Selamlar, 2.ci jenerasyon Avensisin iç boyutları ile ilgili bilgiye netten ulaşamadım, varsa da ben bulamadım. merak ettiğiniz s60 ile ilgili detaylı bilgiler mevcut. aslında en iyisi görerek karar vermek. ama bazen gözle aldığımız ölçülerde yanıltabiliyor. ben s60 ın iç dış boyutlarını gösteren dosyayı ekliyorum. Sevgiler. < Resime gitmek için tıklayın > |
Bugün o dead lock düğmesini denedim. Söylediğiniz gibi araba çalışırken düğmeye basmanız bir değişikliğe yol açmıyor. Arabayı stop ettikten sonra basılınca turuncu ışığı yanıyor. Biraz, genelde düğmelerin kullanma mantığına ters olmuş gibi geldi bana. Yani devredeyken ışığının yanmaması, devreden çıkınca ışığının yanması biraz kafa karıştırıcı olmuş. Gerçi bunu da yeşil değil de turuncu ışık koyarak çözmeye çalışmışlar. Neyse...Yardımlarınızla bu olay anlaşıldı tarafımdan. İkinci soruya gelirsem bu iç alarmın çalışma mantığı ve uyarıları nasıldır? Detaylandırırsam; Aracı stop ettim. Kapıları kapattım. "Dead Lock" düğmesi ışığı yanmıyor durumda. Yani alarm devrede. İçerde de farzedelim bir köpeğim varmış. Onu unutmuşum. Köpek uyandı. Havlamaya, kıpırdamaya başladı. Alarm çalışmaya başlıyor mu? Cevap: Evet ise korna çalma, dörtleri yakma şeklinde mi? Veya kapıları zorlayıp açan bir hırsız arabanın içine girdiğinde alarm çalışmaya başlıyor mu? Tabi burada ikinci bir soru aklıma geliyor. O da; Hırsız içeri girmedi ama camı kırdı. Alarm çalışır mı? Diğer bir soruda "dead lock" düğmesinin turuncu ışığı yanar halde iken kapattık ve gittik. Sarsılma, eğilme haricindeki yukarıda sorduğum durumlara tepkisi aynı mı olur? |
Dead lock olarak bahsettiğiniz güvenlik önlemi kapıların içeriden açılamamasıdır. Kapılar kumandayla kilitlendikten 25 saniye sonra devreye giren sistem kapıların içeriden açılmamasını sağlar. Eğer aracın içinde biri kalacasaksa daha sonra dışarıya çıkabilmesi için dead lock devre dışı bırakılmalıdır. Ayrıca iç hareket, eğim ve darbe dedektörleri de diğer bir güvenlik önlemi örneğin S40 modellerinde sadece dead lock sistemi varken ne iç hareket dedektörü ne de eğim sensörü ne de darbe sensörü bulunmakta. Araçların donanımına göre bahsedilen düğme fonksiyon gösteriyor. |
değerli volvo üstadları. bir volvo hastası olarak şu kritik günlerde bir soru soracağım. yakın zamanda bir 2001-2004 volvo s40 alacağım inşallah. iki sorum var. birincisi: 2001 volvo s40 1.6 da, DSA, EBD, ASR standart olarak var mıdır? yok ise kaç modelden itibaren var. ikincisi acaba volvo firmasının israil ile ya da israillilerle bir bağlantısı var mı? bilenler varsa cevap bekliyorum. saygılar. |
Bendeki S60'da 5'i dolu. Birinde elektrikli çocuk kilidi var. Yukardaki listede yok sanırım. Bendekiler şöyle: STC, arka kafalık yatırma, yan aynaları katlama, dead lock devreden çıkarma, elektrikli çocuk kilidi. Saygılar. |
Ben şu testi yaptım: 1. Sürücü camını açtım. 2. Kapıları kumandadan kilitledim. 3. 25-30 sn gibi deadlock devreye girdi, kapıların tekrar kilitlenme sesini duydum. 4. Elimi camdan içeri uzatıp sürücü kapısını içeriden açtım. Kapının üstündeki kapanınca inen kilit girintisi dışarı çıktı ama kapı açılmadı. Deadlock yüzünden kapıyı dışardan içerden zorlayıp açmak mümkün değil. 5. Elimi biraz daha ileri uzatınca alarm çalmaya başladı. Korna ve 4'lüler. 6. Alarmı kumandadan kapatıp arabayı açtım. Ekranda "Alarm activated. Check Car" gibi birşey yazıyordu. Cam konusunda ise şunu söyleyebilirim. Volvoların yan camları aslında çift cam ve arada bir koruyucu filmden oluşuyor. Camı indirip yukardan bakarsanız iki parçalı olduğunu görebiliyorsunuz zaten. Bu yüzden 3M gibi koruma filmlerinden yaptırmanıza gerek yok, bir benzeri zaten var ve daha iyi bir yere yerleştirilmiş. Bu sebepten dolayı yan camların tamamen patlamadığı, hırsızların bu camları parçalayamadıkları için çok zorlandıkları ve bu yüzden Volvo'lara fazla saldırmadıklarını duymuştum. Doğru bir tespit sanırım. Saygılar. |
İlgisi yok ama okuyunca aklıma geldi. Tepki alabilirim ama yine de söyleyeyim. Şehir içinde pek emniyet kemeri takmam. Tabii bunu yapınca, uyarı sesi gayet çok ötüyordu. Gittim, yetkili serviste kapattırdım ama ilginç olan bunu bir program update'i ile yaptılar. Ne yaptıklarını sorunca arabaya Amerikan versiyon attıklarını söylediler. Ne kadar doğrudur bilemem ama şu an şöyle çalışıyor. Arabayı ilk çalıştırınca emniyet kemeri takılı değilse 3 kez uyarı sesi ötüyor ve uyarı ışığı yanıyor. Sonrasında ses kesiliyor ve uyarı ışığı sönüyor. Saygılar. |
Elektrikli çocuk kilidini duymamıştım. Ne işe yarıyor? |
Teşekkür ederim. Ancak bu kadar güzel açıklanabilirdi. Bir ara bir testte ben yapayım... ![]() Unutmadan, peki dead lock iptal edildiğinde alarm devrede oluyor mu acaba? |
2001 ve 2002 modellerde S40 1.6'da ABS, Fren Destek Sistemi v.b. sistemler bulunuyor fakat DSA standart donanımında bulunmuyor.. Tabi alıcı opsiyon olarak eklemiş olabilir.. DSA sistemi 2.0T ve T4'lerde standart.. 2003-2004'de Turkiye Özel Paketi gibi bir ad altında üst motorlardaki bazı donanımları alt motorlara eklediler.. Elimdeki broşure baktım fakat bu özel pakettede DSA 2.0T ve T4 modellerinde standart.. 2. soruna gelince, VOLVO'nun İsrail'le hiçbir bağlantısı yoktur.. Volvo zaten bir İsveç markasıdır şuan mali olarak FORD Motor Company'nin elindedir.. Bildiğiniz gibi FORD'da Amerikan.. Yani burdan bakılınca İsrail'le bir bağlantı gözükmüyor.. Benim bilgim bu yönde fakat sonra, misalen Amerika'da Ford bir İsraiilinin falan çıkar :D vay sen bağlantısı yoktu demiştin hani demeyin :) Umarım yardımcı olabilmişimdir, kolay gelsin.. |
Normalde arka kapılardaki çocuk kilitleri kapı üzerinden bir düğmeyi manuel çevirerek devreye alınır. Kapı içerden açılmaz ancak dışardan açılabilir. Bu tuş ile bunu direk elektronik olarak yapabiliyorsunuz. Çocuğunuz varsa mükemmel düşünülmüş birşey olduğunu anlıyorsunuz :) Düğmeye basınca ekranda "Child Locks On" yazıyor. Saygılar. |
Bunu bilmiyorum ama tahminen kapılar, pencere açıksa dışardan veya direk içerden açılabilecek ve açılırsa alarm devreye girecek şekildedir. Bu noktada iç hareket sensörlerinin de devreden çıktığını okumuştum. Dolayısı ile köpek alarmı devreye sokmuyor. |
tesekkurler... az once international web site'da da gördüm. başarılıymış gerçekten. selamlar |
aşağıdaki açıklama kullanma kılavuzundan... "Alarrm devreye girdiğinde, sürekli olarak tüm alarm girdilerini izler. Alarm aşağıdaki durumlarda devreye girer: •Motor kaputu açıldığında •Bagaj kapağı açıldığında •Bir yan kapı açıldığında •Kontak, onaylanmamış bir anahtarla açılmak istendiğinde veya zorlandığında •Yolcu kabininde bir hareket algılandığında (hareket sensörü takılmışsa – yalnız bazı ülkelerde isteğe bağlı olarak) •Araç kaldırıldığında ya da çekildiğinde (yatma sensörü takılmışsa – yalnız bazı ülkelerde isteğe bağlı olarak) •Akü kablosu söküldüğünde •Sirenin bağlantılarını sökmeye çalışan olursa" bahsettiğimiz düğme deadlock, hareket sensörü ve yatma sensörünü geçici olarak devre dışı bırakır, alarm diğer durumlar için çalışmaya devam eder. selamlar |
Amerikan Versiyon konusunda bilgim yok fakat böyle olacağını mantıken sanmıyorum.. Her nasıl çözmüşlerse bu problemi iyi olmuş senin için.. Aslında kötünün iyisi diyebiliriz.. Sistem uyarı vermesin diye emniyet kemeri tokası takanlar veya arkadan bağlayanlara göre çok daha iyi olmuş sizinki.. Sebebini basitce açıklayım, bu arada bilmeyenler için ikinci kez bir uyarı olur umarım.. EMNİYET KEMERİNİ ARKADAN BAĞLAYAN VEYA TOKA TAKANLARIN DİKKATİNE Emniyet kemeri yerine bir kemer tokası takdığınızda veya arkadan bağladığınızda kısacası aracı kemer bağlıymış gibi kandırdığınızda, ufak veya orta dereceli bir çarpışmada AİRBAG açmıyor ve sadece kemeri sıkmakla (aktif gergi sistemi) yetiniyor.. Siz kemer takmadınız ne olucak? Sizi kurtarıcak Airbag'de açılmıyor, camdan fırlamanız veya kafanızı biryerlere vurmanız kaçınılmaz.. Uzun lafın kısası illaki kemer takmıyıcaksanız aracı kandırmayın, uyarı veren sistemi iptal ettirin ki araç bahsettiğim orta dereceli kazalarda "bu adam emniyet kemeri takmamış ben en iyisi Airbag açıyımda bir ihtimal kurtulsun" mantığıyla Airbagleri açsın.. Yani bilinenin aksine Emniyet kemeri takmazsan airbag açılmaz diye bir olay yok, tam tersi bazı durumlarda aracı takdım diye kandırırsan açılmaz.. Not: Hangi durumda Airbag açılır, hangisinde kemer sıkılır, kemer takılıysa ne olur, takılı değilse ne olur gibi sorularınızın cevabı geçtiğimiz sayfalarda mevcuttur.. Servisde çalışan arkadaşlarımız saolsunlar, bizleri bu konuda daha detaylı aydınlatmışlardı.. Kaza dereceleri v.b. detaylı bilgileri ve sorularınızın cevabını bulabilirsiniz.. |
WarTox arkadaşım teşekkürler. fren destek sistemi dediğin EBD yani elektronik fren dağılımı ile aynı şey mi? DSA denilen sistem de elktronik çekiş kontrol sistemi galiba. çok süper bir sistem olduğunu düşünüyorum ama maalesef dediğine göre yok bu sistem. ASR vardır herhalde, hiç değilse o bari olsun. bu modellere ait (2001 s40 1.6) tam donanım listesini bulabileceğim bir adres biliyorsanız linkini verirseniz sevinirim. saygılar |
1.6 motor seçenekli S40'larda DSA dışındaki tüm güvenlik sistemleri vardır.. ( Birde ufak çocuğunuz varsa arka koltuğa gizlenmiş çocuk koltukları yok 1.6 ve 1.8'lerde ) DSA gerçekten güzel bir sistem, dediğiniz gibi elektronik çekiş kontrol sistemidir.. Yeni nesil ESP veya yeni Volvo'lardaki DSTC kadar olmasada gerçekten güzel bir sistemdir DSA.. Donanımına bakmanız için bir adres veremem fakat biraz daha iyisini yapabilirim sanırım senin için :) Satmış olduğumuz T4 ve şuan elimizde kalan tek Volvo'muz olan S40 2.0 araçlarımızı aldığımız 2001 yılına ait donanım ve teknik bilgileri kapsayan bir broşür olması lazımdı elimde.. Yarın onu bulabilirsem tarayıcı vasıtasıyla buraya ekleyebilirim.. |
Selamlar, Foruma farklı bir yazı koyup hem biraz gülümseyelim, hemde önümüzdeki günlerde otomobil piyasasında olacak bitecek hakkında fikir vermeye çalışayım dedim. Babamın bir arkadaşı anlatıyor, aktarıyorum: Yetmişlerin ikinci yarısında orta düzey alıcı grubu için örneğin Tofaş veya Renault'dan birisi seçilecekse: Çeşitler şöyle: Renault 12 ya da Renault 12. Modelin altında ise zengin bir seçenek listesi var: 12 Stationwagon, veya 12 TL, veya 12 TS. TS olan, TL olandan beş beygir daha güçlü. İyi bir araba olsun dedim, Renault 12 TS alacağım. Ankara'da Atatürk Bulvarı üzerinde, Bakanlıklar'ın orada, Renault-Mais'e gittim, "ne renk istersiniz?" dediler, "lacivert" dedim, "oooo, lacivert en çok istenen renk, bekleme süresi dört beş ay(gibi bir süre)" dediler. "Peki, kırmızı?" diyorum, "şu kadar ay" diyorlar, aklıma gelen birkaç rengi daha saydım, herbirinde birkaç ay bekleme süresi var. "yahu bu renklerden beklenmeyeni yok mu?" dedim, müstehzi bir gülümsemeye "bir tane var" dediler. "Neymiş o?" dedim, "sarı" dediler. O kadar da kötü bir seçenek değilmiş diye düşünüp "tamam sarı olsun" dedim, işlemlerimi yaptım, 75,000 TL gibi bir para ödedim, birkaç günde arabamı teslim ettiler. Teslim edilen arabanın rengini görünce müstehzi gülümsemenin sebebi anlaşıldı. Bir sarı, bu kadar mı cart olur? Civciv sarısı diyeceğim ama civcivlere hakaret olacak. Bir renk insanın içini kaldırır mı? O sarı kaldırırdı. Çok kötü bir renkti, ama sıra beklemeyi gerektirmiyordu, bir iyiliğinin daha olduğunu sonradan farkettim: diyelim bir arkadaşımı arabama yollayacağım, "şu tarafa git, göreceğin en çirkin renkli araba benimkidir" demem yetiyordu, "sarı" bile gereksiz bir bilgiydi. Benim arabanın rengi kadar kötü bir renk araba olamaz derken, seksenli yılların başlarında Renault kendini aştı, beni de yanlış çıkardı. O sıralar Lassa'da çalışıyorum, amirim pozisyonundaki zat bir gün işe yeni Renault'suyla geldi. Arabanın rengi, çağla yeşilinin soldurulmuşu ve biraz cam göbeği katılmışı gibi, tarifi mümkün olmayan bir renk. Evlere yapılan kireç badanada kullanılan yeşilimsi rengi andırıyor gibi. Niye üretilir anlamayacağım, ve ancak silah zoruyla, ya da sıra beklememek için alınabilecek renklerden. Ama bence o renk, benimkisinin sarısından da kötüydü. Amirime acıdım, empatide eksik kalmayayım, ücret zamlarında falan belki faydası olur gibi tertemiz düşüncelerle "sırada beklememek için bu rengi aldın, değil mi?" dedim. "yoo, bu rengi seçtim, hatta birkaç aydır da sırada bekliyorum" dedi. Bu kadar hassas bir konuya amirinle böyle bodoslama girilmemesi gerektiğini o sıralar bilmiyormuşum demek ki. Bugün olsa, herhalde lafa "ne ilginç renk" diye girerim, alacağım reaksiyona göre empati denemesine yön veririm. Benim kısmen renk körü olmamın bu renk beğenisinde etkisi neydi bilmiyorum. Türkiye, yetmişli yıllarda başlayıp doksanların ortasına kadar süren(1995, Türkiye'nin AB Gümrük Birliğine girişi) bir "Tofaş ve Reno" devri yaşadı. O dönemde Tofaş ve Renault'un pazar payları toplamı %80 gibiydi. Eğer otomobil alacaksanız Tofaş ve Renault arasında seçiminizi yapıyor, birini kullanıyordunuz. Canınız değişiklik mi istedi? Diğerine geçiyordunuz. O sıralar Tofaş ve Renault'un, Türkiye pazarında çok para kazanmış olduklarını tahmin ediyorum. Ne üretirsen, daha üretilmeden satılmış durumda. Mamul stoğu pratik olarak sıfır, ve dahi mamul tarafında, sipariş edilme safhasında müşteri ciddi miktarda para ödediğinden net işletme sermayesi gereksinimi negatif, yani işletme sermayesi yaratılıyor. Pazar öyle kalmadı. İkibinli yıllarda Türkiye Otomobil Pazarı, giderek Avrupa Otomobil Pazarı'na benzemeye başladı. Çok marka, çok model, farkların altı çizilen, ama esasında çok da fazla birbirinden farkı olmayan, onun için de farkların altı daha da fazla çizilen değer önerileri(value proposition). Ama sonuçta, %10 gibi bir pazar payına ulaşabilmek ve tutunmak için, çok düşük marjlarla, çok uzun(dört ile yedi ay arası) sipariş süreleri(=temin süreleri,=lead time) ile çalışan, yukarıya giden pazar pazar şaşmasında araçsızlıktan faydalanılamayan, aşağıya giden pazar şaşmasında şişen envanterin finansmanının vurduğu, ayrıca kur riskini hem operasyonel hem de mali yönden yüksek düzeyde taşımak durumunda olan bir sektör. Bir de cari duruma bakalım: 2005 yılında Türkiye'de 700 binin üzerine otomobil ve hafif ticari araç (arguably 724,000 adet) satıldı. 2006'da 600 bin(arguably 615,000), 2007'de yine 600 bin (arguably 595,000), ve 2008'de 500 bin(arguably 495,000). 2009'da beklenti 400 bin otomobil ve hafif ticari araç satılacağı. Bu 400 bin aracın, lead time ve ekonomik durgunluk nedeniyle 200 bin civarındası şu anda distribütör(dağıtıcı) ve bayilerin elinde. Türkiye'deki bu sektör, bu yılın(2009) en az ilk altı ayında dayanıklılık oyunu oynayacak. Hani suya dalarsın da nefesini tutamayan su yüzüne çıkar, kaybeder ya, onun gibi bir şey. Sevgiler |
Şu an kullandığım hatcback astra. Eskiden hanımla ikimizin eşyası için yeterliydi ama malum çocuk olunca bagaj yükü 3 kat artıyor. Bagajın içinin en geniş yeri kaç cm acaba? Baston tip çocuk arabası aldık ama katlanmadığı için bagaja çapraz koymak zorunda kalıyoruz. Arabanın bagajının en geniş yeri 115 cm olmalı ölçüme göre.
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle