Bu yaşam tarzını benimsemişse değil, bu yaşam tarzını halka dayatmaya çalışınca ya da dayatmaya çalışacağının belirtileri görülünce sorun çıkıyor. |
Ya o şeriat isteyen %5, halkın %50 sini uyutarak, şeriat sistemini getirmeye çalışıyor ise. Bu paranoya değil, bu bir teoridir. Veriler ile desteklenen, veriler ile uyum içerisinde olan bir teoridir. Buna "paranoya" demek ise duygusal ve subjektif bir karşı çıkıştır.. Ve bu hükümet henüz bunu çürütecek bir girişimde bulunmamıştır, bulunması da beklenemez. Şeriat sistemi getirmek isteyen bir iktidar ne yapar? nasıl bir strateji izler. Önce bağımsız kurumları ele geçirir değil mi. Sivil yargının bağımsızlığını kaldırıp hükümete bağladıktan sonra kalkıp orduyu "avrupa birliğine girme" adına sivil yargıya bağlar. Yapılan her düzenleme "teori ile uyum içerisinde". Bir sefer de teori ile çelişen bir düzenleme yapsınlar, bir yasa çıkarsınlar. Örneğin milletvekili dokunulmazlığını kaldırsınlar. Seçimlerde ülke barajını kaldırsınlar. Tübitak'a özerklik versinler. YÖK'ü kaldırsınlar. Kimliklerden "din" hanesini kaldırsınlar. İnternetten sansürü kaldırsınlar. |
bütün yazılanları okumadım verildiyse es geçin “Din ve Devletin ayrılması Yahudilik ve Müslümanlıkta imkansızdır. Çünkü her iki dinde de din, insanların 24 saatini ayarlar. Sadece devletle olan ilişkilerini değil, özel hayatlarını, nasıl yiyip içeceklerini, karı-koca arasındaki ilişkileri ve devletle olan ilişkiyi ayarlar. Devlet ile din iç içe geçmiştir. Devletin görevi, insanların dini ibadetini hazırlayabilmektir. Bu son nokta çok önemlidir. Çünkü çağdaş toplumlarda devlet düşmanlığı bir motif alarak yer almaktadır. Bu desteklenecek bir görüş değildir ve tarihi gelenekle de bağdaşır bir yönü yoktur. Devlet ve devletin aygıtı olan bürokrasi ve ordu, insan hayatının toplum hayatının vazgeçilmez iki unsurudur. Dini görevimizi yerine getirmek için de bu ikisinin ayakta olması, kuvvetli olması şarttır.” ilber ortaylı http://video.google.com/videoplay?docid=-958201158194372809&hl=tr |
Zaten paranoyalar komlo teorileri üzerine kuruludur. Teori olması paranoya olmasına engel değil. Şeriat getirmek isteyen bir hükümet öncelikle liberal ekonomi düzenini baz almaz. Özelleştirmeleri desteklemez. Batı dünyası ile her türlü ekonomik ilişkiyi durdurmaya çalışır. Çünkü şeriat düzenine göre faiz haramdır. Şeriat ülkesi bankasıyla borasıyla dışarıya kapalı olmalıdır. İkinci olarak Avrupa Birliği'ne girmeyi savunmaz. Eğer bizi birliğe alsalardı veya yarın alacağız deseler, artık islam hukukunu geçtim kendi hukukunuzu bile uygulama ihtimaliniz kalmıyor. Avrupa'nın insan hakları konusunda, ekonomi konusunda kısaca her konuda standartları var. Bakın bu da bir teori. "Örneğin milletvekili dokunulmazlığını kaldırsınlar. Seçimlerde ülke barajını kaldırsınlar. Tübitak'a özerklik versinler. YÖK'ü kaldırsınlar. Kimliklerden "din" hanesini kaldırsınlar." Bunların hepsine gönülden katılıyorum. Ama eğer bunlara dayanarak şeriatın geldiğini düşünüyorsanız onyıllardır şeriat gelmekte. Zira bahsettiğiniz değişiklikleri yıllardır hiçbir parti yapmadı. İşte bu yüzden paranoya diyorum. Umarım anlatabildim. |
@neverlate; yönetim sistemi olarak şeriat, ilkel bir ortaçağ düzeni midir sizce? |
Madde 1) Konumuz üniversiteler. Madde 2) Şu anda üniversitelerde herhangi bir yasak olmadığı gibi, Fransa'da halkın çoğunluğu başörtülü olsaydı da onlara devlet her türlü kolaylığı sağlardı. Avrupa'da devletler halkları için vardır. Herhangi bir Avrupa anayasasının sadece "önsöz"ünü okuyun beni anlayacaksınız. Madde 3) Türban takan bir kadının kıyafeti, teorik olarak din görevlisi kıyafeti ile eşdeğer falan değildir. Din görevlisi olan biri türban takıyor olabilir. Ancak dinimize göre türban takan herkes din görevlisi olmak zorunda değil. Örneğin rahibeler etek giyiyor diye etek rahibe kıyafeti olmuyor. Ben demokrasiyi ve insan haklarını güçlendirelim diyorum. Fundematalizm ile ilgili bir şey söylemedim. Şu anda da başörtülü bir insana "yaşam hakkı tanınmıyor." Sizi bilmiyorum ama şahsen bu devirde üniversite okumadan kendimi yaşamış saymam. |
Şeriat derseniz cevabım hayır, şeriat, dine dayalı olarak devlet ve hukuk yönetimidir. İslam şeriatı derseniz cevabım evet. İlk soruya cevabım neden hayır? Çünkü Yahudi Şeriatı hala günümüzde İsrailde uygulanıyor ve İsrail yaptığı katliamları saymazsak 21. yüzyılın en güçlü devletlerinden biri, teknolojik, ABD'ye yakınlık ve benzeri değerler olarak. |
Yazımda belirmiştim, Osmanlı Devletinin laik olmadığı açık, yalnız 200 yıl boyunca aşama aşama laikliğe doğru adım attığı da açıktır Bazı alanlarda laiklik çabaları örneğin hukuk alanında, ilerlemiş ve epey olgunlaşmıştır İlginç olan da, çoğu çabanın bizim içimizdeki Osmanlı aydınlarından çıkmış olmasıdır, bu da olguya bakışta önemli bir ayrıntı katar! Yazının amacı zaten içinde, tekrar etmeye de gerek yok sanırım |
Öncelikle şeriat bir yönetim şekli değildir. İslam hukuku anlamında soruyorsanız, eğer halkın yarısı isteyip yarısı istemiyorsa zaten 21.yüzyıl şartlarında uygulanabilir bir sistem değildir. Bu ilkellik değildir çünkü tüm sistemler için geçerlidir. Eğer halkın büyük çoğunluğu istemiyorsa zorla bir sistemi dayatmak günümüz dünyasında pek mümkün değil. Bu bağlamda Türkiye'de şeriat uygulamasının olabileceğini düşünmüyorum. Ancak islam hukuk bana göre felsefesi ve temelleri bakımından birçok hukuk sistemine örnek teşkil edebilecek kalitede bir sistemdir. Harfi harfine uygulamak dini olarak şart mıdır? Bu konuda tartışmalar var. Benim yorumlarım da var. Ancak sizinle tartışmaya değecek yorumlar değil. Daldan dala atlayacağınıza önce benim yukarıdaki sorularıma cevap verin. Sadece dini inancı yüzünden üniversite okumasını engellemek, kamuda çalışmasını engellemek, milleti temsil etmesini engellemek, orduda görevine son vermek doğru mudur? Hangi laiklik tanımında vardır? Lafı gevelemeden bir yanıt verin. |
Çok güzel anlattınız Uluslararası ticarete, doğrudan ve dolaylı yatırıma, borsaya bu kadar önem veren bir hükümetin isteyeceği son şey şeriatı getirmek olacaktır Üstelik şeriat Türkiye'ye, Türk milletine asla uymaz. Zaten demokrasi var, millet oy atıyor, şeriata yeterince oy çıkmaz. Bu uğurda çabalayan varsa boşa kürek çekmiş olur. Türkiye'nin rotası bellidir, muhasır medeniyet seviyesine ulaşmak ve onu yüceltmektir. Bunu kimin yapması gerektiğine millet karar verir ve seçimlerle görevlendirir. Avrupa Birliğine tam üyelik bazı konularda adım atmamızı kolaylaştıracak. En başta hak, hukuk ve eşitlik konularında adım atabileceğiz. Devletimizin eskiyerek çürümüş diğer yönlerini de tedavi edebileceğiz. AB standartları zaten uzak olduğumuz şeriattan, bizi daha da uzaklaştıracak. Bu oldukça açık ve nettir... İnternete sansür koymak ile şeriatı ilişkilendirmenin de bir manası yoktur. Almanya'da da gençleri zararlı içerikten korumak amacıyla internet sitelerinin sansürlenmesi yasaldır. Türkiye'de aynı amaçla sansür uyguluyor. İngiltere'nin wikipedia'yı 1 günlüğüne sansürlemesini hatırlayın, demek ki sansür uygulamak için şeriatçı olmak gerekmiyor. İran veya Suudi Arabistan gibi devletlerde siyasi içerikli siteler sansürlenmiştir ve girmek yasaktır, cezası vardır. Bizde böyle bir sansür yoktur, olamaz. |
Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük ayıpları arasında gelir bu söyledikleriniz. Aslında bu ayıp Cumhuriyet'in değil onu bu hale getiren kendini bilmez modern(!), laik(!), Atatürkçü geçinen ama içlerinde Atatürk'ün düşüncelerinden eser olmayan, dışa kapalı, baskıcı, otoriter etnik rejim sevdalısı bağnazların eseridir... Ben böyle düşünüyorum. |
Istediginiz islami hukuk veya islami seriat düzeninde acaba sizin gibi olmayanlarin hürriyeti,sizin su andaki haklarinizin % kaçi olabilir?Belkide 0. Hep ayni pencereden bakiyorsunuz.Hep kendinizi düsünüyorsunuz.Peki sizin gibi düsünmeyenler? Iste sorun burada.Su anda universitede ve devlet dairelerinde bas örtü yasagi var.Ama hayatin gerisinde dinini istedigin gibi yasayabilirsin.Islami hukuku en iyi uygulayan ülke Iran.Peki bugun Iran'in kapilarini açsan,halkin yarisindan fazlasi arkasina bakmadan ülkeyi terkeder!Iran'da bas örtûsü takmayan bayanin yasama hakki bile yok! Peki birde kadinlari kapatma sekli nasil olacak.Diyeceksin bu önemli degil.Fakat bence çok önemli.Zira sen diyeceksin bas örtûsü ve vücudunun belli basli yerleri kapali olacak.Baskasi kadini tamamen kapatacak.Bir baskasi kadina burka giydirecek.Bir baskasi agzina burnuna maske takacak.gelen turistlerden görüyoruz. Peki kadinlara hiç sordunuz mu?Siz nasil bir kapanma istiyorsunuz diye.Benim bulundugum yerde okula giden kizlar,evden çikarken bas örtüsû ve pantalon.Sonra disarida mini etek ve makyaj.Yani çogu aile baskisi ile kapaniyor.Zira bunun anketide yapildi.gençler kapanmak istemiyor. Zaten herkes istedigini %100 yapmak isterse demokrasi olayi orada biter.Demokrasi baskasina saygi ile baslar.Bence en iyisi elimizde bulunan demokrasiyi dahada ileri gôtürmek.Dediginiz islam hukukunda,bence herkesin demokrasi altinda yasamasi imkansiz. |
Önceki sayfalarda açıklaması çok net bir şekilde yapıldı bunun. Bu sistemi, bu şekilde uygulamayan ülkelerde başı açık yada farklı inançlardaki kişilere yapılan baskıları rahatça görebiliyor ve bu ülkelerin hallerini seyredebiliyoruz. Olay dini inançları engellemeye çalışmak değil. Olay "diğerlerine" karşı oluşabilecek baskıyı önlemek adına tedbir alınması. Yukarıda da bahsetmiştim; "din" kavramının dahil olduğu bir konuda pekçok iradi davranış bir şekilde elimine olabilmektedir. Kutsal söz konusuyken kişiler sorgusuzca, düşünmeden çeşitli fiillerin içinde bulunabilmekte ve bunu yine "kendilerince" dinin emirlerine dayandırmaktadırlar. Başkasına müdahaleyi, onu inancından dolayı sindirmeyi - dışlamayı meşru görebilmektedir. Tabandan tavana, yani toplumun en küçük birimlerinden en üstteki yöneticilere doğru bir baskı dalgası oluşmaktadır. Tarih bunu pekçok ülkede göstermiş, göstermeyede devam etmektedir. Hal böyleyken özellikle "ISLAM" yoğun toplumlarda, devlet dairelerinde yada siyasi idolojinin şekil bulabileceği kurumlarda insanların inançlarını simgeleyecek şekilde giyinmesi yada dışarıya böyle yansıtması toplumda çok ama çok ciddi sosyal çöküntülere ve bölünmelere sebep olacaktır. Bunun aksini iddaa eden adam ya toplum biliminden zerre anlamıyordur yada Islam'ı ve Türkiye'yi zerre tanımıyordur. Düzenleme: İmla |
Şeriate lehte taraf olduğunuza göre şeriat tehlikesine karşı uyarmayı paranoya diye nitelemeniz sadece şark kurnazlığının tescilidir. Çünkü siz şeriat istiyorsunuz. Tek başına, başbakanın hukuku ve hakimleri ilgilendiren bir konuda ulemayı referans göstermesi bile Türkiye'de şeriat tehlikesi olduğunun kanıtıdır. Ayrıca Hukuk bir başka kararı ile hükümetin odak olduğunuda tescillemiştir. Yani Türkiye'de şeriat tehlikesi vardır ve bu paranoya falan değil somut gerçekliktir. Diğer yandan dini inancı yüzünden üniversitede okuyamayan öğrenciler kimlermiş acaba? Türban ne zaman inanç koşullarından biri olmuş? İslamın şartları arasına ne zaman girmiş? Değil ama velev ki olduğunu kabul edelim, Üniversite eğitimi insanları çalışma hayatına yönlendiren bir iştigal olduğuna göre türbanlıların iş hayatına müdahil olmaları gerekir. En eazından devlet bunu bekler. Üniversite eğitimini desteklemesinin ana nedeni budur. İnsanlar eğitim alsınlar ve üreterek devlete topluma yarar sağlasınlar diye destekler. İçeride peruk takarak veya başını açarak eğitim alan bir çok dindar kızımız var. Bundan başka yurt dışına gönderilen ve orada eğitimö aldırılan bir çok kızımız var. Bunlar okulu bitirdiklerinde ne yapıyorlar? Hangi şirketin başında başı kapalı bir kadınımız var? Dinci vasıfları ile öne çıkan hangi şirketin yönetim kadrosunda türbanlı bir bayan var? Hangi dinci eşinin çalışmasına izin veriyor? Eğer çalışıp üretmeyeceklerse niye eğitim alıyorlar? Eğitimin amacı ortada iken, türbanlıların üretmeyip eve hapsedilecekleri ortada iken bunların eğitimi için kaynakların heba edilmesi diğer eğitim alacak ve üreteceklerin kul hakkının gaspı değil midir? Toplumda dinciler kadar paranoyak olmadığı halde, haklı şekilde uyaranları paranoyak ilan etmeleri hemen her alanda gördüğümüz kendi marazlarını karşıya yamama girişimidir. İnsanlar adım adım ilerlediğimiz şeriat bataklığı yolculuğunu hissedemesinler diye propaganda etkinliğidir. Erbakanın kadayıf kızartması, gülen'in güçlü olunacak ana kadar takiyye yapma politikasının bir uzantısıdır. Ülkede yaşayan herkes şeriatin ne kadar tehlikeli bir bataklık olduğunun bilincine varması gerekir. Bir saplanıldığında çıkma olanağı neredeyse yoktur. Uygulandığı ülkelerde insanlara sağladığı zulüm ortadadır. Bu nedenle laikliğin değeri bilinmeli ve ölüm pahasına sahip çıkılmalıdır. Olmazya eğer olurda şeriat bataklığına saplanırsak gelecek nesillerimizin kötü yaşamının sorumluluğunu Allah mutlaka buna taraf olanlardan soracaktır. |
Ya müslüman ya laik olacaksın diyebilen bir insan var, hangi laiklikten bahsediyorsunuz günümüzde? |
Novarix, önceki sayfalarda neyin açıklanıp neyin açıklanmadığını biliyorum. "Bunu iddia etmek komiktir" gibi sloganvari cümleleriniz "üniversite de dindarlar var", "mecliste de dindarlar var" gibi demogojik ifadelerinizden başka bir açıklama yapmadınız. Cevap veremeyince sinirlenip kişiliğime hakaret etmeye başladığınız için sizi tartışmaya değer bulmuyorum ve yazınızın kalanını da okumuyorum. İyi günler. |
@Lehrer, öncelikle en azından hakaret etmeden de yazabildiğinizi gösterdiğiniz için teşekkürler. Ne düşünüp düşünmediğimi izin verin de önce ben açıklayayım. Şeriata taraf olmadığımı söyledim. Bulunduğumuz çağda ve özellikle de Türkiye'de uygulanamayacağını söyledim. Bunu çok açık, net ve samimi söylüyorum ki eğer birileri şeriatı getirmeye kalksa buna sizden önce karşı çıkan ben olurum. (Yukarıdaki görüşlerim islam hukuku hakkındadır. Bunun konumuz ile hiç alakasını yok. Ama yine de yanlış anlamanızı gidermek için açıklama yapıyorum: İslam hukuğu felsefesi itibariyle yasalar yapılırken örnek teşkil edebilecek kalitededir dedim. Örneğin adam öldürme cezasının adaletli ve uygulanabilir olduğunu düşünürüm. Laik, demokratik bir hukuk devleti bu fikri diğer tüm fikirlerle eşit statüye koyar. Eğer koymazsanız laiklikten taviz vermiş olursunuz. Çünkü devletin dini görüşü olmaz. Devlet ateist de değildir.) Anlayamadığınız şey şu: Laiklik din düşmanlığı değildir. Devletin dinlere eşit mesafede durmasıdır. İnsanların değil dikkatinizi çekerim, DEVLETİN. İnsanın laik olması bütün dinlere eşit durmasıdır. Müslüman, Hristiyan, deist, teist vs... insanlar laik olamazlar. Kimse de insanlara laik olması yönünde baskı yapamaz, insan haklarına terstir.Türkiye sadece şunu anlasa büyük bir yol kat etmiş olacağız. Şimdi bu fikirler ışığında söylediklerinizi yorumlayalaım: "Türban ne zaman inanç koşullarından biri olmuş? İslamın şartları arasına ne zaman girmiş?" Devlet bunu tartışmaz. Eğer devletin hizmet ettiği insanlar böyle inanıyorsa olay bitmiştir. Dolayısıyla konumuz dışındadır. Eğer çok merak ediyorsanız, fıkıh kitaplarına bakabilir veya diyanet işleri başkanlığına sorabilirsiniz. "Hangi şirketin başında başı kapalı bir kadınımız var?" Öncelikle böyle şirketler var. Ama çok az. Ben size soruyorum kaç şirketin başında bayanlar var? Kaç CEO bayan? Buna dayanarak kadınları üniversiteye almayalım diyor muyuz? Veya kaç genel müdür eşcinsel? Veya kaçı kıvırcık saçlı? İsteyen insan üniversite okuduktan sonra çalışır, istemeyen çalışmaz bu kadar basit. Bunu baz alarak bir kişiye dahi yasak koymak son derece çarpık bir düşüncenin eseridir ve insan haklarının açıkça ihlalidir. Madem çalışmayacaklar neden çalışmalarına engel getiriyorsunuz? Dediğim gibi son derece mantıksız bir bahane bulmuşsunuz. Konunun gerisi sosyolojiktir. İlgilenmiyorsanız bu bölümü atlayın. Şöyle ki; eğer insanlara eğitim alma fırsatı verirseniz belki birçok şirkette çalıştıklarını görürsünüz. Başörtülü insanların toplum hayatına katılamamasının bir sebebi de üniversite ve kamu alanlarındaki yasaklardır. Ayrıca başörtüsü anadoludan büyük şehre okumak için kızını yollayacak muhafazakar aileler için bir güvence olarak görülmektedir. Düşünürler ki başörtüsü takınca ahlaksız işler yapmaz, etrafında kötü niyetli insanlar olmaz. Ve bu faktör belki onları kızlarını okutmak için motive eden bir faktördür. Ve son olarak kızlarımız okumuyor denen bir ülkede amacımızın onların okuması ve kültür sahibi olması olmalıdır. Bu durumda her türlü engeli kaldırmakla işe başlayabiliriz. Eğer başörtüsünü çağdışı bir giyiniş olarak görüyorsanız da izin verin bu insanlar üniversiteye gitsinler, tüm fikirlerle karşılaşsınlar, kendi fikirlerini sorgulasınlar. Daha söyleyeceğim çok şey var ama yeri burası değil. Bu yasaklar laikliği din düşmanlığı gören ideolojinin, şeriat gelecek paranoyasının veya bundan şahsi çıkar sağlayanların ürünüdür. Bu yüzden Amerika'da, Avrupa'da yani muasır medeniyet seviyesinde insanlara bunlardan bahsettiğimde şaşırıp kalıyorlar. Bunlar bizim yüz karamız. Toplumun kutuplaşmasının ana nedenlerinden biri. Eğitim, kültür seviyemizin, demokrasimizin, üretkenliğimizin düşük olmasının nedenidir. Sözde laiklik adına bunları savunmak, laikliğe, demokratlığa ve hukukun üstünlüğüne olan inanca 180 derece zıttır. |
Laiklik Türkiye'de ne gezer yahu? Sivas Katliamı, Çorum katliamı, Maraş katliamlarının Zanlıları, Zanlılarının Alet ettigi Halk, Bir gram lailikten nasibini alsaydı o katliamların hiç birisi yaşanmazdı. Türkiye'nin şu haline bakıpta, Bu ülkede Laiklik vardır diyenler bu ülkeyi terkedip Anavatanları İrana yerleşmedikleri sürece bu ülkede Laiklik falan olamaz. |
Tanzimat döneminde, zayıf düşen Osmanlı'da batının baskısı ile göstermelik düzenlemeler yapılsa da bu hep lafta kalmış kısa süre sonra eskiye dönülmüştür.
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle