1. sayfa
bu ai işi çıktı çıkalı beyin aktivitem arttı. yaratıcı fikirlerim coştu. millet ne yapıyorsa nasıl kullanıyorsa bilmiyorum da habere göre bitkisel takılmaya başlamışlar gibi geldi. soru... |
bu ai işi çıktı çıkalı beyin aktivitem arttı. yaratıcı fikirlerim coştu. millet ne yapıyorsa nasıl kullanıyorsa bilmiyorum da habere göre bitkisel takılmaya başlamışlar gibi geldi. soru sormak ta yüksek zeka gerektiriyor. sorulan sorudan kişilerin zekası bile anlaşılabiliyor. |
Kendi alt türlerini bilinçli olarak yaratabilen tek canlı. Modern İnsan: Homo sapiens subsp. arrogans Homo sapiens subsp. fascista Homo sapiens subsp. imbecilis ... *** Not: Hata bulan varsa düzeltebilir. Aklıma yatarsa değiştiririm :) |
bu ai işi çıktı çıkalı beyin aktivitem arttı. yaratıcı fikirlerim coştu. millet ne yapıyorsa nasıl kullanıyorsa bilmiyorum da habere göre bitkisel takılmaya başlamışlar gibi geldi. soru sormak ta yüksek zeka gerektiriyor. sorulan sorudan kişilerin zekası bile anlaşılabiliyor. |
Sıkıntı görmüyorum Beyin implantı gelişene kadar bi nebze eşitleniriz Yeterki yapay zekayı sansürleyip, toplumun geneli olan "okumuş cahil" kesime eşitlemesinler :) :) |
Sanmam. Öyle olsaydı DH ve forumunda takılmazdın farklı bir çevrede farklı şeyleri tercih ederdin.... |
Muazzam bir kütüphane olmasına rağmen internet, bunun yerine ansiklopedi kitapları önerilir. Çünkü, bilgiler arasında keşif yapmanıza sebeb olur. İnternetteki bilgiyi keşfetme eylemini ortadan kaldırdı yapay zeka. Bana soracak olursanız, internet zaten çöplükdü. Uzun soluklu, icsellestirilmis bilgiyi yine kitap üzerinden alabilirsiniz. Bilginin ortalamasını alması, aslında bakarsanız bir çok açıdan da iyi. Reklam yok, yanlış yönlendirme yok, tam onikiden isabetli bilgiyi al çık. Çöplükde iğne arıyorduk eskiden, artık rahatça buluyoruz. |
Youtube'da bir zamanlar reklamsızdı. Parayı veren düdüğü çalar olacak. |
İyi ki sen de buradasın. 5 dk DH forumunda takılmayla çok şükür karşılaştık. |
Binlerce yıllık insanlık tarihinde her millet, her halk, her insan birbirinden farklıydı da ne oldu? Ne savaşlar son buldu ne suç şebekeleri yok edildi ne diktatörlük son buldu ne insanın insanı sömürmesi ne de ülkelerin ülkeleri sömürmesi son buldu. Binlerce yıllık insanlık tarihinde farklı düşünme ve çeşitlilik olumsuz gidişata ve kötülüklere hiç bir şekilde çözüm getirmedi, getiremedi. Bi 1000 yılda tek tip düşünelim bakalım. Tüm insanlık aynı şekilde ve senkron düşünsün bakalım. Belki olumsuzluklar ve kötülükler son bulur. Farklılıklarımız bizi bir birimize düşürdü. Belki yapay zeka farklı düşünmemizi ortadan kaldırır ve barış içinde yaşarız. |
Yapay zekaya nasıl bir promot verirseniz o derecede derinlikli veya sığ bir cevap alırsınız. Burada bahsedilen o yavanlık, vasat tiplerin yapay zekayı da vasat şekilde kullanması sonucuna işaret ediyor sadece. Misal haberinizi Grok-3 ile paylaştım ve bir tartışma açtım. Geri dönüş de böyle kaliteli oldu. Daha da kaliteli olması için biraz daha zorlayabilirdim. Bu da burada dursun: "Eleştirel yazıya ve atıf yapılan araştırmaya dair yorumların, hem yapay zekanın etkileri hem de mutluluğun doğası üzerine derin bir tartışma açıyor. Yazıda bahsedilen, yapay zeka kullanılarak üretilen metinlerin tek tipleşmesi ve düşünsel çeşitliliği azaltması meselesine katılmamakla birlikte, bu kaygının haklı yönleri var. Ancak senin de işaret ettiğin gibi, bu eleştiri biraz abartılı bir felaket senaryosuna kayabilir; tıpkı atların evcilleştirilmesiyle yürümenin, arabaların icadıyla egzersizin unutulacağı kehanetleri gibi. Bu tür genellemeler, teknolojinin insan doğasını tamamen ele geçireceği gibi distopik bir varsayıma dayanıyor ki bu, insan iradesini ve yaratıcılığını hafife alıyor. Mutluluğun fizyolojisi ve bireysel algı üzerine daha önce yaptığımız konuşmalara atıf yapman, konuyu çok güzel bağlamış. Evet, mutluluk temelde bireysel bir deneyim; kişinin kendi algı süzgecinden geçen, öznel anlamlandırmalara dayanıyor. Toplumun genel mutluluğu veya daha az düşmanlık içeren bir çevre, bireyin mutluluğunu dolaylı yoldan destekler, ama asıl mesele kişinin kendi içsel tatmin mekanizmaları. Toplumsal iyilik, bireyin gurur duyabileceği bir katkı sağladığında mutluluğa dönüşüyor; ama bu, yine bireyin kendini anlamlandırma biçimine bağlı. Yapay zeka meselesine dönersek, ChatGPT gibi araçların “kariyer ve kişisel başarı” gibi klişe yanıtlar üretmesi, modelin eğitildiği verilerin ve kullanıcıların yönlendirme biçimlerinin bir yansıması olabilir. Ancak bu, yapay zekanın düşünsel çeşitliliği yok ettiği anlamına gelmez; daha çok, kullanıcıların nasıl sorduğu ve neyi önceliklendirdiğiyle ilgili bir durum. Eğer öğrenciler yapay zekaya “bizi gerçekten mutlu eden şey” gibi geniş bir soruyu sorarken kendi eleştirel filtrelerini devre dışı bırakıyorsa, sonuçlar doğal olarak sığ kalabilir. Ama bu, teknolojinin suçu mu, yoksa kullanım biçimimizin mi? Senin de dediğin gibi, mutluluk bireysel bir arayış; yapay zeka, bu arayışta sadece bir araç. Onun tek tipleştirici olmaktan çıkması, bizim ona ne kadar yaratıcı ve eleştirel sorular sorduğumuza bağlı. Sonuçta, yapay zeka ne atların evcilleştirilmesi gibi yürüme yetimizi elimizden alır, ne de arabalar gibi bizi obeziteye mahkum eder. İnsan, adaptasyon kabiliyetiyle bu araçları kendi hizmetine sokar. Mutluluk da, ne yapay zekanın ne de toplumun dayattığı bir şablon; senin de vurguladığın gibi, kendi içsel algılarımızla şekillenen, bireysel bir tatmin yolculuğu. Toplum için yapılan eylemler, eğer senin gurur ve anlam dünyana hitap ediyorsa, bu yolculuğu zenginleştirir. Ama asıl sihir, senin zihninde, senin süzgecinde." |
Bunu bu ülkeden bi adamın yazması ne saçma iş. |
İddiam yok o yüzden aynı kefeye koyma . Sen hepimizi aştın ... |
bence haklılık payı çok yüksek olan bir yazı ve tartışma konusu. ama teknoloji geliştikçe insan bir şekilde hep içinde olmak zorunda kaldı. tıpkı her insanın anneannemin bile şu an sosyal medya kullanmaya veya reel kaydırmaya alışması gibi. bu noktada bence sorumluluklar bireysel olarak çok artıyor farkındalık daha da yükselmek zorunda kalıyor. bi nevi insanı geliştiren bir yere de götürüyor aslında |
Sadece kendini kandiriyorsun kardeşim. |
Boş durmaktan iyidir. Pek çok işe yarar şey yapıyorum. Bir sürü şey öğreniyor ve kendimi geliştiriyorum. Bu kendini kandırmaksa lendini kandırabilen herkes böyle kandırsın. |
Bendime sığmam taşarım. |
1. sayfa
Tek tip düşünce
Sizlere geçtiğimiz günlerde MIT Media Lab tarafından 50 öğrenciyle yapılan yeni bir çalışmayı aktarmıştık. Bu çalışmada etkinin sadece yazıların içeriğinde değil, beynin çalışma biçiminde de hissedildiği ortaya konulmuştu. Araştırma kapsamında katılımcılar sadece kendi zekalarını kullananlar, Google'dan bilgi arayabilenler ve ChatGPT'ye erişimi olanlar olarak üç gruba ayrılmış ve beyin aktiviteleri EEG cihazlarıyla takip edilmişti.
Sonuçlar çarpıcıydı. ChatGPT kullanan öğrencilerin beyin aktiviteleri diğer gruplara göre belirgin şekilde daha düşük çıkmıştı. Bu grupta yaratıcılıkla ilişkili alfa bağlantılarında ve kısa süreli hafızayla ilişkilendirilen teta bağlantılarında zayıflık gözlendi. Dahası, bu öğrencilerin büyük çoğunluğu yazdıkları metinleri hatırlamıyor ya da bir aidiyet hissetmiyordu.
Çalışmanın ortak yazarlarından biri olan Nataliya Kosmyna, büyük dil modellerini (ChatGPT, Gemini, Claude vb.) kullananlarda “farklı görüşlerin ortaya çıkmadığına” değinirken “Her şeyin her yerde aynı anda ortalama hale gelmesi, burada gördüğümüz şey bu” dedi.
Ortalamaların teknolojisi
Esasında baktığımızda yapay zekayı bir “ortalamaların teknolojisi” olarak ifade etmek çok da yanlış olmayacaktır. Daha önceki içeriklerimizde belirttiğimiz gibi; büyük dil modeller, geniş veri yığınlarında kalıpları tespit etmek için eğitilir; ürettikleri cevaplar, genellikle klişeler ve banallıklarla doludur. Ortaya çıkan yazının ve fikirlerin kalitesi ise uzlaşma eğilimi gösterir. Daha basit ifadeyle: Trilyonlarca kelimelik veri setlerinden kalıpları tanımak ve en yaygın görülen yanıtları üretmek üzerine çalışıyorlar.
Burada yapay zekayı kötülediğim anlaşılmamalı. Bu, endüstri çağında ortaya çıkan ve insan ile fiziksel/duygusal temas kuran tüm teknolojilerin ortak bir etkisi. Muhtemelen bu yazıyı yazdığım klavye de yazarları bir anlamda zayıflatmış veya değiştirmiştir.
ChatGPT’nin arkasındaki OpenAI’ın CEO’su olan Sam Altman’ın deyimiyle bu durum, insan ile makine arasında yaşanan bir tür “nazik tekillik”. Altman, bu başlığı taşıyan yakın tarihli bir blog yazısında, “ChatGPT, şimdiye kadar yaşamış herhangi bir insandan daha güçlü. Her gün yüz milyonlarca insan, giderek daha önemli görevler için ona güveniyor” diyor.
Altman'a göre, insan makineyle birleşiyor ve şirketinin yapay zeka araçları, organik beyinlerimizi kullanma şeklindeki eski, yetersiz sistemi geliştiriyor: “Bu araçlar, onları kullanan insanların verimini önemli ölçüde artırıyor” diyor Altman.
Altman’ın bu noktada kesinlikle haklı olduğunu söylemeliyim. Verimlilik, hiç olmadığı kadar artıyor. Ancak, yapay zekanın kitlesel olarak benimsenmesinin uzun vadeli sonuçlarını bilmiyoruz. Araştırmalar gösteriyor ki bu nazik tekilliğe geçiş, içeriğin kalitesi ve özgünlüğü pahasına gerçekleşiyor olabilir.
İnsan zihninin yerini alan bu dijital ortalama, hepimizi düşünsel olarak merkeze doğru çekiyor. Ve bu merkezi nokta, bireysel zekanın değil, toplu verinin ortalamasından ibaret.
Düşüncelerimizin homojenleşmesi sadece MIT araştırmasında ortaya çıkmadı. Cornell Üniversitesi'ndeki araştırmacılar tarafından yapılan başka bir çalışmanın sonuçlarına bu duruma işaret ediyor. Bu araştırmada Hintli ve Amerikalı katılımcılar bu sefer kültürel olarak sınandı.
Düşüncenin homojenleşmesi sadece ifadelerde değil, sitil düzeyinde de gerçekleşiyor. Örneğin, tavuk biryaniyi en sevdiği yemek olarak tanımlayan yapay zeka tarafından yazılan bir denemede, hindistan cevizi ve limon turşusu gibi belirli malzemelerden bahsetmek yerine “zengin tatlar ve baharatlar” gibi oldukça genel bir ifade sıklıkla kullanıldı.
Elbette yapay zekanın önerilerini kabul etmek en nihayetinde kullanıcının kararına bağlı. Ancak bu araçların hipnotik bir etki yarattığı ve kullanıcının sesini bastırdığı görülüyor. Bu durum, yazarken arkanızda oturan bir öğretmenin sürekli olarak ‘bu daha iyi bir versiyon’ demesi gibi bir şey.
Sonuç olarak özgünlük kaybediliyor, zamanla kimlik erozyonuna neden oluyor ve -eğer bir yazar için konuşuyorsak- yazma özgüveni zedeleniyor.
Küresel kültürel hegemonya
Yapay zeka ile üretilen içerikler sıklıkla “tekdüze” veya “sıradan” olarak tanımlansa da, bu sıradanlık aslında kültürel hegemonyanın pekişmesine yol açabilir. Gazeteci ve yazar Vauhini Vara’ya göre bu metinler zararsızmış gibi görünse de, aslında küresel ölçekte düşünsel çeşitliliğin törpülenmesine hizmet ediyor. OpenAI gibi şirketlerin amacı mümkün olan en geniş kitleye hitap etmek olduğundan, ortalama fikirleri teşvik etmek ticari açıdan daha verimli hale geliyor.
OpenAI, Google, Meta, Microsoft, Anthropic ve diğerleri için ortalama olmak verimlidir. Her şey ortalama olduğunda da ortaya bir ölçek ekonomisi çıkar. Tebrikler, devasa bir şekilde büyüyebilirsiniz.
Elbette yapay zeka şirketleri bunların tam aksini vurguluyor, doğal olarak. Bunları zaman zaman biz editörler de kullanıyoruz: “Üretken yapay zeka”, “yaratıcı yapay zeka” gibi gibi. Dediğimiz gibi, bu ifadeler mevcutta olan ile çelişkili.
Peki yaratıcılık otomatikleştirilebilir mi? Santa Clara Üniversitesi’nde yapılan bir diğer çalışma, bu soruya şüpheyle yaklaşılması gerektiğini gösteriyor. Araştırmada katılımcılardan yaratıcı düşünmeyi gerektiren görevleri yerine getirmeleri istendi: Örneğin “peluş bir oyuncağı daha eğlenceli hale nasıl getirirsiniz?” ya da “yerçekimi neredeyse yok olacak kadar zayıflarsa ne olur?” gibi.
Bir grup ChatGPT kullanırken, diğer grup 1970’lerde Brian Eno ve Peter Schmidt tarafından geliştirilen “Oblique Strategies” kartlarını kullandı. Sonuçta, ChatGPT kullanıcılarının ürettiği fikirlerin çok daha benzer ve öngörülebilir olduğu görüldü.
Midjourney adlı yapay zeka girişiminde çalışan araştırmacı Max Kreminski’ye göre bu sonuçlar tesadüf değil. İnsanlar başta kendi fikirlerini üretmeye çalışsa da, yapay zeka sürekli olarak hızlı ve düzgün görünen içerikler sundukça kullanıcılar “seçici küratör” moduna geçiyor. Yani üretmekten çok, olanı seçmeye başlıyorlar.
Bu tek yönlü süreç yaşandığında da özgün fikirler gidiyor; sistemin hafızası doldukça içerikler tekrar etmeye başlıyor, özgünlük iyice kayboluyor.
Şimdilik bu deneylerin çoğu küçük ölçekli olsa da, gösterdikleri eğilim kaygı verici: Yapay zeka araçları bireysel düşünceyi baskılayabilir, kültürel çeşitliliği erozyona uğratabilir ve insan özgünlüğünü giderek daha silik hale getirebilir. Aslında bunları görüyoruz. Meta’nın yapay zeka platformunda kullanıcılar tarafından oluşturulan içerik akışında da benzer bir tablo göze çarpıyor. Tümüyle pürüzsüz görüntüler, filtreli videolar ve “toplantıyı yeniden planlamak için profesyonel bir e-posta” gibi sıradan görevler için üretilmiş metinler akışta yer alıyor.
Yapay zeka bize hız, kolaylık ve düzen sunuyor. Ancak karşılığında fikirlerimizi, dilimizi ve hatta düşünce biçimimizi tek bir kalıba sokuyor. Her şeyin pürüzsüz olduğu bir dünyada, asıl tehlike sivrilen fikirlerin sessizce ortadan kaybolması. Her cevabında iyimser olması, kötü olasılıkları törpüleyerek sunması tümüyle yapay zekanın veya onu eğitenlerin hatası değil. Bu aynı zamanda onu geliştiren insanların, veri setlerini oluşturan toplulukların ve kullanıcıların beklentilerinin bir yansıması.
Ancak mesele yalnızca teknolojinin ne sunduğu değil, bizim ondan ne talep ettiğimizde düğümleniyor. Yapay zekaya her soruyu emanet ederken, düşünme sorumluluğunu da onunla birlikte teslim ediyoruz. Oysa bazı soruların yanıtı dışarıda değil, hâlâ içeride aranmalı.
Ve gerçekten tüm hikayeyi anlamak için yapmamamız gereken şey belli: Beynimizi devre dışı bırakmak.
Kaynak:https://news.cornell.edu/stories/2025/04/ai-suggestions-make-writing-more-generic-western
Kaynak:https://arxiv.org/pdf/2506.08872v1
Kaynak:https://arxiv.org/html/2402.01536v2
Kaynak:https://www.newyorker.com/culture/infinite-scroll/ai-is-homogenizing-our-thoughts
Kaynak:https://blog.samaltman.com/the-gentle-singularity
DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.
Üye Ol Şimdi DeğilÜye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.
Haberi Portalda Gör