Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir
4539
Cevap
311672
Tıklama
1
Öne Çıkarma
Cevap: .:Strateji Oyunu Tutkunları:. (978 ÜYE!!!!!!!) (41. sayfa)
C
18 yıl
Yarbay

J
18 yıl
Yarbay
Konu Sahibi

KOMEDİ

U-Ultimir, J-Jansay, S-S@rKs-PoWeR, A-AliAtaBakmaÇünküAt..

Jansay komedi yardımcısı olur.

U-Jansaay! Gel lan buraya!
J-Ne biçim konuşuyon benimle?!?!?
U-Sen benim yardımcım değil misin? Ne istersem onu yapçan!
J-Ama kurucuda benim. O yüzden ayağını denk al!
U-Bende seni yardımcılıktan kovarım.
J-Bende klubten atarım
U-Atamassın
J-Atarım
U-Atamassın
J-Atarım
U-Atarsın
J-Atamam
U-E doğru atamassın
J-!?!?!? Kafamı karıştırma lan!?

AliAtaBakmaÇünküAt..'ın pilci dükkanı vardır..

S-AliAtaBakmaÇünküAt.. mausumun pili bitti pil var mı?
A-Burası pilci dükkanı mı?
S-Evet
A-Hee, doğruya. Kalem pil mi?
S-Evet, mümkünse tükenmez kalem
A-Kurşun kalem var
S-Oda olur
A-Jansay napıyo ya ortalarda yok?
S-Komedi yazıyor
A-!?!?!
S-Ultimir'in yanında komedi stajı yapıyor
A-Komediye benide sok demiştim soktular mı acaba?
S-Bilmem. Sokmuştur

Ultimir ortama girer

U-Selam millet. Napıyonuz?
S-Pil alıyorum
U-Burası pilci dükkanı mı??
A-Onu bende sordum. Burası pilci dükkanı
U-Hee tamam
A-Jansay napıyor?
U-Napsın kerata. Komedi yazmaya çalışıyor
S-Kerata??
U-Hee.
S-Kurucu değil miydi o?
U-Ama benim yardımcım o
S ve A birlikte:
-Ama klupten atar!!
U-Off herkes söylemesin şunu yaa
S-Ama gerçek bu..
U-Yaa tamam.

Jansay ortama girer...

J-Selam millet napıyonuz?
U-Sen komediyi yazdın mı?
J-Yazıyoz. Sabret
U-Aferim
J-Atarım! Öhöm. Neyse.. S napıyon burda
S-Pil alıyorum
J-Burası pilci dükkanı mı??
U ve A birlikte
-Evet, bizde sormuştuk
J-Hee tamam o zaman.

Komedi biter...

Ultimir kadar olmadı ama yaptık bişiler. Beğenirsiniz inş

bu arada Ultimir komedileri beraber hazırlayalım, yardımcıyım sadece ben yaww


Bu mesaja 1 cevap geldi.
V
18 yıl
Yüzbaşı




S
18 yıl
Binbaşı

nostaljik strateji oyunu incelemelerime tam gaz devam...

RollerCoaster Tycoon 2

< Resime gitmek için tıklayın >

Biraz askeri çatışmaları, havada uçuşan mermileri ve patlayan tankları bir kenara bırakın.Kafanızı dinlerken aynı zamanda eğlenmenize de bakın.Nasıl mı?Tabii ki RollerCoaster Tycoon'la...
"Strateji oyunları sadece vurdu-kırdıdan ibaret değildir!" anlayışıyla yola çıkan Chris Sawyer ve Microprose, kimilerine göre "Çocuk işi", kimilerine göre ise "Tam bir strateji" olan bu oyunu üretti.Ve yayıncılığını Hasbro Interactive üstlendi.Oyun 1999'un ilk yarısında çıktığında, piyasa savaş temalı strateji oyunlarıyla kaynıyordu.Ama RollerCoaster Tycoon, kendine has özellikleri ve farklılıklarıyla onların arasından sıyrılıp kendine bir oyuncu kitlesi oluşturmayı başardı.Çünkü bu oyun, ülke fethetmek yada kale zaptedmek gibi çok klişe konuları boşverip lunapark kurma ve işletmeyi konu edinmişti.Sonra seri ikinci oyunu Infogrames ve Chris Sawyer ile geldi...
Evet, RollerCoaster Tycoon 2, 2D bir lunapark kurma oyunu.RollerCoaster Tycoon 2, serinin ilk oyununa nazaran daha eğlendiri, daha zevkli ve daha çok özelliğe sahip bir oyun.Tabii oyun sadece büyük oyuncakları oraya buraya serpiştirmekten ibaret değil.Aynı zamanda parkınızın mali işlerini, altyapı işlerini ve reklam işlerini de siz yönetiyorsunuz.Kurduğunuz parkınızın bölgede en güzel, en temiz, en güzel oyuncaklara sahip parkı olması için çalışırken, müşterinizi artırmaya ve mali durumunuzu düzeltmeye de çalışıyorsunuz.Görev başına size belli bir süre veriliyor(Oyun zamanlamasına göre 4 yada 5 sene).O süre içinde size verilen görevleri eksiksiz yerine getirmek zorundasınız.Şu satırları okuyanlar "Ben de birşey sanmıştım" diye düşünebilirler, ama iş bununla bitmiyor.Oyuncaklar sürekli bozuluyor ve siz bunları tamir ettirmek için tamirciler tutuyor, onlara kendi paranızdan maaş veriyorsunuz.Yüksek trenlerden inen çocuklar genelde fazla dayanamayıp yerlere kusuyorlar, hatta bazen tuvalet niyetine yolları kullanıyorlar.Ve siz de bunları temizlemek için temizlikçiler tutuyorsunuz.Bazen temizlikçiler az geliyor ve daha 2 dk. önce sürekli sırıtan bebeler yavaş yavaş parkınız aleyhinde ifadeler kullanmaya başlıyorlar.Onu halletseniz, bu sefer de parkınız sıkıcı geliyor.Bu yüzden yine paraya kıyıp animatörler tutuyorsunuz.Animatörlere istediğiniz kostümleri giydirip çocukların arasına salıyorsunuz.Bu sefer de bebeler rahat durmayıp banklara, çöp kutularına zarar vermeye başlıyorlar."Yine mi yaaa?!" deyip güvenlikçi tutuyorsunuz.Yani parkiçi sorunlarınız bir türlü bitmiyor.Tabii işçilere verdiğiniz parayı en aza indirmek sizin elinizde.Eğer yol kenarlarına çöp kutusu, oyuncak çıkışlarına tuvalet kurarsanız birşeylerin düzelmeye başladığını çok geçmeden farkedebiliyorsunuz.Tabii iş bununla da bitmiyor.Oraya buraya pisleyen bebelerin sonraları karınları acıkıyor."Neden bu parkta kafeterya yok kardeşim?!" diye yakınmya başlıyorlar.Yine paraya kıyıp kafeteryalar kuruyorsunuz.Çok çeşitli kafeterya türleri var.Hamburgerci, limonatacı, cipsci, kolacı, pizzacı, hot-dog'cı, çörekçi, pamuk şekerci ve dondurmacı bunların arasında.Bunlardan ayrı olarak parkınızda yolunu kaybedenler için danışma yeri, müşterilerinize parkınızdan bir hatıra bırakmak isterseniz hatıralık satıcısı, kusmak üzere olan müşterilerinizi kurtarmak isterseniz ilk yardım merkezi kurabilirsiniz.Bu dükkanların fiyatlarına, renklerine hatta isimlerine oyunun genelinde siz karar veriyorsunuz.Hatta parkınızın ismini bile kendi isteğinize göre değiştirebilirsiniz!

< Resime gitmek için tıklayın >

Gelelim oyuncak türlerine...Çok çeşitli oyuncak türleri var; trenler, teleferikler, dönme-dolaplar, atlı-karıncalar, korku evleri bunlardan sadece birkaçı.Tabii bunların arasında en rağbet göreni, adrenalin hormonunu faaliyete geçiren yani bir yükselip bir alçalarak adeta "Nerden bindim bu belaya?!" dedirten trenler.Her çocuk parkınıza 5.00 lira ile geliyor ve parasının en büyük kısmını bu trenlerde harcıyorlar.Nerden mi biliyorum?Çünkü bu oyunda müşterilerinizin kişisel bilgilerini incelemek mümkün!Hatta bunların isimlerini bile değiştirebiliyorsunuz.Ayrıca parkınız hakkındaki düşüncelerini, parkınızdan neler satın aldıklarını, parkınızdan hoşnutluklarının hangi derecede olduğunu, karınlarının aç olup olmadığını, tuvaletlerinin gelip-gelmediğini, kısacası herşeylerini inceleyebiliyorsunuz.Hatta bu bebeleri kişisel bilgi penceresinin alt köşesinde bulunan "kanca" ile havaya kaldırıp sağa-sola sallayabilir, daha da ileri gidip suya bile atabilirsiniz.Tabii bunu yapmanızı tavsiye etmem; ne de olsa "Müşteri velinimettir...".

< Resime gitmek için tıklayın >

Bazen parkınızda kazalar da gerçekleşmiyor değil.Çok yükseğe çıkardığınız treniniz belli bir süre sonra parçalanıyor.Bebelere birşey olmuyor, ama yine de akın akın parkınızı terk ediyorlar!Aylık müşteri sayınız 2000-3000'lerden, 500-600'e düşebiliyor.Tabii iş burda size düşüyor.Hemen bir reklam hazırlıyorsunuz ve "Parktaki herşey 2 haftalığına bedava!Saldırın, yiyin, dökün parçalayın!" diyorsunuz.Şansınız yaver giderse bu reklam harekatınız kısa zamanda meyvelerini vermeye başlıyor.Eğer yaver gitmezse vay halinize!...
Oyunda yeraltı ve yerüstü işler de size bırakılmış.Örneğin; oyuncak kuracaksınız, fakat kullanmak istediğiniz alan engebeli.Unutmayın ki her zaman engebeli alanda kurulan oyuncak, düz bir alanda kurulan oyuncaktan daha pahalıdır.Bu yüzden hemen "kürek" simgesini tıklıyor, para karşılığında alanı düzleştiriyorsunuz.Daha neler neler...Yani parkın neredeyse tüm işleri sizin omuzlarınıza yüklenmiş durumda.Tabii bu işleri başarabilirseniz size ödül de veriliyor.
Oyunun bir diğer güzel yanı da çeşitli dünya ülkelerinde geçmesi.Brezilya, Amerika ve Çin de bunların arasında.Her ülkenin de yapıları, dekorları kendine özgü tabii.Tabii bu özelliğe, oyunun Wacky Worlds eklentisini yüklerseniz sahip olabiliyorsunuz...
Yazımın başında da dediğim gibi, eğer biraz kafanızı dinleyip rahatlamak ve aynı zamanda da eğlenmek istiyorsanız, benim tavsiyem kesinlikle RollerCoaster Tycoon 2 olacak...


< Resime gitmek için tıklayın >





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi SVGA -- 4 Şubat 2008; 20:44:25 >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
J
18 yıl
Yarbay
Konu Sahibi

gene süper bir oyun, gene süper bir inceleme. Teşekkür ederiz SVGA


ahh eski günleri hatırladım kurup oynicam şimdi RC2

edit: onur üyemiz olmaya yaklaşıyorsun





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Jansay -- 4 Şubat 2008; 20:47:16 >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
S
18 yıl
Binbaşı

çok teşekkürler arkadaşım.klube bir katkım olduysa ne mutlu bana...


Bu mesaja 1 cevap geldi.
S
18 yıl
Binbaşı

nostaljik stratejilere devam...

CAESAR III

< Resime gitmek için tıklayın >

Hazırlanın!Sierra ve Impressions Games sizi göreve çağırıyor!Uçsuz bucaksız Roma toprakları, yönetilmek için sizi bekliyor!Antik Roma'da küçük bir yerleşim yerinin yöneticisi olarak başlayacağınız görevinizi sezar yani imparator olarak sona erdirmek sizin elinizde!
Sierra 1998'de, Impressions Games işbirliğinde oluşturduğu bir strateji harikasını tüm dünyaya duyurdu: "Caesar III".Caesar III, serinin diğer oyunlarının aksine Windows işletim sisteminde çalıştırılabilen ilk oyundu ve eşsiz oynanılabilirliği ile tüm strateji-severleri kendine bağladı.Onu dönemin strateji oyunlarından ayıran ilk sahip olduğu özellik, Antik Roma'da şehir simulasyonuna olanak sağlamasıydı.O devirde kullanılan insan adlarından, mimari yapılara kadar herşey oyuna çok iyi aktarılmıştı ve bu Sierra'nın kendini tüm dünyaya ispatlayacağı bir oyun olacaktı.Altyapı işlerinden mimariye, şehir planlamasından maliyeye, din işlerinden askeriyeye kadar herşey oyuncuya yüklenmişti.Ama yine de dönemin strateji-severleri Caesar III'u hakettiği yere getirdi ve aradan geçen on seneye rağmen unutulmamasını, akla geldiğinde hep tebessüm edilmesini sağladı...
Dediğim gibi, Caesar III türdeşlerinin aksine Antik Roma yaşantısını konu ediniyor.Oyuna ismi bile olmayan bir köyde yönetici olarak başlıyorsunuz.Önce yavaş yavaş yerleşim yerleri açıyorsunuz.İnsanlar, açtığınız bu alanlarda önce çadır yerleşimi kuruyorlar.Bölümde istenilen nüfusu ve başarıyı yakalayınca rütbeniz atlamış olarak daha sorunlu ve daha büyük bir bölgeye tayin ediliyorsunuz.Her alana özgü sorunlar sizi beklerken, bir yandan senato kuruyor, yerleşim alanları açmaya çalışıyor; bir yandan da yerleşim alanınıza yiyecek ve su sevkiyatı yapmaya çalışıyorsunuz.Tabii bunları imparatorluğun size sağladığı bütçeyle başarmalısınız.Bütçeniz 0'a indiğinde 3000 dinarlık bir yardım alıyorsunuz.Ama üssünüz başarısızlığınıza sinirleniyor.Siz "Nasılsa elleri mahkum, ne olursa olsun buranın yöneticisi benim..." diye düşünüyor ve paranızı -6000'e indiriyorsunuz.İşte o anda üssünüz hiddetleniyor, ayağa kalkıyor ve işinizin bittiğini belli eden emri veriyor; böylece geri dönüşü olmayan bir yola girmiş oluyorsunuz.Roma lejyonları, üssünüzün emriyle şehrinize giriyor, herşeyi ve heryeri yağmalıyor, kadı-çocuk dinlemeden herkesi öldürüyor.Ve siz çaresizce şehrinizin yağmalanışını sadece izlemek zorunda kalıyorsunuz.

< Resime gitmek için tıklayın >

Başarılı olduğunuzda ise anime bir kısa film sizi kutluyor, bir sonraki bölüme geçebileceğinizi belirtiyor.Her bölümün kendine özgü sorunları çıkıyor.Capua'da açlık, Damascus'ta yangınlar, Lindum'da istilalar...Bu sorunları halledebilirseniz ne âlâ.Yok, halledemezseniz halkınız ayaklanma başlatıyor, evleri kundaklıyor, size tehditler yağdırıyor.Ayrıca sorunlar bu kadarla da bitmiyor.Eğer hastahane kurmazsanız, şehrinizde salgınlar başlıyor ve salgından etkilenen evler kurukafa ve ateş ile betimlenmiş bir hâl alıyor.Ama hastahane kurarsanız, cerrahlarınız ve doktorlarınız tek tek sokakları dolaşıyor, halkınızın sağlık seviyesi yükseliyor, halkınız mutluluğa kavuşuyor.Tabii sadece bir süreliğine...Sonra açlık nedeniyle karşınıza çıkıyorlar.Bu sorunu halledemezseniz halkınız yokoluyor, nüfus gitgide azalıyor.Bu durumlar size hep mesaj şeklinde iletiliyor.Siz de bu sorunu halletmek için tarlalar kuruyorsunuz.Önce işçiler tarlalara giriyor ve çalışmaya başlıyor.Daha sonra ambar kuruyorsunuz ve bunun için de işçiye ihtiyaç duyuyorsunuz.Oyundaki insan faktörünün önemi çok büyük anlayacağınız.Tarladan gelen un ambarlara götürülüyor.Ambarlardan marketlere gidiyor.Market çalışanı ablamız da, market çevresindeki sokakları bir bir dolaşıyor.Evlere un dağıtıyor.Böylece yerleşimin yapıldığı küçük çadırlar unu elde edince bir anda büyüyor.Bu sefer de "Bizin niye suyumuz eksik kardeşim?!" deyip yollara dökülüyor halkınız.Siz de su kaynaklarından yararlanarak, su kemerleri aracılığıyla şehrinize suyu ulaştırıyorsunuz.3-4 yıl sonra güvenlik eksikliğinden dolayı şehrinizde hırsızlık başlıyor.Halktan çalınan her dinar, sizin paranızdan eksiliyor.Bu yüzden polis karakolları kuruyorsunuz.Polisler güvenliği sağlıyor.Daha sonra uygun coğrafi alanlardaysanız depremler oluyor.Buradaki zararı azaltmak için de mühendishaneler kuruyorsunuz fakat şehriniz büyüdükçe aynı sorunlar tekrarlanıyor.Size de bu merkezlerin miktarını artırmak kalıyor tabii.Açlığı ve susuzluğu geçen, üstelik sağlık sorunları da hallolan halkınız bu sefer de sizden okul ve tiyatro istiyor.Okul kuruyor küçük çocukları eğitiyorsunuz.Sonra da aktör okullarından çıkan aktörlerinizle kurduğunuz tiyatrolarda halkınızı eğlendiriyorsunuz.Ama sonra bir de farkına varıyorsunuz ki din konusunda fazla yatırım yapmamışsınız...Hemen tapınaklar kuruyorsunuz, halkınızın dini bilgileri yükseliyor.Ayrıca bu gibi oranları senatonuz aracılığıyla inceleyebiliyorsunuz.Daha sonra doğal kaynaklardan yararlanarak ev eşyaları oluşturmaya başlıyorsunuz.Tiyatrolarınızı amfitiyatrolara, kolezyumlara ve hipodromlara; okullarınızı akademilere dönüştürüyorsunuz.

< Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın >

Ayrıca yavaş yavaş hamamlar, berberler, büyük tapınaklar yapıyorsunuz.Hatta kaynaklarınızdan kalanları depolara göndererek komşu şehirler ile ticaret yapıyorsunuz.Ama bir anda çok önemli bir faktörün eksikliğini duyuyorsunuz; savunma!Düşman halklar şehrinizi istilaya geleceklerinin haberini veriyorlar.Önce şehrinizi surlarla korumaya alıyorsunuz.Bu işlemden sonra hemen demir madeninden demir çıkarmaya başlıyorsunuz.Çıkardığınız demiri, demircide işliyor, silahhanede silaha çeviriyorsunuz ve kışlalarınızdan asker çıkartıyorsunuz.Eğer Mars'a çok önem vermişseniz ki kendisi Antik Roma'da savaş tanrısı olarak bilinirdi, Mars düşman askerlerini yakıp kavuruyor.Siz de derin bir "Ohhh!" çekiyorsunuz.
Oyunda çok sayıda alan tipi mevcut.Orman, çöl ve ova bunlardan bazıları.Bazı bölümlerde deniz ticareti ve balıkçılık bile yapabiliyorsunuz...
Eğer 2D strateji oyunu meraklısıysanız ve bu eski şaheseri merak ettiyseniz, hiç vakit kaybetmeyin.Ne de olsa Antik Roma toprakları yönetilmek yönetilmek için sizleri bekliyor...


< Resime gitmek için tıklayın >





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi SVGA -- 4 Şubat 2008; 23:23:05 >
Bu mesaja 2 cevap geldi.
J
18 yıl
Binbaşı

simcity nin eski tarihlerde geçen bi haline benzettim oyunu çok eski bi oyuna benziyor acaba kaç yılına ait?





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Jan!ssaRy -- 4 Şubat 2008; 23:04:04 >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
J
18 yıl
Yarbay
Konu Sahibi

S
18 yıl
Binbaşı

quote:

Orjinalden alıntı: eKart

simcity nin eski tarihlerde geçen bi haline benzettim oyunu çok eski bi oyuna benziyor acaba kaç yılına ait?

quote:

Sierra 1998'de, Impressions Games işbirliğinde oluşturduğu bir strateji harikasını tüm dünyaya duyurdu: "Caesar III"



S
18 yıl
Binbaşı

quote:

Orjinalden alıntı: Jansay

süpersin SVGA




çok teşekkürler...



J
18 yıl
Yarbay
Konu Sahibi

IMPERIAL GLORY

İncelemelere tam gaz devam ediyoruz. Sıradaki oyunumuz, 2005 çıkışlı fazla ses getirmeyen bir Turn-Based-Strategy(Sıra Tabanlı Strateji) oyunu olan imperial glory
< Resime gitmek için tıklayın >

Commandos gibi bir efsane seri çıkaran Pyro Studios, gene fena iş yapmamış. Medieval'ın bir benzeri türünden olan bu oyun bize ülkeler zaptettiricek, diplomasi yaptırıcak, ve güzel anlar yaşatacak.

Oyunumuz Napolyon savaşlarını konu alıyor. 1700'ler yani. Ve o tarihteki büyük devletlerle oynama imkanı sağlıyor. Bunlar: İngiltere, Fransa, Rusya, Prusya ve Avusturya. Diğer devletlerde var ama oynanılabilir değil. Osmanlı Devleti, Mısır, Portekiz, Tunus, Tripoli vs. Oyunda görülen en büyük mantıksızlık, Mısır diye ayrı bir devletin olması. Zira o zamanlar Mısır Osmanlı'ya bağlıydı.

Oyunumuzda her devletin ayrı ayrı öne çıkmış özellikleri mevcut. Örneğin ingilterenin ekonomisi ve donanması iyi, rusyanın nüfusu vs. Oyunda ekonomi, donanma, nüfus ve askeri özellikler var. Prusyada bunlar dengeli. Buda onu en dandik devlet yapıyor. İngiltere ise en güçlü olanı. Nüfus hariç hepsi zirvede bu ne iş!??!

Oyun harita üzerinde. Karşımızda bir harita var ve birliklerimizi piyon şeklinde hareket ettiriyoruz. Tabiiki her yeri göremiyoruz başta, ilerlemek lazım. Başladığımızda bize birkaç birlik asker veriliyor. Başlıca kaynağımız: altın. Her binada, asker üretiminde bunu kullanıyoruz. Odun ve nüfus kaynağımızda var. Odun üreten binalar ile odun üretimimizi, hastahanelerle nüfus artışını hızlandırabiliyoruz.

Oyunda devletler eyaletlere(yada bölge diyim) bölünmüş durumda. Her bölgede yapabileceğimiz binalar farklı. Mesela denize kıyısı olan bir yerse, liman yada deniz feneri(haritada denizi aydınlatmaya yarıyor) yapıyoruz. Capital(Başkent) denen yerlerde kışla, atlı birliği ve topçu birliği yapabiliriz. Ve askeri üretimlerimizi oradan sağlayabiliriz. Onun dışında, her yere hastane, odun fabrikası vs. yapabiliriz.

Oyunda binaları sadece kendi topraklarımıza yapmıyoruz. Sempati kazanmak, yada ticaret için diğer devletlerin başkentlerine bina yapabiliriz. Ayrıca oyunun ileriki turnlerinde(medievaldaki gibi turn turn) diğer devletlerin, diğer devletleri zaptettiği yerlere binalarda kuracağız. Biliyorum anlamadınız Mesela ben Avusturya'yım. Fransa gitti Milan'ı aldı. Halbuki ben almak istiyordum. Hemen Milan'da bir bina kuruyorum ve oradakiler isyan çıkartıyor. Bir takım asker çıkarıyor ve yaptıkları savaşta kazanırlarsa bağımsız oluyor orası tekrar. Sonra ben alıyorum orayı

Asker olarakta, tipik Napolyon Savaşları askerleri arkadaşlar. Gerçekten oyun o dönemleri insana hissettiriyor. Ben Rusya ve Avusturya ile oynamıştım. Devlete göre askeri özellikler farklı olsada, tip olarak aynı. Bir uzun menzilden iyi atıp yakın dövüşte kötü olan, birde yakın dövüşü iyi olup uzun menzilden kötü atan piyade birim var. İleridede bu iki özelliğin birleşmişi olarak süper bir askeri birim göreceksiniz. Atlı askerlerimiz olarakta bazı birimler var. Ayrıca tüfekli atlı askerlerde var. Bunlarda hızlı olması açısından çok işe yarıyor. Ve Napolyon Savaşlarının vazgeçilmezi; toplar! Yine çeşitli toplar var. Howitzerler bina yıkmak için birebir. Diğer 6 ve 12 pound'luk toplar ise askerlere iyi geliyor. Ve bomba bir top! Horse Artilery. İsminden anladığınız üzre: atlar topu çekiyor ve ordunun hızı epey artıyor! Ben bunları çok kullanışlı buluyorum. Öbür toplar yavaş kaldığı için savaşta epey dez avantaj getiriyor.

Gelelim savaşa! Düşman dayak istedi ve sizinde atmanız lazım. Yani savaş kapıda. Size (her TBS'deki gibi) soruyor, "sen mi kontrol edicen, yoksa otomatik yapıp sonucu bildirelim mi?" "tabii ki usta generaliniz kontrol etçek!" diyoruz ve komutayı ele alıyoruz. Ve er meydanına çıkıyoruz. Her bölgenin belli bir coğrafi haritası ve görevleri var. Mesela, "bu köyü kontrol altında şu kadar zaman tut" gibi görevler geliyor. Yaptığınız savaşlarda köyü kontrol altında tutmaktan çok, düşman askerlerini öldürerek harbi kazanıyoruz.

Savaşta yapmamız gereken şey, iyi bir yer edinmek! Tüfekli askerleriniz bir bina yada kule, herhangi bir yapı, bulursa içine doluşuyorlar ve oradan, daha yüksek defans şansıyla savaşıyorlar. Ben bina varsa en az 1 birliğimi içine sokuyorum. Ve formasyonlar! Oyunda askerlerinizin pek çeşitli olmasada savaşın kaderini değiştirebilecek formationlar var. Sonraları bulabileceğiniz kare formasyon ile, birliğinizi kimse dağıtıp kaçıramıyor. Özellikle atlılar bu işte çok usta ama kare formasyon kilit noktanız! Sonra, 2 hat şeklinde dizilim var bundada 2 sıra halinde diziliyorlar. Kare kadar olmasada mal mal durmaktan iyidir dimi?

Deniz savaşlarını da unutmamak lazım. Denizlerimize yaptığımız gemilerle denizlere hükmedebiliyoruz. Sloop, Frigate ve Ship of the Line tipi olmak üzre 3 güzel gemimiz var. En hızlı ve atağı düşük, dayanıklılığı düşük olan sloop. Ship of the Line ise bunun tam tersi. Oyunda deniz savaşlarını kontrol etmek için biraz amiral olmak lazım Zira biraz zor. Özellikle birçok geminin olduğu savaşlar. Her gemiye bir rota veriyoruz ve o öyle devamlı gidiyor. "Şu gemiyi takip et, bu gemiye borda et" gibi fonksiyonlar da mevcut. Ve ateş ederken sağ yada solu tercih edebiliyoruz. Gene tipik 3 tane topumuz var. Normal shot, chain shot, ve grape shot. Normal shot'ta bildiğiniz gülle atıyoruz ve geminin gövdesine hasar vermek için kullanıyoruz. Chain shot'ta ise birbirine zincirle bağlı 2 küçük gülle atıyoruz ve buda yelkenleri safdışı edip, geminin hızını azaltmaya yarıyor. Grape shot ise, 3 küçük topun birbirine yapışmasından oluşmuş, üzümü andıran tarzıyla, tayfa azaltıyor. Her geminin üstünde 3 tane bar var. Geminin gövde sağlığını, tayfa sayısını, ve yelken sağlığını belirten. Adamın tayfasını azaltıp bordo etmek, usta işi ve en iyi atak biçimi. Çünki gemide tayfa bırakmayınca o gemi sizin oluyor. Batırmaktan daha iyi. Ama dediğim gibi; usta işi. Haritada her gördüğünüz gemi piyonu, 1 gemiyi(kendisini) gösteriyor. Gemilere asker bindirip ulaşım kolaylığı yapabiliyoruz..

Sempati. Daha doğrusu; itibar. Oyunda böyle yüksek tutmanız gereken bir seviye var. Dünya üzerindeki itibarınız önemli. Bunu, diğer devletlerin kapitallerine, diplomatik binalar(yeni bir terim ürettim) kurarak sempatimizi arttırabiliriz.

Ve teknoloji. Bu 4 hecede çok şey var. Sizin bir teknoloji ağacınız var ve buradan, askeri, sivil, politik, ekonomik araştırmalar yapıyoruz. Ve sonunda "era(çağ)" atlıyoruz. Oyunda toplam 3 tane çağ var. Çağ atlarken size politikanızın ne olacağını soruyor. 2. çağa geçerken iki seçenek var. Otokrasi(tek merkez yönetim) veya demokrasi. Bunlardan herbirinin avantajı, etkileri, ve getirileri var. Otokrasideki geliştirebileceğimiz teknolojiler farklı, demokraside farklı. Mesela, otokraside altın üretimimizi arttıran bir geliştirme var. Demokraside bu yok, başka birşey var. Ayrıca demokrasiyi seçersek dünya ülkeleri arasında bir itibarımız olur. Otokraside direk düşüyor sempati puanları. Sonra 3. çağa atlarkende 2 seçenek var ama otokrasiyi yada demokrasiyi seçtiğinize göre değişiyor. Otokraside monarşi ve birşey daha var. Demokraside de cumhuriyet ve birşey daha var. Tabi aynen bunların etklileri ve farklılıkları var. Ama benden size bir tavsiye: demokrasi ve cumhuriyeti seçin, sempatileriniz gitmesin

Arkadaşlar oyunda barbarlığa yönelik ne yaparsak bu hoş karşılanmıyor. Yani itibarınız direk düşüyor. Mesela bir yere, direk girdiniz. Hemen düşüyor. Önce oraya "sana savaş aççam, savun kendini!!" dememiz lazım. Ayrıca savaş esirlerinide kesip biçersek sempatimiz hayli düşüyor. Otokrasiyi seçmek, monarşi ile ülke yönetmek, bunlar hor görülüyor..

Evet arkadaşlar, Imperial Glory isimli oyunu sizlere elimden geldiğince tanıtmaya çalıştım. Bu oyunu bence almalısınız. Fazla uzun oyalama ömrü olmasada, oynanılabilir güzel bir yapım. Herkese iyi geceler....


< Resime gitmek için tıklayın >

< Resime gitmek için tıklayın >

< Resime gitmek için tıklayın >

< Resime gitmek için tıklayın >





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Jansay -- 11 Eylül 2009; 5:33:37 >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
C
18 yıl
Yarbay

Bütün incelemeler süper.Elinize sağlık


Bu mesaja 1 cevap geldi.
J
18 yıl
Yarbay
Konu Sahibi

quote:

Orjinalden alıntı: S@rKs-PoWeR

Bütün incelemeler süper.Elinize sağlık







diabolik191 all tech yapmadanda yenebilirim seni

spanish, teuton veya bizans milletiyle(Paladin ve bombard tower)




Bu mesaja 1 cevap geldi.
V
18 yıl
Yüzbaşı

Hangi yiğit,kendine güvenen,yakışıklı mı yakışıkLı biri çıkıp da MediaveL 2 TotaL War'ın ses dosyasının winrarLı boyutuna bakar ki ?

Verdim gazı , hadi bakaLım


Bu mesaja 2 cevap geldi.
T
18 yıl
Binbaşı

V
18 yıl
Yüzbaşı

quote:

Orjinalden alıntı: Ultimir

Total olsa bakarımda...


SağLık oLsun , yinede sağoL


Bu mesaja 1 cevap geldi.
K
18 yıl
Binbaşı

SVGA süpersin.


Az caesar III oynamadım.


Bu mesaja 1 cevap geldi.
E
18 yıl
Çavuş

Züpper konuya züpper incelemeler...



[
18 yıl
Teğmen