Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir, 1 mobil kullanıcı
14
Cevap
308
Tıklama
1
Öne Çıkarma
Savaşlar Dünya’ya mı özgü? Ay’da barış mümkün!
M
3 gün
Yarbay
Konu Sahibi

Savaşlar Dünya’ya mı özgü? Ay’da barış mümkün!
MÖ 3600'den bu yana, büyük ve küçük toplam 14.531 savaş yaşandı ve kayıtlı tarihin tüm yüzyıllarında dünya sadece 292 yıl barış içinde yaşadı. Dolayısıyla barış, tarih boyunca bir istisna, çatışma ise kural oldu. Şimdi, insan türü gözünü yeniden gökyüzüne dikmiş durumda. Ay’ın güney kutbunda kalıcı üsler kurma planları, medeniyetin sınırlarını Dünya’nın ötesine taşımaya hazırlanıyor. Ancak bu büyük adım, beraberinde kadim bir soruyu da getiriyor: İnsanlık, yeryüzünde başaramadığı barışı Ay’da kurabilecek mi?



1960’larda Frank Sinatra’nın “Fly Me to the Moon” şarkısı, insanlığın Ay’a uzanan umut dolu yolculuğunun simgesiydi. 1969’da Apollo 11 ekibinin Ay yüzeyine ayak basmasıyla bu şarkı gerçekliğe de dönüşmüş oldu. Ancak 21. yüzyılın Ay keşifleri, nostaljik bir bilimsel yarıştan ziyade jeopolitik, ekonomik ve stratejik çıkarların merkezine yerleşmiş durumda.



Ay'ın statüsü değişti



Bugün ABD, Çin ve çok sayıda uluslararası ortak, Ay’ın güney kutbunda kalıcı üsler kurmayı hedefliyor. Bu bölge, kalıcı gölgede kalan kraterlerde su buzu barındırması nedeniyle büyük stratejik öneme sahip. Bu buz, yaşam desteği için suya dönüştürülebileceği gibi roket yakıtı üretiminde de kullanılabilir. Ayrıca Ay’ın yüzeyinde nadir toprak elementleri ve diğer değerli minerallerin bulunduğu düşünülüyor.



Ancak hem kaynakların sınırlılığı hem de uygun iniş ve üs kurma bölgelerinin azlığı, uluslararası gerilim ihtimalini artırıyor.



Savaşlar Dünya’ya mı özgü? Ay’da barış mümkün!
Bu riskleri azaltmanın yolu, uluslararası hukuk ve uzay anlaşmalarının güçlendirilmesinden geçiyor. 1967 tarihli Dış Uzay Antlaşması (Outer Space Treaty), hiçbir ülkenin gök cisimleri üzerinde egemenlik iddiasında bulunamayacağını belirtiyor. Antlaşmanın 1. maddesi, uzayın “tüm insanlığın ortak malı” olduğunu vurguluyor. Ancak tartışmalar, Ay’daki buz kaynaklarının kullanımı ile egemenlik ihlali arasındaki çizginin nerede olduğu sorusuna odaklanıyor.



Savaşlar Dünya’ya mı özgü? Ay’da barış mümkün!
Bu noktada ABD’nin öncülüğünde oluşturulan Artemis Anlaşmaları (Artemis Accords) devreye giriyor. 2020’de duyurulan bu çerçeve, uzay kaynaklarının çıkarılmasının egemenlik anlamına gelmediği ilkesini benimsiyor. Ayrıca kazı ve araştırma faaliyetlerinin yürütüldüğü alanlarda “güvenli bölgeler” oluşturulmasını öngörüyor. Ama bu bölgeler, bazı hukukçulara göre fiilen mülkiyet hakkı yaratma riski taşıyor.



Savaşlar Dünya’ya mı özgü? Ay’da barış mümkün!
Bugüne kadar 56 ülke Artemis Anlaşmalarını imzaladı. Bunlar arasında Tayland ve Senegal gibi ülkeler, hem ABD’nin Artemis programına hem de Çin’in Uluslararası Ay Araştırma İstasyonu (ILRS) projesine dahil. Bu durum, iki kutuplu sistem arasında diplomatik bir köprü kurma potansiyeli taşıyor. Türkiye, resmi olarak iki tarafa da imza atmış değil.



Ayrıca Bkz.NASA, SpaceX'in Ay görevini iptal edebilir: Yeni yarış başlıyor



Buna karşılık, Birleşmiş Milletler’in 1979 tarihli Ay Anlaşması (Moon Treaty) da halen geçerli bir uluslararası çerçeve sunuyor. Bu anlaşma, şeffaflık, bilgi paylaşımı ve uluslararası kaynak yönetimi ilkelerini esas alıyor. Ancak ABD, Çin ve Rusya’nın imzacı olmaması, uygulamada anlaşmayı zayıflatıyor. Yine de birçok uzay hukuku uzmanına göre Ay Anlaşması küçük güncellemelerle en adil ve sürdürülebilir model haline gelebilir.



Yeni çağ başlıyor



Savaşlar Dünya’ya mı özgü? Ay’da barış mümkün!
Gelinen noktada Dünya, Ay keşiflerinde yeni bir çağın eşiğinde durmakta. NASA’nın Artemis II görevi, dört astronotu Ay’ın yörüngesine taşıyacak ve Şubat 2026’da fırlatılması planlanıyor. Çin tarafında ise “Lanyue” adlı insanlı iniş aracı testlerden başarıyla geçti. Pekin yönetimi, ILRS projesi kapsamında yaklaşık on ülke ile iş birliği yürütüyor.



Her iki süper gücün projeleri –NASA’nın Artemis Üs Kampı ve Çin’in ILRS programı– insanlığın Ay’daki kalıcı varlığının temellerini atıyor. Fakat asıl mesele, insanlığın yeryüzündeki rekabetini Ay’a taşıyıp taşımayacağı.



21. yüzyılda, “ilk gidenin sahip olduğu” Vahşi Batı anlayışını Ay’a taşımak mümkün değil. Oraya kim giderse gitsin, herkes aynı gezegenin insanı olacak. Uzay ve Ay, ekonomik gelişimden bilimsel ilerlemeye kadar pek çok alanda iş birliği için benzersiz fırsatlar sunuyor. Bu nedenle, insanlığın uzaydaki varlığını genişletmesi sadece bir hedef değil, bu yüzyılın en büyük zorunluluğu olarak görülmeli.




Kaynak:https://phys.org/news/2025-10-spacefaring-nations-conflict-moon.html

DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.

Üye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.

Üye Ol Şimdi Değil

 Haberi Portalda Gör

butun "herkes ayni gezegenin insani" soylemi ciddi kazanc saglayan ilk kaynagin bulunmasiyla sona erer. su an karsilikli bariscil anlasmalarin olmasin tek nedeni erisimin cok kisitli olmasi ...
Yoruma Git
Yorumun Devamı darkaura - 3 gün +6
Nereye barış olacak, daha da kızışır nadir özel elementlerin keşifleri ile.

Atatürk'ün "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" sözü birebir burada da geçerli olacak...
Yoruma Git
Yorumun Devamı Spider_hip - 3 gün +3
D
3 gün
Yarbay

butun "herkes ayni gezegenin insani" soylemi ciddi kazanc saglayan ilk kaynagin bulunmasiyla sona erer. su an karsilikli bariscil anlasmalarin olmasin tek nedeni erisimin cok kisitli olmasi ve maddi kazanc saglayan bir kaynagin bulunmamasi. uzay madenciligi gibi gercek maddi getirisi olan faktorler isin icine girdiginde the expanse dizisine benzer gergin politik ortam hemen sekillenir, savaslar eksik olmaz.




S
3 gün
Yarbay

Nereye barış olacak, daha da kızışır nadir özel elementlerin keşifleri ile.

Atatürk'ün "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" sözü birebir burada da geçerli olacak. Genişletilmiş versiyonu, dünyada sulh, uzayda sulh olur.

Onları oraya gönderen ülkeler milyarlarca dolar harcayacak, oraya en ufak ekstra lazımlı elementleri göndermek milyarlarca dolar olacak. Sonra orada işe yarar ama az miktarda element bulacaklar, diğer ülke ile paylaşacaklar. Dünyada sulh sağlanmadan mümkün değil.



Bu mesaja 1 cevap geldi.
S
3 gün
Binbaşı

Çok romantik bir bakış açısı olmuş ve bana kalırsa tüm insanlığın mülkiyeti olması kadar saçma bir durum yok -Afrika'da totosunda yaprak ile bile gezmeyen kabileler ile Ay ve Mars'a insanlı görevler yapmaya çalışan halkları eşit görme(uzayda mülkiyet açısından) de nasıl bir kafanın ürünüyse artık-; ona bakılırsa dünya da uzayda bir gezegen tüm insanlığın ortak mülkiyeti ama pratikte işler hiç de o şekil ilerlemiyor; çalışan ilerler, çalışmayan nalları diker, silinir gider; ister evrim deyin, ister Allah'ın adaleti...




K
3 gün
Yarbay

Savaşların sebebi bulunduğumuz gezegen değil tamamen insanoğluyla ilgili. Ay’a da gitse Mars’a da gitse orada da kolonileşip, ayrışıp daha sonra savaşacak. İflah olmaz bir topluluk.



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

H
3 gün
Binbaşı

İnsan oğlunun genetik kodunda var ne yazık ki savaşmak ve bölgecilik ondan mümkün değil. Gün gelir her şey herkese yeter ne bileyim yemek içmek gezmek tozmak yeni bir şey edinmek mesele olmaz o zaman savaşlar bitter geriye haberlere mahale kavgası veya ev içi huzursuzluk haberleri kalır. O zaman kadar güçlü devletler güçsüzlüklere demokrasi götürmeye devam eder durur.




N
3 gün
General

Evet, Ay'da barış mümkün, kulağa mantıklı geliyor ama durum sanılandan biraz daha nüanslı ve daha kompleks olabilir.

Ay'ın zorlu koşulları ve Ay yatırımlarının risk ve maliyetleri kesinlikle sıfır toplamlı bir oyundan ziyade pozitif toplamlı bir oyunu ve iş birliğini teşvik etmekte ama konuda söylendiği gibi olası değerli kaynaklar ve daha kıymetli alanlar konusu devreye girdi mi işler Ay'da olmasa bile Dünya'da değişiyor.

Yani Ay'ın bölüşümü veya kaynaklarının kontrol kavgası/savaşı Ay'da değil de Ay'ın statüsünü masada belirlemek üzere Dünya gezegeninde - Dünya'daki anlaşmazlıkların yol açtığı çatışmalar ve pazarlıkların yanı sıra - vuku bulabilir!

Fakat bir yandan oradaki potansiyel olarak değerli materyallerin yataklarına ve rezervlerine rağmen Dünya'ya yönelik bir Ay kaynak sömürüsünün pek de fizibil olmadığı gerçeği mevcut, bu da Ay üzerinde/üzerine çatışma ihtimalini zayıflatan bir faktör. Yatak ve rezerv bulunsa bile fizibilite hala çok ciddi bir sorun, kaynak bulunması da çok şey değiştirmiyor.

Ay sömürüsü mevzusundaki fizibilite sorununun çözülmesi konusunda pek de iyimser olmadığımı söyleyeyim. Çözülmemesi Ay'da barışın garantisi olabilir ama zaten Antartika'da da benzer sebeplerden dolayı barış var ve savaş yok.

Yani Antartika analojisinden yola çıkarsak Ay gibi insanlığın gelişimine düşman ve medeniyetin alışıldık merkezlerine ırak bir çoraklıkta "barışı elde etmek" büyük bir beceri ve başarı sayılabilir mi emin değilim.

En azından bir Roma Barışı (Pax Romana) başarısı gibi addedemeyiz, ki Roma devleti ancak Akdeniz çehresinde uzun süreli bir barış sağlamıştı, Roma gücü sınırlarında ve sorunlu bölgelerinde devamlı savaşıyordu hatta buralarda - mesela Ren ötesi Germania'da - bir savaş ekonomisi ve savaş yoluyla askeri-siyasi kariyer/prestij alanı oluşturduğu için savaş daima sürsün istiyordu. Roma "barış getiren" emperyal varlığını vahşi "Barbaricum" ile meşrulaştırıyordu. Roma Barbaricum ile medeni - ekosisteminin merkezinde kentler bulunan içtimai olarak çok daha gelişmiş klasik Greko-Romen kültürlü - dünya adına daima savaşıyordu.

Ay da Barbaricum gibi vahşi bir ortam ama orada ne savaşabileceğiniz bazı vahşiler, ne kolayca sömürülebilecek kaynaklar, ne de tek bir akarsuyu geçerek medeni dünyaya/ülkenize dönebileceğiniz görece kısa ve maliyetsiz bir güzergah var.

Onun için haberde yapılan Ay'ın zamanında Amerika Birleşik Devleti'ne bağlı birbirini yiyen sömürü unsurlarının yayıldığı bakir Vahşi Batı (namı diğer "The Frontier") gibi olmadığı tespiti çok yerinde.

Uzay bilimsel açıdan çok değerli ama bence ekonomik açıdan bir fırsatlar kapısı değil, bilakis çok düşmanca bir ortam. Konuya anlaşılabilirlik, biraz daha aşinalık kazandırmak için yaptığımız tüm "dünyevi" benzetmelerin ötesinde dış/derin uzay Dünya'dan çok farklı bir paradigma. Musk gibiler uzayı gerçekten çok yanlış okuyorlar.

Günün birinde insanlığın bir kısmı Dünya'yı kalıcı olarak terk edip uzayda kalıcı biçimde yaşam kurarsa bunu istediğinden dolayı değil, eli mahkum olduğu, Dünya tamamen yaşanmaz bir yer haline geldiği için yapacak (Güneş'in G-tipi bir yıldız olarak ömrünün ilerleyen sürecinde Kırmızı Dev faslına başkalaşmasından söz ediyorum). Geriye kalanlar itlaf olacak. Ama buna daha milyonlarca yıl var (tabii müthiş becerilerimizle Dünya'yı sonunda bir Venüs'e çevirip tüm süreci çok daha erkene almazsak ya da uzay veya jeoloji kaynaklı bir başka küresel felaketle yüzleşmezsek).

Bizim için, hayat için, ekonomik-medeni yaşam için en iyi yer hala gezegenimiz olan Dünya. Onun için Dünya'ya iyi bakmalıyız. Ay, Mars vb birincil önemde olmamalı.



< Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >


Bu mesajda bahsedilenler: @Metin
L
3 gün
Yarbay

Bu mahlukatlar her yerde savaşır?




T
3 gün
Yarbay

insanın olduğu hiçbir yerde barış mümkün değil


Bu mesaja 1 cevap geldi.
N
3 gün
General

Savaş ve barış derken aslında bu iki kavramı da biraz açmak gerekir. Esasında insandaki potansiyel ve gene çok yaygın şiddet, kavga ve cinayet eğilimlerini savaş mefhumundan ayırmakta fayda var çünkü antropoloji ve etnografi literatürü savaş kavramı ve olgusunu bilmeyen toplumlar kaydetmiştir. Gerçekten bazı toplumlar - farklı grupların şiddet ve maksat içeren birbiri arasındaki örgütlü çatışma tanımından hareketle - savaş nedir bilmemektedir; yani Kant gibi bir filozofa ihtiyaç duymadan varsayılan bir durum olarak/bilinçsiz şekilde ebedi bir barış halindedirler. Savaş nosyonunu bilen bir toplum onlara savaşı öğretmediği veya kendileri bir şekilde - şiddet ve saldırganlık potansiyelleriyle - savaşı icat etmedikleri sürece bu sadece kanıksanmış olan ve esasında zaten varolamayan savaş mefhumu gibi tanımlanmamış olan barışın bozulması imkansızdır. Bu toplumlarda şiddet vuku bulsa bile bunlar tamamen bireysel veya münferit vakalarla sınırlı ve sadece dayak, kavga, en kötü ihtimalle yaralama ve cinayet sınıfında.

Dolayısıyla savaş şiddete yönelik insan eğilimlerinden ve insanın evrimsel saldırganlık kapasitesinden türese de, aslında tamamen sonradan icat edilmiş bir fenomen, insan doğasının ayrılmaz bir parçası veya kaçınılmaz bir özelliği değil. Savaş bu anlamda tıpkı bir mahkeme, meclis veya evlilik kurumu gibidir. İçinde bulunduğumuz ve etkileştiğimiz toplumlardaki kültürel-kavramsal varlığını kanıksadığımız ve bir takım biyolojik niteliklerimizle sinerji oluşturabildiği için bize kaçınılmaz gelen kültürel bir icattır savaş.

Kısaca antropolojinin gösterdiği üzere dediğin gibi olmak zorunda değil. Savaş nedir bilmeyenler tamamen savaşın yokluğu/karşıtı olarak barışı nasıl bilebilir ki zaten, ancak "daimi bir barış" durumunda yaşarlar. :D

Bu arada antropolojinin savaş hakkındaki bu nüanslı ve hakim icat görüşü savaşın icat edilmesi ve üretilmesinde ekolojiye (bulunulan çevreye) büyük bir vurgu yapmakta ve esasında ekolojinin savaş olgusunu ürettiği yaklaşımdan hareketle söylenebilir ki savaş olgusu icat edilmiş olup bilinse dahi Ay ortamı / ekolojisi bir savaşa hiç müsait değil.

Afalladınız, değil mi? :) Bilim işte böyledir. İnsanı afallatır. Efesli diyalektik didaktik antik büyüğümüz Herakleitos'un deyişiyle "her yerde olan herkese yeten düşünceyi bilmektir" bilim. Güneş bile bilimden kaçamaz, hakikatin hizmetkarları onu kaçtığı yerden bulup çıkarırlar.



< Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >


Bu mesajda bahsedilenler: @Thomas Anderson
G
2 gün
Binbaşı

Yurtta, Dünyada ve Evrende Barış'ın olabilmesi için ön ve gerekli koşul:

Eşitlik düşüncesinin hakim olması.

Bunun için de; fizyolojik, düşünsel ve sayısal farklılıkların, kendileri gibi olmayanlara göre üstünlük olmadığının ve onlarla eşit haklara sahip olunduğunun içselleştirilnesi gerekiyor.

Bu sağlanırsa; her türden faşizan zihniyetin ideolojik zemini yok edilmiş olunur.

Tabi ki önce kendimize bakmamız gerekir.

Eşitliğin olmadığı (dolayısıyla Hak, Hukuk ve Adaletin olmadığı) yerlerde, Barış'ın B'si bile olmaz.

https://tr.wikipedia.org/wiki/E%C5%9Fitlik



< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >


Bu mesajda bahsedilenler: @Spider_hip
O
2 gün
Yüzbaşı

aylı dünyalı savasi başlar



< Bu ileti Android uygulamasından atıldı >

S
2 gün
Yarbay

savaşlar doğaya özgü



M
2 gün
Yarbay

*altına hücum
Devrinden
*Aya hücum
Devrine geçiyoruz, geçmiş olsun



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

T
2 gün
Yüzbaşı

Bizim imza atmamıza gerek yok. Bu gerici ve cahil halk ile Ay bize çooooooooook uzak.



< Bu ileti Android uygulamasından atıldı >

DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.