Burning Legion Alliance tarafında olanlar bilir. Herkes kendi yeni bir guild kurup ufak gruplar halinde hiç birşey yapamıyor. Yapanlar ise ya belli bir çekirdek kadroları olan ve onları boostlayan guildler. Burning Legion da olupta tüm bu dağınıklıktan şikayet edenler, manyaklar gibi progress peşinde değilde güzel vakit geçirebilmek için etkinlik yapmak isteyenler. Nelerden bahsediyorum peki; Rbg , Content raidleri , achiv , title ve tabii ki mount için olanlar. Sadece kamuoyunun tepkisini ölçmek için açılan bir başlıktır. Bu konu altına yorumda bulunabilir ve yeni fikirler ile bu düşünceyi genişletebilirsiniz. Şuanda mevcut bir guildimiz var yeni kurulan fakat geçmişi şimdiye dayanmayan. Yaş ortalaması ise oldukça yüksek diyebilirim ve huzuru bozmayacak olan herkesi aramıza bekliyoruz. Bir elin nesi var iki elin sesi var demiş atalarımız Hadi gelin birleşelim Evet arkadaşlar, raid yapmak isteyip grubu olmadığından dolayı yapamayan, bulunduğu guildde bilmem kaçıncı sırada bekleyenler var ise grup oluşturulup gidilebilir. Hardcore oynayıp amacı progress olmayan herkese kapımız açık. Çünkü hardore oynayan kişinin beklentileride yüksek oluyor ve biz bunu karşılayabilecek bir grup değiliz. |
Bazen ... Bazen mutlu olursun hani ama içinde tarif edilemeyen bir huzursuzlukta eşlik eder buna. Ulaşılamayacağını düşündüğün şeye olan arzunu söndürmeye çalışırsın onun yerine karar verip, onun gözünden kendini eleyerek. Kendine itiraf etmekten kaçınırsın tuttuğun tarafı, çünkü inkar etmek; kendini kandırmanın en kolay yoludur gözünde. Ve yolda kendi sesinle karşılaşırsın irkilerek. "Bu kadar korkak mısın? " diye sorar sana. "Neden kaçıyorsun savaşmak varken ? Neden yenilgiyi kabul ediyorsun sonunu bilmiyorken ? " diye sorar sana zalimce. Kendime olmayan güvenimle ve silahsız nasıl savaşabilirim ki ? Düşmanım alt edemeyeceğim kadar büyük fakat büyük olduğu kadarda zayıf. Belkide savaşıpta yenilmeyi kaldıramayacağımdan dolayı boyun eğiyorumdur. "İnsan savaşmaktan neden korkar ki? En azından denemiş olup, yaşayacağın pişmanlıkları ortadan kaldırırsın? " diyerek çalışmadığım yerden sordu yeniden. Bu sesin dikkat etmediği bir konu vardı. Savaşıpta yenildiğinde sürülmez misin sahip olduğun topraklardan ? Ebedi bir kayıp ihtimali varken, boyun eğip isteklerini dizginlemek daha karlı değil midir sence ? Ben halen veremedim bunun cevabını, halen arıyorum. Hele bide o isteğin yanlış ve başka kişiler tarafından elde edileceğini düşünmek cepheye hazırlasada beni, o ses yine ortaya çıkıp; "Sen yanlış dediğin o kişilerden daha mı çok hak ediyorsun bu isteğe sahip olmayı ?" diye soruyor ve ben yine o sesi lanet ederek uzaklaştırsamda, yankıları hep beynimin içinde dolaşıyor. Zaten insan o kişilerin hep yanlış olduğunu düşünüp kendini haklı kılmaz mı ? Her neyse, bana gelecek olursak; ben o sesin haklı olabilmesinden korkuyorum. Onun haklılığı benim hiçliğimi gösterir ve peki ya ben bir hiçsem ? |
Rafa kaldırdım hayattan umduğum tüm istekleri, hayalleri ve umutları. Dönüp kendime sordum " Sen buna layık mısın ? Peki bunlar için ne yaptın ? İstediğin şey elinde olsa ne yapabilirsin ?" diye. Ve sevdiğim bir filmden sevdiğim bir karakterin sözü geldi aklıma. "Ben arabaları kovalayan köpek gibiyim. Eğer yakalasam bile ne yapacağımı bilemem." O araba durupta içinden inen kişi ; "Neden kovalıyorsun ? " diye sorsa ya da başımı okşayıp evine götürüp kucak açsa ne yaparım ? Bunun karşısında kafamda oluşan tek cevap ise "Bilmiyorum". Evet istiyorum, ama ufak şeyler hani; insanı mutlu eden cinslerinden. Hayallerim ise çok uzaklarda değil; belki elimi uzatsam yakalayabileceğim mesafede. Umutlarım çok yükseklerde değil; belki zıplasam dokunabilirim bile. "Madem bu kadar ufak düşünüyorsun ne bu tantana ?" dediğini duyar gibiyim. Demelisin, demende gerekiyor zaten. Bende bilmiyorum, bilsem hiç kendimle tartışırmıydım. Lüks bir araban varsa daha fazla vergi ödersin ve daha fazla yakıt masrafın olur. Sen bir sıfır iken; yanına bir istesen bu neyi değiştirir ki; sen önüne bir ekleyememişsen ? Hayalim ya da isteğim lüks bir araba değil; bunu kolay bir örnek olsun diye söyledim. Sahip olsamda onu elde tutamayacağım isteklerim var, ne kadar komik olsada. İnsanlar bir hedef belirler genelde; bu hedeflerin sonunda da hayalleri olur. Bu hedef doğrultusunda çabalar, çalışır ve hayalleri sürekli kendilerinden uzaklaşsa bile yenilerini yaratır yakalayabileceği. İtiraf etmeliyim ki hayallerim olsada bir hedefim yoktu. Birbirini kovalayan vagonlar gibi yıllarda geçtikçe önümden; korkuyla belirledim hedefimi. Bu kaçan ve birbirini kovalayan yılları telafi etmenin telaşı içerisindeyken "Henüz geç değil daha bir çok durak var önünde" diyerek motive ediyorum kendimi. Henüz hayallerimi kaldırdığım raflar tozlu değil. Belki tozlanmadan geri alabilirim diye söylensemde şu ufak odamda, kaçırmış olduğum yılları yakalayamamaktan korkuyorum aslında.Ve beni öylesine korkutuyor ki bu; tüm yüklerimden arınıp peşinden koşacağıma, duvara çakılmış; üzerinin tablo ile örtülmesini bekleyen soğuk bir çivi gibi duruyorum sadece. |
Derdini kimseyle paylaşamaz ya bazen insan. İster de yapamaz hani, belki kimseyi bulamadığından ya da acizliğini gün yüzüne vurmamaktan. Dışardan çelik gibi sağlam gözüken ama cam kadar hassas , içinde ne fırtınaların koptuğu bilinmiyorken , yalancı kış güneşi gibi etrafına ışık saçandır bu insan. Hep beklemededir , aşkı bekler , hayatın gölgesinden ilerler , sabreder. Koştukça umutlarının peşinden , her yemek verene kanıp giden bir kedi gibi , her sıcaklık hissettiği kalbe açtıkça kalbini darbeler yer. Umudu kırılır , şevki uçup gider, herşeyden soğur , sorular yiyip bitirir bedenini. Neden ben der , neden ?. isyankar olmaya başlar sonra , ilk başta yakınındakilerden çıkarır öfkesini ama sonra anlar ki aslında kendinedir bütün kini. Hayat yükledikçe sırtına yükleri , dizleri taşımaz olur yıkılır olduğu yere.Başlar yeniden beklemeye , bir yürek çıka gelsede bir el atsa be der. Bazen kendini o kadar yalnız hisseder ki bu insan katlanamaz ama ağlayamazda. |
Yalnızlık, asırları devirmiş bir çınar gibi kök salmışken yüreğime, söyle bana; nasıl kurtaracaksın ki beni.Zaman suladıkça çınarı, hayat budadıkça dalları, nefesim kesiliyor, daralıyorum. Dönüşü olmayan yola girmeden önceki son sapak.Elimde ki sigarayı unutmuşum besbelli kül yer çekimiyle savaş halinde.Havada bir soğuk sorma gitsin, çeneme kadar kapattığım mont bile yaramıyor işe.Titriyorum, soğuktan değil ama, o son adımı atarsam bir daha geri dönememekten.Korkuyorum bunca alışılmışlıklardan vazgeçmeye.Daha şimdiden özledim bile kedimi, evimi,sandalyemi.Ve hayalet gibi yaşadığım şehrimi. Gitmek ne kötü, terk etmek herşeyi, kaçarmışçasına bırakmak.Yenilgi midir bu ?. Yoksa cesaret mi ?.Yeni bir şehir,yeni insanlar ve yeni bir hayat.Küllerin altında kalmış o ufacık közü, alevlendirecek kadar umut verici sanki.O kadar meşgul olmuşum ki, beynimin içinde ki fırtınada, kaybolan kendimi ararken yeni bir kişi yarattığımı anlayamamışım. Ve kül yere düştü, ardından izmarit.Arka cebimde ki yassılaşmış paketten bir sigara daha çıkardım. Siper ettim ellerimi rüzgara, umutlarım gibi, sigaramı yakacak olan ateşte sönmesin diye. Oh o sigaradan gelen ilk duman nasılda mutlu eder adamı, ah bide demli bir çay olacaktı şimdi. Bir hikaye duymuştum zamanın birinde anlatayım istersen.Eskiden ama çok eskiden insanlar iki kafalı dört ayaklı yani anlayacağın yapışıkmış birbirine. Hemde bir erkek bir kadınmış bu ortak bedenleri kullananlar.O kadar güçlüymüş ki bu insanlar, tanrılara baş kaldırmaya başlayınca onlarda düşünmüş ve ortadan ikiye ayırmaya karar vermişler insanları.İşte o gün bugündür insan hep diğer yarısını aramakla geçirir olmuş zamanını.Güzel hikaye, belki bende öteki yarımı bulurum kim bilir, belkide buldum yanlış yerde ve yanlış zamanda. Dağların arasından usulca akan bir ırmak gibi, karanlığın sessizliğinde yol aldım.Salonumun avizesi gibi gecemi süslendirdi yıldızlar.Ay göz kırptı uzaklardan "hadi bakalım bol şans sana" dedi.Son kez parıldadı yıldızlar hasmı olan güneş göstermeden önce kendini... |
Modern zamanın köleleriyiz hepimiz , evet kölelik bitmedi sadece özgür olduğumuzu sanıyoruz. Bilincimizin o kadar derin noktalarına ektiler ki bu tohumları ve öyle inandık ki. Eski çağlarda sahipler kümes bile olsa barınmalarını sağlar , yemeğini verir suçlarını ise kırbaçla cezalandırırdı kölelerinin.Şimdi ise tüm bunlarla uğraşmaktan kurtuldular iplerimizi gevşetip sokağa saldılar. Pazarlarda satılmıyoruz evet , ama kendi sahibimizi kendimiz buluyoruz. Üstelik ödemede yapıyor bu yeni sahipler , yaptıklarınızın karşılığı olarak. Ama bir problem var sanki değil mi ?. Sabahın köründe bir çalar saat ile uyanıp yazın sıcağın da tıklım tıklım dolmuş olan belediye otobüsüyle işinize gidiyorsunuz. Kimimiz gece yarısı dönüyor evine kimisi sofraya anca yetişiyor. Özgürüz artık paramızı kazanıyoruz , hem hayaller de kurabiliyoruz artık geleceğe dair ,gerçeleşmeyecek olan hayaller. Evet , siz sıcaktan tişörtünüz teninize yapışmış bir şekilde koştururken , adına çalıştığımız insanlar ise her yıl değiştirdiği klimalı aracının içerisinde ilerliyorlar hedefe ulaşmak için çıktığımız bu yolda. O kadar inandırıldık ki , hiç bir o zaman onlar gibi olamayacağımızı göremiyoruz. Sahip olmak için bencil olmak lazım , sonra da kar lazım tabii ki , kar etmek için ise sömürü. Eh dünya'da milyarlarca köle olduğunu düşünürsek aslında çokta zor olmasa gerek. Gençliğimizi , güzelliklerimizi bırakıyoruz bu yolda , teker teker kayıyorlar parmaklarımızın arasından. Daha iyi bir mevki daha çok para daha iyi bir araba için hepsi. Dostun kara günde arkasını dönmesiı , insani değerin bir anlamının kalmaması bu yüzden hep. Hırsımız , aç gözlülüğümüz fesatlık doldurdu kalplerimize kanser gibi yayıldı. Yeni sahiplerimiz öyle umutlar serpti ki üzerimize kabullenip boyun eğmekten başka bir seçenek kalmadı. Ya işte böyle ; şimdi yarın kalkın otobüsle yada uğrunda kendinizden ödün verip aldığınız arabanızla işinize gidin. Çalışın , çabalayın , daha yükseklerde devam edin bu yolda ama unutmayın bunlar için nelerden vaz geçtiğinizi. Bir kaçış yolu yok, hepimiz bu yolda ilerlerken gençliğimizi , güzelliklerimizi , masumiyetimizi vermek zorundayız ki onlara yetişemesekte yolda telef olmayalım. |
Henüz 12 Level olan Alliance tarafında ki guildimize pve ve pvp yapabilecek yeni ekip arkadaşları aramaktayız. Tercihimiz 18 yaşını aşmış olmasından yana. Öncelikli amacımız seviyeli ve güzel vakit geçirebileceğimiz uygun ortamı sağlayabilmektir. Her level ve class oyuncu alımlarımız vardır. Sadece türkler'den oluşan guildimize sizde katılmak istiyorsanız oyun içi mesaj atabileceğiniz nickler Endoplazmîk ve Cardopusher. |
Merhaba arkadaşlar benim sorunum bilgisayarın ağ bağlantısının gece kopması ve internet ile alışverişini kesmesi. Ağ bağlantısın da hiç bir sorun gözükmüyor fakat internete onarım yapmadan bağlanamıyorum. Ve bu kesilme sadece belirli şeyleri yaparken oluyor. Benim öğrenmek istediğim ben bilgisayar başında değilken ağ bağlantısı hizmeti durdurduğunda otomatik onarım yapabilecek bir yöntem. Şimdiden teşekkürler. |
Arkadaşlar oyunu denemek istiyorum fakat guest pass harici başka bir alternatifim yok elinde olan varsa çok makbule geçecek. ![]() |
http://www.youtube.com/watch?feature=player_detailpage&v=Jo1VkRQ-v0U