teşekkür ederim teklifiniz için konuyu uzatmadan lpg aracın orjinalliğini bozuyor kabul chip tuning orjinlliğini bozmuyor mu? :)))))) |
Ya benim hep hayalımdir, bir kaç arkadaş ortak bir garaj oluşturup, basit işlemler için söküp takmak, ve sonrasında da kullanmak isteyenleri masraflar cıksın diye üye yapmak. Hem iş hayatından sıkılanlara işinin ehli usta bulup saatlik ders vermek, hem de uğraş yapmak hobi niyetine. Kanada da böyle bir sistemde çalışan bir garaj vardı. 1 saat için 10 dolar dı. Gidip tüm aletleri kullanıyorsun, sana yardım eden de oluyor. İstersen belli günler kurs alıyorsun. |
Volvo aşkı...![]() < Resime gitmek için tıklayın > |
10.000'inci mesajım buraya nasip olsun. :) Hayırlı kandiller dostlar... |
Kızçeler rahat bıraksa uzun uzun biraz da doluca (elimden ne kadar gelirdi; o meçhul tabii) bir 10 bininci mesaj atmak isterdim ama maalesef tepemden inmiyorlar. Sallayıp uyutma vakti de geldi. İnşallah dün gece olduğu gibi 3'e kadar uğraştırmazlar. Ama kısaca değinirsem... S60, kusurlarını eksiklerini bildiğin halde aşık olmaktan kendini alamadığın bir Leyla bir Şirin gibi. :) Bindiğim hiç bir arabaya bu kadar masraf etmemiştim. Sorun çıkarmadıklarından değil, yolda bırakmadıkça ertelenebilir şeylerdi o arabalar için. S60'da ise mantığım aceleye gerek yok dese de kalbim o nazdar maşukun öyle durmasına (şimdi değil ileride çıkma ihtimali olan bir problem için bile) müsaade etmiyor. Kısaca birazcık abartılı anlatmış olsam da bu şekilde düşüncelerimi özetleyebilirim. :) |
Onlar sabit, kaza anında tavanın gocmesi durumunda korumak için |
antep fıstığı ve baklavası değilmi hocam. imam cağdaş.tanmı olsun. ![]() |
sıkma canını hayırlısı olsun, daha iyileri olur inşallah, senin aracı önce bir sat, sonra araç çok rahat bulunur, önemli olan aracını bir an önce elden çıkarabilmen önemli. bulunduğun yerlerdeki diğer arkadaşlarından takas yönteminide deneyebilirsin, takas aldığın aracıda çok rahat elden çıkarman mümkün olur, o yoluda denemeni önerebilirim. bir gün benim s40 tamire götürdüğümde ustam: abi eski eskidir, ne yaparsan yap eskir, durduk yerdede olsa eskir, yenide yenidir demişti. o söz benim kafama öyle bir yer ettiki, alacağın araç 5 yaşını geçmemiş olacak, kullanıp hemen satacaksın, kaymağını aracın sen yiyeceksin, maliyetli olsun bırak, sonraki masraflar zamanla kaymaktanda pahalıya geliyor inan. 4.500 tl harcamıştım, ama yinede sattım bak. çünkü artık yaşı geliyor, satman zorlaşabilir. özelliklede eski araçları ancak ve ancak hastasına satabilirsin, yoksa işin çok zor. tek tesellim zarar etmemiş olmam. yani ben uygun aldım, uygunda elden çıkardım, 5.500 tl.lik hasar kaydı vardı aracın. yoksa daha yüksek rakamlara elden çıkarabilirdim. araçta bir şey yok ama, 2 yaşındayken en ufak bir şeyi dev yapıp kaskodan parayı yemişler. gün geldi kaskodan para yeme olayları 1 nisan 2013 tarihinde bizlere kazık olarak döndü. katagülle işler azaldı. artık kimse cesaret edemiyor bu durumlara. etsede kasko, trafik poliçesi vs. kendisine kazık olarak döndüğü için vatandaş artık yaptığı ve yaptırdığı işlere dikkat ediyor, eksperlerde eskisi gibi yazamıyorlar. en azından şimdilik öyle bir hava var. sonrasını ise bilemem. muayene istasyonları ilk açıldığında hatırlarsanız çok zordu muayene işleri, ama şimdi gidin geçiyorsunuz, yani sıkmıyorlar eskisi gibi artık. emisyon değerlerine göre bazı değerler bizlere vergi olarak dönebilir, onun için ileriyi görme adına aynı yaşta olan 2004 aracını mümkün olan en kısa zamanda elden çıkarıp, kafanızdaki araca (3-5 yaşı geçmesin) alıp gönül rahatlığı ile binmenizi temenni ediyorum. inşallahta olur kardeşim. gönlünün ve yüreğinin peşinden koşanları severim. yeterki iste olur. saygılar. |
Hep aynı hocam. Bir koşturmaca içinde geçiyor ömrümüz. Sadece koşturmaca olsa yine iyi. Sıkıntısı, huzursuzluğu da cabası. Hep sorun hep problem... Neyse biraz neşelendireyim ortalığı... Bizimkiler 2 yaşına girdi. Asansöre bindiğimizde öğrensinler diye basacakları numaraları gösterip bak bu eve götürür bizi, bu parka götürür bu garaja-Volvo'ya götürür diyordum. Bugün asansöre binince -1'i gösterip "BUU Vovooo..." diyorlar. Videosu aşağıda... ![]() Videoyu izlemek için tıklayınız |
Sağolasın hocam çok teşekkürler. Volvo konusunda haklısın sanırım. Golf işi bir anlık hevesti geçti. Zaten o ilk heves rüzgarını atlattın mı gerisi kolay. :) Bir kaç sene daha bineyim ben s60'a. O zamana kadar da yeni kasaların ikinci eli, golf parasına iner... ![]() |
Alışverişe falan gittiğinizde mutlaka birşeyler unut hocam. Sonra "aaa tüh süt almayı unutmuşuz, aaa bir de cola olsaydı iyiydi. Dur ben hemen alıp geleyim..." Deyip soluğu s60'ın yanında alacaksın. Bu işin sırrı bu. ![]() Şaka bir yana Kilometresi kaçta hocam senin s60'ın? Almadan önce kontrol yaptırdın mı? Şanzıman olur, motor olur, kaporta olur; bir sorun var mıydı? |
Ylv hocam, Tasavvuf'a meraklı olduğunu düşündüğümden sana bir menkıbe anlatayım: Talebenin birisi ders almak için dervişin yanına gitmiş. Oldukça istekli bir talebe imiş. Her şeyi merak ediyor, durmadan soru soruyormuş. Bir gün: "Efendim, şeriat, tarikat ve hakikat nedir?" demiş. Derviş o anda cevap vermemiş. Camiye namaza gitmişler. Şadırvanda insanlar abdest alıyormuş. Derviş talebeye: "Git şu baştaki abdest alan adamın ensesine bir tokat at." demiş. Talebe gitmiş, okkalı bir tokat aşk etmiş. Adam da hiddetle geriye dönmüş, aynı şekilde bir tokat vurmuş. Talebe gelmiş, "Hocam!" demiş Bu ne? "Bu şerat!" demiş derviş... "Yapılan karşılığını bulur. Hüküm zahire göredir." Sonra derviş talebesini: "Git diğer adama da bir tokat vur!" diyerek abdest alan öteki adama göndermiş. Talebe denileni yapmış Adam hiddetle geriye dönmüş, talebeye sinirli sinirli bakmış ve abdest almaya devam etmiş. Talebe hocasının yanına gelmiş. "Hocam bu ne?" demiş. "Bu tarikat!" demiş derviş. "Adam tokadın geldiğini biliyor, fakat kimden geldiğini bilmiyor. Onun için dönüp sana hiddetle bakıyorlar." Derviş talebesini abdest alan üçüncü adama göndermiş. Talebe aynısından bir tokat da o adama atmış. Adam hiç dönüp bakmamış, durumunu hiç değiştirmemiş, hiçbir tepki vermemiş. Talebe oldukça şaşırmış. Merakla hocasına sormuş. Derviş: "Bu hakikattır" demiş. "Tokat nereden gelirse gelsin, kimden geldiğini biliyor." Ben de Volkan hocam gibi düşünüyorum. Bu dünyanın kötüsü bitmez. Ben uğraşamazdım şahsen. Korkum uğraşmak değil bu uğraş sırasında gönlümün aklımın o sorunla meşgul olacak olması. Bazı sorunları kesip atmak ve arkada bırakmak en iyisi gibi geliyor. Ama senin gibi uğraşma niyetinde olanlara da gıpta ederim açıkçası. Allah kolaylık versin ne diyeyim. |
Bugün İzmir AVIS'ten yeni kasa S60 Drive kiraladım. 2013 model daha 2,500 km'de. İzmir-Bodrum- İzmir yaptım 700 km kadar kullandım. Yarın da kullanacağım. Arabanın çekişini, hızlanmasını 1.6 bir arabaya göre çok başarılı buldum. Gereğinden fazla yüksek viteste gitme isteği yüzünden bazen kavramadan düşüyor gibi geliyor, bu şanzuman yazılımından kaynaklanıyor olmalı, ama hoşuma gitmedi. Volvo'nun 2000'li yıllarda kullandığı 4 ileri, 5 ileri ve 6 ileri vitesli şanzumanlarını uzun süre tecrübe etmiş birisi olarak, powershift'in çift kavrama şanzumanının yakıt tüketimi dışındaki artısını ben hissedemedim. Özellikle vites geçişlerinin bizim arabalardan hiçbir farkı yok. Hatta, sanırım motor gücü yüzünden olabilir, bizim arabaların gaza tepkileri daha hızlı ve tutarlı. Ama menzili 1300 km'nin üzerinde ki bu da inanılmaz bir olay. 700 km yoldan sonra depo şu anda yarımda. Start-Stop alışana kadar tedirginlik verici. Sıkılıp kapattım. Araç çok basık ve eski kasaya göre dar ve kasvetli. Sevmedim. Bagaj inanılmaz küçük ve kullanışsız. Eski kasayla kıyaslanmaz bile. Aracın arkası eski kasaya göre çok daha yüksek olmasına rağmen nasıl bagaj daha küçük anlamakta zorlanıyorum. Stepne yok. Tam Türkiye'ye göre. Malzeme kalitesi Opel Astra seviyesinde. Deri koltuk da olayı kurtarmıyor. İç tasarımına zaten hastayım, hangi tasarımcı tasarladı bu arabayı bilemiyorum. Sathi kaplamalı yollarda ön göğüsten çıtırtı geliyor. Nereden geliyor bulamadım. Hatırlatırım araç 2500 km'de. Yanımda iki misafirim vardı. Salı-Çarşamba günü benim XC90'la Ankara-Düzce-Karabük-Ankara yapmıştık. Bugün S60'tan inerken "bu Volvo'ysa senin araba ne, senin araba Volvo'ysa bu araba ne" diye sormadan edemediler. Tamam XC90'la S60 bir değil ama Bu araba da eski kasayla bir değil. Araç rahatlık ve konfor olarak bayağı geri gitmiş. Demem odur ki, araçlarınızın kıymetini bilin. |
hemen cevap yazıyorum ve daha fazla tartışmak uzatmak istemiyorum. bu forumdan 3-4 arkadaşla volvotoda tanıştık, konuştuk hatta volkan abiyle 1.5 saat sohbet ettik. burada muhabbet nasılsa aynen orda da devam etti. benim kırıcı, ters şu bu uslubum olmadığını düşünüyorum ve biliyorum. ancak, bu ülkede şu anda son 30 senedir olmayan ve belki olmayacak derecede bir durum var. highwaymouse o gece bunu yaşatanlara ne diyeyim deyince, canlı olarak tvden olayları izlediğim için diyeceğinizi polise diyin dedim çünkü polis otobüsleri, panzerler yolu kesmişti. bunu hem sitem, hem şaka yollu hem de gerçek olarak kolayca alabilirsiniz. ama bu durumu "ağzımızın tadını kaçırmayın" diyerek ele alınca verecek cevabım olur. bu gün 7 binden fazla yaralı, 4 ölü, 12 gözünü kaybetmiş insan ve 40 milyon liralık gaz atışı, 100 milyon liralık maddi zarar olan bir ortamda zaten ağzımızın tadı kaçmış, hangi ağız tadı cevabıyla yanıtlarım. bana komünist, solcu, vatan düşmanı, hain şu bu diyen olmuştur ama ben hiç birisi değilim. zülme karşıyım. divan otelindeki o çocukların gaz soluduğunu gören herkes buna isyan ederdi. burada mümkün olduğunca volvo üzerine konuştum 1 senedir hatta sadece o konuda yazdım ama ylv77 3-4 sayfa dolusu mesajda kebaplar, adananın dağları, kızının sınavı, halı yıkama gibi mevzulardan bahsedince sadece volvodan bahsedelim burası volvo forumu demesi bence garip oldu. bu memleketin şu an ki sebebi de hoşgörüsüzlükten kaynaklanmıyor mu zaten? ben ylvnin mesajlarından rahatsız değilim hatta tebessümle okuduklarım oldu ama kendi fikrinden olmayan birisine geçmişi unutalım, ağzımızın tadı kaçmasın deyince ki hangi geçmiş, hangi ağız tadı neyi unutacağız diye düşündüm. olaylar o anda cereyan ediyor, çoluk çocuk zehirleniyor ve vatanımızda kavga var. hayatımda ilk defa memleket için bu kadar kaygılandım, bu bir siyasi duruş değil, bunu öyle düşünen yanılıyordur, onu bilsin. burası twitter, facebook değil evet ama insanlar zaten tv'de hiç birşeyi görmüyor, facebookta herkes kendi gibi düşünen ile arkadaş eee o zaman bu çocukların halini, o gaz bombasını insanlar nasıl görecek? normal hayatında, normal yaşayan kimse bu memleketin son 20 gününü görmedi, göremez. ama orada bu kadar yaralı şu bu varken bir şekilde ben hala geçen hafta fren disklerimi tornalattım, balataları değiştirdim, dün de far yıkama kapağı takılıyordu onun için servise gittim dersem içime sinmez. sinmeyen onlarca insan olduğunu da düşünüyorum. bu platformda kimseyle kişisel tartışmaya girmem, gerek yok çünkü. kimseyle ne alışverişim, ne hesabım kitabım olur. burada kullanmakta olduğumuz araçları konuşuyoruz. onun dışında konuştuğumuz herşey katma değeridir forumun. ben kimsenin yazdığından şikayet etmezken gerçekleşen şeyler birini rahatsız ediyorsa onun sorunudur. kişisel olarak kimseden özür dileyecek bir durumum olmadığını düşünüyorum. kimsenin gitmesi de mantıklı değil. bence ylv iyice okusun yazdıklarımı çıkarımını tekrar yapsın. kızı da inşallah istediği okula girer. iyi günler. saygılarımla ugur. |
Herkese yeniden merhaba, Aracımla İst-Alanya-İst yaptım. Gidiş ev-otel arası Ankara üzerinden 1025km. Dönüş otel-ev arası Afyon üzerinden 875km. 11,5 saatte gidip 10 saatte döndüm. Yolların durumu birbirine benzer olunca aradaki 150 kmlik fark dönüş süresine eksi 1,5 saat olarak yansıdı. Bu yüzden galiba bundan sonra Afyon yolunu kullanırım. Gelelim araca; S60 I sahiplerine bu aracı anlatacak değilim elbette. Benimkiler sadece izlenimlerim. Önce beğenmediğim yönlerinden başlayayım: 1. Aracın tur sorunu var. Önceleri kolay alışırım diyordum ama sorun normalin ötesinde. Şu ana kadar kullandığım araçlar içinde dönüş çapı en geniş olan araç bu (11,8m). Önceki aracım S40 I daha iyiydi. Bu uzun yolda değil ama şehir içi park ederken ciddi bir sorun olabiliyor. 2. Yakıt. Daha önce uzun süre ile kullandığım araçlar içinde en fazla yakan bu oldu. Ş.içi 12lt/100km gayet sıradan bir değer. Dikkat etmezseniz 14lt/100km’yi bulmak işten bile değil. Ş.arası verilere gelince; 2320 km yol için hesaplamalarıma göre 192,4lt benzin yakmış (çok azı 95 oktan) ve 925tl ödemişim. Yolun toplam 180km’sini ş.içinde yaptım. Yine çok ince olmayan hesaplamalarıma göre 8,29lt/100km, 398kr/100km yakmışım. Alanya-Antalya arası bol ışıklı, bol radarlı kesim hariç sakin kullandığım pek söylenemez. Hız sabitleyiciyi de çok kullanmadım. Yol bittiğinde yol bilgisayarım ortalama 8,2lt/100km gösteriyordu. Bir ara 8,1lt/100km’ye düştüğü de oldu. Biraz daha sakin kullanımda 8.0lt/100km ve altı değerlerin yakalanabileceğinden eminim. Ama çok sakin kullanımda 7,5lt/100km görülür mü, bilemiyorum. 3. Denemek nasip olmadı ama sanırım önde uzun boylu biri oturur, koltuğu geri iterse arkadakine pek diz mesafesi kalacak gibi durmuyor. Bu aracın SW’si V70 ile 2005 yılında bir Malmö-Amsterdam gidiş dönüş seyahati yapmış, dönüş yolunda kısa bir süre arka koltukta oturmuş ve bir miktar zorlanmıştım. Çok beğendiğim yönlerine gelince; 1. Motorunu çok beğendim. Daha önce de yazdığım gibi tam olması gerektiği kadar güçlü. Daha önce yurtdışında çok sayıda 2400cc, 3000cc ve üzeri, V6 benzinli ve muhtelif dizel ve flexifuel motorlu araçlar kullanmıştım. Bunlarla karşılaştırdığımda 2.0T motorun çok iyi bir çalışma düzeni olduğunu söyleyebilirim. (Açılımı: 2000cc, 5 silindir, 20 valf, turbo, 180bg, 240nm tork). Motor beni hiç ama hiç mahçup etmedi. Düz yol, dik rampa demedi ne zaman tam gaz yaptıysam araç fırladı. Km saati 100’de iken gazlıyorsunuz anında 160 oluyor, biraz daha gaz derken … Bu motor ile sollama zevkten başka bir şey değil. Hiçbir derde, tasaya kapılmadan sollayabiliyorsunuz. Üstelik tam gazda gecikme süresi de çok makul bir düzeyde. Bu kadar keyifli olmasını biraz da motorun çok iyi durumda olmasına yoruyorum. Araç daha önce bir kez 140km/s hız görmüş, hepsi bu. Daha yeni açılıyor sayılır. Bu zevkli sürüş sunan motorun bedeli ise yakıtı oluyor tabii. Motor performansı değil ama yakıt konusunda 1.6 S40 I’imi çok arıyorum :( 2. Eğer müzik dinlemeye ara verirseniz virajlı, rampalı, sollamalı bir dağ yolunda turbonun sesini dinlemek keyifli. 3. Aracın yol tutuşu, süspansiyon sertlik ve yumuşaklık ayarı, kabin ferahlığı, yüksek malzeme kalitesi, iyi müzik sistemi, bagaj hacmi, çok iyi ön görüş açısı hepinizin malumu olduğu üzere çok başarılı. Bunlar da ilginç bulduklarım: 1. Bagajın alanı geniş ama derinliği sanırım S40 I’den dar. S40 I’in bagajının litre olarak daha geniş olduğu hemen anlaşılıyor. Sonuçta iki aracın bagajına da aynı bavulları koyarak seyahat ettim. 2. Araç yine S40 I’e göre yere daha yakın. Aynı şekilde ön kaput, arka tampon ve bagaj kapağının da S40 I’e göre yerden yüksekliği daha az. Bu belki daha spor ve güçlü bir araç için gerekli denebilir ama diğer yandan alt segmentindeki modele göre bir miktar daha az güvenli duruşa sebep oluyor. 3. Aracın kabininde 90 cıvarında elektrikle çalışan düğme saydım. 4. Bazı özelliklerini anlamak ciddi vakit alıyor. Bagaj kapağının açılma prensipleri, arka koltukların yatırılma kilidinin kabinde olmaması gibi işin yoksa oku, çalış, dene anla türünden bir yığın ıvır zıvır. 5. Aracın atak motoru aracı hafifmiş gibi gösteriyor. Motor kasayı çok rahatlıkla öne fırlatınca ağır bir Volvo kullanıyormuşsunuz hissine kapılmıyorsunuz. 6. Anlık yakıt tüketimi tam gaz fırlamalarda göz korkutuyor. Hele de seri bir kalkış yapacaksanız ekrana bakmamak en iyisi. 7. İçimden bir ses son üretilen S60 I’lerin kronik sorunlarının çözülmüş ve aracın teknoloji ile tam donatılmış olmasının karşısında kimi yerlerinden metal yerine plastik kullanımına geçilmiş olduğunu söylüyor. Bu konuda kesin bir kanaat için -eğer bir gün buluşabilirsek- eski modellerle yenileri yanyana koyup bir incelemek gerekli tabii. 8. Araç net olarak saygı uyandırıyor. Üstelik 100 bin tl cıvarında fiyatlanan yeni model C, 3, A4ler ve S60 II’den daha fazla. Nedenini tam olarak bilmiyorum ama farklı şekilde ilgi uyandıran bir yanı var gibi. Diğerlerinin S60 I’den daha fazla filo ve şirket aracı olarak kullanılıyor olmasının bunda bir payı vardır gibi geliyor bana. 9. En güzeli de aslında yine bu 100bin tl ve üzeri para ödenip vergi dilimi nedeni ile 1600, 1800cc motorlu 3, C, A4, A5leri yarıdan düşük ücret ödeyerek sollayıp durmak. Hele 1.8T bir A5’in sahibini çok üzdüğümü sanıyorum. 1600 motorlu Focus, S40, Toyota vb. araçlara ise saygı ile yol verdim hep. Onlarla daha önce çok kapışmıştım :) 10. Direksiyonunu bir Volvo klasiği olarak daha ağır bekliyordum, değil. Gayet yumuşak. 11. Korna kullanan biri değilim ama henüz araca tam alışamadığım ve titiz davrandığım için elim kornaya gidiyor. Ancak panikden midir, bilemiyorum, çoğu kez kornaya basmak yerine cd'den parça, radyodan kanal atlatıp duruyorum. 12. 1995-2004 arası üretilmiş 1.6 benzinli motora sahip S40 I kullanıyordum, 2000-2010 arası üretilmiş daha üst segmentten 2.0T benzinli motora sahip S60 I’e geçtim. Elimde daha teknolojik bir alet var. Üstelik daha lüks vs. Ne var ki, S40 I de güzel araçmış. Böyle hissedeceğimi hiç sanmazdım ama bazen S40 I’i özlediğim oluyor! Aklıma geldikçe yine yazarım. |
Bir süredir eleman eksikliğinden sabahları işyerinin kamyonetleri ile servise çıkıyorum. Akşam s60'ıma her bindiğimde "oh be dünya varmış" diyorum.![]() ![]() |
Hararet konusunda belirtmek istediğim; satmadan önce tam 6 yıl 160,000 km S60'ımı kullandım, halihazırda 20,000 km'dir XC70'i, 20,000 km'dir de XC90'ı kullanmaktayım. -35 C ile +45 C arası iklimlerde sürüşler yaptım. Özellikle S60'ta o kadar çok kullanınca, gerek arabadan gerekse de benden kaynaklı irili ufaklı problemler yaşadım. Ama bu 3 arabada da toplam 80 C ısı farkında ve toplam 200,000 km süresince hararet çizgisinin olması gerektiği yerden bir mm yukarı oynadığını görmedim. Bu saydığım arabaların muhteşem bir soğutma sistemi var, iyi bakılan bir araba ise ve orjinal anti-freeze kullanldı ise aracın kullanım sebebi ile hararet yapması çok zor. Belki sürekli yüksek devir çevirmiş, özensiz kullanılmış bir araba ise bu risk olabilir. Ama geneli otomatik vites olan bu arabalarda sürekli yüksek devir çevirmek de çok mümkün değil. Eğer bakımlı bir araba alırsanız - ki bakımsız bir araba zaten hemen anlaşılır - hararet sorunu yaşamış olması çok zordur. Motorun yapılmış olduğunu ustalar şuradan anlar; Şu an renklerini hatırlamıyorum ama, aracın üst kapak ve silidir kapağı contasının orjinal fabrika ürünü olanı farklı renkte, sonradan takılanı (yetkili servisten biler alsanız) farklı renktedir. Dolayısı ile kaputu kaldıran bir Volvo ustası bunu hemen görür. Ama belirtmekte fayda var, kapak contaları çoğunlukla hararetten değişir diye düşünülse de hararet dışı sebeplerle de kapak açılmış ve contalar değişmiş olabilir. Örnek; LPG veya kötü yakıt yüzünden yanan subapların değiştirilmesi amaçlı . Özetle; Volvo ya da başka marka araç, 2. el alıyorsanız, mutlaka iyi yerlere ekspertiz yaptırın. İlk başta birkaç bin TL fazla verin ama temiz kullanılmış sorunsuz araç alın. Ben özellikle kafa dağıtmak için sıkça servislere gittiğim ve sohbet ettiğim için yakından biliyorum; problemli Volvolar çok zor ve çok pahalıya toplanıyor. |
Telefondan yazması zor diye biryerlerden alıntılıyorum hocam... ağayla marabası, ağanın en güzel atının koşulduğu en süslü arabayla kasabaya inmektedirler. ağa arabadadır, maraba ise arabanın yanında yürümektedir. yerde taze bir tezek kümesi görürler. üzerinde sineklerle etrafa koku salmaktadır. ağa, marabasıyla alay etmek ister. ‘‘maraba’’ der, ‘‘şu tezeği ye, atla araba senin. sen bineceksin, ben yürüyeceğim.’’ maraba ata bakar, arabaya bakar. ağaya da zaten gıcıktır. oturur, midesi bulana bulana tezeği yer. ağa iner, maraba sahip olduğu arabaya biner. ağa çok bozuktur. durduk yerde en güzel atını, en güzel arabasını marabaya kaptırmıştır. maraba da bozuktur. durduk yerde tezeği yemiştir. ağanın daha güzel atlar alacak parası, daha güzel arabalar alacak imkánı vardır. üstelik ne ata, ne de arabaya bakacak parası vardır. dönüş yolunda gördükleri tezek, her ikisinin de beklediği andır aslında. maraba, ağadan intikam almak için ‘‘ağa, ağa’’ der, ‘‘sen şu tezeği ye, at ve arabayı geri al’’. ağanın beklediği de böyle bir fırsattır. o da oturur tezeği yer. arabaya kurulur, atı kamçılar. köye girerlerken maraba, ağaya seslenir, ‘‘köyden çıkarken araba senin, at senindi. yürüyen de bendim. köye giriyoruz. at senin araba senin. yüreyen yine ben. ağam iyi de biz bu boku niye yedik?’’ |
Senede 35 bin km yapacaksan hangi araç alırsan al 3 sene sonra benzer sıkıntılar yaşarsın. Hele sıfır alsan daha çok yaşarsın. Çünkü 3 senelik bir aracı ikinci el alacak kişi kolay kolay 100 binde araç tercih etmez. Çünkü emsallerinin çoğu 40-50 bin km civarında olur.
Ama 8-9 yaşında bir arabada potansiyel alıcıların km değerine hassasiyeti çok daha azdır.
Geçen servise gidince usta bahsetti... Yan taraftaki yetkili serviste 2005 bir s60 varmış. Km si daha 8 binde diyor. 43 bin istiyorlarmış. 40 a verirler diyordu. Öyle birşey bulmak lazımmış aslında sana. ;)
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > Bu mesaja 2 cevap geldi. Cevapları Gizle