Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir
60
Cevap
7082
Tıklama
0
Öne Çıkarma
HAARP Projesi (ANA KONU)
B
14 yıl
Yüzbaşı
Konu Sahibi

Kısa adı HAARP (High Frequency Active Auroral Research Program) olan ve ABD tarafından İyonosfer'in özelliklerini ve davranışlarını araştırmak üzere Alaska'da sürdürülen çalışmadır. İlk kez Sırp asıllı Amerikalı bilimadamı Nikola Tesla tarafından ortaya atılmış bir fikirdir.

Bu projenin hayata geçirilmemesi için birçok ülkede kampanyalar olmuştur. Çünkü HAARP projesi iklim kontrol ve yapay deprem silahı olarak kullanılabilme iddialarından dolayı çok tartışmalı bir konu halini almıştır.

HAARP, Pentagon'un kontrolünde ve ABD ordusunun hizmetinde olan önemli bir projedir. Alaska'daki merkezde şu anda, yüksek frekansta radyo sinyali yayımlayabilen toplam 48 adet anten bulunmaktadır. Bunların yanı sıra, çok yüksek frekanstaki sinyallerle ilgili çalışmalarda kullanılacak olan bir radarın yapılması da planlanmaktadır.

HAARP projesi kapsamında, iyonosferin ısıtılması yoluyla ELF (çok düşük frekans) dalgaları da üretilmektedir.

Elektromanyetik dalgalar üzerine birçok deneyin yapıldığı bu alan uçaklar için çok tehlikelidir. Bu yüzden HAARP tesislerinde, uçak kontrol sistemi kurulmuştur. Herhangi bir uçağın yaklaşması durumunda antenlerin faaliyetleri otomatik olarak durdurulmaktadırlar.


Bu sadece görünen tarafı. Birde diğer yönleriyle tartışalım HAARP Projesini.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------



quote:

Orijinalden alıntı: procaptain

HAARP
Bu harfler, ABD'nin en gizli askeri projelerinden biri olan "High Frequency Active Auroral Research Program" isminin baş harfleri.. Adından görüldüğü gibi yüksek frekansla ilgili bir program bu..
Bu konuyu gündeme getirmemizin nedeni, son zamanlarda bazı ki' silerin İnternet aracılığı ile HAARP projesini, Yıldız Savaşları filmleri senaryosu türünden senaryolarla Körfez depremine bağlayıp, birbirlerine iletmeye başlamaları.. Hayal gücü oldukça yüksek bir
milletiz.. Kendimiz uydurup, sonra da kendimiz inanıyoruz.- "Fısıltı gazetesi" akıl almaz bir hızla yalan yanlış her şeyi yayıyor.. Bu nedenle konuyla ilgili doğruları bilmekte yarar var..
Bu proje 6 yıldan beri, Alaska'da Gakona askeri üssü yakınlarında, ABD Hava ve Deniz Kuvvetleri'nce gerçekleştiriliyor.. Resmi amacı, iyonosfer'de araştırma yapmak. Bu projenin gerçekleşmesinde üç Amerikan şirketi ARCO, Raytheon ve E-Sistemleri, önemli rol oynadı ve hâlâ oynuyor..
Amerikalı askeri yetkililere göre, HAARP şunları gerçekleştirecek:
1. Atmosferdeki termonükleer araçların elektromanyetik vuruşlarını değiştirmek,
2. Deniz altılarla haberleşmeyi kolaylaştırmak,
3. Radar sistemlerini son derece geliştirmek, 4- Çok büyük bir bölgede, ABD ordusu dışında tüm haberleşmeyi durdurmak,
5. EMass ve Cray bilgisayarları ile ortaklaşa, toprağın altını çok derinlere kadar incelemek,
6. Büyük alanlarda petrol, doğalgaz ve mineralleri tespit etmek,
7. Cruise füzeleri gibi her türlü saldın silah ve uçağı havada imha etmek.
Gel gelelim, bu projeye karşıt olan Amerikalı bilim adamları da var.. Bunun son derece tehlikeli olduğunu savunuyorlar.. Çünkü, onlara göre, HAARP öylesine bir güç haline gelebilir ki, elinde tutan dünyanın tartışmasız hakimi olur..
Projenin karşıtlarından biri olan, ülkenin en ünlü jeofizikçilerinden Prof. Gordon J. F. MacDonald'e göre, elektromanyetik teknoloji bakın daha neler yapabilir:
1. iklimleri değiştirebilir,
2. Kutupları eritebilir veya yerinden oynatabilir,
3. Ozon tabakası ile oynayabilir,
4. Deprem yaratabilir,
5. Okyanus dalgalarını kontrol edebilir,
6. Dünyanın enerji alanları ile oynayarak, insan beynini kontrol altına alabilir,
7. Radyasyon yaymayan termonükleer patlama oluşturabilir..
Bunlar yapabildiklerinin sadece bir kısmı.. Dehşet değil mi?
Ancak, Amerika Hava Kuvvetleri, iklimlerin kontrolünü amaçlayan "Spacecast 2020" projesi ile ilgili olarak "Çevreyi değiştirme teknikleri ile bir başka ülkeyi yok etmek veya zarara uğratmak yasaktır" açıklamasını da yapmış durumda..
Bu proje çok küçük sinyallerle çok büyük enerjileri kontrol etme mantığı üzerine kurulduğuna göre, Zbigniev Brezinski'nin 1970'krde sözünü ettiği "İleriki yıllarda teknolojiye bağlı daha kontrollü bir toplum olacağı ve elitlerin bu imkanı kullanacağı" cümlesi sanki gerçek oluyor..
ABD eski Başkanı George Bush, "Yeni Dünya Düzeni" cümlesini kullanırken, acaba sadece, siyasi anlamda mı bunu söyledi?
Size HAARP ile ilgili bir başka ilginç şeyi anlatalım.. Bu konuda Web'de açılan sayfalar, buradaki konuşmalar, gelen bilgiler, tartışılan konular sık sık esrarengiz eller tarafından silinip yok ediliyor. HAARP, bu konuyu inceleyenlere göre, 1994 yılından bu yana, en çok sansüre uğrayan konu durumunda..
Bir de bu konuda yazılmış olan ve adım çok ilginç bulduğumuz bir kitaptan söz edelim:
"Angels D'ont Play with HAARP.."
HAARP tartışması ABD'de daha çok uzun süreceğe benziyor.."
Dikkatli bir gözle incelendiğinde yukarıda alıntıladığımız şüpheler teknik bilgisizlikten ötürü kuşkusuz bazı küçük hataları da içeriyor olabilir. Ancak bu yaklaşık 40 bine yakın insanımızın ölümüyle sonuçlanan depremi anlamaya çalışma çabamızı gereksiz
kılmıyor. Gölcük depremiyle ilgili şu ana dek birçok şey söylenmiş olabilir. Ve öyle görülüyor ki bu konuyla ilgili esrar perdesini tam olarak aralamak mümkün olmayacak.
Yine de biz, en azından bizden sonra gelecek daha donanımlı araştırmacı ve bilim adamlarına belki bir 'kıvılcım' olabilir düşüncesiyle sadece Gölcük depremiyle ilgili değil son yıllarda yaşanmış ve belkide yaşanacak ani iklim değişiklikleri, depremler, aşırı yağışlar, sebebi açıklanamayan uçak kazaları ve bilemediğimiz daha bir çok olayla ilgili olabileceğini artık bildiğimiz, ABD ordusu tarafından yürütülen dehşetengiz bir askeri proje ile ilgili esrar perdesini elimizden geldiğince aralamaya çalıştık. Bu kitabı öncelikle Başbakanlık, Genelkurmay başkanlığı ve Başbakanlık MİT Müsteşarlığının dikkatlerine sunuyorum. Hızla değişen dünyamızda, istihbaratın da silah teknolojilerinin de hızla değiştiğinin anlaşılması için... Düşmanı tanımak onu yarı yarıya yenmek demektir...
Yere ve göğe hükmeden, gökten ateşler yağdıran 'canavarın' ayak seslerini siz de duyuyor musunuz?
Aydoğan VATANDAŞ
Kitapdan bazı alıntılar bu kitabı mutlaka okuyun.
http://goo.gl/gagQe



------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------


TESLA VE HAARP

quote:

Orijinalden alıntı: procaptain

NİCOLA TESLA'NIN İLGİNÇ YAŞAMI
SON zamanlarda HAARP projesiyle birlikte adını yeni-den duyuran Sırp asıllı mucit bilim adamı Nicola Tesla'nın nasıl bir biyografisi var? Tesla'yı anlamak, kuşkusuz bu mega projeyi anlamak bakımından son derece önemli.
Tesla, 9 Temmuz 1856 gecesinde Smiljan'da doğdu. 7 Ocak 1943'te New York'ta öldü. Sırp kökenli ABD vatandaşıydı. Mucit ve araştırmacıydı ama bilim dünyasında manyetik alan dönüşümleri ve alternatif akım konularında tanındı. 1884 yılında ABD'ye göç ettiğinde ilk yaptığı iş, geliştirdiği alternatif akım dinamosunu, dönüştürücüsünü ve motorunu içeren sistemin patent haklarını George Westinghouse'a satmak oldu. 1891'de Tesla Bobini'ni keşfetti. Bu bobin radyo teknolojisinin temeli olacaktı. Göç ettiği günden itibaren Amerika'da olay adam olan Tesla, kimdi ve dehasının kökeni neydi? Babası bir Ortodoks rahip, annesi ise eğitimsiz ama üstün zekalı bir kadın olarak biliniyordu. Mühendislik eğitimini Graz Teknik Üniversitesi ve Prag Üniversitesi'nde aldı. Graz'-da Gramme dinamosunu ilk kez gördü, çalıştırdıktan kısa bir süre sonra dinamoyu tersine çalıştırarak bir elektrik motoru haline getirdi. Bu şekilde alternatif akım elde edebileceğini düşünüyordu. Daha sonraları Budapeşte'de manyetik alanları dönüştürebilmek için ilk çalışmalara başladı. Bunun için bir endüksiyon motoru planladı, bu çalışma gelecekte elde edilecek olan alternatif akımın ilk adımıydı.

1882'de Edison Kıtalararası Şirketi'nde çalışmak için Paris'e gitti. 1883'te Strasburg'da ilk endüksiyon motorunu üretti. Bütün bunlara rağmen beş parasızdı, New York'a indiğinde cebinde 4 cent vardı ve küçük çantasında yazdığı şiirlerle, uçan bir makinenin planları bulunuyordu. İlk olarak Paris'ten tanıdığı Edison'un yanında işe başladı ama bu beraberlik kısa sürdü. İki mucidin metotları ve düşünceleri öylesine farklıydı ki, kaçınılmaz ayrılık hemen gerçekleşti. Mayıs 1885'te George Westinghous'ın elektrik şirketine çok fazlı alternatif akım dinamosunu, transformatörünü ve motorunu sattığında fazla olmasa da biraz para kazanmıştı. Geliştirdiği sistem, Edison'la Tesla arasındaki savaşı büyütüyordu. Aslında dev bir enerjinin kavgası sürüyordu: Edison'un doğru akımına karşı, Tesla'nın alternatif akımı. Tesla bu dönemde kendi laboratuarını kurdu. Artık daha özgürdü, o sıralarda gölge ışınlar üzerinde çalışıyordu ve bu çalışmalar 1895'te Wihhelm Röntgen'in "X ışınlarını" bulmasında temel veri tabanı oluşturacaktı. Tesla'nın ara vermeksizin sürdürdüğü deneylerin arasında, karbon lambası, elektrik rezonanslarının kullanımı ve çeşitli aydınlatma çalışmaları vardı. Laboratuarın ikinci yılında, inanılmaz bir işi becerdi; kendi yaptığı ampulleri kablosuz olarak yaktı. Elektriği kablo kullanmadan iletebiliyordu ama daha da önemlisi yaptığı gösteride alternatif akımın Tesla'nın bedeninden şerareler yayılıyor, çevresinde küçük şimşekler çakıyordu.

1891 Tesla Bobini'nin gerçekleştirildiği yıldır. Bobin günümüzde radyo televizyon teknolojisinde ve diğer elektronik araçlarda kullanılıyor. Tesla aynı yıl içinde ABD vatandaşlığına kabul edildi. Westinghous 1893'te Chicago'da Tesla'nın sistemini kullanarak "World's Cobumbian Ezposition" adlı bir tür fuarı aydınlattı. Gittikçe artan ünü ve başarılan sonucunda, Tesla bir anlaşma imzalayarak Niyagara Şelaleleri'nde ilk güç santralini inşa etti. Tesla'nın adı bu santrale verildi. 1898'de Tesla uzaktan kumandalı bir teleotomatik cihaz icat ettiğini açıklayınca, kuşkucuların ve düşmanlarının sesleri yükselmeye başladı. New York'ta gösteriler yapıldı, bu arada Tesla Madison Square Garden'da bir açıklamada bulundu. Sonraki yıllarda onu 1900'e kadar Colarado Springs'de görüyoruz ve aynı yıl içinde belki de en önemli buluşunu açıkladı; Dünyasal Sabit Dalgalan.. Yani dünyanın kendi elektriğini kullanıyordu. Doğal frekanslardaki elektriksel titreşimleri ayarlayabiliyor ve cevap alabiliyordu. Yine akıl durdurucu bir deney yaparak 40 km uzaklıktan kablo kullanmadan 200 ampulü yakmayı başardı. Bu olay dünyadaki ilk insan yapımı ışıklandırmaydı. Toplum şaşkındı ama o günler farklıydı. Zaten bilimsel her şey deneme halindeydi, elektrik henüz yaşamın vazgeçilmez bir öğesi değildi ve böylesine önemli bir olay kısa bir zaman sonra gündemden kayıp gitti. Bu olayın ardından yayınladığı bilimsel makalede Tesla, Colarado'daki laboratuarında dünya dışından gelen sinyaller aldığını iddia etti.

1900'de New York'a dönerek, Long Island adasında "Kablosuz Dünya iletişim Kulesi" Nis inşa etmeye başladı. Gereken 150.000 doları finansör J. Pierpont Morgan sağlamıştı, çok daha sonralarda Morgan'ın bu parayı telefon ve telgraf hisselerinin %51'inin kendisine tahsis edilmesi kaydıyla verdiği öğrenilecekti. Tesla dünya çapında bir iletişim düşlüyor, resimler, mesajlar, meteorolojik uyarı sistemleri, borsa sistemleri iletişimi düşlüyordu. Kısacası günümüzün İnternet dünyasını tasarlıyordu. Bu sırada türbinlerle ve diğer deneylerle ilgili çalışmaları da zarar görmeye başladı. Gereken fonları bulamıyor ve fikirleri kağıtta kalıyordu. Fikirleri çalınıyor, yanında çalışan mühendisler elde ettikleri ipuçlarını yanlarında götürerek işten ayrılıyorlardı. 1915'te Tesla, Nobel Ödülü'nü Edison ile paylaşınca büyük hayal kırıklığına uğradı; bunun hatalı bir karar olduğuna inanıyordu. Üstüne üstlük 1917'de Edison Madalyası ile onurlandırıldı ve kendisine en üst derece olan Amerikan Elektrik Mühendisleri şeref üyeliği verildi. Tesla'nın çok az dostu vardı. Özellikle de Robert öndenvood Johnson, Mark Twain ve Francis Marion Craıvford gibi yazarlar yakın dostlarıydı. Para konusunda çok yeteneksizdi hatta tuhaftı; büyük sıkıntılara düşüyor ve parası hemen bitiyordu. Buna karşın emsalsiz bir bilimsel sezgiye sahipti, hipotezlerini ve düşüncelerini gerçekleştirebilme yeteneği sanki ilahi bir armağandı. Sürekli geleceği düşlüyor ve kendisiyle yapılan röportajlarda gelecekle ilgili kehanetlerde bulunuyordu. Bunların arasında dünya dışı hayatla iletişim, dünyayı bir elma gibi ikiye ayrılabileceği uyarısı ve 400 km uzaklıktan 10000 uçağı yok edebilecek bir ölüm ışını projesi bulunuyordu.

Dehasının en parlak dönemi, iki büyük savaşa ve peş peşe gelen ekonomik krizlere rastlamıştı. Nicola Tesla, 7 Ocak 1943'te 87 yaşında öldü, New Yorker Oteli'ndeki harap bir odada beş parasız yaşıyor ve odasını bir sürü güvercinle paylaşırken sadece çok yakın birkaç dostu ile görüşüyordu. Gelişen endüstri çoktan beri ona sırtını dönmüştü. Bilimsel komün, kapıları kapatırken, dışarıda garip görüşleri olan bir adam imajını bırakmıştı. Kamuoyu için bilinmeyen biriydi ve bazıları için hayalci, gerçek ötesinde yaşayan ve sadece sansasyonel basının kullandığı biriydi. 1940'ta ilk kez Max Fleiscer tarafından yayınlanan çizgi roman "Süperman"de dünyayı ölüm ışınlarına boğan elektromanyetikçi çılgın bilim adamına Tesla adı konmuştu. Bunlar nasıl olabildi? Kusurları ve eksiklikleri ne olursa olsun, zaman zaman yolundan sapmış dahi olsa, Tesla bunları hak etmemişti. Günümüzde yaşasaydı yine böyle olur muydu? Bu, cevabı çok güç bir soru; çünkü bilim mafyası tutuculuğunu hâlâ sürdürüyor.
Tarih kitaplarının, biyografi yazarlarının ve ansiklopedilerin yazdıklarına göre öncelikle bilinmesi gereken reddedilmez gerçek, Tesla bir işadamı olarak büyük hatalar yapmıştır. Çok başarılı insanların çok zeki olmadıkları bilinen bir gerçektir ama zirveye ulaşma oyununu iyi oynarlar. Tesla bilimin saf havarisiydi ve bazı bilim dallarının karşısındaydı. işinin gerektirdiği anlaşmaları veya girişmeleri ilgi alanına girmediği için yapmıyor ya da kendince hesaplar yaparak en kötü kararlan veriyordu. Örneğin Westinghous ile imzaladığı anlaşma onu Amerika'nın en zengin adamlarından biri yapabilirdi. Fakat George Westinghouse ona şirket kurmanın gelecekte tehlikeli olacağını ama daha önemlisi böyle bir anlaşmanın kendini de zora sokacağını söyleyince, Tesla anlaşmayı bir jest olarak yırttı, bunu dostluk göstergesi olarak algıladı. Westinghouse ile görüşmesini yeterli görüyordu ama sonuç istediği gibi olmadı. Ticaret başka bir oyundu. Oysa Tesla bir çılgın olarak bilinse dahi, en azından lüks içinde ölebilirdi. Birçok tarihçiye ve iş çevresine göre ayıplar her ne kadar Tesla'nın omuzlarına yüklense de, işin içinde başka bir oyun vardı. ABD hükümeti büyük iş çevrelerini elde tutabilmek için mucitlerle gizli anlaşmalar yapıyor ve kontrolü sağlamayı amaçlıyordu ama Tesla tüm dehasına rağmen burada da yoktu. Ona komplo kuranlar listesinin başında yer alan en büyük şüpheli Thomas Edison'du. Edison eski çalışanından nefret ediyordu. Westinghouse dahi Tesla'ya karşı sürdürülen kampanyadan etkilenmişti ama öncelerde onun sıra dışı düşüncelerini dinlemekle yetindi. Fakat Tesla'nın elektrik enerjisini bedava dağıtmak düşüncesini öğrenince çok kızdı; bu düşünce kapitalist işadamı için tam bir kabustu. Hemen maddi onunla ilişkiyi kesti. Onun gibi çok önemli bir işadamının bu davranışı somut bir örnek oldu. Artık ABD'nin ya da dünyanın hiçbir yerinde Tesla'ya para sağlayacak bir kuruluş veya işadamı kolay kolay çıkmazdı. Çünkü Tesla para babalarını kızdırmış ve kara listede yerini almıştı. Sürekli hükümet tarafından kontrol ediliyor ve çok önemli işler yapması da sağlanıyordu, fakat Tesla olanları far-ketmiş ve kırılmıştı. Son derece duyarlı bir insan olan Tesla, tüm çalışmalarını terk edecek ve kısa süre sonra da yaşama veda edecekti. Böylece para, zekayı bir kez daha nakavt edecekti. Son yıllarda FBI' ın tecavüzüne de uğradı. Sahip olduğu her şeye, laboratuarına, aygıtlarına, tüm evraklarına, dosyalarına el konuldu. Bu işlem yasadışıydı çünkü "Yabancılar Mülk Edinme Yasası" ona karşı işletilmişti. Oysa Tesla, 1891'den beri Amerikan vatandaşıydı.
Sonrası da gariptir; Tesla'nın çalışmalarının Ulusal Güvenlik'le doğrudan hiçbir bağı yoktu ama FBI, 1943'e kadar bu gerekçeyle herzeyi saklı tuttu, sonra da unutuldu. 1957'de Ruslar'ın Tesla teknolojisine dayanarak deneyler yaptığı rapor edilince, dosyalar yine gündeme geldi. Bu kez işin içinde Pentagon da bulunuyordu, "Çok Gizli" başlığı altında, HAARP projesi geliştirildi. Bu mega projenin temelinde işte bu olay yatıyordu. Aslında HAARP’ın amacı başkaydı, tüm iletişimin kontrolü, hatta kitlesel düşüncenin denetlenmesi amaçlanıyordu.
Bir diğer yaklaşım, Tesla'nın saygınlığını yitirmesi ve çalışmalarının dışlanması sebebiyle içine düştüğü yıkımdan sonra herzeyi kendi eliyle yok ettiğidir. Kablosuz enerji iletimi inanılmaz bir buluştu, dünya çok farklı olabilirdi. Son yıllarında "Ölüm ışımı"ndan ve dünya dışı bir uygarlıktan sürekli olarak söz etmesi nedeniyle, çıldırdığını ve herzeyi yaktığını iddia edenlerde vardı. Nicola Tesla yaşadığı sürece, Albert Einstein'ın çalışmalarını ve kuramlarını asla kabul etmedi. Einstein'ı belirsiz ve anlaşılmaz buluyordu. Bu da aleyhine olmuştu. Einstein, gibi bir devi redde bilmek sadece ona özgü bir şeydi.
Modern bilimsel dünyada Tesla'nın bedava elektrik dağıtma fikri geçerli değil. Dünya dışı bir uygarlıktan da -bildiğimiz kadarıyla henüz mesaj gelmiyor ve Einstein'ın kuramı hâlâ geçerli. Belki Tesla'nın anlaşılabilmesi için vakit henüz erken..
Tesla'nın ölümünden kısa bir zaman sonra radyonun mucidinin Guglielmo Marconi değil Nicola Tesla olduğu da resmen kabul edildi. Aynı paralelde floresant ampulün, X ışınının ve vakum tüpünün mucidi de oydu. Tarih kitapları onu hatırlamıyorlar ve yazmıyorlar; dünyanın hemen tamamı hâlâ radyoyu Marconi'nin bulduğunu sanıyor. Bugün bu gerçeklerin ortaya çıkması "Bilgi Çağı" sayesindedir. Ölümünden sonra Nobel Ödül Kurulu bir açıklama yaptı; "Dünya çizgi dışı bir zekayı kaybetti; onun açtığı yol modern dünyanın teknolojik gelişimini sağlayacaktır."

DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.

Üye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.

Üye Ol Şimdi Değil





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Blackened_61 -- 24 Mart 2011; 19:53:56 >

B
14 yıl
Yüzbaşı
Konu Sahibi

quote:

Orijinalden alıntı: cemox35


quote:

Orijinalden alıntı: cemox35

haarp modernize edildi.haarp 400 ile 1 1000kg arası değişen kablo,alimünyum ve titanyum tak-sök dizayn parçaları bulunan,200 metre kadar kablosu olan,basit bir sistem.ama işlevi büyükmesela 1999 depremindede bu yeni modernize edilmiş sistem kullanıldı.deprem oalyından sonra yaşanan aşırı yüklenmeye dayalı patlama ile dağılan parçalar birkaç saatte hemen temizlendi.sizin koyduğunuz fotoda 5000 metrekaralik bir araziye kurulu .ve yüksekliği 15 metre olan antencik ve tutuculardan oluşuyor.o sistem patlasa değil birkaç saat 1 haftada zor temizlenirdi.

ayrıca haarp 2012de de kulalnılabilir.şu norveçin yaptığı sığınakları düşünürsek dünyanın efendileri dünya nüfusunu aazaltma ve buna bağlı amaçlarını daha hızlı bitirme peşindeler.abd-çin arası okyanus dış kesitinde kulalnılsa ve sonuç 1999 ve 2011 depremleri gibi olursa oluşacak tsunaminin boyutlarını düşünmek bile dehşet verici.1-2 km boyutundaki tsunami saatte 2bin km gibi bir hızla asyayı yutar.avustrulyayaı yutar.avrupayı yutar.afrikanın batısını yutar.abdyi komple yutar.türkiye ve ortadoğunun bir kısmını yutar.batı rusyaayakta kalır.ama bu olay olacak olursa dünya nüfusu türkiye nüfusu kadar kalır.dünyanın efendilerine hem tüm dünya hemde bir avuç avuç insan kalır.

işallah düşündüğüm gibi olmaz.

sıcak sıcak gizli gizli haarp resimleri;
< Resime gitmek için tıklayın >
< Resime gitmek için tıklayın >
< Resime gitmek için tıklayın >




Videoyu izlemek için tıklayınız



Bu mesaja 1 cevap geldi.
F
14 yıl
Yarbay

Bir kaç gündür çok ilgimi çeken bir konu bilgili olanlar bilgilendirirse sevinirim :)


Bu mesaja 1 cevap geldi.
N
14 yıl
Yarbay

Konu dışı özele açsaydın keşke . Bir süreden sonra cıvıklaşıyor iyice . Diğer konuda oldugu gibi


Bu mesaja 2 cevap geldi.
B
14 yıl
Yüzbaşı
Konu Sahibi

quote:

Orijinalden alıntı: devil_123

Konu dışı özele açsaydın keşke . Bir süreden sonra cıvıklaşıyor iyice . Diğer konuda oldugu gibi


Orada piramid yüzünden saptı konu. Bütün herkes gördüğü piramidi koydu resim olarak.



S
14 yıl
Yüzbaşı

Bence öncelikle bu ve daha pekçok benzeri dahiyane fikrin mucidi Nikola Tesla hakkında konuşalım da konunun temelini bilinsin. İnanıyorum öğreneceğimiz çok şey olacak. Konunun yine amacından çıkmaması için arkadaşların da dediği gibi özele açılırsa daha iyi olur.





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi superminator -- 23 Mart 2011; 22:48:59 >
Bu mesaja 2 cevap geldi.
T
14 yıl
Binbaşı

Konu, konu dışı özele taşınırsa daha iyi olur.


quote:

NASA nin gizli Mavi Isin Projesi "Project Bluebeam"

Bu Proje, yeni cag inancini oturtabilmek icin dört farkli basmaklardan olusmaktadir.Unutmamaliyizki yeni cag inanci kurulmak istenen "Yeni Dünya Hükümeti"nin temelini olusturmakta ve bu inanc haricinde "Yeni Dünya Düzeni"nin kurulmasina izin vermemektedir!Sunu tekrar edeyim: Yeni cag dini/inanci olmadan "Yeni Dünya Düzeni"ni kurmak imkansizdir.Bu nedenle "Blue Beam Project" bu projenin en önemli temel taslarindan biridir ve bu nedenle simdiye gizli kalmistir. Bilginin disari sizmasini 1994 te Serge Monast isimli ZICK ZACK FRANSA uyesi gazeteci kardesimiz saglamistir.

Planli Depremler ve Hileli "Buluslar":
Bu projenin ilk ayaginda bircok arkeolojik bilginin cökertilmesi ile ilgilidir. Olay dünyanin belirli yerlerinde yapay olarak olusturulan depremler ve akabinde ortaya cikacak olan arkeolojik yeni buluslar sayesinde GUYA bugüne kadar ögrenilmis veya ögretilmis dinsel/ilahi bilgilerin hatalarini ve yanlis anlasilmis olduklarini gözler önüne serecek. Bulunan tüm bilgiler ülkelerin dinlerini yüzyillardir yanlis anlasildigini ortaya koyacak!
Psikolojik hazirliklar coktan filmler sayesinde baslatildi. Bunun ilk örnegi "2001: A Space Odyssey", akabinde "Star Trek" serisi ve "Kurtulus Günü" filmi. Tüm bu filmler uzaydan gelen bir ET saldirisini ve tüm dünya halklarinin ve ordularinin birlestigi bir ani betimlemektedirler. En son film serisi "Jurrasic Park" evrim teorisini tekrar mikroskop altina almakta ve Tanrinin sözlerini yalanlamaktadir.

Hileli Buluslar:Ilk basmakta anlanmasi gereken en önemli husulardan biriside, olusacak planli depremlerin bilim adamlari ve arkeologlar tarafindan gömülü oldugu iddia edilen gizliliklerin oldugu bölgelerde gerceklesecek olmasi, yani kalintilarin orada oldugu zaten tahmin ediliyordu ve deprem sayesinde hepsinin yeniden gün isigina cikmasi saglanacak. Bulunan yeni antik bilgiler özellikle Hristiyanlik ve Müslümanlik inancinin temellerini cökertecek nitelikte ipuclari sunacak. Bunu yapabilmek icin antik doneme ait bazi hatali kanitlar yenileri ile karsilastirilarak uluslara dinlerini yanlis anladiklari gösterilecek.

Gökteki devasa "Uzay Show"u: Projenin ikinci ayagi devasa bir üc boyutlu göksel showdan ibaret. Show Optik Holgramlar, lazer görüntüler ve sonik seslendirmeler (dogrudan kafanizin icine konusulabilme teknolojisi) iceriyor. Lazer gösterimli ve degisimli hologramlar dünyanin her bölgesinde ülkeye ve onlarin inanclarina bagli olarak farkli sekilde hareket edecekler. Yeni Tanri´nin sesi her dilde ve lehcede dogrudan kisilerin kafasinin icine (telepati gibi) gelecek. Bunu anlayabilmek icin cesitli gizli örgütlerin yaklasik 30 senedir yaptiklari arastirmalari incelemeliyiz. Sovyetler ileri teknoloji bir islemciyi mükemmellestirdiler ve hatta ihrac ettiler. Islemcinin haznesine simdiye kadar insan beyni ve vücudu üzerine yaptiklari anatomik, elektromekanik kompozisyon, kimyasal ve biyolojik yapilanma bilgilerini parcalar halinde yüklediler. Bu islemciler serisi tüm insan dilleri, kültürleri ve bunlara bagli anlamlarla yüklendirildiler. Sovyetler ilk olarak islemcilerini primitif programlarla yüklemeye basladilar, en baslarda yeni Mesih programi ile.
Görünüse göre Sovyetler yani Yeni Dünya Düzeni Zion hedefinin SOSYAL emperyalist kanadi, kullandiklara metodlara ayni zamanda insanlarin ve topluluklarin beyin dalgalarini hedefleyerek ister tek kisi ister bir ulus, istenilen yeni sisteme veya diktatörlüge uymak istemeyen kisilerin beyinlerine "intihar" tesvikli farkli beyin dalgalari yollayarak tehdit unsur eden kisileri ortadan kaldirmayi planlamaktadirlar.

Ikinci ayagin iki farkli bakis acisi vardir.Ilk öncelikle "Uzay Show"u. Bu show neyden dolayi kaynaklanacak? Dinlerin cökmesine az kala, verilmis olan kehanetlere bagli olarak es zamanli yapilacak. Gösteri uydulardan, sodyum bazli bir ekran üzerinde yerden yaklasik 90Km yukarida gerceklesecek. Günümüzde halen arada bir testlerini görüyor fakat bunlari UFO gözlemlemesi olarak kayitlara geciyoruz!
Cok profesyonelce hazirlanmis bu show sonucunda yeni Mesih tanitilacak ve yeni dünya inancina adapte edilecek. Gereginden cok gercekler ortaya atilacagi icin kimsenin karsi cikma firsati olamayacak. "Hatta en bilgeler dahi kandirilacak".
Projenin en can alici araclarindan biri ise "Tractor Beams" (Emici Isinlar). Bu sayede belirli insan gruplari göge cekilerek sanki Tanrinin evine gidiyorlarmis gibi bir görüntü yaratilacak. Bu teknolojinin testleri kücük gri uzaylilar tarafindan yapildigi savunulan kacirilma olaylarinda sikca yapilmakta idi. (Kücük griler 24.yuzyildan bu zaman duzlemine gonderilmis domuz-insan-kurbaga ve maymun organizmasi ayrica bioelektronik cihazlarla butunlestirilmis sibernetik robotlardir). Hesaplanmis olan, Yeni inanca ve Mesihe karsi olacak ayaklanmalar ve akabinde gerceklesecek kutsal savaslar cok büyük, dünya üzerinde görülmemis bir insan kaybina neden olacak.Mavi Isin Projesi 2000 yillik kadim kehanetleri evrensel bir tamamlanis olarak ortaya koyacak. Prensip olarak gökyüzü bir Film ekrani olarak kullanilacak ve jeostasyoner uydular sayesinde dünyanin dört kösesine es zamanli, her dilde ve lehcede yayin yapilacak.
Bilgisayarlar tüm showu uydulardaki yüklü programlar sayesinde koordine edecek. Holografik görüntüler neredeyse ayni ELF, VLF ve LF beyin sinyallerine bagli olarak görsel ve isitsel olacak, ayni zamandada sanki bir optik fenomenmis hissi uyandiracak. Özellikle, her ülkeye kendi kültürüne ve inancina bagli olan görüntüler ve akustik sinyaller verilecek. Dünyanin hicbir kösesi es gecilmeyecek! Sanki uzayin derinliklerinden geliyormuscasina verilen görüntü ve sesler, bircok mesih bekleyen din gruplarini ve tarikatlari cok etkileyecek ve sanki bekledikleri mesih en sonunda gelmiscesine bir düsünce uyandiracak.
Ardindan Isa, Muhammed, Buda, Krishna v.b. görüntüleri aciklanmis olan ilahi ve mistik gerceklerden sonra ic ice kayarak bir bütünü olusturacak. Ancak bu yeni gelmis olan Tanri esasinda "Antichrist" denen yalanci peygamber olacak ve kadim anlatimlarin yanlis anlasildigini bu nedenle kardesin kardesi vurdugunu, uluslarin uluslara savas actigini belirtip artik eski dinlerin yok edilmesi gerektigini ve yeni bir inanisa gecilmesinin vakti geldigini söyleyecek. Bu yeni inanis tabiki Yeni Dünya Düzenin inanci olacak!

Tabiki bu mükemmel hazirlanmis plan dünya üzerinde devasa bir düzensizlik yaratacak, ülkeler bribirlerine düsecek, herkes birbirini ögretileri icin suclayacak, din ugruna akmis olan milyonlarca dolarin hesabi yapilacak. Ayrica, tüm bunlarin gerceklestigi sirada tüm dünyada politik anarsi ve dogal afetlerden olusan zararlarin gerceklestigi bir an olacak.
Hatta Birlesmis Milletler yeni dünya dininin tanitimi icin Bethooven´in 9.senfonin neseye sarki isimli müzigini kullanmayi planliyorlardi.(AVRUPA BIRLIGI marsi )Egerki bu uzay showunu yildiz savaslari programi ile bir araya getirirsek karsimiza su sonuc cikiyor: uzun süredir ürelerinde calisilmis olan elektromanyetik radyasyon ve hipnotizma!
1974´te arastirmaci G.F. Shapits yaptigi arastirmalrin birini anlatirken; "Arastirmalara göre hipnotizörün kullandigi kelimeler elektromanyetik enerjiye cevrilebilir ve bu enerji dogrudan insan beyninin bilinc altina, sahsin bilgisi veya herhangi bir araca bagli olmadan yerlestirilebilir ve sahsin bu iletiyi bilincli bir sekilde kontrol veya bloke etme imkani yoktur! Bu sayede sahsin kisisel kontrolü elinden alinabilir ve özgür iradesi bastirilabilir. (Gercek Zombiler!)

Medyomluk fenomeni ile ugrasanlarin bu bilgileri daha iyi incelemeleri tavsiye olunur! Bircok, kendini "Channeler" olarak tanitan kisiler bu aciklamalardan sonra bir daha yayin yapmamislardi. Cünkü bircogunun mesajlarinin birbirine cok benzedigi ortaya cikti. Channeling olarak gelen mesajlarin icerigi ve kaynagi gercekten cok ciddi bir sekilde incelenmeli ve ayrica mesajlarin Yeni Dünya Düzenine faydali olup olmadigi göz önünde bulundurulmalidir.

The Sydney Morning gazetesinin 21.Mart.1983 yayinladigi haberde, Sovyetlerin insan aklini ele gecirmeye calistiklarina dair yayinladigi haber etrafa korku salmisti. Yazilan haber eski olmasina ragmen Sovyetlerin bu teknolojiyi ne kadar zamandir gelistirdigine dair önemli bir isik tutyor. Sovyetlerin kullandigi islemciler daha önce belirttigimiz gibi dünya dilleri, lehceleri ve anlamlari ile yükleniyor ve objektif programlarla birbirlerine baglaniyordu. Ancak biz artik Sovyetlerden bahsetmiyoruz! Bahsettigimiz sey "Birlesmis Milletler", yeni dünya düzeninin organik islemcilerini halen gerekli bilgilerle yüklüyorlar.

Köse yazisini yazan editör, haberin es gecilmeyecek kadar önemli oldugunu belirtiyordu. Sanirim bu mega-akil-kontrol-programini yapanlar bu programi farkinda olmadan bir organizasyona satip tüm insaligin kölelesmesini saglayabilecek bir temel yarattiklarini göremiyorlardi. Sadece 1983 ten günümüze bu programin ne kadar gelistirilmis olabilecegini bir hayal edin!
Yapay Düsünce ve IletisimAsiri ilerlemis olan teknikler bizleri Mavi Isin Projesinin ücüncü basamagina dogru götürüyor.
Proje telepatik ve elektronik olarak güclendirilmis cift-yönlü iletisim metodu ile ELF, VLF ve LF dalgalari her kisiye ulasacak ve akillarinda sanki tanrilari onlara dogrudan ruhlarinin derinliginden konusuyormuscasina ikna edici bir his yaratacak. Bu dalgalar uydulardaki islemciler tarafindan su ana kadar dünyadaki her insani, onun dini, dili ve kültürü hakkinda topladigi bilgilerle etkileyecek. Dalgalar dogal düsüncelere yatay olarak isleyip "yaniltici yapay düsünceler" dedigimiz olayi yaratacak.

Bu tip teknoloji 1970, 1980 ve 1990 larda insan beyni üzerine yapilan arastirmalarda beynin tipki bir bilgisayar gibi calistirilabilecegine ve nasil manipule edilebilecegini göstermektedir. Bilgi yüklenir, isleme konulur, integre edilir ve verilen karsiliga görede sistem programlanir. Akil Kontrolörleri bilgileri tipki ayni yolla ellerindeki islemciler sayesinde gramer degisikligi yolu ile manipule etmektedirler. Ocak 1991 de, Arizona Üniversitesinde sunulan "The NATO Advanced Research Workshop on Current and Emergent Phenomena and Biomolecular Systems" konferansi ne icindi? Sunun icin: bilim adamlari, bilinmeyen kaynaklar tarfindan finanse edilen arastirmalarinin yanlis ellerde potansiyel birer silah olarak kullanilabilecegi hususunda uyarilmak istenmisti.
Buluslari sayesinde ABD coktan körlerin tekrar görmesini, sagirlarin tekrar duymasini ve felclilerin tekrar yürümelerini saglayan iletisim aygitlari üretmisti. Aygitlar kurtulusu olmadigi belirtilen hastalari agrisiz ve nestersiz sekilde iyilestirebilme özelligine sahip. Bu yazdiklarim Bilim-Kurgu degil "gercek"! Bu yeni iletisim aygitlari insan beynine ve nörolojik sistemlerine ULF frekanstaki radyasyon dalgalari ile yeni bir bakis acisi ile bakmamizi sagliyor. Bu aygitlarin bazilari CIA ve FBI tarafindan suan kullanimda. Ancak bu aygitlar asla hastalari iyilestirmek icin kullanilmayacak cünkü bu Seytan cagi düzeni icin uygulanan ajandaya ve onun kuklalari olan ABD hükümetine aykiri.Yurt icinde, bu yeni aygitlar, yeni dünya düzenine karsi grup veya kisiler üzerinde kullanilarak iskence ve suikast ile ortadan kaldirilmalari saglaniyor.
Sistem "Manchurian Adaylari" yaratiyor. Halk kimin terörist veya iyi oldugu konusunda manipule ediliyor. Bu sistem sayesinde yeni bir "köle" halk tipi yaratiliyor. Uluslararasi denemler ele gecirilmis ve beyni yikanmis kisiler tarafindan ABD, Kanada, Ingiltere, Avustruralya, Almanya, Finlandiya ve Fransada yürütülüyor. Ayrica, Ingiliz Bilisimci Bilimadamlarinin akil almaz intihar serileri ve ölenlerin American Ordusuna olan baglantilari cok ilgi cekicidir.

Simdi karsimiza cikan soru su: herhangi bir hükümet, kurum ve sirket bu tip korkunc teknolojileri insanliga karsi gercekten ve bilerek kullanabilirlermi? Cevap, tabiki EVET!

Hükümet ajanlari ve bunlara bagli olan sirketler yeni dünya düzenini kurmak ve halki tamamiyle kontrol edebilmek icin gereken her türlü yola basvurmaktan kacinmamaktadirlar. Neden sorusuna gelince: Sadece bir sey icin, egerki halk korkunc eylemlerle korkutulur ve güvenliklerinin tehlikede oldugu hissi verilirse, halk sizi yeni koyacaginiz "fasist kanunlara" karsi desteklemekten baska bir sey yapamaz. Bu yolla halk silahsizlandirilir, tüm kisisel bilgileri ele gecirilir ve halka tüm bunlarin sadece güvenlikleri icin oldugu söylenerek kandirilirlar. Ikinci olarak, onlarca yillik politikanin ve sosyal yasamin bugünkü hali ile yeni sisteme adapte olamayacagindan dolayi yeni ve alternatif ideolojiler ile degistirilmesi önerilir. Tabiki alternatif sistem coktan planlamistir! Bu yeni alternatif sistemin adi Yeni Dünya Düzenidir ("New World order") ve halkin güvenligi ile gönülden hicbir iliskisi yoktur.
George Bush bir röportajinda "Dudaklarimi okuyun: korku herzaman güclü elitler tarafindan halki kontrol altinda tutmak ve yönetmekicin kullanilmistir" demisti.

Seytan in yandaslarina ogrettigi "böl ve yönet" sistemi küresel bir sekilde uygulanmakta ve her kisiyi güvenliginin risk altinda olduguna ve etrafindaki herkesi potansiyel bir suclu olabilecegine dair inandirmaktadir. Tabiki bu tamamiyle "akil kontrölüdür"!
MAvi Isin projesinin derinlerine inebilmek icin psikolog James V. McConnel in 1970te yayinladigi aciklamaya bir göz atmaliyiz. Demistiki: "Kisiler algi yeteneklerinin uyusturucu hipnotizma ve cevresel manipulasyon sayesinde bir "ödül veya ceza" sistemi altinda neredeyse tamamiyle kontrol altina alinabilir. Bu sayede halk pozitif bir beyin yikama yöntemi ile dramatik ve cok hizli bir kisisel ve karakteristik evrime ugratilabilir.

Baska bir psikolog, bir aciklamasinda: "Bizler dogumumuzdan itibaren toplum ne istiyorsa yapmak icin egitilmekteyiz! Aslinda kendimizin ne yapmak istediginin bir anlami veya önemi yoktur. Bunun sebebi elitlerin ellerinde bu teknolojiyi barindiriyor olmalaridir. Kimseye kendi öz kisiliklerini gelistirme hakki taninamaz!" Bu aciklama ve fikirler cok önemli bir temel teskil etmektedir, cünkü bu temeller bugün birlesmis milletler tarafindan kullanilmaktadir ve kimsenin kendi öz kisiligini kesfetmesine izin vermez. Aslinda kimsenin kisiliginin sirf toplum kendisini anti-sosyal görüyor diye degistirmesine dair bir düsünceye kapilmasina gerek yoktur. Her birey yeni bir kisilige bürünme veya bürünmeme haklari olduguna dair bir dilemmadadir. Haklar hayal ürünü kavramlardir! Böyle bir hakkin varligi üzerine tartisilamaz bile.
Bu aciklamalardaki önemli husus, yenin dünya düzeninin suanki sosyal sistem üzerine oturtulacagidir. Yani eski inanislar artik "eski ve yanlis" olarak nitelendirilecek ve insanlar yeni inanisa davet edilecek. Halen eski inanisa bagli olan kisiler ise yeni inanisa gecmis olan toplum tarafindan dislanmaya baslanacaklari icin yavas yavas degisime ayak uydurmaya baslayacaklar. Yeni inanisa gecmis olanlar ise aslinda sadece yeni dünya düzenine gercekleri bilmeden destek olmus olacaklar.
Bu simdiye kadar tasarlanmis en büyük "Akil Kontrölü" projesi olabilirmi?NASA nin Mavi Isin Projesi, yeni Dünya Düzeni´nin en öncelikli görevidir. Sizlere bu bilgileri es gecip kenara itmeden evvel dikkatlice okumanizi ve arastirmanizi tavsiye ediyorum.
Gösterilen raporlari dahada incelersek, akil kontrölü operasyonlari icin kullanilan ve Pasenda/Kaliforniyada yerlestirilmis olan insan sinir sistemi ile ayni frekansta yayin yapan bir sinyal sisteminin Loral Electro-Optical isimli firma tarafindan dikilmis oldugunu buluyoruz. Loral firmasi ABD ordusunun savunma sistemleri icin anlastigi en önemli firmalarindan biridir. ABD Hava Komutanligindan General Leonard Perez, Loral firmasina düsman askerlirinin akillarina mesajlar yerlestirip kendi "super askerlerini" düsman hattina rahatca sokabilmek icin gelistirilmesini istedigi bir teknolojiyi arastirmalari icin bir siparis vermisti. Gelistirilen cihaz elektromanyetik radyasyon yaratarak gigahertz frekansinda ELF (extreme low frequency) modulasyonu olusturuyordu. Cihaz uzak mesafeden insanlara psikolojik ve fiziksel iskence yapma amaci ile yapilmisti.

Bu tarz silahlarin 1970lerde Greenham Common hava üssünden bir ingiliz bayana karsi uygulandigina dair dava acilmisti. Silahin gönderdigi isinyaller dogrudan isitme sinirlerini etkiliyor ve kisinin kendi düsüncelerini dahi duyma yetisini yok ediyordu.

Bu tip ELF teknolojileri bircok Amerikan savunma bölümü tarafindan kamuya sunulmustu. En önemlilerinden birkaci "The Electromagnetic Spectrum and Low Intensity Conflict" Yüzbasi Paul E. Tyler tarafindan yazilmis; Albay David G. Dean tarafindan yazilan "Low Intensity Conflict and Modern Technology Edict" koleksiyonuna eklenmisti. Makaleler 1984te iletilmis ve 1986 dada Alabama Hava Üniversitesi tarafindan yayimlanmisti. Baska bir microdalga cihazi ile ise sesli sinyaller dogrudan belirli kisileri hedefliyebiliryordu ve etraftaki diger insanlari etkilemiyordu. Teknoloji oldukca basit ve hatta trafik polislerinin radar aletlerinin modifikasyonu ile yapilabilmesi mümkün. Cihazin ürettigi microdalga ses sinyalleri dogrudan beyine ulasiyor. Iste böylelikle Mavi Isin projesine geri dönüyoruz. Bilinc altini etkileyen cift yönlü, sesli ve görüntülü uzay showunda kullanilacak olan teknolojide iste bu tarz bir teknoloji.

Nobel ödüllü Dr. Robert O. Becker "The Body Electric" isimli kitabinda 1960 larin baslarinda Allen Frie ve 1973 te Walter Reed Ordu Arastirma Enstitüsünde DR. Joseph C. Sharp tarafindan yapilan bir dizi testler gerceklestirmislerdi. Testler sirasinda kapali bir odada bulunan kisinin beynine kelimeler titresimlere dönüstürülüp microdalga sinyallerle isinlaniyordu ve alinan sonuclarda sesler cok net anlasilabiliyordu. Dr. Becker sonuc olarak böyle bir cihazin, teshis edilemeden gizli operasyonlari yönetme, hedef kisileri sadece kendisinin duyabildigi sesler yüzünden cilgina cevirme ve suikastcilari dogrudan programlamak gibi görevlerde kullanilabilecegini aciklamsiti.

Simdi bir düsününkü bir anda herkes mesihinin sesini uzaydan konusurken icinde duyuyor ve dinci fanatiklere talimatlar aliyor. Bu sayede tüm dünya üzerinde simdiye kadar görülmemis bir histeri ve panik yasanirdi. Hicbir polis gücü, hepsi bir araya gelseler bile böyle bir düzensizlikle bas edemezler. 1978 te James C. Lynn tarafindan yazilmis olan "Microwave Auditory Effect and Application" isimli kitap, microdalga ile nasil dogrudan beyine ses sinyalleri gönderilebilecegini aciklamisti. Bu teknoloji aslinda körlerin görmesini ve sagirlarin duymasini saglayabilirdi. Ancak bunun yerine bu teknoloji bir silah olarak dünya halkini kölelestirmek amaci ile kullanilmak üzere.

Allen Frie yazdigi bir raporda, kurbagalar üzerinde yapilan denemlerde, kalp atis frekanslarinin microdalga isinlarla sinkronize edilerek hizlandirilip yavaslatilabileceginin mümkün oldugunu bulmustu. Bu aciklama ayni zamanda insanlar üzerinde kalp krizine yol acabilecek bir bulus oldugunuda gösteriyor.

Yapilan gösterilerde UHF (Ultra High Frequency) elektromanyetik enerji isinlarinin kas hareketlerini önemli ölcüde etkiledigi gözlemlenmistir. Microdalgalar ayni zamanda insan derisinde yaniklar olusturabilir! Uyuturucu, bakteri ve zehirlenme etkilerinide iyilestirebilir veya insan beynini tümüyle etkileyebilir. Tüm bu etkiler 21. Eylül 1977 de CIA tarafindan Saglik ve Bilimsel Arastirmalar Instütüsünün alt Komitesine sunulmustu. O siralarda MK-Ultra programini yöneten Dr. Sidney Gottlieb CIA nin insan organizmasinin uzaktan elektronik tekniklerle aktif hale getirilme arastirmalarini destekleyecek teknikler bulmasi icin zorlandi. Bu, suan varolan bir teknoloji! Bu teknoloji en üst safhalarina getirldi ve suan yeryüzünde uzaydan her kisiye heryerde ulasabilecek kapasitede.

Eger bu akil kontrolü isleminde daha derinlere inersek, aletlerin ve teknolojilerin politikayi cok daha can alici bir sekilde etkilemis oldugunu görebiliriz. Michael Dukakis, 1988 de George Bush a karsi Demokratlar tarafinda mitinglerini veririken, halkin onun konusmalarini gereginden yüksek pozitif algilamasi ve Bush un secimleri kazanma sansini azaltmasi nedeni ile ona karsi microdalga isinlari kullanilmisti. Aciklamya göre Kitty Dukakis inde üzerinde kullanilmis olan bu isinlar onu neredeyse intiharin esigine getirmisti. Amerikanin politik arenasinda baskanliga dogru ilerliyen bir adayin böyle ailevi sorunlari olmasi onu kolayca yaristan alikoyabiliyordu.
Amerikan Ordusunun "Military Review" isimli dergisinin 1980 aralik sayisinda, Albay John B. Alexander "The New Mental Battlefield: Beam Me Up, Spock" isimli yazisi ile ellerindeki tekniklerin kapasitelerini aciga vurmustu. Yazdiklarinda:

"Cesitli örnekler islevin görüldügü alanlari göstermektedir. Enerjinin bir canlidan digerine aktarilmasi; iyilestirme veya hastaliklara neden olma yetisi belirli bir mesafeye kadar basarilabilir, ancak hastalik veya kaynagi belli olmayan bir ölümü sizdirabilme; telepatik davranis degisimi ve uzak hipnoz yetisi yaklasik 1000 kilometrelik uzakliklara kadar rapor edilmistir.

Telepatik hipnoz kullanimi büyük potensiyallere sahiptir. Bu özellikle ajanlar bilinclerinin derinlerinde programlanabilir ve bunun kesinlikle farkinda farkinda bile olamazlar. Filmlerdeki "Manchurian Adayi" aslinda aramizda yasamaktadir ve telefon yoluyla aktivasyonada ihtiyaci yoktur.Diger akildan-akila sizma teknikleride dikkate alinmaktadir.
Eger bu yeti mükemmelestirilebilirse, dogrudan düsünce transferi telepati yolu ile tek bir akildan veya bir akil grubundan, hedeflenmis kitleler üzerinde uygulanabilir. Olayin kusursuzluk faktörü, alicinin aklina yerlestirilmis olan düsüncelerin baska bir kaynaktan gelmis olabileceginin farkina varamamasidir. Hedef her kimse, düsüncelerin orjinal oldugunu düsünecektir.
Iste bu tam olarak üzerinde konustugumuz sey.

Mavi Isin Projesinin ücüncü ayagi "Telepatik Elektronik Cift-Yönlü Iletisim". Albay John Alexanderin yazisinin devami:

Egerki uydular yolu ile yapay düsünceler küresel bir sekilde iletilebilirse, tüm dünya üzerinde kesin bir akil kontrolü saglanabilir. Kisinin tek karsi gelme yolu düsüncelerinin arka planini sürekli sorgulayip bagli oldugu ideoloji veya dinsel inanclarina olan aykiriliklarini incelemkten gecer.

Sunu tekrar etmeliyim, günümüz televizyonu, reklamlar, modern egitim ve sayisiz sosyal baski sürekli olarak temel düsüncelerinize saldirmakta ve sizleri degisime zorlamakta olduklarini aklinizdan sakin cikarmayin. Albay Alexander in yazisindaki son sözleri söyle idi:
Burada sunulan teknoloji türleri bir cok kisi icin "sacma" olarak nitelendirilecektir cünkü bu bilgiler bu tip kisilerin hayati görüslerine uymamaktadir. Ancak bazi insanlar halen dünyanin bir tepsi gibi düz oldugunada inanmaktadirlar.

Simdi, bunun buradaki anlami cok önemli, cünkü bu teknolojilere inanmayacak olan insanlarin oldukca cok sayida olmasi mümkün veya bunlari bilim kurgu olarak nitelendirmeleride. Fakat bu kisiler nasil bir tehlike ile karsi karsiya olduklarinin farkinda bile degiller. Mesihin tanitildigi gece bu olaya hazirlanmamis kisiler kendilerini kurtarmakta gec kalmis olacaklar. Inanmadiklarindan dolayida hazirliksiz yakalanacaklar.

Elektronik yolu ile Evrensel Dogaüstü BaglamlarDördüncü ayakta evrensel dogaüstü baglamlar elektronik yolu ile gerceklestirilecek. Bu asama üc farkli yönlere ayrilmakta.
Ilk olarak insanoglu dünya disi bir uzayli irkin ülkelerinin büyük sehirlerinin saldirisina ugrayacagina dair aldatilacak ve bu yolla tüm ülkelerin nükleer silahlari ile karsi gelmesi icin hepsi provake edilecek. Tüm nükleer silahlar ateslendikten sonra Birlesmis Milletler Senatosu ateslemeden kisa bir süre sonra ülkelere füzelerini imha etmeleri icin cagri yapacak ve saldirinin olmadigini aciklayacak. Peki Birlesmis Milletler Senatosu saldiri olmadigini nereden bilmis olacak? Sahneyi kendileri kurduklari icin!

Ikinci olarak hristiyanlar, incile göre beklenen bir iblisin yaratacagi katliama karsi gelecek olan dünya disi bir irkin kendilerini kurtarmaya geleceklerine inandirilacaklar. Olayin amaci tüm yeni dünya düzenine karsi gelebilecek muhaliflerin tek seferde ortadan kaldirilmasi. Aslinda bu olay uzay showunun baslamasindan birkac saat sonra gerceklesecek.
Ücüncü olarak elektronik ve CINN teknolojilerinden olusan bir karisim yapilacak. Bu sefer kullanilan dalgalar optik fiberde, coaxial kablolarda (TV), elektrik ve telefon hatlarinda kisacasi her cihazda cinlerin gezmesini saglaycak. Cihazlardaki entegre devre cipleri zaten bunun icin hazir! Bu olayin amaci insanlari küresel bir sekilde seytani ruhlarla karsi karsiya getirip düzensizlik ve kaosa neden olmak. Insanlar bu yüzden psikolojik bunalimlara, intihar dalgalarina ve katliamlara varan düzensizliklere itilecek. Binlerce Yildiz gecesinin ardindan dünya halki yeni mesihi kabul etmek icin hazirlanmis olacak. Baris ve düzen ne pahasina olursa olsun yerine oturtulacak. Hatta özgürlüklerin kaybolmasi pahasina.

Nakitin ve bagimsizligin yokedilmesi.Dördüncü ayakta kullanilan teknikler eski Sovyetlerin komunizmi kabullendirmek icin kullandiklarinin aynisi olacak. Ayni teknik Birlesmis Milletler tarafindan yeni dünya dininin ve düzeninin oturtulmasi icinde kullanilacak. Bircok insan bu olaylarin ne zaman gerceklesecegini ve bin yildiz gecesinin tarihinin tam olarak nasil secilecegini soruyor.

Aldigimiz bircok raporlara dayali bilgilere göre, saniyoruzki tüm bunlar küresel bir ekonomik cöküsün ardindan baslayacak. Ancak tam bir ekonomik cöküs degil! Ancak nakit ve plastik paradan kutulmadan önce olusturulacak yeni bir "ara para birimini" kabullendirecek kadar bir cöküs. Ara para birimi herkesi ellerindeki nakiti bankalara yatirmaya zorlayacak ve bu sayede parasi olupta buna ihtiyaci olmayanlar bile yeni dünya düzenine karsi herhangi bir ayaklanmayi finanse edebilecek yetilerini kaybedecek. Nakit para sistemi yok olacak! Bu ilk isaretlerden biri.

Ancak küresel elektronik para sistemi oturtabilmek icin gelecekte parasi olacak olanlarin paralarini sadece elektronik olarak transfer etmelerine izin verilecek. Son yillara dogru neredeyse herkes elindeki nakitini tümüyle harcamis duruma getirilecek. Herkes sadece %100 konseyine bagli olarak yasamini sürdürebilecek. BAgimsizligi önlemek icin, yeni dünya düzeni zaten simdiden vahsi hayvanlara, kuslara, balilara v.b. microchipler yerlestirdi! Neden? Bu sayede yeni dünya düzenini kabul etmeyenlerin avlanmalari ve hayatta kalmalari engellenecek.
Egerki buna karsi gelirlerse, uydular tarafindan takip edilip bulunacaklar ve ya hapsedilecekler yada öldürülecekler.

Yeni dünya düzeni zaten ülkelerin kanunlarini degistirmekte ve bu sayede herkesi belirli yiyecek ve vitaminlere bagli birakmakta. Ayni zamanda dinsel ve psikiyatrik bozukluklari olanlarla ilgili kanunlarda degistirlmekte ve bu sayede sisteme karsi tehdit olabilecek sahislarin kimlikleri tespit edilmekte. Üreme bozuklugu olarak görülenler ölüm kamplarina yollanip organlari alinacak ve en yüksek ödeyenlere satilacaklar. Öldürülmeyenler ise ya köle gibi calistirilacak yada laboratuarlarda kobay olarak kullanilacak. Diktatörlügün amaci gezegendeki herkesi istisnasiz kontrol altina almaktir. Bu yüzden herkesi kontrol altinda tutabilmek icin heryerde izleme kameralari, infrared kamerlara v.b. gibiler suan monte edilmis durumda. 1940 ve 1950 lerin insanlari birbirlerine yardim edip yasamlarini kolaylastirmaya ve üretken bir hayat sürmeye calisirlardi!

Yeni teknoloji sadece insanlari izlemek kontrol altinda tutabilmek icin gelistirildi. Bu teknoloji belirli bir amac icin gelistirildi ve bu amaci görmezden gelerek veya farkina varmaktan kacinarak sadece kurulacak olan yeni dünya düzeni, DECCAL ile gelen yeni dünya dini ve yeni dünya hükümetini bir adim daha yaklastirmis olacaksiniz.
Eger göremezseniz, eger ögrenemezseniz, eger anlayamazsaniz, siz ve aileniz belkide arkadaslariniz sizler icin coktan hazirlanmis olan ocaklarda yakilmaya yollanacaksiniz. Bu ocaklar ve kamplar dünyanin heryerinde sizinle ugrasabilmek icin kuruldular. Tümüyle fasist polis ve F tipi cemaatler kontrolünde olan bir ülkede kimse güvende olamaz!!!

Bu raporu aciklayan Serge Monast kardesimiz aciklamadan birkac gün sonra kalp krizi gecirmis bir sekilde ölü bulundu.

Anlamak isteyenler icin:Nekadar ödeme zorunlulugu altinda oldugunuzu bir hesaplayin. Vergileriniz, sigortalariniz, faturalariniz. Bugün devlete isiniz düstügü zaman parmak izi veya fotograf birakmadan bir islem yapabiliyormusunuz? Istediginiz telefonu kullanabiliyormusunuz? Arabanizla isediginiz gibi ticaret yapabiliyormusunuz? Istediginiz gibi yurt disina cikabiliyormusnuz? Istediginiz yere ev kurabiliyormusunuz? Hadi araziyi aldiniz diyelim, evinizi istediginiz gibi insa ettirebiliyormusunuz? Aldiginiz yiyeceklerin, özelliklede hazir yiyeceklerin nereden geldigini gercekten biliyormusnuz? Ictiginiz suda neler oldugunu biliyormusunuz? Doktorunuzun size verdigi ilaclarin sizi gercekten iyilestirdigine inaniyormusunuz? Kanserin %100 caresinin olmadigina halen inaniyormusunuz? Size yapilan asilarin icerigini biliyormusunuz? Toplumun bir bireyimisiniz yoksa toplumdan bagimsiz birimisiniz? Bundan ne kadar eminsiniz? Ülkenizde kac tane cezaevi oldugunu ve kacinin bos oldugunu biliyormusunuz? Deniz suyundan su üretmeyi biliyormusunuz? Balik tutmayi ve olta kurmayi biliyormusunuz? Bitki yetistirmeyi biliyormusunuz? Örmeyi ve iplik yapmayi biliyormusunuz?
Codex Alimentraius un ne icin olusturuldugunu biliyormusunuz? Kopenhagdaki Küresel isinma antlasmasinin esas nedeninin bir dünya hükümeti kurmak oldugunu biliyormusnuz? Antlasmanin maddelerini okumus olan varmi?

Mademki bir akliniz var o zaman onu kullanmanin zamani artik geldide geciyor bile.


Mavi Işın Projesiyle ilgili bir video dikkatlice izleyin.
Videoyu izlemek için tıklayınız





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi The Shogun -- 23 Mart 2011; 23:02:29 >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
I
14 yıl
Yüzbaşı

T
14 yıl
Yarbay

Mesajım Bulunsun Dönücem Konuya


Bu mesaja 2 cevap geldi.
N
14 yıl
Yarbay

quote:

Orijinalden alıntı: TiredWarrioR

Mesajım Bulunsun Dönücem Konuya

hoşgeldin reyiz


Bu mesaja 1 cevap geldi.
1
14 yıl
Yüzbaşı

W
14 yıl
Binbaşı

< Resime gitmek için tıklayın >

< Resime gitmek için tıklayın >

< Resime gitmek için tıklayın >

ABD'den Rusya'ya HAARP Saldırısı

Hava sıcaklığının 40 derecede seyrettiği Rusya’da bilimadamları, boğucu yazdan ABD’yi sorumlu tutmaya başladı.
Hava sıcaklığının 40 derecede seyrettiği Rusya’da bilimadamları, boğucu yazdan ABD’yi sorumlu tutmaya başladı. Buna göre, ABD, HAARP sistemiyle iyonosferde güçlü dalga göndererek Rusya’yı kavuruyor. Komplo teorisi gibi duran bu iddia, ülkenin büyük gazetelerinden Komsomolskaya Pravda Gazetesi’nde enine boyuna ele alındı.


Rusya, gölgede 40 dereceye yaklaşan anormal çöl sıcaklarının ardında düşman eli aramaya başladı. Kavurucu sıcakların doğal olamayacak kadar uzun sürdüğünü dile getirmeye başlayan Rus fizikçiler, “ABD, bize gizli iklim silahı HAARP ile savaş açmış olabilir” görüşünü öne sürmeye başladı.
Sahra çölünü aratmayan Rusya’daki sıcak dalgasını inceleyen Komsomolskaya Pravda gazetesi, bir dizi uzmandan görüş alarak böyle bir ihtimalin bulunduğu sonucuna vardı. En büyük şüphe ise Pentagon’un kontrolünde 1997 yılından beri Alaska’da çalıştırılan yüksek frekans dalga yayıcı HAARP istasyonu üzerinde toplandı.
Tektonik silah
Moskova Devlet Üniversitesi MGU Fizik Fakültesi hocalarından Georgiy Vasilyev, ABD’nin çalıştırmakta olduğu Alaska’daki HAARP istasyonunu resmen jeofizik ve tektonik bir silah olarak tanımladı. Vasiliyev, şunları söyledi:
“Alaska’daki HAARP istasyonu tam güçle çalıştırıldığında, sadece bir saatte 3.5 megawatt elektrik enerjisi tüketiyor. 14 hektar alanı kaplayan 22 metrelik 180 dev anten üzerinde göklere yükselen enerji plazma kümesi oluşturuyor. HAARP çalıştırıldığı günden bu yana, dünyanın değişik bölgelerinde iklim anomalileri gözlenmeye başlandı. Kar yağması gereken yerleri güneş kavururken, Afrika’da kar yağışları gözlenmekte. Bu tuhaf olgular genelde küresel ısınmaya fatura ediliyor. Ama bize göre anomalilerin asıl sorumlusu Pentagon’un HAARP sistemidir.”
Saldırı iddiası
Rusya Silahlı Kuvvetleri’nde iklim uzmanı olarak çalışan Nikolay Karavayev ise Rusya’ya bu yaz iklim silahıyla saldırı düzenlendiğine yüzde 100 emin olduğunu söyledi. Karavayev, şu görüşü savundu:
“ABD Hava Kuvvetleri raporunda net bir dille ‘2025 yılına kadar iklimi müttefikimiz yapmalıyız ifadesi’ yer alıyor. Hatta Pentagon, günümüzde sadece sivil kuruluşların araştırma yapmaya yetkili olduğu uluslararası iklim anlaşmasından çıkmayı da düşünüyor. Bana göre ABD, iklim silahı konusunda öylesine ileri gitti ki yakında bunu gizlemeden dünyaya sergilemeye başlayacak.”

Rusya kavrulurken Avrupa niye serin

Rus uzman Karavayev’e göre, Moskova’nın 40 dereceyle kavrulduğu sırada Avrupa ülkelerinde yaz nispeten daha serin geçiyor. Berlin 18, Varşova 25, Viyana 20, Paris 20 derece. Batıda Ukrayna sınırında etkisini kaybeden yüksek basınç cephesi, Karadeniz kıyılarından kuzeyde Murmansk kutup bölgesine kadar uzanıyor. Ülke sınırlarını takip eden yüksek basınç cephesi onu besleyecek ortam bulunmamasına rağmen dağılmıyor.

HAARP nedir?

RADYO elektronik vericisi kısa adıyla “HAARP” araştırma istasyonu, 1997 yılında devreye girdi. Sırp bilimadamı Nikola Tesla’nın teorilerinin hayata geçirildiği istasyon 3.5 megavat gücünde ve 10 MgHz boyundaki dalgaları iyonesfere gönderiyor.
Belirli bir alan üzerinde güneşten bin misli daha kuvvetli enerji gönderebilme özelliği taşıyor. Uzmanlara göre, bu yapay ışınların yeryüzünden 600 km. yüksekte yansıtılarak dünyanın herhangi bir bölgesine yönlendirilmesi durumunda HAARP, bölgede mikrodalga fırın etkisi yaratıyor.

Alıntıdır :http://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=310171


Bu mesaja 1 cevap geldi.
P
14 yıl
Binbaşı

HAARP
Bu harfler, ABD'nin en gizli askeri projelerinden biri olan "High Frequency Active Auroral Research Program" isminin baş harfleri.. Adından görüldüğü gibi yüksek frekansla ilgili bir program bu..
Bu konuyu gündeme getirmemizin nedeni, son zamanlarda bazı ki' silerin İnternet aracılığı ile HAARP projesini, Yıldız Savaşları filmleri senaryosu türünden senaryolarla Körfez depremine bağlayıp, birbirlerine iletmeye başlamaları.. Hayal gücü oldukça yüksek bir
milletiz.. Kendimiz uydurup, sonra da kendimiz inanıyoruz.- "Fısıltı gazetesi" akıl almaz bir hızla yalan yanlış her şeyi yayıyor.. Bu nedenle konuyla ilgili doğruları bilmekte yarar var..
Bu proje 6 yıldan beri, Alaska'da Gakona askeri üssü yakınlarında, ABD Hava ve Deniz Kuvvetleri'nce gerçekleştiriliyor.. Resmi amacı, iyonosfer'de araştırma yapmak. Bu projenin gerçekleşmesinde üç Amerikan şirketi ARCO, Raytheon ve E-Sistemleri, önemli rol oynadı ve hâlâ oynuyor..
Amerikalı askeri yetkililere göre, HAARP şunları gerçekleştirecek:
1. Atmosferdeki termonükleer araçların elektromanyetik vuruşlarını değiştirmek,
2. Deniz altılarla haberleşmeyi kolaylaştırmak,
3. Radar sistemlerini son derece geliştirmek, 4- Çok büyük bir bölgede, ABD ordusu dışında tüm haberleşmeyi durdurmak,
5. EMass ve Cray bilgisayarları ile ortaklaşa, toprağın altını çok derinlere kadar incelemek,
6. Büyük alanlarda petrol, doğalgaz ve mineralleri tespit etmek,
7. Cruise füzeleri gibi her türlü saldın silah ve uçağı havada imha etmek.
Gel gelelim, bu projeye karşıt olan Amerikalı bilim adamları da var.. Bunun son derece tehlikeli olduğunu savunuyorlar.. Çünkü, onlara göre, HAARP öylesine bir güç haline gelebilir ki, elinde tutan dünyanın tartışmasız hakimi olur..
Projenin karşıtlarından biri olan, ülkenin en ünlü jeofizikçilerinden Prof. Gordon J. F. MacDonald'e göre, elektromanyetik teknoloji bakın daha neler yapabilir:
1. iklimleri değiştirebilir,
2. Kutupları eritebilir veya yerinden oynatabilir,
3. Ozon tabakası ile oynayabilir,
4. Deprem yaratabilir,
5. Okyanus dalgalarını kontrol edebilir,
6. Dünyanın enerji alanları ile oynayarak, insan beynini kontrol altına alabilir,
7. Radyasyon yaymayan termonükleer patlama oluşturabilir..
Bunlar yapabildiklerinin sadece bir kısmı.. Dehşet değil mi?
Ancak, Amerika Hava Kuvvetleri, iklimlerin kontrolünü amaçlayan "Spacecast 2020" projesi ile ilgili olarak "Çevreyi değiştirme teknikleri ile bir başka ülkeyi yok etmek veya zarara uğratmak yasaktır" açıklamasını da yapmış durumda..
Bu proje çok küçük sinyallerle çok büyük enerjileri kontrol etme mantığı üzerine kurulduğuna göre, Zbigniev Brezinski'nin 1970'krde sözünü ettiği "İleriki yıllarda teknolojiye bağlı daha kontrollü bir toplum olacağı ve elitlerin bu imkanı kullanacağı" cümlesi sanki gerçek oluyor..
ABD eski Başkanı George Bush, "Yeni Dünya Düzeni" cümlesini kullanırken, acaba sadece, siyasi anlamda mı bunu söyledi?
Size HAARP ile ilgili bir başka ilginç şeyi anlatalım.. Bu konuda Web'de açılan sayfalar, buradaki konuşmalar, gelen bilgiler, tartışılan konular sık sık esrarengiz eller tarafından silinip yok ediliyor. HAARP, bu konuyu inceleyenlere göre, 1994 yılından bu yana, en çok sansüre uğrayan konu durumunda..
Bir de bu konuda yazılmış olan ve adım çok ilginç bulduğumuz bir kitaptan söz edelim:
"Angels D'ont Play with HAARP.."
HAARP tartışması ABD'de daha çok uzun süreceğe benziyor.."
Dikkatli bir gözle incelendiğinde yukarıda alıntıladığımız şüpheler teknik bilgisizlikten ötürü kuşkusuz bazı küçük hataları da içeriyor olabilir. Ancak bu yaklaşık 40 bine yakın insanımızın ölümüyle sonuçlanan depremi anlamaya çalışma çabamızı gereksiz
kılmıyor. Gölcük depremiyle ilgili şu ana dek birçok şey söylenmiş olabilir. Ve öyle görülüyor ki bu konuyla ilgili esrar perdesini tam olarak aralamak mümkün olmayacak.
Yine de biz, en azından bizden sonra gelecek daha donanımlı araştırmacı ve bilim adamlarına belki bir 'kıvılcım' olabilir düşüncesiyle sadece Gölcük depremiyle ilgili değil son yıllarda yaşanmış ve belkide yaşanacak ani iklim değişiklikleri, depremler, aşırı yağışlar, sebebi açıklanamayan uçak kazaları ve bilemediğimiz daha bir çok olayla ilgili olabileceğini artık bildiğimiz, ABD ordusu tarafından yürütülen dehşetengiz bir askeri proje ile ilgili esrar perdesini elimizden geldiğince aralamaya çalıştık. Bu kitabı öncelikle Başbakanlık, Genelkurmay başkanlığı ve Başbakanlık MİT Müsteşarlığının dikkatlerine sunuyorum. Hızla değişen dünyamızda, istihbaratın da silah teknolojilerinin de hızla değiştiğinin anlaşılması için... Düşmanı tanımak onu yarı yarıya yenmek demektir...
Yere ve göğe hükmeden, gökten ateşler yağdıran 'canavarın' ayak seslerini siz de duyuyor musunuz?
Aydoğan VATANDAŞ
Kitapdan bazı alıntılar bu kitabı mutlaka okuyun.
http://goo.gl/gagQe


Bu mesaja 1 cevap geldi.
P
14 yıl
Binbaşı

NİCOLA TESLA'NIN İLGİNÇ YAŞAMI
SON zamanlarda HAARP projesiyle birlikte adını yeni-den duyuran Sırp asıllı mucit bilim adamı Nicola Tesla'nın nasıl bir biyografisi var? Tesla'yı anlamak, kuşkusuz bu mega projeyi anlamak bakımından son derece önemli.
Tesla, 9 Temmuz 1856 gecesinde Smiljan'da doğdu. 7 Ocak 1943'te New York'ta öldü. Sırp kökenli ABD vatandaşıydı. Mucit ve araştırmacıydı ama bilim dünyasında manyetik alan dönüşümleri ve alternatif akım konularında tanındı. 1884 yılında ABD'ye göç ettiğinde ilk yaptığı iş, geliştirdiği alternatif akım dinamosunu, dönüştürücüsünü ve motorunu içeren sistemin patent haklarını George Westinghouse'a satmak oldu. 1891'de Tesla Bobini'ni keşfetti. Bu bobin radyo teknolojisinin temeli olacaktı. Göç ettiği günden itibaren Amerika'da olay adam olan Tesla, kimdi ve dehasının kökeni neydi? Babası bir Ortodoks rahip, annesi ise eğitimsiz ama üstün zekalı bir kadın olarak biliniyordu. Mühendislik eğitimini Graz Teknik Üniversitesi ve Prag Üniversitesi'nde aldı. Graz'-da Gramme dinamosunu ilk kez gördü, çalıştırdıktan kısa bir süre sonra dinamoyu tersine çalıştırarak bir elektrik motoru haline getirdi. Bu şekilde alternatif akım elde edebileceğini düşünüyordu. Daha sonraları Budapeşte'de manyetik alanları dönüştürebilmek için ilk çalışmalara başladı. Bunun için bir endüksiyon motoru planladı, bu çalışma gelecekte elde edilecek olan alternatif akımın ilk adımıydı.

1882'de Edison Kıtalararası Şirketi'nde çalışmak için Paris'e gitti. 1883'te Strasburg'da ilk endüksiyon motorunu üretti. Bütün bunlara rağmen beş parasızdı, New York'a indiğinde cebinde 4 cent vardı ve küçük çantasında yazdığı şiirlerle, uçan bir makinenin planları bulunuyordu. İlk olarak Paris'ten tanıdığı Edison'un yanında işe başladı ama bu beraberlik kısa sürdü. İki mucidin metotları ve düşünceleri öylesine farklıydı ki, kaçınılmaz ayrılık hemen gerçekleşti. Mayıs 1885'te George Westinghous'ın elektrik şirketine çok fazlı alternatif akım dinamosunu, transformatörünü ve motorunu sattığında fazla olmasa da biraz para kazanmıştı. Geliştirdiği sistem, Edison'la Tesla arasındaki savaşı büyütüyordu. Aslında dev bir enerjinin kavgası sürüyordu: Edison'un doğru akımına karşı, Tesla'nın alternatif akımı. Tesla bu dönemde kendi laboratuarını kurdu. Artık daha özgürdü, o sıralarda gölge ışınlar üzerinde çalışıyordu ve bu çalışmalar 1895'te Wihhelm Röntgen'in "X ışınlarını" bulmasında temel veri tabanı oluşturacaktı. Tesla'nın ara vermeksizin sürdürdüğü deneylerin arasında, karbon lambası, elektrik rezonanslarının kullanımı ve çeşitli aydınlatma çalışmaları vardı. Laboratuarın ikinci yılında, inanılmaz bir işi becerdi; kendi yaptığı ampulleri kablosuz olarak yaktı. Elektriği kablo kullanmadan iletebiliyordu ama daha da önemlisi yaptığı gösteride alternatif akımın Tesla'nın bedeninden şerareler yayılıyor, çevresinde küçük şimşekler çakıyordu.

1891 Tesla Bobini'nin gerçekleştirildiği yıldır. Bobin günümüzde radyo televizyon teknolojisinde ve diğer elektronik araçlarda kullanılıyor. Tesla aynı yıl içinde ABD vatandaşlığına kabul edildi. Westinghous 1893'te Chicago'da Tesla'nın sistemini kullanarak "World's Cobumbian Ezposition" adlı bir tür fuarı aydınlattı. Gittikçe artan ünü ve başarılan sonucunda, Tesla bir anlaşma imzalayarak Niyagara Şelaleleri'nde ilk güç santralini inşa etti. Tesla'nın adı bu santrale verildi. 1898'de Tesla uzaktan kumandalı bir teleotomatik cihaz icat ettiğini açıklayınca, kuşkucuların ve düşmanlarının sesleri yükselmeye başladı. New York'ta gösteriler yapıldı, bu arada Tesla Madison Square Garden'da bir açıklamada bulundu. Sonraki yıllarda onu 1900'e kadar Colarado Springs'de görüyoruz ve aynı yıl içinde belki de en önemli buluşunu açıkladı; Dünyasal Sabit Dalgalan.. Yani dünyanın kendi elektriğini kullanıyordu. Doğal frekanslardaki elektriksel titreşimleri ayarlayabiliyor ve cevap alabiliyordu. Yine akıl durdurucu bir deney yaparak 40 km uzaklıktan kablo kullanmadan 200 ampulü yakmayı başardı. Bu olay dünyadaki ilk insan yapımı ışıklandırmaydı. Toplum şaşkındı ama o günler farklıydı. Zaten bilimsel her şey deneme halindeydi, elektrik henüz yaşamın vazgeçilmez bir öğesi değildi ve böylesine önemli bir olay kısa bir zaman sonra gündemden kayıp gitti. Bu olayın ardından yayınladığı bilimsel makalede Tesla, Colarado'daki laboratuarında dünya dışından gelen sinyaller aldığını iddia etti.

1900'de New York'a dönerek, Long Island adasında "Kablosuz Dünya iletişim Kulesi" Nis inşa etmeye başladı. Gereken 150.000 doları finansör J. Pierpont Morgan sağlamıştı, çok daha sonralarda Morgan'ın bu parayı telefon ve telgraf hisselerinin %51'inin kendisine tahsis edilmesi kaydıyla verdiği öğrenilecekti. Tesla dünya çapında bir iletişim düşlüyor, resimler, mesajlar, meteorolojik uyarı sistemleri, borsa sistemleri iletişimi düşlüyordu. Kısacası günümüzün İnternet dünyasını tasarlıyordu. Bu sırada türbinlerle ve diğer deneylerle ilgili çalışmaları da zarar görmeye başladı. Gereken fonları bulamıyor ve fikirleri kağıtta kalıyordu. Fikirleri çalınıyor, yanında çalışan mühendisler elde ettikleri ipuçlarını yanlarında götürerek işten ayrılıyorlardı. 1915'te Tesla, Nobel Ödülü'nü Edison ile paylaşınca büyük hayal kırıklığına uğradı; bunun hatalı bir karar olduğuna inanıyordu. Üstüne üstlük 1917'de Edison Madalyası ile onurlandırıldı ve kendisine en üst derece olan Amerikan Elektrik Mühendisleri şeref üyeliği verildi. Tesla'nın çok az dostu vardı. Özellikle de Robert öndenvood Johnson, Mark Twain ve Francis Marion Craıvford gibi yazarlar yakın dostlarıydı. Para konusunda çok yeteneksizdi hatta tuhaftı; büyük sıkıntılara düşüyor ve parası hemen bitiyordu. Buna karşın emsalsiz bir bilimsel sezgiye sahipti, hipotezlerini ve düşüncelerini gerçekleştirebilme yeteneği sanki ilahi bir armağandı. Sürekli geleceği düşlüyor ve kendisiyle yapılan röportajlarda gelecekle ilgili kehanetlerde bulunuyordu. Bunların arasında dünya dışı hayatla iletişim, dünyayı bir elma gibi ikiye ayrılabileceği uyarısı ve 400 km uzaklıktan 10000 uçağı yok edebilecek bir ölüm ışını projesi bulunuyordu.

Dehasının en parlak dönemi, iki büyük savaşa ve peş peşe gelen ekonomik krizlere rastlamıştı. Nicola Tesla, 7 Ocak 1943'te 87 yaşında öldü, New Yorker Oteli'ndeki harap bir odada beş parasız yaşıyor ve odasını bir sürü güvercinle paylaşırken sadece çok yakın birkaç dostu ile görüşüyordu. Gelişen endüstri çoktan beri ona sırtını dönmüştü. Bilimsel komün, kapıları kapatırken, dışarıda garip görüşleri olan bir adam imajını bırakmıştı. Kamuoyu için bilinmeyen biriydi ve bazıları için hayalci, gerçek ötesinde yaşayan ve sadece sansasyonel basının kullandığı biriydi. 1940'ta ilk kez Max Fleiscer tarafından yayınlanan çizgi roman "Süperman"de dünyayı ölüm ışınlarına boğan elektromanyetikçi çılgın bilim adamına Tesla adı konmuştu. Bunlar nasıl olabildi? Kusurları ve eksiklikleri ne olursa olsun, zaman zaman yolundan sapmış dahi olsa, Tesla bunları hak etmemişti. Günümüzde yaşasaydı yine böyle olur muydu? Bu, cevabı çok güç bir soru; çünkü bilim mafyası tutuculuğunu hâlâ sürdürüyor.
Tarih kitaplarının, biyografi yazarlarının ve ansiklopedilerin yazdıklarına göre öncelikle bilinmesi gereken reddedilmez gerçek, Tesla bir işadamı olarak büyük hatalar yapmıştır. Çok başarılı insanların çok zeki olmadıkları bilinen bir gerçektir ama zirveye ulaşma oyununu iyi oynarlar. Tesla bilimin saf havarisiydi ve bazı bilim dallarının karşısındaydı. işinin gerektirdiği anlaşmaları veya girişmeleri ilgi alanına girmediği için yapmıyor ya da kendince hesaplar yaparak en kötü kararlan veriyordu. Örneğin Westinghous ile imzaladığı anlaşma onu Amerika'nın en zengin adamlarından biri yapabilirdi. Fakat George Westinghouse ona şirket kurmanın gelecekte tehlikeli olacağını ama daha önemlisi böyle bir anlaşmanın kendini de zora sokacağını söyleyince, Tesla anlaşmayı bir jest olarak yırttı, bunu dostluk göstergesi olarak algıladı. Westinghouse ile görüşmesini yeterli görüyordu ama sonuç istediği gibi olmadı. Ticaret başka bir oyundu. Oysa Tesla bir çılgın olarak bilinse dahi, en azından lüks içinde ölebilirdi. Birçok tarihçiye ve iş çevresine göre ayıplar her ne kadar Tesla'nın omuzlarına yüklense de, işin içinde başka bir oyun vardı. ABD hükümeti büyük iş çevrelerini elde tutabilmek için mucitlerle gizli anlaşmalar yapıyor ve kontrolü sağlamayı amaçlıyordu ama Tesla tüm dehasına rağmen burada da yoktu. Ona komplo kuranlar listesinin başında yer alan en büyük şüpheli Thomas Edison'du. Edison eski çalışanından nefret ediyordu. Westinghouse dahi Tesla'ya karşı sürdürülen kampanyadan etkilenmişti ama öncelerde onun sıra dışı düşüncelerini dinlemekle yetindi. Fakat Tesla'nın elektrik enerjisini bedava dağıtmak düşüncesini öğrenince çok kızdı; bu düşünce kapitalist işadamı için tam bir kabustu. Hemen maddi onunla ilişkiyi kesti. Onun gibi çok önemli bir işadamının bu davranışı somut bir örnek oldu. Artık ABD'nin ya da dünyanın hiçbir yerinde Tesla'ya para sağlayacak bir kuruluş veya işadamı kolay kolay çıkmazdı. Çünkü Tesla para babalarını kızdırmış ve kara listede yerini almıştı. Sürekli hükümet tarafından kontrol ediliyor ve çok önemli işler yapması da sağlanıyordu, fakat Tesla olanları far-ketmiş ve kırılmıştı. Son derece duyarlı bir insan olan Tesla, tüm çalışmalarını terk edecek ve kısa süre sonra da yaşama veda edecekti. Böylece para, zekayı bir kez daha nakavt edecekti. Son yıllarda FBI' ın tecavüzüne de uğradı. Sahip olduğu her şeye, laboratuarına, aygıtlarına, tüm evraklarına, dosyalarına el konuldu. Bu işlem yasadışıydı çünkü "Yabancılar Mülk Edinme Yasası" ona karşı işletilmişti. Oysa Tesla, 1891'den beri Amerikan vatandaşıydı.
Sonrası da gariptir; Tesla'nın çalışmalarının Ulusal Güvenlik'le doğrudan hiçbir bağı yoktu ama FBI, 1943'e kadar bu gerekçeyle herzeyi saklı tuttu, sonra da unutuldu. 1957'de Ruslar'ın Tesla teknolojisine dayanarak deneyler yaptığı rapor edilince, dosyalar yine gündeme geldi. Bu kez işin içinde Pentagon da bulunuyordu, "Çok Gizli" başlığı altında, HAARP projesi geliştirildi. Bu mega projenin temelinde işte bu olay yatıyordu. Aslında HAARP’ın amacı başkaydı, tüm iletişimin kontrolü, hatta kitlesel düşüncenin denetlenmesi amaçlanıyordu.
Bir diğer yaklaşım, Tesla'nın saygınlığını yitirmesi ve çalışmalarının dışlanması sebebiyle içine düştüğü yıkımdan sonra herzeyi kendi eliyle yok ettiğidir. Kablosuz enerji iletimi inanılmaz bir buluştu, dünya çok farklı olabilirdi. Son yıllarında "Ölüm ışımı"ndan ve dünya dışı bir uygarlıktan sürekli olarak söz etmesi nedeniyle, çıldırdığını ve herzeyi yaktığını iddia edenlerde vardı. Nicola Tesla yaşadığı sürece, Albert Einstein'ın çalışmalarını ve kuramlarını asla kabul etmedi. Einstein'ı belirsiz ve anlaşılmaz buluyordu. Bu da aleyhine olmuştu. Einstein, gibi bir devi redde bilmek sadece ona özgü bir şeydi.
Modern bilimsel dünyada Tesla'nın bedava elektrik dağıtma fikri geçerli değil. Dünya dışı bir uygarlıktan da -bildiğimiz kadarıyla henüz mesaj gelmiyor ve Einstein'ın kuramı hâlâ geçerli. Belki Tesla'nın anlaşılabilmesi için vakit henüz erken..
Tesla'nın ölümünden kısa bir zaman sonra radyonun mucidinin Guglielmo Marconi değil Nicola Tesla olduğu da resmen kabul edildi. Aynı paralelde floresant ampulün, X ışınının ve vakum tüpünün mucidi de oydu. Tarih kitapları onu hatırlamıyorlar ve yazmıyorlar; dünyanın hemen tamamı hâlâ radyoyu Marconi'nin bulduğunu sanıyor. Bugün bu gerçeklerin ortaya çıkması "Bilgi Çağı" sayesindedir. Ölümünden sonra Nobel Ödül Kurulu bir açıklama yaptı; "Dünya çizgi dışı bir zekayı kaybetti; onun açtığı yol modern dünyanın teknolojik gelişimini sağlayacaktır."


Bu mesaja 1 cevap geldi.
W
14 yıl
Binbaşı

Yalnız yukardaki "NASA nin gizli Mavi Isin Projesi "Project Bluebeam" diye başlayan yazıyı okudum tamamen,bana aşırı uçuk ve bilimsel olarak zayıf temmelli gibi geldi,sonra dedim bu uydurmadır kaynak nedir? Kaynak Serge Monast adlı şahısmış,kaynak doğru gibi,adam 1996'da kalp krizinden ölmüş ama yukarda eksik yazılmış,ölmeden bir geçe öncesini hapiste geçirmiş(gizli bilgileri açıklamak suçundan).İlginç:)

By 1995 and 1996, Monast said he was being hunted by the police and authorities for involvement in "networks of prohibited information." He had homeschooled his two children, who were then taken away and made wards of the state in September 1996 so that they would receive a public education. He died of a heart attack in his home in December 1996, at age 51, the day after being arrested and spending a night in jail.[5] His followers claim his death was suspicious, suggesting he was assassinated by "psychotronic weapons"[2] to keep from continuing his investigations


Bu mesaja 2 cevap geldi.
S
14 yıl
Yüzbaşı

Ayrı bir konu olarak açılması iyi olmuş. Artık burda tek bi konuyla ilgili konuşulur tartışılır


Bu mesaja 1 cevap geldi.
P
14 yıl
Binbaşı

quote:

Orijinalden alıntı: w_wallace

Yalnız yukardaki "NASA nin gizli Mavi Isin Projesi "Project Bluebeam" diye başlayan yazıyı okudum tamamen,bana aşırı uçuk ve bilimsel olarak zayıf temmelli gibi geldi,sonra dedim bu uydurmadır kaynak nedir? Kaynak Serge Monast adlı şahısmış,kaynak doğru gibi,adam 1996'da kalp krizinden ölmüş ama yukarda eksik yazılmış,ölmeden bir geçe öncesini hapiste geçirmiş(gizli bilgileri açıklamak suçundan).İlginç:)

By 1995 and 1996, Monast said he was being hunted by the police and authorities for involvement in "networks of prohibited information." He had homeschooled his two children, who were then taken away and made wards of the state in September 1996 so that they would receive a public education. He died of a heart attack in his home in December 1996, at age 51, the day after being arrested and spending a night in jail.[5] His followers claim his death was suspicious, suggesting he was assassinated by "psychotronic weapons"[2] to keep from continuing his investigations

adamı öldürmüşler işte ilginç olan birşey yok
wikipedia bile adamı komplo teorileri kurardı diye yazmış.Zaten CIA'in wikipedia yı istediği zaman değiştirebildiği ortaya çıkmıştı zamanında.

Bu arada HAARP ile BlueBeam teknolojisi tamamen aynı şey sayılır bunu da başlığa ekleyebiliriz.
Yöntem tamamen aynı yüksek frekans elektromanyetik dalgalar kullanılıyor.





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi procaptain -- 24 Mart 2011; 0:55:16 >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
A
14 yıl
Onbaşı

Diğer konu gibi illuminati ve masonluk karıştırılmassa takip etmekten zevk aldığım konulardan biri de HAARP'tır...



E
14 yıl
Yarbay

Haarp ile ilgili bir belgesel izledim altyazıları yok ingilizcesi iyi olanlar bakabilir baya oldu izleyeli. Belgeselde hatta haarp projesinde çalışmış şu an adını hatırlayamadığım bir kişide bu silahın gerçekten neler yapabilceğini anlatmakta. Onu tekrar izleyip tüm detaylarını vericem size sonra ama kısaca şunu söylim

Haarp ile doğal felaketler yaratmanın ve insan beynini kontrol etmenin mümkün olduğu anlatılıyor bu belgeselde, bu kanıtlanmış hatta proje başkanı tarafından doğrulanmıştır bu doğrulama sırasında ise şuda söyleniyor " Bunları yapmak mümkün ama böyle bir amacımız kesinlikle yok , olamazda "

Dediğim gibi 1-2 gün içinde tekrar izleyip bire bir çeviri ile detayları yazıcam arkadaşlar


Bu mesaja 1 cevap geldi.
P
14 yıl
Binbaşı

Belgeselin linkini alabiliriz?
Olanların dışında güzel bilgiler veriyorsa uygun bir zamanda altyazı da ekleyebilirim.





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi procaptain -- 24 Mart 2011; 0:42:39 >
Bu mesaja 2 cevap geldi.