Biraz milliyetçi olacak ama fiyat yerinde EURO yazan bir satıcı benim için alışveriş yapılacak bir yer olmaz. Üstelik 250 gram kahve için 24+kargo fiyat da fazla. Bu mesaja eklenen görseller: < Resime gitmek için tıklayın > |
|
bununla ilgili daha önce yazdığım bir cevabın linkini paylaşıyorum. http://forum.donanimhaber.com/fb.asp?m=115501151 süt köpürtme konusunda şu linkte alt tarafta bir video var: http://acemibarista.blogspot.com.tr/2015/08/latte-ve-cappucinoya-ev-yapm-alternatif.html bu şekilde yapabilirsiniz. ancak uyarayım, bu şekidle köpürttüğünüz süt kıvam ve görüntü olarak buhar çubuğu ile köpürtülmüşe çok benzer. ancak lezzet olarak farklıdır. hangisi daha iyi sizin damak tadınıza bakar. bence buhar çubuğu açık ara daha lezzetli süt üretiyor. ancak buhar çubuğu için espresso makinesi almalısınız. piyasada genelde 80-200 lira arası satılan süt köpürtücüler var. ancak bunlar da teknik açıdan french press yöntemi ile aynı şekilde köpürtme yapar. yani tad olarak buhar çubuğundaki gibi olmaz. |
| o konuda itirazım yok. zaten rafine şekerin zararları bu çağda sır değil. karbonhidratların proteinle birlikte tüketildiğinde hem zor yakıldığı hem de çabuk acıkmaya neden olduğu da açık. ancak şeker testi gibi gerçekten can kurtaran bir olayı, türkiye halkını bilmezmiş gibi, gelişine konuşup insanların aklını karıştırmak da türk kahvesini istediğiniz kadar için demek de başka şeyler. itirazım ona. uzmanlığına ve yaşına saygımız var. ama konuşurken araştırarak ve dikkat ederek konuşmak gerekiyor. ben burada bazen yüzde 99 emin olduğum konularda bile kesin konuşmadan önce araştırma yapıyorum ki benim paylaştığım şeyler insan sağlığı ve hayatıyla doğrudan ilgili değil. kendisine de aynını yapmak düşer. |
Eğer şeker yüklemesi yapılmazsa annedeki gebelik sırasında çıkan şeker hastalığı veya bozulmuş glikoz toleransı farkedilemez ve bebek özürlü-anomalili doğabilir. Siz bunu bilerek şeker yüklemesine karşı çıkabilir misiniz? Mesela doğduğunda bebeğinizin belden aşağısı yok (caudal regression syndrome yazıp görsellere bakabilirsiniz), şeker yükleme yaptırsaydınız farkedilecek ve bu olmayacaktı.. Bu sadece milyon tane sebepten biri.. |
Sayfada bayan kullanıcı yok sanırım. Ne yapsak erkekler olarak selülit için de hergün birer fincan fazla mı içsek?. Zaten bahaneye bakıyoruz. |
|
valla çocukluğunun yarısı köyde geçmiş bir insan olarak köylülere(detay vermeden) yönlendirmesi de türkiye koşullarında ne kadar doğru bilmiyorum. türkiye'de en azından batı bölgelerinde(doğuyu bilmiyorum) büyük endüstriyel tarım yok. hayvancılık da tavuk çiftliklerinden ibaret. büyükbaş hayvancılığı öyle büyük çapta(yılda on binlerce hayvan yetiştirecek kadar) yapan işletmeci yok. yani zaten pazara giden, markete giden ne varsa çoğu küçük ve orta çaplı toprak sahiplerinden geliyor. köyleri hiç görmemiş, ya da gezmeye gitmiş bilmeyen insanlar köylüler kendi bahçelerinde sağlıklı tarım yapıyor, onlarla besleniyor, oradan geçip mal alacaklara o ürünleri satıyor. hem hayvancılıkta hem de tarımda büyük işletmecinin yaptığı/yapabileceği ne tezgah varsa hepsini(ilaç, hormon, tohum vs.) küçük ve orta çaptaki çiftçiler hali hazırda yapıyor zaten. şimdi moda oldu, egeden tatil dönüşlerinde yol üstlerindeki köylerden gidip "organik" diye sebze-meyve almak. arkadaşlar köylüsü saf veya toplumun kalanından çok daha insancıl sanmayın. markete ilaçlı/hormonlu domatesi satan köylü, size ayrı ürün satmaz. arada elbette dürüstleri veya iyi mal satıp, kalite farkı yaratarak isim yaparak daha fazla kazanabileceğini göre tersten uyanık köylü de var. ancak maalesef ülkemiz insanı, özellikle para sahibi beyaz yakalısı bu konularda öyle bilgisiz ki, uğraşıp temiz ürün yetiştiren de, ilacı basan da aynı kar rüzgarından nemalandığı için diğer iyi çiftçinin bu işten karı olmuyor. onların da kimileri zamanla ne uğraşıcam deyip vazgeçiyor. yukarıda organik kısmını özellikle tırnak içine aldım. gerçekten uluslararası denetim kuruluşlarınca denetlenen ve organik tarım kurallarına uygun tarım yapan yerli üreticiler de var. ancak denetlenmiş ürünlerin mutlaka sertifikası olur. sertifikalı üründe üreticinin ve satıcının yine araya organik olmayan ürün karıştırma şansı vardır. ancak buna teşebbüs edip yakalandığında(ki kolayca yakalanabilir) sistemin doğrudan dışında kalacağından ve çok para kaybedeceğinden buna cesaret etmeleri çok düşük olasılık. sertifikasız ve organik olduğu iddia edilen ürünlerin organikliğine ise güvenilemez. organik tarımın bir sürü koşulu var. örneğin siz kimyasal ilaç ve gübre kullanmasanız bile yanınızdaki tarlalar kullandığında, tarlanızı sulamak için kullandığınız sular kimyasal kalıntılar içerdiğinde o ürünün organikliği bozulur. ya da yol kenarında durup "dalından toplayın" pazarlama tekniği ile çalışan yerlerden topladığınız domatesler, hiç ilaç kullanılmasa bile, her gün yanından geçen binlerce aracın egzoz gazıyla zehirlenerek, belki iç kesimlerde yetişen ama bazı az zararlı kimyasal ilaçlar kullanarak yetiştirilmiş domateslerden daha fazla zararlı madde içerebilir. almayın demiyorum, illa organik alın da demiyorum, ki ben de mevcut fiyatlar nedeniyle organik beslenemiyorum, ancak sertifikası olmayan hiçbir ürünü organik diye almayın, sırf köylü satıyor diye satılan bir ürünü "canım anam, köylü anam, garip anam" deyip, markettekilerden çok daha sağlıklı sanmayın. çok uzattım bir de hikaye anlatayım: kardeşim köylülüğün yoğun olduğu bir trakya şehrinde sanayide çalışıyor. çalıştığı dükkanın önünden bir gün bir köylü amca geçiyor, elinde sepet, sepetin içinde saman, samanların içinde yumurtalar. ordaki işçiler amcayı görüyor, köy yumurtası diye kapışıyorlar. bazıları ufak çocuğu olduğu için bu konularda özellikle hassas ve gerçek(!) köy yumurtası bulmanın sevinci içerisinde. amcaya amca haftaya yine gel diyorlar. amca gel zaman git zaman baya müşteri topluyor. bir gün kardeşim arabayla sanayiden şehre giderken amcayı sanayinin girişine yakın bir mahallenin tenha bir noktasında bir minibüsün arkasında görüyor. amcam minibüsün arkasına doldurduğu koli koli market yumurtalarını meşhur samanlı sepete dolduruyor :) işin daha garibi, kardeşim bu olayı tanıdıklarına anlatmasına rağmen, o tanıdıkların kardeşime inanmayıp, köy yumurtası diye, market fiyatının 2 katına sepetin içinde güneşin altında uzun süre bekleyen market yumurtalarını almaya devam etmeleri. |
|
Aynen.. Organik - doğal - bitkisel - geleneksel kelimeleri sihirli bir güce sahip artık, ama önemli bir bölümünün gerçekle uzaktan yakından alakası yok. Basit bir örnek vereyim, çoğu kişi geleneksel vb. diye köy tipi pekmezi, reçeli tercih eder, hatta kendisi yapar. Oysa bilmezler ki bu tarz ürünler 60-70 derecenin üzerinde ısılara uzun süre maruz kalırlarsa (yani köy ya da ev usulü kaynatılarak yapılırsa) HMF ( hidroksimetil furfural ) oluşur ve kanserojen şüpheli bir kimyasaldır, üstelik sertifikalı organik üretenler içinde bile bu şekilde yapanlar mevcut. Oysa sanayi tipi üretimde kaynatma işlemi özel kazanlarda, yüksek basınç altında yapılır ve kaynama ısısı 45-50 dereceyi geçmez, dolayısıyla da HMF oluşmaz, yani aklı olan pekmezi marketten alır. Bence ya bilmeden, umursamadan yaşayacaksın (eleştirmiyorum, bu da bir tercih), ya da her doğru denilene inanmayacaksın, sorgulayacaksın. Önüne gelenin doğrusu budur diye ahkam kestiği bir ülkede, yine Karatay örneğinden gidersek, bir doktorun kendisi için yaptığı yorumu aktarıyorum: Canan Hoca sabah kahvaltıda biraz karbonhidrat alsaydı beyni daha iyi beslenir, yöntemleri artık ayyuka çıkmış dolandırıcılara para kaptırmazdı ! |
|
Tencere ile herhangi bir otomatik çevirme aparatı olmadan elle karıştırarak kavrum yapacaklar resimdeki gibi bir silikon spatula kullansınlar,tavsiye ederim. Karıştırma şekli olarakda önce 8 çizin sonra tam kenarlardan 0 çizin ve hiç durmayın. Bu işlemin ve diğer elektrikli mısır patlatma makinelerinin en büyük eksikliği basınç verememek, basınç orjinal kahve makinelerinde ilk çıtdan sonra bacanın kapatılarak kahvenin kendi dumanı ile basınça tabi tutulma işlemidir.Basınç kahvenin bariz olarak şişmesini sağlıyor.Esse tenceresi ile kavrum yapan arkadaşlar ilk çıtdan sonra cam kapaktaki silikon kapağı kapatarak bu işlemi yapabilirler. < Resime gitmek için tıklayın > |
| Aeropress alın arkadaşlar. Kahve konusunda inanılmaz bir buluş bana gore. |
|
Merhaba Cappuchino ile ilgili çektiğim video aşağıda : https://www.youtube.com/watch?v=BjXqW8pRd1I |
ama dedelerinin dedesi ne yaptıysa, üzerine hiçbir şey koymadan aynen devam etmeleri büyük talihsizlik. her şeyi merak edip kurcalayan bir mühendis olarak altına imzamı atıyorum. bu kısmı doğru, böyle yapınca tarihi, böyle yapınca klasik. ama ya olmadı bir araştır, bir tane mühendis tut bir de modern bi model üret, bazı çözümler geliştirsin, ufak tefek sorunları saptasın, olmadı bir niyetlensin. yok. genel sorunumuz. |
|
Biraz damağınıza zaman tanıyın ama badem, yaban mersini, bitirişte böğürtlen gibi tanımlamalar çok öznel ve (şahsi fikrimdir) biraz abartılı tanımlamalar, elbette bazı tatları çok baskın çekirdekler istisna (tat duyum iyidir, yemek yerken çevremden "oha, nereden aldın onun tadını" benzeri ifadeleri duymuşluğum çoktur ama bu kadar nokta atışlı tanımlamaları doğru bulmuyorum) . Zaten buradaki kasıt doğrudan o tatları almak değil, onlara benzer nüanslar algılamak. Hatta şöyle bir şey anlatayım, kahve gibi şarapta da tadım önemlidir, uluslararası saygı duyulan bazı yarışmalar kalite ve dolayısıyla o şarabın fiyatı konusunda belirleyicidir. O büyük yarışmalardan birinde, gayriresmi, hatta gizlice yapılan bir deneme işin tiyatral kısmını ortaya koydu, oldukça saygın bir jürisi olan yarışmada jüriye resmi yarışma dışında (fikirlerini almak bahanesiyle) 3 ayrı şarap tattırıldı ve yorumları istendi. Hepsinin şaraplar hakkında tatsal ve aromatik yorumları birbirinden farklıydı ve bu durum üç şarap için geçerliydi. Ne var bunda, deminden beri kişiden kişiye değişir diye kendin yazıyorsun ya diyeceksiniz... Ufak bir ayrıntı var :D Tattıkları tüm şaraplar aynı fıçıdan çıkmış, birbirinin aynısı şaraplardı !!! Bu deneme örtbas edildi tabii ki ama bilen biliyor. Sonuç olarak diyeceğim o ki, kahve seçerken yazılan tatsal profiller elbette fikir versin ama tat ayıracağım diye kahvenin keyfinden uzaklaşmayın. Unutmayın ki, sizin beğendiğiniz kahve dünyanın en güzel kahvesidir. |
|
Bobita baya emek vermiş güzel açıklamış. Ben de ufak bir ekleme yapayım. Siz tat profillerini zaten espressoda almayı çok beklemeyin. Espresso diğer yöntemlere göre daha sert içimli bir kahvedir, tabiri caizse makine tarafından kahveye "kaba kuvvet" uygulanarak hazırlanır ve amaç kahveden yoğun bir kıvam ve farklı bir içim keyfi ortaya çıkarmaktır. Ayrıca ideal espresso normalden fazla kavrulmuş kahve ile yapılır. Kahve kavurma derecesi arttıkça asidite ve dolayısıyla aroma zenginliği düşer. Tüm bunların bir V60 ya da french press gibi nazik demleme usüllerine göre tad profillerini açığa çıkarmada engel teşkil edeceği düşünülebilir. |
Güzel tespitler. Esnaflığın okulu yoktur çekirdekten yetişirsin. Ustan, baban nasıl yetiştirirse sen de öyle yetişirsin. Şimdi eline sermaye geçen esnaflık, tüccarlık yapıyor. Halbuki günümüzde rekabet arttı, piyasa kızıştı esnafın daha özverili olması gerek ama şimdikiler hiç sıkıya gelmiyo. Bir öğretmen ve baba olarak söyleyebilirim ki hiç sabırlı, kanaatkar ve alçak gönüllü bir nesil yetişmiyor. |
|
bu limonata çiçek fln tadlarını gerçekten alıyor musunuz yoksa o tadım notlarından esinlenip gurme ayağına mı yatıyorsunuz yıllardır kahve içiyorum da kahve işte ne limonatası allaseniz, yok öyle bişey demiyorum da maşallah herkes de birer vedat milor .d |
|
Tavsiyeniz için teşekkür ederim hocam. Böyle bir markanın varlığından bile haberim yoktu doğrusu. İnternetten incelediğim kadarıyla ürünleri piyasaya göre daha kaliteli görünüyor. Özellikle çift kat bardak fikri hoşuma gitti kahvenin daha uzun süre sıcak kalmasını sağlar. Sizin kullandığınız french press te çift kat cama sahip mi? Yada çift kat cama sahip bir french press var mı acaba? Diğer taraftan fiyatları çok yüksek buldum. Bu ürünlerin bir maliyeti var sonuçta. Cam dediğimiz şey 1,5tl lik turşu aldığınızda kavanozu ile bedava veriliyor. Aynı markanın espresso bardaklarını gördüm n11 de satılan. Çift kat bardak sadece 2 tane 118tl gibi bir fiyat etiketi var Taş çatlasın fabrikaya maliyeti 3-5tl dir. Az enayi yerine koyuyor gibime geldi. Atatürk paşabahçe yi kurmasa bu markalar bizi yıllarca düdükleyeceklermiş. Hoş şimdi bu kahve makinaları, cep telefonları sebebiyle ziyadesiyle düdüklüyorlar zaten de... o da Atatürk ten sonra memleketin başına yönetici gelmemesi yüzünden. |
dua et gittiğin yerde parayla çalışan kahve makinalarından olsun, orada ona bile muhtaç oluyor insan. allah kurtarsın. |
|
çekilmiş kahve almayın, starbucks almayın. öğütücü alın, taze kavrulmuş kahve alın, kahvenizi taze taze öğütün. onun dışındaki her şey yalan. :/ |
|
Sözen değirmende kahveye sinen kokudan biraz olsun kurtulmak için uyguladığım yöntem. Nereden buldum bilmiyorum (sanırım kargo paketlerinden) ince köpükümsü bu koruma malzemesiyle altı kapalı bir silindir yapıp içine yerleştirdim. Gayet işlevsel oldu. < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > |
< Resime gitmek için tıklayın >
Şu anda benim kahve köşem :)
Resimde görülmeyenler: Hario kettle, feldgrind.
< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı > Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle