İngilizce bilmediğimden ne anlatıldığını anlamadım ancak Şeyta'nın Avukatı filmini bugün izleyince adamların neredeyse geleceği kendilerinin tasarladıklarını düşüneceğim. Sizin gönderdiğiniz postere bakarak aklıma da bu geldi. Ya geçmişten uyarıldık ama biz mesajları alamadık ya da bu filmin senaryosunu hazırlayan, yönetmenliğini yapan insanlar durumun farkındaydı ve uyarmak için film gibi etkili bir yolu kullanmayı denediler. |
"İhtiyacımız olayan şeyleri, olmayan paramızla, hoşlanmadığımız insanları etkilemek için alıyoruz" diyor. Malesef doğru. Kapitalizmin insanları düşürdüğü hali çok güzel bir şekilde özetliyor aslında. İnsanlara sürekli ihtiyaçları olmayan şeyler, sanki ihtiyaçlarıymış gibi dayatılıyor. Malesef çoğu insan da parası olmadığı halde bunları yüksek meblağlar ödeyerek satın alıyor. Bunu yaparken hem ihtiyaçları olduğunu düşünüyorlar hem de başkalarına hava atmak amacındalar. Hem aldıkları onları mutlu etmiyor, hem de çektikleri kredi onları biraz daha köleleştirdiği için daha da mutsuz oluyorlar. Dünyanın kaynakları sınırlı ve kapitalizm eninde sonunda çökmeye mahkum. Umarım bu çöküş, kaynakların bitip insanlığın felakete sürüklenmesiyle değil, insanların uyanmasıyla olur. |
Benzer durumlar daha önce de tarihlerinde sıkça tekrarlanan uluslar ve imparatorluklar var. Maalesef tarih yine tekerrür edecek. Şimdiki farkı şu olcak , daha fazla insan ölecek veya hasar görecek , daha büyük bir coğrafyada veya kıtalarda çöküş yaşanacak . zamanınız olursa odun yakarak ve gelişmesini kılıç kalkan mızrak ve sonraları top yaparak büyülten Britanya nın eski topluluklarının ingilterenin ormanlarını nasıl yok ederek yok olma durumuna geldiklerini araştırınız (ısınacak ağaç ve kescek oraman kalmayana kadar kuzeye adı adım kaleler yaprak gitmişlerdir İskoçya ya kadar ) , sonraki asımnlarda bu durumdan etkilenen kişiler bir araya gelerek geleceği planlama konusunda birkaç adamın nasıl bir sömürge imparatorluğunu ve gücünü oluşturduğunu daha iyi anlayacaksınız . Kendi kaynakları olmayan milletlerin başkalarını küresel çapta sömürmelerinin ilk adımı bu şekilde 16 . yüzyıl ortalarından başlayarak 17 ve sonrasında devam etmiştir. Aktörler değişmiştir ama planlayanlar aktarılarak bugüne kadar daha robust bir şekilde gelmiştir. ![]() Bu konuda İngilizce çokça kaynak var ama her konunun özümsenmesi için kendi dilinde aktarılan ve doğru bilgileri olan kaynaklar önemlidir. Aşağıda bir suınum var kaba bilgi için yeterlidir. http://kampus.beykent.edu.tr/Paylasim/Dosyalar/Bilim_ve_Teknoloji_Tarihi-12.Hafta_129813971983956250.pdf http://kampus.beykent.edu.tr/Paylasim/Dosyalar/Bilim_ve_Teknoloji_Tarihi-6.Hafta_129777116516283750.pdf ikinci dosya ortaçağı anlamak için de gerekli |
Ekosistemden yok olduğu takdirde dünyanın daha güzel olmasını sağlayacak tek canlı insanoğludur. Sistemde aslan, kaplan olmalıdır ki antilopların sayısı çok artmasın. Ama sırf avlanma egosunu tatmin etmek için aslan öldüren bir insana gerek yoktur. İnsanoğlu varoluşunu sürdürmek için dünyayı tüketmek zorundadır. Bu tüketim her geçen gün artmaktadır. Biz yeni teknolojiler bulduğumuzu ve verimi arttırdığımızı düşünsek bile (hani şu çok az yakan otomobillerimiz gibi) tüketimin artmasının önüne geçemiyoruz ve zaten tüketimin azaltılması değil artması isteniyor. Önceden çok yakan otomobiller vardı. Ama mahallede 1 veya 2 otomobil vardı. Şimdi arabaları park edecek yer bulamıyoruz. Şimdi bu otomobiller az yaksa ne olur? Sayıca çok fazlalar. Konu petrol değil aslında. Petrole bağımlı olan şu anki otomobillerimizde kullanılan materyaller oldukça değersiz ham maddelerden yapılıyor. Alternatif enerji ile çalışan bir otomobilde, ki bu elektrikli bir otomobil olacaktır, şu an ulaşılabilir fiyatlarda olan materyallerin fiyatı, talep arttıkça çok çok artacaktır. Yani bir petrol bitecek başka bir petrol ortaya çıkacak. Bu defa o materyalin fiyatını konuşacağız. Bu eskiden odun fiyatıydı, sonra kömür oldu, şu an petrol ve doğalgaz. Sadece materyalin ismi ve bulunduğu coğrafya değişiyor. |
Linkini verdiğiniz konuları kısmen okudum. Belki sizin gibi göremediğim içindir ancak ben dayanıklı mal tüketimiyle ilgili bir şey göremedim. Konulardan anladığım şu oldu: Tüketimi destekleyen ilk faktör ihtiyaç olmuş ve bu ihtiyaç üretme ihtiyacından kaynaklanmış. Üretme ihtiyacı da girişimcileri ve girişimciler de toprak zenginlerinden para zengini insanlar topluluğunu meydana getirmiş. Özellikle konunun başlarında alt gelir grubu insanların ihtiyaçlarından ve bu ihtiyaçların karşılanması için üretim ihtiyacının doğmasından bahsedilmemiş yani ana tema olarak ben bunu göremedim. Hatta askeri ihtiyaçlar özellikle demir kullanımı ve sonrasında doğan ihtiyaçlara vurgu yapmış gibi geldi bana. Günümüzdeyse durum farklı bana göre: Üreticilerin bin bir çeşit mal üretmeleri imkanı olsa da bunun maliyeti, depolanması, üretim giderlerinin (toplamda bakıldığında) karşılanması gibi konularda sıkıntı çekecekleri düşüncesiyle çeşitleri sınırladığı düşüncesindeyim, en azından ülkemiz için durumun bu olduğunu düşünüyorum. Mesela, markanın model gamında çeşit olsa da satılmayan ya da talebi az olan getirilmiyor. Üretici de çeşitli ülkelerden aldığı verilere göre -sanırım- model üretimine devam edip-etmeyeceğine karar veriyor. Bu noktada tüketimlerimizin çeşit anlamında yönlendirildiği fikrine katılıyorum. Fakat ihtiyaç olmayan bir şeyi ihtiyaçmış gibi gösterme fikrine, sahip olduğumuz irade sebebiyle katılmıyorum. Ben tüketimin de, ihtiyaçlar hariç irademiz içersinde şekillendiğini düşünüyorum. Asıl sorunsa burada başlıyor: Temel olan ihtiyaçlarımızı karşılamak neden maliyetli? Bu sorunun cevabı da zaten konunun içersinde var diye düşünüyorum. Ben geniş bir perspektiften bakmadığım için de konunun özünü kavramamış olabilirim. |
tek fark Mercedes-benz facebook sayfasın da eski modelleirn resmini sıksık paylaşıyor bilginize |
Evet izlemiştim belgeseli. Iphone olayı gerçekten beni üzdü. Buna rağmen kapış kapış satılmaya devam ediyor. Kendimizi enayi gibi hissediyorum böyle şeyler izleyince |
İstisnadır, Mercedes gibi bir markadan beklerim ki Mercedes'in eski otomobilleri de birer gurur duyulacak san'at eseridir gözümde. |
örnek olarak Şu an led ampullere talep o kadar fazla ki eğer planlı eskitme yapılmasaydı, belli bir döngü süresi sonunda eskiler çalışmaya devam edeceği için yeni led e talep olmayacaktı, yani eskisi bozulmayacağı için yerine satılmayacak ve sadece sıfırdan ihtiyaç sahipleri satın alacaktı, anasayfa haberinde dyson tasarımcısı 40 yıl dayanabilen ampul tasarladığını ve sorunu ısıyı daha iyi dağıttığını iddia ederek ömrü uzattığını vadediyor, ben de yedim, bu işi bilmesem yer ve yaklaşık 2200 $ lık (ÇÖŞ amk) ampulu alınca içini incelemek için açmaya cesaret bile edemezdim, yazıyla ikibinikiyüz dallırs ![]() |
Konunun özü için çok şey yazabiliriz ama benim linkleri koymamdaki asıl amaç her şeyin başlangıcının bir buluşa dayandığıdır ,ancak seri üretimi ve pazarlanması ise planlı bir organize işe dayanır. Kimse işe başladığında bu işin ne kadar büyüyeceğini veya dünyayı nasıl devşireceğini öngöremez ama daha fazla para kazanma hırsına sahip insanlar eğer elit denilen organize bir ortak adımla birleştiğinde her şey dünyanın kaynaklarının kontrolsuz bir şekilde tüketimiyle sonuçlanmaktadır. Konunun diğer özünde ise ortak kullanımızda olan ve dünyanın milyon değil milyarlarca yılda oluşturduğu bir çok şeyi kendi malı olarak gören elit, dikatatör veya sömürgeci ülkeler ki hepsinin özünde de bir elin parmakları kadar kişinin yönetimi söz konusudur , olan ve olacak şey doğanın tahribatının sonucunu doğurmasıdır. Bugun için hava ortak kullnımızda olan ve bedava olan bir gazdır ancak yarın para ile alınabilen ve bunun için çalışmak zorunda kalabileceğiniz bir ürüne dönüşebilir, Makro ölçekte bakmak için yapılması gereken tüketmek için size sunulan ürüne o anda ihtiyacınız olup olmamasıdır , yattığınız evi satınalmak için hayatınızı harcamaya değer olup olmadığıdır, mercedes almak için normal bir binek aracın 5 katı veya üstü para vermek zorunda kalınmaının kime hizmet ettiğidir, kendinixin üretebileceği gıdalar için veya eenrji için hayatınızı feda etmenin size katacağı katma değeri gençken farkedebilmektir. Merak etmeyiniz bunu mutlaka farkedeceksiniz ama önemli olan gençken idrak edebileme şansına erişmiş olup olmamanızdır , önemli olan , Ya çemberin içindesiniz dir ya da dışında ama önemli olan çember değildir o çemberin kapsadığı alandır ... ![]() |
Konuya yeterince farklı pencerelerden yorum yapılmış. Şahsıma ait yaptığım şeyi anlatacağım, ihtiyacım olan, paramın yettiği kadar alabildiğim en kaliteli malı almak ve kullanılamaz hale gelinceye kadar kullanmak. |
Firmalar da kendi çapında haklı çünkü ürünleri eskiyip,yıpranmasa ve kullanılamaz hale gelmese insanlar yeni ürün almak istemeyeceklerdir. Bu nedenle ürünlerin ömrünü azaltacak ve onları eskitecek bir şeyler üzerinde çalışmışlardır hep. Artık yaptıkları şey çok basit sürekli yeni ürün çıkartarak ve ya güncelleştirerek piyasayı canlı tutmak ve güncel ürünleri eskitmek. Bizde onların istediğini yapıyoruz ve telefonumuz bozulmasa bile gidip yeni telefon alıyoruz.Sıkıldığımız için veya modası geçtiği için. Arabamız görevini yerine getirse dahi yüzü eskidiği için ve prestiji azaldığı için satıp yeni arabalar alıyoruz. Evde bir sürü giyeceğimiz varken mağazalar gidip tonla alış veriş yapıyoruz. Ve bunun gibi niceleri.. Hep daha yenisini istiyoruz.Çünkü teknolojinin çağın bu kadar gelişmesi günümüz neslini çabuk sıkılan ve hiç bir şeyden zevk alamayan bir nesil yaptı.Çünkü her şeyi elde edebiliyoruz.Beklemek diye bir şey yok sabır yok.Bu yüzden mutsuz hayattan zevk almayan ve eşinden dahi sıkılan bir nesil ortaya çıktı.Bir ortama giriyorsun iletişim denen bir şey yok herkesin kafası telefonda kimse birbiriyle konuşmuyor.Ya mesajlaşıyor ya da sosyal medya da zaman harcıyor.Eskiden dışarıda top oynamaktan dizlerimiz parçalanırdı.Şimdi çocuklar bilgisayardan kalkmıyor.Ve insanları aptallaştırıyor.Bir dizi akıllı telefona sahip aptal insanlar gibi.Çünkü her şeyi zaten araba,bilgisayar,telefon ve diğer ürünler yapıyor.İnsanların bir şey yapmasına gerek kalmıyor ki.. Özetleyecek olursak; Teknolojinin gelişmesi insanlık için ne kadar önemli olsa da - tarafları ve bizde bıraktığı olumsuz etkileri de göz ardı edilmeyecek kadar büyüktür... |
konu politik açılıma girsin istemiyorum ama işin kök nedenini merak etmezseniz , firmalar açısından , İnsanlar açısından , devletler açısından , etnik köken açısından , din açısından diyerek sonunda hep bir sömürülme kavramına gelen bir takım zincirleme sorgu çemberinin içinde kalırız. Tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan misali , kapitalizm açısından aşağıdaki yorum doğru bir açıklama olabilir, ama sosyal kavramaları benimseyen bir devlet veya sosyalist düşüncede tersine bakış açısı yaratır.
yine aynı şekilde dini açıdan şu konuya hassas olmalıyız, konusunu bize kabul ettiren etmen nedir diye düşünmek yerine , ''düşünce biçimin hatalı ''sonucu da bunlardan birisi olmaktadır. Hep asıl etmen olan beynin doyum noktasının nerede biteceği ve algılayacağını atlayarak ,bir sonraki adımın yararını zararını hedefleyerek dünyayı yaşanabilir bir yer yapamayız. Tersten düşünmek ise daha kalıcı kararlar alınmasına neden olacaktır. -------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- .Başka bir Dünya'da yaşam en yakın kaç yüzyıl içinde kaç kişi için geçerli olacaktır. .Eğer orta ve kısa vadede(yüzyıl mertebesi) dünya yaşamak için tek seçenek ise kaynakları nasıl verimli etken ve uzun vadeli kullanabiliriz. .Bunun niçin develtlerin alması gereken kararları birey olarak nasıl dayatabiliriz. .Bireylerin mutluluğu için reçete nedir? .Bu reçetede kaynaklar tükenmeden ,kısa vadede nasıl bir devlet , ulus vb yeni bir düşünce sistemi getirebiliriz. .Bu düşünce sistemini internet ve sosyal iletişim organları ile nasıl benimsetebiliriz. .Bu akım vurmadan kırmadan , zorlamadan , bireylerin haklarını çiğnemeden nasıl organize edilebilir. sorulara daha çok devam edebilirim ama soruların nereye gideceği değil bireyin kendisini nasıl yeniden organize edebileceği önemli. Kaynaklar eşit dağıtılmalı büyük bir masal gibi görünse de diğer seçenek zaten dünyanın nasıl bir yaşam vaat ettiğini ortaya koymaktadır. Sonumuz için bir yirmi veya otuz yıl olduğunu dahi düşünmüyorum. Bilesiniz |
Böyle bir şey olduğunuzu daha önce öğrenmiştim. Bu aralar detaylı araştırma içerisinde girmiştim ki burayı gördüğüm iyi oldu. 2 sene önce takır takır çalışan ve zamanının yeterince lüks olan telefonu neden şimdi donmaya/kasmaya başladı ? 2 senede ne değişti ? Tabiki android sürümü ve uygulamalar güncellendi. Güncellemelerin telefona kayda değer özellik ve iyileştirmeler kattığını artık kesinlikle düşünmüyorum. Facebook , messenger , youtube , whatsapp gibi kilit android uygulamalarının eski sürümlerini bulup yükledim telefona. Eskiye nazaran bariz hızlandı telefon. Bu durum sadece telefon için değil birçok şey için geçerli. Özet : Çalışan herhangi bir cihazı güncellemeyiniz. Araştırmalarım devam ediyor bakalım. |
Paylaşım için çok teşekkürler. |
Uzak geçmiş olmasa da üzeri tozlanmasın istedim. Umarım saygıyla karşılarsınız. |
:-) |
linkleri güncelledim izlemeynler mutlaka izlemeli , günümüzün satış hırsları nasıl bir dünya sunuyor bizlere , sonuçlarını daha net kavrayabilirsiniz. |
o kitabı ben de çok aradım kitap sitelerinde ama bulamadım..özeti sayılabilecek yazıyı okudum bilgisayarıma da kopyaladım duruyor yine de bulursam eğer bana kitap okutmayı sağlayabilecek yegane eser olabilir kendileri