| Hahaha valla benim beyin durdu. Mesafelere bak. Allah nasıl yaratmış. İnsanın aklı hayali yetmiyor. :) |
| Genel görelilikteki karadelikler tekillikleri uyarınca hayali matematiksel varlıklar zaten. Pek çok fizikçi onlarca yıl boyunca böyle düşündü. Onlara karadelik bile ... |
|
Genel görelilikteki karadelikler tekillikleri uyarınca hayali matematiksel varlıklar zaten. Pek çok fizikçi onlarca yıl boyunca böyle düşündü. Onlara karadelik bile demezlerdi. Esasında matematikselliğinin bir göstergesi olan - ve tek de değil birisi halledilebilir şekilde çift tekillikli olan - Schwarzschild tekillikleri derlerdi. Fizik orada çöktüğü ve ele alınan tüm bir madde içine sızılmaz şekilde sıkıştığı için felaket veya süreksizlik küreleri diyen de vardı. Fakat doğada, astronomi gözlemlerinde hızla artan delil miktarıyla beraber genel göreliliğin kuramsal düzleminde bu şekilde tekilliklerle sonlandıracağı koşulların - gravitasyonal çöküş koşullarının - geliştiği objeler bulundu. Kütleçekimsel/yerçekimsel olarak tamamen çökmüş objelerdi bunlar ve genel görelilik çözüm ve denklemlerindeki bu ilgili matematik varlıklara karşılık düşüyorlardı. Sovyet fizikçiler bunlara şu an olay ufku dediğimiz bir noktada zaman genliği bileşeni sonsuzluğa fırladığı için donmuş yıldızlar diyordu. Buna mukabil John Wheeler gibi Anglo Sakson Batı fizik dünyasının fizikçileri o dönemde ortalıkta gezmekte olan başka bir ismi popülerleştirdiler: Karadelikler. Fiziğin büyük bir açmazıdır hala. Karadeliklerin varlığı reddedilemez ama genel göreliliğin tasvir ettiği şekilde karadelikler - aslında karadelik merkezleri, yoksa karadelikleri öngören ve şu an için en iyi tasvir ettiği kabul edilen model genel görelilik - varolamazlar. Karadelik tekilliği (singularity) matematiksel bir soyutlama, matematiksel bir obje, bir anomali. Karadeliğin merkezinde veya içinde gravitasyonal çöküşün bir tekilliğe değil de başka bir şeye translate olduğu başka bir vaziyet mevcut. Bu arada hepimizin Schwarzschild yarıçapı mevcut. Bu şu demek: Teoride hepimiz belirli miktar kütlemizle gravitasyonal çöküşe uğrayacak ve böylesi bir objeye indirgenecek kritik bir yarıçap sınırına sahibiz. Bu sınıra indirgendiğimizde genel göreliliğe göre bir uzay zaman tekilliğinin formasyonu kaçınılmaz oluyor. Yani teoride her şey karadelik olabilir. Pratikte ama başka kuvvetler gravitasyonal çöküşe karşı koyacağı veya balans çekeceği için bildiğimiz kadarıyla ancak kozmolojide ve astrofizikte sağlanabilen özel koşullar gerekir. Bu koşullarda bilinen hiçbir kuvvet resmen kendi ağırlığı altında ezilen maddenin sonsuz gravitasyonal çöküşüne, sonsuz serbest düşüş haline, sonsuz sıkışmasına, uzay zamanın sonsuz bükülmesine karşı koyamamakta, fizikte bir problem olarak tekilliğe vücut vermektedir. Yani karadeliklere zaten çok ekstrem olgular olarak ilk bakışta inan(a)maman ama bu sözünü ettiğim gidişata mahkum olmuş şeylerin varlığına işaret eden delillerle beraber fizik bilimi çerçevesinde bunları problemleştirmen gerekir. Tüm iyi kuramsal fizikçiler bir yerde bunlara kafa yoruyor. Hawking'in ve Bekenstein'ın çalışmalarında olduğu gibi karadelikleri çakıldıkları matematiksel çukurlardan çıkarıp tekrardan fiziğe dahil etmeye çalışıyorlar. Mesela karadeliklerin boyutuyla orantılı addettikleri sıcaklığını ve entropisini keşfediyorlar, bunlara yönelik izahlar ve denklemler ortaya koyuyorlar. İçine düşen bilginin (quantum information) - kuantum fiziğine aykırı şekilde ortadan kalkmayıp - radyasyon olarak salınabileceğine veya yüzeyine kaydedilmiş olabileceğine işaret ediyorlar. Genel göreliliğe göre sonsuza dek varolacak içinden çıkılmaz karanlık çukurlardan fazlası olduklarını, alışık olduğumuz nesnelerle ortak veya benzer yönlere sahip olduklarını gösteriyorlar. Karadeliğin kuramsal araştırma sahası zaten çılgındır. İçlerinde kütüphaneler ve yatak odaları vardır diyen bulunmuyor ama mesela maksimal Kerr karadeliği halka şeklinde tekilliği, sonsuzluğa uzayıp giden iç uzay zaman/evren bölgeleri ve zaman yolculuğuna izin veren uzay zaman patikalarıyla (closed timelike curves) bilim kurgu filmlerini aratmayan bir kuramsal varlıktır/karadelik modelidir. Bu model bence gerçek değil ama ekstrem koşulların ekstrem ürünleri veya sonuçları olacağının, karadeliğin gravitasyon kadar kuantum dinamiklerin de işlediği merkezindeki "anormal" uzay zamansal durumların varlığının başka bir - kuramsal - göstergesidir. "Tekillik" kavramının başka bir anlamı da "kökten veya marjinal bir değişimdir/olaydır". Bir de son olarak karadeliklerin, ışığı hapseden gravitasyonal olarak tamamen çökmüş objelerin, donmuş yıldızların, felaket kürelerinin vs artık nasıl çağırmak isterseniz varlığına inanmıyorsanız şu çılgıncasına sürüklenen zavallı yıldıza (S2) ve etraftaki diğer yıldızların nasıl hareket ettiğine dair görüntülere bir bakmanızı tavsiye ederim: https://www.youtube.com/watch?si=IoHjyorUvclAO7GN&v=DRCD-zx5QFA&feature=youtu.be https://www.youtube.com/shorts/k7xl_zjz0o8?si=09KCgrFOvFtOEBqR https://www.youtube.com/shorts/A2jcVusR54E?si=N18tyytH9AhKZ-yd Oradaki o görünmez varlığı Sagittarius A* (Sagittarius A Yıldızı) olarak biliyoruz; galaksimizin merkezindeki süper masif karadelik. Küçük durduğuna aldanmayın. Hatta bence dua etmeli ki, sakin vaziyette, aktif galaktik çekirdek (active galactic nucleus) modunda değil. Eddington limitine göre maksimum akresyonda neredeyse galaksimizin toplam parlaklığı kadar parlaklığı tek başına üretebilir! :D Bu da fotonları/ışık alanlarını bile alıkoyan karadeliklerin akresyonları ve jetleriyle kompozit halde evrendeki en parlak ve en fazla enerji yayabilen nesneler oldukları / olabilecekleri ironisidir. Hiper parlak aşırı enerjetik aktif galaktik çekirdekler kuasarlar (quasars) olarak bilinirler. Dünya koşullarında ufak bir karadelik oluşturabilseydik zaten - eğer Hawking radyasyonu ile havaya uçmazsa, Hawking'in orijinal makalesinin adı zaten Black Hole Explosions'tur - yapacağı şey hepimizi yutmaktan ziyade kabaca ifade edersek minyatür bir kuasar olarak gezegenin içindeki kütleçekim merkezi eksenine yapacağı eliptik dalma batma hareketleriyle gezegeni tahrip ederek parçalamak olacaktı. Giderek büyüyen karanlık bir kanalizasyon deliğine düşmekten ziyade parlak bir perinin Dünya'yı sismik dalgalarla ve saçtığı ışınlarla darmadağın ederek yok etmesine benzer bir görüntü olacaktı. Karadelik olay ufku ardına düşenlere bir hapishane gibi davranır doğru ve her obje gibi - kaçılabilir, istifade edilebilir, yörünge kurmada kullanılabilir, düşme eylemi gerçekleştirilebilir - gravitasyonal atraksiyon da uygular doğru ama kozmik bir süpürge veya vakum imgesi yanlıştır. Bonus, Sagittarius A*'nın Event Horizon Telescope denilen global radyo teleskop şebekesi işbirliğinde elde edilmiş görüntüsü: https://www.youtube.com/watch?si=3EeKRMDxbAqLzhCh&v=Zml0dZCjaFw&feature=youtu.be |
|
9,5 trilyonu sayı olarak yaz, altına da 300 milyonu sayı olarak yaz. Akabinde 9,5 ile 3'ü çarp, 28,5 yapar. 28,5'un yanına o sayıların sıfırlarını ekle, 40 YAPAR VE MHP. |
| Uzaya her insan gibi cok meraklıyım ve arastırmayı da seviyorum. Karadeliklerin varlığı konusunda süphelerim var bana biraz hayali geliyor |
|
1 ışık yılı yaklaşık 9,5 trilyon km imiş. 300 milyon ışık yılı kaç km yapıyor acaba hesaplayabilen var mı? :) |
| Üzerine düzinelerce makale yazılmış, googleden okuma akademik araştırma yap! |
|
9,5 trilyonu sayı olarak yaz, altına da 300 milyonu sayı olarak yaz. Akabinde 9,5 ile 3'ü çarp, 28,5 yapar. 28,5'un yanına o sayıların sıfırlarını ekle, 40 YAPAR VE MHP. |
Biz uyandığını şimdi gördük. O uyandığında henüz dinozorlar dünyada hüküm sürüyordu. |
|
Sonda söyleyeceğimi başta söyliyim evet üşenmedim :)). 1 ışık yılı = 9.500.000.000.000 km İnsan beyni kıyaslama yapınca daha iyi anlıyor. Şöyle anlatayım. İstanbul-Trabzon arası 1061 km. Biz bunun 1000 km olduğunu varsayalım. 1 ışık yılı demek İstanbuldan Trabzona 4 milyar 750 milyon (4.750.000.000) kere gidip gelmek demek oluyor. 300 milyon x 4.750.000.000 yaparsak İstanbuldan Trabzon'a 1 kentilyon 425 katrilyon kez gidip gelmemiz demek oluyor. (1.425.000.000.000.000.000) |
| Hahaha valla benim beyin durdu. Mesafelere bak. Allah nasıl yaratmış. İnsanın aklı hayali yetmiyor. :) |
| İşte bu noktada akıllara tek soru geliyor. "Bunların hepsi bizim için mi?" |
|
Çok düşünürsek sıyırırız herhalde. Çok dalmamak lazım. Benim de aklıma gelen soru. Yalnız mıyız bu koca evrende? |
| Yok ya sıyırma falan olmaz. İnsan beyni cevabını bulamayacağını anlayınca pes etmekle ünlüdür :). Dine inanırsan şöyle söyleyebilirim. Kendi çapımda yaptığım araştırmalarla Kuranda tek olmadığımız, yaratılanların en üstüde bizim olmadığımız yazılar mevcut :). |
|
Evrende yalnız olduğunu sanan mı var? Gezegenlerin çoğunun malzemesi benzer, karbon bazlı yaşamın kaynağı su her yerde bolca var, evrende ki kanunlar her yerde aynı işliyor, gezegene göre değişmiyor, evrim yasasının da dünyaya özel olması için bir sebep yok, hayat uygun olan her yerde sürekli olarak başlıyor ve bitiyor. |
| Hayranlık verici |
| Karadelik denilen gök cisimleri gerçekten var. İşin kötü yanı ışık bile bu cisimlerden kaçamadığı için içinde olup bitenler konusunda bir bilgimiz yok. Sadece varsayımlar ile hareket ediyoruz. Bir kaç sene evvel ilk defa bir karadeliğin olay ufkunun fotoğrafı çekilmişti. O makalelere bakabilirsiniz. Bu arada fotoğrafı çekilen gök cismi karadeliğin kendisi değil, dikkatinizi çekerim. |
|
Genel görelilikteki karadelikler tekillikleri uyarınca hayali matematiksel varlıklar zaten. Pek çok fizikçi onlarca yıl boyunca böyle düşündü. Onlara karadelik bile demezlerdi. Esasında matematikselliğinin bir göstergesi olan - ve tek de değil birisi halledilebilir şekilde çift tekillikli olan - Schwarzschild tekillikleri derlerdi. Fizik orada çöktüğü ve ele alınan tüm bir madde içine sızılmaz şekilde sıkıştığı için felaket veya süreksizlik küreleri diyen de vardı. Fakat doğada, astronomi gözlemlerinde hızla artan delil miktarıyla beraber genel göreliliğin kuramsal düzleminde bu şekilde tekilliklerle sonlandıracağı koşulların - gravitasyonal çöküş koşullarının - geliştiği objeler bulundu. Kütleçekimsel/yerçekimsel olarak tamamen çökmüş objelerdi bunlar ve genel görelilik çözüm ve denklemlerindeki bu ilgili matematik varlıklara karşılık düşüyorlardı. Sovyet fizikçiler bunlara şu an olay ufku dediğimiz bir noktada zaman genliği bileşeni sonsuzluğa fırladığı için donmuş yıldızlar diyordu. Buna mukabil John Wheeler gibi Anglo Sakson Batı fizik dünyasının fizikçileri o dönemde ortalıkta gezmekte olan başka bir ismi popülerleştirdiler: Karadelikler. Fiziğin büyük bir açmazıdır hala. Karadeliklerin varlığı reddedilemez ama genel göreliliğin tasvir ettiği şekilde karadelikler - aslında karadelik merkezleri, yoksa karadelikleri öngören ve şu an için en iyi tasvir ettiği kabul edilen model genel görelilik - varolamazlar. Karadelik tekilliği (singularity) matematiksel bir soyutlama, matematiksel bir obje, bir anomali. Karadeliğin merkezinde veya içinde gravitasyonal çöküşün bir tekilliğe değil de başka bir şeye translate olduğu başka bir vaziyet mevcut. Bu arada hepimizin Schwarzschild yarıçapı mevcut. Bu şu demek: Teoride hepimiz belirli miktar kütlemizle gravitasyonal çöküşe uğrayacak ve böylesi bir objeye indirgenecek kritik bir yarıçap sınırına sahibiz. Bu sınıra indirgendiğimizde genel göreliliğe göre bir uzay zaman tekilliğinin formasyonu kaçınılmaz oluyor. Yani teoride her şey karadelik olabilir. Pratikte ama başka kuvvetler gravitasyonal çöküşe karşı koyacağı veya balans çekeceği için bildiğimiz kadarıyla ancak kozmolojide ve astrofizikte sağlanabilen özel koşullar gerekir. Bu koşullarda bilinen hiçbir kuvvet resmen kendi ağırlığı altında ezilen maddenin sonsuz gravitasyonal çöküşüne, sonsuz serbest düşüş haline, sonsuz sıkışmasına, uzay zamanın sonsuz bükülmesine karşı koyamamakta, fizikte bir problem olarak tekilliğe vücut vermektedir. Yani karadeliklere zaten çok ekstrem olgular olarak ilk bakışta inan(a)maman ama bu sözünü ettiğim gidişata mahkum olmuş şeylerin varlığına işaret eden delillerle beraber fizik bilimi çerçevesinde bunları problemleştirmen gerekir. Tüm iyi kuramsal fizikçiler bir yerde bunlara kafa yoruyor. Hawking'in ve Bekenstein'ın çalışmalarında olduğu gibi karadelikleri çakıldıkları matematiksel çukurlardan çıkarıp tekrardan fiziğe dahil etmeye çalışıyorlar. Mesela karadeliklerin boyutuyla orantılı addettikleri sıcaklığını ve entropisini keşfediyorlar, bunlara yönelik izahlar ve denklemler ortaya koyuyorlar. İçine düşen bilginin (quantum information) - kuantum fiziğine aykırı şekilde ortadan kalkmayıp - radyasyon olarak salınabileceğine veya yüzeyine kaydedilmiş olabileceğine işaret ediyorlar. Genel göreliliğe göre sonsuza dek varolacak içinden çıkılmaz karanlık çukurlardan fazlası olduklarını, alışık olduğumuz nesnelerle ortak veya benzer yönlere sahip olduklarını gösteriyorlar. Karadeliğin kuramsal araştırma sahası zaten çılgındır. İçlerinde kütüphaneler ve yatak odaları vardır diyen bulunmuyor ama mesela maksimal Kerr karadeliği halka şeklinde tekilliği, sonsuzluğa uzayıp giden iç uzay zaman/evren bölgeleri ve zaman yolculuğuna izin veren uzay zaman patikalarıyla (closed timelike curves) bilim kurgu filmlerini aratmayan bir kuramsal varlıktır/karadelik modelidir. Bu model bence gerçek değil ama ekstrem koşulların ekstrem ürünleri veya sonuçları olacağının, karadeliğin gravitasyon kadar kuantum dinamiklerin de işlediği merkezindeki "anormal" uzay zamansal durumların varlığının başka bir - kuramsal - göstergesidir. "Tekillik" kavramının başka bir anlamı da "kökten veya marjinal bir değişimdir/olaydır". Bir de son olarak karadeliklerin, ışığı hapseden gravitasyonal olarak tamamen çökmüş objelerin, donmuş yıldızların, felaket kürelerinin vs artık nasıl çağırmak isterseniz varlığına inanmıyorsanız şu çılgıncasına sürüklenen zavallı yıldıza (S2) ve etraftaki diğer yıldızların nasıl hareket ettiğine dair görüntülere bir bakmanızı tavsiye ederim: https://www.youtube.com/watch?si=IoHjyorUvclAO7GN&v=DRCD-zx5QFA&feature=youtu.be https://www.youtube.com/shorts/k7xl_zjz0o8?si=09KCgrFOvFtOEBqR https://www.youtube.com/shorts/A2jcVusR54E?si=N18tyytH9AhKZ-yd Oradaki o görünmez varlığı Sagittarius A* (Sagittarius A Yıldızı) olarak biliyoruz; galaksimizin merkezindeki süper masif karadelik. Küçük durduğuna aldanmayın. Hatta bence dua etmeli ki, sakin vaziyette, aktif galaktik çekirdek (active galactic nucleus) modunda değil. Eddington limitine göre maksimum akresyonda neredeyse galaksimizin toplam parlaklığı kadar parlaklığı tek başına üretebilir! :D Bu da fotonları/ışık alanlarını bile alıkoyan karadeliklerin akresyonları ve jetleriyle kompozit halde evrendeki en parlak ve en fazla enerji yayabilen nesneler oldukları / olabilecekleri ironisidir. Hiper parlak aşırı enerjetik aktif galaktik çekirdekler kuasarlar (quasars) olarak bilinirler. Dünya koşullarında ufak bir karadelik oluşturabilseydik zaten - eğer Hawking radyasyonu ile havaya uçmazsa, Hawking'in orijinal makalesinin adı zaten Black Hole Explosions'tur - yapacağı şey hepimizi yutmaktan ziyade kabaca ifade edersek minyatür bir kuasar olarak gezegenin içindeki kütleçekim merkezi eksenine yapacağı eliptik dalma batma hareketleriyle gezegeni tahrip ederek parçalamak olacaktı. Giderek büyüyen karanlık bir kanalizasyon deliğine düşmekten ziyade parlak bir perinin Dünya'yı sismik dalgalarla ve saçtığı ışınlarla darmadağın ederek yok etmesine benzer bir görüntü olacaktı. Karadelik olay ufku ardına düşenlere bir hapishane gibi davranır doğru ve her obje gibi - kaçılabilir, istifade edilebilir, yörünge kurmada kullanılabilir, düşme eylemi gerçekleştirilebilir - gravitasyonal atraksiyon da uygular doğru ama kozmik bir süpürge veya vakum imgesi yanlıştır. Bonus, Sagittarius A*'nın Event Horizon Telescope denilen global radyo teleskop şebekesi işbirliğinde elde edilmiş görüntüsü: https://www.youtube.com/watch?si=3EeKRMDxbAqLzhCh&v=Zml0dZCjaFw&feature=youtu.be |
| Mesafeler, boyutlar, ölçekler vs bağıl yani gözlemciye nazarla olduğu için aslında o kadar önemli değiller. Evet, kainatın idrak edilemez uçsuz bucaksızlığı ve kozmolojik ölçekler mütevazi olmayı öğretiyor, insana bu anlamda çok şey katıyor ama bir dereceye kadar da overrated bir mesele olduğunu ve algılayıcılar/gözlemciler için gerçekliğin izafi bir temelde kurulduğu vaziyetini biraz ıskalıyor. Ona bakarsak da biz bir hücre için bir evreniz veya galaksiyiz. Bir hücre de proton veya foton için başlı başına bir evren. Ölçekler çoklu bir referans çerçevesinden irdelendiğinde izafi görünüyorlar. İnsanın kozmolojik ölçeklere aklının hayalinin yetmemesini yapısal bir yetersizlik olarak varsaysan bile gene de yapı(lar) farklı referanslara vücut vererek izafi / bağıl sonuçlar üretiyor. Bir galaksi boyutunda olsaydık/olabilseydik belki galaktik ölçekleri ve mesafeleri çok daha iyi anlamaya başlayacaktık. Akademik literatür ve jargonunun parsekleriyle popüler kültürün ışık yılı ölçü birimleri o zaman tam tersi şekilde bizi çok ufak gelecekti. Zaman mekan algımız vb her şey de çok daha farklı olacaktı. |
|
Konu biyolojideki evrim teorisi hakkında değil. Ama biyolojideki evrim teorisini reddeden ve genel anlamda uzay bilimleri dahil modern doğa ve fen bilimlerinin merkezinde duran evrim kavramını reddeden herhangi bir kimseyi aşağıdaki mesaja yönlendirebilirim. Ardından bilimin ışığında dünya görüşünün ıslah olmasını, bilim karşıtı önyargılarından ve koşullanmalarından kurtulmasını dilemek haricinde başka bir yorum yapamam. https://forum.donanimhaber.com/mesaj/yonlen/158019439 |
| Henüz o kadar KM yapacak araba geliştirilmedi. Yapılınca deneyecem. |
http://www.youtube.com/watch?v=xpkZB-BaFJ4
2019'un sonlarında, daha önce dikkat çekmeyen SDSS1335+0728 adlı galaksi ilginç bir şekilde her zamankinden çok daha fazla parlamaya başladı. Bunun nedenini tespit etmeye çalışan gökbilimciler Avrupa Güney Gözlemevi'nin VLT teleskobu da dahil olmak üzere çeşitli uzay ve yer tabanlı gözlemevlerinden elde edilen verileri kullanarak galaksiyi gözlemledi. Yayınlanan yeni çalışmada bulgularını paylaşan bilim insanları daha önce hiç görülmemiş değişikliklere tanık olduklarını söyledi. Araştırmaya göre galaksinin merkezindeki süper kütleli kare delik aniden uyanmaya başlamış durumda.
Daha önce görülmemiş bir şey
Gökbilimciler galaksideki parlaklık değişimini Aralık 2019’da tespit etti. Yapılan araştırmada ESO VLT dahil olmak üzere çok sayıda yer ve uzay tabanlı gözlemevlerinin verileri kullanıldı. Aralık 2019'dan önce ve sonra alınan verileri karşılaştıran araştırmacılar, galaksinin artık morötesi, optik ve kızılötesi dalga boylarında çok daha fazla ışık yaydığını tespit etti. Ek olarak araştırmacılar şubat 2024’te galaksinin X-ışınları da yaydığı bulundu. Araştırmacılara göre galaksi hakkında tesit edilen bulgular ve davranışlar daha önce görülmemiş bir şey.
Ayrıca Bkz.Mars'a seyahat eden insanlar kalıcı böbrek hasarı yaşayabilir
Bilindiği üzere Samanyolu da dahil olmak üzere çoğu galaksinin merkezinde Güneş'in yüz binlerce ve hatta milyonlarca katından daha fazla kütleye sahip “süper kütleli kara delikler” bulunuyor. Bu devasa yapıların genellikle uyuduğu ve doğrudan görülemedikleri biliniyor. Bu yeni örnekte ise aniden çevresinde bulunan gazı emmeye başlayan ve çok parlak hale gelen büyük kara deliğin uyanışına doğrudan tanıklık ediliyor. Daha önce bir kara deliğin uyanışı gözlemlenmemişti. Esasında kendi galaksimizin merkezindeki Sagittarius A*’nın da başına benzer bir durum gelebilir ancak bunun ne zaman ve hangi olasılıkla olacağını kestirmek şimdilik belirsiz.
Bilim insanları SDSS1335+0728 galaksisinin parlama nedenlerine alternatif açıklamak getirmek için takip gözlemlerine ihtiyaç duyulduğunu söylüyor. Ortaya atılan olasılıklar arasında alışılmadık derecede yavaş bir gelgit bozulması veya yepyeni bir fenomenin varlığı bulunuyor. Eğer bu gerçekten bir gelgit bozulması olayı ise, bu şimdiye kadar gözlemlenen en uzun ve en zayıf olay olacak.
Kaynak:https://www.techspot.com/news/103482-astronomers-witness-ultrarare-supermassive-black-hole-formation-real.html
Kaynak:https://www.aanda.org/articles/aa/pdf/forth/aa47957-23.pdf
DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.
Üye Ol Şimdi DeğilÜye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.
Haberi Portalda Gör