Şirketin elektrikli ve dikine iniş kalkış yapan hava aracı (eVTOL) VA-X4, içlerinden Amerikan Havayolları gibi önemli şirketlerin bulunduğu bir gruptan 1,000 adete kadar ön sipariş aldı. Amerikan Havayollarının 250 ila 350 hava aracı siparişi verdiği listede, Virgin Atlantic’in 50 ila 100 ve uçak kiralama kuruluşu Avolon’un 310 adet siparişi bulunuyor. Ticari uçuşlar, 2024 yılındaElektrikle çalışan VA-X4, pilot haricinde dört kişiye kadar yolcu taşıyabiliyor. Dünya’nın onaylı ilk kanatlı ve tam elektrikli eVTOL hava aracı olma özelliği taşayan VA-X4’ün 2024 yılında ticari uçuşlara başlaması bekleniyor. 193 km. menzile sahip aracın maksimum hızı ise 325 km/s olarak belirlenmiş. Oldukça sessiz olduğu ifade edilen hava aracının bir helikoptere kıyasla yüz kata kadar daha az ses ürettiği belirtiliyor. 15 metre kanat uzunluğuna sahip Va-X4 450 kg yük kapasitesine sahip. Ayrıca Bkz.Norveç’li yenilenebilir enerji şirketi, çoklu türbin platformu Rüzgâr Yakalayan'ı duyurdu Şirketin CEO’su Stepen Fitzpatrick elektrikli hava araçlarının 21. yüzyıla damga vuracağını iddia ediyor. Fitzpatrick’e göre bundan 70 yıl önce jet motorları havacılık sektörünü nasıl değiştirdiyse elektrifikasyon da 21. yüzyılda aynı etkiyi yapacak. VA-X+’e ait tanıtım videosuna aşağıda göz atabilirsiniz. Kaynak:https://electrek.co/2021/06/11/egeb-american-airlines-virgin-atlantic-order-e-air-taxis-from-uk-startup/ |
Ayrıca Bkz.Jüpiter'in dev uydusu Ganymede 'yakından' görüntülendi: 21 yıl sonra bir ilk DARPA’nın 2017 yılında çalışmalara başladığı savunma sistemi özellikle meskun mahallerde intikal halinde olan konvoy araçlarının korunması için geliştirilmiş. Geliştirilmiş bir Humvee personel taşıyıcının tespit aracı olarak kullanıldığı sistem, düşman dronlarının araç üzerindeki X-dalga radarla tespit edilmesiyle harekete geçiyor. Pervanelere dolanıyorDüşman dronlarını takip etmeye başlayan radar, söz konusu hava araçlarını imha etmek maksadıyla kendi önleyici dron çözümünü hava fırlatıyor. Sistemin sahip olduğu otonom hareket kabiliyeti ve farklı sensörler yardımıyla rakibiyle bir anlamda eşleşen önleyici dron, bu aşamada DARPA’nın “sağlam, lifli şeritler” adını verdiği çözümü ateşliyor. Düşman hava araçlarının pervanelerine dolanan pembe renkli bu karışım, rakip hava aracının işlemez hale gelmesini ve böylece yere çakılmasını sağlıyor. Sistemin ABD ordusuna entegrasyonu için Dynetics adlı şirketle çalışılacağını ifade eden DARPA Taktiksel Teknoloji Bürosu MFP program müdürü Gregory Avicola, “amacımız hareket halindeki araç konvoylarının korunması olduğu için boyut, ağırlık ve güç anlamında küçük ayak izine sahip araçlara odaklandık. Bu sayede çok daha uygun fiyatlı ve kolay işletilebilir bir sistem geliştirdik.” ifadelerini kullandı. Aşağıda hareket halinde izleyebileceğiniz MFP’nin iki farklı varyantı bulunuyor. Bir tanesi videoda göreceğiniz helikopter sürümü iken diğeri ise aracın sabit kanatlı uçak benzeri hali. Kaynak:https://www.popularmechanics.com/military/research/a36664341/darpa-drone-killer-mobile-force-protection/ |
Şirketin Rüzgâr Yakalayan adını verdiği rüzgâr türbini, yüzlerce küçük türbinin metal bir yapı üzerinde yükselmesi prensibiyle işleyen bir yöntem olarak karşımıza çıkıyor. 324 metre yüksekliğe sahip olacağı ifade edilen sistemin bir yılda üreteceği elektrik ise yaklaşık 80 bin evin enerji ihtiyacını karşılayabilecek. Şirket yetkililerinin yapmış olduğu açıklamalara göre Rüzgâr Yakalayan sistemi, hâlihazırda kullanılan en güçlü türbinlere kıyasla beş kata kadar daha fazla elektrik üretebilecek. Ayrıca Bkz.Marmara Denizi'ndeki müsilajın yoğunluk haritası oluşturuldu WCS’e göre Rüzgâr Yakalayan’ı diğer türbinlerden ayıran en önemli özelliklerden biri sistemin rüzgâr tarama kapasitesi. Dünyanın en büyüğü kabul edilen 15 MW kapasiteli Vestas V 236’ya kıyasla iki buçuk kat daha geniş bir tarama kapasitesi sunan sistem, sahip olduğu küçük pervaneler sayesinde neredeyse her tür rüzgâr tipine tepki verebiliyor. Maliyetlerde ciddi düşüşÖzellikle kuvveti rüzgârlarda zarar görmeyi engellemek adına pervanelerini indiren klasik rüzgâr türbinlerinin aksine çalışmaya devam eden Rüzgâr Yakalayan, teorik anlamda %500 oranında daha fazla yıllık üretim vadediyor. Norveçli şirketin geliştirdiği sistemin bir diğer avantajı ise küçük türbinlerin sahip olduğu üretim, kurulum ve bakım maliyetleri. Deniz üzerinde diğer türbinler gibi kuruluşu gerçekleştirilen sistemin, rakiplerinin aksine vinç ve özel tasarım gemilere ihtiyacı bulunmuyor. Son olarak WCS’nin geliştirdiği sisteme biçtiği ömür, yaklaşık 50 yıl olarak karşımıza çıkmakta. Bu da rakiplerine kıyasla en az 20 yıl daha uzun operasyon süresi demek. Sistemin ne zaman tam anlamıyla hayata geçeceği ise henüz belli değil. Ancak şirket, vaatlerini gerçekleştirebilirse rüzgâr enerjisi sektörü çok daha hızlı bir atılım gerçekleştirebilir. Kaynak:https://freegameguide.online/2021/06/11/norway-unveils-giant-wind-catcher-capable-of-powering-80000-homes/?amp |
Ayrıca Bkz.ABD, hipersonik silahlarda kullanacağı motorun testini başarıyla gerçekleştirdi Rus devlet ajansı RIA Novosti’ye dayandırılan habere göre yeni nesil uçak, üstün manevra kabiliyeti ve thrust vectoring (itiş vektörlemesi: uçak motor çıkışlarının hareket ettirilmesi sayesinde sıra dışı manevralar yapılmasına olanak sağlayan sistem) gibi özelliklerle gelirken insanlı ve insansız sürümleri de üretilecek. Büyük abisi SU-57’de kullanılan Izdeliye 30 motorlarından tekine ev sahipliği yapması beklenen uçak, RIA Novosti’nin iddialarına göre “hipersonik” hızlara çıkabilecek. Burada bir virgül koyup aynı ajansın uçağın maksimum hızının Mach 2’nin üst limitlerinde sınırlanacağı belirttiğini de söylememiz gerek. Zira konunun uzmanlarına göre Izdeliye 30 motoruyla donatılmış ve tahmini kalkış ağırlığı 18 ton olan bir uçağın Mach 5 hızlarına ulaşması pek mümkün görünmüyor. Tasarım?Peki, söz konusu uçak nasıl bir tasarıma sahip olacak? Bununla ilgili pek bir detay bulunmasa da BMPD adlı sitenin Rusya Başbakan Yardımcısı Yuri Borisov’un masasında bulunan bir uçak maketini refarans göstermesi ve bunu haber yapması, yeni nesil savaş jetinin tasarımıyla ilgili bir ipucu verebilirmiş gibi duruyor. Fotoğrafta burun kısmı Su-57’ye benzeyen ancak F-16’nınkine benzer bir hava girişine sahip bir uçak görünüyor. https://twitter.com/RALee85/status/1397601351526453255 Tüm bu gelişmelerle ilgili henüz resmi bir açıklama gelmiş değil. Ancak Rus medyasından yayılan söylemlerin, son dönemde Avrupa ve ABD merkezli yeni nesil savaş uçağı haberleri karşısında atılmış bir propaganda adımı olarak görmek mümkün. Kaynak:https://www.popularmechanics.com/military/aviation/a36546468/russia-new-fighter-jet/ |
Ayrıca Bkz.Japonya, Ay’da araştırma yapmak için dönüşen bir robot gönderecek Türkiye’nin uydu konusunda önemli girişime imza atacağını söyleyen Prof. Dr. İsmail Demir, ülkemizde çeşitli kabiliyetleri olan şirketlerin birleşmesiyle oluşturulacak bir uydu şirketi kurulacağını belirtti. Birçok disiplin bir arada olacakUydu konusu gündeme geldiğinde, optik, uzay hukuku, uzay meteorolojisi, uzay dinamiği, uzay malzemesi gibi bir dizi konunun da doğal olarak sürece dahil olduğunu belirten Demir, bu alanlardaki araştırmaların ise Türkiye’deki mevcut üniversiteler ve araştırma kurumları tarafından yürütülmesini beklediklerini söyledi. Demir’in bu konudaki sözlerinin devamı şöyle oldu: “Tabii bu süreçte bir bütün olarak hareket etmek ve koordinasyon oluşturmak, çeşitli kurum ve kuruluşların kabiliyetlerini toptan ortaya koymasının önemi yadsınamaz ve bu çalışmalarda da başta Savunma Sanayii Başkanlığı ve onun iş ilişkili olduğu şirketler olmak üzere, bu anlamda destek verecek, katkıda bulunacak bütün faaliyetlerin içinde ve destekçisi olacağımızı özellikle belirtmek istiyorum ve bu süreçte yine fikri düzlemde, entelektüel anlamda da çalışmaların, stratejilerin yapılması önem taşıyor.” Sempozyumda söz alan TUSAŞ Genel Müdürü Prof. Dr. Temel Kotil de ülkemizin uzaydaki uyduları hakkında bilgi verdi. Göktürk-1 ve Göktürk-2 uyduları hakkında konuşan Kotil, uyduların çektiği fotoğraflardan örnekler sundu. Göktürk-1 uydusunun metre altı fotoğraf çekebildiğini hatırlatan Temel Kotil, uydunun Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile Dubai Havalimanı’ndan elde ettiği kareleri gösterdi. Göktürk-2 uydusu’nun elde ettiği karelerde ise 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, Çanakkale Boğazı ve Dubai Emirliği’nde yar alan Dubai Palm Jebel Ali’nin yer aldığı görüldü. Prof. Dr. Temel Kotil, Göktürk-1 uydusunun çok daha detaylı görüntüler elde edebildiğini ancak bunları paylaşamadıklarını da sözlerine ekledi.
Kaynak:https://www.savunmasanayi.org/gokturk-1-uydusundan-dubai-havalimani-goruntusu/ Kaynak:https://www.savunmasanayi.org/turkiye-uydu-sirketi-kuracak/ |
Ayrıca Bkz.Amazon, depo çalışanları için yeni "iyi olma odaları" kuruyor Birinci aşama katı roket motorunun (SRM) testi başarıyla geçmesi ile birlikte ABD Donanması için geliştirilmeye devam eden Konvansiyonel Ani Saldırı (Conventional Prompt Strike-CPS) hipersonik roketi ile ABD Kara Kuvvetleri için geliştirilen Uzun Menzilli Hipersonik Silah (Long Range Hypersonic Weapon-LRHW) sistemleriyle ilgili sürecin hızlanacağı ifade ediliyor. Northrop Grumman tarafından geliştirilen ve Lockheed Martin’in silah sistemlerine entegre edeceği motor, test süresince ateşlenerek tüm parametreleri karşıladı. ABD Donanması Stratejik Sistemler Programı (SSP) tarafından yapılan duyuruda, testin hedefleri karşıladığı duyuruldu. Benzersiz manevra kabiliyetine sahip hipersonik silahlar, ses hızının beş katından (Mach 5+) daha yüksek süratte uçarak düşman hava savunma sistemlerine karşı caydırıcı bir güç olarak ortaya çıkıyor. Kaynak:https://www.naval-technology.com/news/us-navy-and-industrial-partners-test-new-hypersonic-rocket-motor/?utm_source=Army%20Technology&utm_medium=website&utm_campaign=Must%20Read&utm_content=Image |
Ayrıca Bkz.NASA uzaydan İstanbul'u görüntüledi: İşte müthiş fotoğraf İnsanlığın Ay’da kalıcı olarak bulunmasına yönelik yapılan çalışmaların ve buna bağlı olarak geliştirilmesine devam eden araçların uydumuzun zorlu yüzeyinde hangi şartlar altında hareket edeceğini bilmek ilerisi için oldukça önemli. JAXA’nın üzerinde çalıştığı 'Lunar Cruiser' adlı araç için Ay’a gönderilmesi planlanan robotu farklı kılan özellik ise robotun şekil değiştirebilmesi olarak karşımıza çıkıyor. JAXA’yla birlikte Sony, Doshisha Üniversitesi ve oyuncak üreticisi Tomy Company’nin de dahil olduğu ortaklık neticesinde geliştirilen robot oldukça küçük boyutlara sahip. 88 mm çap ve 250 g ağırlığa sahip olacak araç, Ay yüzeyine ulaştığında top halinden “koşucu” şekline dönüşecek. Robotun iki yarım küre halinde üretilecek olan dış iskeletinin yanlara doğru açılmasıyla elde edilecek bu şekil, aracın Ay yüzeyinde hareket etmesini sağlayacak. Ay yüzeyinden görüntü ve veri elde etmek üzere gönderilecek robotun JAXA’ya göre asıl görevi ise Lunar Cruiser’ın yüzeyde hareket ederken buna ay toprağı diyebileceğimiz regolitin nasıl tepki vereceğini anlamak. Robotun çapı göz önünde bulundurulduğunda, aracın elde ettiği verileri Dünya’ya gönderecek kadar güçlü bir vericiye ev sahipliği yapamayacağını görüyoruz. Burada da devreye robotu Ay’a getiren iniş aracı giriyor. Bu anlamda iniş aracı, robotun elde edeceği verilerin Dünya’ya iletilmesini sağlayan bir röle olarak görev yapacak. JAXA, robot kâşifi ispace’in Ticari Ay iniş aracıyla 2022 yılında uydumuza göndermeyi planlıyor. Kaynak:https://newatlas.com/space/jaxa-transforming-robot-lunar-surface/ |
Ayrıca Bkz.Azerbaycan'a 5 adet mayın temizleme aracı (MEMATT) teslim edildi Kurumun modernizasyon yatırımı kapsamında yaptığı ve 2019-2028 yılları arasını kapsayan bir önceki değerlendirmeye kıyasla 2021-2030 tahmininin, 140 milyar dolar daha fazla olduğunu belirtmek lazım. 494 milyar dolar olan 2019-2028 tahminine kıyasla 2021-2030 döneminin yeni nesil nükleer silahların geliştirilmesi ve sahaya sürülmesinde enflasyonun da etkisiyle çok daha maliyetli bir süreci kapsayacağı değerlendiriliyor. 30 yıl tahmini, 1.7 trilyon dolar634 milyar dolarlık CBO tahmininde 551 milyar dolarlık payın söz konusu iki bakanlığın nükleer planlarını gerçekleştirmek için kullanacağı bütçeyi, geri kalan 83 milyar dolarlık meblağın ise geçmiş örneklerde olduğu haliyle maliyet artışlarından kaynaklanan farka karşılık geleceği düşünülüyor. Ülkenin hava, deniz ve karada konuşlandırılan üçlü stratejik nükleer gücünün(nuclear triad) modernizasyonu için yapılan 30 yıllık tahmin ise 1.7 trilyon dolar olarak karşımıza çıkmakta. Bunlar Ohio sınıfı nükleer denizaltıların, Hava Kuvvetleri filosunda bulunan uzun menzilli bombardıman uçaklarının ve karadan fırlatılan Minuteman 3 kıtalar arası balistik füzelerin yeni sistemlerle değiştirilmesini kapsıyor. ABD’nin nükleer gücünü yenileme çabası Obama yönetimi döneminde başlamış ve Trump döneminde de artarak devam etmişti. ABD’nin yeni Başkanı Joe Biden’ın Başkan Yardımcılığı dönemini de kapsayan söz konusu modernizasyon programı için nasıl bir paket açıklanacağı ise merak konusu. Kaynak:https://abcnews.go.com/Politics/wireStory/nonpartisan-budget-report-future-nuke-costs-rising-77880495 Kaynak:https://thehill.com/policy/defense/555142-cbo-us-nuclear-arsenal-to-cost-634b-over-10-years |
Ayrıca Bkz.NASA, Mars gezgini Curiosity’nin yörüngeden çekilmiş fotoğrafını yayınladı Mevcut piyasa koşullarında yeterli miktarda fonu bulmakta zorlandığını açıklayan firma, aniden aldığı bu kararla yatırımcıları da şaşırttı. Dünyanın süpersonik ilk iş jetini üretmek için yola koyulan şirket, AS2’nin 2023 yılında uçmasını ve 2025 yılında da hizmete girmesini bekliyordu. AS2’de oldukça yol kat eden Aerion, 1,671 km/s hızı ulaşması beklenen uçaktaki sonik patlama sorununu da gelişmiş gövde tasarımı sayesinde ciddi bir şekilde aştığını söylüyordu. Farklı firmalar da varConcorde’un halefini üretmek için kollarını sıvayan firmaların en önemlisinden biri olan Aerion’un kapanması ise bu anlamda sektör için bir son anlamına gelmiyor. Boom Supersonic tarafından geliştirilen Overture, sesten hızlı yolcu uçağı kavramını yeniden hayatımıza sokmak için 2029 yılını bekliyor. Kaynak:https://www.engadget.com/aerion-supersonic-shuts-down-jet-business-212025988.html?guccounter=1 |
Ayrıca Bkz.DARPA, düşman dronlarını etkisiz hale getiren pembe renkli bir karışım geliştirdi
ABD’den yaklaşık 23 milyar dolar değerinde F-35 ve insansız hava aracı almayı planlayan ve bu anlamda ülke yönetimiyle anlaşan BAE’nin telekomünikasyon alanında Çinli şirketlerle gittiği işbirliğinin sıkıntı yaratabileceği düşünülüyor. Bu alanda Çin merkezli Huawei ile anlaşan BAE’nin ülkeyle kurduğu ortaklığı sonlandırması ve ABD’nin ülke yöneticilerine farklı alternatif arayışına gitmesi gerektiği yönünde baskı yaptığı belirtiliyor.
Trump döneminde de çözülememişti
Aslında Trump döneminden kalma bir konu olan hususla ilgili ise BAE tarafından net bir cevap verilmiş değil. Bazı kaynaklar, ABD’nin 2026 ya da 2027 olarak ön gördüğü F-35 teslim dönemine kadar BAE telekomünikasyon ağlarından çıkarılmasını istediği Huawei teknolojisi için Arap ülkesinin ek süreye ihtiyaç duyduğunu dile getirmiş. BAE’ye göre Çin teknolojisi karşısına konumlandırılacak çok daha uygun alternatifli bir çözüm bulunması gerek. Söz konusu alternatifler arasında Samsung, Ericsson ve Nokia gibi şirketlerin adı geçiyor.
ABD’nin uzak doğu ülkesi Çin’in Ortadoğu’da nüfuzunu artırma çabalarına karşı bir hamle olduğu anlaşılan gelişme için ne tür adımlar atacağı ise ayrı bir merak konusu. Zira ülkenin Ortadoğu planları için önemli bir ortak olarak gördüğü ve son dönemde İsrail’le başlayan yakınlaşmanın merkezinde olan BAE, Çin ile de oldukça yakın ticari ilişkiler içinde. Savunma sanayinde de vuku bulan bu yakınlaşma, acaba ABD’nin ülkemizle yaşadığı soruna benzer bir problemi BAE ile de yaşamasına neden olabilir mi?
Bu konuda farklı görüşler olsa da uzmanlar, ABD’nin BAE’ye F-35 satmaktan vazgeçebileceğini ifade ediyor. Hâlihazırda ABD içinde de eleştiri seslerinin oldukça fazla yükseldiği F-35 projesi için olası pazarların kaybedilmesi ise Kuzey Amerika ülkesini daha da sıkıntıya sokabilir. Bakalım önümüzdeki süreç ne şekilde işleyecek.
Kaynak:https://www.bloomberg.com/news/articles/2021-06-11/biden-prods-uae-to-dump-huawei-sowing-doubts-on-key-f-35-sale