Marksizmi cüzzamvari bir şeymiş gibi ele almışsınız. Kağıt üzerinde Marksizim gayet naif ve gayet de adil ve rasyonel temeller üzerine bina edilmiş bir ideolojiydi. Marksizmin sorunu geçmişin ilkel ve acımasız kapitalizmine (hoş, bugün de öyle) bir tepki olarak doğduğu için konjektürel ve tarihsel kaldı, evrensel olamadı. İkincisi bugün bile kapitalizmin doğuşunu ve dinamiklerini Marksizm kadar analitik ve gerçekçi bir biçimde ortaya koyan bu kadar kapsamlı çok az kuramsal çalışma vardır ve siyaset bilimciler de bunun hakkını teslim eder. Ancak Marksizm kapitalizm sonrasını maalesef iyi tanımlamadı ve detaylı kurgulamadı. Sırf vahşi kapitalizme tepki olarak doğduğu için de kapitalist sistemin bazı avantajlı mekanizmalarını (arz-talep ile fiyat belirleme gibi) görmezden geldi. Kapitalizm sonrası düzenin ayrıntılarını uygulamacılarına bıraktı. öyle olunca da - bazı başka nedenlerle birlikte - ortaya genellikle başarısız ve acımasız örnekler çıktı.
kaldı ki Marksizmin başarılı olabilmesi ancak ve ancak tüm dünya ülkelerinin sosyalist olmasıyla mümkündü (sürekli devrim - Troçki). Orada burada bir kaç ülkenin sosyalist ekonomiye geçmiş olması aslında bir şey ifade etmiyordu. Küba 50 yıl boyunca ABD ablukası ve ambargosu altnda kaldı örneğin.
Ben Marksizmin bize kapitalizm dışında alternatifler olabileceğini göstermesi ve yeni arayışlar için rehber ve kapitalizmi dizginleyip daha insani bir yapıya bürünmesini (sendikalar, işçi hakları, temel hak ve özgürlükler, sosyal devlet, sosyal-demokrasi vb.) sağlamada eşsiz katkıları olan bir ideoloji olarak görüyorum ama anladığım kadarıyla sizler Marksizmi bir çöp olarak görüyorsunuz.
Marksist komunist dusunce zeki insanlarin ( veya kendini zeki sanan) dusebildigi en buyuk tuzaklardan biridir. Bir insanin kendi eliyle kendi ozgurlugunu ve refahini tayin etme yetkisi bastaki bir zorbaya devretmesiyle sonuclanir.
Bunun nedeni ise soyut dusunen zekanin hayatin gerceklerini hesaplamadan hareket etmesidir. Bu insanlar yedikleri haltin ne oldugunu komunist rejimler altında eziyet cekmeye basladiklarinda ancak anlarlar ki ama artik cok gectir...
Eskiden kominist olup da devrimden sonra fikri degisen cok sahis vardir...
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 8 Ekim 2017; 12:43:4 >
konuyu üstün zekalılar basmış hiç değilse adama bir şans verip tekrar düşünseydik. öğrenme hızının zeka ile ilgisi yokmu yani? problem çözme hızın yüksekse zekisindir. eğer bir resetleme olmazsa insanlığın varacağı nokta komünizm. ya komünizme geçip gelişimi hızlandıracağız yada yeteri kadar geliştiğimizde komünizme geçeceğiz.
Sen önce emperyalim tarafından sömürülen yoksul halkına bak . Asgari ücret 2300 TL açlık sınırı 2600 TL. öğretmen 3800 TL Polis 4500 tl alırken yoksulluk sınırı ülkende 6500 TL.
O konu hakkında okuma yapmadığım için bir yorumda bulunamayacağım. Ama anarşizm üzerine konuşacaksak, anarşizmin bir topluma nasıl uygulanabileceği, bu toplumun topluma bu kadar aykırı bir görüşle nasıl yaşayabileceğini akla yatkın bir biçimde tasvir edebilmiş bir yazarın kitabını önerebilirim. Her nekadar yazarın görüşlerini paylaşmasamda okurken büyük keyif aldığım farklı bir eserdir. Yazarın en çok beğendiğim yanı sadece kendi ütopyasını anlatacak kusursuz bir anarşist toplum kurmamıştı aynı zamanda kendi anarşist toplumunun bile zaman çinde nasıl yozlaşabileceğini gösterme cesaretini bulmuştur. Ama tekrar ediyorum ki bu eserde anlatılanlar kesinlikle benim dünya görüşüme uygun değil ve onaylamıyorum. Kitabın adı Mülksüzler, yazarı ise Ursula K. Le Guin'dir.
Bunun haricinde edebiyattan konuya girdiğimize göre bence ortaya atılan ideolojik öcüler aynı şu eserlerle özdeşleşmektedir.
Komünizmin getireceği canavarı görmek istiyorsanız 1984'ü okumalısınız. Liberalizmin getireceği canavarı görmek istiyorsanız o zaman Cesur Yeni Dünya'yı okuyacaksınız.
Bu iki eseri okuduktan sonra ise insanlara hangi canavarı seçmek istiyorsunuz diye sorulacak olursa bu görüşlerin uç noktasını yansıtan bu distopyalardan insanların en az yüzde 95'inin (bana göre...) Cesur Yeni Dünya ve liberalizm distopyasını seçeceğinden eminim. Tabi bu ideal durum değil ama bu görüşlerin bizi götürebileceği uç noktaları görmek açısından ufkumuzu genişleteceğine inandığım eserler. Eğer yeterince edebiyat okumadan, insanı görmeden sadece ideoloji ile hareket edersek katılaşacağımızı düşünüyorum o nedenle buradaki forumdaşlara önerim okuduğunuz ideoloji ve bilimsel kaynakların yanına o konuyla ilgili edebi eserleride ekleyin inanın kafanızdaki formüllerin daha bir somutlaşacağını göreceksiniz.
O şiiri bilmemek imkansız. Gençliğim nazımın şiirleriyle geçti ama o şiirin dayandığı akımın komünizmle ilgisi yok. Nazım o şiiri Mayakovski'nin de içinde olduğu o dönemim popüler sanat akımı fütürizm etkisiyle yazmıştır. Anlattığı şeyin komünizmle doğrudan ilgisi yoktur. Nazım Mayakovski'den esinlenip fütürist akımın etkisinde kalarak bir deneme babında o şiiri yazmıştır. Yoksa Nazım'ın şiir anlayışının temsilcisi değildir o şiir.
Fütürizm hakkında şuradan alıntı yaptım:http://www.edebiyatfakultesi.com/futurizm-akimi.htm Yaptığım alıntıyı okuyunca şiirin ne anlattığını anlayacaksın:
quote:
İtalyan edebiyatı şairi Marinetti (1876 – 1944)’nin 1909’da Fransa’da yayımladığı bildirgesiyle ortaya çıkan bu akım, yaşamın sürekli ve hızlı bir değişim içinde olduğunu, sanatın da bu değişime ve hıza ayak uydurması gerektiğini savunur. Fütürizm akımı, (gelecekçilik) geleneksel sanat anlayışına karşı çıkarak, yeni anlatım yollarının ve biçimlerinin bulunması gerektiği görüşünü benimser; sanatın her dalına makineyi, hızı ve dinamizmi sokmak ister. Fütürizm, bir bakıma makineye olan hayranlığın türküsünü söyler. Ölçülü, kafiyeli şiiri reddeder. Serbest nazım biçimleriyle ve yepyeni sözcüklerle eserler vermeyi amaçlar; geleneksel dilbilgisi kurallarını dışlar. Fütürist şairler geçmişe ait tüm değerleri yıkmak istemişler; geleneksel olan her şeye karşı çıkmışlardır. “Makineleşmeye hayranlık”, “hız”, “ataklık”,”gemilere, trenlere, uçaklara övgü”,”savaşın güzelliği” temaları fütürist şairlerin başlıca dayanakları olmuştur. Fütürizm resim, heykel, mimarlık alanlarını da etkilemiş, ancak uzun ömürlü olmamış ve I. Dünya Savaşı’ndan sonra yerini Dadaizme bırakmıştır. Bu akım, İtalyan milliyetçiliğine ve askeri işgalciliğine çanak tutmuş; Rusya’da Marksist şairler tarafından benimsenmiştir.
Öte yandan 20 yy. da kurulan sosyalist devletlerin despotluğunu uzun uzun anlatmana gerek yoktu. Zaten biliyoruz ve yaşadık. Ancak benim anlatmak istediğim başka bir şeydi ve sen onu anlamamış görünüyorsun. Ben Marksizmin kapitalist dünyaya, felsefe ve siyaset bilimine yaptığı katkılara ve bıraktığı derin izlere vurgu yapmak istemiştim. Marksizm basit bir ideoloji değildir, arkasında pek çok düşünürü etkilemiş derin ve zengin bir külliyat bırakmıştır. kaç Marksist eseri okudun bilmiyorum ama sadece Karl Marks'ın "Feuerbach üzerine Tezler"ini bile okumuşsan, ne demek istediğimi anlayacaksın.
Senin yazının özetini "Marksist ideoloji üzerine kurulu bir düzenin despot bir düzen olmaktan kurtulamayacağı çünkü bunun ideolojinin içkin bir karakteri olduğunu iddia etmen" olarak yaparsam, bunu hem doğru hem de yanlış olarak ele alabileceğimizi söyleyebilirim.
Doğrudur, ideolojinin özü bazı kazanımlar karşısında bazı özgürlüklerden ödün vermek üzerine kuruludur. Ancak kurulan düzenlerin bu kadar despot olmasının asıl nedeni bana göre Marksizmin ideolojisinin dayandığı özden ziyade ideolojinin kapitalizm sonrası düzenin uygulama ayrıntılarını içermiyor oluşu, dönemim karakteri ve kurulan düzenlerin emperyalist tehdide karşı aşırı hassas davranmalarından kaynaklandığını düşünüyorum. yani sosyalist devletler bir gül bahçesine kurulmadı.
İkincisi; evet sosyalist aşamada birey değil toplum öne çıkarılır ideoloji tarafından ama bu durum ideolojinin öngörüsüne göre sosyalist aşama ile sınırlı kalacak, komünist aşamaya geçildiğinde ise bireyin ihtiyaçları esas alınacaktı.
Yanlıştır, çünkü Marksizm ancak Troçki'nin ifade ettiği gibi "sürekli devrim" lokomotifiyle başarılı olabilecek bir toplumsal düzen vaad ediyordu. Bu olmayınca despotlaşması kaçınılmazdı.
bazılarının iddiasının aksine komünist aşamaya hiç bir zaman geçilemedi, geçilemezdi de...
O yüzden komünizm hep bir ideal olarak kaldı, proletarya diktatörlüğü aşamasından öteye geçilemedi.
Neyse, uzatmak istemiyorum. Marksizm insanlık tarihinde belki de en derin iz bırakmış ideolojidir ve kapitalizmin bugünkü halini almasında eşsiz katkıları olmuştur. özellikle kıta Avrupasının sosyal devlet anlayışı Marksizm ideolojisi altında şekillenmiştir.
Ve Marksizmin bir hastalıkmış gibi ele alınması özellikle felsefe bölümünde yazanlara pek de yakıştıramadığım bir tutumdur çünkü yüzlerce büyük düşünürü derinden etkilemiş böyle büyük bir felsefi akıma hastalık gözüyle bakmak felsefe ile ilgilenenlerin göstereceği bir tutum olmasa gerek.
Ben yazımda esas olarak bunu vurgulamak istemiştim. Yoksa kurulan sosyalist devletlerin despotluğunu temize çıkarmaya çalışmadım.
Marksizmin temelinin çürük olduğu 1870’de sabitlendi, EDT çürütüldü. Bu bahsettiği adam zeki olabilir, zeki olmak demek her alana hakim olmak demek değildir. Belli ki siyaset felsefesinden, iktisattan anlamıyormuş.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-02AA5DC42 -- 10 Ocak 2020; 22:15:42 >
Önceden bende anarko-kapitalisttim ancak bunun pek makul olduğunu düşünüyorum artık. Klasik kapitalizm en iyisi gibi. Devletsiz bir toplumda çevre sorunları, güvenlik vb. sorunları özel şirketlerle çözmek çok zor. İstersen makale tavsiye edebilirim.
Mises ve Hayek’in argümanları sadece iktisadi eleştiriler. Onun dışında dayandığı tarih anlayışına, ekonomik değer anlayışına, kabul ettiği emek-değer teorisine ve bunun sonucunda sahip olduğu sömürü teorisine, etiğine, komünizme ulaşmak için kullanılan metodolojik araçlarına, komünist toplumun bizatihi kendisinin ahlaki implikasyonlarına ve daha pek çok şeye getirilebilecek tonla eleştiri var. Bunun dışında spesifik fenomenlerle ilgili açıklamalarının -iş bölümü, aile, devletin kökeni, dinin kökeni gibi- ve spesifik iktisadi iddialarının -işçilerin durumlarının kötüleşmesi, kronik bir işsizler ordusunun giderek sayı olarak artması vb.- eleştirilmesi de söz konusu.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-02AA5DC42 -- 11 Ocak 2020; 21:15:39 >
Şimdi açıkçası bir Marksist yönelim olan sınıfsal indirgemeci, stalinist olarakta andlandırılan Ortodoks Marksizmi için söyledikleriniz gayet doğru. Marksizm ise bütünlüklü bir teori olduğundan dolayı tek boyutta incelenemez ve indirgenemez. Diyalektik yapısından dolayı geniş perspektifli olarak dallara ayrılması gayet doğaldır. Komünizm ise ideolojik bir ayaktır. Bilimsel teorinin siyasi eksendeki uygulanmasındaki yansımasıdır. Teoride iyi ama pratikte kötü konusu Komünizme özgü bir olgu değil aynı zamanda kapitalizme ait bir olgu. Örnek olarak tam rekabet ortamı neden olmuyor ekonomik sisteminde ve iflas eden büyük bir şirket devletlerin özel kurtarma paketlerinden(Çalışandan alınan vergi) kurtarılıyor? Kapitalizmin doğasında olmayan birşey ama aslında büyük tekellerin kuklası hükümetler tüm hareketlerini ona göre dizayn ediyor. Keynesyen model ikinci sanayi devrimine ait bir olguydu. Günümüzde üçüncü sanayi devrimi yani finans kapitalizmi hakim ve dördüncü sanayi devrimi(endüstri 4.0) ne geçiş aşamasındayız. Keynesyen model veya neokeynesyen modelin olması çok zor. 1970 lerden sonra küreselleşen tekeller güçlerini çok ciddi anlamda artırdılar. Neoliberalizm dediğimiz yeni bir çağ başladı. Artıları ve eksileriyle. Neoliberal bir çağda zaten sosyal devlet yapısını uygulamaya çalışmak uluslararası ve çok uluslu tekellerin direk hedefi olmaktır.
Devletleri ve siyasetçileri kuklaları haline getirmemeleri zaten olanaksız birşey. Siyasete en büyük etkiyi ekonomik güç sağlar. Liberallerin devlet elini ekonomiden çeksin konusu piyasa dengesi için söylense dahi ekonomik krizleri ve daralmaların esas sebebi emek değer çelişkisine bağlı olan artık değerin bölüşümü sorunsalıdır. Çok basit olarak ekonomik olarak birikim yapamayacak kadar zam almayan ve aşırı tüketemeyen birisi piyasadaki dolaşımdaki metaları nasıl satın alacak?
İnsanların tasarrufa gittiği bilinçli çarpıtmadır. Ekonomi elbet kaotiktir marksizm bunu reddetmez Marksizmin üzerinde durduğu konu özel mülkiyet ve ona bağlı ortak üretimin yapıldığı yerlerde bölüşümün ne derece olduğudur. Herkesin kar ettiği ekonomik bir model olması imkansızdır. Ekonomi canlı ve arz talep dışında etkenlerde barındırır. Tavukçuluk sektöründe hiçbir tekele karşı rekabet edebilecek gücümün olmaması gibi.
Otorite ve devlet konusunda ise zaten hem kapitalizmde ve komünizmde değişen pek birşey yok. Birinde sınırların bellidir özgür olmadığını bilirsin ve eşit imkanın vardır. Diğerinde ise imkanın değil sadece fırsatın vardır. Burnunun dikine elbet gidebilirsin ama ağır sonuçlarına katlanırken asla şikayet etme şansın olmaz. Özgürlük yanılsaması vardır. Sistemin çizdiği sınırların dışına çıkamazsın.
Marksizmin pratikte iflas ettiği ise hakim olduğum bir konu neden deye sorarsan; değişime entegre bir şekilde ilerleme yapmayıp başka sosyalalistlere ya da sana en yakın komünalist anarşistleri ciddiye almazsan. Ekonomik gelişmeleri 2. sanayi devrimi mantığıyla yorumlayıp dışına çıkmamak ve geliştirmemek için direnirsen iflas ediyor. Hain ilan edersen, kurşuna dizersen, kapitalistlerle işbirliği yaptı zırvalıklarıyla yargılarsan kendi bilgini kutsal gibi dayatırsan olacağı bu. Antideokratik bir yapıyı savunmakta direnmek bu tarz kötü sonuçlara sebep oluyor. Kapitalist ülkelerle rekabet etmeye çalışan sosyalist devletler vardı. Rekabet????? anlamsız.
Şirketlerin devlet eliyle kurtarılması kapitalizm içerisinde değerlendirilebilir mi ? Hayır tam tersine kapitalizm gücünü şirketlerin ölmesinden alır, komünizm ise zayifligini devletin olmemesinden alır.
Kapitalist ve liberal sistem devleti dışlar ve mümkün olduğunca işlere burnunu sokmamasını savunur peki liberal düzene ihanet edip devletleri ekonomiye entegre edince ne olur ? Yanıt çok basit vergi mükelleflerinin parası ile şirketler kurtarılıp kapitalizme çok ağır bir hasar vermiş olursunuz.
Bugün kapitalizmin hastalığının temeline indiginizde her noktada sosyalizmin kapitalizme bulastirdigi devletin ekonomi üzerindeki etkisini görürsünüz.
Tekellesme neden devasa oranda artıyor hiç merak ettiniz mi ? Çünkü batması gereken şirketler devlet eliyle kurtarılıyor ! Kamu işin icine bulasip yine herşeyi mahvettigi için bugün bu hastalıklı noktaya ulaşıyoruz.
Dünyada sizin ifade ettiğiniz finans kapitalizmi neden hızla bozuluyor hiç merak ettiniz mi ? Çünkü yine Keynesyen yaklaşımdan ilham alan devlet ve kamu kaynaklı merkez bankalarının absürt para politikaları kapitalizmin doğal isleyisini mahvettigi için bugün bu noktadayiz !
Kapitalizm deyip geçerseniz kapitalizmi neyin hasta ettiğini sorgulamazsaniz dünyayı geçmiş dönemdeki felaketlere tekrar suruklersiniz.Bugun sizin söylediğiniz gibi hasta bir kapitalizm yok bugün kapitalizme zorla eklemlenen kamu ve devlet kaynaklı aygitlarin sürekli kapitalizmi zehirledigi bir durum var.
Kapitalist sistemler krize girmiyor mu diyebilirsiniz. Evet giriyorlar ama kapitalizmin sağlıklı işlemesi için zaten bu krizlerin belli aralıklarla gerçekleşmesi gerekir ki paranın belli odaklarda toplanması engellensin. Siz devlet eliyle yapay olarak krizleri bastirdikca aslında tüm sorunları halı altına süpürmek dışında birşey yapmıyorsunuz. Kapitalizmin gücü sirketletin sonsuza kadar yaşamasından değil yozlaşmış ve kötü yönetilen şirketlerin batmasından batabilmesinden gelir !!!
Devlet eliyle yapay olarak bu şirketleri ayakta tutarsanız onun yerine geçecek onlarca yüzlerce daha rekabetçi daha aktif ve daha inovayif şirketi öldürmüş olursunuz.
Sizin onerdiginiz marksizim ve komünizm bugün kapitalizmi hasta eden bütün unsurları alıp bu unsurları 1000 kat daha güçlü hale getirerek bugünkü sorunları çok derinlestirmek dışında birşey önermiyor.
Şu anki sorunların çözümü ne peki ? Devletin serbest piyasaya mudahalesini sağlayan kurumların gücünü kırmak. Vergi cehennemi yaşatan yasalar . Kısacası sorun güçlü devletler ve devletlerin yozlaşmış kurumlarından başka birşey değil. Kapitalizmin tekrar sağlıklı hale gelmesi için devlet eliyle şişirilen bu devasa balonun patlatılması ve sırtını devlete dayayarak büyümüş devasa pekcok verimsizsirketin yokolmasi gerekiyor. Siz asıl sorunu görmek yerine kapitalizmi yekpare bir bütün olarak algılayarak hata yapiyorsunuz bana kalirsa ...
Yanlışın Komünizm hakkında söylediklerin. Sosyalizm zamanla devlet aygıtının kendini zayıflatıp sönümlendirmesini teorisini uzun uzun anlatır. Komünizm ise sosyalizmden sonra ulaşılabilecek evredir. Sen Ortodoks Marksizmi hakkında söylediklerini bütün komünizm böyle diyip yaflatılıyorsun. Sadece bir düşünce akımını seçip işte Komünizm bu demek gibi birşey.
Liberalizm devlet aygıtını yeterince zayıflatıyor . Devletlerin sosyal politikalarının iflası ve çalışan haklarının gerilemesi zaten bunun en açık göstergesi. Peki neden devletler batan şirketleri kurtarıyor. Özel şirketler kapitalizmin krizlerinden çıktıktan sonra sınıfsal olarak hareket etmeye ve devleti kendi amaçları doğrultusunda şekillendirmeye başladılar. Zenginler fakirlerin vergisiyle krizden kurtuluyorlar. Olan çalışan kesime oluyor. Liberallerin devlete yüklenmesi olayı çarpıtmak gibi bir nevi kürekçi kavgası. Sahte ve yapay bir kavga.
William’ın garip ve bir o kadar da trajik olan hikayesi daha 6 aylık iken alfabeyi çözmesi ile başlıyor. 18 aylık olduğunda New York Times okuru olan William; 3 yaşına geldiğinde ise Latince öğreniyor. İlkokul çağına geldiğnde ise ilkokul birinci sınıfı birgün,ikinci sınıfı bir kaç gün, üçüncü sınıfı üç ay, dördüncü sınıfı bir hafta, beşinci sınıfı onbeş hafta; altı ve yedinci sınıfları beş buçuk hafta süreyle bitiren William, 8 yaşına gelmeden İngilizce, Latince, Yunanca, İbranice, Fransızca, Almanca ve Rusçayı konuşabiliyor üstüne anatomi üzerine makaleler yazıyor ve günlük gazeteleri okuyordu. Doğal olarak bu süre zarfında medyanın çok büyük ilgisine maruz kalıyor ve birçok kez New York Times’ın sayfalarında kendine yer buluyordu .
William 8 yaşında Harvard'a başvurur bütün yazılı sınavları rahatlıkla geçer fakat Harvard yetkilileri kendisinin yeteri duygusal yoğunluğa ulaşamadığını söyleyince bu sefer 3 sene sonra 11 yaşında üniversiteye başlar .. 4 boyutlu obje ve nesneler hakkında dersler veren William'ı üniversite öğretim yetkilileri bile dinlemektedir . 16 yaşında üniversiteyi bitirir .. Sonra da hukuk okur ..
Hayatında toplam 40 dil bildiği söylenmektedir ..
Not : Kendisi küçük yaşta üstün zekası nedeniyle bir psikoloğa götürülür ve tahmini IQ'su 250-300 arası çıkar ..
Hayat hikayesini anlattık asıl konuya gelirsek bu adam ateist ve MARKSİST/KOMUNİST bir görüşe sahip ..
Böyle zeki bir insanın ateist olması normal fakat Marksizm gibi bir dogmaya tutulmuş benim baya ilgimi çekti .
Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda ? Mutlak gerçek Marksizm olabilir mi ?
"Gelmiş geçmiş en zeki insanın Marksist olması"
Marksizim binlerce yıllık bilgi birikiminin sonucudur. Marksist olan insanın ister dünyanın en zeki insanı olsun , İster en aptalı olsun , konuyu Marksizmi yüceltmek veya Marksizme çamur atmak için kullanamazsınız.
İkili ticaret hacmimiz (2018): 43,9 milyon ABD Doları
İhracatımız (2018): 32,3milyon ABD Doları
İthalatımız (2018): 11,5 milyon ABD Doları
2030 yılına yönelik yeni bir ekonomik model belirlenmiş olup, ekonomide güncellemeden söz edilmektedir. Çalışmaların temel aldığı ekonomik ilkeler 2011 yılında kabul edilmiştir. Yeni Anayasa, özel sektör ve yabancı yatırım ile ilgili hükümlere de yer vermiştir.
Küba ekonomisinin ana gelir kaynaklarından biri olan turizm alanında 2018 yılında Küba’yı ziyaret eden 4,75 milyon turist ile rekor kırılmıştır.
Öte yandan, Küba’nın önemli bir diğer gelir kaynağı olan sağlık hizmetleri ihracatı başta bölgede olmak üzere Latin Amerika ve Karayipler ile Afrika kıtalarında sürdürülmektedir.
Küba’nın başlıca ihraç malları şeker, nikel, kobalt, tütün, biyotıp ürünleri, deniz ürünleri, rom, narenciye, ithal ürünleri ise petrol, petrol mamulleri, gıda, makine ve teçhizattır.
Nikaha karşı hocam, google amcaya sorabilirsin. Bu yüzden kendimi sosyalist olarak tanımlamıyorum, ama sosyal adaletçiyim.
Alıntıları Göster
Google ABD Nasanın kurduğu sistem . İstediği haberi öne çeker istediğini sansürler.
Karım Rus. Ben Bulgarım
Aile ile ilgili sosyalizm için anlatılanların tamamı yalan. Palavralara inanma . bizdekine benzer Miras hukuku vardır. İnsanların köylerde tarlaları, bahçeleri, evleri vardır . Bunları kendi ihtiyacı kadarını ekip biçerler. ve çocuklarına miras bırakırlar.
Ha sistem neden yıkıldı dersen insan oğlunun aç gözlülüğü. Sosyalistlerin acemiliği. Sosyalist sistemde burjuvaların iktidarı ele geçirdiklerini fark edemedik. Belki 30 yıl gizli gizli örgütlendiler. ve iktidarları ele geçirdiler.
Ancak son sözümüzü söylemedik.
Doğanın Diyelektiği her şey doğar büyür ölür.Kapitalizm ölümsüz değildir. Ölümü tadacaklar. Bu sömürü sistemi elbet bir gün son bulacak.
18-20. yüzyılda feodalist emperyalistlerin kalıntıları kapitalist emperyalizm ile açık işgalleri ve paylaşımları sürdürdüler. 10 yılda bir girdikleri küresel bunalımları 1. ve 2. paylaşım savaşları çözmeye çalıştılar.
Bu günde yine bunalımlarını savaş ekonomileri ile çözmeye çalışıyorlar. Teknoloji çok gelişti açık işgal yerine gizli işgalleri kullanıyorlar. Ayrıca atomik silahlara ulaşan bir çok ülke var.
Bu saaten sonra global bir dünya savaşı imkansıza yakın görünüyor.
1. dünya SSCB doğurdu. 2. dünya savaşı Mao'nun ülkesi ve diğer uzak doğu ülkelerini doğurdu.
Emperyalizm bu dersleri aldı. Bir global paylaşım savaşı daha çıkarırlarsa Kapitalizmin sonunun geleceğini biliyorlar.
Bölgesel savaşlarla durumu kurtarmaya çalışıyorlar. Selahattininin katlinden sonra İranın gönderdiği iki füze Trumpun sesini kesmeye yetti
Bu bize ABD'nin yenilmez güç olmaktan çıktığını gösteriyor.
Kapitalizm sonsuza kadar sürecek iddiası Ütopyadan ibaret.
Mesela bu arkadaşı ele alalım. Herşeyi o kadar basit ve yalın anlatiyir ki sanki bütün bu olaylar yaşanırken masabasında herkesle oturmuş konuşmuş, iç sesleri dinlemiş, kararlara müdahil olmuş gibi.
O kadar keskin ifadeler kullanıyor ki sanki aksi gerçek olmazmış gibi.
Bir kere bilgili bir insan, bilgiye araştırmaya önem veren bilimsel disiplini olan bir insan asla bu kadar keskin konusmaz . 1 söz söyleyecek sen 10 defa düşünürsün. Ayrıca söylediklerinin çoğunun komplo teorisi olması ve komplo teorilerini sanki somut gerçekmiş gibi anlatması olayı iyice trajikomik bir hale getirmiş...
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi FarklıAkıl -- 27 Ocak 2020; 8:37:6 >
kaldı ki Marksizmin başarılı olabilmesi ancak ve ancak tüm dünya ülkelerinin sosyalist olmasıyla mümkündü (sürekli devrim - Troçki). Orada burada bir kaç ülkenin sosyalist ekonomiye geçmiş olması aslında bir şey ifade etmiyordu. Küba 50 yıl boyunca ABD ablukası ve ambargosu altnda kaldı örneğin.
Ben Marksizmin bize kapitalizm dışında alternatifler olabileceğini göstermesi ve yeni arayışlar için rehber ve kapitalizmi dizginleyip daha insani bir yapıya bürünmesini (sendikalar, işçi hakları, temel hak ve özgürlükler, sosyal devlet, sosyal-demokrasi vb.) sağlamada eşsiz katkıları olan bir ideoloji olarak görüyorum ama anladığım kadarıyla sizler Marksizmi bir çöp olarak görüyorsunuz.
Bence çok yanılıyorsunuz...
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bunun nedeni ise soyut dusunen zekanin hayatin gerceklerini hesaplamadan hareket etmesidir. Bu insanlar yedikleri haltin ne oldugunu komunist rejimler altında eziyet cekmeye basladiklarinda ancak anlarlar ki ama artik cok gectir...
Eskiden kominist olup da devrimden sonra fikri degisen cok sahis vardir...
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 8 Ekim 2017; 12:43:4 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
250-300 IQ level diyoruz adam Atatürk diyor ..
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesajda bahsedilenler: @fretta
Kimse sonsuza kadar dünyaya kazık kakacak değil.
Bizim sosyalizmde acı ve felaket yaşadığımız iddiası emperyalist kapitalizmin boş düşünceleri.
Son demlerinizi yaşıyorsunuz .
Bkz. Doğanın Diyalektiği.
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesajda bahsedilenler: @Periah
Asgari ücret 2300 TL açlık sınırı 2600 TL.
öğretmen 3800 TL Polis 4500 tl alırken yoksulluk sınırı ülkende 6500 TL.
Şimdi ikile.
Bu mesajda bahsedilenler: @Periah
Bunun haricinde edebiyattan konuya girdiğimize göre bence ortaya atılan ideolojik öcüler aynı şu eserlerle özdeşleşmektedir.
Komünizmin getireceği canavarı görmek istiyorsanız 1984'ü okumalısınız.
Liberalizmin getireceği canavarı görmek istiyorsanız o zaman Cesur Yeni Dünya'yı okuyacaksınız.
Bu iki eseri okuduktan sonra ise insanlara hangi canavarı seçmek istiyorsunuz diye sorulacak olursa bu görüşlerin uç noktasını yansıtan bu distopyalardan insanların en az yüzde 95'inin (bana göre...) Cesur Yeni Dünya ve liberalizm distopyasını seçeceğinden eminim. Tabi bu ideal durum değil ama bu görüşlerin bizi götürebileceği uç noktaları görmek açısından ufkumuzu genişleteceğine inandığım eserler. Eğer yeterince edebiyat okumadan, insanı görmeden sadece ideoloji ile hareket edersek katılaşacağımızı düşünüyorum o nedenle buradaki forumdaşlara önerim okuduğunuz ideoloji ve bilimsel kaynakların yanına o konuyla ilgili edebi eserleride ekleyin inanın kafanızdaki formüllerin daha bir somutlaşacağını göreceksiniz.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 8 Ekim 2017; 19:24:8 >
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesajda bahsedilenler: @ComicsCİ
Fütürizm hakkında şuradan alıntı yaptım:http://www.edebiyatfakultesi.com/futurizm-akimi.htm
Yaptığım alıntıyı okuyunca şiirin ne anlattığını anlayacaksın:
Öte yandan 20 yy. da kurulan sosyalist devletlerin despotluğunu uzun uzun anlatmana gerek yoktu. Zaten biliyoruz ve yaşadık. Ancak benim anlatmak istediğim başka bir şeydi ve sen onu anlamamış görünüyorsun. Ben Marksizmin kapitalist dünyaya, felsefe ve siyaset bilimine yaptığı katkılara ve bıraktığı derin izlere vurgu yapmak istemiştim. Marksizm basit bir ideoloji değildir, arkasında pek çok düşünürü etkilemiş derin ve zengin bir külliyat bırakmıştır. kaç Marksist eseri okudun bilmiyorum ama sadece Karl Marks'ın "Feuerbach üzerine Tezler"ini bile okumuşsan, ne demek istediğimi anlayacaksın.
Senin yazının özetini "Marksist ideoloji üzerine kurulu bir düzenin despot bir düzen olmaktan kurtulamayacağı çünkü bunun ideolojinin içkin bir karakteri olduğunu iddia etmen" olarak yaparsam, bunu hem doğru hem de yanlış olarak ele alabileceğimizi söyleyebilirim.
Doğrudur, ideolojinin özü bazı kazanımlar karşısında bazı özgürlüklerden ödün vermek üzerine kuruludur. Ancak kurulan düzenlerin bu kadar despot olmasının asıl nedeni bana göre Marksizmin ideolojisinin dayandığı özden ziyade ideolojinin kapitalizm sonrası düzenin uygulama ayrıntılarını içermiyor oluşu, dönemim karakteri ve kurulan düzenlerin emperyalist tehdide karşı aşırı hassas davranmalarından kaynaklandığını düşünüyorum. yani sosyalist devletler bir gül bahçesine kurulmadı.
İkincisi; evet sosyalist aşamada birey değil toplum öne çıkarılır ideoloji tarafından ama bu durum ideolojinin öngörüsüne göre sosyalist aşama ile sınırlı kalacak, komünist aşamaya geçildiğinde ise bireyin ihtiyaçları esas alınacaktı.
Yanlıştır, çünkü Marksizm ancak Troçki'nin ifade ettiği gibi "sürekli devrim" lokomotifiyle başarılı olabilecek bir toplumsal düzen vaad ediyordu. Bu olmayınca despotlaşması kaçınılmazdı.
bazılarının iddiasının aksine komünist aşamaya hiç bir zaman geçilemedi, geçilemezdi de...
O yüzden komünizm hep bir ideal olarak kaldı, proletarya diktatörlüğü aşamasından öteye geçilemedi.
Neyse, uzatmak istemiyorum. Marksizm insanlık tarihinde belki de en derin iz bırakmış ideolojidir ve kapitalizmin bugünkü halini almasında eşsiz katkıları olmuştur. özellikle kıta Avrupasının sosyal devlet anlayışı Marksizm ideolojisi altında şekillenmiştir.
Ve Marksizmin bir hastalıkmış gibi ele alınması özellikle felsefe bölümünde yazanlara pek de yakıştıramadığım bir tutumdur çünkü yüzlerce büyük düşünürü derinden etkilemiş böyle büyük bir felsefi akıma hastalık gözüyle bakmak felsefe ile ilgilenenlerin göstereceği bir tutum olmasa gerek.
Ben yazımda esas olarak bunu vurgulamak istemiştim. Yoksa kurulan sosyalist devletlerin despotluğunu temize çıkarmaya çalışmadım.
Bu mesajda bahsedilenler: @Periah
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-02AA5DC42 -- 10 Ocak 2020; 22:15:42 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesajda bahsedilenler: @Komünist Cellad
Mises ve Hayek’in argümanları sadece iktisadi eleştiriler. Onun dışında dayandığı tarih anlayışına, ekonomik değer anlayışına, kabul ettiği emek-değer teorisine ve bunun sonucunda sahip olduğu sömürü teorisine, etiğine, komünizme ulaşmak için kullanılan metodolojik araçlarına, komünist toplumun bizatihi kendisinin ahlaki implikasyonlarına ve daha pek çok şeye getirilebilecek tonla eleştiri var. Bunun dışında spesifik fenomenlerle ilgili açıklamalarının -iş bölümü, aile, devletin kökeni, dinin kökeni gibi- ve spesifik iktisadi iddialarının -işçilerin durumlarının kötüleşmesi, kronik bir işsizler ordusunun giderek sayı olarak artması vb.- eleştirilmesi de söz konusu.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-02AA5DC42 -- 11 Ocak 2020; 21:15:39 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesajda bahsedilenler: @Periah
Devletleri ve siyasetçileri kuklaları haline getirmemeleri zaten olanaksız birşey. Siyasete en büyük etkiyi ekonomik güç sağlar. Liberallerin devlet elini ekonomiden çeksin konusu piyasa dengesi için söylense dahi ekonomik krizleri ve daralmaların esas sebebi emek değer çelişkisine bağlı olan artık değerin bölüşümü sorunsalıdır. Çok basit olarak ekonomik olarak birikim yapamayacak kadar zam almayan ve aşırı tüketemeyen birisi piyasadaki dolaşımdaki metaları nasıl satın alacak?
İnsanların tasarrufa gittiği bilinçli çarpıtmadır. Ekonomi elbet kaotiktir marksizm bunu reddetmez Marksizmin üzerinde durduğu konu özel mülkiyet ve ona bağlı ortak üretimin yapıldığı yerlerde bölüşümün ne derece olduğudur. Herkesin kar ettiği ekonomik bir model olması imkansızdır. Ekonomi canlı ve arz talep dışında etkenlerde barındırır. Tavukçuluk sektöründe hiçbir tekele karşı rekabet edebilecek gücümün olmaması gibi.
Otorite ve devlet konusunda ise zaten hem kapitalizmde ve komünizmde değişen pek birşey yok. Birinde sınırların bellidir özgür olmadığını bilirsin ve eşit imkanın vardır. Diğerinde ise imkanın değil sadece fırsatın vardır. Burnunun dikine elbet gidebilirsin ama ağır sonuçlarına katlanırken asla şikayet etme şansın olmaz. Özgürlük yanılsaması vardır. Sistemin çizdiği sınırların dışına çıkamazsın.
Marksizmin pratikte iflas ettiği ise hakim olduğum bir konu neden deye sorarsan; değişime entegre bir şekilde ilerleme yapmayıp
başka sosyalalistlere ya da sana en yakın komünalist anarşistleri ciddiye almazsan. Ekonomik gelişmeleri 2. sanayi devrimi mantığıyla yorumlayıp dışına çıkmamak ve geliştirmemek için direnirsen iflas ediyor. Hain ilan edersen, kurşuna dizersen, kapitalistlerle işbirliği yaptı zırvalıklarıyla yargılarsan kendi bilgini kutsal gibi dayatırsan olacağı bu. Antideokratik bir yapıyı savunmakta direnmek bu tarz kötü sonuçlara sebep oluyor. Kapitalist ülkelerle rekabet etmeye çalışan sosyalist devletler vardı. Rekabet????? anlamsız.
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesajda bahsedilenler: @Periah
Liberalizm devlet aygıtını yeterince zayıflatıyor . Devletlerin sosyal politikalarının iflası ve çalışan haklarının gerilemesi zaten bunun en açık göstergesi. Peki neden devletler batan şirketleri kurtarıyor. Özel şirketler kapitalizmin krizlerinden çıktıktan sonra sınıfsal olarak hareket etmeye ve devleti kendi amaçları doğrultusunda şekillendirmeye başladılar. Zenginler fakirlerin vergisiyle krizden kurtuluyorlar. Olan çalışan kesime oluyor. Liberallerin devlete yüklenmesi olayı çarpıtmak gibi bir nevi kürekçi kavgası. Sahte ve yapay bir kavga.
Olaya sınıfsal bakmak lazım.
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
"Gelmiş geçmiş en zeki insanın Marksist olması"
Marksizim binlerce yıllık bilgi birikiminin sonucudur.
Marksist olan insanın ister dünyanın en zeki insanı olsun , İster en aptalı olsun , konuyu Marksizmi yüceltmek veya Marksizme çamur atmak için kullanamazsınız.
Komünizmi Sosyalizmi bitirdik Marksizmi bitirdik naraları boşunadır.
Bitirdi iseniz üzerine sünger çeker kapatırsınız.
Fikirler hiç bir zaman bitmez. Marksizim demokrasin kılıcı gibi tepenizde sonsuza kadar duracaktır.
Bitecek olan kapitalizmdir.
Herşey doğar büyür ve ölür. Bkz. Doğanın Diyalektiği.
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
http://www.mfa.gov.tr/kuba-ekonomisi.tr.mfa
Bu mesaja 3 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesajda bahsedilenler: @Periah
Karım Rus. Ben Bulgarım
Aile ile ilgili sosyalizm için anlatılanların tamamı yalan.
Palavralara inanma .
bizdekine benzer Miras hukuku vardır.
İnsanların köylerde tarlaları, bahçeleri, evleri vardır . Bunları kendi ihtiyacı kadarını ekip biçerler. ve çocuklarına miras bırakırlar.
Ha sistem neden yıkıldı dersen insan oğlunun aç gözlülüğü. Sosyalistlerin acemiliği.
Sosyalist sistemde burjuvaların iktidarı ele geçirdiklerini fark edemedik.
Belki 30 yıl gizli gizli örgütlendiler. ve iktidarları ele geçirdiler.
Ancak son sözümüzü söylemedik.
Doğanın Diyelektiği her şey doğar büyür ölür.Kapitalizm ölümsüz değildir. Ölümü tadacaklar.
Bu sömürü sistemi elbet bir gün son bulacak.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Hatior -- 20 Ocak 2020; 10:52:54 >
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 2 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesajda bahsedilenler: @Hatior
10 yılda bir girdikleri küresel bunalımları 1. ve 2. paylaşım savaşları çözmeye çalıştılar.
Bu günde yine bunalımlarını savaş ekonomileri ile çözmeye çalışıyorlar.
Teknoloji çok gelişti açık işgal yerine gizli işgalleri kullanıyorlar. Ayrıca atomik silahlara ulaşan bir çok ülke var.
Bu saaten sonra global bir dünya savaşı imkansıza yakın görünüyor.
1. dünya SSCB doğurdu. 2. dünya savaşı Mao'nun ülkesi ve diğer uzak doğu ülkelerini doğurdu.
Emperyalizm bu dersleri aldı. Bir global paylaşım savaşı daha çıkarırlarsa Kapitalizmin sonunun geleceğini biliyorlar.
Bölgesel savaşlarla durumu kurtarmaya çalışıyorlar.
Selahattininin katlinden sonra İranın gönderdiği iki füze Trumpun sesini kesmeye yetti
Bu bize ABD'nin yenilmez güç olmaktan çıktığını gösteriyor.
Kapitalizm sonsuza kadar sürecek iddiası Ütopyadan ibaret.
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesajda bahsedilenler: @OlanzapineDreams
O kadar keskin ifadeler kullanıyor ki sanki aksi gerçek olmazmış gibi.
Bir kere bilgili bir insan, bilgiye araştırmaya önem veren bilimsel disiplini olan bir insan asla bu kadar keskin konusmaz . 1 söz söyleyecek sen 10 defa düşünürsün. Ayrıca söylediklerinin çoğunun komplo teorisi olması ve komplo teorilerini sanki somut gerçekmiş gibi anlatması olayı iyice trajikomik bir hale getirmiş...
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi FarklıAkıl -- 27 Ocak 2020; 8:37:6 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesajda bahsedilenler: @Hatior