4 yasindaydim o zaman. Sadece sokaklara dokuldugumuzu ve okul bahcesinde uyudugumuzu hatirliyorum. Balikesirdeydim ben o zamanlar. Muhtemelen uykumdan uyandirip kucakladilar direkt. Deprem anini hatirlamiyorum ama depremden sonrasini animsiyorum biraz. Ilcede yasiyordum, buyuk bi ilkokul vardi. Herkes onun bahcesindeydi. Kimi arabasinda uyuyordu kimi cadirda kaliyordu. Depreme dair hatirladiklarim bu kadar.
4-5 yaşındaydım herekede oturuyorduk kışlarüzü diye geçer en tepede sadece binadan indiğimizi hatırlıyorum geceyi zeytinlik denen yerde kaldık sonraki günleri hatırlamıyorum ama bizim oturduğumuz yerde hiç bir ev çatlamamıştı.
1999 depreminde 9 yaşındaydım. Merkezüssüne çok yakındım bilen bilir Yahya Kaptan diye bir semt. Çok net hatırlıyorum dün gibi herşeyi. Sabaha karşı 3'te başladı. Yataktayım ama kafam hemen 50 santim önümdeki pencereye dönük. Öyle ışıkları bir daha hiç görmedim. Kırmızı-mor-mavi her renk vardı resmen. Bina öyle sallanıyordu ki yatak yerinden kalkıp başka bir yere gitmişti. Binaların demirlerinin birbirine sürterken çıkarttığı o iç gıcıklayan sesi hala kulaklarımda.
Babamla apar topar dışarı çıktığımızda deprem bitmişti fakat artçılar sürekli devam ediyor yer sanki ayağımın altından kayıp gidiyordu. Tüm komşular dışardaydı çocuğunu emziren, eşini teselli eden. Mahşer yeri gibi kalabalık olmuştu bizim otopark.
Annem nasıl bir şanssa o gece kocaeli devlet hastanesinde nöbetçiydi. Aklımız annemdeydi, babamla arabaya bindik apar topar üstümde hiç unutmam çivit mavisi bir pijama takımı. Arabayla yahya kaptan-kocaeli devlet hastanesi en fazla 15 dakika tutar ama yarım saati rahat geçmişti bizim gidebilmemiz.
Biz Yahya Kaptanda şanslıydık Mehmet Ali Pasa,Yenişehir,Bulvar neredeyse dümdüz olmuştu bizim evlerde ise 1 tane bile çatlak görmemiştim. Tufahtır insanlar deprem olduğunu idrak ettikten sonra ilk önce akıllarına Yahya Kaptan dümdüz olmuştur diye gelmiş.. Neyse Japon mühendisliği diyelim, Allah korusun/Allah bilir ama Büyük İstanbul Depremini bile burnu kanamadan atlatır gibime geliyor semtim.
Bir o sokağa giriyor bir bu sokağa çıkıyorduk. Binalardan eli kolu sarkanlar, kana boyalı betonlar gözlerimin önünden hala gitmiyor. Destek çok geç geldi, halk arama kurtarmayı kendisi yapıyordu. Kötü zamanlardı gerçekten.
Sabaha karşı 4-5 gibi bulabilmiştik annemi. Kavuşma anımı hala unutmam. Tüm doktorları, hemşireleri çağırmışlardı izinleri iptal etmişlerdi. Hastanenin önü,bahçesi,kaldırımları mezarlık gibiydi. Çoğu kişinin üstü tamamiyle örtülüydü.
Ve asıl o gece yıldızlar bir başkaydı. Deprem olmadan önce saat 20.00-21.00 gibi babam beni İzmit Fuarına götürmüştü. Orada farketmiştim ''baba yıldızlar neden bu gece bu kadar yakın ve fazla'' demiştim.
Depremden 1 hafta sonra babamlar İzmire akrabaların yanına götürdüler beni. 1 ay kadar orada kaldım. Gölcükten yalovaya 4 saatte anca varabilmiştik. Görevliler arabalara maske dağıtıyordu çünkü o koku çok ayrıydı hala anımsarım ciğeri yakan felaket bir kokuydu..
Çok kötü zamanlardı, ama hala ders alamamış, zaten Türk milleti kadar geçmişinden dersler çıkartmayan bir millet yok. İstanbulda durum ortada. Gerçekçi olmak lazım büyük depremde işimiz çok zor İstanbul buna ne kadar hazır durumu ortada ama 5.8'lik deprem belkide bir hatırlatmaydı..
Bu mesajda bahsedilenler: @seylem