Bütçe azaldığında yada ödenekler kesildiğinde hemen bir eşik daha aşıldı diye haber yaptırıyorlar bu füzyon olayında. Olay kağıt üstünde süper birşey ama gerçekte, gerçekleşmesi çok zor bir rüya. |
"bunu uzun süre korumayı başardı" ne kadar en önemli bilgi bu ama oda yok malesef. |
30 sene sonra füzyon evlerinizde. hangi 30 sene olduğunu sormayın yanlız. |
Füzyon gerçekten de "30 sene sonra evlerde" söyleminin vücut bulmuş hali. 60'lardan beri füzyona 30 yıl kaldı. Ama özellikle son 3-4 yıldaki gelişmeler gerçekten umut veriyor. Bu sefer 30 sene sonra evlere geleceğine inanıyorum. |
"yıldızlara güç veren süreç olan nükleer füzyon" Bu füzyon vaadedildiği gibi binlerce GW elektrik gerçekten üretebiliyor olsaydı böyle etkileme amaçlı edebiyata gerek kalmazdı. |
Füzyon enerjisi ile neredeyse belki en az otuz yıldır ilgileniyorum. Füzyon teknolojisi insanoğlunun başarabileceği en zor teknolojilerin başında geliyor. Her ne olusa olsun günümüzde elde edilen ilerlemeler gelecek için umut vadediyor. |
Fizikçimisiniz |
30 yildir füzyonla ilgilenirken < Resime gitmek için tıklayın > |
Bizim bakanlıklığa bağlı kuruluşlarda o ara çay kaşığı neden bu kadar ısınıyor diye düşünen personeller geliyor aklıma 😄 |
Bu şekilde de füzyonla ilgilenilebilir, resimde bir gariplik göremedim. Evin rahatlığında bilim yapmak istiyorsa bunda ne sakınca olabilir ki? |
Kendi alanımda alaylı fizikçiyim. Projemi başarırsam belki tam anlamı ile fizikçi ünvanı alabilirim. Ezber fizikçi değil fiilen çalışan fizikçiyim. Ezber fizikçi olsaydım eğer fiilen çalışan bir fizikçi olma ihtimalim kalmazdı. Size göre belki ezber fizikçiler gerçek fizikçi anlamına geliyor olabilir. Tercih sizin. |
Bir 70-80 yılda elektrikli araçlar ekmek yer ondan sonra füzyona geçeriz |
Yıldızların basınç koşulları ve plazma bolluğunda zincirleme ve daimi termonükleer füzyon mevcut. Yeryüzünde taklit edilmesi çok zor haliyle. İnsanoğlu bu çekirdek kaynaşma enerjisini tek seferde ve aniden topluca saldı mı elde edilen hidrojen bombası, yani insanlığın imal ettiği en güçlü bomba. Ama bomba düzeneği değil de bir reaktör yapısı içerisinde kontrollü ve sürdürülebilir biçimde enerji üretmek bambaşka dava. Potansiyelde veya teoride edebiyat parçalama değil yani ama pratiği sıkıntılı. |
Ezber fizikçi dediğiniz sanırım teorik fizikçi oluyor. Einstein gibi. Çalışan fizikçi dediğiniz de deneysel fizikçi. Evet, iki grup arasında bir çeşit sevgi/nefret ilişkisi var, ama fizikçi olmayan bir dış gözlemci olarak söyleyebilirim ki, teorik fizikçilerin çalışmaları olmasa, deneysel fizikçiler çok daha verimsiz çalışırdı. Her iki grup ta önemli ve birbirini tamamlıyor. |
Tip-1 medeniyet olma yolunda ağır ağır ilerliyoruz. Ama bizim her şeyden önce çözmemiz gereken çok büyük bir sorun var. Bilgiyi geleceğe aktarmak. Bunun için ya insan ömrünü en azından 200 300 yıla cikarmamiz gerekecek ya da bize bu konuda yapay zeka yardımcı olacak. Çünkü Newton Einstein gibi çok büyük dehalar genç yaşta ölüp gittiler. İnsanlık için büyük kayipti. |
Teorik fizik alanında matematiksel zarafet ve soyut düzlemde modelleme yeterli deneysel tetkik yöntemleri ortaya konmaksınız çok prim yapıyor ve spekülasyon hatta katıksız metafizik düzeyinde kalıyor. Deneyci veya deneysel fiziğin temsilcilerinin kuramsal fiziği yadırgamaları ve eleştirileri bu sebeple. Ama şu da var; kuramsal fiziksiz de fizik düşünülemez. Bir takım çok önemli fiziksel araştırma programları veya yönelimleri kuramsal fizikten çıkma. Özel ve genel görelilik mesela ışık hızının ölçülen sabitliği veya gravitasyonal etki gibi bir takım deneysel öncüllerden yola çıksa da ve en önemlisi de laboratuvar ortamında ya da astronomik gözlemlerde deneysel bir düzlemde tasdik edilse de bir kuramsal fizik ürünü. Mesela Dirac'ın kuantum mekaniği ve özel rölativistik fiziği matematiğini uzlaştırma çabası çalışması olmadan anti madde düşünülemez. Deneysel fizikçiler açısından ortada böyle bir şey yokken ve hatta gayet saçmasapan bir matematiksel varlıkken kuramsal fizik basitçe anti maddenin varlığını ima ediyordu ve anti maddenin empirik sahada varolduğu anlaşıldı. Karadelikler varlığı da kağıt üstündeydi ama doğada gerçekten benzer şeylerin varolduğu anlaşıldı ve karadelik tekilliği denen şey hala bir muamma. Genel göreliliğin matematiği bu olabilir diyor. Deneysel fizik için ise fiziksel realitede bir sonsuzluk düşünülemez. Ölçülebilir veya bölünebilir bir yönü olmak zorunda. Dolayısıyla kuramsal fizik ile deneysel fiziğin gerilimi bir noktada matematik ile realitenin de bir gerilimi. Mesela Hawking'ın başarılarından birisi - karadelikler bazında - bunu kısmen normalize edebilmesiydi. En ünlü çalışması karadelik gibi esasında soyut rölativistik bir varlığın kuantizasyonunu veya kuantum fiziği ve alanları ile ilişkisini irdeliyordu. Karadeliklerin - en azından başlangıçtaki - soyutluğunun aksine kuantum fiziği ve olguları fazlasıyla deneyseldir. Kuantum fiziği ve ondan çıkan modeller - standart model gibi - gerçeklikle matematiğin eriyip birleştiği bir pota. Deneysel fizikçiler işte bu buluşmayı arıyor. Gene aynı sebeple astronomi ve astrofizikteki önemi ciddi bir biçimde fark edilip yerleşene kadar deneyciler genel göreliliğe biraz burun kıvırdılar. Yaygın bir şekilde araştırmalarında yer alana kadar genel göreliliğe yalnızca özel koşullarda geçerli şık bir matematik ya da geometri diye baktılar. Oppenheimer kuramsal astrofizikte belki de çığır açabilecekken kendisini deneysel ve somutçu bir yönelimle atom bombası projesinin direktörlüğünde buldu. Karadelik oluşumunu gösteren astrofizik çalışmasını fazla kuramsal vs diye ciddiye almadı mesela. Kuramsal tarafa fazla kayılmasının ve bundan rahatsız olup daha somut bir şeylere uğraşmaya yönenilmesinin bir sebebi de bu örnekteki gibi çağın teknolojik koşulları. O çağda astronomik gözlem de malzeme bilgisi de şimdiki kadar net değildi. Şimdiki insanlara "kötü örnek" olacak ve onları verimsiz sicim kuramı çalışmalarına hapsedecek kuramsal fizik mucizelerinin potansiyeli de tam anlaşılamamıştı. O zamanlar her şey daha basit ve ilkel olduğu için bu denli derin bir kuramcı versus deneyci kutuplaşması yoktu. |
Bu durum tamamen toryum ile ilgilidir. Bu tip reaktorler toryum kullanımını arttıracaktır Ülkemiz bu teknoloji ye ulasabilmelidir. Son derece hayatıdır. |
3 hafta
Yoğunluk ve hapsetme zorluğu
Füzyon enerjisinin ticari ölçekte hayata geçirilmesi için daha yoğun ve daha iyi hapsedilmiş plazma elde etmek büyük önem taşıyor. Yüklü parçacıklardan oluşan bir gaz olan bu plazmanın, parçacıklar arasındaki doğal itme kuvvetinin üstesinden gelmek ve atom çekirdeklerinin birleşerek muazzam miktarlarda enerji açığa çıkardığı süreç olan füzyonu başlatmak için yüz milyonlarca santigrat derece sıcaklığında olması gerekiyor.
Güçlü manyetik alanlardan yararlanan halka şeklindeki tokamak reaktörleri, füzyon enerjisinden yararlanmak için önde gelen teknolojilerden biri olarak araştırmalarda sıklıkla kullanılıyor. Ancak tokamak reaktörlerinin süper yoğun plazma üretme konusunda engellere sahip olduğu biliniyor. Buna Greenwald limiti deniyor.
Greenwald limiti nedir?
Füzyon reaksiyonunda plazma basıncı, manyetik alan basıncında belirli bir eşiği aştığında tokamak içerisinde plazmanın muhafaza edilmesi ve reaksiyonun ilerletilmesi bozuluyor veya kararsızlıklara sebebiyet veriyor. Ayrıca bu limitin aşılması, tokamak'ın kendisine de büyük zararlar verebilir.
Daha önceki haberlerimizde aktardığımız gibi, tokamak’lar ve stellarator gibi nükleer füzyon reaktörlerinde amaç, füzyon reaksiyonlarının gerçekleşebileceği ve büyük miktarlarda enerji üretilebileceği koşullara ulaşmak ve bu koşulları sürdürebilmektir. Buradaki en önemli zorluklardan biri, füzyon için gerekli olan aşırı sıcak plazmayı kontrol etmek ve sürdürülebilir halde tutmaktır.
Potansiyelin kilidi açıldı
Tokamak reaktörlerindeki bir diğer engel de plazma içindeki kararsızlıkların yönetilmesi. Bu kararsızlıklar reaktörün iç bileşenlerine zarar verebiliyor. Yeni araştırma sadece Greenwald limitini aşmakla kalmıyor, aynı zamanda bu kararsızlıkları kontrol etmek için potansiyel çözümlerin ipuçlarını da veriyor. Tokamak reaktörlerdeki bir diğer zorluk da plazmanın merkez sıcaklığıyla en dış uçlarındaki sıcaklıklar arasındaki dengeyi koruyabilmek. Füzyonu tetiklemek için çekirdeğin kavurucu derecede sıcak (yüz milyonlarca santigrat derece) olması gerekirken, reaktör duvarlarıyla temas halinde olan kenarın ise hasara yol açmayacak kadar soğuk tutulması gerekiyor. Araştırmada bu zorluğun çözümüne dair potansiyel çözümlere değiniliyor.
Kaynak:https://www.rechargenews.com/energy-transition/-uncharted-territory-dual-fusion-breakthrough-in-generating-denser-and-safer-plasma/2-1-1633987
Kaynak:https://www.nature.com/articles/s41586-024-07313-3
Kaynak:https://www.independent.co.uk/tech/nuclear-fusion-plasma-clean-energy-b2534500.html
Haberi Portalda Gör