Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir
43
Cevap
1604
Tıklama
0
Öne Çıkarma
Tekrar müslüman olmaya yakınım
A
2 yıl
Er
Konu Sahibi

düşündümde laik seküler ateist yaşam tarzı hayatımi mahvetti. sigara, alkol, mastutbasyon ve porno bagimliligi beni özümden uzaklastirdi.

islamda ise yıllar öncesinden bizlere bunlardan uzak durmamız gerektigini yalanci mutluluklarin hayatimizi ve ahiretimizi cehenneme cevirecegi bizlere iletilmis. bu olaydan gercekten buyuk ibret aldim.

diger dinlere bakinca bozulduklarini bu olaylara karsi yumusatildigini goruyorum. islam bu konuda cok daha disiplinli.

fakat bana hala sacma gelen seylerdr var. namazı bir anlamda anlayabiliyorum iradeyi guclendirmek ve insanin egosunu torpulemesi acisindan. fakat arapca dua etmek hala bana sacma geliyor o yuzden dualarimi turkce yapacagim.

dini birazda kendime gore yorumlayip yasayacagim





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi afeksar -- 5 Ocak 2022; 15:27:56 >

< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

"laik seküler ateist yaşam tarzı hayatımi mahvetti."

Sanki dinden çıkana zorla içki içiriyorlar, çavuş tokatlattırıyorlar. İçtiysen içtin. İçerken...
Yoruma Git
Yorumun Devamı SUBJECT 101 - 2 yıl +13
Kafaya gell...
Yoruma Git
Veronicaa - 2 yıl +10
M
2 yıl
Binbaşı

G
2 yıl
Onbaşı

hadisleri neden dikkate almamak gerektiğini bir üstteki mesajımda açıkladım. şimdi size, sözünden şüphe edilmeyecek yüce yaratıcının sözleri üzerinden abdest ve namaza dair birkaç şey yazacağım. onun sözünden daha güvenilir bir kaynak bulmak mümkün mü?

quote:

abdest


“ey iman edenler! namaza kalktığınızda; yıkayınız: yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi. sıvazlayınız: başınızı ve topuklara kadar ayaklarınızı. eğer cünüp iseniz temizlenin. eğer hasta veya yolculukta iseniz, veya biriniz ayak yolundan geldi ise, ya da kadınlara dokunduysanız, ve de su bulamamışsanız: temiz bir toprakla yüzünüzü ve ellerinizi sıvazlayın. allah size zorluk çıkarmak istemez. allah sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor. umulur ki; şükredersiniz.”
maide suresi 6. ayet


“ey iman edenler! sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar, cünüp iken de yolculuk hali müstesna yıkanıncaya (gusül edinceye, boy abdesti alıncaya) kadar namaza yaklaşmayın. eğer hasta veya yolculuktaysanız, biriniz ayak yolundan gelmiş, yahut kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız, temiz bir toprakla teyemmüm edin: yüzlerinizi ve ellerinizi sıvazlayın. allah affedici, bağışlayıcıdır.”
nisa suresi 43. ayet

abdeste yönelik söylenmesi gerekenler özetle yukarıda söylenmiş. ekstra olarak şimdi sıkça sorulan sorulara cevap bulalım istiyorum, bu konuda akla takılan çokça soru var fakat her zamanki gibi en güvenilir kaynağa yani yüce yaratıcının sözlerine bakarak doğruyu bulacağız.

quote:

abdest konusunda sıkça sorulan sorular


1) abdest ve boy abdesti niçin lazımdır?


ayetlerden açıkça anlaşılıyor ki; abdest de, boy abdesti de bir tek namaz için lazımdır. maide suresi 6. ayetin başında abdestin namaz için alınması gerektiği söylenir. nisa suresi 43. ayette de cünüp olanın yıkanmadan namaz kılamayacağı anlatılır.


2) abdest ne zaman alınır?


iki ayetin de son kısımlarına dikkat ederseniz, bize suyun gerekli olup da suyu bulamadığımız hallerde ne yapmamız gerektiği açıklanır. suyun bize gerekli olduğunun açıklandığı hal ile, abdesti neyin bozduğu da açıklanmıştır. burada “ayak yolundan geldiğinizde” diye çevirdiğimiz ifade bize abdestin ayak yolundan gelince alınması gerektiğini göstermektedir. “ayak yolu” diye çevirdiğimiz kelimenin arapça’sı “gait”tir. arapça bu kelime “çukur yer” anlamında olup, “ayak yolu, tuvalet” kelimelerine karşılık gelmektedir.(kelimeyi “tuvalet” diye çevirmedik çünkü; “tuvalet” günümüzde küçük ve büyük tuvalet dışında başka amaçlarla da kullanılan bir yerdir. oysa “ayak yolu” ile kastedilen yer, sırf bu iş için kullanılır.) yani abdestin çukur yerlere yapılanlardan sonra alınması gerekmektedir. bunun dışında tarif edilen hiçbir şeyle, ne kanın akması, ne deve eti yenmesi abdesti bozmaz. ayetten abdesti neyin bozduğu açıktır. kişiler “ayak yolunda”, çukur olan yere ne yapıyorsa abdesti o bozar.


3) boy abdesti (gusül) ne zaman alınır?


“abdest” ve “boy abdesti” farsça’dan türkçe’ye geçen kelimelerdir. kuran’da geçmezler. “boy abdesti” diye kastettiğimiz kuran’da geçen cünüp olunca gerekli olan yıkanmadır. “gusül” zaten arapça “yıkanma” demek olduğu için “boy abdesti” yerine türkçe “gusül” veya “gusül abdesti” diyenler olmuştur. suyun gerekli olduğu diğer halin iki ayette de “kadınlara dokunma” olduğu söylenir. (arapça’da da türkçe gibi deyimler vardır. türkçe’de de “kadınlarla beraber olma” “aynı odada yalnız kalma” anlamında değil “cinsel ilişkiye girme” anlamında kullanılır. “kadınlara dokunma” ifadesi de arapça’daki aynı manaya gelen bir deyimdir.) yani boy abdesti kadınlarla cinsel beraberlikten sonra alınır. zaten cünüp olunduğunda boy abdesti alındığını söylemiştik. cünüplük, “cenb” kökünden türemiştir. bu kelimenin kökünde “yakında olma, beraberlik” manaları vardır. buna göre “cenabet” terimi beraberliğin en ileri seviyesi olan birleşmenin sonucuna ad olmuştur. ayetin içinden boy abdestinin ne zaman alınması gerektiğine dair vardığımız sonucu “cünüp” kelimesinin manası da doğrulamaktadır. cinsel bir birleşme dışında, şu şu hallerde boy abdesti almanın vacip (farzla sünnet arası, farza yakın uygulama) veya sünnet olması da kuran’da yoktur. isteyen istediği zaman, rahat ettiği zaman boy abdesti alır, fakat kuran’dan çıkmayan bir hüküm ne farz, ne vacip, ne sünnet, ne de her hangi başka bir başlıkla kimseye yüklenemez. maide suresi 101. ayette açıklanmayan her şeyin affedildiği söylenmektedir. bu yüzden kuran’da açıklanmayan her hususta serbest olduğumuz dışında hiç kimse bu açıklanmayanlara ilave bir cevap aramasın.


4) abdest nasıl alınır?


maide suresi 6. ayetin başında abdesti nasıl almamız gerektiği anlatılır. bu anlatımda “yıkayın” fiilinin ardından “yüz ve dirseklere kadar elleri” ifadesi geçer, “sıvazlayın” fiilinin ardından da “baş ve topuklara kadar ayakları” ifadesi geçer. biri size “yıkayın banyoyu ve mutfağı, silin salonu ve antreyi” derse ne anlarsınız, antrenin yıkanması gerektiğini mi yoksa silinmesi gerektiğini mi? herkes antrenin silinmesi gerektiğini anlar. fakat sünni mezhepten olanların hepsi ne hikmetse “sıvazlayın” fiilinden sonra geçen “ayakların” sıvanması yerine “yıkanması” gerektiğini savunmuşlardır. o zaman ayetteki bu ifade neden “yıkayın” fiilinden sonra geçmiyor? ayette yukarıdan aşağı yapılacağının söylendiğini, sıvazlamanın ara izah olduğunu ve bir tek başın sıvazlanması gerektiğini söylemek de mümkün değildir. çünkü ayette önce yüz ve ellerden bahsediliyor, sonra başa çıkılıp, sonra aşağı ayaklara iniliyor. bu yüzden ayakları topuklara kadar sıvazlamayı “yıkayın” fiiline göndermenin hiçbir mantığı yoktur. bu düşünce uydurma sünni hadislerinden türemiştir. oysa şiiler’deki bir çok hadise göre ayaklar elle sıvazlanır. amacımız hadisleri hadislerle çürütmek değil, fakat kuran’ı yeterli görmeyenlerin hadiste bile keyfi davrandıklarını göstermektir. süleyman ateş birçok sahabenin de ayaklarını sıvazlamayla yetindiğini belirttikten sonra ayetin arapça’sından anlaşılanı şöyle açıklar:


yüce allah abdestte vücudun iki temel uzvunun yıkanmasını emretmiştir ki; bunlar yüz ve kollardır. iki uç uzvun da sıvazlanmasını emretmiştir ki; bunlar da baş ve ayaklardır. yıkayınız fiilinden sonra iki tümleç getirmiştir. bunlar yüz ve ellerdir. demek ki yüz ve eller yıkanacaktır. sıvazlayınız fiilinden sonra da iki tümleç getirmiştir, bunlar da baş ile ayaklardır. demek ki bunlar da sıvazlanacak uzuvlardır. ayette bu manayı son derece güçlendiren ince bir nokta vardır. kuranı kerim’de her kelime birbiriyle son derece uyumlu ve mütenasiptir. şimdi “yıkayınız” fiilinden sonra gelen iki tümleçten ilki nasıl tek bir uzvu, ikincisi iki uzvu (yani iki eli) gösteriyorsa, “sıvazlayınız” fiilinden sonra gelen iki tümleçten de birincisi bir tek uzvu, ikincisi iki uzvu (iki ayağı) göstermektedir.
(süleyman ateş, kuran ansiklopedisi, 1. cilt, abdest bahsi)


kısacası abdestte yüz ve dirseklere kadar eller yıkanır, baş ve topuklara kadar ayaklar sıvazlanır, ayrıca da bir şey gerekmez. isteyen ağzını ve burnunu çalkalar, üç parmakla ensesini sıvazlar, serçe parmağı ile kulağını hilaller, ayaklarını topuklarıyla birlikte yıkar, her uzvunu yıkayışta arapça dualar okur. fakat bunları yapan bilsin ki bunların abdestle alakası yoktur. abdesti allah, kuran’da açıklamıştır ve bunlar o açıklamada yoktur.


5) boy abdesti nasıl alınır?


boy abdestinin cünüp iken alınması gerektiğini daha önce söylemiştik. cünüpken ne yapmamız gerektiği iki kelime ile anlatılır. maide suresi’nde “tahare” kelimesi “temizlenmek”, nisa suresi’ndeki “gasâle” kelimesi “yıkanmak” demektir. boy abdesti için şuradan şuraya kadar yıkanın, ağzınızı, burnunuzu üçer kez çalkalayın, toplu iğne başı kadar kuru yer bırakmayın, sağ omzunuzdan başlayarak üçer kez su dökün ifadeleri geçmez. böyle sınırlamalar olmadığından “gasâle” kelimesinden sadece “yıkanmak” anlaşılır.


“tahare” kelimesi ile de bu yıkanma işleminde kirlerden arınmanın önemi anlaşılır. bunu yerine getiren boy abdesti almış olur. bir anne beş yaşındaki çocuğuna “yıkan” dese, o çocuk bunu anlayıp yıkanır. oysa koskoca adamlara “yıkan” deniyor, fakat onlar “nasıl yıkanacağım? toplu iğne başı kadar kuru yer kalırsa ne olur? önce hangi omuzuma su dökeceğim?” diye sorup allah’ın ayetini anlamıyorlar. üstelik bu anlamamanın kendi anlayışsızlıklarından kaynaklandığını da anlamıyorlar. bir de allah’ın kitabını eksik ilan edip, bu garip soruların açıklandığı kitapları dinin tam ve eksiksiz kaynağıymış gibi rehber ediniyorlar.


6) su bulunamazsa ne yapılır?


normalde bir insanın su bulamama ihtimali çok azdır. kuran’ın bu durumu açıklaması kuran’ın gereğinde nasıl tüm detayları verdiğinin bir delilidir. tüm bu durumlarda kişi suyun eksikliğini temiz bir toprağa teyemmüm ederek giderir. temiz toprağa eller sürülerek yıkanamayan yüz ve eller sıvazlanır. böylece namaza hazırlık suyun olmadığı zaman da sağlanmış olur.


her iki ayetin de sonunda geçen allah’ın bize güçlük çıkarmak istemediğine, bağışlayıcılığına, affediciliğine dair ifadelere dikkatinizi çekerim.

kalan bir iki önemli konuya daha değinmek ve ardından asıl meseleye, vakit konusuna gelmek istiyorum. insanların en çok yanıldığı konu ne yazık ki vakit konusu, 5 vakit biliyorlar ve yanlış bildiklerinin farkında değiller.. neyse, önce şu 2 konuyu bi halledelim.

quote:

kıbleye dönmek


bakara suresi 144, 149 ve 150. ayetlerde müslümanlar’ın nerede olursa olsunlar mescidi haram’a, kabe’nin olduğu yöne dönmeleri söylenir. bu, namaza düzen de veren bir uygulamadır. özellikle toplu kılınan namazlar bu sayede daha düzgün ve düzenli olur. bakara suresi 115. ayette nereye dönersek dönelim allah’ın orada olduğu söylenerek, kabe’ye dönmeye yanlış manalar yüklenilmesi, mescidi haram ve çevresinin putlaştırılması önlenir. mevcut camiler bakara suresi’nin ayetlerine binaen mescidi haram’a doğru yapılmıştır. müslümanlar kıldıkları namazı mescidi haram’a dönerek kılmaktadırlar. müslümanlar kıbleyi biliyorlarsa (mescidi haram yönünü) oraya dönüp namazı kılar. eğer yönü bulamazlarsa allah’ın her yerde olduğunu bilip ibadetlerine devam ederler (bakara suresi 115. ayet).


kıyafet ve temizlik


kuran’da namaz için özel bir kıyafet geçmez. tek başına namaz kılan namazını istediği gibi kılar. namazın toplu kılındığı yerlere gidenin güzelleşmiş, düzgün kıyafetle gitmesi iyidir (araf suresi 31. ayet). araf suresi 26. ayette insanların avret yerlerini örtecek giyim tarzı olduğu gibi güzellik ve süs kazandıracak giyim tarzı da olduğu söylenir. bundan beş ayet sonra araf suresi 31. ayette mescit yanında (namaz kılınan bölgede) süslenmeden bahsedilir. baş örtüsü diye bir şey yoktur, erkeğin baldırını örtmesine gerek yoktur. normalde olmayan bu zorunluluklar namaz kılarken de yoktur. çünkü kuran’da namaz kıyafeti diye özel bir kıyafet tarif edilmez.


bakara suresi 125. ayet ve hac suresi 26. ayetlerden namaz kılınacak bölgenin temizlenmesinin ve temiz tutulmasının önemi anlaşılır.

evet, sıra geldi vakit konusuna. burada kafalar karışabilir, devreler yanabilir, söylemedi demeyin hocam. dikkatinizi vererek okursanız anlayacağınızdan şüphem yok. vakit başlıklarını kolaylık olsun diye ortaladım. neyse, lafı daha fazla uzatmadan başlayalım.

quote:

kuran’da namazın, vakitleri belirlenmiş bir farz olduğu geçer (nisa suresi 103. ayet):


• sabah namazı (fecr namazı)



kuran’da namaz kelimesi “salat” kelimesi ile ifade edilir. “bağlantı kurmak” tipinde manalara sahip olan “salat” kulun yaratıcısıyla kurduğu bağlantı, yani namaz için de kullanılır. “salat” kelimesi “ikame” fiiliyle beraber “namaz kılmak“ manasında kullanılmıştır. “salatı fecir” yani “sabah namazı” ismi nur suresi 58. ayette geçmektedir. “fecir” gecenin karanlığında güneşin ilk ışıklarının çıkışını ifade eder. bu bir süreçtir ki güneşin doğuşuna kadar devam eder. nitekim varlığı adından belli olan bu namazın, hud suresi 114. ayette vakti de tam belli olmaktadır.


“gündüzün iki tarafında, gecenin yakınlarında namaz kıl. güzellikler çirkinlikleri giderir.”
hud suresi 114


arapça’daki “nehar” “gündüz”, “leyl” “gece” demektir. “tarafeyinnehari” ifadesi gündüzün iki tarafını ifade eder. “taraf” ise; “uç, dıştan bitişik bölüm” manalarına gelmektedir. kuran’da geçtiği diğer ayetlerde de aynı anlamda kullanılır. gündüzün başlangıcını güneşin doğuşu, günün bitişini güneşin batışı olarak alırsak günün iki tarafında sabah ve akşam namazları vardır. bu zamanların tam anlaşılması için “zülefen minelleyl” ifadesi ile bu vakitlerin, aynı zamanda gecenin gündüze yakın zamanları olduğu vurgulanır.


yani sabah namazı, ismi ile nur suresi 58. ayette geçer. bu isim aynı zamanda sabah namazının vaktini de tarif eder. ayrıca hud suresi 114. ayette sabah namazının vakti belirlenmiştir. sabah namazı, kuran’daki ismiyle “salatul fecir” adından da belli olduğu gibi günün ilk ışıklarıyla başlar ve günün başlangıcı olan güneşin doğuşuyla biter.


• akşam namazı (işa namazı)



işa namazının ismi de nur suresi 58. ayette geçmektedir. sözlükten “işa” kelimesinin anlamına bakanlar, güneşin batışından havanın kararmasına kadar olan vakte, yani bizim türkçe’de “akşam” dediğimiz vakte “işa” denildiğini görürler. yusuf suresi 16. ayet ve naziat suresi 46. ayette de aynı kelime geçmektedir. diğer iki ayetteki aynı kelimeyi “akşam” diye çeviren bazı çevirmenlerin, bu kelimeyi türkçe bir kelime olan “yatsı namazı” diye çevirmeleri, mezhep izahlarının etkisinde kalmalarındandır. bu çeviri “yatsı namazı” diye mezheplerin tarif ettiği namazı kuran’ın da farz kıldığı izlenimini vermektedir ki bu yanlıştır. fakat “yatmak” kökeninden gelen “yatsı” kelimesinden kasıt “işa namazının” yatmadan önce kılınan son farz namaz olması ise bu doğrudur. ayette buna işaret de vardır:


“ey iman edenler! yönetiminiz altındakilerle, ergenlik yaşına gelmemiş olanlarınız sizden üç vakitte izin istesinler. fecir(sabah) namazından önce, öğle vakti elbisenizi çıkardığınızda, işa(akşam) namazından sonra. çıplak olabileceğiniz üç vakittir bunlar.”
nur suresi 58. ayet


son namazı kılmak için mescide giden, topluca namazı kılan kişi bu namazdan sonra mescide gitmeyeceği için muhtemelen üzerini değiştirecektir. ev kıyafetine bürünecektir. bu yüzden yatmadan önceki son namaz işa namazı olarak düşünülüyorsa bu doğrudur. yoksa vakit olarak akşamı ifade eden bir kelime, namaz kelimesiyle birleşirse bambaşka bir vakit olan yatsıyı ifade eder deniliyorsa, bunun yanlışlığı ortadadır. bu ayette son farz namazın akşam namazı olduğunu destekleyici bir ifade tarzı vardır. arapça sözlüklerden “işa” kelimesinin manasını araştıran herkes, “işa” kelimesinin “güneşin batışından gecenin karanlığına kadar olan zaman dilimi”ni ifade ettiğini görecektir.(evdeki çocukların çıplaklığın mümkün olduğu vakitlerde izinsiz odalara dalmamalarını öğütleyen bu ayetten bir sonraki ayette, bu çocukların ergenlik yaşına gelince, her zaman özele saygı gösterip, izin alarak ebeveynlerinin odalarına girmeleri öğütlenir.)


akşam namazının vaktinin anlaşıldığı ayet (hud suresi 114. ayet) sabah namazında belirttiğimiz ayettir. gündüzün iki tarafında kılınan namazlardan biri sabah namazı olunca, diğeri de bu namazın simetriği olan akşam namazıdır. bu namazın vakti de aynı şekilde gecenin gündüze yakın olan zamanıdır. bu ayet dışında akşam namazının vaktini belirleyen bir ayet daha vardır:


“güneşin sarkmasından, gecenin kararmasına kadar namaz kıl. fecir (sabah) vakti kuran’ı, fecir (sabah) vakti kuran’ına tanık olunur.”
isra suresi 78. ayet


gecenin kararması, akşamın bitiş vaktini vermektedir. ışığın alametlerinin tamamen yok olmasıyla akşam namazının vakti biter. bu durumda da “güneşin sarkması” ifadesi güneşin ufukta batışını belirler. böylece güneşin batımı ve gecenin kararmasının arasındaki vakit, namaz vakti olarak belirtilir. bu ayetin devamında sürekli akşam namazıyla beraber geçen sabah namazının vaktinin vurgulanması da ilginçtir. fakat bu ayette sabah namazı değil, sabah kuran okumak vurgulanır. demek ki sabah namazının vaktinin içinde veya namazın dışında kuran okumaya özel bir önem vermek gerekir. görüldüğü gibi akşam ve sabah namazları isimleriyle beraber kuran’da geçerler. üstelik bu isimler namazın kılınacağı vakti de ifade ederler. ilaveten sabah ve akşam namazının zamanı da açıklanmıştır. üstelik nur suresi 58. ayette sabahın günün ilk, akşamın günün son namazı olduğuna işaret vardır.


• vusta namazı (orta, en iyi namazı)



vusta namazına delil olarak bakara suresi 238. ayet gösterilir.


“namazları koruyun. ve vusta (orta, en iyi) namazı da.”
bakara suresi 238. ayet


sabah ve akşam namazının vakitlerini çıkardığımız ayetler ve bu ayet dışında namaz vakitlerinin çıkartılabileceği hiçbir ayet yoktur. demek ki namaz vakitleri bu ayetlerden anlaşılacaktır. günün bir ucundaki namaz sabah namazı, günün diğer ucundaki namaz da akşam namazı olunca orta namazını bu iki namazın ortasında aramak lazımdır. tüm kültürlerde günün uyanmayla başladığını, gecenin dinlenmemiz için yaratıldığını, geceleyin kalkıp ibadetin bir tek peygamberimiz’e has kılındığını (isra suresi 79. ayet) düşünürsek orta namazı, sabah ile akşam namazının arasında gündüz kalan vakit olur. “vusta” kelimesine “orta” manasının verilmesinden günün ortalarında kılınan bir namaz olduğunu düşünenler olabilse de bu kelimeyi sınırlayan hiçbir ifade olmadığı için sabah ile akşamın arasında kalan tüm zaman dilimini, bu namazın vakti olarak kabul etmek gerekir. vusta namazı ifadesinden, orta namazı sonucuna varıldığında “vusta” kelimesi hem namazın ismini, hem zaman dilimini belirleyen kelime olur.


diğer bir görüşe göre “vusta” kelimesinin “en iyi” manasına sahip olduğu, bu kelimenin bir namazı belirtmediği, ayetten namazların korunması ve en iyi şekilde kılınmasının anlaşıldığı söylenir. “vusta” kelimesi üzerinde bir inceleme bu konuya açıklık getirecektir. bakara suresi 143. ayet, maide suresi 89. ayet, kalem suresi 28. ayet, adiyat suresi 5 ayetlerinde de bu kelime geçer. bu ayetleri inceleyerek “vusta” kelimesini anlamaya çalışabilirsiniz.

“o kitap sana ve kavmine bir hatırlatmadır; yakında sorgulanacaksınız.” diyen yüce yaratıcının sözünden herkesin ibret alması dileğiyle..



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >


Bu mesajda bahsedilenler: @LeviEfendi
C
2 yıl
Yüzbaşı

İbadetler Allah'ın rızasını kazanmak için vesiledir.Onun dışında ibadetlerde insanlara faydalar da vardır.Mesela Namaz kötülükten alıkoyar.Bunu bir çok insan deneyimlemiştir.Namazın bir çok faydası daha vardır.Zamanında bunla ilgili bir konu açmıştım isterseniz okuyabilirsiniz.

https://forum.donanimhaber.com/namaz-kilmanin-beyne-etkisi--145001223





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Cerade -- 6 Ocak 2022; 4:50:26 >

< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

D
2 yıl
Binbaşı

Dini, kendi yorumlarınıza ve kafanıza göre yaşarsanız, kendi uydurduğunuz dini yaşamış olursunuz.. Herkes böyle yapsa milyonlarca farklı din olurdu .. İbadet, bildirileni bildirildiği şekilde yapmaktır.

Allahü teala nasıl bildirdi ise o şekildedir.. Kimse değiştiremez, reform yapamaz, zamana uyduramaz, kimse yorum yapamaz.. Yorum yapan, kendi kafasına göre yapacağı için kendi kafasına göre ibadet etmeye başlar...

Sayısız evliya gelmiş, kum gibi din alimleri kaynamış bu coğrafyada, bunların kitapları var, alın okuyun; din, ehli sünnet alimlerinin kitaplarında öğrenilir..

http://www.hakikatkitabevi.net



DH Mobil uygulaması ile devam edin. Mobil tarayıcınız ile mümkün olanların yanı sıra, birçok yeni ve faydalı özelliğe erişin. Gizle ve güncelleme çıkana kadar tekrar gösterme.