| bu norveç devleti avrupanın en pahalı akaryakıtını satıyor. kendi petrolünü üretmesine rağmen. bu parayı da 2050 yılından sonra çıkabilecek olan bir enerji krizinde enerjisiz... |
| bu norveç devleti avrupanın en pahalı akaryakıtını satıyor. kendi petrolünü üretmesine rağmen. bu parayı da 2050 yılından sonra çıkabilecek olan bir enerji krizinde enerjisiz kalmamak için saklıyor. Ayrıca en fazla yenilenebilir enerji yatırımı yapan ülkelerden birisi. insanları israfı sevmiyor ve çok çalışıyor. |
| p |
|
petrolden kazandığı paranın çoğunu enerji verimliliği için harcayan tek ülke sanırım. elektrikli araç satışında da rekor kırmışlardı diye hatırlıyorum. uzakdoğu'ya köpekbalığı yüzgeci ithalatında önemli bir rol oynamak gibi şerefsizliğe sahipler ama karbon salınımı konusunda titizler. keşke denizlerdeki sürdürülebilirliği de düşünseler. |
| Her fırsatta iktidarı eleştirme hevesinizi anlıyorum da, rüzgar enerjisi hakkında hiçbir şey bilmeden 128 milyar, kıç yalamayla enerji üretme, hele de "bizde olsa rüzgar ... |
|
Her fırsatta iktidarı eleştirme hevesinizi anlıyorum da, rüzgar enerjisi hakkında hiçbir şey bilmeden 128 milyar, kıç yalamayla enerji üretme, hele de "bizde olsa rüzgar enerjisi buluşu yapanı öldürürler" gibi eleştiriler çok komik kalıyor. Türkiye rüzgar enerjisi konusunda hiç fena bir noktada değil çünkü. Çok geç başlanmış olmasına rağmen hızlı bir yükselişle dünyada ilk ona girdik (veya 11. sıradayız emin değilim) TUREB raporlarına bakarsanız yalnızca 2020 yılında Türkiye'nin kurulu gücü %15 arttı ve 1250 MW'lik bu artış, Çin, ABD, Brezilya ve İspanya'dan sonra dünyadaki en yüksek artış. Üstelik Türkiye henüz off-shore rüzgar enerjisi altyapısı kurmadı bile (en son Karadeniz için Danimarka ile bir proje vardı ama ne oldu bilmiyorum). Mükemmel miyiz? Alakası yok. OECD raporlarında Türkiye'deki bürokrasi yerden yere vuruluyor ve hatalar giderilirse çok daha hızlı artışların sağlanabileceği belirtiliyor. Eleştirecekseniz siz de böyle eleştirin. Bu çağda bir yabancının bizi deveye biniyor zannetmesi neyse bir insanın kendi ülkesinin rüzgar enerjisini kullandığını bilmemesi de o, hatta daha da kötü. |
|
Şirketin Rüzgâr Yakalayan adını verdiği rüzgâr türbini, yüzlerce küçük türbinin metal bir yapı üzerinde yükselmesi prensibiyle işleyen bir yöntem olarak karşımıza çıkıyor. 324 metre yüksekliğe sahip olacağı ifade edilen sistemin bir yılda üreteceği elektrik ise yaklaşık 80 bin evin enerji ihtiyacını karşılayabilecek. Şirket yetkililerinin yapmış olduğu açıklamalara göre Rüzgâr Yakalayan sistemi, hâlihazırda kullanılan en güçlü türbinlere kıyasla beş kata kadar daha fazla elektrik üretebilecek. Ayrıca Bkz.Marmara Denizi'ndeki müsilajın yoğunluk haritası oluşturuldu WCS’e göre Rüzgâr Yakalayan’ı diğer türbinlerden ayıran en önemli özelliklerden biri sistemin rüzgâr tarama kapasitesi. Dünyanın en büyüğü kabul edilen 15 MW kapasiteli Vestas V 236’ya kıyasla iki buçuk kat daha geniş bir tarama kapasitesi sunan sistem, sahip olduğu küçük pervaneler sayesinde neredeyse her tür rüzgâr tipine tepki verebiliyor. Maliyetlerde ciddi düşüşÖzellikle kuvveti rüzgârlarda zarar görmeyi engellemek adına pervanelerini indiren klasik rüzgâr türbinlerinin aksine çalışmaya devam eden Rüzgâr Yakalayan, teorik anlamda %500 oranında daha fazla yıllık üretim vadediyor.
Norveçli şirketin geliştirdiği sistemin bir diğer avantajı ise küçük türbinlerin sahip olduğu üretim, kurulum ve bakım maliyetleri. Deniz üzerinde diğer türbinler gibi kuruluşu gerçekleştirilen sistemin, rakiplerinin aksine vinç ve özel tasarım gemilere ihtiyacı bulunmuyor. Son olarak WCS’nin geliştirdiği sisteme biçtiği ömür, yaklaşık 50 yıl olarak karşımıza çıkmakta. Bu da rakiplerine kıyasla en az 20 yıl daha uzun operasyon süresi demek. Sistemin ne zaman tam anlamıyla hayata geçeceği ise henüz belli değil. Ancak şirket, vaatlerini gerçekleştirebilirse rüzgâr enerjisi sektörü çok daha hızlı bir atılım gerçekleştirebilir. Kaynak:https://freegameguide.online/2021/06/11/norway-unveils-giant-wind-catcher-capable-of-powering-80000-homes/?amp |
DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.
Üye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.
|
petrolden kazandığı paranın çoğunu enerji verimliliği için harcayan tek ülke sanırım. elektrikli araç satışında da rekor kırmışlardı diye hatırlıyorum. uzakdoğu'ya köpekbalığı yüzgeci ithalatında önemli bir rol oynamak gibi şerefsizliğe sahipler ama karbon salınımı konusunda titizler. keşke denizlerdeki sürdürülebilirliği de düşünseler. |
|
Her fırsatta iktidarı eleştirme hevesinizi anlıyorum da, rüzgar enerjisi hakkında hiçbir şey bilmeden 128 milyar, kıç yalamayla enerji üretme, hele de "bizde olsa rüzgar enerjisi buluşu yapanı öldürürler" gibi eleştiriler çok komik kalıyor. Türkiye rüzgar enerjisi konusunda hiç fena bir noktada değil çünkü. Çok geç başlanmış olmasına rağmen hızlı bir yükselişle dünyada ilk ona girdik (veya 11. sıradayız emin değilim) TUREB raporlarına bakarsanız yalnızca 2020 yılında Türkiye'nin kurulu gücü %15 arttı ve 1250 MW'lik bu artış, Çin, ABD, Brezilya ve İspanya'dan sonra dünyadaki en yüksek artış. Üstelik Türkiye henüz off-shore rüzgar enerjisi altyapısı kurmadı bile (en son Karadeniz için Danimarka ile bir proje vardı ama ne oldu bilmiyorum). Mükemmel miyiz? Alakası yok. OECD raporlarında Türkiye'deki bürokrasi yerden yere vuruluyor ve hatalar giderilirse çok daha hızlı artışların sağlanabileceği belirtiliyor. Eleştirecekseniz siz de böyle eleştirin. Bu çağda bir yabancının bizi deveye biniyor zannetmesi neyse bir insanın kendi ülkesinin rüzgar enerjisini kullandığını bilmemesi de o, hatta daha da kötü. |
|
Ülkedeki bütün çatılar boş duruyor. Ne yapıyor bizimkiler? Elektrik firması güneş enerjisi kuran adama şirketlerini zarara uğratıyorlar diye dava açıyor. Başka biri ise güneş enerjisinden kar edeceğini düşünürken dağıtım bedeli adı altında zarar ettiriliyor. Bu kafalarda olan yönetimler anca bize zarar veriyor!. Bakın daha yeni çıktı arıtma sistemlerinin kurulması ve yıllarca kanalizasyonların fabrikalarının atıkları Marmara'ya boşaltıldı. Artık çevre isyan ediyor! Biz ise hala bizi yönetemeyenlere bel bağlıyoruz! Bizi refaha kavuşturacak karını sanıyoruz. 20sene boyunca iyi uyuttular valla bizi yıllarca kimse kusura bakmasın! Hatta belediye başkanlığını da katarsak 25 sene. |
|
1 tanesinin bakımını yapacağına 100 tanesinin bakımını yapacaksın. Bu hepsinin titreşimini nasıl engelleyecekler acaba. Üretsinler kullanılsın 3-5 yıl görelim ki sorunlardan dolayı olmaz gibime geliyor. |
| Bizde de kıç yalayanlar var; onların ürettiği enerji daha fazla ama kullanılabilir değil. |
| Bence dini kitaplarda yazan allah norveç ve danimkara.Çünkü adamlar tanrı gibi yaratıcı,üretici,çalışan,pilanlı-programlı,disiplinli,en önemlisi de ileri görüşlü!.Keşke norveçli danimarkalı doğsaydım.Adamlar 1 numara 1 tirilyon yıldız. |
| Biz daha 128 milyara kimlerin çöktüğünü öğrenemedik. Enerji işlerine sıra gelmez kolay kokay. |
|
onlar düşünüyor, biz düşünmüyoruz şeklinde yorumlamamak lazım. elbette bizim de ülkemizde bir çok çevreci, enerji tasarrufu odaklı, yenilenebilir enerji temalı projeler veya çalışmalar var. Ve bu konuda daha da çok çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. bu dünyanın ve dünyada yaşayan insanların faydası için kim çalışıyorsa takdir etmek lazım. kim ki zararına çalışıyorsa başını ezmek lazım. bu konuda insanlarımızın bilinçli bir şekilde birlikte hareket etmesi hepimizin menfaatine. toplumların entellektüel seviyede bu konuları tartışıp, faydalı çıkarımlar yapabilecek seviyeye gelebilmeleri için gerekli olan ortamların da olması gerekiyor. özellikle üniversitelerin daha bağımsız, daha araştırma ve geliştirmeye odaklı, tamamen özerk, kendi gelir modelini oluşturup, kendi kararlarını uygulayabilecek kudrete sahip olmaları çok önemli. bir toplumun eğitim kurumlarında tartışılan fikirler ne kadar maddeden uzak ise entellektüel seviyesi de o kadar yüksek oluyor. Paranın, makamın, şanın , şöhretin tartışıldığı üniversitelerde bilim de olmuyor. gelişme de olmuyor. |
| rüzgar ve güneş enerjisi ile ilgili gelişmeler her zaman sevindirici olmuştur benim için. umarım bu proje gerçek olur ve bir gün evimizde kullanabilecek duruma gelir. |
| Kuşlar girmemesi için kafes şeklinde kapalı olması gerekli |
| Her kıç yalayanın hareket enerjisini kullansak dünyada 1. Olurduk |
| Allah başımızdan eksik etmesin en azından onlar düşünüyor |
|
biz daha iyisini yaptık adamın ömrünü bitirdik Videoyu izlemek için tıklayınız neyse daha önemli icatlarımız var "papaz eriğini imam eriğine çevirme projesi oynayı" veriyorsun kutsalı zemzem suyunu ohh miss.. |
| Karbon salınımını azaltmada lider ülkelerden biri şaşırtmadı |
|
Rüzgar türbinleri şehirlerin elektriğini üretmiyor. Şehiri bırakın, bir sitenin, bir apartmanın elektriğini bile üretemez. Rüzgar türbinleri sadece dönerek, elektrik üretiyormuş gibi yapıyor. Rüzgar olsa da olmasa da dönüyor. Türbin kanatları kapalı (pitched-off) konumdayken bile dönüyor. Belgeleri var. Peki bu türbinlere milyarlarca dolar neden harcanıyor? Yeni bir sektör oluşturmak için. Yorumunuzdaki "Türbin Zenginleri" kısmı bu gerçege değiniyor. Rüzgar türbinleri elektrik üretmiyorsa, prizdeki elektrik nerden geliyor? Şehir dışında sık görülen yüksek pilonlara asılı kablolarla atmosferdeki statik elektrik çekiliyor, substation / alt istasyonlarda yıldırım koruma (cut-off) ve çeşitli güvenlik devrelerinden geçirilip 1000V altına indiriliyor, şehir içinde trafolara dağıtılıyor. Trafoda 220V 'a indirilip yerleşim bölgelerine dağıtılıyor. Atmosferde tüm insanlığın elektrik ihtiyacının en az yüz katı, tükenmeyen elektrik var. Bu, akademik çalışma ile belgeli. Fotoğrafta örneği görülen pilonlar, atmosferik elektriği çekme amaçlı, o yüzden yanyana bir çok pilon hattı döşeniyor. Amaç elektriği iletmek olsa, yanyana pilon inşa etmek her açıdan mantıksız. Peki tüm bunlar neden yapılıyor? Atmosferden bedava elektrik çekip kazık tarifeden satmak için. Elektrikli araçlar yaygınlaştıkça elektrikteki kazığı daha cok hissedeceğiz. < Resime gitmek için tıklayın > |
|
Rüzgar türbinleri rüzgar olsa da, olmasa da dönecek şekilde tasarlanmıştır. Şu videoya dikkatle bakın https://www.youtube.com/watch?v=FPvPA07kAvo Çalılar kımıldamıyor bile. Rüzgar yok sıfır. 30m kadar yüksekte rüzgar türbinleri hınca hınç dönüyor! Bunun gibi bir iki video daha var. Yerde hiç rüzgar yok, 30 m yüksekte 2 Megawatt gücünde türbini döndürecek şiddette rüzgar var! Bu olanaksız. Bunun tek açıklaması rüzgar türbinleri içerden bir motor ile döndürülüyor. Danimarka-Almanya denizinden 70km uzakta Sylt rüzgar çiftliği tanıtım videosu https://www.youtube.com/watch?v=RqdE53JhJ4E platformun ortadaki türbin kanatları kapalı (pitched-off konumda) olmasına ragmen 44:37 - 44:43 arasında dönüyor. Onun arka sağındaki türbin 44:42 - 44:45 arasında pitched-off konumda dönüyor. Video yaklaşık 6x time-lapse. 6 ya bölerek hızı normalize edince türbinlerin standart hızı olan 30-35rpm da döndüğü ortaya cıkar. Türbinler pitched-off konumda standart hızda nasıl döner? Ancak türbin içinde motor ile dönebilir. Türbinlerin içinde, türbini sürekli döndürebilecek türde bir motor var bu kesin. Burada bahsettiğimiz türbin, evin bahçesine kurulan "rüzgar gülü" dediğimiz hafif türbinler değil 2MW 4, 5MW, 7MW gibi büyük boy türbinler yani şehirlere elektrik veriyor denilen türbinler. Türbin içindeki motor elektrikli ise şebekeden elektrik çekiyor demektir. Bu durumda rüzgar türbinleri elektrik üretmiyor, tüketiyor demektir ancak Siemens SWT 2.3 'ün test amaçlı çalıştırıldığı şu videoda, türbini dönmeye başlarken jet motoru sesi geliyor. Türbini döndüren elektrikli motor olsaydı, öyle jet sesi olmazdı. Bu durumda, rüzgar türbinini içerden döndüren motor elektrikli değil, jet motoru oldugu sonucu çıkar. https://www.youtube.com/watch?v=3bYZ14eebFw Atmosferde tüm insanlığın elektrik ihtiyacının en az yüz katı elektrik olduğu şu çalışmada bahsediliyor: < Resime gitmek için tıklayın > Tesla'nın bir yanıltmaca oldugunu düşünüyorum. AC / DC olayı da yanıltıcı. AC şehir içinde özellikle bina içlerinde voltajın kolaylıkla indirgenmesi için düşünülmüş bir sistem olarak görünüyor. Sehir içine, pilonlarla 1000V AC olarak geliyor, trafolarda bu 220V AC'ye indirgeniyor. Bina içinde 220V, laptop için 21-14V 'a cep telefonu için 5V'a kolaylıkla güvenli şekilde indirgeniyor. AC uzun mesafede az kayıpla elektrik taşımak için kullanılıyor denilyor. Yanlış. Çin'de Guquan pilon hattında 1 milyon Volt elektrik DC olarak, binlerce km uzaga kadar gidiyor. Cunku pilonlar atmosferdeki statik DC elektriği çekiyor. Atmosferde AC diye bir şey yok. Statik, direct current var. Elektrik tüm dünyada atmosferdeki statik elektrik cekilerek üretiliyor. Bunca elektriğin barajlardaki jeneratörün dönerek, termik santralde kömür yakılarak , solar tesiste güneş açarak, sağlanması mümkün değil Enerji santralleri "bakın elektrik burada üretiliyor" denmek için inşa ediliyor. Önümüzdeki yıllarda milyonlarca e-araç kullanıma girecek, hepsi gece gündüz şarj edilecek, onca elektrik nereden gelecek. Bu ancak atmosferde her daim yüklü katrilyonlarca GWh'lık statik elektrik çekilerek sağlanabilr, onlarca yıldır böyle sağlanıyor. Başka açıklaması yok. < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > |
| Valla çok mantıklı bu vakte kadar niye kimse düşünmemiş hayret :) |
| Kağıt üzerinde çok iyi gözüküyor. Umarım bu tip projeler tüm dünya da yaygınlaşır. |
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle