bomboş bir filme yine oscar vermişler yıllardır böyle. |
Komünizmin Oppenheimer'ın da başına iş açan sol eğilimini sergilemek amacıyla filme bolca yedirildiğinin farkındayım ama Nolan'ın bu konuda tutarlı ve açık bir duruş sergilediğini göremedim. Film sola sanki sempati duyar gibiydi ama pekala Nolan ile beraber Amerikan liberal soluna ya da entelektüel Marksizme duyulacak bir sempatiden söz edebiliriz. Dahası Nolan Cumhuriyetçileri yabancılaştırmamak için "anlayış-gösterim" merkezli bu hissi entelektüel sempatiyi de tam sergilememiş. Bahsettiğiniz popüler Amerikancı temaları - işler ve şeffaf sergilenen bir hukuk sistemi ve politik katılımı - cilalayıp arkasında durarak ama bir yandan onları bir Cumhuriyetçi kadar vulgar biçimde gözümüze sokup da dalgalandırmadan film boyunca çekinceli bir durumda kalmış. Hani filmdeki alçak ton Amerikan propagandası veya sevgisi ABD'de yaşayan Einstein üzerinden Almanya'yı kötülemek, Strauss'un Oppenheimer aleyhtarı entrikasının yurttaş tanıklığı üzerine açığa çıkması gibi daha bir imalıydı.
Belki de Nolan'ın Oppenheimer'da bir takım Amerikan politikacılarını narsistik üç kağıtçı şerefsizler olarak lanse ederek karalaması ABD bağlamında politikaya ve politikanın problem çözme kabiliyetine inancını yitirmiş bir Amerikan eğlence sektörü kamuoyuna çok cazip geldi. Politikaya ilişkin umutsuzluk ve kayıtsızlık, politikacılara karşı güvensizlik ABD'de çok kronik bir sorun. Bizde de mesela ABD'de olduğu gibi bir politik umutsuzluk örüntüsünün yaygınlaştığı iki ülkede de seçim sandığına gitmeyen hatırı sayılır miktarda insandan anlaşılabilir. Truman bombanın kumandasını eline alan şerefsiz gibi, Oppenheimer da kusurlu ama masum ve trajik bir günah keçisi gibi lanse edilince bu insanların çok hoşuna gitti demek, özellikle Yahudi Oppenheimer'ın potansiyel bir soykırım suçundan - zaten özünde kötücül olan politik konjonktür yüzünden parçası olduğu bir savaş suçundan - Nolan tarafından artistik biçimde aklanmasından hoşnut kalabilecek Yahudi çevrelerin. Sonuçta Oppenheimer filmde de öyle gösterildiği üzere "koşullar öyle dikte ettiği için" bombayı yaptı ama o - insanlar üstünde - patlatmadı. Patlatan Truman Yönetimi'ydi. Oppenheimer da burada sorumluluğu vicdanen üstlenen, vicdansız lanse edilen politikacıların adına da üstlenen trajik figürdü. Nolan'ın Oppenheimer'ı bu okumaya göre o zaman Oppenheimer'ı Kara Şövalye olarak aklama maksadıyla yola çıkmış olup Amerika'nın ideal değerleriyle karıştırılmış, hafiften sol frekanslı güçlü bir liberal propagandadır ve günümüzün koşullarında ödüllerin nelere ve kimlere gideceğini belirleyenlere fazlasıyla hitap etmiştir. Böylesi bir okuma bence Nolan gibi Hollywood aristokrasisi mensubu burjuva türünden bir Amerikalı'ya da fazlasıyla uyuyor. Nolan aslında sonsuz potansiyel sergiliyormuş gibi görünüp konfor bölgesinden ayrılmayan ve gerçek bir sanatçıdan beklenebilecek riskleri almayan papyonlu bir burjuva. Oh, god. I am speaking just like a true Marxist. ![]() |
Otobiyografi değil. Biyografi*. Nolan kendi hayatını anlatsaydı - ya da Oppenheimer kendi hayatını bir yapımda anlatabilseydi - o zaman otobiyografi olurdu. Konseptleri karıştırmayalım. |
Zaten otobiyografi türünde bir film olduğunu hiç görmedim. Kitap var ama film ve dizi yok bildiğim kadarıyla. ![]() |
Steven Spielberg'in kendi çocukluğunu ve gençliğini anlattığı bir filmi (The Fabelmans) var. Ama beğenmemiştim. Annesinden ve okulda kendisiyle uğraşmış zorbalardan intikam almak maksadıyla çekilmiş, çoğu çoktan ölmüş olabilecek tanıdıklarının rızaları haricinde canlandırıldığı bir yapım gibi geldi. O sebeple Spielberg'in niyetinden hoşlanmadım. O filmle beraber insan olarak gözümden düştü. İnsanların - zaten benim için bir önemi olmayan - uzak geçmişte kalmış özellerini böyle ifşa etmemesi gerekir. Ama belli ki Spielberg bunca yıla rağmen ergenliğinde yüzleştiği sorunlara çok takılı kalmış. Geçenlerde bir de Al Capone'un hayatının son dönemini Tom Hardy ile anlatan bir film izledim ama gerçekten Al Capone'un hayatının sadece son - hasta - dönemine odaklanarak Hardy'i filmde harcamışlar. Daha doğrusu Hardy iyi oynuyor da film Tom Hardy ile tam teşekküllü bir Al Capone biyografisi çekmek gibi büyük bir fırsatı tepmiş. Gerçekten aptalca bir miras hikayesine ve hasta Capone'un - farazi olması çok çok muhtemel - vicdan muhasebesine odaklanmak yerine dönemin yozlaşmışlığını yansıtabilecek oldukça sağlam bir tarihsel biyografi çıkabilirdi. |
Telefon öyle çevirmiş. Yalnız ne anlatmak istediğimi anladığını düşünüyorum. |
Speilberg in bu tarz bir filmi var. |
Terim düzeltmesi yaptım; yoksa çok farklı terimler de değiller. Nolan bence biyografi çekebilir de ama çekecekse biraz kendisini aşsın. Klasik Nolan formüllerine dayalı zorlama entelektüel bir çorba olmasın. |
Fenerbahçe forumunda yönetici bulamadığımız için hazır yöneticiyi buralarda bulmuşken yazayım. Yoksa orada kimse ilgilenmiyor. Başka takımın taraftarı geliyor istediği hakareti, küfürü yazabiliyor. Sonra da ona yanıt veren Fenerbahçe taraftarı ceza alıyor. Ama ne hikmetse hakaret eden rakip taraftar yorum yazmaya devam edebiliyor. Bu çok sık yaşanan duruma dönmeye başladı. DH Yönetiminin, hükümete yakın durup, muhalif çizgisi gösteren Fenerbahçe ye sosyal medyada sansür uyguladığını düşünüyor herkes. Böyle bir gerçek var ya da yok. Bu bir iddia. Gerçekliği tartışılır ama bu tarz şikayetlerin önüne geçilmesi için en azından Fenerbahçe bölümü ana konusuna sadece Fenerbahçeliler yazabilir mi ? Aynı şekilde her taraftar sadece kendi konusuna yazabilsin. Senelerdir bu sorunu orada gündeme getirmemize rağmen neden hicbir yönetici görmüyor ya da kulak arkası ediyor. |
Sinema bölümü futbol bölümü hakkında yazışmak için münasip bir alan değil. O nedenle özelden yazmanız daha doğru olabilir. Oradaki işleyişi ben belirlemiyorum ama talebinizi iletebilirim. Yalnız daha önce de bazı kullanıcıların böyle bir teklifle geldiğini ama sıcak bakılmadığını ve negatif dönüldüğünü söyleyeyim. En önemli sebebi de kullanıcıların kendi takım bölümlerinde hakaret etmelerine veya başka takım bölümlerine gidip şikayetler açmalarına engel teşkil edebilecek bir çözüm olmaması. Ama dediğim gibi tüm bunları özelden yazmalısınız ya da destek formuyla aktarmalısınız. Burası yeri değil. |
Oppenheimer Japonya’da vizyona girdi: Japonlar film hakkında ne düşünüyor? Oppenheimer ve bir grup bilim insanının atom bombası tasarlama sürecini anlatan film, Temmuz 2023'te başta ABD olmak üzere birçok ülkede gösterilirken, Japonya'da 29 Mart'ta izleyiciyle buluştu. "ACIYI YAŞAYAN BİLEBİLİR, YABANCILAR BUNU HAYAL BİLE EDEMEZLER": Filmi izleyen Japon Kikuçi, sinema çıkışında AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Japonlar için oldukça önemli bir eser" diye nitelendirdiği filmin, ülkede şimdiye kadar neden vizyona girmediğini merak ettiğini söyledi. Kikuçi, "Japonlar açısından histerik duyguları incitecek ya da bu tarzda bir film olduğunu düşünmüyorum. Bence önemli olan Japonya-ABD gibi ülkeler arası ilişkilerle ilgili olmak yerine daha küresel ölçekte hikayeleri tasvir etmesi." dedi. Üniversitede tarih bölümde eğitim alan ve sinema salonunda çalışan Nakahara, "Japon tarihi açısından önemli" olduğunu düşündüğü filmde, bölge halkının acılarına değinilmemesini "Acıyı yaşayan bilebilir, yabancılar bunu hayal bile edemezler." sözleriyle değerlendirdi. Nakahara, "Doğrudan zarar görenlerin duyguları ile filmin senaryosunu yazanların duyguları birbirinden farklı olunca hakikat sinemaya eksik yansıyabiliyor." dedi. Filmin ikincisinin çekilmesi halinde de Nakahara, bombalama sonrası bölgeye yağan ve "Kuroi-ame" diye bilinen radyoaktif yağmur dahil atom bombalarının halkın yaşamına olumsuz etkilerine değinilmesi çağrısı yaptı. ATOM BOMBASI MAĞDURLARI: "HİBAKUŞA YA DA DEĞİL, HERKES BUNUN FARKINDA OLMALI" Hiroşima ve Nagazaki kentinde yaşayan atom bombası mağdurları "hibakuşalar" da ulusal basına verdikleri demeçlerde, filmin, atom bombasının gerçekleri konusunda farkındalık yaratma açısından fayda sağlayacağını dile getirdi. Yaşadığı Nagazaki kentine atom bombası atıldığında 13 yaşında olan Tanaka Terumi, 5 aile üyesini kaybettiği olayı halen unutmadığını ancak filmin "atom bombalarına sahip olmanın ne anlama geleceğine yönelik insanları düşünmeye sevk edeceğini" belirtti. "Ne kadar fazla sayıda insan bu filmi izlerse o kadar iyi" diye konuşan Tanaka, modern politik dünyada "nükleer bombaların rolü ile bu bombaların insanlığın yok edilmesine yol açabileceğinin" halen yeterince anlaşılmadığını söyledi. |
30 dakka izledim kapattım ve sildim bana politik mesaj kaygısı vermeye çalışan hiçbir şey izlemem hele hele bu bir Amerikalıdan geliyorsa ciddiye bile almam. |
Bende filmi ilk çıktığında izlemiş beğenmiştim ama abartıldığı kadar iyi bir yapımda değil. Nolan'dan şizofren birisinin akılalmaz hikayesi içerikli film bekliyorum. Eski filmlerinin hatırına seyrediyorum, son filmlerini beğenmiyorum. |
Prime Video'ya eklenince izleyeyim dedim. Bu tarz filmlere mesafeli olsam da iyi bir film olmuş. Tabi bu filmi Amerikalılar yerine Japonlar yapsaydı daha farklı şeyler izleyebilirdik. Az da olsa özeleştiri yapmışlar. Eleştiriye açık bir film ama ben genel olarak beğendim. Sadece biraz daha kısa sürebilirdi. |
Arzular şelaleymiş sizde, nasıl bir yorum böyle, dışarıdan nasıl göründüğünü fark edebiliyor musunuz? İnce külotlu çoraplılar gününde ciğerlerinize o kokuyu doldurup kısır, kek, börek yedikten sonra yorum yazmayınız lütfen, elitist imajına bürünen aşırı abartılı ve bilgiç tavırlarla üst perdeden konuşarak Nolan'ı eleştirenlerden zerre farkınız yok, çok gülünç kaçıyor bilginize... Konuyu çok ama çok merak ediyordum, 3 saat başından kalkmadan izledim. Bir kere daha izleyip olan biteni daha iyi algılayabileceğimi hissettim, çok isim ve sima vardı, ikinci izleyişimde Nolan'a ait ileri geri akışlı anlatım tarzını daha iyi anlayabileceğimi düşünüyorum, zamansal farklılıklar şüpheciliği çok güzel besliyor ve bunu seviyorum. Amazon Prime Video'yu da tebrik ederim, ilk yüklemelerinin sansürlü ve kötü kalitede olduğu söyleniyordu, izlediğim versiyon teknik açıdan mükemmeldi ama çeviri felaketti. Belki de bilinerek yapılmıştı çünkü bir kuruldan geçecek şekilde bazı söylemlerin derinliğinin de izleyiciden esirgendiğini düşünüyorum, maalesef NOW bile haber bültenlerinde Türkçü Turancı takılıyor, ne yaparsınız Türkiye işte ![]() 2. dünya savaşı sonrası gerek medeniyet adına gerekse savaş sonrası gelen iyileşme ve teknolojik ilerlemenin de katkısıyla herkesin sahte bulduğu aşırı hoşgörü ve soğuk savaşa da yol açan insanlık aleminin evrimine ters gelebilecek aşırı kutuplaşma baş gösterdi. Mesela atom bombasının atılmasının ardından Oppenheimer'ın konuşma yapmak için gittiği yerde izleyicilerin aşırı coşkulu olması sizin de aklınıza bir kesimi getirmedi mi? O sahne ve birkaç sahne filmin politik doğruculuğu kırıp Oscar'lık tat almamızı sağlayan başarılı bir aktarıma sahip anlardı, izleyicilerden birkaçının üzülmesi ve Oppenheimer'ın da bombanın etkilerini anması uyarıcıydı ama kimilerimiz hala işin ciddiyetinin farkında değil... Oppenheimer ile ilgili söylenen hafif kibir algısına da katılıyorum. Bu filmi çok rahat bitirdim ama mesela Mad Men'i bitirememiştim, o dizideki baş karakter kadar olmasa da yine heteroseksist cinsellik, içki ve karanlık şebeke tadı vardı, yine Yahudiler'in gözümüze gözümüze sokulması da enteresandı, çok adi bir şekilde bize gösterilmese de Ekşi Sözlük cümlesi olan "a*al seks kokusu alıyorum hacı" hissiyatı da vardı, bu noktada İbrani ırkından çok rahatsız olduğumu söylemek isterim. Hem fiziksel hem ruhsal olarak erkeği kadınıyla kendisini bu kadar "every way that i can" satan bir ırk olmamıştır sanırım çünkü "retorik"lerinde "kriptocu" bir sıkıntı olduğu barizdi, ancak yine de Oppenheimer'a ve Einstein'a bilime katkılarından ötürü saygı duymamak elde değil... https://mini.donanimhaber.com/mesaj/yonlen/158248093 https://mini.donanimhaber.com/mesaj/yonlen/157433410 Anlamakta çok güçlük çektiğim başka bir arzuyu görünce şaşırdım kaldım. Neden deney aşaması fazla gösterilmedi veya neden bomba patladıktan sonra o kan vahşet aroması yüreğimize dolmadı diyenler kanımı dondurdu. GORA gibi alaycı mavracı (iğrenç bir kelime 🤮) filmlere gülen, okullarında eğitimin sıfır olduğu bir ülkenin insanına ve benzerlerine deney mi göstereceklerdi anlayamadım, bu bilim ciddi bir bilim ve laf olsun torba dolsun diye Alper Gezeravcı tarzı bir iş yapmamayı tercih etmiş olabilirler, aynı zamanda belki de atom fiziği için ışık arayan kimileri için de "doğa ana atom bombası attırma zevkini size yaşatmasın" demek istiyorum ![]() Barbie ile aynı anda vizyona koymak işin siyasi kısmıydı bence, ötesi yalan... https://mini.donanimhaber.com/mesaj/yonlen/156624633 |
İzlendi. Sırf bomba için izledim bu saatte. Koca 3 saatte sadece 5 dk! Kalanı politik, ideolojik, felsefik vb tartışmalar. Müziklerde, oyuncularda, kurguda, atmosferde çok çok çok iyiydi. Hiç sıkmadı. Ama işte o sahneler yeterince olmayınca ben tam mutlu olamadım. Puanım 10/7.8 (bombaya 10/4) |
Barbenheimer'ın doğmasına sebep olan Barbie ve Oppenheimer filmleri, tam 1 yıl önce bugün vizyona girdi. < Resime gitmek için tıklayın > |
Ne film, ne Cillian ne de RDJ Oscar performansı yoktu filmde. Film güzel mi evet, Cillian ve RDJ de gayet iyi güzel oynamış ama Oscarlık bir performans görememiştim ben açıkçası.
Prestij'teki Christian Bale'in performansı bile Cillian ve RDJ'den çok daha iyiydi.