mustafa sucu DİYOR Kİ
selsan DİYOR Kİ
"....Bu Kuranda geçen bir ayet değildir. Ayet Türkçe olmaz. Bu Kuran�da geçen bir ayetin çevirisidir. Arapçadan Türkçeye çeviri birebir yapılamaz. Dil yapıları buna müsaade etmiyor. Bir çeviri, çeviriyi yapanın dil bilgisi, kendi diline olan hakimiyeti, yorumlama yeteneği, edebi üslubu gibi unsurlara bakar. Bu yüzden hiçbir çeviri birbirinin aynı değildir. O yüzden yukarıdaki çeviriyi baz alarak hiçbir iddia türetilemez..." yani bakış açınıza göre, kuran türkçe anlaşılamaz, okunamaz: ancak çeviri yapanın, yaptığı çeviri okunur, ki o da zaten kuran değildir... o halde ne yapmalı; tefsirlere başvurmalı... doğru mudur? doğrudur... peki o zaman, bu kadar KAPALI KUTU OLAN ve ARAPÇADAN BAŞKA DİL TANIMAYAN kuran niçin şunları iddia ediyor: - Andolsun Biz Kuran’ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık… (Kamer Suresi, 22) - (Senden önceki elçilerimizi) Apaçık deliller ve kitaplarla gönderdik. Sana da zikri (Kur'an'ı) indirdik ki, insanlara kendileri için indirileni açıklayasın ve onlar da iyice düşünsünler, diye. (NAHL/44) (".....indirileni açıklayasın... " sözü peygamber için söylenmiştir. tefsirci dedikleriniz için değil.) - Andolsun, biz bu Kur'an'da çeşitli açıklamalar yaptık, öğüt alıp-düşünsünler diye. Oysa bu, onların daha uzaklaşmalarından başkasını arttırmıyor. (İSRA/41) - Andolsun, biz bu Kur'an'da, öğüt alıp-düşünsünler diye, insanlar için her bir misali verdik (ZÜMER/27) yani size göre kuran (örneğin zümer 27 'de İNSANLAR yerine ARAPÇA BİLEN İNSANLAR demeliydi) bunları söyledi ama, boş söyledi, çünkü herkes arapça bilmez. kuran bunları TEFSİRCİLER ANLASIN, tefsirciler de tefsirleyip herkese anlatsınlar diye söyledi. arapça bilmeyen kesim, kendi dillerinde kuranı asla okuyamaz, anlayamaz, ilk kaynağa ulaşamazlar: mutlaka birilerine muhtaç bırakılmışlardır... öyle mi? pardon ama siz ne söylediğinizin farkında mısınız? |
@ narada Ya sen hala ateizm misyonerliği mi yapıyorsun? Dostum herkesin bildiği kendine. Şimdi sen dersin; "Kuran neden Felemenkçe yazılmadı, Hollandalılar insan değil mi?" diye, o der; "Usame bin Ladin son peygamberdir" diğeri der; "Kafirlere ölüm". Yani demek istediğim hayatta bazı şeyler tartışmaya açık değildir. Şimdi ben gidip elin ABD'lisine "İncil İbranice indi, İsrailoğulları'na. Sen Yahudi misin? Neden Hristiyansın?" desem. Adam bana ne der sen tahmin et artık. Yada gitsem bir Hindu'ya "Olm, siz salaksınız lan. Malsınız olm siz. İnek ve tabii ki büyük baş, tanrının en büyük nimetidir insanlığa. Ama siz ne yapıyorsunuz? Bir inek yola yattı diye 30 saat yolda bekliyorsunuz." desem. Yada gitsem bir budiste "Lan salak, tutmuşsunuz bir Hintli soylusunun peşinden gidiyorsunuz, fakirlik demogojisi yapıyorsunuz. Affedersin, kıçınızda donunuz yok, som altından tapınak yapıyorsunuz" desem. Bana tepkisi ne olur acaba? Tüm bu örneklerle demek istediğim; eğer bazı insanlar bu ülkede, bu ülkeyi hoşgörü toplumu yapmak için uğraşıyorsa, biz de taşın altına elimizi sokmalıyız. Yoksa 94'de Sivas'da otel yakan; bugün ne yapmaz? Öyle değil mi? Yani sen şimdi adama; "Senin bu Kur'an var ya, hikaye hikaye" dersen. O da tutup sana "kafir" der. Oteli de başına yıkar. Aradan masumlar kaynar; olan onlara olur. Ayrıca bu forumda bazı mimli arkadaşlar her konuyu böyle din tartışmasına getirmekten ve müslümanlığa hakaret yağdırmaktan zevk alıyorlar galiba. Diğer masum arkadaşlar da bu şahısların "gerçek" amacını bilmeden paşa paşa cevap yazıyorlar. Gerçekten yazık. Sonuç olarak; bu ülkede bazı insanlar neyin "ne" veya "kim" olduğunu çok iyi biliyorlar. Bir takım güç odakları, bazı güç alanlarının etkisi altında olsa da... Yeterince açık gelmedi ise, Türkiye'nin son 10 yıllık tarihini açıp, okuyun. Hepinize saygılar, abarttım yine. Biliyorum... |
Narada, Kendini haklı çıkarmak için anlamamaya ve saçmalamaya ve de çarpıtmaya devam ediyorsun. Senle tartışmayacağım. |
Dostum sen önce işin içinden çıkmak istemeyip istemediğine karar ver... selsan arkadaşın söylemeye çalıştığı şey, Kur'an'ın bütün ayetleri için geçerli değil, bazı ayetler için geçerli. Ayetlerin büyük bir oranı gayet net bir şekilde başka dillere çevriliyor. Herhangi bir eseri başka bir dile çeviri yapmak isteyenin karşılaşabileceği problemlerle, Kur'an çevirisi yapanlarda karşılaşıyor.bazı ayetlerde bir arapça dil bilgisi kuralını bilmek, ayetin daha iyi anlaşılmasına sebep olabiliyor. Bu sorun genelde dip notlarla aşılıyor. Kur'an yukarda alıntı yaptığın ayetlerde olduğu gibi açık bir kitap, öyle her isteyenin kendine göre yorum getirebileceği bir kitap değil, sonuçta muhatapları insan, insanlara hitap var. söylenmek istenen çevirinin (terarlarsak; bu herhangi bir dilde yazılmış herhangi bir kitap olabilir) orjinal eserin yerini TAM OLARAK tutamayacağı anlamındadır, yoksa çeviri okumayalım, "o Kur'an'dan başka birşeydir" değildir. u]bunun farkında olarak okuyalımdır. Tefsirciler tamamen yorumlarını kafalarına göre sallamıştır da değil, [ Tefsirlerde ne kadar yorum farkı olsa da Kur'an'dan bağımsız, birbirlerinden bağımsız yazılamaz, yazılırsa okunmaz, fark edilir çünkü. bugün bir çok filmin bile türkçeye çevrilmediği orjinal seslerle, alt yazı ile izlendiğini biliyoruz, sebep orjinalin muhafaza edilmesi... aynı mantık. Gelelim tefsir yazarları hakkındaki görüşlere, sen fizikte, tıpta veya herhangi bir bilim dalındaki gelişmeyi nasıl öğreniyorsun.İngilizceni veya latinceni geliştirerek mi? Hayır orjinaline sadık kalınarak, dikkatle hazırlanmış, dip notlar eklenmiş çevirilerle. Kur'an'ın araplar dışındaki kavimlere açıklanması görevi, Peygamberimiz dönemi için, Peygamberimize ve o günkü müslüman araplara verilmiş bir görevdi (Allah tarafından). Çünkü onların dili ile bütün insanlara sesleniliyordu. Onlar bu görevi başarı ile yerine getirdiler, elimizde Türkçe birçok meal ve tefsir var o insanların sayesinde. Sorun bütün dillerde ayrı ayrı ,Kur'an inmeliydi ise bu hiç samimi bir sorun değil bana göre. arapçayı çok iyi bilen herhangi bir türk ilahiyatçı da Kur'anın çevirisini yapabiliyor, tefsirini yazabiliyor. Farklı kimselerin elinden çıkmış tefsrelerde küçük farklılıklar oluşabiliyor, bu birden fazla dinin oluşmasına sebep olaacak yorumlara sebep olmuyor. O kadar çok ki ayrıca bu eserler karşılaştırma imkanı da var, büyük farklılıklar yok. kimi konuya derinlemesine bakıyor, kimi kısaca özetliyor.
Ayette bahsedilen insanlar birgün mutlaka çeviri bir kitap okumaktan korkmayan, bunu abes karşılamayan, zorunluluk olarak gören, çeviriler okuyarak din dahil bir çok bilgiyi edinebileceklerini bilen, herkesin yorumuna saygı duyup, ama yine de kendi akıl süzgeçlerini kullanmaktan çekinmeyen, doğruya ulaşmak için her yolu deneyen temiz akıl sahipleridir.Bunların arap olması gerekmez, hakikat yamyamca da olsa buna ulaşmasını bilirler çevirileri okuyup araştırabilir, dil öğrenebilir, çeviri yapabilirler... |
Yahudiler şuan dünyayı yönetiyor... Üstün kılmayıda fiziksel bir üstünlük degil sadece şuanki abd gibi olmalarından bahsediliyor üstünlük derken .. |
1- film örneğin hiç olmamış. orjinal sese gereksinim duyulmasının nedeni, dudak haraketi-dil senkronizesini tutturma derdi ve ondan da önemlisi ses efektlerinin ve vurgularının türkiye de yeterince yapılamamasıdır, bu bambaşka birşeydir. 2- yazdıklarının hikaye kısmını geçiyorum: "Kur'an'ın bütün ayetleri için geçerli değil, bazı ayetler için geçerli...." böyle birşey olmaz. 3- "... Ayetlerin büyük bir oranı gayet net bir şekilde başka dillere çevriliyor. Herhangi bir eseri başka bir dile çeviri yapmak isteyenin karşılaşabileceği problemlerle, Kur'an çevirisi yapanlarda karşılaşıyor.bazı ayetlerde bir arapça dil bilgisi kuralını bilmek, ayetin daha iyi anlaşılmasına sebep olabiliyor. Bu sorun genelde dip notlarla aşılıyor...." tamamen katılıyorum. evet bence de öyledir ve olması gereken de budur. o zaman başa gönül rahatlığıyla dönebiliriz: Bakara 47: ''Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi ve sizi alemlere üstün kıldığımı hatırlayın.'' çevirisinde sorun yoktur. yazılanları okudum. bazı arkadaşlar "vaktiyle", "birzamanlar" demişler, doğrudur. "birzamanlar sizi alemlere üstün kıldığımı hatırlayın"dir, "üstünlük kalıcı değil"dir, ama bu yaklaşım soruyu yanıtlamıyor... ister geçici olsun, ister fi tarihinde olsun, "alemlere üstün kılmış"mıdır, kılmıştır. önemli olan bunun süresi, zamanı, geçiciliği, kalıcılığı değil; önemli olan bunun yapılmış olmasıdır. bazı arkadaşlar; dönemin yerel ve güncel yapısından kaynaklanan bir gereksinim olduğunu söylüyorlar; o da doğrudur, ama o zaman ayetlerin yerelliği ve zaman içinde kalması sözkonusudur: evrenselleştirilemez ve zamana yayılamaz. sonuçta, (kendi yaklaşımımı yazmayayım, bana kalsın) BU KONULAR HİÇ AÇILMASA DAHA İYİ OLUR... |
eğer buna siyasi bir deklerasyon diyorsanız, Kur'an içerisinde bunun gibi daha bir çok deklerasyon olarak tabir edebileceğiniz ibareye rastlayabilirsiniz. bu da, sizin Kur'an hakkında fikirlerinizin yanlış olarak şekillenmesine sebep verecektir. ne demek din mi, siyasi bir deklerasyon mu? elbetteki Allah, gerekli gördüğü bir çok meseleyi beyan edecekti. yahudiler hakkında inen bu ayetler olmasaydı yahudiler kendi iddia ve zanları ile girdikleri polemik ve düşmanlıkta ısrar edeceklerdi. gerçi ısrar ediyorlar mı etmiyorlar mı orası tartışılır ama, Allah ayet ile olayın onların iddia ettikleri gibi olmadığını belirtti ve müslümanlar açısından mesele anlaşılmış oldu. Kur'an 23 senede inen bir kitaptır bunu da unutmayınız narada. bir kerede gökten zenbille inmedi bu kitap. peyderpey, emirleri ve yasakları alıştıra alıştıra, meseleleri açıklaya açıklaya indi. ayrıca, siz Kur'anın evrensel olmasından ne anlıyorsunuz? etliye sütlüye karışmayan ve içerisinde sadece namaz kıl, zekat ver, hacca git vs yazan bir kitap olmasını mı arzu ediyordunuz? böyle değil Kur'an. Allah ise sizin kafanızda tasavvur ettiğiniz gibi semadan yeryüzünü gözleyen ve müdahil olmaması gereken bir tanrı değil. kafanızda şekillendirdiğiniz tanrı ve kitap motiflerine uymuyor diye ne Kur'an yanlış olur ne de Allah yanlış yapmış olur. artık anlasanız bunu diyorum? |
![]()
Film yerine, Shakespeare in bir eseri demeliydim senin için, haklısın, kafana göre takıl film veya Shakespeare'in bir eseri... hikaye kısımlarını da mazur gör, bizden bu kadar...
![]() |
İsrailoğulları, arap yarımadasında kendilerini en fazla bilgi sahibi sayan kavim idi. Araplar Hz. Muhammed (sav)’e ve İslam’a karşı gelmek için İsrailoğullarından fikir alıyorlardı. Ayrıca ilim tahsil etmelerini sağlamak içinde araplar, çocuklarını yahudilerin yanına gönderiyorlardı. Hıristiyanlar ve İsrailoğulları kitaplarına bağlı idiler. Bu nedenle, Kuran’ı Kerim onlardan, hilelerinden, entrikalarından, sahtekarlıklarından ve yalancılıklarından bir çok yerde söz etti. Onları insanlara teşhir ediyor ve insanların onlara güvenlerini sarsmaya çalışıyordu. Aynı anda onlara, değişik hitaplar yönelterek, hidayete gelmelerini sağlamak için kendilerine verdiği nimetleri hatırlatıyordu. Umulur ki, yumuşarlar ve iman ederler. Allah’u Teala onlara yönelik şöyle buyurmuştur: “Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve sizi (bir zamanlar) cümle âleme üstün kıldığımı hatırlayın.” (Bakara 47) Allah, (cc) İsrailoğullarına bir çok peygamber gönderdiğini, Tevrat’ı, Zebur’u ve İncili Resuller yoluyla onlara indirdiğini Firavundan ve zalimlerden onları kurtardığını hatırlatıyor. Bunlar birer büyük nimetlerdir. Hatta, onlara gökten envayi çeşit yiyecekleri indirdi. Onlara diyor ki, “Bunları sizin ecdatlarınıza vermiştim. Çünkü, onlar o zaman imanlı idiler.” Fakat ecdatları kafir olmaya ve Peygamberlerini öldürmeye başlayınca onları lanetledi, diğer kavimleri onlara musallat kıldı, en alçak ve en zelil millet haline getirdi. Bu durumları anlatan birçok ayetler vardır. Misal olarak Ali İmran ve Maide suresine bakılabilir. Ey İsrailoğulları! Haliniz nasıl idi? Onu düşünüyor musunuz? İşte, o günlerde en üstün millet idiniz. Çünkü, Allah’ın indirdiğine boyun eğiyordunuz. Fakat, bugün en lanetli millet oldunuz. Çünkü Allah’a isyan ettiniz. Ne zaman Hz. Muhammed’e ve Kur’ana inanırsanız en hayırlı ümmetten bir parça olursunuz. Zira en hayırlı millet İslam ümmeti oldu. Ali İmran suresinde Müslümanlara şöyle hitap ediyor: “Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah'a inanırsınız. Ehli kitap da inansaydı, elbet bu, kendileri için çok iyi olurdu. (Gerçi) içlerinde iman edenler var; (fakat) çoğu yoldan çıkmışlardır.” (Ali İmran 110) Bundan dolayı, en üstün ve hayırlı millet İslam ümmetidir. Fakat, İslam ümmeti Allah’a inandığı halde marufu emretme ve münkeri nehyetme farzlarını ihmal ettiği için Allah bu ümmeti zelil ve kötü duruma düşürdü. İsrailoğullarının haline benzer duruma düştü. Öyleyse İslam ümmetine de hitap ediyoruz; Allah’ın size verdiği nimetlerini hatırlayın, dünyanın büyük bir kesimini size fethettirmiş ve boyun eğdirmişti. 1300 yıl izzetli ve müreffeh olarak yaşadınız, sizi diğer insanlara üstün kıldı. Peygamberlerin efendisi olan Hz. Muhammed (sav)’i size gönderdi ve kıyamet gününe kadar mucize olarak kalacak Kur’an’ı Kerimi size indirdi. Gece gündüz okuyup dinlediğiniz en mükemmel Allah (cc)’nun kelamı size indi. Bunları hatırlayın İsrailoğullarının düştükleri durumlara düşmeyin ve onları taklit etmeyin. Yalnız Allah’a dönün emrine uyun ve yasaklarından vazgeçin Onun hükmünü uygulayın, o zaman göreceksiniz, eskiden olduğu gibi en üstün millet olarak sizi tekrar getirecektir!! Esad Mansur |
Sana bir hikaye anlatayım:Bektaşi'nin biri bir gün bir alime sormuş:Bak demiş,Kur'an-ı Kerimde Namaza Yaklaşmayınız diyor.O halde biz neden namaz kılalım.Alim demiş ki:Ey Bektaşi ayetin devamını getirsene.Bektaşi bu sefer:Ya ben hafız değilim.Ben o kadarını bilmem demiş.(Çünkü ayetin devamında sarhoş iken denmektedir.Yani ''Sarhoş iken,namaza yaklaşmayınız''debmektedir.'' Burada bektaşi hesabına geleni alıp,hesabına gelmeyeni almamakla büyük bir hata yapmıştır. Arkadaşlar gördüğüm kadarıyla sana sorunun açıklamasını gayet iyi yapmışlar.Ama bir tavsiyede bulunayım.Her ne olursa olsun.ALLAH'IN AYETLERİNE SAÇMALIK DEME!!! ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
üstün olanlar hiç bir zaman ırklar olmamıştır, olamaz. üstün olan akıldır, zekadır, bilimdir. |
üstün falan değiller sadece uyanıklar akıllılar zekiler ve çok cimriler birde dünya ekonomisi ellierinde abd yönetimi dahil tek sınırları belli olmayan ülkede israil en tahlikeliside zaten bu ![]() |
bu ayet hz. süleyman döneminden bahsediyor o zaman yahudiler dünyaya hükmediyorlardı ve bir çok ayettede bu nimetinden dolayı yahudilerin çokça şükretmeleri gerektiği belirtiliyor ve yahudilerin şükretmedikleri hatta bu nimetlerin allahtan geldiğini inkar ettikleri için cezaya çarptırıldığından da bahsediyor. |
evet arkadaslar yahudiler birbirine kenetlenme konusunda müthişler.mesela biz türkler acil bir anda cok hızlı birleşir ve reaksiyon gösteririz ama adamlar sürekli bir... bu belkide geçmişte gördükleri kötü muameleden ezilen ırk konumundandır..ya da bu konuyu acan cahil(okumadam bilmeden yorum aptıgından diorum yanlış anlasılmasın) arkads gibi onları tanrı üstün yarattı ![]() |
Yahudiler zamnında çok sayıda peygamberin doğuşuna vesile olmuşlardır.Bu açıdanda bakmak lazım...(Yusuf , musa a.s gibi) |
bu duruma şu açıdan bakmak da olası... demek ki Yahudiler o kadar çok hata yapmışlar ki Allah, yola gelsinler diye ha bire peygamber göndermiş ![]() şaka bir yana ortadoğu medeniyetin beşiği diye geçer. bunun nedeni eski uygarlıkların çoğunun orada olduğudur. hatta ilk insanın dahi ortadoğuda yaşadığı varsayılır. peygamberlerin antartiktanın ortasında olmasının dünyaya bir faydası olmayacağı için Allah; insanlar, kavimler, ırklar neredeyse oraya peygamber göndermiştir. onun için peygamberlerin çoğu ortadoğuda yaşamıştır. |
acı bir tebessüm peyda oldu suratımda bu yorumunuzu okuyunca ![]() |
![]() ![]() |
Ustun irkliktan korelmis bir soyu niye irdeliyorsunuz ki? Sonraki ayetleri okumaniz yetmez miydi |
Aynen
Ben doğru olurum, o doğru olur veya ben yanlış olurum. Bu benim yanlışımdır. Bizim yanlışlarımız üstünden Kuran'ı mı suçlayacaksın yoksa?
Hangisi doğru sorusuna cevabım Kuran'ın hak olduğu doğru. Sana katılıyorum. Çok doğru bir tespitte bulunmuşsun.