Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir
56
Cevap
1900
Tıklama
3
Öne Çıkarma
Cevap: Canlı canlı haşlanmak... (3. sayfa)
B
2 hafta
Yarbay

onun bildiğim kadarıyla kesim tekniği var. öyle bir yerden kesmen lazım ki acı fazla çekmesin.

saygı konusunda haklısın. tabi canlı canlı olarak haşlanması bana göre adice.




Bu mesajda bahsedilenler: @erkahn
I
2 hafta
Yüzbaşı

keşke hayvanları öldürmesek ama doğa acımasız işte. Umarım ileride fake et üretilebilir.

Fakat bu canlı canlı haşlama pişirme düpedüz şerefsizlik. Savunmanın manası yok.



S
2 hafta
Yarbay

Allah, etinden sütünden faydalanalım diye karada ve denizdeki canlıları insanoğlunun hizmetine sunmuştur.

Ama denizden çıkan balık suretinde olmayan canlılar (midye,istiridye,karides,kalamar,ıstakoz gibi) hanefi mezhebine göre yenmesi caiz değildir çünkü bunların gerek görünüş, gerekse yenen kısımları itibariyle hoş olmaması, çirkin ve pis sayılmasıdır.

Diğer mezheplere göre bu canlıların yenmesinde bir sakınca görülmüyor.

Ben istakoz yemem, et yemeyi severim.
Kimse hayvanlar öldürülmesin falan demesin onlar bize sunulmuş nimettir, ama bu kadar nimet bolluğu içinde gidipte bu kabuklu deniz canlılarını yemek bana saçma geliyor.
Yiyenede niye yiyorsun demem.





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sssemih24 -- 20 Nisan 2024; 0:6:26 >

< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

V
2 hafta
Yarbay

Ben çocukken (30 sene önce) babam bir keresinde balık pazarından ıstakoz alıp eve getirmişti. Çok net hatırlıyorum ıstakozu mutfak lavabosuna koymuştu..arada bir hareket edip kıpraşıp duruyordu..büyük de bir şeydi kız kardeşimle korkudan lavaboya yaklaşamıyorduk bile üstümüze zıplayacak diye.

Sonra peder onu fritözde pişirmiş valideyle löpür löpür yutmuşlardı😂 ben yiyememiştim diye hatırlıyorum. Kötü bir anıydı aslında. Kurban baysamları da öyle..gözümüzün önünde kestikleri koyundan kavurma yapıp onu yememizi bekliyorlardı..vegan falan değilim et yiyorum ama sonuç olarak hangi canlı yemek olarak önümüze gelmeden önce acı çekmeden öldürülmüyor ki? Bu tür şeylere takılıyorsanız tamamen et yemeyi bırakıp veganlığa geçmelisiniz bence



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
K
2 hafta
Yarbay

Mesele sadece ıstakozun canlı canlı haşlanması değil. Hiçbir canlı ister yemek için olsun isterse kürkü için, gücü için, derisi için olsun işkence görmeyi hak etmiyor. Sebebi ne olursa olsun. Bu kafasına bayılta bayılta vurularak öldürülen foklar için de geçerli, yunuslara yapılan katliam için de, mezbahalarda büyük-küçük baş hayvanlara yapılanlar için de tavuk çiftliklerindeki tavuk ve civcivler için de... Ya da İspanya'daki sözüm ona boğa güreşleri, spor için avlanan hayvanlar vs için de geçerli, örnekler çoğaltılabilir. Istakoz sadece bir örnek.

Konu sahibi bende bloklu ama alıntılanan cevaplardan yazdıklarını görebiliyorum. Adamın anlatmaya çalıştığı şey canlıları zevk için öldürmeyelim, işkence etmeyelim vs. Ona muhalif olan mesajların da doğru yanları var tabii ama bizler insan olarak vahşi doğadaki yaratıklara nazaran daha fazla farkındalığı olan canlılarız. Besin zincirinin en üstünde olmamız vahşi doğadaki hayvanlar gibi acımasız sert veya onlardan çok daha sert olmamızı gerektirmez. İlle de bir zaruriyet için öldürmek gerekiyorsa bile bunu temiz, mümkün mertebe acısız, hızlı/pratik yollarla yapmak gerekir diye düşünüyorum.





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kartal Göz -- 20 Nisan 2024; 1:1:28 >

< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

K
2 hafta
Yarbay

Ben de ilk kez 7 yaşındayken görmüştüm. 4-5 kişi koyunu yol kenarına yatırmıştı, yanda stad vardı. Hayvanı çatır çutur kestiler gözümün önünde. Soluk borusunu kestikleri için hayvan bağıramıyor da ciğerindeki hava boşluğa gidiyor kanla birlikte. Kanını akıtmışlardı öyle. Umarım bıçak çok keskindir de fazla acı çekmemiştir diye taa o zamandan beri düşünürdüm. Çok net bir şekilde acı çekiyor çünkü. Bazı dindar insanlar kurbanlar acı çekmez filan diye zırvalıyor ama yok öyle bir şey. Bal gibi de çekiyor. Bu arada yeni kesilmiş kurbanın eti de ağır oluyor. Kandaki o demirin tadını çok ağır bir şekilde alıyorsun. Buzlukta bekletilmiş et çok daha iyi.



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.

Bu mesajda bahsedilenler: @VirgilSollozzo
V
2 hafta
Yarbay

quote:

Orijinalden alıntı: Kartal Göz

Ben de ilk kez 7 yaşındayken görmüştüm. 4-5 kişi koyunu yol kenarına yatırmıştı, yanda stad vardı. Hayvanı çatır çutur kestiler gözümün önünde. Soluk borusunu kestikleri için hayvan bağıramıyor da ciğerindeki hava boşluğa gidiyor kanla birlikte. Kanını akıtmışlardı öyle. Umarım bıçak çok keskindir de fazla acı çekmemiştir diye taa o zamandan beri düşünürdüm. Çok net bir şekilde acı çekiyor çünkü. Bazı dindar insanlar kurbanlar acı çekmez filan diye zırvalıyor ama yok öyle bir şey. Bal gibi de çekiyor. Bu arada yeni kesilmiş kurbanın eti de ağır oluyor. Kandaki o demirin tadını çok ağır bir şekilde alıyorsun. Buzlukta bekletilmiş et çok daha iyi.
Aynen aynen.

Hatta hayvanın kafasını bacaklarını falan kestikten sonra ağaca asıp birkaç saat bekletirlerdi. Hatta hiç unutmam bir keresinde gene bir kurban kesim zamanı orada olan bizden yaşça büyük olan çocuklardan biri “ o koyun aslında ölmedi hala yaşıyor haaa “ demişti. Kurbanı kesen kişinin oğlu mu neydi..dindar bir tipti. Dini referans mı yapıyordu yoksa çocuk olduğumuz için bizi mi kekliyordu hala düşünür dururum.

Hayvanın etinin tadı da kokusu da dediğin gibi aşırı ağır olurdu. Etin Yanında babaannem bir kase de cacık koyardı kolay yutabilelim diye öbür türlü yemesi gerçekten zordu



< Bu ileti iOS uygulamasından atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.

Bu mesajda bahsedilenler: @Kartal Göz
P
2 hafta
Yarbay

Yakında kişilerin kendi kurban kesmesi yasaklanacaktır ve bu işi uzman kasaplar tesislerde hızlı ve acısız halledecek. Sokakta veya pazar yerlerinde her önüne gelen hayvan kesmemeli böyle birşey olamaz.

Öte yandan malesef İslamiyet gereği hayvan öldürülürken bilincinin açık olması şart koşuluyor bu doğru değil hayvanlar kesilmeden önce şoklanmalı veya uyusturulmalı bu sayede acı hissetmemeliler.

Biz bu hayvanlardan bu sekilde faydalanıyorsak onların kesim sürecinde azami farkındalığı mutlaka göstermeliyiz. En uygun koşulları sağlamalıyız.

Fakat bu hayvansal gıda yememek olayı benim düşüncem ancak etin labarutuvar ortamında üretilen şeklinin sanayileşme ile çözülebilir birşey yani bizim bilinçsiz biçimde et dokuların üretmemiz gerekiyor işte bu yapıldığında artık hayvan kesmek, öldürmek işinden tamamen çıkabiliriz.

Ancak hayvan yemeyelim demek mümkün değil. Nitekim biz hayvansal gıdaya muhtac canlıları ihtiyacımız olan amino asitlerin önemli bir bölümü bitkisel gıdalarda yok. Ayrıca et ve et ürünleri inanılmaz derecede lezzetli geliyor.

Dolayısıyla bu sorunun çözümü vejetaryen olmak değil yapay eti üretmekten geçiyor. Yapay et derken bitkisel etten bahsetmiyorum. Eti yapay biçimde üretmekten bahsediyorum. Umarım ki teknoloji bunu yakında basaracak ve biz artık et için öldürmek zorunda kalmayacağız. Nitekim yapay et varken kimse gercek et almamalı benim düşüncem.





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 20 Nisan 2024; 1:34:12 >

< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.

Bu mesajda bahsedilenler: @VirgilSollozzo
K
2 hafta
Yarbay

Din yorumcuları, biyoloji veya bilinç konularında bilginin az olduğu bir dönemde sağlıklı olmanın ölçüsü olarak bilinci açık olmalı diye yorumlamışlar bence. Mesele bilincin açık olması olamaz, çünkü gözleri örtülüyor, önceden sakinleştiriliyor, okşanıyor, üç bacağını bağlıyorlar birini serbest bırakıyorlar... Bin sene önce insanın elinden gelenenin en iyisini yapmaya çalışmışlar. Bence bugün batı endüstrilerindeki karbondioksit ile uyuşturmak ahlaken daha iyi.





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Karbon 12 -- 20 Nisan 2024; 3:25:9 >


Bu mesajda bahsedilenler: @Periah
K
2 hafta
Yarbay

Hataların, arızaların olduğu, canlıların birbirlerini yediği ve bunu canlılık olduğu bir dünyadayız. Kusursuzluk mümkün değil, dinler de bunu mümkün görmüyor. Antik dönemlerden modern zamanlara kadar değişmemiş bir ahlak şablonu: en az zararı vermek, en az hatayı yapmak.


1920-30'larda kaplumbağalardan, güzelim hayvanların kabuklarından küllük yapıyorlarmış, 60'lara kadar nadir kedi türlerinden paspas yaptılar, 70'lere kadar balinaları yağları için ve makina yağı yapmak için avladılar. 70'lerde toplu itirazlar, çevrecilerin baskılarıyla balina avına yasaklar geldi. Kendim deniz ürünlerine bayılırm aslında, ama ahtapot, ıstakoz, yengeç v.b. zor ölen hayvanları yemiyorum. Tercih şansım varsa karbondioksit ile öldürülmüş canlıları tercih ederim. En az zararı vermeye çalışıyorum.


* * *


Hayvanların da ahlakları var bence. Konuya tamamen evrimsel açıdan yaklaşılsa bile, evrim teorisinin Darwin'den sonraki devamı Kropotkin'in gözlemleri var, sadece darwinist yaklaşmak teorinin yarısını açıkta bırakır: Tabiat şartları zorken hayvanlar işbirliği yapıyorlar, dayanışma içindeki türler devamlılıklarını garanti edebiliyorlar. Dayanışma için ahlak gerekli. Oyun için kelebekleri öldüren kedi yaşı ilerleyince yapmıyor. Ayrıca gelişmiş hayvanların hoşnutsuzluk, rahasızlık, itiraz, tepki seviyeleriyle son derece yakından ilişkili, dereceli ti vardır. Tırmıkla çizen kedi aslında insanın elini kolaylıkla delebilecek güçtedir de. Rahatsız olan hayvanlar önce uyarırlar.


70'lerde Cousteau belgesellerinden önce hayvanları doğru düzgün görmüş değildik. Denizaltını hiç bimlmiyorduk. Eskiden moda olan 'safari'ler, avcıların anlattıkları geyik muhabbetlerinin çağdaş yorumları olan D-max ve türevi belgesellerin tabiatı sadece bir mücadele olarak anlatmasıyla bütün fikri oluşmuş olanlar, bence reyting madurları. Artık kameranın ormanlara bile girmesiyle hayvanların da dayanıştıklarını görüyoruz. Boğulacak ayıyı kurtaran hipopotamlar, beraber avlanırken köşeye sıkıştırdıkları yavru geyikten vazgeçen ve beraber avlandığı diğer aslanları da uzaklaştıran aslanlar... Bugün binlerce videodan daha doğru, gerçeğe daha isabetli başka bir tabiat öğreniyoruz.




https://www.youtube.com/shorts/uBZaJWimdkg


Bu mesaja 1 cevap geldi.
P
2 hafta
Yarbay

Hocam hayvanlarda ahlak veya düşünce buluruz ararsak size katılıyorum ancak hayvanlarda bulacağınız hersey oldukça kadük, gelişmemiş düzeyde kalacaktır bence.

Nitekim ahlak düşünce kültür, dil ve yazı ile ciddi derecede iç içedir. Hayvanların iletişim şekli bizimkinin yanında çok aşırı derecede ilkel ve soyut kavramları aktaramıyor. Bizim ahlakımızın, kültürümüz, düşüncemiz in gelişiminde birbirimize arasında sürekli düşünceyi aktarabilmenin büyük fark yarattığını düşünüyorum.

Keza belki al parmazlarımızın bu sekilde ol ası bile geleceğimizi, ahlakımızın ve ince davranıilarımızı büyük oranda etkilemiştir.

Dolayısıyla hayvanda ahlak olamaz diyemem, hayvanda düşünce olamaz diyemem ancak olanlar son derece kadüktür. Ayrıca hayvanlar son derece merhametsizdir büyük oranda sadece hayvanlar değil insanlarda farklı koşullarda yasarsa son derece duyarsızdır.

Biz ben sen veya forumdaki diğer arkadaslar büyük oranda kırsalda yasasaydık, teknolojiden ve diğer insanlardan kopuk olsaydık emin olun bugün burada konuştuğumuz hiçbirseyi mesele dahi etmezdik.

Ben bizi birazda evcil insan olarak görüyorum. Biz doğal insanlar değiliz evcil, terbiye edilmiş, tırnakları çekilmiş - dişleri sökülmüş tabiri caizse evcil insanız. O nedenle doğal düşünmüyoruz ve bunun bizde Buhran ve psikolojik sorunlar yarattığını düşünüyorum.

Hatta daha da ileri gidersem normalde vahşi hayvanları yakalayıp kafeslere tıklarsanız buyuk bir çoğunluğu üremez. Bence modern insanda kafesteki bir hayvan gibi hissettiği için üretmiyor ve soyu kuruyor. Çünkü biz kapana sıkışmış gibiyiz.





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 20 Nisan 2024; 3:53:10 >

< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.

Bu mesajda bahsedilenler: @Karbon 12
K
2 hafta
Yarbay

Hayvanlar çok tehlikeli de olabilir tabii. Sürü haline gelmiş köpekler tehlikeli olabilir, gurup liderleri hava atmak için saldırabilir. Buradan kör bir romantizm çıkarmak istemedim.

İnsan çok daha gelişmiş. Lisan ve yazıyla nesiller boyu bilgi aktarabilmenin çok verimli yollarını bulmuş. Bunlardan yazı ise, son iki bin sene sadece, canlılık tarihinde çok küçük bir dönem. Asıl can alıcı fark da bence burada. Yoksa doğuşundan itibaren tabiata bırakılacak tek bir insanın yaşamı boyunca tekerleği veya ateşi bulacağı şüpheli. Her nasılsa... insan gelişmiş, anlıyor, problemleri de, sorumlulukları da, geliştirdiği kavramlar da, tabiata 'faydası' da, hatalarının zararları da çok büyük olabiliyor.

Son paragraflarınızla ilgili ben de yakın paralelde düşünürdüm. Zamanla biraz fikrim değişti. Sanatın en ileri formları, edebiyatta, resimde çığır açan eserler kırsalda yazılmışlar. Hemingway, Matisse, Van Gogh... çok örnekler verilebilir, tabatın içinde, bazen kulübelerde yaratmışlar. İyi tasarım ofisleri İtalya'da sanayi bölgelerinde değil elektrikleri kesilen kırsal yerlerdeler, Como Gölü sırtlarında. Almanya'da orman yollarında. Sanatın tabiatta yaratıldığını, şehirlerde ise pazarlandığını farkettim. Tabii bu kimseler şehir görgüsü almışlar öncesinde. Fakat tabiatta ne var da, iş can alıcı olan yeniliği yaratmaya gelince varlığı gerekli oluyor? Bence, bu biraz önemli bir soru.

Barajlar yapacak, politika geliştirecek, insanlığı kalkındırma iddiası olan bilgilierin tasnifinde şehirler varken, konserler, kitaplar ve organize merak veya üniversiteler şehirlerdeyken karikatürleştirmeyi bir dönem çok sevdikleri kırsal insanların ise çok duygusal olduklarına da şahit oldum. Bence medeniyet kavram olarak, kaypak bir kavram. Nereden nasıl bakıldığına göre hemen deiğişebiliyor ve bence 80'lerden sonra şablonları da kaybettik. Eskiden sadece tabiat vahşi olabilirken şimdi şehirler de vahşi olabiliyor.

Biraz ekonomi ve kaynaklarla da alakalı galiba, insanlar 50'lerin şehirlerde güzel güzel üremişler. Bugün mekan sorunları, aşırı bilgi yüklemesi (eskiden politikada bir sendeki gelişmeler şimdi bir haftada oluyor), gıda kalitesizliği, hava kirlilği, ulaşım sorunları... kapanda hissetmek için çok sebep var... hatta bence sadece hissediliyor değil şehirler gerçekten de kapan gibi.




Bu mesajda bahsedilenler: @Periah
3
2 hafta
Yarbay

Bu ve buna benzer konuların tamamının kedi-ciğer bağlantılı olduğunu düşünüyorum.
Bir günde 10 binlerce 100 binlerce koyunu, danayı sırf inanç olduğuna inanıp katletmek gayet normal, ıstakozu haşlayıp yemek vahşice öylemi ? Hadi be ordan!!



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >


_____________________________

Eski kullanıcı adı: asdzxcas3507


S
2 hafta
Yarbay

Onların canlı pişirilmesi gerektiği, yoksa zehirleneceğini izledim bende. Elinizde net var açıp okuyun. Denizden çıkan her şey helaldir. Onu yeme bunu yeme olmaz. Belki pide yediğin yer eşek eti satıyor da olabilir. Haberin olmaz.


Bu mesaja 1 cevap geldi.

Bu mesajda bahsedilenler: @Navi
S
geçen hafta
Yarbay

Kel alaka. O dediğin, at, deve için geçerli. Denizden çıkan her şey helaldir. “Denizden babam çıksa yerim” söylemi buradan gelir. Istakoz öldürülüp pişirilirse zehirli olur diye izledim bir yerde. Ne kadar doğru bilmiyorum. Çok merak eden neti açıp okur.

Bu kadar duyar kastınız madem, ahtapot tutanlar da daha ölmeden halı vurur gibi eti yumuşaşın diye 10 dakika yere vururlar.




Bu mesajda bahsedilenler: @dekareme
N
geçen hafta
Binbaşı

Şu sosyal medya ukalalığı bayıyor bazen.



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >


Bu mesajda bahsedilenler: @Stones
U
geçen hafta
Teğmen

Ülke canlı canlı haşlanıyor millet hala ıstakoz diyor. Yok yok reisle bir 5 yıl daha lazım.



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.