Beynimizi zaten tam kapasiteyle kullanıyoruz. Yani kullanılmayan bir bölgesi bulunmuyor. Beynin gelişmişlik düzeyi arttığında bize ne gibi getiriler sağlayabilir bunu tartışmak gerek.
Bence beynin şukadarını kulanabiliyoruz vs.. gibi sözler çok yanlış.
İnsan beynini geliştirmez. Kişiliğini, karakterini, zekasını(ilişki kurabilme yeteneğini), nefsini kontrol edebildiği ölçüde üstünlük kazanır.
Mesala bazı son seviye Aikido uslarının, bazı yogilerin uçabildiği, hareket halindeki bir treni elleri ile durdurabildiği söyleniyor.
Onlar bütün bunları kendi iç alemlerindeki dinamikleri kontrol altına alabilmeleri ile sağlıyor. Yani kendi nefsi duygularını, isteklerini, düşüncelerini, kontrol edebildikleri ölçüde vücudun içersinde ve çevresinde bulunan Aura dediğimiz enerjiyi kulanabiliyorlar.
Einstein'nın beyninin diğer hiç bir insandan farklı olmadığı ancak o öldükten sonra anlaşılmıştır. Herkezdeki beyin aynı beyin. Tek fark olaylar karşında farklı düşünebilme kabiliyetlerimizdir.
Bir çobana ''ot'' dediğinizde aklına belki sadece koyunlarını beslemesi için verilen yiyecek gelir. Ama bunu Einstein'na söyleseniz belki aklından o otla ilgili bin bir türlü şey gelir. Bizim saçma sapan dediğimiz şeyleri düşünür.
Zaten Einstein'a öldükten sonra beynini çıkarıp incelemek için izin almaya geldiklerinde, izin verirken aynı zamanda birde mektup yazmış, beynini inceledikten sonra açılmak üzere... Beyin incelenip bir fark görülmediğinde, mektubu açmışlar. ''Benim beynimin sizinkinden tek farkı Olaylar karşında daha fazla ilişki kurabilmemdir.''
Beynimizi zaten tam kapasiteyle kullanıyoruz. Yani kullanılmayan bir bölgesi bulunmuyor. Beynin gelişmişlik düzeyi arttığında bize ne gibi getiriler sağlayabilir bunu tartışmak gerek.
Beynin tamamının kullanılmadığı doğru bir bilgi değildir. Her insan beyninin tamamını kullanır. Beyinde 100 milyardan fazla nöron ve bu nöronların birbirleri ile olan trilyonlarca sinaptik bağlantıları bulunuyor. Sinaptik bağlantılar ise elektiksel impulsların düşünce, hafıza, duygu, bilinç gibi karmaşık duygulara dönüşüp kodlanmasında önemli görevler üsleniyor. Sinaptik bağlantılar ne kadar fazlalaşırsa beynin kapasitesi biraz daha yukarıya çekiliyor. Bu bağlantıların fazla olması o derece kompleks ve özgün düşünmeyi tetikleyebiliyor. Beynin bir sınırı olduğunu sanmıyorum, özellikle öğrenilecek bilgileri alma konusunda sınırsız bir kapasiteye sahip olduğunu düşünüyorum.
Beyin basit bir ayrımla sağ ve sol olmak üzere iki yarım küreden oluşuyor. Her yarım kürede frontal, oksipital, temporal ve parietal lob olmak üzere 4 lob var ve herbirinin farklı ve benzer görevleri var. Sağ ve sol lobun uzmanlaştığı alanlar birbirinden biraz farklı ve bu iki yarım küre arasında iletişimi sağlayan ''corpus collosum'' adi verilen bir sinir bandı var. Sağ ve sol lob arasındaki iletişimi ne kadar arttırabilirsek ve ikisini dengeli kullanabilirsek büyük ölçüde potansiyellerimizi yukarıya çıkarabiliriz. Ancak iki yarım küreyi bu kadar koordineli çalıştırmak 2 kat daha fazla performans değil 8 hatta 16 kat daha fazla performans sağlayabilir.
Bu neye benzer biliyor musunuz? Örneğin; ''Tek ayak üstünde seke seke 100 metrelik bir parkuru ne kadar sürede tamamlarsınız?'' sorusu sorulduğunda; yaklaşık 2-3 dakika cevabı alınır. Ancak 2 ayağı birden kullanırsak bu süre 20 saniyeye kadar düşebilir. İşte beyinin sağ ve sol yarım küresini beraber kullanmak da böyle bir performans artışına neden olabilir.
Bilimesi gereken bir şey var ki; insan beynini ne kadar kullanırsa kullansın, kapasitelerini ne kadar yukarıya çekerse çeksin; telekinezi, uçma, olmayan varlıkları görme, çevresini farklı algılama gibi bir yeti kazanmayacaktır. Sadece beynin geliştirilmeye çalışılması, bilgilerin uzun süreli belleğe aktarılması ve kolayca nasıl geri getirilebileceği, sağ ve sol lobun koordineli çalışması nasıl sağlanabilir bunlar üzerine yoğunlaşılmalıdır.
Bir yerde okumuştum. Aslında beynimizin tamamını kullanabiliyoruz ama bölümler halinde. Her faaliyet için ayrı ayrı kısımlarını kullanıyoruz. Aynı anda tüm kapasitesini kullanamıyoruz. Beynin hiçbir kısmı atıl değil yani.
Bence beynin şukadarını kulanabiliyoruz vs.. gibi sözler çok yanlış.
İnsan beynini geliştirmez. Kişiliğini, karakterini, zekasını(ilişki kurabilme yeteneğini), nefsini kontrol edebildiği ölçüde üstünlük kazanır.
Mesala bazı son seviye Aikido uslarının, bazı yogilerin uçabildiği, hareket halindeki bir treni elleri ile durdurabildiği söyleniyor.
Onlar bütün bunları kendi iç alemlerindeki dinamikleri kontrol altına alabilmeleri ile sağlıyor. Yani kendi nefsi duygularını, isteklerini, düşüncelerini, kontrol edebildikleri ölçüde vücudun içersinde ve çevresinde bulunan Aura dediğimiz enerjiyi kulanabiliyorlar.
Einstein'nın beyninin diğer hiç bir insandan farklı olmadığı ancak o öldükten sonra anlaşılmıştır. Herkezdeki beyin aynı beyin. Tek fark olaylar karşında farklı düşünebilme kabiliyetlerimizdir.
Bir çobana ''ot'' dediğinizde aklına belki sadece koyunlarını beslemesi için verilen yiyecek gelir. Ama bunu Einstein'na söyleseniz belki aklından o otla ilgili bin bir türlü şey gelir. Bizim saçma sapan dediğimiz şeyleri düşünür.
Zaten Einstein'a öldükten sonra beynini çıkarıp incelemek için izin almaya geldiklerinde, izin verirken aynı zamanda birde mektup yazmış, beynini inceledikten sonra açılmak üzere... Beyin incelenip bir fark görülmediğinde, mektubu açmışlar. ''Benim beynimin sizinkinden tek farkı Olaylar karşında daha fazla ilişki kurabilmemdir.''
Bu değerler bir çok yerde farklılık gösteriyor ama benim bildiğim kadarıyla ortalama bir insan %7'sini kullanabiliyor. Einstein ise %14'ünü kullanabiliyormuş. %70 üzeri beynini kullanan bir insan , gözleri ile bir uzay gemisi kadar komplex birşey inşaa edebilir.. Bi yerden sonra maddeye hükmedebilme gibi birşey söz konusu olsa gerek
Normal durumda beyin (beyinde aynı anda %10-15 civarı kullanım oluyor diye bilirim) aldığınız oksijenin %20 sini tüketir hadi buyrun beynizi %50 kullanın :) Tabi bundan önce yedek bir kalp ve bir akciğer taktırın :)
Bana kalırsa eğer beynimizin %100 ünü kullanırsak hiç lik içine akarız. Evet ''HİÇ'' lik. Bir düşünsenize bu halimizle 1 2 3 boyut görebilioruz %100ü ile bu boyut sayısı kaça çıkar? Veyahutta duyabildiiğimiz frekanslar ne kadar artar? Her bir sesi duyarız. Ve bu tam bir karmaşa yaratır. Böylece her şey bir hiçe dönüşüverir.
Bence beyni kullanırken sınırını bilmek gerekir diye düşünüyorum.
Arkadaşlar aslında önce bir araştırmak lazım.Beynin % bilmem kaçını kullanabiliyoruz diye beşy yok.Geçenlerde gazetede herkezin yanlış bildiği konular başlığı altında görmüştüm.Çok şaşırmıştım.Beynin hepsini kullanabiliyoruz.Bi arkadaş yukarlarda yazmış zaten.İsteyenler de araştrma yapabilirler.Beynin sadece %7 sini kullanabiliyoz hepsini kullanırsak uçarız muçarız hepsi palavra.
telekinezi de anca işte masallarda, filmlerde bir de çakma reality showlarda olacak bişey.
çok yanlış düşünüyorsun, telekinezi kesinlikle vardır, bunu kendim defalarca denediğim için bazılarında başardığım, ve çok kez canlı şahit olduğum için bukadar emin söyleyebiliyorum.
telekinezi de anca işte masallarda, filmlerde bir de çakma reality showlarda olacak bişey.
çok yanlış düşünüyorsun, telekinezi kesinlikle vardır, bunu kendim defalarca denediğim için bazılarında başardığım, ve çok kez canlı şahit olduğum için bukadar emin söyleyebiliyorum.
Fenomende kaşığın eğrilmesi telekinezi tekniğiyle mi yapıldı ? Bu doğru birşeymiydi ?
telekinezi de anca işte masallarda, filmlerde bir de çakma reality showlarda olacak bişey.
çok yanlış düşünüyorsun, telekinezi kesinlikle vardır, bunu kendim defalarca denediğim için bazılarında başardığım, ve çok kez canlı şahit olduğum için bukadar emin söyleyebiliyorum.
Fenomende kaşığın eğrilmesi telekinezi tekniğiyle mi yapıldı ? Bu doğru birşeymiydi ?
Fenomen Programını izlemiyorum, Uri Geller'ın da Telekinezi'mi, Ilüzyon'mu yaptığını bilmiyorum.
Bildiğim tek şey Kaşık Bükmenin, Telekinezi'nin en basit aşamalarından biri olduğudur.
Beynin tamamının kullanılmadığı doğru bir bilgi değildir. Her insan beyninin tamamını kullanır. Beyinde 100 milyardan fazla nöron ve bu nöronların birbirleri ile olan trilyonlarca sinaptik bağlantıları bulunuyor. Sinaptik bağlantılar ise elektiksel impulsların düşünce, hafıza, duygu, bilinç gibi karmaşık duygulara dönüşüp kodlanmasında önemli görevler üsleniyor. Sinaptik bağlantılar ne kadar fazlalaşırsa beynin kapasitesi biraz daha yukarıya çekiliyor. Bu bağlantıların fazla olması o derece kompleks ve özgün düşünmeyi tetikleyebiliyor. Beynin bir sınırı olduğunu sanmıyorum, özellikle öğrenilecek bilgileri alma konusunda sınırsız bir kapasiteye sahip olduğunu düşünüyorum.
Beyin basit bir ayrımla sağ ve sol olmak üzere iki yarım küreden oluşuyor. Her yarım kürede frontal, oksipital, temporal ve parietal lob olmak üzere 4 lob var ve herbirinin farklı ve benzer görevleri var. Sağ ve sol lobun uzmanlaştığı alanlar birbirinden biraz farklı ve bu iki yarım küre arasında iletişimi sağlayan ''corpus collosum'' adi verilen bir sinir bandı var. Sağ ve sol lob arasındaki iletişimi ne kadar arttırabilirsek ve ikisini dengeli kullanabilirsek büyük ölçüde potansiyellerimizi yukarıya çıkarabiliriz. Ancak iki yarım küreyi bu kadar koordineli çalıştırmak 2 kat daha fazla performans değil 8 hatta 16 kat daha fazla performans sağlayabilir.
Bu neye benzer biliyor musunuz? Örneğin; ''Tek ayak üstünde seke seke 100 metrelik bir parkuru ne kadar sürede tamamlarsınız?'' sorusu sorulduğunda; yaklaşık 2-3 dakika cevabı alınır. Ancak 2 ayağı birden kullanırsak bu süre 20 saniyeye kadar düşebilir. İşte beyinin sağ ve sol yarım küresini beraber kullanmak da böyle bir performans artışına neden olabilir.
Bilimesi gereken bir şey var ki; insan beynini ne kadar kullanırsa kullansın, kapasitelerini ne kadar yukarıya çekerse çeksin; telekinezi, uçma, olmayan varlıkları görme, çevresini farklı algılama gibi bir yeti kazanmayacaktır. Sadece beynin geliştirilmeye çalışılması, bilgilerin uzun süreli belleğe aktarılması ve kolayca nasıl geri getirilebileceği, sağ ve sol lobun koordineli çalışması nasıl sağlanabilir bunlar üzerine yoğunlaşılmalıdır.
anlamadığım olay böyle gayet net bi açıklamadan sonra niye hala uçarız,telekinezi yaparız falan gibi mesajların geldiği.
bi kere uçmak için kanat lazım beyin değil. (bkz kuşlar) . telekinezi de anca işte masallarda, filmlerde bir de çakma reality showlarda olacak bişey.
Çünkü beyin gücüyle yapılıcak çok fazla şey var ama beynimizi tam istediğimiz gibi kullanamıyoruz.Birçok kitapta telekinetik güçlerden bahsetsede bunların doğruluğu kesin olarak kanıtlanmamıştır.Beyin gücü hala sırları çözülememiştir ki bu yüzdende hala bu yorumlar gelmektedir.
İnsan beynini geliştirmez. Kişiliğini, karakterini, zekasını(ilişki kurabilme yeteneğini), nefsini kontrol edebi...
İnsan beynini geliştirmez. Kişiliğini, karakterini, zekasını(ilişki kurabilme yeteneğini), nefsini kontrol edebildiği ölçüde üstünlük kazanır.
Mesala bazı son seviye Aikido uslarının, bazı yogilerin uçabildiği, hareket halindeki bir treni elleri ile durdurabildiği söyleniyor.
Onlar bütün bunları kendi iç alemlerindeki dinamikleri kontrol altına alabilmeleri ile sağlıyor. Yani kendi nefsi duygularını, isteklerini, düşüncelerini, kontrol edebildikleri ölçüde vücudun içersinde ve çevresinde bulunan Aura dediğimiz enerjiyi kulanabiliyorlar.
Einstein'nın beyninin diğer hiç bir insandan farklı olmadığı ancak o öldükten sonra anlaşılmıştır.
Herkezdeki beyin aynı beyin. Tek fark olaylar karşında farklı düşünebilme kabiliyetlerimizdir.
Bir çobana ''ot'' dediğinizde aklına belki sadece koyunlarını beslemesi için verilen yiyecek gelir.
Ama bunu Einstein'na söyleseniz belki aklından o otla ilgili bin bir türlü şey gelir. Bizim saçma sapan dediğimiz şeyleri düşünür.
Zaten Einstein'a öldükten sonra beynini çıkarıp incelemek için izin almaya geldiklerinde, izin verirken aynı zamanda birde mektup yazmış, beynini inceledikten sonra açılmak üzere...
Beyin incelenip bir fark görülmediğinde, mektubu açmışlar.
''Benim beynimin sizinkinden tek farkı Olaylar karşında daha fazla ilişki kurabilmemdir.''
100de 100 kullansa idik neler yapabiliceğimizi düşünemek tamamen fantezi gibi.Telepati,inanılmaz matematik kabiliyeti,çok zeki varlık olurduk ama bence kaos çıkabilirdi.
Bu mesaja 4 cevap geldi. Cevapları Gizle
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi PHaLaNX. -- 11 Haziran 2008; 14:08:14 >
Bu mesaja 2 cevap geldi. Cevapları Gizle
Beyin basit bir ayrımla sağ ve sol olmak üzere iki yarım küreden oluşuyor. Her yarım kürede frontal, oksipital, temporal ve parietal lob olmak üzere 4 lob var ve herbirinin farklı ve benzer görevleri var. Sağ ve sol lobun uzmanlaştığı alanlar birbirinden biraz farklı ve bu iki yarım küre arasında iletişimi sağlayan ''corpus collosum'' adi verilen bir sinir bandı var. Sağ ve sol lob arasındaki iletişimi ne kadar arttırabilirsek ve ikisini dengeli kullanabilirsek büyük ölçüde potansiyellerimizi yukarıya çıkarabiliriz. Ancak iki yarım küreyi bu kadar koordineli çalıştırmak 2 kat daha fazla performans değil 8 hatta 16 kat daha fazla performans sağlayabilir.
Bu neye benzer biliyor musunuz? Örneğin; ''Tek ayak üstünde seke seke 100 metrelik bir parkuru ne kadar sürede tamamlarsınız?'' sorusu sorulduğunda; yaklaşık 2-3 dakika cevabı alınır. Ancak 2 ayağı birden kullanırsak bu süre 20 saniyeye kadar düşebilir. İşte beyinin sağ ve sol yarım küresini beraber kullanmak da böyle bir performans artışına neden olabilir.
Bilimesi gereken bir şey var ki; insan beynini ne kadar kullanırsa kullansın, kapasitelerini ne kadar yukarıya çekerse çeksin; telekinezi, uçma, olmayan varlıkları görme, çevresini farklı algılama gibi bir yeti kazanmayacaktır. Sadece beynin geliştirilmeye çalışılması, bilgilerin uzun süreli belleğe aktarılması ve kolayca nasıl geri getirilebileceği, sağ ve sol lobun koordineli çalışması nasıl sağlanabilir bunlar üzerine yoğunlaşılmalıdır.
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu ne anlama geliyor, devreler mi yanmış?
Bu mesaja 2 cevap geldi. Cevapları Gizle
İnsan beynini geliştirmez. Kişiliğini, karakterini, zekasını(ilişki kurabilme yeteneğini), nefsini kontrol edebildiği ölçüde üstünlük kazanır.
Mesala bazı son seviye Aikido uslarının, bazı yogilerin uçabildiği, hareket halindeki bir treni elleri ile durdurabildiği söyleniyor.
Onlar bütün bunları kendi iç alemlerindeki dinamikleri kontrol altına alabilmeleri ile sağlıyor. Yani kendi nefsi duygularını, isteklerini, düşüncelerini, kontrol edebildikleri ölçüde vücudun içersinde ve çevresinde bulunan Aura dediğimiz enerjiyi kulanabiliyorlar.
Einstein'nın beyninin diğer hiç bir insandan farklı olmadığı ancak o öldükten sonra anlaşılmıştır.
Herkezdeki beyin aynı beyin. Tek fark olaylar karşında farklı düşünebilme kabiliyetlerimizdir.
Bir çobana ''ot'' dediğinizde aklına belki sadece koyunlarını beslemesi için verilen yiyecek gelir.
Ama bunu Einstein'na söyleseniz belki aklından o otla ilgili bin bir türlü şey gelir. Bizim saçma sapan dediğimiz şeyleri düşünür.
Zaten Einstein'a öldükten sonra beynini çıkarıp incelemek için izin almaya geldiklerinde, izin verirken aynı zamanda birde mektup yazmış, beynini inceledikten sonra açılmak üzere...
Beyin incelenip bir fark görülmediğinde, mektubu açmışlar.
''Benim beynimin sizinkinden tek farkı Olaylar karşında daha fazla ilişki kurabilmemdir.''
Bu mesaja 4 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesaja 2 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Tabi bundan önce yedek bir kalp ve bir akciğer taktırın :)
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Ne anlama geldiğini bende merak ettim
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
araştırmadım ama simsiyah olmuş adamcağızın beyni.Sonra müze görevlisiçalıp senler sonra itiraf ettiydi:)
Bu mesaja 2 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bir düşünsenize bu halimizle 1 2 3 boyut görebilioruz %100ü ile bu boyut sayısı kaça çıkar?
Veyahutta duyabildiiğimiz frekanslar ne kadar artar? Her bir sesi duyarız. Ve bu tam bir karmaşa
yaratır. Böylece her şey bir hiçe dönüşüverir.
Bence beyni kullanırken sınırını bilmek gerekir diye düşünüyorum.
Bu mesaja 2 cevap geldi. Cevapları Gizle
çok yanlış düşünüyorsun, telekinezi kesinlikle vardır, bunu kendim defalarca denediğim için bazılarında başardığım, ve çok kez canlı şahit olduğum için bukadar emin söyleyebiliyorum.
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Fenomende kaşığın eğrilmesi telekinezi tekniğiyle mi yapıldı ? Bu doğru birşeymiydi ?
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Fenomen Programını izlemiyorum, Uri Geller'ın da Telekinezi'mi, Ilüzyon'mu yaptığını bilmiyorum.
Bildiğim tek şey Kaşık Bükmenin, Telekinezi'nin en basit aşamalarından biri olduğudur.
Çünkü beyin gücüyle yapılıcak çok fazla şey var ama beynimizi tam istediğimiz gibi kullanamıyoruz.Birçok kitapta telekinetik güçlerden bahsetsede bunların doğruluğu kesin olarak kanıtlanmamıştır.Beyin gücü hala sırları çözülememiştir ki bu yüzdende hala bu yorumlar gelmektedir.
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle