Hadi aklımda kalanları yazayım. Animenin çok gerizekalı yerleri var. Hep bi zorlama var. Animenin güzel fikirleri var ama bunları üstünde hiç düşünmeden vasat bi şekilde işliyor. Mesela "Simon insanlığı kurtarır ama bunun bir bedeli olduğunu bilmiyordur" falan. Herkes mutlu mesut yaşarken birden insanlığın çoğalmasının kötü bir şey olduğunu keşfediyorlar ve bundan insanlığı yer altından kurtardığı için Simon sorumlu oluyor. Herkes Simon ölsün istiyor. Bu işten nasıl kurtuluruz diye düşünmek yok. Gerizekalı bir darama olacak ya Simon ölsün. En gerizekalı noktasına geliyorum. Simonu mahkemeye çıkarıyorlar ve suçlu bulunuyor bir şekilde idam edecekler tam o anda anti spriraller saldırıyor yine ve Simona son defa anti sprallerle savaşamsına izin veriyorlar ama kaçmasın diye bomba takacaklar. AMA BOMBAYI MASUM Bİ KIZA TAKIYORLAR KIZ KAÇARSAN PATLATIRIM DİYOR HEPİMİZ ÖLÜRÜZ DİYOR. Bu noktada bittim yarım saat bu gerizekalılığa sinirden güldüm. Bu anime ayırdığım vakte acıdım. Acaba daha ne kadar gerizekalı olur diye meraktan yatmadan önce ilerleterek falan izlemeye başladım animeyi. Gerizekalılık burada da son bulmuyor git gide daha da artıyor... "O zaman o yüzüğü neden takıyorsun" gibi vasat diyaloglar. Yoğun uzay.... 15 yaşındaysan güzel anime. |
|
/off topic on: Avengers Confidential: Black Widow and Punisher Anime'dir, Avengers Assembled yada Avengers World's Mightiest Heroes değildir, Transformers Headmasters, Transformers Masterforce yada Transformers Victory Anime'dir ama Transformers ilk serisi Anime değildir, bu çok basit bir ayrım mesela. Bazı arkadaşlar Avatar yada başka bazı serileri sırf beğendikleri için Anime kapsamına dahil ediyorlar ama bu forumlarda bilgi paylaşımını zorlaştırmaktan başka işe yaramıyor. Yayınlanan ilk dublajı Japonca ise ve yapan stüdyo Japonya'dansa -bence- Anime'dir, ötesini tartışmak bence sadece zaman kaybı. Yoksa işi polemiğe dökeceksek diğer arkadaşların mantığı ile 90'lardaki X Men'i bile Anime saymanız gerekir. /off topic off: |
|
< Resime gitmek için tıklayın > Shinsekai Yori ( Yeni Dünyadan ) Normalde çok sık anime izlemediğim için stüdyolara vb. pek önem vermem, işin arka planına dikkat etmezdim. Son zamanlarda yaşadığım bazı büyük hayalkırıklıkları yüzünden artık dikkat etmemek elimden gelmiyor : ) Shinsekai Yori animesini yapan stüdyo A1 pictures ve gerçekten oldukça kaliteli işlere imza atıyolar ( Genel olarak değil, teknik olarak ). Animenin görselleri, müzikleri, teknik arka planı çok güzel yapılmış. Oldukça hoş manzaralar ile karşılaştım, animede verilmek istenen duyguyu çizimler ile pekiştirdikleri sahneler mevcut ve burada stüdyo daha bir önplana çıkıyor çünkü bu anime bir roman uyarlaması. Yani çizimler tamamen kendileri tarafından yapılmış. Roman uyarlaması olduğundan bahsetmişken bunun en büyük artısı kesinlikle hikaye üzerine olmuş. Animenin öyküsü, kurgu kesinlikle çok iyi. Başından sonuna kadar tutarlı ve ilmik ilmik işlenmiş bir öykü izliyoruz. Seri oldukça uzun bir zaman dilimine yayılıyor ve bu zaman dilimi boyunca kurgu gittikçe daha güzel, karanlık ve hüzünlü bir hale bürünüyor. Animeyi izlerken sürekli birilerinden nefret ettim fakat nefret ettiğiniz kişilere bir yerde de hak veriyorsanız o animenin kurgusu sıradan bir kurgu değildir. Karakterler naylondan değil animede herkesi koruyan gözeten gizli bir el yok. Yani insanların başına birşey gelecekse geliyor kurguyu mahvetmek uğruna, seyirciyi üzmemek adına eser hiçbir noktada katledilmemiş. Bunu animenin roman uyarlaması olmasına bağlıyorum. Keza tutarlı oluşunu, olgun oluşunu, mantıklı oluşunu herşeyi roman uyarlaması olmasına bağlıyorum. Animeyi izlerken kısa süre sonra hikaye sizi içine çekiyor ve gerçekten ne olacağını merak ediyorsunuz. Kurgunun içerisine konan sürpriz gelişmeler tahmin edebileceğiniz nitelikte değil bu nedenle hikaye açıldıkça büyüsü bozulmuyor. Romanın derinliğini korumayı başardıklarını düşünüyorum. Tabiki animesi bu şekildeyse romanı kesinlikle daha güzeldir. Ama güzel manzaralar ve müzikler eşliğinde olayları kendi gözünüzle görmenizin yeri de bence ayrı. Shinsekai Yori beni oldukça etkileyen bir anime oldu. Seriyi bitireli 2 gün geçti fakat bittiğinden beri içimde bıraktığı rahatsızlık duygusu hala duruyor. Bu güzel animeyi bu yazıyı okuyan bütün arkadaşların izlemesini şiddetle öneririm. 10/9 |
|
Himouto! Umaru-Chan < Resime gitmek için tıklayın > Okulunda örnek öğrenci olarak tanınan ana karakterin eve gelince ne kadar farklı bir kişiliğe büründüğüne şahit olacağınız bir seri. Yüzümde gülümseme eksik olmadan izlediğim, beni eğlendiren bir seriydi. Ayrıca çizimleri de bana çok tatlı geldi. Ancak konu itibariyle pek bir şey beklememeniz gerekiyor. Genellikle bölümler birbiriyle pek bağlantılı değil. Daha çok çerezlik bir anime. Canınız sıkkınken izlemenizi tavsiye ederim. Tavsiye için maybe4you'ya teşekkür ederim. Puanım 8/10 Not: Animeyi izlerken yanınızda atıştırmalık bulundurmanız tavsiye edilir. < Resime gitmek için tıklayın > |
|
Anime: Yakusoku no neverland Puan: 8.5/10 Konusu: Yetimhanede yaşayan çocuklar var. Bu çocuklar mutlu mesut yaşarken çocuklardan büyük ve zeki olanları yetimhanenin aslında yetimhane olmadığını farkediyorlar ve kaçma planı yapıyorlar. Yorumum: Yer yer ağlattı yer yer şaşırttı. Attack on Titan'nın devsiz hali gibi geldi bana. Son olarak çocuklar çok tatlı. < Resime gitmek için tıklayın > |
|
< Resime gitmek için tıklayın > En Son Jojo'yu bitirdim, genel olarak güzel ilerleyen bir seri insanı içine çekiyor tabi bunlara part part bakmak gerekiyor, malum olarak seri sülaleden farklı farklı kişileri ele alıyor, hepsini genel almak haksızlık olur o yüzden part olarak yazıcam, spoiler olacak ona göre :D yine de genel olarak zorlarsam 7,5 ideal gibi < Resime gitmek için tıklayın > Phantom Blood (PART I) Pek anime izleyen birisi olduğum söylenemez ama şöyle bir bakacak olursam, code geass ve re zero ikilisiyle beraber en sevmediğim yapım olabilir, zaten anakonusunda da 2017de yazmıştım ve bırakmıştım 3.-4. bölüm gibi . Hamon(Dalga) işini öğrenip hızlıca ilerlemek en iyisi(sevenler normal devam edebilir) o arkadan açıklamalı savaşlar, vampirin ne olduğunu anlatan anlatıcı(evet vampir nedir onu anlatıyor :d) çekilecek dert gibi gelmemişti bana, jonathan ise açık ara farkla en kötü jojo, dio için denecek bir şey yok dayak yiyip duruyor neden sevildiğini anlayamadıklarımdan. zaten 9.bölümle beraber part bitiyor, sıkın dişinizi.< Resime gitmek için tıklayın > 2.5/10 Battle Tendency (PART II) < Resime gitmek için tıklayın > 8.7/10 < Resime gitmek için tıklayın > Stardust Crusaders (PART III) Japonya'dan Mısır'a uzun bir yolculuk, Serinin de en uzun partı ve standlar da bu partla geliyor, stand güç olarak düşünürsek uzun shounen güçleri arasında heralde en fazla açığı olan güç olabilir(üzerinde düşünsen 10 tane hatası sayılır) ama düz olarak bakınca gayet iyi bir olay, partı bitirdikten sonra düşününce de gereksiz uzun olduğu anlaşılıyor baya filler izlemişiz gibi giden sezon, ilk 5 bölümden direkt son 10 bölüme atlayan biri bir şey kaybetmez denebilir senaryo olarak, ama senaryodan daha da öte bir şey var, Yaşlı Joseph gençliğine doyamayanlar için torunuyla olan maceraları büyük zevk, komedisi yerinde olsa da Jotaro ön plana çıksın diye çok güçsüz göstermişler, o Stand nedir allasen. Dio Vs Jotaro ise serideki en iyi Vsydi bence. Keşke Jotaro'nun powerupı daha iyi bir şekilde olsaydı demeden de geçemiyor insan.< Resime gitmek için tıklayın > 8.3/10 < Resime gitmek için tıklayın > Diamond Is Unbreakable (PART IV) . Sıkıcı demeyelim de sıradan geçiyor diyelim. Josuke çok silik kalmış (karakter olarak silik değil ama işleyiş olarak çok geri plana atılmış bu yüzden de Joseph sonrası en sevmediğim jojo, İnsan Joseph'ten böyle birisi nasıl çıkmış merak ediyor ) komplike standların ortaya çıkması ise zevk vermekten ziyade bayıyor insanı. Yoshigake Kira en sevdiğim villain oldu veremediniz adama huzuru . Okey Master Lets Finish the Ho Partu < Resime gitmek için tıklayın > 7.5/10 < Resime gitmek için tıklayın > Golden Wind (PART V) dürürürüd dürürürüd. En acımasız Part olduğunu söylesem yanılmamış olurum.< Resime gitmek için tıklayın > 8.1/10 |
|
@SenseiReki Anime dünyasında çocukların kullanımı gerçekten bazı noktalarda oldukça gri bölgede kalıyor. Hatta bunun önüne geçilmesi gerektiğine dair BBC'de bir yazı bile görmüştüm. Japonyada da insanlar bu durumun farkında fakat sanki orada doğal karşılanıyor gibi bir atmosfer var. Buna lolicon kültürü diye ad bile takmışlar. Diğer versiyonlarına siscon vb. diyorlar. Özellikle ana akım animelerden çıkıp daha kenar- köşede kalmış animelere gittikçe daha sık görülüyorlar. En azından izlediğim animelerde çok sık karşılaştım bu tür sakıncalı örneklerle. Keza Made in Abyss, Yakusoku_no_Neverland, Madoka gibi animelerde de ana hikayeyi çocuklar üzerinden anlatmaları gibi örnekler çok fazla bazı animeler çocukları cinsellik yönünden adapte ederken bazıları şiddete maruz bırakarak adapte ediyor. Anime dünyasında yaratıcılık yönünden bir tıkanma yaşandıkça sektör daha fazla marjinalleşiyor gibi düşünüyorum batı medyası gibi. İkinci olarak google'a anime filler list yazınca zaten ilk çıkan sonuç sorununuzu çözüyor. Naruto Shippuden Filler List | The Ultimate Anime Filler Guide (animefillerlist.com) Bu site üzerinden çeşitli uzun serilerin filler, yarı filler ve doldurma olmayan bölümlerini birbinden ayırıp izleyerek serilerden aldığın keyfi arttırabilirsin. Naruto güzeldir, bölümleri sıkmaz akar o açıdan rahat izlersin. Her açıdan böyle bir animenin karşılaması gereken kriterleri karşılıyor. Re Zero konusunda ise ben ikinci sezonu izlemedim çünkü @Okeanix 'in dediği gibi sezon ortadan ikiye bölünmüş durumda ve 2. yarının bu günlerde başlaması gerekiyor. Şahsen izleme takvimim ondan sonra 0dan başlamak şeklinde olacak hatta yine Okeanix'in dediği gibi 1 yıl sonra bir 3. sezonun yapılacağını duyarsam bekleyip 75 bölümü komple izlemeyi bile düşünürüm. Şahsen One Punch Man'in ikinci sezonunu izlemedim, Attack on Titan'ı birinci sezonu izledikten sonra bıraktım, final sezonu yayınlandıktan sonra toplu bir biçimde izleyeceğim çünkü öyle yapmazsanız bence hem animeye hem kendinize haksızlık etmiş olursunuz. @maybe4you Animeleri izledikten sonra iş buraya gelip yazmaya gelince animesever gömleğimi çıkartıp editör gömleğimi giyiyormuş gibi hissediyorum. Sorunda tam olarak burada başlıyor neden hiçbir animeye 10 puan vermiyorum çünkü kendimi başkalarına anime tavsiye eden biri olarak gördüğümde kendi beğenilerimin yanında başkalarının bakış açılarını da katmak zorundaymışım gibi hissediyorum. Yani şöyle bir animeyi izlerken inanılmaz keyif alıyorum benim için 10/10luk bir keyif verdi diyelim. Fakat iş editör gözüyle bakmaya gelince orada bir kusur var, bu kusur benim zerre kadar umrumda değil, anime izleme zevkimi hiç etkilemedi fakat incelemeyi yazarken başkaları bu hatayı bilmeli, animenin bu yönünün eksi olduğunu yazmalıyım diyerek puan kırmak zorunda kalıyorum. Mesela anime açılış kapanış parçaları zerre kadar umrumda değil fakat kaç inceleme de yazmışımdır iyi-kötü diye : D Ama sonuçta bu düşünce yapısının yanlış olduğunu düşünüyorum çünkü benim incelemelerim bu bakış açısıyla yazılınca az veya çok mahalle baskısından etkilenmiş oluyor ve benim gerçek görüşümü çarpıtıyor o nedenle bunu değiştirmeye çalışıyorum aslında. O açıdan senin incelemelerin bence daha tutarlı ve doğru. Geri dönüp verdiğim puanlara şimdi baktığımda @Ao Sol hocam gibi hep gereğinden yüksek puan vermişim gibi görüyorum : ) Gereğinden düşük puan verdiğim animeye hiç rastlamadım ama hep bol keseden dağıtmışım : ) İnceleme yapan adam değilde dürüst adam olarak konuşursam 10 puan vereceğim animeler şunlar; 1- 3 Gatsu no Lion 2- No Game No Life 3- Re Zero 4- Steins Gate Bu 4 animeden de izlerken çok keyif almıştım. Birde ikinci olarak şöyle birşey var. Sen Danganronpa izliyorsun ve acayip keyif aldım 10 puanı yapıştarıyım diyorsun. Sonra geriye dönüp bir bakıyorsun Shinsekai Yori 9 puan almış, 3 Gatsu no Lion 8 puan almış. Sonra dönüp bir daha Danganronpa'ya birde bu animelere bakıyorsun. Bu anime 10 puan etmez deyip geçiyorsun : D Yani derin animeler bir yerde basit animeleri dövüyor. Suçluluk duygusu yaratabiliyor ona vermemişim bu animeye mi vereceğim gibi : ) @Ainz Ooal Gown İsekai animeleri rekabetin inanılmaz yoğun olduğu bir alan. Ben bugün izlediğim isekai animelere dönüp baktığımda şöyle bir puanlama yapıyorum. No Game No Life - 10 puan Re Zero - 9 puan Grimgar - 8 puan Sword Art Online ve Overlord - 7 puan Gate - 6 puan Bence Re Zero gibi bu kadar çok sevilen ve derinliği olan bir seriden önce trash diyeceğimiz bir ton Gate gibi anime var. Bence haksızlık yapıyorsunuz. |
|
@SenseiReki Ne yorması tersine sevdiğim seriler hakkında bilgi verecek yer arıyorum : ) Naruto'nun 3 tane ana serisi var. Naruto, Naruto Shippuden, Baruto. Bu 3 anime zaman olarak birbirinin devamı yani; Naruto'da karakterlerin çocukluk dönemini, Naruto Shippuden'de gençlik dönemini ( Naruto'dan 2 yıl sonrasını anlatır.), Baruto'da ise artık karakterler büyümüş evlenmiş çoluk çocuğa karışmışlar ve biz çocuklarının hikayelerini izlemeye başlarız. Burada hangisini izlemeliyim diye kararsızlığa düşecek bir nokta yok çünkü Naruto ve Naruto Shippuden hikaye olarak tamamen birbirlerinin devamı yani ilk Naruto'yu izlemeden Shippuden izleyemezsin çünkü böyle birşey yaparsan doğrudan hikayenin ortasına dalmış olursun.FMA ve FMA Brotherhood gibi alternatif veya yeniden yorum değiller, Shippuden'i Naruto'nun ikinci sezonu veya ikinci yarısı gibi düşünebilirsin. Baruto ise izlesende olur izlemesende. Ana serinin ruhu yok, zaten yazarı orjinal serinin yazarı değil onun öğrencisi. Hikaye olarak eski serinin devamı da değil zaten. Yeni bir öykü anlatmaya başlıyor.Genel olarak baktığımda kesinlikle olmamış bir anime sadece meraktan bakabilirsin birkaç bölüm karakterler gelecekte ne oldu vb diye... Editör gözüyle bakmak konusunda ise size katılıyorum. Bende bakış açımı değiştirmeye çalışıyorum zaten : ) @milliacar İş mangaya girmeye başladı mı zaten olaylar karışmaya başlıyor. Çünkü bunun mangası var, light novel'ı var, romanı var, görsel romanı var, web novel var(Örneğin No Game No Life ve Re Zero light novel, Steins Gate görsel roman uyarlamasıdır.). Animelerin uyarlandığı bir sürü farklı kaynak var. Günümüzde kaynaklarına göre bakıldığında roman, light novel ve görsel roman uyarlamalarının manga uyarlamalarından daha iyi olduğunu düşünüyorum. Kaynağı bunlar olanlar daha derin ve güzel bir öykü sunuyor. Ovalar konusundaysa değişik yaklaşımlar var. Ovalar genelde tv'de gösterilmezler dolayısıyla Tv'nin neden olduğu yaş kısıtlamalarına sahip değiller. Sırf bu nedenle çok kanlı veya uçlarda görülen animelerin sadece ova olarak yayınlandığına şahit oluyoruz. İkinci olarak yapımcılar genelde daha çok dvd veya blu ray satabilmek için bu tarz ürünlerin içerisine tvde gösterilmemiş yeni anime bölümlerini ova olarak yapıp koyarlar. 20 dklık ovaların mantığı buraya dayanır onlar dvd ve blu-ray satışlarını arttırmak için yapılmış promosyon ürünleridir ve bu tarz 20 dk süren ovaların büyük çoğunluğunun animenin hikayesi ile alakası yoktur. Hatta şöyle bir olay bile var mesela animenin dvd setinde ayrı ova, blu ray setinde ayrı ova bulunur. Bazı insanlar sırf bütün bölümlere sahip olmak için hem blu ray hem dvd alır. Zaten amaç da budur. Öneri konusundaysa Sword of Stranger'ı biliyorum listemde var, diğer filmi ise duymamıştım listeme alıyorum teşekkürler. |
|
Kimetsu no Yaiba - 10/0 Birisi animelerdeki klişeler nedir diye sorsa bu animeyi izle derim. Ne izlediysen her şey klişe. Aslında sadece 7 bölüm izledim ama yetti. Saf ama aşırı hırslı karakter, güçlü birisiyle dövüşürken dayak yer ama aslıda baltasını fırlatmıştır şaşırtır falan, anlamsız saçma eğitim, loncalar, şeytan ele geçirmiş olsa bile buna dayanan karakterler, ustası aslında güçlü gibi gözüken biridir ama geçmişte birini yenememiştir ve öğrencisi yener (o bölüm herhalde animelerde gördüğüm en saçma bölümdü), biri bi şey anlatırken uyuyan karakter falan... Bu animede tek takılmadığım şey çizimleri. |
Kış sezonu hızlı başladı. The Promised Neverland 2. sezon, Re:Zero 2.sezonun devam kısmı, Attack on Titan The Final Season (Yersen ) ve potansiyeli olduğunu düşündüğüm Mushoku Tensei. Birde başka animelerin devam sezonları... |
Re:Zero neden yazılmış en iyi fantastik japon romanı olduğunu anlamanız için okumanız ve incelemeniz gerekiyor. https://witchculttranslation.com/ |
|
< Resime gitmek için tıklayın > Fairy Tail İnsanlar uzun animelerden bahsederken genelde hep Naruto, One Piece ve Bleach'ın konusu açılıyor. Bu animelerin yanında Fairy Tail için hep bir küçümseme, beğenmeme, ağız bükme olayları olduğunu görüyorum fakat ben o grubun içerisinde değilim. Bence Fairy Tail'de diğer uzun shounen animeler kadar güzel bir seri. Fairy Tail'i yıllar önce 175. bölümde seriye ara verilip güncele ulaştığı dönemde takip etmiştim. Uzun süre sonra haftalık anime takibi işkencesini maruz kalan bünyem daha fazla dayanamadı ve bu sefer sıfırdan başlayarak seriyi tamamen bitirmeye karar verdim ki toplam bölüm sayısının 328 olduğunu düşünürsek animeye doyduğumu söyleyebilirim. Gerçi bütün filler yani doldurma bölümleri attım. Fairy Tail'in filler bölüm sayısı çok fazla değil ama izleyip vakit kaybetmenizi önermem. Bu kadar uzun ve parçalı bir anime için İyi veya Kötü demek çok zor çünkü hem iyi yerleri var hem kötü yerleri var. Sadece hikaye olarak da değil çizimler bile seri ilerledikçe yer yer rezil duruma düşüp yer yer harika animasyonlar ögrebiliyoruz o yüzden bu kısmı parça parça değerlendirmeye karar verdim. Daha önce 175. bölüme kadar izlediğimden bahsetmiştim. 175 bölümü tekrar izlerken yıllar önce aldığım tadın aynısını aldım. Bu açıdan benden geçer not aldı. Detaylı olarak bahsetmem gerekirse ; 0-10 Berbat. Seriye başlayanların yarısı burayı geçemiyor olabilir. 11 - 20 :/ Esas konuya hafiften değinsede vasat bölümler açıkçası. 21 - 32 Bu bölümler animeye hafiften ısındığınız ve temposunu az çok yakalamaya başladığı arcları içeriyor . 33 - 95 Fairy Tail'in dokusunun, tarzının oturduğu. Karakterlerle özdeşlik kurduğunuz. Onları az çok tanıdığınız kısacası bence animenin esas başladığı kısım. 96 - 175 Bu kısımda oldukça uzun iki filler arc var onları katmıyorum. Bu bölümlerde geçen Tenrou Adası ve Büyük Sihir Oyunları arcları animenin bence tartışmasız en iyi arclarıydı. Sadece hikaye olarak değil animasyon ve dövüşler olarak da çok kaliteli. Animenin esas gizeminin ortaya çıktığı ve üst üste pekçok düğüm yaratarak seyirciyi gerçekten meraklandıran oldukça akıcı ve güzel bölümlerdi. Yalnız 175. bölüm Büyük Sihir Oyunları arcının sonu değil tersine bu Arc'ı tam ortadan ikiye bölüyor. Size daha önce bahsettiğim 1 yıllık ara mevzusu nedeniyle. Animenin 175. bölümde biten kısmı tam anlamıyla Fairy Tail'in her açıdan zirvesi olmuş diyebilriim. Gizem olsun, Dövüşler olsun, akıcılık olsun, animasyonlar olsun bence harikaydı. Anime öyle bir yerde yarım bırakılmıştı ki o dönemde güncele geldiğimde yapımcılara içimden az saydırmamıştım : D 176 - 233 Büyük sihir oyunlarının kesilen ikinci yarısı ve Sun Village Arcları tam olarak en heyecanlı andan itibaren başlayıp herşeyi rezil etmişler. Beş para etmez animasyonlar ( bildiğin çizgi filme dönmüş ciddi gerileme var. ), tutuk dövüşler, zorlama hikaye anlatımı, animenin sünmesi. O kadar ciddi hype yaratıldıktan sonra bu garabetle karşılaşınca tabiki animenin olumsuz etkisi katlanıyor. Gerçekten bu bölümleri sıkılarak izledim yer yer animeyi bırakmayı düşündüğüm oldu. 234 - 265 Tartaros Arcı. İzlediğimiz onca saçmasapan bölümlerden sonra Fairy Tail'in tekrar toparlandığı ve havasını yakaladığı arc diyebilirim. Yine içinde saçmasapan bölümler barındırsa da ton olarak diğer arclardan daha koyu olması, büyük çaplı olayların gerçekleşmesi, bazı bölümlerin gerçekten güzel olması yönünden Fairy Tail'in kendini izlettirmesini sağlıyor diyebilirim. 266 - 284 Köken hikayesi ve reStart bölümleri. Bu kısımlar daha çok Fairy Tail'in kökenlerini ve ekip üyelerinin dağılıp tekrar birleşmesini konu alıyor. Bence oldukça güzel bölümler özellikle sürekli sürekli ve sürekli aynı kişilerin savaşlarından bıkan bünyeler için bir ferahlık sunduğunu söyleyeibilirim. 285 - 328 Fairy Tail'in son arcı. Alverez İmparatorluğu arcı. Animenin bütün düğümleri çözmeye çalıştığı, aşırı derecede ölçek büyüttüğü ve bunun altında ezildiği arc bana kalırsa. Çok fazla hikaye, çok fazla karakter, çok fazla duygusallık var. Bu sezonda yine önceden yaşadığım tutukluk hissini bol bol hissettim. Bu arc'ın eksik olduğu kısım bana kalırsa yeterince ölüm olmaması , çok fazla tekrar ve ters köşe yaptırmamasıydı bana kalırsa. Bu sezonun gerçekciliği açısından daha fazla ölüm ve yenilgi olması gerekiyordu fakat manganın yazarı mutlu bir son yaratmak için hikayeyi bir miktar eğip bükmüş. ( En son bölümler yine de güzeldi.) Yinede bu sezonda tüm soruları az çok yanıtlayıp animeyi tam anlamıyla bitiriyoruz. Bu uzun açıklamanın ardından geri kalan herşeyi tek bir paragrafta toplamam gerekirse. Serideki kötü karakterler kötü olmaktan ziyade kurban sıfatını hakediyor. Kötü karakterlerin kurtarılması ve ilerleyen bölümlerde iyilerin tarafına geçmesi sık işlenen bir şablon. Müzikler animenin havasına uygun, çok akılda kalıcı değiller fakat sahnenin havasına uyuyorlar. Animasyonlar rezalet ve güzel arasında gidip geliyor. Tipik bir shounen havasına uygun, fazla kafa patlatmadan izlenebilecek bir anime. Buna karşın genel hikayesi bence güzel olmuş, hikayeyi tümden gördüğümde bu muymuş mesele demedim en azından. Animenin esas kötüsü Zeref için daha iyi bir ses sanatçısı bulunabilirmiş. Zeref hiçbir zaman gerçek anlamda bir bölüm sonu canavarı gibi hissettirmedi. Acnologia o açıdan çok daha sağlamdı. Bu arada animede bol bol fan servis var ve bu unsurlar anime ilerledikçe hem artıyor hemde gitgide daha saçmasapan bir şekilde kullanılıyor aklınızda bulunsun. Sonuç olarak bağlamam gerekirse. Uzun, upuzun animeler izlemekle ilgili bir sıkıntının yoksa. Hatta bu tarz animeleri seviyorsanız Fairy Tail bu tür içerisinde en az diğerleri kadar izlenebilir gayet hoş bir anime. Herkese öneririm. 10/7 Not : Bu arada animede en sevdiğim karakter Laxus. ( Muhtemelen seriyi izleyenlerin büyük çoğunluğu Erza diyecektir.) Not2 : < Resime gitmek için tıklayın > Bu arada Fairy Tail evreninde kebapçılarda mevcut : D |
|
Re:Zero 2. Sezon Sonra ikinci sezonu beklemeye başladık. Bir yıl geçti iki yıl geçti gelmedi. Ağaç olduk kuruduk. Bende umudu kestiğim için Web Novel'ini okumaya başladım. Ama nasıl okuyorum. İnanılmaz akıcı. Her bölümden sonra bir sonraki bölümü kesin okumalıyım diyorsunuz. Aynı çok sevdiğiniz 300-400 sayfalık bir romanı bir günde bitirmeye çalışmak gibi. Ve evet tam dört yıl sonra ikinci sezonu duyuruldu. Aynı AOT gibi. Tabi nasıl gazım içim içime sığmıyor Web Novel'de öyle şeyler var ki... Kan, vahşet, ızdırap, acı, ölüm, umut, mutluluk, öfke. Her şey var. Eeee tabi 2. sezonun tek bir arc'ı kapsayacağını da biliyorum. Dolayısıyla tüm sezon bu arc'a ayrılacak. Muhteşem. Değil. İlk üzücü haber geldi. Önce anime ertelendi. Sonra iki kısma bölündü. Neyse dedik erteliyorlarsa birde iki kısma bölüyorlarsa iyi bir şey geliyor. Çünkü Web Novel'i okumuşum nasıl fight'lar var. Nasıl heyecanlıyım. Elsa vs Beatrice, Elsa vs Garfiel, Garfiel vs Ram & Otto, Garfiel vs Elsa, Ram & Puck vs Roswaal. Dört yıl sonra bunları animede görmek için sabırsızlanıyorum. Fıssssssssssss. 2. sezonun ilk bölümünden ilk sezonla arasındaki farkı hissediyorsunuz. Art-style değişmiş. Iyi yönde değil tabi başta 'fıssssssss' dedik. Basitleşmiş. O kadar basitleşmiş ki resmen bir boyama kitabı gibi. Ya adamlar kulak yapmak için iki tane çizgi çizmiş ya YUH. Ulan adamlar kulakları gölgelendirmeye uğraşmamışlar bile. İki tane 'çızık'. Neyse alışırız dedik bütçe yukarıda saydığım fight'lara kaymıştır dedik hala iyimserim. Süper. Neyse bölümler geliyor izliyoruz ama o da ne? Benim okuduğum şey hiç böyle değil. Baya değil. Ben kasvetli, hüzün kokan bir orman bir sığınak bekliyorum adamlar 25 bölümün geçeceği mekanı gram tanımıyorlar. Hiç o hüznü o kasveti göremiyorsunuz. Ben koydumu Subaru'yu kör eden Garfiel sahnesini bekliyorum yok. Gelmiyor. Ben kaplan gibi kaplan Garfiel bekliyorum nasıl dönüşecek diye bekliyorum yok. Adama basit bir büyüme efekti koymuşlar. Ben Garfiel'ın insanları çatur çutur doğramasını, ağzına atıp katur kutur yemesini bekliyorum yok. Beatrice'in enfes gölge büyülerini bekliyorum yok. Veeee böylece iyi kötü Kısım 1 bitiyor. Kısım 2 daha da fiyasko. Kısım 1 'fısssssssss' sa kısım 2 'fısssssssssssssssssssss' tır. Bu sefer iyice basitleşmiş art-style'a off-drawing'ler eşlik ediyor. Hem de bir değil iki değil her bölüm üçten dörtten fazla. Bunun yanına kötü script'te yapılınca ortaya ne olduğu belli olmayan bir şey çıkıyor. Garfiel'ın aşırı gizli mekanının yol ağzında olması mı dersiniz, Garfiel vs Ram atılmış mı dersiniz, ben kaplan bekliyorum adam ponçik kedi. Hadi bunları kestiniz ya abi neden neden neden Garfiel-Otto-Subaru üçlüsünün diyaloglarını komple attınız. Adamlar o kadar sahte duruyor ki... Hadi buna da tamamım diyelim. YIL OLMUŞ İKİBİNYİRMİ SAYIYLA 2020. Elinizde dijital çizim imkanı var. Siz nasıl hareketsiz kalan bir karakterinin yüzünü kötü çizebiliyorsunuz? Smol Emilia bir sahnede mantı-börek gömmüş Emilia gibi elleri tombik tombik bir sahnede vegan Emilia gibi çıtı-pıtı kız ellerine sahip. Ama hala umudum var. Kesin bir freelancer tutmuşlardır, adeta bir Kakashi vs Obito, Naruto vs Sasuke edasında Garfiel vs Elsa bekliyorum. Yapmadılar ya la. Onu geçtim Elsa gibi motivasyonsuz bir karakterin hayat hikayesine değindiler ya. Bak o kadar atılmasını istemediğim tüm sahneler gitmiş en çok atılmasını istediğim sahne kalmış. Subaru'nun power up sahnesi tam fiyaskoydu zaten... Bana adeta downgrade yemiş Witcher 3, PS4 Cyberpunk 2077 hayal kırıklığı yaşattı. İzlediğim en baştan savma işti dermişim. O konuda kimse Tokyo Ghoul'un eline su dökemez :D Ama en baştan savmalardan biri. 3/10 |
|
Re zero çöpünden uzak durun arkadaşlar, başta çerez diyordum ama son sezona da bakınca çöp diyorum. Saçma sapan sıkıcı dialoglar, gerçeklikten uzak kişilikler, waifuları ve harem kuran bir tane gıcık bir neet içererek anime klişeleriyle dolu bir seri. Ucuz ticari numaralarla izleyici kandıran bir fan servis. Konu hakkında aşağıya linkini bıraktığım 2 tane uzunca mesajım olduğu için pek bir şey yazmak istemiyorum. https://forum.donanimhaber.com//mesaj/yonlen/148495271 https://forum.donanimhaber.com//mesaj/yonlen/148495514 Not: Takıntılı fan botu da engelledim banı açılınca saldırıya geçecektir görmek istemiyorum. |
|
Şu aşamada artık kendi kendinizle çelişmeye başladınız. İlk mesajınızda animasyonların ilk sezondan geri kaldığını kabul ediyorsunuz fakat ikinci yorumda reddediyorsunuz.
İkinci olarak Garfiel çok ilgi çekici demişsiniz. Bende ilgi çekici değil demişim. Sizin yorumunuzun objektif benimkinin subjektif olduğunu ne belirliyor. Yani siz beğenince objektif ben beğenmeyince subjektif mi oluyor ? İkinci olarak yazar karakteri ilk önce nefret ettiriyor, ikinci olarak acındırıyor, üçüncü olarak sevdiriyor vb. yazmışsınız evet kağıt üzerinde tüm yazarlar zaten böyle yapmaya çalışıyor fakat bunu gerçek hayata geçirirken yani animeye dönüştürürken bazıları başarıyor bazıları başaramıyor. Ne yapmak istedikleri o yüzden kıstas olamaz ne yaptıkları kıstas olur. Dediğim gibi Garfiel karakteri için bunlar düşünülmüş olabilir ama izleyici olarak bana bu duyguyu anime vermiyor. Karakter gelişimine gelelim. Diyorsunuz ki Emilia ayakları üzerinde durmak konusunda muazzam bir ilerleme kaydetti. Fakat aynı Emilia saflık konusunda iki sezon boyunca bir gıdım ilerlemedi. Bir karakterin gelişimi puzzle gibi parça parça gerçekleşmez bir karakter her açıdan az veya çok değişir hele ki beden ve beyin olarak yetişkin hale gelmiş bir karakter aradaki açığı çok hızlı kapatır çünkü beyni ve soyut düşünme kapasitesi bir çocuğa göre çok daha ileridir. İki sezondur hala aynı saflıkta hareket etmesi objektif açıdan mümkün olan bir durum değildir. Burada sizin yorumunuz apaçık subjektiftir. Bu arada yorumlara bakarsanız karakterleri eleştirirken Echidna karakterini her zaman ayrı tuttuğumu görürsünüz. Karaktere yönelttiğim eleştiriler Echidna'yı kapsamıyor o açıdan bana oradan yüklenmeniz hiç mantıklı değil. Son olarak dediğim gibi animenin kaynağının bize bu karakter şöyledir dedi diye anime o havayı ve izlenimi vermese bile o karakteri öyle kabul etmemiz doğru bir yaklaşım değil. Burada aslında animenin bize görsel ve işitsel olarak kitabın verdiği karakteri doğru tasvir etmesi önem taşıyor. Açıkçası ben söylediklerimi söyledim. Burada beğeni gibi son derece öznel bir kavram devreye girdiği için sizin öznel yargınız ile benim öznel yargımın uyuşmaması son derece doğaldır ve sen nasıl bu animeyi beğenmezsin bak herkes beğenmiş sende beğenmek zorundasın tarzı bir yaklaşımın forum mantığına hiçbir şekilde uymadığını düşünüyorum. Yani animeyi herkes beğendi diye bende mi beğenmek zorundayım bunu gerçekten anlamadım... |
|
Bir bilgi vereyim. İki yazar birbirini tanıyor. Ve Re:Zero'nun yazarı Mushoku Tensei'i baya seviyor. Hatta 'For me Mushoku Tensei is life.' diyor. Kaynak: https://natalie.mu/comic/pp/mushokutensei Ekleme: Güzel yazı olmuş hocam. |
|
3-gatsu no Lion < Resime gitmek için tıklayın > Slice of Life hiç sevmesem de bir şans verip izliyeyim dedim. Shaftın çizimlerini sevdiğimden animeye hızlı bağlandım. Ara ara sıkıldığım bölümler oldu ama draması iyiydi. Şogi adlı japon santrancına hiç ilgim olmamasından ötürü o sahnelerde de baya sıkıldım. Slice of Life ve drama sevmeyenlerin izlemesini önermem 3. bölümde bırakırsınız büyük ihtimal. Ama Slice of Life sevenlerdenseniz akıp gider anime arkana yaslan izle. (2. sezonu sonra izlemeye karar verdim. 22 bölüm daha slice of life kaldırabileceğimi sanmıyorum.) Puan : 10/7 |
|
Bu arada ikinci sezon ilkinden daha çok begenilmisti. Aklında bulunsun. Slice of Life genelde animecilerin önyargılı(Örnek ben ve @maybe4you : D) yaklaştığı bir türdür fakat iyisine denk geldiginizde yaşattığı deneyim çok özeldir. İyisini yapmanın da zor olduğunu düşünüyorum aksiyon veya animasyonlardan ziyade insana odaklandığı için. Güzel bir senaryo , insana dokunan karakterler gerektirdiği için. 3 Gatsu no Lion bence bu açılardan en iyi Slice of Life animelerinden biridir. Bu serinin alternatif incelemeleri için En Son İzlediğiniz Anime ve Yorumlarınız » Sayfa 9 - 49 (donanimhaber.com) - Benim incelemem. En Son İzlediğiniz Anime ve Yorumlarınız » Sayfa 15 - 49 (donanimhaber.com) - maybe4you'nun incelemesi. En Son İzlediğiniz Anime ve Yorumlarınız » Sayfa 30 - 49 (donanimhaber.com) - -erna-'nın incelemesine bakılabilir. Not: Bu arada bende ikinci sezonu daha izlemedim. İncelememde ilk sezonu yanlışlıkla iki sezon gibi yazmışım ... |
| @Periah @maybe4you 2. Sezonu en kısa sürede izleyeceğim o zaman :) |
made in abyss şu an kararında gidiyor. güzel bir fantastik macera izlemek ve realist yaşam felsefesi içeren, pragmatist karakterler görmek isteyenlere tavsiye ederim.