|
Anlayışınız mı kıt, ben mi anlatamıyorum bilemiyorum. Şirket başka şey marka başka şey. Planını kendin çizdiğin ve kendin inşa ettiğin bir ev olsa ve 40 yıl sonra o evi bana satmış olsan hala senin mi oluyor? Ama o evi mesela soyadını taşıyan bir restoran olarak işletsen ve ben de o restoranla beraber evi satın alsam, restoran hala senin adınla anılır. Bir şirketin mülkiyeti, kocaman yazayım da anlaşılsın: MÜLKİYETİ kimdeyse şirket onundur. marka başka şey takım başka şey. Göztepe'nin %70'ini alan Göztepe takımını almadı, göztepe A.Ş.'yi aldı. Kulüpler dernek statüsündedir, satın alınamaz zaten ama kulüpleri işletme ve gelirlerini paylaşma imtiyazı satın alınabilir. Chelsa veya bir başka İngiliz takımı da marka olduğu için hala İngiliz takımıdır ama sahibi isterse o markayı tarihe gömebilir ya da adını değiştirebilir ve İngilizler hiç bir şey yapamaz. GM Opeli sattığında satış bedeli Almanya'da mı kaldı, ABD'ye mi gitti? Stellantis Opeli kapatmaya karar verse ve kapatsa Almanların yapabileceği bir şey var mı? Her türlü mülkiyet, buna marka üzerindeki fikri mülkiyet de dahil o şirketin sahibine aittir. Kalkmış bir de 2. dünya savaşı yıllarını örnek veriyorsun, saf mısın beni mi saf sanıyorsun anlamadım. Yahu naziler tüm fabrikalara el koydu. Sanki GM buna bir şey yapabilirmiş de yapmamış gibi bir algı yaratmaya çalışmak da neyin nesi? Ruslar da kendi işgal ettikleri bölgede kalan tüm fabrikalara ve tesislere savaş tazminatı olarak el koydular. Zaten o bölgeler daha sonra Doğu Almanya oldu. ABD de buna savaş daha da uzamasın diye zaten bombalanmış o tesisin sökülüp götürülmesine ses çıkarmadı . Bundan Opelin Alman olduğu sonucunu nasıl çıkardın anlatıver bi zahmet. Savaş yılları onlar yahu, ne uluslararası hukuk var ne de özel hukuk var. Hukuk rafa kalkmış, Almanlar GM'in fabrikalarına çökmüş, Ruslar da bombalanmış fabrikandan kalanları söküp götürmüş çünkü adı üstünde savaş, hem de dünya savaşı, insanlığın gördüğü en ölümcül, en yıkıcı savaş. Bunlar da Opelin CEO'ları: Edward W. Zdunek1Kasım 19482Şubat 19613Nelson J. Stork4Şubat 19615Mart 19666L. Ralph Mason7Mart 1966819709Alexander Cunningham10197011Ocak 197412John P. McCormack13Şubat 197414Şubat 197615James F. Waters16Mart 197617Ağustos 198018Robert C. Stempel19Eylül 198020Şubat 198221Ferdinand Beickler22Şubat 198223Şubat 198624Horst W. Herke25Şubat 198626Mart 198927Louis Hughes28Nisan 198929Haziran 199230David Herman31Temmuz 199232Haziran 199833Gary Cowger34Haziran 199835Ekim 199836Robert Hendry37Ekim 199838Mart 200139Carl-Peter Forster40Nisan 200141Haziran 200442Hans Demant43Haziran 200444Ocak 201045Nick Reilly46Ocak 201047Mart 201148Karl-Friedrich Stracke49Nisan 201150Temmuz 201251Thomas Sedra52n (Geçici Başkan)Temmuz 2012Şubat 2013Dr. Karl-Thomas NeumannMart 2013Haziran 2017Michael LohschellerHaziran 2017Eylül 2021Uwe HochgeschurtzEylül 2021Mayıs 2022Florian HuettlHaziran 2022(Halen Görevde) Thomas Neumann dan sonrası zaten Peugeot ve Stellantis zamanı, onları sayma, bak bakalım kaç tane Alman var, kaç tane Alman olmayan var. kaldı ki hepsi Alman olsa ne fark edecek, onu oraya atayan Amerikalı değil mi? |
|
Böyle yüzümde bir küçümseme oluşturan model ''kıt'' ''saf'' He safız sen her haltı biliyorsun , uzun uzun yazınca da inandırıcı olacağını mı düşünüyorsun Bom boş muhabbet den kıta safa lafı getirecek kadar vasat dernekmiş de bilmem ne neyin zorlaması ? kime neyi ispat etmeye çalışıyorsun ? Abd mi yok doğu almanya bilmem ne çorba üstüne çorba , al iç afiyet olsun Direkt hayat mottosu oldu bende , üslubu bozuk kendini bir halt sanan gördüğüm de gerek gerçek hayatta gerek böyle yerler de bloğu koyup geçiyorum 1/2 2/3 e çay kırıyorlar ya , sen desen ki tamamını sana veririm sana çay bile kırdırmam , yallah |
|
Bunda hemfikir sayılırız. Şirket ve marka algı açısından aynı şey değildir. Ama küçük bir rezerv koymak istiyorum. Opel şirketi ve şirkete ait tüm menkul, gayrimenkul ne varsa sahibine aittir. Mülkiyeti onundur. Ama marka sahibi Alman olmasa bile markanın algısı kamuoyu nezdinde Alman kalabilir, buna itirazım olmaz ama o dediğim küçük rezervle: Şirketin sahibi isterse markayı yok edebilir. Bundan böyle opel adıyla otomobil üretilmeyecek hatta fikri mülkiyeti bana ait olduğu için bu isimle iğne bile üretilmeyecek diyebilir. Yani Opel markasının Alman olması onun kaderinin Almanların elinde olduğunu göstermez. "Daewoo Motors" da Kore markasıydı, GM onu da satın almıştı. En sonunda markayı yok etmeye karar verdi ve yok etti, otomobil piyasasından sildi. Koreliler bir şey yapabildi mi? Aynı şey Opelin de başına gelebilir, Fransızlar isterlerse Opel adı altında otomobil üretmeyi durdurabilirler. Bu işler gerçekten göründüğü kadar basit değil. Vauxhall Motors da 1857'de kurulmuş köklü bir ingiliz markası ama günümüzde kimse onu İngiliz markası olarak algılamıyor. GM onu da 1925'de satın aldı ve 1980 yılında üretimi sonlandırıp Opel modellerini Vauxhall markasıyla satmaya başladı. Bugün Vauxhall hemen herkes tarafından Opelin alt markası sanılıyor. Dünyada bir markayı/şirketi satın aldıktan sonra o marka ile üretimi sonlandırıp kendi markasını üretmeye başlayan tonla şirket örneği var. Yani bir marka doğduğu ülke ile anılıyor olabilir ama bu markanın tarihsel seyri ile ilgili bir durum. Anılmayabilir de. Sonuçta her şey mülkiyete çıkar. Amerikalılar mühendisliğin ve tasarımın Alman kalmasına karar verdiği için Opel Alman genleri taşıdı bunca yıl ama buna Almanlar karar vermedi, Amerikalılar karar verdi. Onlar istediği için öyle oldu ve başka türlü de olabilirdi. GM Opeli tamamen İngiliz pazarına yönelik araba üretecek şekilde İngiliz felsefesine uygun olarak yapılandırabilir ve İngiliz mühendislerle doldurabilir, arge merkezini İngiltere'ye taşıyabilirdi. Almanlar buna engel olabilir miydi?. İşte tüm bu nedenlerden Opel esasen bir Amerikan şirketiydi, şimdi de Fransız-İtalyan şirketi ama Alman felsefesine göre ve Alman mühendislik anlayışı ile üretmeye devam ediyor çünkü Opel Almanya ve hinterlandında hala çok tutulan bir marka. Sahipleri de o yüzden hala buna oynamaya devam ediyor ama bu durum kısmen değişiyor gibi. Artık İtalyan ve Fransız tasarımları da Opel logosuyla satılmaya başlandı bile. Artık Opelin her modeline Alman diyebiliyor musunuz bilemiyorum. |
|
Bir markanın “Alman”, “İngiliz” ya da “Koreli” olarak anılması genellikle teknik sahiplikten çok kültürel miras ve algı ile ilgilidir. Opel’in bugün PSA (şimdi Stellantis) çatısı altında olması, onun kökeninin Alman olduğu gerçeğini silmez; tıpkı Mini’nin hâlâ “İngiliz tarzı” sayılması ya da Volvo’nun “İsveç güvenliği” ile özdeşleşmeye devam etmesi gibi. Ama şunu da kabul etmek gerek: artık marka kimlikleri küresel hale geldi. Opel de bu dönüşümün tipik bir örneği. Tasarım ve mühendislik Almanya’da devam ediyor ama strateji Paris’ten belirleniyor. Yani doğum yeri Rüsselsheim, nüfus kağıdı Stellantis. Senin de dediğin gibi, mülkiyetin kimde olduğu kadar üretim felsefesi de önemli. Opel hâlâ Alman mühendisliğine yakın bir disiplinle üretim yapıyor — ergonomi, süspansiyon ayarı, kalite hissi hâlâ “Deutscher Stil”. Ama işin “ruh” kısmında artık Fransız pragmatizmi ve maliyet odağı daha baskın. Yani eskiden “Autobahn için” tasarlanan otomobiller, şimdi “Avrupa şehirleri için” tasarlanıyor. Marka kapatma tabi ki Stellantis'in elinde bunu yapabilir buna kimse bir şey diyemez ama Alman kimliğine sahip bir markayı "Alman kalitesi" altında bir kalitede üretmesi Almanya'nın duruma el atması için gayet normal bir seçenek. Ya aynı kalitede üret yada hiç üretme. Almanya, “Made in Germany” etiketini sadece bir menşe işareti olarak değil, bir kalite garantisi olarak koruyor. - Bugün Alman yasalarına göre bu etiketi taşımak için ürünün esas mühendislik, tasarım veya üretim süreçlerinin Almanya’da yapılması gerekiyor. - Haksız kullanım durumunda hem tüketici koruma yasaları (Verbraucherschutzgesetz) hem de ticari marka hukuku (Markenrecht) devreye giriyor. Bu nedenle Almanya’da kurulu bir marka başka ülkeye satılsa bile, “Made in Germany” ibaresini taşıyabilmesi için üretim kalitesini Alman standartlarında sürdürmek zorunda. Almanya devleti markalarını sadece ekonomik değil, ulusal itibar unsuru olarak görür. - “Alman markası” etiketi, ülkenin dış ticaret gücünün bir parçasıdır. - Federal hükümet, stratejik markaların el değiştirmesinde bazen doğrudan müdahale eder (örneğin Kuka Robotics’in Çin’e satışı sırasında Alman devleti “teknoloji koruması” uyguladı). - Bu yaklaşım “Wirtschaftsschutzgesetz” yani ekonomik güvenlik yasası çerçevesinde değerlendirilir. Otomotiv sektörü Almanya’nın “ulusal kimliği” gibidir. Bu yüzden markalar sadece ticari varlık değil, kültürel miras sayılır. - VW, BMW, Mercedes, Audi, Porsche gibi markalar hem devlet hem kamuoyu gözünde “Almanlığın uzantısı” kabul edilir. - Bir markanın yabancıya satılması durumunda bile (örneğin Opel → PSA/Stellantis) Alman kamuoyu ve devlet, “kalite çizgisinin korunması” için baskı unsuru oluşturur. Bu yüzden Opel hâlâ Almanya’da Ar-Ge ve üretim yapıyor, çünkü aksi durumda markanın “Alman” algısı yok olurdu — ki Almanlar bunu kolay kolay kabullenmez. |
Katıldığım ve katılmadığım ksımlar var. Katılmadıklarımı aşağıda özetliyorum:
Başka örnekler de verebilirim: Opel Vivaro/Zafira Life - Fransa ve İngiltrede üretiliyor, Almanya'da Opel markası altında satılıyor, tasarım Opel'e ait değil. Opel Movano - İtalya ve Polonya'da üretiliyor Fransızlar tasarladı ve ilk defa Peugeot Boxter adıyla satışa sundu, Stellantis olunca da Opel Movano'ya dönüştü. Yine Almanya'da Opel markasıyla satılıyor. Görüleceği üzere Opel artık Alman şirketi olmadığı gibi bir Alman markası bile sayılmayabilir. Global dünyada ülke kimlikleri bu çok uluslu şirketler söz konusu olduğunda giderek önemini yitiriyor. Eski efsaneler günümüz kapitalizm gerçeğini aksettirmekten çok uzak. Mercedes bile eski Mercedes kalitesinde değil. Alman kalitesi dediğiniz şey biraz eskilerde kaldı. Küreselleşmenin baskısı altındaki Alman otomotiv devleri 2010'lardan beri o "Alman kalitesi"nden ciddi ödünler veriyor, vermek zorunda kaldı pazarda tutunabilmek için. O nedenle Opel = Alman Kalitesi denklemi geçerli bir denklem değil uzunca bir süredir. |
Konuyu daha fazla uzatmamızın anlamı yok hocam konu yazdıkça uzar gider uzun yıllar Opel kullandım düşüncelerimi söyledim saygılı tartışmanız için teşekkürler. |
| Haklısın, daha fazla uzatmaya bence de gerek yok. Ben de teşekkür ederim. Saygılar. |
| Bu herifin Opel'i olduğu için zamanında şimdi kölelik yapıyor, ortaya çıktı. Ucuz herif |
| Opel’in Opel olduğu zamanlar güzeldi. Şimdi iyice bitirdiler. |
| Yıllarca Opel'i sömürdüler ancak yeterince yatırım yapmadılar. Sonra zarar ediyor bahanesine PSA'ya 2017'de sattılar. |
Opel’in 1929’da GM’e satılmasıyla Alman sermayesinden çıkması doğru olsa da, şirketin kimliği ve teknik kültürü uzun yıllar boyunca Almanya merkezli kaldı. GM döneminde bile mühendislik, tasarım ve üretim kararlarının büyük kısmı Rüsselsheim’daki ekipler tarafından alınıyordu.
Dolayısıyla “Alman şirketi değildir” kısmı kurumsal anlamda doğru olsa da, “Alman markası değildir” demek o kadar kolay değil. Çünkü markanın genetiği, tasarım felsefesi ve kullanıcı algısı hâlâ Almanya ile özdeşleşmiş durumda. Bugün bile Stellantis çatısı altında olsa da, Opel’in Rüsselsheim’deki mühendislik merkezi aktif; yani üretim kültürü hâlâ Alman otomotiv ekolüyle şekilleniyor.
Kısacası, mülkiyet Amerikan’dı (şimdi Fransız/çok uluslu), ama ruh hâlâ Alman. Opel’i tamamen “Alman değil” diye tanımlamak teknik olarak doğru, ama otomotiv kültürü açısından biraz indirgemeci olur.
Ve Stalantis bu kafayla giderse bu Alman kimliğini kaybetme tehlikesinde marka ya gerekli uyarılar yapılmalı yada marka Alman hükümeti tarafından satın alınmalı.
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesajda bahsedilenler: @Torlak Kemal