Arkadaşlar genellikle herkes alıntı yapar, testlerde sonuçlara önem verir filan ama benim bu konuda görüşüm farklı. Başlık biraz abarti ama görüslerim şu şekilde. Bilindiği gibi test yapan ünlü kuruluşlar arabalarla kaskatı demir bloklar ile çarpıştırp ona göre puan veriyorlar. Ancak gerçek hayatta bir arabanin bu şekilde bir demire betona çarptıği ve bunun sonucunda oluşan ölüm oranlari genele bakildiginda minimumdur. Gerçekte kazalar iki arabanin çarpışmasi şeklinde olur. Böyle bir durumda ise o demire çarptiran testlerin puanlari beş para etmez. Uç örnek veriyim, bir kamyonu o şekilde demire çarptirsaniz kabine kadar girer, en ufak arabalardan mesela Opel corsayi da çarptirsaniz demire o da kabine kadar girer. Ama ikisi kafa kafaya çarpişsa belki kamyonda hiç hasar olmayacak, corsa adeta yastik vazifesi görecektir. İşte gercek hayatta da hep çarpişmalar testlerdeki gibi beton zeminle olmadıgı için bana gore ÇOĞUNLUKLA daha cüsseli ve ağır arabalar daha az hasar alır ve sürücüsünü korur. Örneğin 2 tona yakin Bmw X5 ile Ford Fiesta çarpışsa veya onu gectim bmw 116i ile X5 çapişsa kesinlikle X5 çok daha az hasarla çikar. Velhasili kelam ben bu testlere asla güvenmem. Güvenlige önem veriyorsam param varsa her zaman için agir ve cüsseli araba alirim. Ford Fiesta, Opel Astra, Vw Polo gibi hafif ve küçük arabalar testlerde istedikleri kadar puan alsinlar bence trafikteki en riskli ve güvensiz arabalardir. Not: Markalarin kesinlikle tartışma amacıyla değil hafiflik ve ağırlık bağlamında ismi zikredilmiştir. |
Arkadaşlar biliyorsunuz ki ben sürekli yollardayim, hassas bir bünyem var lokanta yemeği filan yiyemiyorum, ufak çocuk da var arabamın evim gibi olması gerekiyor. Hatta hatirlayan vardir sırf hazır koku olmasın diye polen filtresinde reyhan otu bile yetiştirmiştim. SORUNUM:Yolculukta hep aç kaliyorum, lokantada yiyemiyorum, piknikte zorluk çekiyorum, çocuğun sütü mamasi uzun yolda çok zor oluyor. ÇÖZÜMÜM: Arabanin arkasinda bulunan Lpg tankindan hem arabanin içine hem de kaputun altina iki hat çektirmek istiyorum. Bu hatlarin ucuna da evdeki ocaklarda olduğu gibi dedantör taktirarak gerektiğinde bağlantı sağlamak istiyorum. Kabin içine gelecek hattı arka koltuğun emniyet kemer çıkışinın oradan çıkarmayı düşünüyorum. Ocak olarak da 2'li gazli ocaklar var, şöför koltuğunun arkasinin paspas yerine bile sığiyor. En azindan süt ısıtma, mama, çay için filan kullanırım. Pikniğe gittigmizde veya yol kenarinda durunca her türlü ısıtmada kullanilir. Kaput içine ise öncelikle 18 litrelik yağ tenekeleri gibi sağlam bir kabin yaptırmayı, bu kabinin altindan da gaz borusu ve tekli ocağı monte etmeyi düşünüyorum. Içerisine de ona uygun ebatta bir düdüklü tencere koyucam. Rüzgardan da korunan bu sistem sayesinde yolculuğa cıkmadan koyup altini yakacağım kuzu haşlama ilk mola yerimde hazir hale gelecek. SORULARIM: Bu sistemle ilgili tüm güvenlik tedbirlerini düşündüm, ancak aklima gelmeyen şeyler varsa veya tavsiye eleştiri, dalga geçme de dahil her türlü görüşe açığim. 1-2 hafta içinde sanayide projesine bakıcam, o zaman resim de paylaşıcam, tabi sizin de fikirleriniz ve onayiniz çok önemli. |
Arkadaşlar son zamanlarda, yani özellikle son 5 yılda dikkat ediyorum da çok lüks araçlar da dahil olmak üzere kalbur üstü arabaları kullananlar genellikle genç kesim. Yani çoğunluğu 25-35 yaş aralığinda. Hakeza sanayiye gittiğimde gördüğüm o ki, çoğu kaliteli servisi genellikle gençler idare ediyor. Çoğuna gıpta ile bakıyorum, hayret bu yaşta maşallah diyorum. Siz de benim gördüğüm bu değişimi hissediyor musunuz? Bunun sebebi ne sizce? Bana kalirsa bunun sebebi özellikle son on yılda bilgi teknolojilerinin yaşamın her alanina sirayet etmesi, dolayisiyla teknolojiye uyum sağlamakta zorlanan yaşlı kesimin piyasada tutunamayarak yerini gençlere birakmasidir. Mesela sanayide standart bir motor ustasinin bile artik el becerisinden çok elektroniği ve bilgisayari bilmesi tercih ediliyor. |
Arkadaşlar tekrar merhaba, belki faydalananlar olabilir düşüncesi ile Dsg, Zf tiptronik ve diğer şanzımanların ortalama 150-250bin km olan ömürlerinin kat kat uzatılmasının bilinmeyen yolunu paylaşıcam. Öncelikle ben arabayı zaten 50bin km kullanir satarım, bu formul beni ilgilendirmez diyenlere şunu söylemek isterim. Ikinci el araba alanlar, özellikle de 150bin km üzeri araba alanların her an şanzımanı kucaklama durumları vardir. Ama söylediğim yöntem sayesinde şanziman arabayı aldıkları kondisyonda kalacak, geriye gitmeyecek... Periyodik yağ değişimi, sürekli el freniyle park etmek gibi standar şeyleri yazmıyorum, bunlar heryerde var zaten. Şanzımanların yanliş kullanım (yağsızlik gibi) haricindeki aşınmaların çok çok büyük bir kısmı vites değişimleri esnasında olur. Vites değişimlerinde kavramanin devreye gitmesi, motordaki hareketi dengelemesi, bunu hareket organlarina iletmesi şanzimanı en çok yoran ve yıpratan iştir. Mesela şehir içinde sürekli vites değiştirerek kullanilan 100.000kmdeki bir şanziman, şehir dışında vites değişimi minimum olacak şekilde kullanilan 600.000km'deki bir şanzımandan daha fazla yıpranmıştir. Şanzımanı en çok yıpratan vites değişimidir, bunun da en çok yıpratıcı olanı tam yükteyken olan vites değişimidir. Örneğin, 10km hizla giderken rolanti devrine yakın vites değiştirmekle, 6.500 devirde tam gazda giderken vites değiştirmek çok farklidir. Ikinci durumda şanzıman inanilmaz bir yük altına girer, isınır ve yıpranır. Benim uyguladiğim yöntemin aşamaları şu şekildedir. 1- Öncelikle 1.000km şanzımanı tanımak için zaman taniyın kendinize. Şanzımanın vites değiştirme karakteristiklerini öğrenin. Bu zor birşey degildir, buna adapte olunca insan ne zaman vites değişeceğini adı gibi biliyor. 2- Bunu ögrendikten sonra her vites değişimınde ayağınızı gazdan belli ölçude çekin, kavrama gaza basmazken gerçekleşsin, vites değiştikten sonra gaza tekrar basın. Bu kesinlikle zor değil, zf şanziman için örnek verecek olursam her viteste ve her hızda silkelemesiz ve sorunsuz bunu yapiyorum. Bunu ögrenmek 1.000kilometrenizi alir, ama aşinalık kazanmak ve silkelemesiz yapmak için tipronikte deneyebilirsiniz. Tam kavrama esnasinda yaparsaniz hem araba sarsintisiz vites değistirir hem de yipranma minimuma iner. Ben kendimi bildim bileli bu şekilde kullanirim. Şanzımanı ölü arabaları bile binlerce kilometre kullandım ama asla benim elimde patlamadı. Mantiklı şekilde izahini yaptim, arabalar konusunda deneyimli hevesli herkes yapabilir. Bunu iyi uygulayan birisi, normalde sarsıntili değişen vitesleri bile sarsintisiz yağ gibi değiştirir. Çunku şanzımanin yipranmasına baģli vites değişimlerindeki sarsıntı genelde şanzıman yükteyken olur, benim dediğim şekilde vites değiştirirseniz bu sarsıntı da gider. Uzun oldu, sabahın bu saatinde uğraştım ama bir kişinin bile işine yarasa ya da herşey kullanma kitapçığında yazan veya bize ustalarca ögretilenden ibaret değilmiş derse mutlu olurum. |
Merhaba arkadaşlar, Kış lastikleriyle ilgili çok deneyimim olduğu için ve yıllar sonrasında daha iyi kararlar verdiğimi bizzat kışın karlı havalarda test ettiğim için, herkesin çok dikkat etmedigi bir kaç hususu paylaşıyorum. 1- Aracınızın orijinal lastik taban ölçüsü neyse onun bir boy daha ufağını alın. Özellikle karlı havalarda yere basan alan azaldıgı için kara adeta yapışıyor lastik. Örneğin 225 60 15 ebatlı orijinal yaz lastikleriniz varda kışliklarinizi 215 60 15 alın... 2- Her zaman birşeyin iyisini yaparken başka birşeyden taviz vermek zorunda kalırız. Örneğin daha iyi bir araba için daha fazla para harcamak gibi. Daha iyi bir yol tutusu için konfordan taviz vererek arabayı sertleştirmek gibi. İşte bir lastik yüksek hıza ne kadar dayanıklı olacaksa hamurunun da o denli sert olması gerekir. Mesela yüksek hız lastiklerinin dişlerini elinizle esnetemezken normal lastiklerin dişleri pamuk gibi olur. Gelelim bunun kiş lastikleriyle alakasına. Diyelimki arabanızın maksimum hızı 230km/h. Kışın maksimum hızınızdan kesinlikle taviz verin ama yol tutuşunuzu artırın. Yani mümkün olduğünca daha düşük çapta lastık (18 inç yerine 16 inç jant ve lastik) ve hız sınıfı mümkün olduğunca düşük kış lastiği alin. Hiz sinifi ne kadar düserse lastik hamuru ve dişleri o kadar yumuşak ve esnek oluyor, karda tutuşu da o kadar güzel oluyor. Kendi kullandığım kombinasyona gelirsem: Arabanın orj lastik ebatları 225 55 16. Ben 205 15 16r lastik kullanıyorum. Araç 250km hiza rahatlıkla çıkıyor ama kış lastiklerinde hız limiti 170 ve altı olanları tercih ediyorum. Sonuç olarak bunlar uygulanmış, yararlıliğı görülmüş kendi tecrübelerim. Buna rağmen fabrika sanki senin bildiğini bilmiyordu diyen arkadaşlara saygı duyuyorum ve onlara aşağıdaki paragrafı yazıyorum. Arabalar sürücülerin spesifik değil de genel isteklerinin harmanlanmiş durumuna göre üretilir. Mesela standart donanımda arabalar pamuk gibi olur. Daha iyi yol tutuşu isteyen spor süspansiyon kullanır ama bu da konforü azaltır. Yani fabrika sert süspansiyonun daha iyi yol tuttuğunu tabiki bilir ama piyasanın konfora daha çok önem atfettiğini de aklından çıkarmaz. Yukarıdakı söyediğim önerilerin tek eksi tarafı lastiklerin daha hızlı aşınmasıdır, buna mukabil önerilerime uyulursa lastik daha ucuza alınmış olur. |
15 yıllık araba ama nasılsa az hasar alıyor. Bunun sırrı ne arkadaşlar. Kaporta içinde nasıl bir koruma var acaba? < Resime gitmek için tıklayın >< Resime gitmek için tıklayın >< Resime gitmek için tıklayın > |
Kendi durumumu anlatarak başlayım arkadaşlar, öncelikle herkese hayırlı geceler. Önceleri servise giderdim, arabanın yağ ve filtreler değişirdi, yağ ve filtre paralarına ilaveten 50 TL işçilik öderdim. Konulan yaği bilmediğim gibi, tamirhanede sıra beklerdim, oraya gitmek için de en az 10km yol yapardım. Son 2 yağ değişimini de aşağidaki şekilde yapıyorum. Maksimum 15 dakika sürüyor, altına yatma derdi yok, evinizin önünde sadece 15 dakikada değişiyor. Üstelik herşeyi de kendiniz gönül rahatlığıyla alıp takıyorsunuz. Gerekli Şeyler: 1- Damacana Pompası 2- Serum lastiği 3- Tornavida 4- 36 lokma (e39 5 seriler için) 5- Koli Bandı Yapılışı: Yağ çubuğu çekilir, Damacana pompasının borusuna koli banti ile hava almayacak şekilde yapıştirdığim 1.5 metre uzunluğndaki serum lastiği yağ çubuğunun girdiği yerden sonuna kadar salınır. Sonda pompaya basilarak kirli yağ pet su bidonuna boşaltılır. Hava filtrenin değişimi sadece bir iki tornavida darbesiyle hallediliyor. Yağ filtresinin degişimi de 36 lokma aletinin kullanılmasiyla değişiyor. Bu kısımları detaylandırmıyorum çünkü kaputu açinca zaten göreceksiniz. Youtube da videolari da var. Kolay Gelsin... < Resime gitmek için tıklayın >< Resime gitmek için tıklayın >< Resime gitmek için tıklayın >< Resime gitmek için tıklayın > |
Arkadaşlar hepinize merhabalar... Sürekli aklıma gelen ama bir türlü anlayamadığım birşey var, bu konuyla ilgili görüşlerinizi paylaşırsanız sevinirim. Çoğu insanın başina gelmiştir, hararet yapar araba, üst kapak çatlar, tamir edilemez ve yana döne çıkma üst kapak arar. Veya daha üst segmentteki arabalarda sadece blok çatladığı için senelerce yatan arabalar var. Çünkü çıkması yok ve yenisi de inanilmaz pahalı. Örneğin standart bir e39 kasa, yani ortalama 15 yaşındaki bir 5 kasanın motoru 30bin TL civarı. Sorum şu: Tamam biz kendimiz özgün ve verimli mototlar yapamıyoruz onu anladık. Ama elimizde olan bir motorun veya bu motorun bir parçasının tıpatıp aynısını neden yapamıyoruz. Ya da yapabiliyor muyuz? Mesela bir üst kapak için neden o kadar dolanıyoruz yani bunu kalıbını oluşturup neden sanayide yaptıramıyorüz? Gerekli metaller mi yok? Sanayide ortalama bir usta bir bmw motorunu A'dan Z'ye söküp takabiliyor. Biz bu sökülen parçaları kendimiz yapamıyor muyuz? Bu olay kafamı o kadar kurcalıyor ki, yakınlarda siparişıni vermek üzere nitro yakıtlı RC bir araba almak ve bunu her aksamını uğraşıp, gerekirse sanayiye gide gele yaptırmak istiyorum. Acayip meraklıyım ve bir Rc araba için bile yurtdısına en az 1.000TL para bayılmamizı içime sindiremiyorum. |
Merhaba arkadaşlar, Genelde benzinli araba kullanırım ama özellikle motorinde şu şekilde alım yaparım, bilmeyenler varsa faydalansın diye yazıyorum... - Kesinlikle gündüz sıcakta yakıt almam, gece veya sabah çok erken saatte alırım. - Sürekli gittiğim petrolden akaryakıt sevk tarihlerini öğrenirim, kesinlikle boşaltım olan günde akaryakıt almam, çünkü o gün kesafet maksimum düzeyde olur. Tankerde ve boşaltımda çalkalanan mazot genleşir, size verdiği atıyorum 60 litre mazot sabaha deponuzda 55 litre kalır dinlenince. Kesafet bu genleşme durumunu anlatmak için kullanılır. - Benim özel yaptığim, sizin de yapacağınız kesafet kabıyla belli aralıklarda test yaparım. Mesela petrole yanaşirım ve önce kesafet kabına 1 litre mazot isterim. Orada pompadaki tolerans, hata, hile otomatik olarak çikar. O mazotu bir gün bekletirseniz, dinlendikten sonra kalan miktara göre kesafet düzeyini de anlarsıniz. Toleransları aşan durumlarda petrolünüzü uyarir veya değiştirirsiniz. Yani bagajınızda mutlaka kesafet kabı bulunsun. |
Çeşitli sebeplerden dolayı foruma uzun zamandır girmiyordum, eskiler bilirler beni. :)
Yeni bir proje için heryeri değişmiş ve boyalı ama sadece tavanı boyasız uygun fiyatlı bir araba lazım. Taklalı da olabilir, yani taklayı havada atmış, yere düz olarak lastikler üzerinde düşmek kaydıyla taklalı olabilir.
Orijinal araçlarla ilgilenmiyorum. Ayrıca kazaların serviste veya iyi bir ustada yapılmamış olması lazım, yani ufak bir testte kazalı olduğunun anlaşılması lazım.
Yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederim.