1. sayfa
O degisim hala suratle devam ediyor.. Yakinda turkce diye birsey kalmayacak.. bunlar gunluk hayatta en yaygin ve cok kullanilan ornekler.. detone olmak-----------ses kayması, tonu bulamama fenomen--------------görüngü ve olay, olağanüstü şey, harika, olgu marjınal--------------sıra dışı, uç, uçta free-----------------serbest, bedava dökümentıri------------belgesel start almak ------------başlamak center ---------------merkez relax olmak------------rahatlamak e-maıl ---------------e-posta komünikasyon ----------iletişim cv----------------- özgeçmiş okey ---------------tamam trend--------------- eğilim spontane------------- kendiliğinden link ---------------- bağlantı exıt----------------- çıkış check etmek------------ kontrol etmek feedback-------------- geribildirim full-tıme -------------- tam gün koordinasyon----------- eşgüdüm absürt--------------- saçma adapte olmak----------- uyum sağlamak laptop---------------dizüstü bilgisayar provoke etmek----------kışkırtmak jenerasyon------------nesil, kuşak objektif--------------nesnel, tarafsız deklare etmek---------- bildirmek star----------------yıldız perspektif------------- bakış açısı entegre olmak---------- bütünleşmek nıck name-------------takma ad partner-------------- eş okeylemek------------ onaylamak antipatik ------------- sevimsiz, itici mantalite ------------- anlayış, zihniyet illegal---------------- yasadışı tımıng (tayming)-------------zamanlama caterıng---------------- yemek hizmeti departman--------------- bölüm revize etmek-------------- yenilemek global----------------- küresel sempatik---------------- sevimli, canayakın securıty----------------güvenlik prınter-----------------yazıcı elimine etmek------------- elemek izolasyon-------------- yalıtım data-----------------veri prezantasyon------------ sunum fınısh-----------------bitiş, varış download etmek-----------indirmek monoton--------------- tekdüze konsensus -------------- uzlaşma full------------------tam, dolu emergency -------------- acil ambiyans--------------- hava, ortam versiyon----------------sürüm, uyarlama ekstra----------------- fazladan imitasyon --------------- taklit optimist---------------- iyimser save etmek--------------- kaydetmek adisyon-----------------hesap fişi prınt out ----------------çıktı anons etmek-------------- duyurmak bodyguard --------------- koruma doküman---------------- belge dizayn----------------- tasarım analiz-----------------çözümleme onlıne----------------- çevrimiçi kriter----------------- ölçüt part-time --------------- yarı zamanlı pesimist---------------- karamsar slayt----------------- yansı empoze etmek------------- dayatmak drıver----------------- sürücü bye bye----------------- hoşça kal |
kahvenin osmanlı'ya gelişi en yaygın ve kabul gören kısmıyla; kanuni sultan süleyman (1520–1566) döneminde yemen valisi özdemir paşa vasıtasıyla imparatorluk başkentine geldiğidir. bir başka görüşe göre ise 1555 yılında halepli iki tüccarın taht-ül kale (tahtakale) semtinde açtıkları kahvehane sayesinde osmanlılar kahveyle tanışmıştır. yani kahve ile osmanlının tanışması 16. yüzyıldadır. http://www.turkkahvesidernegi.org/guncel-kahve-haberleri/detay/Osmanlida-Kahve/195/674/0 16. yüzyıldan önceki tarihi vesikalar incelendiğinde sözkonusu renge "fındıki" denildiğini görüyoruz. bu kelime köken itibarıyla farsça olup fındık kabuğu rengi demektir. https://tr.wiktionary.org/wiki/f%C4%B1nd%C4%B1ki fındık kabuğu rengi neden kahvenin bilinmesinden sonra sonra değişti. en evvel işte onu bence konuşmak gerekir. Not: Ekşi Sözlük'ten alıntıdır. |
DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.
Üye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.
Bence toprak rengi falandir, salliyorum kaynaksiz. |
O da olabilir, belki yerel olarak falan. Ama benim bayağı ilgimi çekti bu, bu yüzden paylaşmak istedim. |
Fındıki denmiş olabilir de bizimkiler kahve nedir bilmiyor değil ki. Edebiyat bilen herkes kahva olarak bilir bunu eski Arapça'dan. Gerçi kullanılış biçimine göre çoğunlukla içki manasında kullanılmıştır ama yine de klasik edebiyat bilenler için, bilinmedik birşey değildi. |
Tabi o dönemde yemen,habeş tarafına gitmiş seyyahlar ve yine eğitimi olan edebiyatçılar kahveden bihaber değildirler. Ama onların bildiği ve gördüğü kahve ancak meyve halinde olabilir sanırım. Çünkü kahve payitahta gelince türk usulü pişirmeyle bildiğimiz kahverengi halini alıyor. Tabi bunlar sadece benim savlarım![]() |
PEki kahva renk tanimlamak yerine farkli birsey icin kullanilmis olabilir mi? cunku arap kahvesi bizim bildigimiz kahveyle renk olarak da tat olarak da alakasi yoktur. arap kahvesi daha cok yesilimsi-sarimsi bir renge sahip. |
Ezberimde şuan öyle bir şiir yok, aklıma gelmedi. Renk olarak kahverengi kullanılmıştır demiyorum, kullanılmış olması zor bir ihtimal zaten. Kahvenin bilindiği muhakkak ama. İstanbul'a gelmese bile sınır bölgelerine özellikle de ticaret yolu üzerinde mutlaka vardır zira bizim edebiyatımızda da ilk dönemlerde kahve sözü geçiyor. Ama dediğim gibi genellikle içki manasında kullanıyorlar.
Renk olarak kullanılmamıştır büyük ihtimalle fakat o dediğin yeşilimsi olan şey kahvenin dış kabuğu. Kavurup çıkarılan çekirdek ve içilen kahvenin rengi yine bildiğimiz kahve. |
Toprak olabilir ya da kaka |
1. sayfa
Öz Türkçe Boya (Renk) Adları
Kızıl: Kırmızı
Ak: Beyaz
Kara: Siyah
Kök: Mavi
Sarı: Sarı
Yeşil: Yeşil
Konur: Kahverengi
Boz: Gri
Kumral: Açık Kahverengi
Ala: Kızıla Çalan Parlak Kahverengi
Yağız: Açık Siyah, Esmer
Al: Pembe
Kızıl Kök: Mor
Açık Kızıl Kök: Eflatun
Toksarı: Turuncu
Kara Kök: Lacivert
Doru: Kızıl Kahverengi
Çakır: Açık Mavi, Turkuaz
Alaca: Rengarenk
Osmanlının kendi dilini terk edip, Arapça ve özellikle Farsçaya sardırmasının arkasındaki motivasyon neydi, çok merak ediyorum. Kanımca bunun bir açıklaması göçebe kültüründe yerleşik kültüre göre daha az kelimeyle yetinilmesi. Tamam, bunu anlarım ama yukarıda görüldüğü gibi renklerin zaten dilimizde karşılıkları varmış. Onları niye terk ettik? Başka kültürlerin dillerine bu kadar hevesli olmasaydık, acaba kendi dilimiz yine bu kadar kadük kalır mıydı? Kelime haznemizden Arapça, Farsça, Ermenice, Rumca, Fransızca, İngilizce ve Almanca kelimeleri çıkarınca geriye kalanlarla bugün idare edebilir miydik? Sanırım imkansız. Türkçe bu haliyle tam devşirme bir dil görünümünde. Öztürkçe takıntısı olan biri değilim ama bu dilin başka dillere bu kadar bağımlı kalmış olması açıkçası beni üzüyor.
Soruna gelince, yukarıdaki kaynak kahverengi için "konur" ve "doru" gibi sözcüklerin olduğunu söylüyor. Ayrıca "renk" sözcüğü dilimize ne zaman girdi, ona da bakmak lazım. Sonuçta "renk" de Türkçe değil.
Aşağıdaki kaynak ne kadar doğru açıkçası araştırmadım ama ilk bakışta mantıklı geldiği için kaynak olarak kullanmaya karar verdim:
http://ercake.com/index.php/kelimelerin-kokeni-turkce-renk-isimlerinin-kokeni/
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle