1. sayfa
Çok para kazanmak için tıp okunmaz. Eğer içinizde hekim olma tutkusu varsa tıp okunur. Yani sadece ve sadece hekim olmak için okunur. Hekimlik mesai saatleri belli olan bir meslek ... |
Çok para kazanmak için tıp okunmaz. Eğer içinizde hekim olma tutkusu varsa tıp okunur. Yani sadece ve sadece hekim olmak için okunur. Hekimlik mesai saatleri belli olan bir meslek değildir. Çok para kazanmak için mühendislik de okunmaz. İyi bir mühendislik size sadece iyi bir iş imkanı sunar. Emrinde çalıştığınız kişi sermaye sahibi, tahsili olmayan biri olur. Aldığınız maaş piyasa şartlarında mükemmel bile görünse, emrinde çalıştığınız kişi sizin maaşınızın onlarca katını kazanır. Çok para kazanmanın tek yolu ticaret yapmaktır. Bunun içinde okumaya falan gerek yoktur. Ticaretden ve ekonomiden anlamak yeterlidir. Tahsil size olgunluk verir, zenginlik değil. |
Şimdi bu 10 bin lira alıyor doktorlar lafı çoğu doktor için geçerli değil, ben uzman doktorum o paranın yarısını bile alamıyorum, ankarada bir devlet hastanesinde uzman doktor olarak ... |
Şimdi bu 10 bin lira alıyor doktorlar lafı çoğu doktor için geçerli değil, ben uzman doktorum o paranın yarısını bile alamıyorum, ankarada bir devlet hastanesinde uzman doktor olarak çalışıyorum, ankarayada eşim asistan doktor olduğu için gelebildim yoksa gelmek epey zor... Bahsettiğiniz paraya yakın miktarda alan 8500 9000 TL bir kadın doğumcu tanıyorum çalıştığım hastanede adam ayın 15 günü nöbet tutuyor diğer günde bazen evine gidiyor bazen gitmiyor hastanede kalıyor, ailesi ankara'da değil ayda bir defa 2-3 gün onları görmeye gidiyor o kadar... İllakı özel hastanelerde ayda 10bin veya daha fazla kazanan doç ve prof dr lar vardır, ama kamuda doğu güneydoğu gibi gibi bölgelerde çalışmıyorsanız 10 bin TL aylık kazanç diye bir şey yok... Kendi çalıştığım hastanede bu miktarda alan bir doktor yok bundan eminim çünkü hastane içi kullandığımız bilgisayar programında ay sonu her doktor ne kadar gelir elde etmiş görebiliyoruz... Doktor veya uzman doktor olup Mecburi hizmet kanunu ile ilgili uygulamalara maruz kalınca ne kadar yanlış bilgilendirildiğimizi anlıyorsun... Mecburi hizmet kamuda çalışmaya devam edebilmek için doğuda 1,5 2 sene çalışıp tekrar geri dönmek değil maleesef, mecburi hizmet yapmazsanız sağlık bakanlığı o 6 yıl emek verip okuduğunuz tıp diplomasını geçerli saymıyor... Doktorluk yapamıyorsunuz bırak özelde çalışmayı muayenehane açmayı... Ancak mecburi hizmet bitecek yazışmalar bitecek size diplomanız verilecekde siz özel hastanede çalışmayı düşünecekseniz... Hadi ben ankarada özel hastanede çalışacağım deyip istifa ettiniz geldiniz ankaraya... kusura bakmayın özel hastaneler sizi hemen işe alamıyorlar, Sağlık Bakanlığından sizin için özel hastane için kadro açılmasını talep ediyorlar yaklaşık 3-6 ay aralığında kabul veya red diye cevap geliyor, bakın eğer sağlık bakanlığı o bölgede daha fazla doktor ihtiyacı yoksa sizin orada çalışmanıza engel olabiliyor... Dediniz ki muayenehane açacağım ben... O zamanda gene sağlık bakanlığına gidiyorsunuz 2011 başında çıkan kanuna göre gene bölgedeki doktor ihtiyacına göre muayenehane ve poliklinik açıp açamayacağınıza karar veriliyor, gene red cevabı alabilirsiniz... Efendim tamam vazgeçtim özel çalışmayı kamuda çalışacağım derseniz orasını da anlatayım... Kamuda çalışıyorsunuz, mecburi hizmet yükümlülerinin %90'nı gibi doğu veya güneydoğuda veya %10'u gibi orta ve kuzey anadoluda başladınız çalışmaya, bulunduğunuz yere göre min 350 gün ve max 600 gün olarak mecburi hizmeti tamamladınız, sağlık bakanlığının kurum içi atama kurasına başvuruyorsunuz orada istediğiniz yere DEĞİL! sadece kadro olarak açık olan yerlere başvurabiliyorsunuz, bunların çoğu doğu güneydoğu ve kuzeydoğu bölgeleri zaten, arada istanbul, koaceli muğla gibi nispeten iyi sayılabilecek yerler açılıyor bu durumda başvurup bekliyorsunuz ve hizmet puanı yüksek biri yazmasın aynı yeri diye dua etmeye başlıyorsunuz... Ne bu hizmet puanı diyecek olursanız görev yaptığınız yere göre sağlık bakanlığı her tamamladığınız yıl için 600-1000 puan arası size hizmet puanı veriyor, zaten 10 sene çalışan bir hekim nereden baksan 6000 puan önünde hele güneydoğu gibi puanın 1000 olduğu bölgelerde çalışmışssa 10bin puan önde sen de 4000-5000 puan ile batıya tayin beklediğinle kalıyorsun... yani pratikte doğuda 1-2 yıl çalışıp tekrar batıda bir yere dönmek hayal, 10 yıl çalışmadan... Eşiniz doktor sa da değilsede aynı şehirde olabilmek ayrı bir sorun... çıkarılan kanuna göre doktorlar "stratejik öneme sahip personel" sınıfına alınmış... Bu sınıfın üzerinde sadece tıp fakültesinde veya tıp fakültesi veya eğitim araştırma hastanesinde eğitim gören asistan, veya eğitim veren öğretim görevlisi olanlar, yüksek rütbeli subaylar ve harp akademilerinde çalışan asker personel, hakim ve savcılar, devlet sanatçıları (opera ve bale vb) ve resmi kurumların müfettişleri bulunuyor... yani eşiniz yukarıda saydığım gruptan değil ise onun yanına tayin yaptıramıyorsunuz... Bakın bu grupta mimar mühendis öğretmen vb başka meslekler yok... Sağlık bakanlığı hiç bir şekilde özel çalışan mesleği eş durumu olarak kabul etmiyor... yani eşim ankarada avukat veya falanca şirkette mühendis mimar olması eş durumu için mazeret kabul edilmiyor... Eşiniz ankarada öğretmen diyelim sizden de kıdemli ve kamuda çalışıyor. İstemesi halinde eşinizin tayini sizin yanınıza yapılıyor çünkü doktor olarak siz stratejik öneme sahip personelsiniz... Diyelim ki eşiniz de uzman doktor ve diyelim branşı sizinkinden farklı ve ikinizde mecburi hizmet yapacaksınız... Birlikte gideriz diyorsunuz ama kazın ayağı öyle değil... Sağlık bakanlığı türkiyedeki tüm illeri gelişmişlik durumuna göre A,B,C,D,E,F bölgesi olarak gruplara ayırmış durumda ve bunu genel değil her branş için ayrı ayrı yapıyor... ihtiyaç en azsa o branş için o il A bölgesinde konumlanıyor ihtiyaç en fazla ise o il F bölgesinde oluyor... Dolayısıyla mecburi hizmet için boş yerler açıklandığında tercih yapacaksanız (kurum içi atamalardada aynı tabloları incelemek zorundasınız) bu tablolara bakıp açıklanan yerlerde ikiniz içinde bölge farkı olmayacak illeri seçmek durumundasınız, çünkü bölge farkı olursa daha sonra eşiniz nispeten iyi bir yer çekip göreve başlasa bile onun yanına eş durumundan gitmek için başvurduğunuzda başvurunuz kabul edilmiyor... Farklı bir yere atanabiliyorsunuz... Sonra hafta sonları otobüs terminali, tren garı veya şanslıysanız hava alanlarında geçirmeye başlıyorsunuz, maaşınızı kiraya mı otobüs uçak parasına mı harcayacağınızı şaşırıyorsunuz... Yukarıda yazdıklarımın bir kısmı başıma gelmiş tamamı okul arkadaşlarımın yaşadığı olaylardır... Biraz uzun oldu kusura bakmayın bunlar şu anki durum hakkında bilgilendirme için yazıldı. Yorum sizin... Mühendisliklerle ilgili şunu söyleyeyim Odtü boğaziçi ve bilkent'te mühendislikleri bitiren ve türkiyede çalışan arkadaşlarım "ankara, istanbul ve izmir"de ortalama 3-4bin lira maaşla çalışıyorlar ki ben de bu civarda alıyorum... ilk görev yerim Şanlıurfa idi şimdi eş durumundan ankaradayım... İki sene sonraeşim asistanlığını bitirince artık doğu güneydoğu neresi çıkarsa tası tarağı toplayıp gideceğiz... Kıssadan hisse: bütün doktorlar aylık 10bin TL gibi bir gelir sahibi değil çoğu bu miktarın yarısından azını alıyor, sizin hangi gruba gireceğinizi LYS gibi olan bir sınav (TUS) belirliyor... Eğer mesleği sevip o sınavda başarılı olabileceğinize güveniyorsanız yazın tıp fakültesini, şu an bildiğim kadarıyla ilk 100'ün çoğu tıp fakültesini yazıyor... Yukarıda yazdığım durum mevcut iktidar ile en az 4 yıl daha sürecek, belki daha fazla... Kendinizi bu şartlara göre ayarlarsanız sonra benim gibi hayal kırıklığı yaşamazsınız... |
Re:Gusfring ilk mesajımdaki tepkim tüm doktorlar ayda 10 bin TL kazanıyor şehir efsanesi içindi, sonra sen arkadaşım annesi 10bin TL den aşağı kazanmıyor deyince devamı geldi, araya girmiş gibi oldun... Uzmanlıkla ilgili olarak biliyorsunuz TUS denen sınavda başarılı olmak gerekiyor, açık kontenjanlarda her TUS döneminde değişir eylül/nisan olarak iki dönemde yapılır ve eylül dönmeinde kontenjan fazla olur genelde... http://www.osym.gov.tr/dosya/1-58000/h/2011tussnbhrkilavuz.pdf http://www.osym.gov.tr/dosya/1-57437/h/2011tusilkbaharklvz.pdf buradaki klavuzlarda tablo 5'de toplamm kadro sayıları görülüyor... Yeni mezunlar ve tekrar TUS'a giren hekimlerle sınava giren saysı 10-15bin arasında değişiyor, tabi sınava giren yabancı uyruklu öğrenciler ve KKTC uyruklu öğrenciler için ayrılan kontenjanlar bir de GATA mezunları için GATAda uzmanlıkları ayrırırsan toplam kontenjandan bir 300 kadar düşmen gerekiyor... Tabi kazanma yüzdesi istatistiği yapmak biraz zor çünkü bazıları ilgi duyduğu birden fazla dal yazarken bazıları tek bir üniversite/Eğitim hastanesinin bir bölümünü yada bir dal ile ilgili tüm hastaneleri yazabiliyor... mesela 2011 ilkbahar döneminde kardiyoloji ihtisası yapmak isteyen bir doktoru ele alalım, toplam 63 kişi uzmalık eğitimine kabul edilecek sınava giren 12000 kişi 63/12000x100 = % 0.5 , çocuk hastalıları uzmanı olmak isteyen biri için hesap 288/12000 x100 =%2.4 tabi burada ilk 288 giren herkesi çocuk uzmanlığı istediği varsayılarak hesap yapılıyor o yüzden kabaca bölüme göre değişmekle birlikte %1-10 arası bir yüzde verilebilir... istediğin bölüme göre açıkta kalmamak içinde kadro sayısı 3000 ise ilk 3000 içinde olman gerekiyor 3000/12000 (ortalama aldım) %25 dilimde olabilesin ki bir yere girme ihtimalin olsun, tabi burada istediğin yere girme ihtimali azalıyor... Bu yüzdeler oldukça kabaca yapılmış hesaplar ve kişilerin tercihlerine göre değişebiliyor pratikte istenilen bölüm puanı düşükse %10 da bile olsanız istenen yere girme ihtimali var (google dan tusta tercih nasıl yapılır diye aratırsanız her üniversite / hastane hangi yılda kaç puanla asistan almış görebileceğin yerler mevcut) ama %25 'lik dilime girip uzmanlık olsunda ne olursa olsun diyerek asistanlık kazanmanızda mümkün olur... Bu yüzden değişkenin çok olduğu durumlarda kesin rakamlar vermek oldukça güç, özellikle bazı uzmanlık dalları popülerken daha sonra popülerliğini yitirebilip puanı düşebiliyor... Sınava çalışmak kadar tercih içinde kafa patlatmak lazım görüyorsun... Aile hekimliği de türkiye çapında uygulanan 1. basamak sağlık hizmetlerini yürütecek yeni bir uygulama, sağlık ocaklarının yerine geldi, üniversite ve eğitim araştırma hastanelerinde aile hekimliği kürsüleri kuruldu. Pratisyen hekimler 3 yıl üniversite ve eğitim araştırma hastanesinde eğitim alıp bu uzmanlık dalını yapabilmeye hak kazanıyorlar... Ancak uygulama öncesi aile hekimi uzmanı sayısı yeterli olmadığından sağlık bakanlığınca illerde 15 günlük kurslar verilerek pratisyen hekimlere aile hekimi ünvanı verildi. Şu an bildiğim kadarıyla 3 yıl asistanlık yapıp bu ünvana hak kazananlar bu olayı yargı sürecine taşıdı, ama henüz sonuçlanmadı... Aile hekimleri belli bölgede belli sayıda vatandaşın sağlık ile ilgili sorunlarda ilk başvurabilecekleri doktor olarak planlandı... Muayenesi yapılıp tedavi edilecek gerekirse ilgili uzmanlık dalına yönlendirilmesi ve yeni başlanan evde bakım hizmetlerinde aktif rol alması, sorumlu olduğu bölgede koruyucu sağlık hizmetlerini planlamak ve uygulama görevleri arasında... Dediğim gibi pratisyenlerden farkı 3 yıl eğitim alıp tez yazıp bilim sınavını geçmesi ama bunları yapmadan aile hekimi ünvanını alan şanslı (!) pratisyen doktorlarda oldu... Neyse bununla ilgili yargı süreci işliyor şu an zaten... Konuyla direkt alakalı değil ama halkımızdaki şu pratisyen doktor tedavisini beğenmeme olayını da anlamış değilim. Bana gün içinde hasta gelip elinde aile hekimi veya pratisyen arkadaşın yazdığı reçeteyi gösterip "bu ilaçlar doğru mu kullanayım mı" diye gelip soranlar oluyor... Sanki reçeteyi kendisine 2 yıl yüksekokul okumuş sağlık memuru yazmış gibi, verilen tedaviye bakıyorum ve her seferinde uygun tedavi verilmiş olduğunu görüyorum... En azından şimdiye kadar öyle idi. Şimdi pratisyende olsa karşınızdaki insan 6 yıl tıp fakültesinde okuyup doktorluk ehliyeti almış. Nacizane önerim en azından ilaçları kullanın 2-3 gün hiç fayda görmezseniz tekrar gidin aynı doktora bu ilaçlar işe yaramadı deyin, o zaman doktor sizi ilgili uzmanlık alanına yönlendirir, vakit kazanmış olursunuz... |
aile hekimliği ile ilgili olarak söylediklerini anladım ama tus kafamı karıştırdı diyebilirim yani ne olursa olsun uzmanlık olsun diyen birisinin en azından %25 lik dilime girmesi gerektiğini söylüyorsun galiba bu da tıp fakültesinden mezun olan her 2 öğrencien neredeyse 1 inin uzmanlık yapabildiği anlamına geliyor diyebilir miyiz? |
Yazdıklarınıza bakarak bu sektörden olmadığınızı farzediyorum. Hayat televizyonun bize "gösterdiklerinden" ibaret değildir. Yıllardır "ismen" açılan tıp fakültelerinin haddi hesabı var mı! Ayrıca kaç 2 katı... http://www.drtus.com/yeni/modules.php?name=Forums&file=viewtopic&t=100002 |
dostum ben bile bunları başarabilmişken sen çok daha ötesini yapabilirsin hele ki mühendisliği isteyen biriysen. git itünün yüzde 100 ing bölümüne sonra kas. ama derece yaparsan koç a falan git. amerika şansını zorla. tıpta kazanacağının çok üstünde para kazanabilirsin. https://forum.donanimhaber.com/m_122310503/mpage_3//tm.htm#122371194 |
Hocam konunun tarihini görmemişsiniz sanırım. ![]() |
1. sayfa
Arkadaşlar tıpta okuyorum şu anda, 2. sınıfa geçmiş bulunmaktayım. Derslerim orta derecede, yani kalmadan bitirebileceğime inanıyorum.
Ama gelelim soruma, bazen aklıma bu düşünce geliyor: Tıpı bırakmak...
Bu forumda bir konuda arkadaşın birisi doktorlara bak hepsi mutsuz demiş. Benim de doktor tanıdıklarım var, gördüğüm kadarıyla arkadaş haklı. Bide doktor evlenirken başka bir doktor alıyor, karı-koca sürekli çalışıyorlar, çocuklar sevgisiz büyüyor ve ileride büyük sıkıntılara yol açıyor bu.
Ayrıca bir düşünün kadın doğumcusunuz. Eve geldiğinizde eşinizden zevk alabilir misiniz? Ya da cerrah oldunuz varsayalım. Çok fazla yoruluyorsunuz ve artık insana baktığınızda belki onu robot olarak görüyorsunuz. Yani duyusuzlaşıyorsunuz belki de bir anlamda, yani benim düşünceme göre.
Yukarıdaki yazıdan yanlış çıkarım yapılmaması için yazıyorum, meslekte başarılı olacağıma inanıyorum, belki kendi dalımda lider bile olabilirim. Ama eve geldiğimdeki mutluluğu tartışıyorum ben.
Bir de artık pratisyen doktor iyice azaldı. Yani bitirdiğinizde önünüzde 2 seçenek beliriyor, 1:pratisyen kalmak 2:Tusu kazanmak... Bu durumda TUS mecburi hale getirilmiş gibi oluyor. Peki TUS mecburi olunca tıp eğitimi mecburi olarak 10-12 seneye çıkmış olmuyor mu? Tabiki oluyor.
Ben ÖSS döneminde tıpı aklımdan bile geçirmiyordum. Tek bir hedefim vardı o da mühendislikti. Ama mühendisliğin iş imkanlarına bakınca açıkcası içim karardı, ve kararımı değiştirmek zorunda kaldım. Ama ilerde paralı olmak için mutsuz olmak istemiyorum. Mutlu olur muyum onu da bilemiyorum tabii, hem mühendislik için hem de tıp için.
Yani biraz mühendisliğin içimde kalmışlığı var ve ayrıca hedeflerim, hayallerim buna yönelikti liseden beri. Biraz da hayal kırıklığı var yani, onca hayal gitti çöpe.
Mühendislik için şansımı denemek istiyorum ama sonucundan korkuyorum. Arkadaşlarım uzman doktorken ben iş aramak istemiyorum şahsen. Çünkü o zaman kendime diyeceğim laf, niye böyle bir fantezi içine girdin ki o zaman?
Yaş mevzusu var bir de tabi, uzman olacağım yaş 30-32. Bu günden sonra kazandığın parayla gezsen ne gezmesen ne. Çok geç bir yaş değil ama 23-24 yaşın tadını vermez maalesef.
Çok uzun yazıp sıkmayım sizi, düşüncelerinizi öğrenmek istedim bu konu hakkında. Ne aileme anlattım bu kafamdaki düşünceyi ne de bir arkadaşıma. Sizlerle paylaşmak istedim. Çünkü çok doldum şuanda, kafamda sürekli bu düşünce... Okuyanlara teşekkür ederim.
DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.
Üye Ol Şimdi DeğilÜye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.