1. sayfa
Her şey bir anda oluşmadı zaten, protein oluşması yeterli gerisi evrim ve adaptasyon. Direkt böyle mükemmel şekilde gelmedik dünyaya. edit: Ayrıca mükemmel diyoruz ama insan v&... |
Her şey bir anda oluşmadı zaten, protein oluşması yeterli gerisi evrim ve adaptasyon. Direkt böyle mükemmel şekilde gelmedik dünyaya. edit: Ayrıca mükemmel diyoruz ama insan vücudunda tamamen bir kaos var. Her insan birbirinden farklı eğer mükemmel olsaydık herkesin tamamen aynı olması gerekirdi. İnsandan insana kaslar damarlar değişiyor, kemiği kası eksik/fazla olanlar var, dalağı safra kesesi olmayan insanlar bile var doğuştan, organları ters olanlar var... |
Benim tipsizliğim tesadüfen oluşmuş olamaz |
sonra gel herşey rastlantı üzerine oluştu de |
sonra gel herşey rastlantı üzerine oluştu de ![]() (ama kaç milyonmilyar yıl geçti boloyomosoncular gelmeden diyeyim, tartışmaya niyetim yok sizin fikriniz değişmez benimki değişmez yorumu yaptım gidiyorum) |
Yapımcı adı üzerinde yapandır. Yapan, yapılan olamaz. Detaylı; https://m.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=3857 |
Yav benim anlatmak istediğim ben dünyaya kendi kendime gelemiyorsam, geldiğini iddia edene neden inanıyorsunuz? Ayrıca evrim teorisine göre insan kendine kendine var olmamıştır, ata canlısından evrilerek bu hale gelmiştir. Onun ata canlısı da kendi atasından evrimleşti. Bunlar on milyonlarca yılda gerçekeleşen şeyler. Öyle dün maymundum bugün adam oldum değil. Günümüz insanlarının cinsi Homo Saphiens'tir. Aynı biz gibi olan insan olan ama sahip olduğu farklı fiziksel özelliklerle başka cins olarak adlandırılan insanlar vardı. https://tr.wikipedia.org/wiki/Homo Bu cinslerin hepsi ortak bir atadan geldi, milyon yıllar içinde oluştu bu da. |
Bu evrende HİÇ bir düzen YOKTUR ve her enerji-madde çevredeki RASTLANTISALLIĞIN etkisinin sonucudur. Bu evrenin temel işlevsel prensiplerinden biridir. Örneğin enropi her yerdedir ve her geçen saniye büyük hızla daha da çoğalmakta. İnsan "yaratılmış" olsaydı neden çiftleşme sırasında erkeklerden MİLYONLARCA sperm hücresinden sadece biri dölleme işlevi görüyo. Bu ISRAFA ne gerek var ? Yada kadınların ay başı saçmalığı. Tüm canlılar dogal seçilim ile ürüyor. Maymunlardan bahsedecek olursak, bunların hepsi insan gibi evrim geçirmedi. Evrim sadece belirli türlerde gerçekleşti. İnsansı canlılar 50 milyon yıl önce memeli hayvandan farklı bir tür olarak evrimleşmeye başladı. Yaşamın dünyada oluşması ile ilgili olarak bunun en muhtemel sebeplerinden biri dünyaya çarpan meteorlar. Alıntı BKNZ Bilim insanları, yıllardır dünya dışı yaşamın kanıtlarını arıyor. Başta NASA olmak üzere birçok uzay şirketi, özellikle kızıl gezegen Mars'ta incelemelerine devam ediyor. Ancak Japon bilim insanlarının yaptığı yeni bir araştırma, dünya dışı yaşama farklı bir ışık tutuyor. Japonya'da Tohoku Üniversitesinden Yoşihiro Furukava liderliğindeki bir grup araştırmacı, 1969'da Avustralya'ya düşen Murchison ve 2001'de Fas'ta keşfedilen NWA 80 meteorlarının toz haline getirilmiş kalıntılarını inceledi. Bilim insanlarını, meteor tozlarında şeker molekülleri olan arabinoz ve ksilozun yanı sıra, en önemlisi olarak görülen ribozun izlerine rastladı. Elde edilen şaşırtıcı sonucun ardından açıklamalarda bulunan ekip lideri Yoşihiro Furukava, ''Meteor taşlarında amino asitler ve nükleotit baz dahil yaşamın diğer yapı taşları daha önce keşfedilmişti ancak şekerler yaşamın bu temel yapı taşları arasındaki kayıp parçaydı. Araştırma, uzayda ribozun varlığının ilk doğrudan kanıtını ortaya koyuyor. Dünya dışından gelen şeker, Dünya'da RNA'nın (ribonükleik asit) oluşmasına katkıda bulunmuş olabilir." ifadelerini kullandı. Araştırma ekibinde yer alan NASA bilim insanı Danny Glavin, Dünya'nın erken döneminde dışarıdan gelen ribozun, gezegende önce RNA'nın ortaya çıktığı hipotezi ile tutarlı olduğunu, çalışmanın bu açıdan önem taşıdığını açıkladı. ÖNEMLİ bir kaynak daha Rosetta, 67P kuyruklu yıldızında 'bugüne kadarki en şaşırtıcı keşifte' oksijen buldu Rosetta misyonundaki bilim adamları, kuyruklu yıldız 67P'nin etrafındaki gaz bulutunda, bugüne kadar kuyruklu yıldız hakkında en şaşırtıcı keşif olarak tanımladıkları oksijeni buldular. Moleküler oksijenin - soluduğumuz gazın formu - bir kuyrukluyıldız üzerinde ilk kez tespit edildiğini ve güneş sisteminin oluşumundan bir süre önce 67P kuyruklu yıldızı için yumuşak bir doğuma işaret ettiğini gösteriyor. Avrupa Uzay Ajansı'nın yörüngesindeki Rosetta probundan alınan ölçümler, oksijenin 67P / Churyumov-Gerasimenko kuyruklu yıldızının hava koşullarında, su buharı, karbon monoksit ve karbon dioksitten sonra tam adını kullanmak için dördüncü en bol gaz olduğunu gösteriyor. Bern Üniversitesi'nden Kathrin Altwegg , “ Aslında 67P'de şimdiye kadar yaptığımız en şaşırtıcı keşif, çünkü oksijen bir gelecekteki komada beklenen moleküller arasında değildi” dedi. Bulgu şaşırtıcıdır, çünkü oksijen oldukça reaktiftir ve bilim adamları uzayda uzun süre beklemesini beklemezler. Altwegg, “Oksijenin milyarlarca yıl boyunca başka maddelerle birleşmeden 'hayatta kalabileceğini' hiç düşünmemiştik” dedi. Michigan Üniversitesi'nde André Bieler ile birlikte çalışan Altwegg, kuyruklu yıldızın etrafındaki oksijen seviyelerinin Eylül 2014'ten Mart 2015'e kadar yedi aylık gözlemlerin üzerinde yüksek kaldığını gösterdi. Kuyruklu yıldızın yüzeyi sürekli olarak döküldüğünden, bulgu oksijenin var olduğunu gösteriyor tüm vücut boyunca. Bilim adamları oksijenin kuyrukluyıldızda tam olarak nasıl olması gerektiğinden emin değiller, ancak cevabın karanlık bulutsu denilen güneş sisteminin soğuk ve yoğun doğum yerinde olduğundan şüpheleniyorlar. Nature dergisinde tarif ettikleri bir olasılık, karanlık bulutsunun içindeki buz tanelerine çarpan ve buzdaki boşluklara kilitlenmiş oksijen yaratan, su moleküllerindeki bağları kırıp uzayan yüksek enerjili parçacıkların olmasıdır. Milyarlarca yıl boyunca, yeni doğan güneş sisteminin kenarında, bu buz taneleri kuyruklu yıldıza dahil oldu. Kuyruklu yıldız yeni doğan güneşten çok uzak olmalıydı, çünkü ısı oksijeni uzaya serbest bırakacaktı. Araştırmacılar haklıysa, kuyruklu yıldızların erken güneş sisteminin ilkel ve bozulmamış kalıntıları olduğu teorisini güçlendirir. Ancak kuyrukluyıldızdaki oksijenin varlığı, güneş sisteminin nasıl oluştuğuna dair uzun süredir var olan bazı fikirlerle çelişmektedir. Birincisi, güneş sisteminin oksijeni, yıldızlararası ortam denilen güneş sisteminin ötesinde oluşmuş olmasıdır. Altwegg, “Eski bir madde olarak bu oksijen kanıtı, güneş sisteminin oluşumunun bazı teorik modellerini muhtemelen itibarsızlaştıracaktır” dedi. Kuyruklu yıldızdaki oksijenin keşfi, bilim insanlarının 10 milyar tonluk Mont Blanc büyüklüğündeki vücuttaki yaşamın varlığı hakkında spekülasyon yapmalarına yol açmadı. Geçen yıl Kasım ayında, Rosetta misyonu kuyruklu yıldızın yüzeyine küçük bir soruşturma yaparak tarih yazdı. Philae lander, bir uçurumun dibinde dinlenmeden önce 67P'nin yüzeyinde sıçradı. Küçük piller (pilleri ölmeden önce zengin bir veri döndürdü), hala Ağustos ayında güneşi aşan ve şimdi sürekli olarak güneş sisteminin daha uzak mesafelerine doğru yol alan kuyruklu yıldızın yüzeyinde. Kaynak: The Guardian https://www.theguardian.com/science/2015/oct/28/rosetta-finds-oxygen-on-comet-67p-in-most-surprising-discovery-to-date Türkçe çeviri https://translate.googleusercontent.com/translate_c?depth=1&nv=1&rurl=translate.google.com&sl=auto&sp=nmt4&tl=tr&u=https://www.theguardian.com/science/2015/oct/28/rosetta-finds-oxygen-on-comet-67p-in-most-surprising-discovery-to-date&usg=ALkJrhinP468ab1X8MGfqtD-MIT7PmygLw |
https://dergi.diyanet.gov.tr/makaledetay.php?ID=7102 |
BOŞ yapacağına şu iki konudaki tüm mesajlarımı dikkatlice oku ve anlamaya çalış. https://forum.donanimhaber.com/insanlar-oznel-gercekligi-algilayamayacak-sekilde-evrimlesti-her-sey-illuzyon--146279302 https://forum.donanimhaber.com/oldukten-sonra-kendimi-izleyebilsem--146830773 Bilgiler bilimsel araştırmalara dayalıdır. |
ben zamanında deli saçması olarak anlandırılan keşifleri, teorileri ve çalışmaları kastetmiştim. bilimde zaten teistik anlamdaki inanca yer yoktur. bilimin temeli bilimsel metodolojiye dayanır. tanrıya inanma ihtiyacı kişinin maneviyatıyla ilgili. tanrının varlığını ya da yokluğunu kanıtlama çabası içinde değil bilim dünyası. çalışmaların sonuçları arasında akıllı tasarım diye söz edilen şeyin mümkün olmadığı anlaşılıyor sadece. zaten bir şeyin olmadığı kanıtlanamaz; varlığı kanıtlanabilir. olmayan şeyin kanıta ihtiyacı yoktur. biraz felsefî. makale şu:https://evrimagaci.org/kuantum-dalgalanmasi-ve-buyuk-patlama-evren-hiclikten-ve-kendiliginden-var-olmus-olabilir-mi-2888 |
ben dogmatik şeylerle ilgilenmiyorum. var diyenler beyanlarını ispatlamakla yükümlüdür. varlığına bir kanıt, delil göremiyorum. bu deneylerin, çalışmaların çıkardığı sonuçlardan yalnızca biri: evrenin oluşumundaki hiçbir safhada "tanrı"nın ya da başka bir varlığın o ilk kıvılcımı/reaksiyonu başlatmasına gerek kalmadan, evrenin kendiliğinden ve hiçlikten meydana gelmiş olması. buyrun:https://www.youtube.com/watch?v=724wMBr5n98 vakti olanlar için:https://www.youtube.com/watch?v=taErVG3qJZ4 |
Evrimin milyonlarca kanıtı vardır. Gözünü açıp bakman yeterlidir. https://evrimagaci.org/evrimin-kaniti-var-mi-evrimin-kanitlari-nelerdir-3180 |
Üstteki yazdıklarım tamamen bilimsel araştırmalara dayanmakta ve bunlar benim düşüncem değil. Tüm fizik araştırmaları bu yöndedir ve tutarlıdır. Fiziğin temeli teorilere dayanmaktadır ama bu yaşadığımız evrenin kuantum enerji (dalga) alanlarından oluşmadığı anlamına gelmiyor ve nesnel gerçekliğin var olduğu anlamına. Bunda araştırmalar ve fizik alemi hemfikirdir. Ayrıca ışıktan bahsedecek olursak o bir dalgadır ama fotonlar (ışık dalgaları) gözlendiğinde parçacık gibi davranır. Yani foton etkileşime parçacık olarak girer ancak dalga olarak yayılır, tıpkı elektronda olduğu gibi. Bu deneyler kuantum dünyasında nesnel gerçeklik olmadığını gösteriyor. Gerçek bakanın gözündedir. Elbette gözlemcinin insan olması şart değil. Parçacıklarla etkileşime giren bir detektör teknik olarak zaten gözlemcidir. Ayrıca bilimde inanca yer YOKTUR ! Bir olgu ya kabul görür yada RED. Sizin tanrı hakkındaki iddialarınız FANTAZİDEN başka bir şey degil. Tüm bilimsel kanıtlar ortada. DÜZENSİZ bir SANAL sistemin yaratıcısı OLAMAZ ! Kaos teorisi Kaynak: Wikipedia Kaos teorisi, kaos kuramı veya kargaşa kuramı; yapısal olarak bir fizik teorisi ya da matematiksel bir tümevarım değil, fiziksel gerçeklik parçalarının bir bütün olarak eğilimini açıklamaya yarayan bir yöntemdir. Örneğin bir sigara dumanının havada yaptığı şekiller tamamen düzensiz ve bağımsız rastlantıların ürünü olarak görülebilir. Ancak bir teorik fizikçi dumanın bu dinamiğinin aslında ortamdaki birçok parametre ve etken ile belirlendiği görüşündedir. Bu girdiler o kadar çoktur ve o kadar değişkendir ki incelemek ve net bir kanıya varmak imkânsızdır. Parametrelerin bu denli değişken olması, aslında o parametrelerin aynı zamanda bir çıktı olmasından kaynaklanır. Dumanın hareketine neden olan hafif bir hava akımı aslında odanın başka yerindeki bir sıcaklık değişikliği ve basınç farkının neden olduğu bir harekettir. Ayrıca dumanın dinamiğini etkileyen girdiler birbirlerine bağlı olabilirler ki bu durumu tam anlamıyla içinden çıkılmaz hâle sokar. Sigara dumanı örneğine geri dönersek, hava akımının yalnızca sıcaklık değişiminden kaynaklandığını farz edelim (ki pratikte bu milyonlarca etkenden biridir). Sıcaklık değişimi ortamda basınç farkı yarattığından hava akımını etkiler. Ancak oluşan hava akımı sıcaklıkta tekrar değişimlere neden olacağından farklı girdilerle tekrar bir fonksiyon oluşturur ve bu değişim sonsuza kadar devam eder. Birçok farklı girdinin sürekli değişerek fiziksel değişimler ve farklı düzenler yaratması ve bu düzenlerin yine kendisini etkilemesi insan zekasının ve günümüzdeki gözlem ve bilimsel tahmin yeteneklerinin çok çok üstünde olmasından dolayı kaos olarak nitelendirilir. Oysa tüm bu değişimlere neden olan fiziksel yasalara ve matematiksel açıklamalara hakimiz. İşte bu noktada karşımıza düzen ve kaosun aslında birbirine ne kadar sıkı sıkıya sarılmış olduğu ortaya çıkar. Fiziksel yasalar ne kadar basit olursa olsun sonuç o kadar rastlantısal ve karmaşa doludur. Sayısal bilgisayarların ve onların çıktılarını çok kolay görülebilir hâle getiren ekranların ortaya çıkmasıyla gelişti ve son on yıl içinde popülerlik kazandı. Ancak kaotik davranış gösteren sistemlerde kestirim yapmanın imkânsızlığı bu popüler görüntüyle birleşince, bilim insanları konuya oldukça kuşkucu bir gözle bakmaya başladılar. Fakat son yıllarda kaos teorisinin ve onun bir uzantısı olan fraktal geometrinin, borsadan meteorolojiye, iletişimden tıbba, kimyadan mekaniğe kadar uzanan çok farklı dallarda önemli kullanım alanları bulması ile bu kuşkular giderek yok olmaktadır. Link https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Kaos_teorisi Ve bknz: Sıfır enerjili evren teorisinde evrenin total enerjisi tam olarak SIFIRDIR. Maddenin pozitif olan enerjisi tam olarak kütleçekimin negatif enerjisine eşittir. Kaynak https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Sıfır_Enerjili_Evren_Teorisi |
Videoyu izlemek için tıklayınız Sitedeki makaleleri -biraz deneme tarzindalar ancak tamamiyle bilimsel dayanaklilar- ve Yt kanallarindaki ustteki haricindeki diger videolarina da bakabilirsin. Su kisimda da cok guzel, bilim adamlari/filozoflara ait sozlerin toplandigi sayfa var. Onlari da okumayanlara tavsiye ederim: https://evrimagaci.org/sozler -Bilim, batıl inancın zehridir. Adam Smith |
Bunun gibi mi? https://sorularlaislamiyet.com/kaynak/fosillesmis-bir-evrim-safsatasi-korelmis-organlar |
Gözleme gerek yok, zaten bigbangten önceki bilinen yersizlik alanı günümüzde hala geçerlidir. TÜM detayları 16. sayfada belirttim. BKNZ. Link https://forum.donanimhaber.com/insan-vucudunun-rastgele-olusma-ihtimali--147057688-16 Şu anda yersiz bir alandayız. Bu tıpkı uzayın büyük patlamadan önceki hali gibidir. Büyük patlama ve enerji-"maddenin" ortaya çıkışı bu sorunu çözmedi. Yersizlik (ve ŞU ANKİ kuantum dolanıklık) uzayın var oluşundan ve öncesinden beri hala gerçerlidir ve bu şu ana kadar bilim tarihindeki en büyük keşiflerden biri. Yani gözlemlenen evren aslında boş bir hiçliktir. Biz sanal bir evrende yaşıyoruz ve tüm enerjiler bilgi ve veriden ibarettir ve süperpozisyondadır. Evrendeki tüm bilinçli varlıkları ortadan kaldırırsak süperpozisyon ilkesine de gerek kalmaz ve evren tamamen dalga potansiyellerinden ibaret olur, ki zaten öyle. |
1-Big bang ile evrenin yapıtaşları olan elementler vs uzaya saçılıyor. 2-Uzun bir kaotik dönem yaşanıyor.Yıldızlar doğuyor,ölüyor,çarpışıyor vs. 3-Fizik kanunları, bilip bilmediğimiz tüm kanunlar vs oluşuyor. 4-Bizim bildiğimiz evren şekillenmeye başlıyor.Galaksiler,güneş sistemleri vs oluşuyor. 5-Gelelim bizim dünyaya.Canlılığın oluşması için en ince detayına kadar mükemmel bir şekilde hazırlanmış.Güneşe olan mesafesi,dönüş hızı vs her şey mükemmel. 6-En son aşağıda bazı örnekleri görülen canlılar oluşuyor.Ne hikmetse hepsi yaşadığı habitatın gerektirdiği şartların hepsine sahip.Üstüne muazzam derecede güzeller. < Resime gitmek için tıklayın > Videoyu izlemek için tıklayınız Videoyu izlemek için tıklayınız SONUÇ Bakın 2 atom reaksiyona girer ondan başka şeyler oluşur vs.Bunun olasılığı %50 dir.Fakat bunca şey tek bir adımda olmadı.Trilyonlarca aşamadan geçti.Hepsinde mi tesadüf oldu ? Şu canlıların oluşabilmesi için trilyonlarca kez tesadüfe ihtiyaç var.Ha istediğiniz kadar kıvırıp kaçamak cevaplar vermeye çalışabilirsiniz.İşte şu anki bilgilerimiz yetmiyor ama bi 100 yıl sonra felan çözeriz bu işi gibi söylemlerle kendinizi avutabilirsiniz.Tüm bu evreni bir puzzle gibi düşünün.Nasıl oluştu sorusuna cuk oturan tek şey yaratılıştır. Ha bunca güzellik var ama bir de tersi var.Çok kötü şeyler de var bu gezegende.Bunlara bakıp haşaa Allah yoktur diyenleriniz var.Her şeye dümdüz bakarsanız göremezsiniz.Aşağıdaki görseli görüp haşaa Allah yoktur diyenler aşağıdaki görsel trilyonlarca tesadüf sonucu oluşmuş evren modelini haklı çıkartmaz.Başka bir şey olmalı.Kibrinizi bir kenara bırakın ve tekrar sorgulayın.Cesaret edip apaçık gerçeği yani yaratılışı kabul ettikten sonra Allaha sorun bakalım.Bunca güzelliği yarattın ama niye kötü şeylere izin veriyorsun deyin.Tanımaya çalışın onu.Samimice ararsanız Allah size cevapları verir. < Resime gitmek için tıklayın > Not:Cevap verirseniz yüksek ihtimal görmem pek aktif değilim.Ayrıca tartışacak bir şey de yok.Tüm bunları görüp de ısrarla yaratılışı kabul etmeyen birine ne diyeceksin.Görmek istemeyenden daha körü yoktur. |
https://www.cam.ac.uk/research/news/taming-the-multiverse-stephen-hawkings-final-theory-about-the-big-bang < Resime gitmek için tıklayın > |
@BF.Skinner : Bi an için haşaa evrimi doğru kabul edelim. 1.seçenek: Bu hayvanlar değişime mecbur kaldı ve kendilerini değiştirdiler ve daha da mükemmelleştiler.Bunu yapan hayvanın kendisiyse ortada şöyle bir problem oluyor.Ee bunca şeyi yapan hayvanın kendisiyse niye tavus kuşu olmakla yetiniyor ki direk insandan daha gelişmiş bir varlık olsun. 2.Seçenek:Bunu yapan rastgele oluşan mutasyonlar ise yine trilyonlarca kez doğru mutasyonlara ihtiyaç var.İş dönüyor dolaşıyor gene tesadüfe geliyor.Bu canlıların günümüz haline gelebilmesi için trilyonlarca kez tesadüfe ihtiyaç var. Haşaa evrimi doğru kabul etsek bile gene yaratıcıya ihtiyaç var.Abi ister sağa ister sola dönün nereye gidersek gidelim her kapı Allah'a çıkıyor. https://www.toyzzshop.com/revell-1144-boeing-747-8f-ups-ucak-3912 Şu linkteki uçak 167 parçadan oluşuyormuş.Bu parçaları big bangle evrene saçılan hidrojen,helyum vs farz edelim.Bu parçaları bi kutunun içine koyalım ve sallayalım.Sallayarak evrendeki kaotik durumu simule etmiş olacaz.İster 1 ister 100 yıl sallayalım.Bu kutuyu açınca uçak yapılmış olarak çıkarsa o zaman siz haklısınız. |
1. sayfa
Tüm organlarımız bizim hizmetimizde. Çok garip bir duygu.
Bu organları birleştirsek, kendimiz canlı bir insan yapamıyoruz. Peki bu kibir niye?
Derin bir nefes al ve nefesi verirken bedeninde kaç milyon(?) hücrenin sana nasıl hizmet ettiğini bir düşün.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Mantarın Başı -- 19 Aralık 2020; 14:22:48 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >