1. sayfa
Magnetarlar aslında çok güçlü pulsarlar - yani zaten inanılmaz güçlü bir manyetizmayla polarize atım yapan nötron yıldızları - ama klasik pulsarlardan daha nadi... |
Magnetarlar aslında çok güçlü pulsarlar - yani zaten inanılmaz güçlü bir manyetizmayla polarize atım yapan nötron yıldızları - ama klasik pulsarlardan daha nadirler ve daha kısa ömürlüler. Astronomide tipik olarak pulsarlar atomik saat hassasiyetinde periyodik radyo kaynaklarıyken ve kozmik deniz fenerlerini andırıyorlarken magnetarlar bunların daha güçlü X ve gama ışınları saçan daha da manyetik versiyonlarıdır. Peki pulsarlar magnetar olsun olmasın nasıl oluşuyorlar? Bir yıldız hafif dış katmanlarını şok dalgasıyla atıp füzyonla dengelenemeyen demir yoğun çekirdek kalıntısına indirgendikçe yoğunluğu kadar daralan çapıyla beraber rotasyonu da inanılmaz düzeylerde çoğalır. Klasik olarak verilen kollarını kapatan buz patencisinin dönme ekseni etrafında daha hızlı dönmesi örneğindeki gibi. Demir madde de elektronlarını saçıp iyonize hale gelip yozlaşarak ve sonunda bu sıkışan ve saçılan elektronları kapmaya da başlayarak nötron zengini bir ortamda nötron yozlaşma basıncıyla dengelenme fazına geçer. Tüm bu süreç pulsarlardaki bahsettiğim gravitasyonal basınçla inanılmaz derecede sıkışmış ve uyarılmış egzotik iyonize yozlaşık materyaller ve daha derinlerdeki olası süper iletken proton plazmasıyla beraber ters elektrik itkili elektron-pozitron hatlarından oluşan muazzam bir manyetik alan meydana getirir. Bu şekilde nötron yıldızının manyetosferi süper verimli bir parçacık hızlandırıcı veya elektrik şebekesi gibi davranır ve manyetik kutuplarından parçacıkları jet şeklinde atarak "pulsarlaşır" - özellikle atım yönü bize denk geliyorsa jetin yönü bize her döndüğünde kalp gibi atan sinyaller bize denk gelir. Bir yıldızın ölmeden önceki özellikleri ve proton süper iletken plazmasının nötron yıldızındaki miktarı, nötron yıldızının yapısal özellikleri, içindeki dinamikler, çevresinde etkileştiği materyaller gibi değişkenler jenerik bir nötron yıldızı mı, pulsar mı yoksa magnetar pulsarı mı olacağını etkileyebilir. Kuasarlar ise bambaşka fenomenler. Radyo, UV veya optik ışınlarda görülebilirler. Kuasarlar tipik olarak aşırı parlak bir akresyon diski taşıyan süper masif karadeliklerdir. Bu süper masif karadelik motorlu hiper parlak yıldız benzeri yapılar özellikle evrenin daha erken zamanlarında galaksilerin merkezlerinde bulunurlar. Süper masif karadelikler ve "kuasarlaşan" akresyonları stellar artıklardan kaynaklanıyor olabilir ama bir kuasar tipik olarak pulsar ve magnetar gibi nötron yıldızlarının aksine doğrudan yıldızlardan çıkmaz. Yıldızların yaşam ve ölüm sürecinin bir fazı değiller. Nötron yıldızları kainattaki manyetizma şampiyonlarıyken kuasarlar da parlaklık şampiyonlarıdır ama gene de aralarındaki benzerlikler de epey barizdir. Karadelikler de birçok açıdan zaten kendilerinden bir önceki aşamada durduğu kabul edilen nötron yıldızları gibi davranır. Yüksek hızda dönen ve muazzam bir gravitasyon potansiyel enerjiyi kinetik enerjiye ve ısı enerjisine dönüşmesi için ilgili sisteme sağlayan, bu biçimde sıcak sıkışmış plazmaların evrendeki en güçlü manyetik alanları ve jetleri üretmesine yol açan parçacık hızlandırıcılar gibi. Zaten "minik kuasarlar" diyebileceğimiz yoğun akresyonlu stellar karadelikler de friksiyonla ısıttıkları materyali disk gibi toplarken ve afiyetle yerken X-ışını bandında kendilerini belli ederler. Bunların en ünlüsü ve oldukça eskiden beri bilineni Cygnus X-1'dir. Bir nötron yıldızına - masif - kütle eklemek de çok tehlikelidir çünkü bu ilgili nötron yıldızındaki tüm bilinen yozlaşma basınçlarını ve nötron yıldızlarının derinliklerindeki teoride bilinen en sağlam madde veya devasa bir atom çekirdeği olan "nükleer pastayı" yıkıp ilgili yıldızı karadeliğe indirger. Bu şekilde katastrofik gravitasyon çöküş süreci devam ettirilip tam sınırında zaman genleşmesinin sonsuz olduğu, haliyle dışardan bakan gözlemci açısından zaman ve mekanın neredeyse donduğu ve içine düşen hiçbir şeyin dönemeyeceği bir olay ufku meydana getirir. Göründüğü kadarıyla içeride izafiyet teorisinin matematiğine bir "tekillik" yani tanımsız bir fonksiyon olarak yansıyan bir kuantum uzay zaman varlığı yatar. Bu şey artık tam olarak her ne ise belli ki Heisenberg'in Belirsizlik İlkesi'yle oldukça güçlü ve kökten bir ilişkisi bulunan, evrenin o bölgesinde oraya girmeden asla deneyimleyemeyeceğimiz bir gelecekte duran - haliyle o karadelik dediğimiz - o siyah kuantum gravitasyon kabarcığını yaratan bir olgu. Kısaca nötron yıldızları ve karadelikler evrendeki en çılgın ve en primal olguların başında gelir. Hem gravitasyon lensleme, zaman genleşmesi gibi etkilerle inanılmaz derecede izafi hem de parçacıklar haricinde bariz kuantum objeler olan varlıklardır. Bir pulsar veya magnetar spini ve diğer özellikleriyle beraber devasa bir yüksek enerjili kuantum parçacığı andırıyor. Bir karadelik ise tam bir muamma. Boyutlar arası bir canavar. Bir Lovecraft kozmik dehşet fantazisinin ete kemiğe bürünmüş hali. Nasıl oluştuğu hala tam belli olmayan ve galaksilerin merkezlerinde bulunan süper masif versiyonları kuasarlara motor olarak güç verebiliyorlar. Süper masif karadeliklerle ilgili iki ana yaklaşım var: Erken evren zamanlarında bulunan çabuk soğumayan hafif nükleuslu gazın doğrudan gravitasyonal çökmesinden çabucak çıktıklarını ve kolayca daha da büyüdüklerini varsayan ağır tohumlama, stellar kalıntıların birleşim ve tüketimleriyle zamanla büyüdüklerini varsayan hafif tohumlama. Bundan bahsettim çünkü süper masif karadeliksiz kuasardan söz edilemez; her ne kadar nötron yıldızları ve tiplerinden tamamen ayrı bir araştırma konu başlığını teşkil etse de. Galaksi ve yıldız kümeleri formasyonunda ve hatta ihtimal dahilinde yıldız formasyonunu durdurup galaksi ölümlerinde rol oynayabilecekleri için kuasarlar kozmolojik ağırlığı çok daha fazla olan fenomenler. Nötron yıldızları ilginçler ama - muazzam güçlerini hafife almamakla beraber - o azametli ve kudretli kuasarlara nazarla daha lokal ve daha mütevazi olgular. Daha mütevazi diyorum da bir nötron yıldızı depremi (starquake) birkaç ışık yılı öteden insanlığı yok edecek, daha iyi ihtimalle tüm elektronik devreleri devasa bir EMP rolünde mahvedip antik devirlere döndürecek güçtedir! Evet, nötron yıldızlarında depremler olabiliyor. Tüm yıldızlararası uzay yolculuğunuzu zehir edebilirler. Günün birinde kainatta gezerken çocuklarımızın odalarının raflarına açılan sihirli mekanlar karşımıza çıkmayacak. Onun yerine mitolojideki kaprisli ama çok güçlü tanrılar gibi başıboş takılan ve spontan felaketler saçan tehlikeli varlıkların bulunduğu uçsuz bucaksız bir mekanda muazzam derecede güzel manzaralar eşliğinde yol açacağız. Hani belki. Umarım talebinizi karşılayabilmiştir. Bu yazıyı açıkçası çok zevk alarak büyük bir memnuniyetle yazdım. Benden favori konularımdan birisi hakkında yazmamı istediniz; doğru bir tercih. :D |
Türkçesi ne bunun ❓ |
Bu tarz büyük kütleli yıldız kalıntısı astrofizik nesneler diğer olgulara nazarla görece azlar - ve ayrıca tespit edilmeyi zorlaştıran biçimde küçükler - o sebe... |
Bu tarz büyük kütleli yıldız kalıntısı astrofizik nesneler diğer olgulara nazarla görece azlar - ve ayrıca tespit edilmeyi zorlaştıran biçimde küçükler - o sebeple beklenmedik durumlarda bulunabiliyorlar veya alışılmadık davranışlar sergileyebiliyorlar. Yozlaşan yıldız artıkları hakkındaki bilgilerimiz halen oldukça az ve kuramsal sayılır. Nötron yıldızları bir muamma, karadelikler apayrı bir muamma. Nötron yıldızı ve karadelik geçişi - veya sınırı - da gerçekten bizim için bayağı karanlık kalan bir bölge. Gravitasyonal çökme halindeki yozlaşık maddeden söz ediyoruz, bu maddenin fazla alışık olmadığımız ve manyetizma, nükleer güç, diğer maddelerle etkileşim gibi parametreler bazında ne türden senaryolar üretebileceğini tamamen bilmediğimiz aşırı yoğun bir şekli. Beni yanlış anlamayın, hiçbir şey bilinmiyor demiyorum elbette, bilakis, hatırı sayılır bir anlayışımız var ama hala bize yabancı ve egzotik sayılır. Bu tarz astrofizik fenomenler fiziğin farklı varsayımlara dayanarak farklı ölçeklerle ilgilenen çeşitli kuramlarının - izafiyet, kuantum ve termodinamiğin - aynı anda bariz geçerlilik kazanıp açıkça kaynaşmaya başladığı yerler oldukları için fiziğin birleşik kuram - rölativistik kuantum gravitasyon - kutsal kasesine açılabilecek önemli bir araştırma yönelimini teşkil ediyorlar. Bu ekstrem olguları incelerken probabilistik küçük ölçeklere inen kuantum fiziğine de, yüksek hız ve gravitasyon bağlamlarını ortaya koyan izafiyet kuramlarına da başvurmak gerekiyor. Ağırlaşan ve yozlaşan madde pek çok kuantum interaksiyonun ve çeşitli kuantum olgunun cirit attığı bir alan, aynı zamanda muazzam yerçekimi baskısını hisseden, enerjetik hızlanmaların yaşandığı ve rölativistik etkilerin sonuna kadar hissedildiği bir uzay zaman bölgesi. Kısaca ölen yıldızların nötron yıldızları ve karadeliklere indirgenen artık çekirdekleri doğanın farklı yönlerine odaklanan fizik kuramları ve yasalarının çarpıştıkları doğal laboratuvarlar. Evrenin en erken ve en yoğun dönemleri hakkında da bir fikir verebilirler. Unutmayın, tıkandığını bildiğimiz izafiyet kuramı gravitasyonal çöküşün bildiğimiz son raddesi olan bir karadelikte de, evrenin başlangıcında da aynı matematiksel tanımsızlıkla biter: Bir tekillikle. Dahası gene de bu tanımlamakta zorlandığımız ekstrem bölgelerde manyetizma gibi alışıldık alanlar ve kuvvetler karşımıza en güçlü halleriyle çıkar ve fiziksel varlık anlayışımızın temelinde yatan fiziksel bilgi (information) görüldüğü kadarıyla buralarda da hükmünü sürdürür. |
"Kün, feyekûn" noktasına mı ulaştık, yoksa atayizler bunu da açıklayacak mı? Ekleme: "Carpe diem" veya "Cogito, ergo sum" yazılsaydı, anlamını bilmeseydin, gider arar öğrenirdin ama sonra gelip Türkçesi ne bunun diye sorar mıydın? @Esxici Kalıbı soruyorsan (ki bilmediğini veya araştırmadığını sanmıyorum) "‘Ol’ der, o da hemen oluverir." veya "‘Ol’ der ve olur." gibi tercüme edilmektedir.* Atayizi soruyosan (ki anlamadığını sanmıyorum) ateistin sokak jargonu. *Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%BCn_fe_yek%C3%BCn |
Bu tarz büyük kütleli yıldız kalıntısı astrofizik nesneler diğer olgulara nazarla görece azlar - ve ayrıca tespit edilmeyi zorlaştıran biçimde küçükler - o sebeple beklenmedik durumlarda bulunabiliyorlar veya alışılmadık davranışlar sergileyebiliyorlar. Yozlaşan yıldız artıkları hakkındaki bilgilerimiz halen oldukça az ve kuramsal sayılır. Nötron yıldızları bir muamma, karadelikler apayrı bir muamma. Nötron yıldızı ve karadelik geçişi - veya sınırı - da gerçekten bizim için bayağı karanlık kalan bir bölge. Gravitasyonal çökme halindeki yozlaşık maddeden söz ediyoruz, bu maddenin fazla alışık olmadığımız ve manyetizma, nükleer güç, diğer maddelerle etkileşim gibi parametreler bazında ne türden senaryolar üretebileceğini tamamen bilmediğimiz aşırı yoğun bir şekli. Beni yanlış anlamayın, hiçbir şey bilinmiyor demiyorum elbette, bilakis, hatırı sayılır bir anlayışımız var ama hala bize yabancı ve egzotik sayılır. Bu tarz astrofizik fenomenler fiziğin farklı varsayımlara dayanarak farklı ölçeklerle ilgilenen çeşitli kuramlarının - izafiyet, kuantum ve termodinamiğin - aynı anda bariz geçerlilik kazanıp açıkça kaynaşmaya başladığı yerler oldukları için fiziğin birleşik kuram - rölativistik kuantum gravitasyon - kutsal kasesine açılabilecek önemli bir araştırma yönelimini teşkil ediyorlar. Bu ekstrem olguları incelerken probabilistik küçük ölçeklere inen kuantum fiziğine de, yüksek hız ve gravitasyon bağlamlarını ortaya koyan izafiyet kuramlarına da başvurmak gerekiyor. Ağırlaşan ve yozlaşan madde pek çok kuantum interaksiyonun ve çeşitli kuantum olgunun cirit attığı bir alan, aynı zamanda muazzam yerçekimi baskısını hisseden, enerjetik hızlanmaların yaşandığı ve rölativistik etkilerin sonuna kadar hissedildiği bir uzay zaman bölgesi. Kısaca ölen yıldızların nötron yıldızları ve karadeliklere indirgenen artık çekirdekleri doğanın farklı yönlerine odaklanan fizik kuramları ve yasalarının çarpıştıkları doğal laboratuvarlar. Evrenin en erken ve en yoğun dönemleri hakkında da bir fikir verebilirler. Unutmayın, tıkandığını bildiğimiz izafiyet kuramı gravitasyonal çöküşün bildiğimiz son raddesi olan bir karadelikte de, evrenin başlangıcında da aynı matematiksel tanımsızlıkla biter: Bir tekillikle. Dahası gene de bu tanımlamakta zorlandığımız ekstrem bölgelerde manyetizma gibi alışıldık alanlar ve kuvvetler karşımıza en güçlü halleriyle çıkar ve fiziksel varlık anlayışımızın temelinde yatan fiziksel bilgi (information) görüldüğü kadarıyla buralarda da hükmünü sürdürür. |
Bu destansı yorumunuz için teşekkürler |
Sayın Natalia hocamdan Pulsar Kuasar Magnetar 3'lülerinin arasındaki farklara odaklanan bir yazı bekliyoruz... @Nat Alianovna |
Magnetarlar aslında çok güçlü pulsarlar - yani zaten inanılmaz güçlü bir manyetizmayla polarize atım yapan nötron yıldızları - ama klasik pulsarlardan daha nadirler ve daha kısa ömürlüler. Astronomide tipik olarak pulsarlar atomik saat hassasiyetinde periyodik radyo kaynaklarıyken ve kozmik deniz fenerlerini andırıyorlarken magnetarlar bunların daha güçlü X ve gama ışınları saçan daha da manyetik versiyonlarıdır. Peki pulsarlar magnetar olsun olmasın nasıl oluşuyorlar? Bir yıldız hafif dış katmanlarını şok dalgasıyla atıp füzyonla dengelenemeyen demir yoğun çekirdek kalıntısına indirgendikçe yoğunluğu kadar daralan çapıyla beraber rotasyonu da inanılmaz düzeylerde çoğalır. Klasik olarak verilen kollarını kapatan buz patencisinin dönme ekseni etrafında daha hızlı dönmesi örneğindeki gibi. Demir madde de elektronlarını saçıp iyonize hale gelip yozlaşarak ve sonunda bu sıkışan ve saçılan elektronları kapmaya da başlayarak nötron zengini bir ortamda nötron yozlaşma basıncıyla dengelenme fazına geçer. Tüm bu süreç pulsarlardaki bahsettiğim gravitasyonal basınçla inanılmaz derecede sıkışmış ve uyarılmış egzotik iyonize yozlaşık materyaller ve daha derinlerdeki olası süper iletken proton plazmasıyla beraber ters elektrik itkili elektron-pozitron hatlarından oluşan muazzam bir manyetik alan meydana getirir. Bu şekilde nötron yıldızının manyetosferi süper verimli bir parçacık hızlandırıcı veya elektrik şebekesi gibi davranır ve manyetik kutuplarından parçacıkları jet şeklinde atarak "pulsarlaşır" - özellikle atım yönü bize denk geliyorsa jetin yönü bize her döndüğünde kalp gibi atan sinyaller bize denk gelir. Bir yıldızın ölmeden önceki özellikleri ve proton süper iletken plazmasının nötron yıldızındaki miktarı, nötron yıldızının yapısal özellikleri, içindeki dinamikler, çevresinde etkileştiği materyaller gibi değişkenler jenerik bir nötron yıldızı mı, pulsar mı yoksa magnetar pulsarı mı olacağını etkileyebilir. Kuasarlar ise bambaşka fenomenler. Radyo, UV veya optik ışınlarda görülebilirler. Kuasarlar tipik olarak aşırı parlak bir akresyon diski taşıyan süper masif karadeliklerdir. Bu süper masif karadelik motorlu hiper parlak yıldız benzeri yapılar özellikle evrenin daha erken zamanlarında galaksilerin merkezlerinde bulunurlar. Süper masif karadelikler ve "kuasarlaşan" akresyonları stellar artıklardan kaynaklanıyor olabilir ama bir kuasar tipik olarak pulsar ve magnetar gibi nötron yıldızlarının aksine doğrudan yıldızlardan çıkmaz. Yıldızların yaşam ve ölüm sürecinin bir fazı değiller. Nötron yıldızları kainattaki manyetizma şampiyonlarıyken kuasarlar da parlaklık şampiyonlarıdır ama gene de aralarındaki benzerlikler de epey barizdir. Karadelikler de birçok açıdan zaten kendilerinden bir önceki aşamada durduğu kabul edilen nötron yıldızları gibi davranır. Yüksek hızda dönen ve muazzam bir gravitasyon potansiyel enerjiyi kinetik enerjiye ve ısı enerjisine dönüşmesi için ilgili sisteme sağlayan, bu biçimde sıcak sıkışmış plazmaların evrendeki en güçlü manyetik alanları ve jetleri üretmesine yol açan parçacık hızlandırıcılar gibi. Zaten "minik kuasarlar" diyebileceğimiz yoğun akresyonlu stellar karadelikler de friksiyonla ısıttıkları materyali disk gibi toplarken ve afiyetle yerken X-ışını bandında kendilerini belli ederler. Bunların en ünlüsü ve oldukça eskiden beri bilineni Cygnus X-1'dir. Bir nötron yıldızına - masif - kütle eklemek de çok tehlikelidir çünkü bu ilgili nötron yıldızındaki tüm bilinen yozlaşma basınçlarını ve nötron yıldızlarının derinliklerindeki teoride bilinen en sağlam madde veya devasa bir atom çekirdeği olan "nükleer pastayı" yıkıp ilgili yıldızı karadeliğe indirger. Bu şekilde katastrofik gravitasyon çöküş süreci devam ettirilip tam sınırında zaman genleşmesinin sonsuz olduğu, haliyle dışardan bakan gözlemci açısından zaman ve mekanın neredeyse donduğu ve içine düşen hiçbir şeyin dönemeyeceği bir olay ufku meydana getirir. Göründüğü kadarıyla içeride izafiyet teorisinin matematiğine bir "tekillik" yani tanımsız bir fonksiyon olarak yansıyan bir kuantum uzay zaman varlığı yatar. Bu şey artık tam olarak her ne ise belli ki Heisenberg'in Belirsizlik İlkesi'yle oldukça güçlü ve kökten bir ilişkisi bulunan, evrenin o bölgesinde oraya girmeden asla deneyimleyemeyeceğimiz bir gelecekte duran - haliyle o karadelik dediğimiz - o siyah kuantum gravitasyon kabarcığını yaratan bir olgu. Kısaca nötron yıldızları ve karadelikler evrendeki en çılgın ve en primal olguların başında gelir. Hem gravitasyon lensleme, zaman genleşmesi gibi etkilerle inanılmaz derecede izafi hem de parçacıklar haricinde bariz kuantum objeler olan varlıklardır. Bir pulsar veya magnetar spini ve diğer özellikleriyle beraber devasa bir yüksek enerjili kuantum parçacığı andırıyor. Bir karadelik ise tam bir muamma. Boyutlar arası bir canavar. Bir Lovecraft kozmik dehşet fantazisinin ete kemiğe bürünmüş hali. Nasıl oluştuğu hala tam belli olmayan ve galaksilerin merkezlerinde bulunan süper masif versiyonları kuasarlara motor olarak güç verebiliyorlar. Süper masif karadeliklerle ilgili iki ana yaklaşım var: Erken evren zamanlarında bulunan çabuk soğumayan hafif nükleuslu gazın doğrudan gravitasyonal çökmesinden çabucak çıktıklarını ve kolayca daha da büyüdüklerini varsayan ağır tohumlama, stellar kalıntıların birleşim ve tüketimleriyle zamanla büyüdüklerini varsayan hafif tohumlama. Bundan bahsettim çünkü süper masif karadeliksiz kuasardan söz edilemez; her ne kadar nötron yıldızları ve tiplerinden tamamen ayrı bir araştırma konu başlığını teşkil etse de. Galaksi ve yıldız kümeleri formasyonunda ve hatta ihtimal dahilinde yıldız formasyonunu durdurup galaksi ölümlerinde rol oynayabilecekleri için kuasarlar kozmolojik ağırlığı çok daha fazla olan fenomenler. Nötron yıldızları ilginçler ama - muazzam güçlerini hafife almamakla beraber - o azametli ve kudretli kuasarlara nazarla daha lokal ve daha mütevazi olgular. Daha mütevazi diyorum da bir nötron yıldızı depremi (starquake) birkaç ışık yılı öteden insanlığı yok edecek, daha iyi ihtimalle tüm elektronik devreleri devasa bir EMP rolünde mahvedip antik devirlere döndürecek güçtedir! Evet, nötron yıldızlarında depremler olabiliyor. Tüm yıldızlararası uzay yolculuğunuzu zehir edebilirler. Günün birinde kainatta gezerken çocuklarımızın odalarının raflarına açılan sihirli mekanlar karşımıza çıkmayacak. Onun yerine mitolojideki kaprisli ama çok güçlü tanrılar gibi başıboş takılan ve spontan felaketler saçan tehlikeli varlıkların bulunduğu uçsuz bucaksız bir mekanda muazzam derecede güzel manzaralar eşliğinde yol açacağız. Hani belki. Umarım talebinizi karşılayabilmiştir. Bu yazıyı açıkçası çok zevk alarak büyük bir memnuniyetle yazdım. Benden favori konularımdan birisi hakkında yazmamı istediniz; doğru bir tercih. :D |
Açıklama için teşekkürler👍 ehlem ve sehlem. |
sallamasyonis atmasyonis bilgi çoğu bilmediği halde sıkma becerisi.. manyetik olduğu kesin bilgi gerisi öykülenme (zartasyonis) .. aynı yunan felsefecileri gibi odduğun yerden ahkam kesme becerisi.. zamanında bir ilim adamı yunanlıları bırakın bize verecekleri hiç bir şey yok dedi. bunu demesinin sebebi ise "insanlık ilimde endulisten çaldığı eserlerle gelişti". bilim o yönde ilerledi .. sonra tekrar felsefeye döndü. (not: felsefe bilim değildir. orada hakikati arayanlar bir şey bulamaz) |
Paylaşalım, JWST aşırı parlak aktif galaktik çekirdekler veya devasa miktarlarda gazı yığıp sürtüşmeyle parlatan süper masif karadelikler olarak da geçen kuasarların muazzam enerjileriyle nasıl gazları galaksi bünyesinden dışarı atıp yıldız formasyonunu kozmolojik zaman bazında süratle durdurarak galaksileri "öldürüyor" olabileceğine dair yeni bulgular ortaya koymakta kullanılabilir.
https://phys.org/news/2024-04-jwst-reveal-black-holes-rapidly.html https://www.nature.com/articles/s41586-024-07412-1?error=cookies_not_supported&code=30533a9f-10e8-4175-a655-09dcf2978632 Buradan da tekrar görülebileceği gibi süper masif karadelikler ve kuasarlar müstakil bir sistem veya yıldız fazı örneği olarak değil de galaksi ve kozmoloji ölçeğinde değerlendiriliyorlar. Mesela verilmiş bir kuasar bizimle aramızda duran bir galaksinin gravitasyonal lens etkisinin yardımıyla gözlemlenebiliyor. Galaksi devasa kolektif kütlesiyle rölativistik etkiyle tek bir kuasardan dört tane kuasar imgesine yol açıyor ve dev bir büyüteçmişçesine daha uzak kuasarın görüntüsünü büyütebiliyor (Malum "Einstein Haçı"). < Resime gitmek için tıklayın >
Kuasar Temsili: < Resime gitmek için tıklayın > https://www.researchgate.net/figure/The-famous-Einstein-Cross-is-a-case-where-a-gravitational-lensing-by-a-massive-galaxy_fig2_1963362 Pulsarlar ise buna mukabil bahsettiğimiz gibi manyetik kutuplarından birisi bize dönüyorsa radyo teleskoplarla kalp gibi atış sinyalleri alınan stellar kalıntısı fenomenler (rotasyon periyodu algılarımız için fazlaysa mesela saniyede düzinelerce hatta yüzlerce ve binlerce kez dönüş eksenlerini tamamlıyorlarsa epey sinir bozucu olabiliyorlar kabul) < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > https://www.popularmechanics.com/space/deep-space/a25332/scientists-discover-farthest-brightest-pulsar/ Videoyu izlemek için tıklayınız |
1. sayfa
Daha önce tespit edilememiş bir olay
Araştırma ekibi CSIRO Parkes radyo teleskobu Murriyang'ı kullanarak bu egzotik gök cismi olayını tespit etti. Ekip, yaklaşık 8.000 ışık yılı uzaklıkta bulunan ve Dünya'ya bilinen en yakın magnetar olan XTE J1810-197’nin garip radyo sinyalleri yaydığını ve bu magnetarın ölümden döndüğünü keşfetti.
Her şeyden önce bu tespit bile büyük bir olay. Zira çoğu magnetarın belirli bir yöne yönelmiş ışık yaydığı biliniyor. Ancak araştırmanın konusu olan magnetarın ışığının dairesel polarize olduğu ve uzayda hareket ederken spiral çizdiği belirtiliyor. Bunun sadece beklenmedik değil, aynı zamanda eşi benzeri görülmemiş bir durum olduğu aktarılıyor.
Ayrıca Bkz.ABD Uzay Kuvvetleri uzayda tarihin ilk askeri tatbikatına hazırlanıyor
Bilmeyenler için magnetarlar, tüm nötron yıldızları gibi büyük yıldızların ölümünden meydana geliyor. Bu dev yıldızlar, kendi yerçekimlerinin içe doğru çökmesini önleyen enerjiyi üretmek için çekirdeklerindeki nükleer füzyonu kullanıyorlar. Ancak füzyonun yakıtı (özellikle hidrojenin helyuma dönüşümü) tükendiğinde, yani enerji kaynağı yok olduğunda, yıldızın yerçekimi baskın çıkar ve kendi üzerine çökmesine neden olur. Bu çöküş, bir süpernova patlamasını tetikler ve geride magnetarlar da dahil olmak üzere nötron yıldızı gibi aşırı yoğun bir cisim bırakır.
Güneş'ten 1 katrilyon kat daha güçlü
Araştırmacılar net bir açıklama yapmakta zorlanıyor
Araştırma ekibinin gözlemi tamamen beklenmedik olsa da, ekibin bu magnetarın neden bu kadar olağandışı emisyonlar ürettiğine dair bir fikri var. Araştırmacılara göre magnetarın manyetik kutbunun üzerinde çok yüksek sıcaklıklara sahip bir plazma yer alıyor. Bu plazmanın polarize edici bir filtre gibi davrandığı düşünülüyor ancak bunun nasıl olduğu büyük bir soru işareti. Araştırmacılar, Murriyang ile XTE J1810-197'nin devam eden gözlemlerinin, plazma dinamikleri, X-ışınları, gama ışını patlamaları ve potansiyel olarak hızlı radyo patlamaları gibi magnetarla ilgili bir dizi aşırı, güçlü ve olağandışı fenomen hakkında bilgi sağlamaya yardımcı olacağını umuyorlar.
Kaynak:https://www.space.com/the-universe/stars/one-of-the-universes-most-extreme-dead-stars-just-sprang-back-to-life-unexpectedly
Haberi Portalda Gör