|
Filmi dün izledim. Herkesin beğeneceği türden bir yapım değil. Anlamlar ve mesajlar taşıyan bir film. Kurgusu değişik yavaş işliyor. Kareler doğadan sahneler içeriyor. Fotoğraf gibi filmin içinde akıyor. Pek beğendiğim söylenemez bu tarzı. Oyunculukarda çok iyi Filmin konusu ise; 50'lerin Texas'ında üç cocuklu bir ailenin çatışmalı ilişkilerinden başlar. Bir açıdan; Anne-Baba ve oğul ilişkisi üçgeninde yönlendirilen oğulun sevgi dolu annenin mi ve disiplinli babanın mı yolunumu izleyeceği tartışması. En büyük çocukları Jack iyi biri olmak için sevgi yeterlidir düşüncesiyle babasının dediği asla çok iyi olmayacaksın yoksa iyi yerlere gelemezsin tartışması arasında kalır. Jack bu yolda babasına benzediğini belirtmektedir. Büyüyünce mimar olmuştur fakat hayatın anlamını hala bulamayan, modern dünya içinde kaybolmuş, çocukluğu ve doğayı özleyen biri haline gelmiştir. Jack'ın açısından sevgi eksikliği hissedilir. Bir dönem sonra çocukluğunu hatırlayan hayatın anlamını içinde sorgular. Birçok açıdan anlatımlar mevcut. Hayat içinde standart sorunları ve hayat ağacı büyüdükçe yaşanan değişimler irdeleniyor. Film içinde bunlar din, iyi-kötü sorgulamaları da var. Çok kısa oldu yazılacak çok şey var. 7.5/10 |
Demistim ben ama az daha linc ediliyordum |
|
Hayatımda izlediğim en kötü filmlerden biri. Kimse demesin film sübliminal mesaj veriyor diye, o mesajları camiide imamda veriyor. 1/10 |
| bayadır blurayını bekliyordum çıkmış bile. izleyelim bakalım. |
pek beğenen yok galiba filmi. izleyenler yorum yapabilir mi ? boşa indirmeyelim |
Terrence Malick'in diğer filmlerini izlediyseniz tarzını az çok biliyorsunuzdur bu filmde onlardan biri. Ama diğerlerine nazaran çok daha ağır bunu söylemek lazım.Değişik bir şeyler izlemek istiyorum diyorsanız izleyin derim , beğenip beğenmemek size kalmış. |
Tamam filmde sanatın dibine vurmuşlar kaldırabilecek olan izlesin |
son zamanlarda izlediğim en sıkıcı filmdi, gerçi izledim sayılmaz yarım saat sonra kapattım |
|
Filmi bugün izledim inanılmaz derecede sıkıcı.İlk defa böyle bir tür izledim,izlemez olaydım,yarıda kapatmamak için zor tuttum kendimi. Oyunculuk ve müzikler dışında kötü bir filmdi bence. |
| sıkıcı kavramını açalım, filmlerin seçtiği anlatım tarzları zaman zaman farklı oluyor ve bunu göz önünde bulundurarak sıkıcı nitelemesini kullanmalıyız diye düşünüyorum. bu film sıkıcı mıydı, hayır değildi. ben gayet de pür dikkat izlemiştim başından sonuna ve bu, benden değil filmin üzerine düşeni yapmasından kaynaklanıyor. |
| Arkadaşlar şaka mı yapıyorsunuz anlayamadım şu an.Bana göre çok güzel bir filmdi.Bir çocuğun psikolojisi bundan daha güzel anlatılamazdı bence.İyikide böyle olmuş.Fazla konuşma yoktu ama gerekmiyordu zaten.Filmde beklentimi karşılayamayan tek nokta Sean Penn abimizi daha çok görme isteğimdi ama olsun buna da razıyım. |
DVD'si TR'de çıktı bu arada. Hakkını vermek için bluray den izlenmeli aslında. DVD - Hayat Ağacı |
| Filmden sıkılan arkadaşlar aksiyon macera izleyeceklerini zannettiler galiba. Bu film sizin neyinize arkadaşlar gidin Harry Potter izleyin. |
| aksiyon da beklemiyordum ama bu kadar da mesaj içermesi sıktı açıkcası.Beklediğim gibi bir şey çıkmadı |
|
Acaba filmi değerli hâle getirmek için onu hangi kılıfa soksam. Sanırım var oluş sorununa göz atan, metaforik metaforik kokan film milm desem, değerlenir. Yok abartmayayım en iyisi. Film için masumiyetini kaybeden çocuk vurgusu yapılmış. Zaten tek bir çocuk etrafında dönüyor film. Nefret edilesi, başarısız bir baba var ve iyi olmaya çalışan bir anne, tipik bir anne denilebilir. Filmin o dünyanın yaratılması, ilk canlıların oluşması bölümünü beğenmedim. Fazla abartı olmuş. İnsan doğasını anlatmak için ta oralara gitmenin ne âlemi var. Filmde karakterlere anlamlar yüklenebilir mi, orası kesinlikle tartışılır. Ben bunu, boş bırakılmış tahtaya isteyenin gelip istediği şeyi yazmasına benzetiyorum. İyi paketlenmiş bir şey var karşımızda, süslenmiş biraz. Paketi açınca hayal kırıklığına uğruyoruz. İnsanın doğasına, insana, öze yöneleceğini zannetmiştim filmin. Ama biyografik denilebilecek bir öykü çıktı. O ailenin yaşadıkları şeyler, evren ve Tanrı arasında bütünleşmeler var denilebilir. Olayı çok farklı boyutlara taşımaya gerek yok. Dediğim gibi bu kılıf uydurmak, boş tahtayı doldurmak olur bu. Babanın anneye ve çocuklara olan baskıcı tavrı. Çocukların, kendi dönemlerini yaşadıkları anlar. Yani çocuğun çocuk olduğu anlar, beni de kendi çocukluğuma götürmedi değil. Bunun yanında büyük oğlanın dünyayı keşfi var. Kadını keşfi, babasının zulmünün kötü oluşunun keşfi, acımasız olabilmenin, mücadele edebilmenin keşfi var. Bu keşifler çocukluk döneminden yavaşça kopmasını sağlıyor büyük oğlanın. Kardeşlik olgusuna da dokunuyor. Ağabeyi/kardeşi olanların daha iyi anlayacağı sahneler var. Ama her şey yarım bırakılıyor. Çocuklukla ilgili olan hatıraların hatırlanması gibi yarım kalıyorlar. Her sahnesinin ardında gizem olan, farklı şeyler anlatmaya çalışan, simgelere başvuran bir film olarak görmüyorum. Tabii bazı şeyleri anlatmak için küçük güzel ayrıntılar vardı. Ama daha ötesi yok. O ele alınan şeyler o kadar sınırlı ki, iki saatlik bir sürede bu film çok farklı boyutlara taşınabilirdi. Fakat neticede bir hiç var, kabul etmek gerek. Bir de filmin son sahnelerindeki ilahî tasvirlerden tiksindim. Film boyunca süren basit Tanrı arayışından da. Eğer yönetmen bu ise, hiçbir şeyi sorgulayamamış, farklı bakış açıları katamamış bir yönetmen ise, diğer filmlerini izlemek için çok da heves etmem. Filmin süresinden dolayı da şikâyet etmiyorum. Sıkılmadım. Yoğunlaşmaya çalıştım sadece. Adamın parası varmış harcamış, hey gidi hey dünya neydi ne oldu diyen belgeselimsi filmi için. Hayır belgesel çekeceksen onu çek ne diye arafta kalan bir film izletirsin ki. Filmdeki oyunculuklar hakkında ne denir bilemedim, öyle dişe dokunur bir performans görmedim ki zaten iyi oyunculuğun meydanı değildi bu film. Anne rolündeki kadını çok yapmacık buldum ya da fazlasıyla sıradan oynuyordu. Sen kalk sevgili Cannes jürileri, Altın Palmiyeyi gül gibi Melancholia dururken bu filme ver. Gerçi normal o filme çöplük diyenler bile çıkmıştı. Yılın en kötülerinden. Hayat ağacı, bu kadar Pollyannacı anlatılmamalıydı ve bu kadar basit. 5/10 |
|
Arada izlerim düşüncelere dalarım. Yaş gittikçe daha da anlaşılır bir film. Doğada bir çocukluk yaşayıp şimdilerde iş ve ev arasında mekik dokuduğunuz bir hayatınız varsa ailenizden uzaksanız arada sırada işten sıkılıp: "ben ne yapıyorum bu nasıl hayat" diyorsanız daha da anlamlı hale gelebilir. |
fountaini beğenmiştim hatta türkçe ismi sandım film yeniymiş |
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle