GERÇEKTEN BİLİNÇLİ BİR TASARIM YOK MU? Bİ BAKALIM BİZİM KÖR OLMAYAN EVRİMCİLERİMİZ NE DİYOR BU KONU HAKKINDA? **********Paul Davies (Avustralya'daki Adelaide Üniversitesi'nden ünlü matematiksel fizik profesörü): Evrende nereye bakarsak bakalım, en uzaktaki galaksilerden atomun derinliklerine kadar, bir düzenle karşılaşırız... Bu düzenli, özel evrenin merkezinde "bilgi" kavramı yatmaktadır. Yüksek derecede özelleşmiş olan ve organize edilmiş bir düzenleme sergileyen bir sistem, tarif edilebilmek için çok yoğun bir bilgi gerektirir. Ya da bir başka deyişle bu sistem yoğun bir "bilgi" içermektedir... Bu durumda çok merak uyandırıcı bir soru ile karşı karşıya geliriz. Eğer bilgi ve düzen, sürekli olarak yok olmaya yönelik doğal bir eğilime sahiplerse, Dünya'yı çok özel bir yer kılan bütün o bilgi ilk başta nereden gelmiştir? Evren, zembereği yavaş yavaş boşalan bir saate benzemektedir. Öyleyse ilk başta nasıl kurulmuştur?415 Hesaplamalar evrenin genişleme hızının çok kritik bir noktada seyrettiğini göstermektedir. Eğer evren biraz bile daha yavaş genişlese çekim gücü nedeniyle içine çökecek, biraz daha hızlı genişlese kozmik materyal tamamen dağılıp gidecekti. Bu iki felaket arasındaki dengenin ne kadar "iyi hesaplanmış" olduğu sorusunun cevabı çok ilginçtir. Eğer patlama hızının belirli hale geldiği zamanda, bu hız gerçek hızından sadece 1/10 000 000 000 000 000 000 kadar bile farklılaşsaydı, bu gerekli dengeyi yok etmeye yetecekti. Dolayısıyla evrenin patlama hızı inanılmayacak kadar hassas bir kesinlikle belirlenmiştir. Bu nedenle Big Bang herhangi bir patlama değil, her yönüyle çok iyi hesaplanmış ve düzenlenmiş bir oluşumdur.416 Fizik kanunları çok üstün bir dehanın ürünü gibi görünüyor... Evrenin bir amacı olmalı.417 Çok küçük sayısal değişikliklere hassas olan evrenin şu andaki yapısının, çok dikkatli bir bilinç tarafından ortaya çıkarıldığına karşı çıkmak çok zordur... Doğanın en temel dengelerindeki hassas sayısal dengeler, kozmik bir tasarımın varlığını kabul etmek için oldukça güçlü bir delildir.418 Evrenin başlangıcı hakkındaki son bulgular, genişlemekte olan evrenin, hayranlık uyandırıcı bir hassasiyetle düzenlenmiş olduğunu ortaya koymaktadır.419 Eğer doğanın derinliklerinde gerçekleşen işlerin kompleksliği, dünyanın en zeki beyinleri tarafından bile zor anlaşılıyorsa, bu işlerin sadece birer kaza, birer kör tesadüf eseri olduğunu nasıl düşünebiliriz?420[>: **** Pr Fred Hoyle: Eğer yıldız nükleosentezi (atom çekirdeği birleşimi) yoluyla karbon ya da oksijen üretmek isterseniz, ayarlamanız gereken iki ayrı düzey vardır. Ve yapmanız gereken ayar, tam da şu anda yıldızlarda var olan ayardır... Gerçeklerin akıl süzgecinden geçirilerek yorumlanışı ortaya koymaktadır ki, üstün bir Akıl, fiziğe, kimyaya ve biyolojiye müdahale etmiştir ve doğada varlığından söz etmeye değer bilinçsiz güçler yoktur. Gerçeklerin hesaplanmasıyla ortaya çıkan sayılar o kadar akıl almazdır ki, beni bu sonucu tartışmasız biçimde kabul etmeye götürmektedir.421 Kanıtları inceleyen herhangi bir bilim adamı kendisini şu sonuca varmaktan alıkoyamaz: Yıldızların içinde meydana getirdikleri sonuçlar göz önüne alındığında nükleer fiziğin kanunları kasıtlı olarak tasarlanmışlardır.422 ***Hoimar Von Ditfurth: Bilim adamlarımızın yüzyıllarca süregelmiş çabaları ve katlandıkları onca zahmetten sonra varlıklarından ancak haberdar olabildiğimiz onca karşılıklı ilişki ve sayısı neredeyse belirsiz doğa olayı, hayret ve şaşkınlığın, gerçek bir hayranlığın kaynağı olmaz da ne olur? Evrenin boyutlarından ve yıldızların gelişme yasalarından atomların yapısına ve madde ile enerji arasındaki sır dolu ilişkiye; içinde canlı bir organizmanın inşa planının depolanmış olduğu hücre çekirdeğinin içindeki olaylardan beynimizdeki elektrik akımlarının keşfedilmesine kadar, sadece ve sadece bilimsel araştırmaların sonuçları olarak öğrendiğimiz hayranlık uyandırıcı doğa olayları saymakla bitmez. (…) Gerçekten de biyolojik işlevler yerine getiren tek bir protein molekülünün kuruluşunun o olağanüstü özgünlüklerine bakınca, bunu, hepsi doğru ve gerekli bir sıra içinde, doğru anda, doğru yerde ve doğru elektriksel ve mekanik özelliklerle birbirine rastlamış olmaları gereken birçok atomun, tek tek rastlantı sonucunda buluşmalarıyla açıklamak mümkün değil gibi görünmektedir.423[: ****W. Press (Astrofizikçi, Nature dergisindeki bir makalesinden): Evrende, akıllı yaşamın gelişmesini destekleyen büyük bir tasarım bulunmaktadır.424 KAYNAKÇA: 415. Paul Davies, "Chance or Choice: Is the Universe an Accident?", New Scientist, vol. 80, 1978, s. 506 416. Paul Davies, Superforce: The Search for a Grand Unified Theory of Nature, 1984, s. 184 417. Davies, P. 1984. Superforce: The Search for a Grand Unified Theory of Nature. (New York: Simon & Schuster, 1984), s. 243 418. Paul Davies. God and the New Physics. New York: Simon & Schuster, 1983, s. 189 419. Paul Davies. The Accidental Universe, Cambridge: Cambirdge University Press, 1982, Önsöz 420. Paul Davies, Superforce, New York: Simon and Schuster, 1984, s. 243 421. Paul Davies. The Accidental Universe, Cambridge: Cambirdge University Press, 1982, s. 118 422.Fred Hoyle, Religion and the Scientists, London: SCM, 1959; M. A. Corey, The Natural History of Creation, Maryland: University Press of America, 1995, s. 341 423. Hoimar Von Ditfurth, Dinozorların Sessiz Gecesi, Kitap 1, Alan Yayıncılık, Kasım 1996, İstanbul, sf. 123 424. W. Press, "A Place for Teleology?", Nature, vol. 320, 1986, s. 315 |
| Yahu arkadaşım şu Fred Hoyle'a evrimci demekten vazgeçin artık. Adam evrimci değil, evrim karşıtıdır. Bari adamın fikrine saygılı olun. |
BİZAMANLAR EVRİMİ SAVUNUYORDU.. BU SÖZÜ EVRİMİ SAVUNDUĞU DÖNEME AİTTİR... |
|
işte efendi dar bi düşünce belkide yemek yemiyorlar ayrıca bizim zihin yapımıza göre biz en ideal varlığız bu yaşam şartlarına göre en ideal yaratığız şartlar değişince durumda değişir
|
|
arkadaşım bilindiği üzere evrim teorisinde hücrenin oluşa bilmesi için özel şartlar gerek sanırım bu özel şartlar sadece dünya için değil başka gezegenler içinde aynı olmalı çünkü evrendeki ana kurallar aynı olması lazım bu sebepten dolayı eğer akıllı bir canlı olsalar zaman içinde bize benzeyeceklerini düşünüyorum ama detaylar farklı olabilir örneğin yaşadıkları gezegenin yer çekimi az olursa bizden katkat daha büyük olmalılar ama genel olarak bize benzemeleri gerek diye düşünüyorum |
sen evrime takılarak buyuk hata yapıyoırsun yani yer cekimi boyumuzun uzamasını mı önlüyor burda espiri yapmaya çalışmıyoz hayal gücümüzü sınıyoruz lütfen saygılı olun |
Bana da mantıklı geldi ya öyle demeyin. |
Zaten böyle canlılar olduğunu görürsek ve hala bilinçsiz tasarımdan bahsedenler olursa o kişilerin beyinlerinin hala evrimleşmemiş olduğunu düşünmemiz gerekir |
|
yaşamın arkasında biliçli bi tasarım yok d3emekte emeğiinkar etmek olur ben neden gidip o otmobillerin tasarımlarını bildiğim halde bir f1 otomobili tasarımcısı olamıyorum biliçsizlikten mükemmel bişey asşla cıkamaz bi kalemi, alıp sayfada rast gele gezdirerek şimdiye kadar ben hiç bir resim yapamadım yapan varsa ne ala
|
|
Discovery Channeldan bire bir alıntı. Eger jupiterde büyüklügünde bir gezegende yasam olsaydı nasıl olurdu. Bilim adamları su anda anladıgımız biyolojiye göre yorum yaptıklarında yasamın olabilmesi için suyun şart oldugunu söylüyorlar. Baska birşey hakkında yorum yapamıyorlar mesela kristalden olan akkıllı yaşam vb.. çünkü bilimsel olmaz, felsefi bir yaklasım olur. Eger jupiter hacminde veya kütlesinde bir gezegende yasam olsaydı yasamın boyu belkide bizim ayak bileğimizi geçmiyecekti. Çünki yercekimi ve atmosfer basıncı o kadar fazla olacaktıki yasam denizanası formunda hayatta kalabilecekti karada bile. Bunun dışındaki formlar için, diyelimki insan formu için o basıncta ve o yercekiminde vücudumuzu muhafaza etmek ve hareket etmek için o kadar cok enerji harcardıkki ( su anda yapabildiğimiz seyleri yapabilmek için) bunun için bir enerji reaktorune ihtiyacımız olurmus. Su andaki enerji kaynagımız belli, oksijen ve glikozdan ATP üretiyoruz. Yada oksijensiz üretiyoruz ama cok verimsiz. Yada yercekiminin cok az oldugu bir ortam düşünün. Bütün uzuvlar ve boyumuz cok uzun olurdu. Kalbimiz cok daha yavas atabilirdi böylece büyük ve küçük tansiyonumuzu ayarlaması cok daha kolay olurdu. Belkide ömrümüz uzardı bu sayede. Hızlı hareket etmeyecektik cünkü yerçekimi cok az olan bir ortamdada hızlı hareket edemezsiniz. O zaman kaslarımızda ufalacaktı. İncecik uzun boylu insanlar olacaktık, aynen şu filmlere hep konu olan uzaylılar gibi. Yada öyle ilerlemiş bir yasam düşününki uzayda üreyip uzayda hayatını sürdürüyor. Kendi biyolojik itiş sistemi ve sensörleri var. Yıldız tozlarıyla ve ışıkla besleniyor yine. Aslında bunların hepsi biyoloji bilgimize göre olması imkansız değil. Ama asıl olması bize imkansız gelen metalin yada krsitalimsi formların akkıllı yaşan geliştirebilmesi, ki belkide bunu insanoglunun keşfetmesi oldukca zor. Diyelimki bir gezegene indik ve orada koloni kurduk. O gezegenin topragında trilyonlarca ufak kristalimsi akıllı yaşam yasıyor. Bizimle iletişim kurmaya calısıyor ışıkla, sinyallerle ama biz bunları dogal olaylar olarak görüyoruz ve etrafı kazarak, kendimize göre şekillendirerek onların yok olmasını saglıyoruz. Ve amacımız onları bulmak olmadıkcada onları yok etmeye devam ediyoruz. ( Star Trek - The Next Generation - Season1 ) Benim inandıgım yaşam olması için suya-aminoasitlere vs.. gerek olmadıgı. Yasam her zaman bir yolunu bulur bence. Hangi formda olursa olsun. |
|
bilim adamlarrı akıllı olduğu zamanlar dünya buyuk buluşlara şahit olmuştur aptal olduğundada buyuk felaketlere bu söylediklerinin ilşre tutar yanı yok biz diyoruzki dünya bizim yaşam koşullarımızı karşılıyor uzayda bi gezegende hayat varsa onlarda o koşullara görew bir donanıma sahip olacaklar belki doğuştan (eger doğarak çoğalıyorlarsa) hayatları süğresince(ki belkide sadece bir saniye sürer)yetecek enerjiye sahip olabilriler aradıgımız yaşam ve şekli illa bize benzemesi gerekmez boyuda kısa olabilir hatta onlar bizim gibi boylu olmak yerine enli olabilirler takılıp kalmamak lazım belki o basınç olmasa selvi gibi olacak ama basınç nedenizyle normal bi ağaç boyuna anca gelebilmiş yaratıklardır kim bilebilir bu yazdıkların hep varsayım tıpkı benimkiler gibi yani arada hiç fark yok |
|
Bir zamanalr X Bilinmeyen adında bir dergi vardı.Orada bir bilim kurgu hikaye okumuştum.Dünyadan bir araştırma ekibi uzak bir gezegene gidiyor ve orada hayat olduğundan çok eminler.Gezegene inip bakıyorlar ki bomboş.Neyse epey bi dönüp dolaşyorlar ve hayal kırıklığıyla geri dönüyorlar. Sonra biz okuyucular anlıyoruz ki meğer bu araştırma ekibi oradaki canlıların en büyük şehrinin üstüne inip,medeniyetlerini yok etmiş.Oradaki canlılar mikroskopik boyuttaymış ve şehirleri de uzay aracının altında kalıp yok olmuş ! Kısmen saçma ama konuyla ilgili bir fikir verebilir... |
hayır bence çok mantıklı
|
Bence de çok mantıklı ama kısmen de saçma. |
saygılı olması gereken sensin biraz ... gözlüklerini arala, dünyaya daha açık bir görüşün olur ordan burdan duyduğun sebeplerle insanlara hakaret etme Saygılar, Sevgiler |
tamamen saçma akıllı bir yaşam olması için farklı organlar olması lazım tek yada iki üç hücre ile bukadar akıllı bir yaşam olması imkansız yazılanlar sadece hayal ürünü bir hikaye |
evet doğru yaşam olması için söylediklerin gerekli ama söz konusu akıllı yaratıklar benim anlatmak istediğim akıllı olanlar ne şekilde olabilir |
|
EVRİM TEORİSİ ÇÖKELİ YILLAR OLDU NEYİ TARTIŞIYOSUNUZ?? HALA MI ALLAHIN VARLIĞINI KABUL ETMİYOSUNUZ?? YAZIK SİZE... |
asıl yazık sana hala o dar dünyanda, evrim ile yaratıcıyı aynı kefede tartıyosun yazık sana yazık bu vatana |
Evrende mucize diye bir şey yoktur. Biyoloji bilimi yaşamın meydana gelme kurallarını ortaya koyuyor. Yaşamın arkasında bilinçli bir tasarım yoktur diyor, evrenin işleyişi diyor. Oysa evrenin kendisi bilmecedir o ayrı bir olay.
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle