O civarda askerliğini yapmış biri olarak çıplak gözle o bölgeleri gördüm. Bildiğin coğrafi bir oluşum. İnsan yapısı bir nesnenin üzerinin yüz yıllar içinde toprak ile kaplanması gibi değil. Hatta bir çok tümülüs de görmüş biri olarak şunu da ekleyeyim insanlar tarafından özellikle kapatılmış bir bölge de değil. Ek olarak yıllardır orada araştırma yapanlar her seferinde aynı sonuca vardılar. Burası coğrafi bir oluşum, burada gemi falan yok. Yine aynı sonuca varılacak ama milyonlarca dolar heba edilecek. Arada da o bağışlanan paralardan küçük bir zümre zengin olup çıkacak. |
Ben biliyorum kimseye söylemem |
İçine tüm hayvanlardan birer çift koyulan gemi zaten ağrı dağı kadar olmalı. |
inançsızlığının resmini duvara sürterek çizersen burda laf kalabalığı yapmamış olursun hadi bakalım seni kendi odana alalım adşkasşldkasdka |
ağrı dağında nuhun gemisini arayacaklarına, karadenizde su altında keşfedilen yerleşim yerleri araştırsalar bilim adına daha faydalı olur. |
Dinlerdeki ve mitolojilerdeki tufan söylencelerine kaynaklık eden bazı önemli jeolojik ve iklimsel değişiklikler olduğunu biliyorum. Benim söylemek istediğim o değil. İbrani dinlerde yer alan ve boyu Everesti geçen sularla kaplanan bir küresel tufan tasavvurunun hayal ürünü olduğunu söylüyorum. Tüm yeryüzü 9 km su altında kaldı şu an yeryüzünde bulunan 9-10 milyon kadar canlı türü basit tahta bir tekneye toplandı diyen tufan iddiasının bir mitolojiden ibaret olduğunu söylüyorum. Yoksa lokal su taşkınlarının olmadığını söylemiyorum. Yoksa aşağıda sıraladığım şu lokal oluşumların bazıları veya hepsi birden kadim halklarda böyle küresel bir tufan söylencesine yol açmış olabilir: * Şurappa ve Ur arkeolojik kazıları. Şurappa ve Ur günümüz Irak sınırları içinde bulunan antik Sümer kentlerindendir Her ikisi de Fırat ve Dicle arasında kalan bereketli havzada, biri kuzeyde diğeri güneydedir. Ur kenti ve bugünkü adı ile Tel El Fara olan Şurappa ve civarında yapılan kazılarda radyometrik tarihleme ile MÖ 2900 yıllarına denk gelen bir “nehir taşmasına” ait çökelti tabakası bulundu. Tabakanın hemen altında MÖ 2900-3000 arasına tarihlenen çömlekler ve benzeri eşyalar vardı. Fırat ve/veya Dicle nehirlerinin taşması ile oluştuğu anlaşılan çökelti havzasının altında ve üstündeki antik kalıntılar ışığında Nuh Tufanı dahil Mezopotamya kaynaklı tufan efsanelerinin bu nehir taşması kaynaklı büyük sel felaketi ile ilişkilendirilebileceğini düşündürüyor. * Karadeniz gölünün İstanbul boğazı eliyle iç denize dönüşmesi. Colombia Üniversitesinden deniz bilimciler Dr. William Ryan ve Dr. Walter Pitman tarafından ortaya atılan bu hipoteze göre Karadeniz geçmişte bir iç deniz değil, Tuna gibi nehirlerin beslediği büyükçe bir tatlı su gölüydü. Son buzul çağının ardından denizler yükselmeye başladı, Cebelitarık bariyeri kırılarak Akdeniz yavaş yavaş genişledi ve Marmara denizini oluşturdu. O esnada İstanbul boğazı henüz yoktu ancak sular o kadar yükseldi ki MÖ 5600 yılında boğaz bariyeri yıkılarak sular devasa bir hızla Karadeniz’e akmaya başladı ve Karadeniz hızla irice bir gölden büyük bir iç denize dönüştü. Bu kuramı desteklemek amacıyla Karadeniz’de çeşitli jeolojik araştırmalar yapıldı ve tatlı su canlıların ait fosillerin olduğu taban katmanlarına ulaşıldı. Bununla ilgili bir kitap satıştadır. * Kuzey Amerika buzullarının ani erimesi. Kuzey Amerika buzullarının 8400 yıl önce erimesiyle bölgede bulunan Agasiz gölünün sularının buzulların kapattığı duvarından taşıp boşalmasıyla oluşan büyük selin Kuzey Amerika kaynaklı tufan efsanelerine kaynaklık etmiş olabileceği düşünülüyor. * Basra Körfezi taşması. Yine son buzul dönemi kaynaklı hadiselerden biri de denizlerin seviyesinin 11-8 bin yıl öncesinde çok yükselmesidir. Jeolojik araştırmalar bize o dönemde Basra Körfezinin kuru olduğunu, deniz sularının 120 metre yükselmesiyle birlikte 200 x 800 km’lik bir alanın deniz suyuyla dolarak bugünkü Basra Körfezini oluşturduğunu gösteriyor. Bunun izlerini yine Malta adasındaki o tarihlerden kalma insan yapımı patikalarda ve insan tarafından mağara girişlerine yapılan basamaklarda görüyoruz. Bunların başlangıç bölümleri denizden başlıyor yani su altında kalmış. * Bir hipoteze göre tektonik plakaların hareketleri neticesinde bir zamanlar deniz tabanıyken denizden uzaklaşarak iç karaya dönüşen bölgelerde insanların buldukları deniz kabukları ve balık fosilleri gibi şeyler global bir tufan söylencesine yol açmış ya da mevcut yerel bir tufan söylencesini global tufan efsanesi haline getirmiş olabilir. * Bir başka hipotez ise MÖ 2900-3000 civarında Hint Okyanusuna düşen 30 km çaplı bir meteorun yol açtığı global tsunami böyle bir söylenceye yol vermiş olabilir. * Son olarak Santorini adasındaki Thera volkanının MÖ 1600-1630 civarında patlamasıyla oluşan tsunaminin Ege kıyılarını vurarak bu bölgedeki söylencelere (Nuh Tufanı, Mısır’daki 10 felaket vb.) yol açtığı iddiasını sayabiliriz. Tufan hakkında ayrıntılı bir okuma isteyen Google'da "Tufan Gerçek mi Efsane mi" yazarak linkinde "tufan-sadece-bir-erkek-ismidir" kısmı bulunan başlığı okuyabilir. |
Ağrı'nın tepesinde şekil bir kayaç ve Nuh'ın gemisiyle hiçbir alakası yok. Ama Hristiyanlar inanıp turizm oluşturacaksa bence bunda hiçbir sakınca yok ülkemize maddi faydası olur. Gerçek gemi Kuran'a göre Cudi dağına indi. Tükiyedeki Cudi dağı mı kesin olarak bilinmesede. Olduğuna dair güçlü işaretler var. Örneğin Cudiye en yakın yerleşim yeri Cizre'de Hz.Nuh'un eşinin kabri var. Binlerce yıldır bu şekilde biliniyor/inanılıyor. Sibirya'dan Çine, Hindistandan 500 yıl önce keşfedilen Amerika kıtasındaki Maya, Aztek, İnka medeniyetlerine kadar hepsi Nuh tufanı veya benzer hikayeleri anlatır/ bilir. Tüm dünyanın ve tüm medeniyetlerin binlerce yıl boyunca ortak tek bir yalanda birleşmesi imkansız olduğuna göre. Tufanın gerçek olduğunu kanıtlıyor. Çünkü başka hiçbir hikaye bu şekilde tüm dünyada ortak değil. |
Bu araştırmaları yapanların pek çoğu zaten hristiyan evanjelist çevreler. Dertleri gerçeği aramak değil, inançlarını gerçekmiş gibi pazarlamak. O yüzden manipülasyon bunlarda bir ahlak sorunu değildir. |
Araştırmalara göre son buzul çağı sonrası ani buzul erimeleri ve iklim değişikleri ile Tufanın Mö 6-8 bin yılları arası yaşsndığı tahmin ediliyor. Medeniyetlerin ve yazının mö 4-5 binler itibariyle başladığı düşünülürse bu teoriler mantıklı. Tufan öncesi ise Göbeklitepe başta olmak üzere topluluklar vardı ama bizim bildiğimiz dünyadan farklıydı. Tufan ile reset atıldı, dünya temizlendi diyebiliriz. |
Liseli zannetmiştim. Mimarlık mezunuymuşsun. Verdiğin cevap yaşına yakışıyor mu? |
Tufan zaten sadece Mezopotamya civarında bir bölgede gerçekleşiyor. Zannedildiği gibi Tüm dünyada gerçekleşmiyor. Muhtemel insan nüfusu da o dönemler de 10binler civarındaydı en fazla. Dünyanın %95'i boştu sadece hayvanlar yaşıyordu. İnsanlar ise tek bir bölgede toplanmıştı. |
sen de büyüğümdür emin ol. hem ne diyeceğimi sana soracak değilim raptor musun captur musun neysen. inanmıyorsan sesini kesip oturacaksın inançlara dil uzatmayacaksın. yoksa en dibinden lafı söylemesini de biliriz. öyle laf atıp engel yapmayacaksın. delikanlı gibi oturacaksın. |
Dipsiz Göl olayına benzemesin... |
Boşverin kendi kendilerine eğlensinler doktorlar kendi hallerine bırakın demişdir. ![]() ![]() ![]() |
gemi bizim bildiğimiz, algıladığımız bir gemi tipi olmayabilir mi? |
Aynı görüşteyiz. Senin tespitini tamamlamak için yazmıştım sadece |
Ondan sonrada ahit sandığını bulun
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >