İkinci sezonu tamamladım. İlk sezona kıyasla daha yavaş ilerleyen bir hikaye sunulmuş, ancak güzel bölümler de mevcuttu. Piyasadaki diğer dizilerle karşılaştırıldığında, seviyesini koruduğunu düşünüyorum. Özellikle House of Dragon'un ikinci sezonunun daha kötü işlendiğini biliyoruz. Dizinin üçüncü sezonu onaylanmış. Umarım ikinci sezon kadar beklemek zorunda kalmayız ve daha başarılı bir sezon izleriz.
Severance, Lumon Industries’de bir ekibi yöneten Mark Scout’u (Adam Scott) takip ediyor. Burada çalışanların anılarını iş ve özel yaşamları arasında cerrahi olarak bölen bir “kıdem prosedürü” uygulanıyor. Seri boyunca, Mark gerçekle yüzleşmek zorunda kalırken, gizemli ve ürpertici “iş-yaşam dengesi” deneyini sorguluyor.
Adam Scott’ın yanı sıra Patricia Arquette, John Turturro, Britt Lower, Zach Cherry, Dichen Lachman, Jen Tullock, Tramell Tillman, Michael Chernus ve Christopher Walken da rol alıyor. Red Hour Productions ve Endevor Content’ten gelen dizinin yönetmenliğini Ben Stiller üstleniyor.
Bugün ilk 2 bölümü çıktı. Black Mirror, Devs, Maniac gibi dizileri hatırlattı bana ve Yorgos Lanthimos'un distopyalarını çağrıştırdı. Lanthimos'un elinden çıkmış gibiydi dizi, yönetmen Ben Stiller'ın tekniği de benziyor.
DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.
Üye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.
bu apple dizilerinde puanlamayla ilgili dalavere var. dün akşam 8.9 puanlardaydi, şimdi 8.1 konu ilgimi çektiği için indirdim yine de. ama ön yargılı izleyeceğim apple olduğu için.
7-8. bölümlerle seviyeyi baya yükselttiler, haftaya sezon finali.
Helly'nin dışsalı muhtemelen LUMON'un yönetimde çalışıyor. Elinde kadeh, iyi de giyinmiş gözüküyordu, 1x8'de hazırlanan gala, tören tarzı etkinlikte çıkacak galiba. Bölümün başında Irving'in çizdiği resim de işyerini bildiğini gösteriyor.
Şimdi bitirdim ilk sezonu bu senenin en sürpriz dizisi oldu kesinlikle oldukça beğendim Apple TV+ sonunda şeytanın bacağını kırdı. Westworld'ün ilk sezonu tadında bir keyif aldım. Dizin temposu biraz düşük özellikle ilk bölümler ağır ilerliyor fakat birkaç bölüm sabrederseniz özellikle 4. bölümden sonra heyecan dozu her bölüm artıyor düşük temposuna rağmen ekrana kitliyor insanı. Benden de rahat 8/10 alır
İzlerken onlarca soru beliriyor insanın kafasında. Şimdi tek tek bu soruları yazayım, sonra kendimce cevaplamaya çalışayım.
MDR (Macrodata Refinement) ne yapıyor? Dizide bu departmanda çalışanlar da bunu sıkça sorgulamış ve teoriler üretmişler ama hiçbiri gerçekten ne adına hizmet ettiklerinden emin değil. Bilgisayardaki bazı numaralardan korku duyuyorlar ve farklı kategorilerde çöpe atıyorlar. O numara haritası nedir, korku uyandıran numaralar neyi temsil eder de silinirler? Buna teori üretmek bence çok zor.
Severance (ayırma) işleminin yarattığı felsefî ve etik sorunlar İçsel ve dışsal karakterler ayrı birer birey olarak kabul edinilmeli mi? Bana kalırsa evet, çünkü ayrı bilinçlere sahipler. Aslında bir insanı diğerinden ayıran en önemli ölçüt onlar için geçerli. Hatta bir tek yumurta ikizleri bile, içsel ve dışsaldan daha çok birbiri kabul edilebilir. Çünkü tek yumurta ikizleri neredeyse tamamen aynı genlere sahip olmalarıyla birlikte aynı aile, benzer çevreyle büyümüşler ancak içsel dediğimiz kişi kapıcı nöronları haricinde dışsalının zihninden tamamen ayrıdır. Yine de içselin salgıladığı mutluluk hormonlarının dışsala da yansıdığı görülüyor. Bu bakımdan içsel ve dışsalın zihni arasında bir etkileşim de yok değil. İki bilince sahip tek beyin söz konusu.
Bunların ayrı birer birey olması beraberinde bir sürü problem getiriyor. Örneğin, içsel eğer tamamen farklı bir bireyse, dışsalının mutlu bir hayat yaşaması için ölene (sözde emekli olana) kadar çalışacak olması köleliktir.
Bana göre bir bireyin bilinci yok etmek de cinayetten farksızdır ve bu bağlamda içselin herhangi bir sebepten işten atılması aslında bir nevi idam cezasıdır, çünkü o yeni bilinç yok olacaktır. Gündelik hayatta birinin işten çıkartılıp idam edilmesi ne kadar kulağa kötü geliyorsa bu da öyle gelmelidir diye düşünüyorum. Ayrıca yalnızca işten atılma değil, emekli olmak da ölüm anlamına geliyor ama dizide emeklilik için bir kutlama oluyor.
Dolayısıyla bu ayırma işlemi büyük bir insanlık suçu kabul edilmeli.
Re-entegrasyon ve bilinç üzerine uzun uzun konuşmak gerekebilir. Onlara da değinirim sonra
Birazdan son bölümünü seyredeceğim ve ondan sonra ilk sezon hakkında bir şeyler yazarım ama önden şunları demek istiyorum.
Apple dizinlerinde de LGBT sahneler varsayılan olarak yüklü geliyor herhalde. Netflix bu konuda çok eleştiriliyordu ama Apple dizilerinin de aşağı kalır yanı yok sanırım. Bu dizi See'den sonra seyrettiğim ikinci Apple TV+ dizisi. Seyreden bilir, See'nin ikinci sezonunda baya zorlama LGBT sahnesi vardı. Haniwa ve Wren adlı karakterler (iki kadın) bir ilişki yaşıyordu. Olayların gelişimi itibariyle bu ilişki bana doğallıktan aşırı uzak gelmişti. Dizinin konusunda da yazmıştım bunu zamanında. Fakat Severance'da ilk sezondan LGBT ilişki gördük Burt ve Irving arasında. Ulan ne kadar iyi, özgün, farklı bir dizi derken birden alakasız LGBT ilişkisi girdi araya. Bu ikili arasındaki ilişki aynı See'de olduğu gibi gene doğallıktan uzak, zorlama, yapay hissettiriyor. Sanki tepeden dizi ile alakasız birileri "LGBT birey koyma zorunluluğunu unutmadınız dimi?" diyor da o şekilde yazılıyormuş gibi bu karakterler.
Diğer Apple dizilerinde durum nasıl? Bahsettiğim gibi her dizisinde zorlama bir LGBT ilişki var mı?
EDIT:
ufak mantık hataları dışında gayet güzel bir ilk sezondu. geçenlerde Barış Özcan'nın kanalında görmüştüm ilk bölüm değerlendirmesini. nedense bana üzerinde o kadar derin teori kasılacak bir dizi gibi gelmedi. zaten bahsettiğim videoda da zorlama anlamlar çıkarıyor gibiydi. dizinin en güçlü yanı kesinlikle merak duygusunu her bölüm sonu yüksek tutuyor. dizinin bölüm bitişleri öyle güzel yazılmış ki her bölüm sonunda "acaba şimdi ne olacak" sorusu geliyor. bende en azından böyle oldu ve diziden hiç düşmedim. gelecek sezonlarda da bu tempoyu korurlar umarım.
son bölüm itibariyle yukarıda bahsettiğim LGBT olayı da fena bağlanmadı. ha bu LGBT hikayesi olmadan işlenebilir miydi. pek tabi işlenebilirdi ama şimdilik tek tesellim See dizisindeki kadar bom boş bağlanmamış olması bu olayın.
özetle bir sonraki sezonu merakla bekliyorum.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Gaara34 -- 18 Nisan 2022; 22:59:58 >
Adam Scott’ın yanı sıra Patricia Arquette, John Turturro, Britt Lower, Zach Cherry, Dichen Lachman, Jen Tullock, Tramell Tillman, Michael Chernus ve Christopher Walken da rol alıyor. Red Hour Productions ve Endevor Content’ten gelen dizinin yönetmenliğini Ben Stiller üstleniyor.
Videoyu izlemek için tıklayınız
Bugün ilk 2 bölümü çıktı. Black Mirror, Devs, Maniac gibi dizileri hatırlattı bana ve Yorgos Lanthimos'un distopyalarını çağrıştırdı. Lanthimos'un elinden çıkmış gibiydi dizi, yönetmen Ben Stiller'ın tekniği de benziyor.
DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.
Üye Ol Şimdi DeğilÜye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi BoJack Horseman -- 25 Eylül 2022; 19:51:48 >
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
konu ilgimi çektiği için indirdim yine de. ama ön yargılı izleyeceğim apple olduğu için.
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesajda bahsedilenler: @BoJack Horseman
MDR (Macrodata Refinement) ne yapıyor?
Dizide bu departmanda çalışanlar da bunu sıkça sorgulamış ve teoriler üretmişler ama hiçbiri gerçekten ne adına hizmet ettiklerinden emin değil. Bilgisayardaki bazı numaralardan korku duyuyorlar ve farklı kategorilerde çöpe atıyorlar. O numara haritası nedir, korku uyandıran numaralar neyi temsil eder de silinirler? Buna teori üretmek bence çok zor.
Severance (ayırma) işleminin yarattığı felsefî ve etik sorunlar
İçsel ve dışsal karakterler ayrı birer birey olarak kabul edinilmeli mi? Bana kalırsa evet, çünkü ayrı bilinçlere sahipler. Aslında bir insanı diğerinden ayıran en önemli ölçüt onlar için geçerli. Hatta bir tek yumurta ikizleri bile, içsel ve dışsaldan daha çok birbiri kabul edilebilir. Çünkü tek yumurta ikizleri neredeyse tamamen aynı genlere sahip olmalarıyla birlikte aynı aile, benzer çevreyle büyümüşler ancak içsel dediğimiz kişi kapıcı nöronları haricinde dışsalının zihninden tamamen ayrıdır. Yine de içselin salgıladığı mutluluk hormonlarının dışsala da yansıdığı görülüyor. Bu bakımdan içsel ve dışsalın zihni arasında bir etkileşim de yok değil. İki bilince sahip tek beyin söz konusu.
Bunların ayrı birer birey olması beraberinde bir sürü problem getiriyor. Örneğin, içsel eğer tamamen farklı bir bireyse, dışsalının mutlu bir hayat yaşaması için ölene (sözde emekli olana) kadar çalışacak olması köleliktir.
Bana göre bir bireyin bilinci yok etmek de cinayetten farksızdır ve bu bağlamda içselin herhangi bir sebepten işten atılması aslında bir nevi idam cezasıdır, çünkü o yeni bilinç yok olacaktır. Gündelik hayatta birinin işten çıkartılıp idam edilmesi ne kadar kulağa kötü geliyorsa bu da öyle gelmelidir diye düşünüyorum. Ayrıca yalnızca işten atılma değil, emekli olmak da ölüm anlamına geliyor ama dizide emeklilik için bir kutlama oluyor.
Dolayısıyla bu ayırma işlemi büyük bir insanlık suçu kabul edilmeli.
Re-entegrasyon ve bilinç üzerine uzun uzun konuşmak gerekebilir. Onlara da değinirim sonra
Apple dizinlerinde de LGBT sahneler varsayılan olarak yüklü geliyor herhalde. Netflix bu konuda çok eleştiriliyordu ama Apple dizilerinin de aşağı kalır yanı yok sanırım. Bu dizi See'den sonra seyrettiğim ikinci Apple TV+ dizisi. Seyreden bilir, See'nin ikinci sezonunda baya zorlama LGBT sahnesi vardı. Haniwa ve Wren adlı karakterler (iki kadın) bir ilişki yaşıyordu. Olayların gelişimi itibariyle bu ilişki bana doğallıktan aşırı uzak gelmişti. Dizinin konusunda da yazmıştım bunu zamanında. Fakat Severance'da ilk sezondan LGBT ilişki gördük Burt ve Irving arasında. Ulan ne kadar iyi, özgün, farklı bir dizi derken birden alakasız LGBT ilişkisi girdi araya. Bu ikili arasındaki ilişki aynı See'de olduğu gibi gene doğallıktan uzak, zorlama, yapay hissettiriyor. Sanki tepeden dizi ile alakasız birileri "LGBT birey koyma zorunluluğunu unutmadınız dimi?" diyor da o şekilde yazılıyormuş gibi bu karakterler.
Diğer Apple dizilerinde durum nasıl? Bahsettiğim gibi her dizisinde zorlama bir LGBT ilişki var mı?
EDIT:
ufak mantık hataları dışında gayet güzel bir ilk sezondu. geçenlerde Barış Özcan'nın kanalında görmüştüm ilk bölüm değerlendirmesini. nedense bana üzerinde o kadar derin teori kasılacak bir dizi gibi gelmedi. zaten bahsettiğim videoda da zorlama anlamlar çıkarıyor gibiydi. dizinin en güçlü yanı kesinlikle merak duygusunu her bölüm sonu yüksek tutuyor. dizinin bölüm bitişleri öyle güzel yazılmış ki her bölüm sonunda "acaba şimdi ne olacak" sorusu geliyor. bende en azından böyle oldu ve diziden hiç düşmedim. gelecek sezonlarda da bu tempoyu korurlar umarım.
son bölüm itibariyle yukarıda bahsettiğim LGBT olayı da fena bağlanmadı. ha bu LGBT hikayesi olmadan işlenebilir miydi. pek tabi işlenebilirdi ama şimdilik tek tesellim See dizisindeki kadar bom boş bağlanmamış olması bu olayın.
özetle bir sonraki sezonu merakla bekliyorum.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Gaara34 -- 18 Nisan 2022; 22:59:58 >