmelerini’’ önerir (S.Akşin,İstanbul hükümetleri,s.578;ilgili belge:FO 371/4158-129060;E.Ulubelen,s.198;T.Boytok,İngiliz Kaynaklarından Türk kurtuluş Savaşı,s.39) -Amiral de Robeck’in 19 Eylül 1919 günlü raporu : ‘’Şimdiki Osmanlı hükümetinin desteklenmesi,hükümet değişikliğinin arzu edilmeyeceğini’’ bildirir (B.N.Şimşir,İngiliz Belgelerinde,1.C.,s.XLIX/107) -30 Eylül 1919’da,Amiral de Robeck’ten Lord Curzon’a :‘’Sultan,İngiliz otoritelerinden,kuvvet kullanarak milliyetçileri durdurmalarını istedi’’ (E.Ulubelen,s.201,belge no:530) -D.Ferit’in yaveri Kemal Bey’in 30 Eylül 1919’da,İngiliz ataşemiliteri Yb.J.I.Smith’e söyledikleri;’’Sadrazam Ferit Paşa,İngili,zlerin her isteğini kabul edebilecek kadar zayıftır.Milli hareketin önemini kavrayamamaktadır’’(B.N.Şimşir,İngiliz belgelerinde,1.C.,s.LVII/132) -Amiral Webb’in 8 Ekim 1919 günlü raporu:’’Eski Sadrazam (D.Ferit),Padişahın tahtından indirileceğinden kaygı duyduğunu söyledi ‘’ (B.N.Şimşir,İngiliz Belgelerinde,1.C.,s.LVIII/133) -İngiliz Yüksek Komiserliğinden Hohler’in hazırladığı muhtıre:’’Osmanlı hanedanı artık tükenmiş görünüyor’’(B.N.Şimşir,İng.Belgelerinde,1.C.,s.LXVIII/185) -Seyit Abdülkadir,9 Aralık 1919’da,İngiliz Yüksek Komiserliğinden Hohler’e şu bilgiyi verir:’’Damat Ferit eğer (yeniden) Sadrazamn olursa,Kürtlere Özerklik vereceği vaadinde bulundu…’’(T.Baytok,İng.Kaynaklarından Türk Kurtuluş Savaşı,s.32) -15 Aralık 1919,Amiral de Robeck’ten Lord Curzon’a:’’Geçende Sultan benimle görüşmek istedi reddetim.Sultan kendisini bize teslim etti çünkü tek dayanağı İngiltere hükümetidir’’(Jeschke,TKS Kronolojisi I.s.80;KS Günlüğü,2.C.,s.250) 1920 -25 Mart 1920 günlü İngiliz askeri istihbarat raporu:’’İstanbul’da milliyetçi liderlerin tevkiflerinin Padişahı rahatlattığı’’ (B.N.Şimşir,İngiliz Belgelerinde,2.C.,s.XXI/3) -11 Nisan 1920,Amiral de Robeckten Lord Curzon’a:’’İngiliz Yüksek Komiserliğinin,milliyetçilere karşı kuvvetlerin silahlandırılmasına müsaade edeceği…Galip devletlerin (D.Ferit) hükümetini tamamen destekleyeceklerini…’’ (B.N.Şimşir,İngiliz Belgelerinde,2.C.,s.XXVII/29) -20 Nisan 1920,Lord Curzon’dan Amiral de Robeck’e:’Milliyetçilere karşı kuvvet kullanmasında İstanbul hükümetinin desteklenmesinin uygun olduğu….’’ (B.N.Şimşir,İngiliz Belgelerinde,2.C.,s.XXVII/29) -30 Nisan 1920,İngiliz İstihbarat raporu:’’İstanbul hükümetinin…Anadolu halkını (Milliyetçilere karşı) ayaklandırma konusunda bir komite kurduğu…’’(B.N.Şimşir,İngiliz Belgelerinde,2.C.,s.XXXVI/81) -27 Mayıs 1920,Amiral de Robeck’ten Lord Curzon’a:’’Damat Ferit’in Anadolu asilerini bastırmak için 10.000 kişilik bir kuvvet kuruo silahlandırmak istediği,Barış anlaşmasından şikayet eden Sadrazama,anlaşmanın çok sert olacağının mütarekeden beri söylenildiğinin hatırlatıldığı…’’ (B.N.Şimşir,İngiliz Belgelerinde,2.C.,s.XLVI/117) -30 Mayıs 1920,Albay Lawrens’in demeci:’’Türkiyedeki tek müttefiğimiz sultandır’’(The Sunday Times,KS Günlüğü,3.C.,s.67) -6 Haziran 1920,Amiral de Robeck’ten Curzon’a:’’ Damat Ferit yerinde kalabilse,çok faydalı olabilir.’’ (E.Ulubelen,s.278) -10 Haziran 1920,Amiral de Robeck’Ten Lord Curzon’a:’’Sadrazam Damat Ferit,İstikbaldeki Türk devleti için İngiliz himayesi istedi ve yeni prensin (yeni veliahtın) tamamen İngiliz dostu olarak yetiştirileceğini söyledi’’ (E.Ulubelen,s.262,belge no:80) -Damat Ferit’in Nazırları Reşit Rey ve Cemil (Topuzlu) Paşa,23 Haziran 1920’de,İngiliz Yüksek Komiserini ziyaret ederek:’’Türkiye’yi İngiltere’nin idaresine vermek suretiyle bu memleketi adil bir barışa ve sükuna kavuşturmak isteğinde ısrar ederler’’(Jeschke,İngiliz Belgeleri,s.11) -15 Temmuz 1920,İngiliz İstihbarat raporu:’’Yunan Başkomutanı ile (Anazavurun adamlarından) Şah İsmail’in Bandırmada bir anlaşma imzaladığı…’’(B.N.Şimşir,İngilz Belgelerinde,2.C.,s.LXIX/226) -16 Temmuz 1920 günü Damat Ferit,Amiral de Robeck’i ziyaret eder.O gün söylediklerinden bazı bölümler:’’Milliyetçiler yalnız Türk hükümetinin değil aynı zamanda İngilterenin de düşmanıdır.Türk köylüsü,nereden gelirse gelsin,yapılacak bir barış teklifine kabule hazırdır.Eğer Yunanlılar Ankara’ya hatta Sivas’a kadar gitmeleri emredilirse,ilerleyişleri askeri bir yürüuüş niteliğinde olur,Erzurum’a kadar hiçbir direnme ile karşılaşmazlar.İngiltere’nin Türkiyede düzenin yeniden sağlanmasına yardımcı olmayı kabul etmesi şartı ile Padişahtan aşağıya doğru herkes,Sevr anlaşmasının imzalanmasına taraftar bulunmaktadır…(T.Baytok,İngiliz Kaynaklarında Türk Kurtuluş Savaşı,s.123;B.N.Şimşir,İngiliz Belgelerinde,2.C.,s.LXVIII/222) -28 Temmuz 1920,Amiral de Robeck’ten Lord Curzon’a:’’Damat Ferit bana geldi,dedi ki:’’Kürt liderleri Mustafa Kemal’i sevmezler,çünkü o bolşevikliği getirmek istiyor.Siz Mustafa Kemal’Den nefret ediyorsunuz,çünkü o sizin yaptığınız anlaşmayı kabul etmiyor.O halde Kürtleri,Mustafa Kemal’e karşı birlikte kullanalım.’’ (E.Ulubelen,s.264,belge no:103;S.R.Sonyel,Dış Politka,2.C.,s.85:B.N.Şimşir,İngiliz Belgelerinde,2.C.,s.LXX/233) -1 Ağustos 1920,Amiral de Robeck’ten Lord Curzon’a:’’Damat Ferit bir süre iş başında kalırsa çıkarlarımız açısından iyi olacak,çünkü anlaşmayı (Sevr’i) yalnız imzalamakla yetinmeyip onaylanmasını da sağlayacak,güvenebileceğimiz tek sadrazamdır’’(S.R.Sonyel,Dış Politika,2.C.,s.85) -Veliaht Abdülmecit,8 Ağustos 1920’de,A.Ryan’a şu açıklamayı yapar:’’Anadoludaki hareket haince,cahilce ve canavarcadır’’ (Jeschke,TKS Kronolojisi I,s.56) -Yüksek Komiserler,Vahidettini ancak Sevr anlaşmasının Osmanlı temsilcleri tarafından imzalanmasından sonra 21 Ağustos 1920 günü ziyaret etmişlerdir.O güne kadar ilişkiler aracılar yardımıyla yürütülüyordu.Amiral de Robeck’in o günkü görüşme hakkında raporundan bazı parçalar:’’Sultan,içinde bulunduğu anı,mesut gelecekleri ışıklı bir başlangıc olarak kabul ettiğini söyledi.Macera düşkünü bir avuş insan tarafndan memleketin felakete sürüklendiğini acı bir dille tenkit etti.Geleneksel İngiliz dostluğunu da çiğnemişlerdi.Türkiye yaşayabilmek içi bir dostun yardımına muhtaçtı.Bu yardım İngiltere’nin desteği şeklinde olmalıydı’’(T.Baytok,İngiliz Kaynaklarında Türk Kurtuluş Savaşı,s.124) -Yüksek Komiser de Robeck’in 11 Eylül 1920 günlü raporuna,Lord Curzon’un düştüğü not:’’Damat Ferit’i cesaretlendirmeliyi’’(Jeschke,İngiliz Belgeleri,s.142) -23 Eylül 1920,Amiral de Robeck’ten Lord Curzon’a:’’Damat Ferit’in milli hareketi bastırmak için 15.000 kişilik asker ve 25.000 kişilik Jandarma kuvveti kurmak için izin,asker taşımak için gemi,yabancı subaylar ve 25 milyon borç istedi…’’(B.N.Şimşir,İngiliz Belgelerinde,2.C.,s.LXXXVII/314) -23 Eylül 1920,Lord Curzon’dan Amiral de Robeck’e:’’Sadrazamın 15.000 kişilik ordu kurmasına İngilterenin bir itirazı olmadığı…’’ (B.N.Şimşir,İngiliz Belgelerinde,2.C.,s.LXXXVI/314) -24 Eylül 1920,Damat Ferit Paşanın İngiliz Yüksek Komiserine yazdığı mektuptan:’’Osmanlı hükümetinin Sevr anlaşmasını imzalamakla yüklendiği görevleri yerine getireceği,Osmanlı Genelkurmayının Anadolu hareketini bastırmak için planlar hazırladığı,iki aydır hazırlanmakta olan askeri projenin uygulanabilmesi için kırk bin kişilik bir ordunun kurulması gerektiği…(B.N.Şimşir,İngiliz Belgelerinde,2.C.,s.LXXXVIII/317 vd) -Damat Ferit gizlice Yunan Başbakanı Venizelos’la da ilişki kurmaya çalışır (9 ve 30 Eylül 1920 günlü İngiliz İstihbarat raporlarına dayanarak,S.R.Sonyel,Dış Politika,2.C.,s.100;126,dipnotta belge künyeleri de var) -11 Ekim 1920 günü öteki Y.Komiserlerle birlikte Vahdetin ile görüşen Amiral de Robeck’in 14 Ekim 1920 günlü raporu:’’Sultanın,milliyetçiler aleyhine konuştuğu,milliyetçilerin iktidara gelmesinden ve kendi kişisel güvenliğinden kaygı duyduğunu belirttiği…’’(B.N.Şimşir,İngiliz Belgelerinde,2.C.,s.C/361) -22 Ekim 1920,Amiral de Robeck’ten Lord Curzon’a’’Son zamanlarda Ferit Paşayı Padişahtan başka destekleyen kalmadığı,Padişahın ise zayıf karakterliği olduğu…’’(B.N.Şimşir,İngiliz Belgelerinde,2.C.,s.CIII/372) -23 Ekim 1920,Lord Curzon’dan Amiral de Robeck’e:’’Sevr anlaşmasının hemen onaylanması konusunda,İngiltere ve Fransa’nın,Padişahı tahtından ayrılmak zorunda bırakacak kadar ısrar etmek istemedikleri.’’(B.N.Şimşir,İngiliz Belgelerinde,2.C.,s.CIV/381) -24 Ekim 1920,Amiral de Robeck’ten Lord Curzon’a:‘’İstanbul yönetiminin Anadoluya gönderilecek A.İzzet Paşa heyetinin,Milliyetçileri teslim olmaya çağıracağı,barış şartlarını görüşmeyeceği’’ (B.N.Şimşir,İngiliz Belgelerinde,2.C.,s.CV/382) -8 Kasım 1920,Amiral de Robeck’ten Lord Curzon’a:’’Tevfik Paşa hükümetinin Sevri onaylamak gerektiğini kabul ettiğini ancak Milliyetçilerden çekindiği için derhal onaylamak istemediği ve bu işi Anadolu ile temas sonuna kadar ertemek arzuunda olduğu… (B.N.Şimşir,İngiliz Belgelerinde,2.C.,s.CIX/395) -12 Aralık 1920,Yeni Yüksek Komiser Rumbold’dan Lord Curzon’a ‘Sevrin onaylanacağı yolunda Tevfik Paşanın teminat verdiği…’’(B.N.Şimşir,İngiliz Belgelerinde,2.C.,s.CXXXIV/472) |
Ha batılılara laf ederken şu balkanlar sanki türklerin anavatanıydı ya. Adamların ülkesini almışın kendi toprağın yapmışın bir de özgür bıraktık demişin sanki oralara savaşılarak değil güller atılarak osmanlıya geçti. Sevilen bir yönetim olsaydın herhalde bağımsızlık için uğraşıp sonrada o bölgeden kültürünü kazımazlardı. |
Hocalarının enderun mezunu olup olmadıklarını kim biliyor? Medrese bitirmeden nasıl hoca oluyorlar? Sokakta mı buldular hocaları? Özelliklerini bilmem sevip sevmemem konusunda bir ölçüt değil. Ayrıca yıllarca ben bunları çok duydum bilmeyen biri değilim. Öğrenince ne olduklarını sevgi beslemem gerekmiyor. İcraatler ortada evet ülke kutu kadar kalıp yarı sömürge oldu. Bazen şu kavalalı mehmet ali paşa keşke kütahyada durmayıp istanbula girip sarayda hepsini kılıçtan geçirseydi derim en azından düzgün bir yöneticiydi. Yetişen şairler derken bilmem kaç yüzyılda çıkan kaç kişi? Onu boşver bu devirde şairlik mi kaldı? O yıllarda olsak divan şairi olsakta padişahtan bir kese altın mı kapsak. Hiciv yazıp kelleyi mi kaptırsak. Divan şairlerinin dilini bile anlamıyoruz bu devirde öyle adam olsa kim anlayacak? Halk şairinden bahsediyorsan ne biliyorsun olmadığını? Zaten ilgi görmeyen bir alan bu. Sanat derken bizim işimiz gücümüz var ben onlar gibi bütün gün şimşirlikte takılıp kendime uğraşı arayacak biri değilim. Bize ekmek havadan gelmiyor. Bana da maaş bağlasınlar marangoz olayım, sıkılınca vurmalı-üflemeli çalgılarla uğraşayım benimde fazla sanatım olsun. Geriye kalanların hepsine cevap vermeye bile gerek yok. Hiç bilmeyen birine anlatmıyorsun bunları. Bayağı tarih okumak zorunda da kaldım da sen şundan bahset medeniyeti olmayan bir halk mı var? Hepsinde bu dediklerinden az veya çok var. Bunları bilipte çektikleri çileyi görmek sevmek veya nefret etmekle alakasız. |
Osmanlı abartı bi imparatorluktur.Avrupada güçlü bir orduyla karşılaşıp cortlayan,büyük haçlı devletlerine karşı zafer kazanamamış bir devlettir.Son 200 sene Ruslar,İngilizler ve Fransızlar arasında nasıl maskara olduğumuzu tarihi bilenler bilir. Osmanlı avrupanın yüzyıl savaşları içinde kendi içinde savaştığı dönemde rahatça gelişme imkanı bulmuştur,bu savaşlar bitince sıkıntıya girmiştir. Şahsen ben Türk oğlu Türk üm ve tarihimde Göktürkleri daha çok seviyorum. Ayrıyetten eski atalarımızın imparatorlukları 5 tane Osmanlı eder. |
Dünya düzeni öyle olabilir ama Allah'ın nizamı öyle değil. Bu arada Hristiyanların işgalleriyle, Müslümanların fetih hareketlerini aynı görmeniz de büyük bir talihsizlik. Balkanlardaki isyanların da kimlerin tazyikiyle ortaya çıktığı çok açık. 900 senedir Türklerin himayesinde yaşayan Ermenileri bile ayaklandırdırdılarsa ki bunlara Hristiyan Türk deniliyordu, nasıl bir politika izlediklerini siz düşünün. Çok sevdiğiniz ve övdüğünüz batılılar!!! Tarih sadece neticeye bakılarak incelenmez. Sebep-netice ilişkisi ortaya konularak incelenir. |
Deneme 123 Hele şükür mesaj yazabiliyorum. |
![]() ![]() ![]() Bunu Ermenilere,Türkmenlere,Yunanlara,Sırplara ve diğer Osmanlıdaki etnik yapılara de bakalım.Osmanlı bir hanedan devleti ki hanedan da değişebilirdi.İngilizler kurtardı. Osmanlı sahneye çıktı 100 yıl altın çağını yaşadı ve sonra çağına ayak uyduramayıp geri gitmeye başladı ve en sonunda kaçınılmaz olarak yıkıldı.Bize de devasa bir borç,bitmiş bir halk ve kötü bir ekonomik yapılanma bıraktı. |
Neyi enteresan geldi? Araştır bak.600 sene Osmanlı 300 sene Selçuklu. |
Roma Senatosu (Latince: Senatus) MÖ 509' da kurulan Roma Cumhuriyeti Viki engelli olduğu için bu kadarını gösteriyor Cumhuriyet birden bire çıkmadı meclisler önceden de vardı http://www.wikizero.biz/index.php?q=aHR0cHM6Ly90ci5tLndpa2lwZWRpYS5vcmcvd2lraS9Sb21hX0N1bWh1cml5ZXRp |
Cumhuriyet birden bire çıktı demedim zaten cumhuriyetin devrimden öncede işaretlerini görebiliriz ama tam anlamıyla cumhuriyeti Fransız Devriminden sonra görüyoruz. Roma Cumhuriyet'inde evet bir cumhuriyet olgusu var ama halkın egemenliği tüm halka yayılmadığı belirli bir üst tabakada kaldığı için tam anlamıyla cumhuriyet diyemiyoruz. http://turkoloji.cu.edu.tr/ATATURK/arastirmalar/sakire_polat_cumhuriyet_olgusunun_gelisimi.pdf Biraz uzun ama göz atabilirsin |
açtığım konu nerden nereye gelmişşşş ya arkadaşlar... solcular olarak, sağcıları anlamsız Osmanlı hayranlığı sebebi vede manasız sevgilerinden dolayı aşağılayan bir fikre sahib iken... solculukta Atatürk kitabları ile son dönemde oldukça mali kazanç sağlayan birinin şimdi birden Osmanlı ailesine sahib çıkmasını.. yani aynı anda hem sağcıları hem de solcuları eleştiren yazımı nerelere getirdiniz... tebrik ediyorum sizleri ama bukadar anlamsız savunmalar da güzel... Osmanlı devri kapanmış vede Yükselme Dönemi diye tabir edilen döneminde birçok farklılığı ile tarihde yerini almış bir devlet. aynı zamanda kan olarak bizim neslimiz. hatası sevabı ile çekip gittiler. şimdi bazı yeni jön ler çıkış aşırı derece hakaretler içeren anlatımları ile... diğer yandan, gökden zembil ile inmiş kudis varlık gibi öven salakları da anlamıyorum. roma imparatorluğu nasıl getirisi oldu ise.. en bariz cümle... her yol roma ya gider..... cümlesinde yatan manayı anlatmaya gerek yok. lakin bu yolları yaparken de, yaptığı asimilasyonları da unutmamak lazım. Cumhuriyet..... aslında olması gereken Sosyal CUmhuriyet olması gerek.. sosyalist cumhuriyet diyemiyorum. çünkü sonrası kominizm olduğu için aynı zamanda enternasyonel de diyemiyorum... esin kaynağı kapitalist olsa bile monopol bir kapitalizm içerisinde kendini sosyalist bayrağı altında saklayan bir ejder bakışı sonuç olarak.. dün Osmanlı ailesine olmadık hakaret veya iftiralar atanların bugün onlardan meded umması oldukça dikkatimi çektiği için size kaynağı ile paylaştım.... ama bazıları yazılarımı ve linkdekileri okumadan hezeyanlarını yazdı... |
Osmanlı'nın amacı dünyaya islamiyeti yaymak ve her devlet gibi halkın refahını düşünmekti.Hangi tarih kitabında Osmanlı'nın zulüm yaptığı yazar.Eğer Osmanlı olmasaydı Türkiye Cumhuriyeti olurmuydu soysuz. |
Ama ben Osmanlı'ya kızmıyorum. O dönemlerde bütün devletler böyleydi. Orta Çağ zihniyeti ile günümüzün ahlak kavramlarını kıyaslamak anlamsızdır zaten. |
seçilmiş insanlar değillerdi diyorsun
kişisel yeteneklerinden bize ne diyorsunda insan kimi sevmediğini bilmek istemez mi ? Çok garip cidden. Neden tanımak istemiyorsun ki ? İcraatlere bakılır diyorsun icraatler zaten ortada. En kötü zamanında bile Doğu Türkistanda adına hutbe okutan bir devletten bahsediyoruz.
eğitim konusuna gelince
o dönem Ülkede yetişen şairleri sen şuan yetiştirebiliyor musun ?
Kendine has birden fazla sanatın var mı ? Bunları kaç kişi icra edebiliyor ?
mimarin ne durumda bunu biliyor musun peki ?
insanlık ? bahsetmiyorum bile...
yukarıda saydıklarımın hepsi bir medeniyet göstergesidir. Tanımadığın bilmediğin birşeyden nefret etmek niye ?
Ab roma ve romalı kültürünü abd popüler kültürüne karşı korumak için çalışmalar yaparken bizimkiler medeniyet için "iyi kötü" diyor. O medeniyet nasıl kurulmuş ? Kaç bin yıllık bir eser ? İnsanlar o medeniyet için ne kadar cefa çekmişler ama yinede bir sonraki nesile aktarabilmişler bunları düşünmüyor "iyi kötü" diyor.
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesajda bahsedilenler: @Vanished Man