| 
                                        Kendi blog umdan bir yazıyı buraya aktarıyorum. Başka önerileri olanlar projelerini burada paylaşabilirler:  "Tamam, ülkemize sattığınız çeşit çeşit otomobilleriniz tüm bir milletin ihtiyaçlarını karşılıyor, arabaların içlerine ABS, BBS; OSS, KPS gibi bir dünya donanım da ekliyorsunuz ama bizim için birşey ifade etmiyor kardeşim. Serisindeki en pahallı donanımla araba satın almış milletim fertleri, adı konmamış bir eksikliği hep hissetmekte. Yahu bu arabada birşeyler eksik diyor ama dile getiremiyor, anlatamıyor meramını. İşte bu yazımda Alaman, Fransız, Capon ve diğer tüm otomotiv üreticileri sizlere sesleniyorum. Bir Türk’ün arabasında görmek istediği aksesuarları da aşağıya nedenleriyle, teknik alt yapılarıyla birlikte dikkatinize sunuyorum. Kopirayt, mopirayt önemli değil, sizlerden bir beklentim yok. Maksat memlekete hizmet olsun; Öneri 1-) Türkiye’ye sattığınız arabalara sinyal kolu koymayın, gerek yok. Hem ağırlıktan hem maliyetten tasarruf size. Siz bir yöne saparken sinyal veren bir Türk şöferi gördünüz mü etrafınızda? Fazla düşünmeyin, göremezsiniz. Onun için koymayın. Sinyal kolsuz araba iyi de laf olur söz olur diyorsanız standart donanıma dahil etmeyin. Verin ona şaaşalı bir isim, mesela Tiptronik Kohl System (TKS) koyun aksesuara. Tronik lafına dayanamaz hiçbir Türk şöferi. Millet yemez içmez alır o aksesuarı. “bir dünya para verdik çalıştıralım bari” diye arada sırada da olsa sinyal verir. Öneri 2-) Bir benim mi dikkatimi çekiyor bilmem ama trafikteki bayan sürücülerin çoğunluğu ciklet çiğniyorlar. Acaba diyorum, Onno Usta, Demir Bükey “ciklet çiğnerseniz vites kolay geçer, direksiyon yumuşak olur, kolay park edersiniz, araba az yakar” falan dedi de haberim mi yok. Türkiye’ye sattığınız arabalara bayan sürücülerimiz için bir ciklet yapıştırma panosu Cyklette Paste Panotronic (CPP) gibi bir aksesuar ekleyin. Tüm bayan sürücüler bu aksesuarı tereddütsüz alacaklardır. Öneri 3-) Otomobillerde anlık tüketim gibi değerleri gösteren yol bilgisayarlarının kullanımı yaygınlaştıkça, ülkemiz şöferleri arasında, bitmez tükenmez yeni bir geyik türü ortaya çıktı. Adamlar tartışıyorlar “ya benim yol bilgisayarında bilmemne rampasını çıkarken tüketimi bilmemkaç litre gösteriyor”. Öbürü atılıyor “Dedim sana senin araba daha çok yakıyor diye, benim bilgisayar bilmemkaç gösteriyor orada”. Arkadaşım ayağını azıcık gazdan çekersen daha az yakarsın bilgisayarın da düşük gösterir. Ama bu iki er kişi; sen kaçla çıkıyorsun, yanında kaç kişi vardı, rampayı çıkarken ciklet çiğniyor muydun gibi cebelleşip duruyorlar. Anlık tüketim değeri seyretmekten yola bakamayan, fabrika değerini tutmuyor bir türlü diye depresyondan depresyona dalgalanan arkadaşlarım var etrafımda. 1 km lik yolun bazen 2 satte alındığı ülkemize böyle hassas cihazlar göndermenin alemi yok. Bu yol bilgisayarlarını ayarlayın. Fabrika değerleri olarak teknik bültenlerinizde ne beyan ettiyseniz sabit olarak o gözüksün ekranda. Örneğin, adam uzun yola mı çıktı, otomatik olarak 4.7 gözüksün ekranda. Har hur basıyor 160′ı buldu mu, şöferi uyandırmamak adına 4.8, bilemediniz 4.9 gözüksün ekranda. “Vaay be, adamlar yapıyor kardeşim” takdiri de garanti. Adam sabah kontağa bastı, ne yazdın broşürde şehir içi tüketim değeri 6.5, koy ekrana 6.5 olsun bitsin. Adam yine basıyor har hur, 6.6, bilemedin 6.7. Ürkütme şöferi, incitme belini, üzme. Bu az yakar çok kaçar hale getirilmiş, ülkemize göre hassas ayarlanmış sistemin adını da Very Sensitive Road Computer (VSRC) koyun gitsin. Öneri 4-) Bizim yollarımız sizlerinki gibi çağın gerisinde değiller. Biraz yağmur yağması, üstün mühendislik eseri yollarımızın, üzerinde her türden su sporunun yapılabilmesine olanak sağlayan olimpik havuzlara taş çıkartacak kıvama gelmesini sağlar. Bunu da fırsat bilen bir kısım sürücülerimiz de yol kenarındaki yayaları ıslatmaktan müthiş zevk alır. Uzay çalışmaları için mekiğine yetişmeye çalışan bu şoferlerimizin kuru havalarda da yayalara su sıçratabilmesi için bagaja konacak bir su haznesi yardımıyla tiplerini beğenmedikleri yayalara su sıçratabilmeleri sağlanmalıdır. Yağmursuz günlerde yaya ıslatmaya yarayan bu sistemin adını da Schrath to Poor Walker System (SPWS) koyabilirsiniz. Öneri 5-) Her Türk erkeğinin koltukların altına, yanına zulaladığı olmazsa olmazları sopaları için, ülkemize sattığınız arabalara özel bir muhafaza düzeneğini derhal ilave edin. Kavga öncesinde kolayca açılıp kapanacak bu yerin adını da Odunno Zula System (OZS) koyabilirsiniz. Zopa koleksiyonuna sahip çok daha deleğanlı şöferler içinse Odunno Multi Zula System (OMZS) de yapabilirsiniz. Bu düzenek ses komutuyla açılabilir olursa daha pratik olacaktır. “ulan ben senin” ya da “senin ananı” nidaları çıktığı anda otomatik olarak açılırsa delikanlı şöfere vakit kaybettirmez ve dadından yenmez. Satış garantidir, zerre tereddüt etmeyin. Öneri 6-) 2010 yılına gelmişiz, halen daha karda buzda kaymayan lastik yapamamışsınız, utanmadan bizlere standart lastikli araçlar gönderiyorsunuz. Peki siz hiç tek başına zincir takabilen bir Türk şoferi gördününüz mü? Göremezsiniz. Zaten başaran olursa Discovery çenıl da hep birlikte seyrederiz. 2010 yılında reva mıdır bize, o cıscıbıldak halde gönderdiğiniz lastiklere demir ekleştirmeye çalışmak? Teknolojik olarak çağı yakalayamamanızın cezası olarak, bize sattığınız arabaların lastikleri kendinden zincirli olsun. Bu standart olacak donanıma isim misim yok. O kadar para veriyoruz, gereğini derhal yapın. Öneri 7-) Kırmızıda beklerken sarının yanmasıyla birlikte kornaya abanarak öndeki sürücüler üzerinde terör estiren şoferlerimiz olması sizleri yadırgatıyor diye bizi halen daha ilkel şekilde araba kullanmaya zorlayamazsınız. Çok mu zordur dikiz aynası arkasına ya da ön cama bir sensör yerleştirmek? Bu sensör kırmızı söndüğü anda sarı yanmadan (daha da vakit kazanmamız için) kornanın acı acı çalmasını sağlar olur biter. Böylece sarı yansa da kornayı kanırtsam diye trafik ışıklarına gözlerini kırpmadan bakan vatan evlatları zahmetten kurtulmuş, atomu parçalamak üzere yetişmeye çalıştıkları laboratuarlarına bir an önce varmış olurlar. Bu faideli aksesuarın adını da Yellow Light DesturBing System (YLDS) koyabilirsiniz. Yok satmazsa namerdim. Öneri 8 -) Bizler sizin gibi robotlaşmış, duygusuz insanlar değiliz. Sıcakkanlılığımız, şakacılığımız sınır tanımaz. Örneğin yoldan geçen bir arkadaşını gördüğünde arabayı üzerine doğru sürmeyen bir Türk şöferine rastlayamazsınız. Mutlaka araba üzerine doğru bir sürülür, arkadaşın hoplatılması, suratının kireç rengine dönüşümü sağlanır. Bu güzel sevgi gösterisi adetinin sekteye uğratılmadan yerine getirilmesi için sürücülerin, eş dost, akrabalarının resimlerini hafızaya almış bir düzenek, yoldan geçen bir tanıdığı tespit ettiğinde şoförü uyarır, eğer üzerine sürüp korkutma mesafesi kaçırılacaksa da hemen devreye girerek arkadaşın üzerine doğru aracın meyletmesini sağlayarak bir örfümüzün daha yaşatılmasını sağlamış olur. Bu düzeneğin adını da Donkey Joke Support System (DJSS) koyabilirsiniz. Öneri 9 -) Arabada beklerken ve hatta sürüş sırasında, burun derinliklerinden tatak çıkarma gayreti herkesçe bilinen şöferlerimizi de unutmayalım. Parmakların değişik akrobatik hareketleri sayesinde yapılan sondaj çalışmalarının meyvelerini dikkatle incelemeyi de asla ihmal etmez bu şöferlerimiz için bir sensör konulmalı panele. Sensör, parmakların burun bölgesinde kıvrak hareketlere başlamasıyla teybe “ararım seni her yerde” şarkısı için başlama komutu vermeli, parmakların sondaj meyvelerinin incelenmesi üzere göze doğru hareketlenmesiyle de “elmayı tooop top yapalım” şarkısına geçiş yaptırmalı. Tatağın araç dışına tahliyesi için şöfer camının otomatik açılması ya da tatağına kıyamayıp, koltuk altı, direksiyon arkası gibi yerlerde muhafazaya meraklı bir kısım şöferler için de özel muhafaza gözlerinin açılması sağlanabilir. O kadarını mühendislerin hayal gücüne bırakıyorum. Bu hoşluk, karıştırmacı -düzeltiyorum- araştırmacı ruhlu şöferimizin tüm yorgunluğunu atar, şevk verir. Bu aksesuarın adını da Tatak Support System (TSS) koyun. Ama bunu standart donanıma ekleyin. Tatak tutkunları hassas yapılı olduklarından, satın alırlarken mahçup olup çekinebilirler. Görüldüğü üzere milletimizin araçlarında görmek isteyeceği birçok faideli ekipman bulunmaktadır. Neticede bir blog yazısı olduğu için listeyi dokuz madde ile sınırlı tuttum. Ambulans tespit ve peşine takılma sistemi, emniyet şeridinde güvenli sürüş sistemi, bayan şoför tarafından geçildiğinde otomatik olarak devreye giren ve tekrar geçmeyi sağlayan turbo sistemi, yaya korkutma ve kovalama sistemi gibi diğerlerinden şimdilik bahsetmeyeceğim." Yazının tamamı için; http://tenkit.wordpress.com/2009/11/02/ohm-otomotiv-sanayiine-onerilerim/  | 
                                
| 
                                        Eleştirel ağırlıklı yazılarımı paylaştığım blog um.  Forumlarda daha çok yorumda bulun diyen arkadaşlara ve meraklılarına duyurulur. Dokundukça Dokunduran Blog  | 
                                
| 
                                        DiabloII den öte birşey oynamama müsaade etmeyen bilgisayarımı 4.5 sene sonra ister istemez yenilemek durumunda kaldım. Güncel sistem tavsiyeleri bölümünden okuduklarımdan yola çıkarak aşağıdaki gibi birşeyler toplasam mı diye siz kumandanlardan yardım alayım dedim. Bütçem aşağıdakileri toplayabilecek kadar yani 500-600 Usd civarı. 500 neyse de 600 Usd yazarken de elimin titrediğinden emin olabilirsiniz.  Sizlerden ricam aşağıdaki kombinasyon uzun yıllar sorunsuz bir birliktelik getirebilir mi? Fiyat sebebiyle önereceğiniz bir AMD kombinasyonuna da gidebilirim. Intel E2200 2.2 800 Hz 1MB Gigabyte P35 DS3L UsdPALIT 8600GT Sonic+ Western Digital 250 GB 720 Rpm 16MB SATA2 WD2500 2GB DDR2 Ram 800MHz Dual Kingston (2x 1Gb) Kasa ????? : Teşekkürler  
                                     | 
                                
                                        Forumu alt üst ettim ama belki bulmayı da beceremedim ama yılların getirdiği yorgunluktan XP ile bir türlü anlaşamayan donanımım yüzünden tekrar 98'e dönmek istedim. Dün yine forumdan Fat a dönüştürme falan bilgileriyle bu işlemi yaptım. Sonra sanırım çok uyanık olduğumdan, bios'tan 1.44 ten açmayı seçtim ve restart aşamasında 98 başlangıç disketini açtım. Sadece C ye format atacaktım ya; hiç bu C'de ne vardır, şu anda D'nin mi içindeyim demeden format c:/ yapıp farkında olmadan D yi de uçurdum.   Tekrar xp yükledim (bu arada önceden C ve D olan disklerim C ve E olmuşlar ve CdWriter da D olmuş  ) ve recover programlarıyla zaten öyle arşivci falan bir tip de olmadığımdan verilerin hemen hepsini kurtardım. Şimdi kısmen akıllandığım için dosyalarımı 2 CD ye de kaydettim. Amacım dünkü gibi sakarlıklar yapmadan tüm makinayı uçurup kutsal 98'ime dönebilmek. Mümkünse sizlerden ricam, bu kadar sakarlığı bir arada nasıl yapabildiğimi başıma kakmadan yapacağım adımları kabaca söylemeniz  . Açılışta CD yi primary/secondary yapma, dos komutları falan biliyorum.
                                     | 
                                
| 
                                        Yolda giderken kafasına reklam tabelası düşerek mefta olanların, bankamatikten para çekerken elektrik çarpması sonucu helak olanların, evine giderken bir kazı çukuruna düşerek cehennemden önce çukurda antrenman yapanların, trafik kazası sonucu yardım edenlerin zıplamalı, kanırtmalı katkılarıyla hakka bir çırpıda kavuşuverenlerin, kurban keseyim derken kalp krizi ya da kan kaybı sebebiyle koça eşlik edenlerin bu güzel yurdunda, her an herşeyin olabildiği piyango ortamında;  bizim araba 4 yıldız almıştı, şu model beşyıldız almış bunu satıp onu alayım, bizim margarinin içindeki kolestorin (sallamadır, birileri çıkıp öyle bir kimyasal yok demesin) basur yapıyormuş bundan sonra gidip Becer (bu da sallamadır) alayım, kablosuz bağlantı angutluk yapıyormuş adsl ye döneyim, cep telefonu gömlek cebinde kalp krizine sebep oluyormuş 10 cm aşağıdaki yan cebe koyayım, yıllarca bize sağlıklı diye teflonla kanser yüklemişler bunları atıp yeni çıkan meflon (bir sallama daha) tencereleri kullanalım diye diye ömür tüketmek kaderimiz gibi. Hayatta kalma, daha iyiye ulaşma güdülerimizi de işin içine katarak, tüm bu piyango ortamında birşeyleri koyvermek mi bilakis çok daha tetikte mi olmak gerekir? Merak ediyorum, tüm bu yaşadıklarımızın felsefede, sosyolojide, toplumbilimdeki yeri nedir? Umarım konu, "yahu şimdi neresinde başlasak" kıvamında olmamıştır  
                                     | 
                                
| 
                                        Evet arkadaşlar, yıllardır cevabını aradığım bir türlü kabullenemesiğim bu devlet meselesinde yardımlarınızı bekliyorum.  Efendim, ne amaçla yılanı deliğinden çıkarmak için üstelik de tatlı dil dökeceğiz? Bir yerimizi soksun diye mi? Bence bu söz yanlıştır arkadaşlar.   Tatlı dil yılanı deliğine sokmalıdır ki başa da bela olmasın. Beni bu ikilemden kurtarmanız dileğiyle değerli yorumlarınızı beklerim 
                                     | 
                                
                                        Evet arkadaşlar, İstanbul'da her gün yol yapan biri olarak sürekli çukur mu var, kasis mi var, hendek mi var, otoban türü yollarda ise bunlara ilaveten lastik parçası mı var, hayvan leşi mi var diye gözümüzü arabanın hemen ön kısmından alamıyoruz. Hasbelkader bir adres arasanız, sağa sola bakınsanız valla yandınız  Düşünüyorum da Avrupalı Amerikalı sürücüler de bizim gibi aracın hemen önündeki yola bakarak mı yoksa yüzmetrelerce, kilometrelerce ötelere mi bakarlar gönül rahatlığıyla? Düz bir asfalt dahi yapamayan (geçen seneye kadar Haliç köprüsü çıkışındaki dik rampada, balık çiftliği gibi göletlerimiz vardı), açtığı kanalı bir türlü yolla aynı seviyede kapatamayıp mutlaka düşmesi kaçınılmaz boydan boya bir kanal haline getiren, yama yapmayı yol seviyesinden 5-10 cm yükseklikte bendler yapmak zanneden yetkililerimizin, ivedilikle matematik, temel geometrik şekiller, el güdümü gibi konularda teste tabi tutulmalarını talep ediyorum. Tüm bir milletin parasını harcayarak bu hizmetleri yerine getiren? pek değerli büyüklerimize buradan bu mesajı gönderir, araç kullanırken biraz daha rahat olmamızı sağlayacak şekilde yollar yapmaları, yapılan yollara hakkıyla bakım yapmaları hakkında görüşlerinizi beklerim.  
                                     | 
                                
| 
                                        Televizyonda spikerin futbolcuları anons ettikten sonra, futbolla ilgili olmayan yaşlı birinin söyledikleri, bugüne kadar beni de oldukça rahatsız eden bir konuyu burada sizlerle paylaşmama vesile oldu. Yaşlı dinleyici "yahu bu takım gerçekten Türk takımı mı?" demişti.  Fenerbahçe takımı anonsu olduğu için örnek veriyorum yoksa hepimiz biliyoruz ki diğer büyüklerimizin de pek farkı yok; David, Aleks, Roberto Carlos, Aurelio vs vs. Sırf Avrupa Kupalarında başarı elde edebilmek için hatırı sayılır bir yabancı kontenjanı ve bu da yetmezmiş gibi vatandaşlık vs. gibi yollarla bu sayıyı daha da arttırmak Türk Futbolumuza ne kadar hizmet ediyor? Hatırı sayılır paralar dökülen bu yabancı oyuncular, onların yerlerinde oynayabilecek değerlerimizi engellemiyorlar mı? Sadece Türk oyunculardan kurulu takımlarımız olsa ve bu takımlarımızla başarılar elde etmeye çalışsak, eksiklerimizi görerek bu konularda gençlerimize yatırım yapsak, Türk Futboluna çok daha fazla iyilik etmiş olmaz mıyız? Milli takımımıza dahi giren bu oyuncular, artık milli hassasiyetlerinden! midir yoksa tamamen duygusal kaygılardan mı bilinmez, reklam filmleriyle milli duygularımızı gıdıklama işlerini bile yerine getirebiliyorlar. Konunun Fenerbahçe olmadığını tekrar ediyorum ve bu seyrettiğimizin "Türk Futbolu" olmadığına inanıyorum. Bu konuyla ilgili düşüncelerini paylaşanlar olursa sevinirim.  
                                     | 
                                
| 
                                        Sorunla ilgili bir yazıya forumu araştırarak ulaşmaya çalıştım ancak başarılı olamadım. Umarım doğru yerde sormuşumdur.  Xp işletim sistemli bilgisayara formattan sonra explorer penceresine http://username:password@site.....com türünde adres girildiğinde geçersiz söz dizilimi hatası alınıyor. Yardımcı olursanız sevirim.  | 
                                
http://www.sahibinden.com/ilan/vasita-otomobil-araba-infiniti-i30-sahibinden-meraklisina-30337688/detay