Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir
212
Cevap
10459
Tıklama
0
Öne Çıkarma
Cevap: Oppenheimer (21 Temmuz 2023) | Christopher Nolan | Cillian Murphy - Matt Damon (10. sayfa)
E
2 yıl
Moderatör

Musluklar erken açıldı, hayırlı olsun.

Oppenheimer 2023 BluRay 1080p DTS-HD MA 5 1 AVC REMUX-FraMeSToR




Bu mesajda bahsedilenler: @Ed Wood
B
2 yıl
Yarbay

Son sürümün çevirisi de gelmiş sabah.



< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >

F
2 yıl
Binbaşı

Bunu atom bombasının patlamasını görüntüsü falan izleyecez diye bekleyenler varsa hiç beklemeyin yok gibi bişey. Film 3 saatlik amerikan siyaset filmi, hele son 1 saat siyasetten boğulduk, ama onuda çok sıkıcı yapmış. Siyaset izleyeceksem Churcill izlerim mesela, Nolan bu filmi niye yapmış ben hala ondayım, anlaşılır iş değil.



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

W
2 yıl
Yarbay

acayip sıkıcı, izle izle bitmiyor.



A
2 yıl
Yarbay

Hiç sıkmadan izletti kendini film demek ki beklenti ile alakalı.



A
2 yıl
Yarbay

Nolan'ın hatırına izledim. tabii ki kötü bir film değil.gayet iyi bir film kalite var biyografi filmleri ilgimi çekmiyor ve çok uzun ayrıca ağır ilerliyor ama biyografi filmleri böyle
başka bir yönetmen çekseydi illaki izlerdimama izlemek için önceliğim olmazdı. Nolan çekince merak duygusu uyanmıyor değil
Nolan abi Bilimkurgu filmlerine ağırlık versin. İnterstellar 2 çeksin.





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Alpha Centauri -- 29 Kasım 2023; 15:34:34 >

B
2 yıl
Yarbay

Nolan markasının hakkını verse de bence ilk başta kendi "isminin" hakkını verememiş film. Değinmeye karar verdiği çok materyal varken bunların büyük kısmında tembel kalınması kafamda çoğu şeyin oturmamasına neden oldu. Filmin yıldızı Ludwig Göransson. 7.5/10.



< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >

D
2 yıl
Yarbay

Altyazıyı türkçe ayarlayarak izleyebilirsiniz

https://www.youtube.com/watch?v=MecVr3Bz4o0




_____________________________

Eski kullanıcı adı: Ziromen


K
geçen yıl
Yarbay

N
geçen yıl
General

Bu filme çöp demek biraz haksızlık oluyor. Bence zevkinize hitap etmiyormuş veya ilgi alanlarınız içerisinde değilmiş. Eleştirilecek tarafları var - başlık altında benim gibi uzun uzun irdeleyenler oldu - ama sizin yorumunuzdan filmle herhangi bir bağlantı kuramadığınız izlenimi edindim. Bilakis filmin ilgilisine sunduğu yakalayıcı bir tarafı var ama bu ilgili sunumun tercihleri, işlenişi, odağı, derinliği vb bu konuda yaptığımız yorumlardaki gibi tartışılabilir. Şuna da şüphe yok; ortada sırf bu kadar sofistike bir muhabbeti tetiklemiş olduğu için ciddi bir yapım ve - ne kadar başarılı aktarıldığı gene tartışmalı olsa da - sistemli biçimde irdelemeye değer bir içerik sözkonusu. Kesinlikle belgesel değil ama "film desen o da değil", bu ifade biraz aşırıya kaçmış. Tam aksine Nolan'ın Oppenheimer'ı bu kadar uzun, karmaşık ve gayri kronolojik bir tarihsel biyografi olarak bayağı bayağı bir film olmanın sınırları ve yapısallığı içerisinde kalmayı başarmış. O dünyaya girmeyi başararak izlediğinizde filmi hem bitirmeyi başarıp hem de bir film izlediğiniz gerçeğini takdir edebilirsiniz. Bunun için de biraz döneme, çağın tarihsel figürlerine, icraatlarına, kişiliklerine aşinalık ve filmde verilmek istenen entelektüel alt metinlerle ve teşvik edilen entelektüel değerlendirmelerle etkileşime geçecek kadar entelektüel donanım gerekiyor. Kısaca bu film biraz entelektüel, nerd işi. Bu tarzda ölçütler ile değerlendirilmesi gerekir. Bu gözle bak(a)mayıp - ki herkesin harcı değil, olmak zorunda da değil - Batman veya Tenet'teki gibi hareketlilik bekliyorsanız ve temel kriteriniz ve ilginiz yoğun aksiyon ya da aksiyonla tırmanan yani aksiyon bazlı bir gerilim ve heyecan düzeyiyse elbette bir türlü içine giremezsiniz. Dahası filmin bu tarz bir filme göre - gene daha iyi yapılıp yapılamayacağı tartışılabilecek - hararetli ve yoğun sahneleri de mevcut. Filmin içine girememek filmin bir takım göreli olabilecek kusurlarından kaynaklanmaktsansa bence esas sizde bitiyor.

Özet: Kesinlikle çöp değil, iddia ettiğiniz gibi film değildir demek de pek mümkün değil ama münasip düşen ölçütlerde ve filmin farz edilebilecek maksatları bazında - en azından belirli açılardan ve bazı yerlerde - daha iyi iş çıkarılabilirdi. Filmin - su katılmamış narsisist ve züppe bir politik aktivist olup bir yandan da vicdan ve sorumluluk sahibi olarak lanse edilen Oppenheimer'ın filmde zaten itinayla kurgulanan vicdani/moral ikilemlerini de biraz andıran - entelektüel karmaşası ve bahsedilen o derin mevzulara nazarla kısmen yüzeysel kalan sunum filmi aşağı çekiyor ama sizin dediğiniz gibi bir durum da söz konusu değil. Ortada bayağı bayağı bir film var. Oppenheimer'ın ikilemini ve "dünyaları yok eden, yakıp yıkan" ölümcül mirasının psikolojik ve ahlaki etkisini vermeye çalışan, hatta bunu yaparken Truman, Strauss gibi politikacıları - muhtemelen abartılı göstererek - kötüleyip bence çaktırmadan Oppenheimer'ı aklamaya çalışan bir film. Böyle artistik ve düşünce teşvik eden entelektüel eleştirilere gebe olması bile bu filme belirli bir kıymet bahşediyor ve kusurlarına rağmen ürünün niteliği hakkında bir şeyler anlatıyor.


Filmdeki Strauss'a göre Oppy nükleer dehşet ve vicdani çöküntü tacını sonuçlarını önceden bilseydi de her şekilde takacak bir drama kraliçesi, dikkatleri üzerinde toplama meraklısı aşağılık bir hergele - ki bu konuda ben de tarihsel Oppy'e bakıp Strauss'a katılma eğilimindeyim. Sanki tüm o drama ve vicdan kendi adı tarihte ruhsuz bir caniye çıkacağı ve lekeneceği içindi. Oppy gibi bir narsisist buna katlanamaz. Tarihsel Oppy hislerininin inandırıcılığını göstermek için "Dünyalar Yok Edicisi" anısını sonradan uydurmuş bile olabilir (bilmem, atom bombası testi sırasında aklınıza acayip bir Hint miti gelir mi?) Ama film ilginç biçimde Strauss'un karakterini kıskançlık ve başka bir tür - haset, kötücül - narsisizm üzerinden aşağıya çekmek için neredeyse elinden geleni yapıyor. Bu Strauss'un Oppy'e kumpas kurmasıyla ilişkilendiriliyor. Ama büyük ihtimalle tarihsel Strauss sadece Amerikan hükümetindeki Oppy karşıtı ve komünizm karşıtı lobide bir araçtı ve Oppy'den kişisel olarak tiksinip - ben de biraz tiksiniyorum - ideolojisine karşı olsa da meseleyi bu kadar fazla kişisel almıyordu. Oppy'nin fişini - fişten kasıt nükleer programa erişimi olduğu anlamına gelen güvenlik iznini esas - Strauss'un zaten parçası olduğu - Amerikan derin devleti çekti. Oppenheimer filmde lanse edildiği gibi Strauss'un durduk yerde gelişmiş kıskançlık bazlı çiğ bir hasetinin kurbanı değil. Soğuk Savaş koşulları ve Amerikan derin devletinin kurbanı.


"No moral scruples in 1945, plenty in 1949!"


1949 ayrıca Sovyetlerin ilk nükleer denemesini Amerikalıların gözüne soka soka yaptığı yıl. Çok akıllıca seçilmiş sözler. O sahnede Sovyetler de geliştirme yolundayken Oppy'nin Teller'ın öncülüğünü yaptığını hidrojen bombasına karşı neden negatif hisler beslediği sorgulanıyor. Pekala komünist geçmişini de göz önüne alıp Oppenheimer'ı harcıyorlar. Sonuçta zamanın ABD'sinde "better dead than red" atmosferi hakim.
Gerçekten bir dönün, şöyle filmi tekrar hakkını vererek, öncesinde biraz tarih öğrenerek, birazcık genel kültürünüze dayanarak izleyin. Aksi takdirde filmin zevki çıkmayacağı gibi filme böyle haksızlık etmiş olursunuz. Beni de yeterli donanımınız veya dikkatinizin olmadığını ya da basmakalıp önyargılar geliştirdiğinizi ima etmek zorunda bırakmazsınız. Basitçe bu konular beni sarmıyor veya ilgilenmiyorum diyorsanız size diyeceğim herhangi bir şeyim yok. Herhangi bir konuda odaklanabileceği kadar ilgi geliştirememişe zorla ilgi kurdurtacak değilim. Kimse bunu yapamaz.



< Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >

< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.

Bu mesajda bahsedilenler: @twilightened
N
geçen yıl
General

Einstein'a gittiklerinde kuantum teorik belirsizliğinden sığınmak için bana mı geldiniz muhabbeti yapıyor evet doğru ve filmin fizik referansları genelde böyle zayıf ya da yüzeysel ama gene de sofistike bir yapım, hatta gereğinden fazla sofistike kalıp kısmen verdiği mesajların ve çelişkili sinyallerin altında boğulan bir yapım. Her halinden belli sofistike bir ürün olduğu. Nolan'ın zaman takıntısının bu filmde de olması veya fizik ve sosyal bilim referanslarının politik referanslara nazarla zayıf kalması filmin sofistikeliğinden götürmüyor. Dediğim gibi bu filmden bir şey hissedemiyorsanız ve herhangi bir entelektüel ve duygusal etkileşime geçemiyorsanız sorun filmden ziyade daha çok sizdedir. Yapım kusurlu ancak kesinlikle ölü değil. Bilakis canlı. Gayet nefes alıyor. Gayet de film gibi bir film, iddia ettiğinizin aksine. Hatta kronolojik olmamasına rağmen bu kadar çok karakter, sahne ve hadise yoğunluğuyla film olarak kalabilmesi başarıdır. Bu anlamda yine bu yıl çıkan Napolyon'la kıyaslanabilir. Sizin eleştirileriniz Scott'ın Napolyon'u - en azından o filmin ilk yarısı - için daha çok geçerli. Oppenheimer kusurları bulunsa da kronolojik olmayan biyografik bir film olarak gayet derli toplu. Bence filmin değil de sizin tek bildiğinizin tanrı zar atmaz muhabbeti olduğunu düşünüyorum ama neyse. Bu film bütüncül bir Oppenheimer resmi sunabilecek ve Oppenheimer'ın nötron yıldızları evrimine ilişkin uygulamalı genel görelilik çalışmalarından bahsedebilecek ve bu çalışmaları da alt metnine yedirmeye ve Oppy'i bu yolla dahi göstermeye çabalayacak kadar konuya hakim ve derin. Ama bence de film politika yerine fizik üzerinde daha çok durabilirdi. Bilim ile sosyal dünya arasındaki ilişkiselliği daha sağlam kurabilirdi. Teorinin bir yere kadar götürdüğü ve pratikle tamamlanması gerektiği mesajını Oppenheimer karakteriyle arasına belirli bir mesafe koyarak tutarlı biçimde tamamlayabilirdi. Karşımızda yeterince ilginç bir yapım var ve bence Nolan'ın Oppenheimer yapımı Tenet ve Interstellar yapımlarından daha başarılı ve daha düşündürücü.

Açıkçası Nolan hayranı değilim. Aksine kendisine ve filmlerine şahsen biraz gıcıklığım bile var. Ama iyi bir filme de film derim. Karşımda emek varsa takdir ederim. Entelektüel teşvikinden dolayı ayrıca teşekkür ederim, - Nolan zaten filmde "kafanızı çalıştırın kafasız Amerikalılar" diye yer yer yurttaşlarına bağırıyor ama kendini bir yandan çok politikleşmemek için tutuyor gibi de hissediyorsunuz. Bu gibi dikkat çeken boyutlarıyla ben de bu yapımı - bazıları tarafından biraz abartıldığını düşünmekle beraber - takdir ediyor ve zihni meşgul edip insana iyi bir entertainment sağlayan böyle bir emek için teşekkür ediyorum. Bir yerde de sanat budur ve sanat dediğin kusurlu olabilir. Nolan'ın zihni dünyasını irdelemeye çalışmak ve kendisini eleştirmek bile güzel bir oyalanma vesilesi. Zaman gibi soyut, ilginç ve zorlu bir mevzuya kafayı takmak Marvel-vari ucuz komediye veya gerçekten iç bayan objektivist kimlik politikalarına takılıp kalmaktan daha iyi. En azından Oppenheimer'da piyasayı adeta bir salgın gibi istila eden bu vasat yaklaşımlar bulunmuyor. Karşınızda bu tarz saçmalıklara pabuç bırakmayan gerçekten ciddi birisinin daha orijinal ve daha fazla kafa çalıştıran meseleler irdeleyen bir çalışması var. Sahi genelde şaklaban ruhlu, yaratıcılık yoksunu, sığ düşünceli, dar vizyonlu, adanmış olmayan insanların yapımcı ve yönetici koktuklarını istila ettiği Hollywood'da kaç tane böyle figür kaldı? Hep benzer filmler üretilip duruluyor. Ucuz fabrikasyon çağının bitip yaratıcılık çağının geri gelmesi gerekiyor. Nolan gibi tek tük karakterler, beğenin veya beğenmeyin, aynı fikirde olun veya olmayın, bu konudaki ısrarlarını kendi orijinal tarzlarında sürdürüyorlar. İşte bunu takdir ederim.



A
geçen yıl
Yarbay

Bende beğenmedim filmi zorla bitirdim ama Nolan çok iyi bir yönetmen o ayrı konu



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

G
geçen yıl
Binbaşı

Golden Globe ve Oscar malzemesi olarak reklamı, piyasası çok güzel yapılıyor. Körler ve sağırlar birbirini ağırlar. Sözüm ona "ödüllü" film izlemeyi bırakalı yıllar oldu. Bişey kaybettiğimi sanmıyorum. bkz. Black Panther :)



Q
geçen yıl
Binbaşı

Offff ne kadar sıkıcı bir filmdi ya berbat bir şey



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
T
geçen yıl
Moderatör

‘En İyi Film’ ve ‘En İyi Yönetmen’ dahil olmak üzere toplam 7 bafta ödülle dün geceye damgasını vurdu



T
geçen yıl
Moderatör

 En İyi Film, En İyi Yönetmen , En İyi Erkek Oyuncu , En İyi yardımcı Erkek Oyuncu gibi en baba oscarları kazandı


Bu mesaja 1 cevap geldi.
M
geçen yıl
Yüzbaşı

Oscar tarihinde hem en iyi erkek oyuncuyu hem de en iyi yardımcı erkek oyuncuyu alabilen bir film daha önce olmamış.

En azından Gemini öyle diyor.

< Resime gitmek için tıklayın >


Bu mesaja 1 cevap geldi.
N
geçen yıl
General

https://forum.donanimhaber.com/mesaj/yonlen/158248093

Film Oscar törenlerinde gerçek bir bomba etkisi yapmış ama bence abartılıyor. Oyunculuklara ve bireysel bir çaba ve becerinin ürünü olan oyunculuktan gelen ödüllere hiçbir şey demem ama herhalde bu kadar olduğunun çok üzerinde değerlendirilen ve adeta rakipsizleştirilen bir yapımı uzun zamandır görmedim. Hani yukarıdaki mesajda söylediğim gibi arada hala kendime soruyorum; ben mi çok özel bir şey kaçırıyorum diye? Ama her seferinde Oscar'ın önemli olsa da abartılmaması ve fazla ciddiye alınmaması gerektiği düşüncesini benimsiyorum Oppenheimer'ın sırtına roket takıp hak etmediği bir konuma taşımaktansa. Bir çeşit "Nolan bias", bir Nolan büyüsü devreye girmiş gibi.



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.

Bu mesajda bahsedilenler: @mechatengu
E
geçen yıl
Moderatör

Nolan büyüsünden çok filmin içerisine komünizmin aşırı yedirilmesinden kaynaklı bir durum. Sovyet Rusya / Komünizm tandanslı ittifakın karşı kıyısında bomba üretebilen güçlü Amerika'nın gösteriliyor oluşu zaten Akademi için yeterli bir olgu. ''Bakın biz bombayı yapan adamlarımızı bile yargılıyoruz'' gibi bir özgürlükçü düşüncenin de etkisi bol. Nolan'ın belki de en sıradan filmine ödül vermelerinin ardında yatan şey bu zaten.

Tam zıttı olarak Scorsese'nin sürekli 10 dalda 0 ödül çekmesinin de ana nedenlerinden biri Amerika'nın karanlık tarihine ışık tutan bir adam olmasından kaynaklı.


Bu mesaja 1 cevap geldi.

Bu mesajda bahsedilenler: @Nat Alianovna