1. sayfa
Cevabını tam bilmiyorum ama bazı yorumlarda bulunabilirim. Plutark genellikle hem günümüzde hem de tarihte çok seviliyor ve olumlu karşılanıyor çünkü güçlü kaleminden gerçekten döneminin standartlarına göre şahane duran biyografiler çıkmış ama Plutark biraz tarihçi edasıyla ve kesinlikle antik standartlarda bir tarihçinin yetkinliği ile yazsa da esasında bir tarihçiden ziyade Platoncu bir biyografi yazarı ve ahlakçı düşünür yani mevzusu ele aldığı ünlü kişilerin eylemleri ve çevreleri ile etkileşimleri, onların karakterleri, olumlu, olumsuz yanları ve varsa eğer etik anlayışları, ve bunu da oldukça kronolojik denebilecek - ama yine de kronoloji kaygısı da gözetmeksizin - ve kaynak gözeten bir yaklaşımla irdeliyor Plutark. Etik mesajlar hatta mesajın ötesinde ahlaki sonuçlar hemen hemen bütün biyografilerinde var. Marcus Antonius'un sonu iyi olmuyor ve kraliçe VII.Kleopatra ile ilişkisi Roma'ya ihanet olarak yorumlanıyordu haliyle bazı oynamalar yapmış olması mümkün elbette ama Plutark genellikle olaylara sadık kalır, Herodot veya Thucydides gibi birden fazla aktarım varsa bunu genellikle söyler. Yalnız Marcus Antonius Plutark'ın olumlu yanlara da parmak basmaya gayret eden karakter tahlilli anlatımıyla bile Antik Roma'nın magandası, tam bir zevk-i sefa düşkünü ve Caesar'ın lejyonerler haricinde pek sevilmeyen eski züppe underdog'u. Yanlış hatırlamıyorsam halka yaptığı bir konuşma esnasında fazla içtiği için kusan, ulu orta söven bir adamdı bu. ![]() Cicero Caesar ve Antonius'un politik rakibiydi. Plutark onlara ne rakip ne de çağdaş. Önce Cicero'ya retorik gücünden ötürü yakınsayan Octavianus üvey babası Caesar'ın yolundan gidip iktidarı - imperium'u - elde etmek için Cicero'nun aksine askeri güce sahip Antonius ile yeni bir triumvirlik ittifakı kurunca Antonius Cicero'nun öldürülmesini istiyor ve triumvirlik öldürülecekler listesine onu da koyuyor. Cicero Caesar'a suikast düzenlemiş, cumhuriyete ihanet etmiş birisiymiş gibi harcanıyor. |
Bu konuya sadece @Hado77 cevap verebilir. |
teveccühün için teşekkürler. keşke müvekkil denen takım da aynı teveccühü gösterse idi ama nerde? ........................ plutarkhos'u okumadım. o yüzden bi şey diyemem. ........................ illa bi cevap vermem istense idi şunu diyebilirdim. felsefi olarak ileri sürülen çağlarda yaşamış birisi (50-125) olarak babasız çocuk fenomeni hakkında bir tutum izlemiş olabilir. idealize edilen bir kişilik (hz.isa) o kişiliğin olası mevcudu ve doğum süreci, o esnada kadın denen nesneye yapılan yardım gibi konularda intak sanatını kullanmış olması muhtel. ......................... susuz kalmış birine yapılacak su yardımı veya bir erkeğin aymazlığından beri tutulmuş bi kadın veya salt kadına ait olması bakımındna bir değer elde ediş gibi unsurlar önemlidir. firavunun veya sezar'ın karşısında ne kadar erkeğim diyebilirisiniz. her an koltuğunuzun altına kafanızı verebilir bu adamlar. isa aleyhisselamın doğumu konusundaki kadın ve ona karşı tutumun yüceliğinden bahisle insanın kendisini algılaması ve kadın olduğu gerçeğini kabul etmesi üzerine bu kadına saygı yok mudur deme hali bence intaktır. köpeğin değirmenin asanın konuşması vs gibi düşünün. .......................... |
Cicero öyle ama ondan sonra saygı duyduğunu belirtiyordu(Ölümünden sonra). İlk önce Sezar imperium olunca Cicero bu işleri bırakıp Epir'e gidiyordu.(yer olarak emin değilim)Ondan sonra tekrardan İtalya'ya dönüyordu. Cicero muhalefetti ama Sezar'ın iktidarını tehlikeye atacak kadar değildi. Bir gerçek muhalefet varsa o da benim saygı duyduğum Cato the younger'dır ama o da intiharı seçiyordu.(Sezar tabi hiç affetmediğini söylüyor) Sezar'ın elçileri tutukladığı zaman bile Sezar'ın cezalandırılması gerektiğini Senatus'a söylüyor,cesaretin örneği işte. ![]() Antonius aslında Sezar'a darbe düzenleneceğini bildiği halde ses çıkarmamasından ve Brutus'un oyalamasına bile bile katlanmasına bakarsak Antonius'un Sezar'a karşı bir politik rakip olduğu bile söylenir :S Tabi Octivanus'da Antonius'u harcıyor orası ayrı zaten Lepidus biraz daha yaşasaydı Octivanus tarafında olup Octivanus'un İmparator olmasını daha da hızlandırabilirdi tabi bunlar ayrı bir konu. ---------- İskender'in değişimi çok üzücüydü aslında. Sezar son ana kadar nasıl göründü ise öyle olurken İskender arkadaşlarını teker teker öldürmeye başlıyordu. Hatta ki arkadaşına iyileşmesi için diyet(perhiz) veren doktoru bile çarmıha geriyordu arkadaşı doktoru dinlemedi diye. Komutanı Kleitos'u da göğüsüne kılıç geçirerek öldürmesinden bahsetmiyorum bile. |
![]() Bence Antonius'un aptallığı yüzünden Caesar suikastte öldürüldü Antonius'un Caesar'ın öldürüleceğinden haberi yoktu hatta Caesar yandaşlarının bir darbeyle yerinden edilebileceği aklından bile geçmiyordu nitekim Caesar öldürüldükten sonra hemen Caesarcılar durumu kontrol altına aldılar hatta gelenekçi aristokratik kanat değil de popülist kanat oldukları tüm bu süreç lehlerinde işledi. İkinci Triumvirlik buradan çıktı. Octavianus kısa sürede retoriği, ılımlılığı ve servetler dağıtan cömertliği - Ankara Anıtı'nda keşfedilmiş olan kalıtı Res Gestae Divi Augusti'de cömertliği ve kaynakları mobilize etme gücü okunabilir - ile çok sevildi ve yoldaşı Agrippa'nın askerlik yetenekleri de sayesinde imperatorluğa yürüdü. Bana alaycı diye anılan Yaşlı Cato da ilginç geliyor. Gerçek mi tam hatırlamıyorum ama Caesar Rubicon'u geçip optimatlar Roma'yı Büyük Pompey'in aklına uyup terk edince Cato Pompey'e dönüp "ah so infact this is not a humiliating defeat at all, but a rare species of victory!" der Rome dizisinde. ![]() İskender delilik ile dahiliğin bir karışımı ve öfke krizleriyle biliniyor sadece Kleitos'u öldürse iyi, babası II.Phillipos'un ve kendisinin en iyi komutanı Parmenion'u oğlunun karıştığı bir iş yüzünden öldürtüyor. En ufak bir komplo şüphesi nevrotik karakter İskender'in gazabına uğramak için yeterdi istersen ordusunun sol kanadını yönet, babasının yakını ol fark etmiyor. Kleitos ise bir öfke krizinin mızraklanan kurbanı. Bir de imperium yetkenin kendisi hocam alınan veya verilen bir güç, imperare'nin - Latince emretme fiilinin - isim hali imperium olunmaz imperium sahibi bir kimse yani imperator olunur. :) |
Ya bir yerde duydum o olayı(Bir kitapta da olabilir hatırlamıyorum onu. ![]() 3.paragrafın 2.cümlesin de Yaşlı Cato'yu mu kastediyorsun? Latincem yok maalesef. ![]() |
![]() |
|
![]() Elder olan Punic savaşlarında çarpışıp Yunanca yazıma karşıt olan muhazakar senatör ve asker, The Younger'ın dedesi. ![]() |
![]() ![]() Birinci yurttaş rejiminin ideolojisini sağlayan kendisine kral dediklerinde ben kral değilim, Caesar'ım deyip tacı elinin tersiyle iten ama itinayla mutlak iktidara yürümekten çekinmeyen veya rahatsızlık duymayan Gaius Julius Caesar'dır. ![]() ![]() ![]() ![]() |
|
Bu kitaptan söz ediyorsunuz değil mi? Güzel bir kitap ama birazcık demode ve genellemeciydi. Kitapta yer yer çok anlamlı ve şahane genellemeler var. Roma'nın hakimiyet alanı genişledikçe orduların sadaketlerinin cumhuriyete - daha doğrusu senatusa veya diğer yerel Roma meclislerine değil de - onları uzak ülkelerde finanse eden, onlara hem bakan hem de sözler veren generallere dönmeye başlaması ve Roma lejyonerlerinin kişisel askerler olarak işlev göstermeye başlaması - ki bu princeps rejimi için de hayati bir bileşen - gibi ifadeler gayet yerinde ve tarihteki içeriksel istisnaları es tutarsak teorik tarihsel bilgi değeri taşıyor denebilir. Ama tarih aslında spesifikleşerek anlam kazanan bir bilim alanı olduğu için Montesquieu'nun düpedüz genellemeleri konuda derinleştikçe elbette biraz sakatlaşıyor. Cumhuriyet bir geceyi bırakın birkaç yüzyılda bile uçmadı, rejimdeki imperium yetkilerinin paylaşımı reforme oldu ve cumhuriyet monarşik üsluplu kısmen anayasal diktatöryal bir rejime dönüştü ama biz epey bir anakronizme düşerek popüler tarihçilikte biraz komikçe "imparatorluk" deriz buna ama Romalıların bildiği bir şey değildi bu res publica ve imperium onların algısında birbirine ters değiller imperatorun gücü de zaten "bilinmeyen güçler ayrılığının" ve Roma'nın bekasının garantisi gibi görülüyordu düşmanı olarak değil. Res publica Romana aynı zamanda her zaman Imperium Romanum'du "dönem" fark etmeksizin. Bir imperator da barbarları devirip Roma'yı hep koruyan ve Roma'nın büyüklüğünü zaferlerle arttıran, talihi - Fortuna'nın yanında - olması beklenen birisiydi. Gerektiğinde de en yüksek yargıçtı / son temyiz hakimiydi, kamu düzeni veya binbir sebep dile getirerek seri şekilde idam da edebilirdi eskinin her kıdemli ve imperium sahibi magistralarının yapabileceği gibi. Roma'da bir praetor veya konsül hala davalarla uğraşırken atıyorum bir imperator caesar augustus Germania'da ya da Dacia'da barbarlarla savaşırdı veya Hadrian gibi orada burada gezip yatırım yapardı veya kamu işine bakardı Roma'nın Bizans'a yani Basileia Rhomaion monarşisine evrilmesi kaç yüzyıl sonra, Mesihçilik, göksel krallık gibi çeşitli konseptlerin ve kralcı Hellenistik anlayışın devletin boğazlardaki Yeni Roması'nda yaygınlaşması ve egemen hale gelmesiyle oluyor ama mesela Montesquieu'da ve Montesquieu gibi aydınlanmacı tarihçilerden beslenen modern popüler tarihçilikte Cumhuriyet bir gecede bitmiş gibi bir hava var. ![]() Bu arada Montesquieu'yu sevmediğim veya önermediğim anlamı çıkmasın ama aydınlanmacı tavrı bilinsin. Aydınlanmacılar genellikle eski cumhuriyete hayranlık besler o sebeple erken imparatorluğa hele Hıristiyan Bizans'a karşı daha soğukturlar, eski cumhuriyet onlara göre Roma'nın büyük olmasında birincil ve ana faktördür mesela. Eski cumhuriyetten çok fikir de devşirmişlerdir. Yaşasın cumhuriyet yaşasın Lucius Quinctius Cincinnatus. ![]() Anlatıya göre Cincinnatus ona senatusça teklif edilen diktatörlüğü isteksiz şekilde kabul edip Roma'yı kurtarmış işi biter bitmez de makamını anında bırakıp çok sevdiği çiftliğine dönmüş bir eski cumhuriyet kahramanı. Yalnızca yarım aylık diktatörlük yapmıştır. :d Aslında bizim "diktatör" değil de "tiran" dememiz gerekiyor Hitler ,Pol Pot, Hafız Esad gibilere günümüzde diktatör terimi yanlış bir anlamda kullanılıyor. Diktatör teriminin Latince iki temel kullanımı var: Birincisi antik Latin kabile federasyonlarının liderlerinin veya kimi antik Latin şehirlerinin seçilmiş başkanlarının ünvanı, ikincisi ise eski cumhuriyet deyip durduğum Latin Roma Cumhuriyeti'nde 6 aylık bir acil durum yetkisi - ilaveten yetki süresi bitince yargısal dokunulmazlığın kalkması sözkonusu -. ![]() Yunan tarihi hiç bilmeyince Roma tarihi havada kalıyor. Roma Yunan'ı inanılmaz taklit etti ve bu medeniyetin gerçekleştiremediği bazı projelerde inanılmaz başarıya ulaştı. Yaygın kanının aksine ileri düzey hukuku ve politika bilimini Roma değil Yunanlar icat etti ama Romalılar önce Yunanlardan bunları öğrendiler sonra bunları çok daha ileriye taşıdılar ve pratiğini çok daha başarılı tatbik ettiler. Romalılar Homeros'a, Yunan kahramanlarına, devlet adamlarına, filozoflarına ve sanatçılarına Yunanlar kadar itibar ederdi ve Yunanlar Romalıların saygı duydukları çok nadir halklardandı. |
Kitabı eleştiriden yazarı sevip sevmeme gibi bir anlam çıkarmıyorum merak etmeyin. Eleştiri olmadan gelişim olması mümkün değil zaten. :) Burda Roma'nın ne kadar saygı duysa da eşitlik ilkesini göz ardı etmemesi takdire şayan aslında. Bildiğim kadarıyla Yunanlılara saygı duyulduğu halde yine yargılanma süreci geçirebiliyorlardı ve eşitti. Hatta hatırlanılırsa Yunanlılar Sezar'ı savunmuş ve Sezar Yunanlıları savunarak mükafatlandırmıştı. Şöyle demek daha makul gibi. "Yunanlılar biraz daha teorik kısmındaydı Romalılar biraz daha pratikti(Yunanlıların görüşlerine)" |
|
![]() Yunanlar da çok pratikti fakat Romalılar daha yenilikçi ve çok taklitçiydi dolayısıyla uygulamada daha başarılıydılar. Yunanlar ileri düzey teori geliştirip kısmi pratik üretip muhafazakâr bir tavır takınma eğilimindeydi Romalılar ise uygulamada yenilik ve taklitle hep öne geçerdi. Romalı hatasını hemen anlar yeni bir şey uydurur. Yunan ise hakikaten sofuluğa kaymıştır, elindekinin zaten en iyisi olduğuna inanmış ve yenilenmeyi kesmiştir. Yunanları bu konuda aşağılamıyorum o kültür kimde olsa o hale gelir Antik Mısırlılar da Çinliler de hep öyleydi. Hıristiyan Bizans döneminin elit Rumları bile Antik Yunanları taklit ediyordu ve Homeros, Thucydides, Demosthenes, Platon, Aristo vb okuyor ve öğreniyorlardı. Yunan grammatikos ve retorik eğitimi hayatlarının bir parçasıydı. Caesar'a virtus - cesaret - sık yakıştırılan bir Roma erdemiydi daha gençliğinde Midilli adası ve Küçük Asya'daki başarılarından ötürü Caesar virtusu ile ünleniyor ki sonrasına değinmeye gerek yok Gallia fatihi, Gallia prokonsülü ve Gallic lejyonların muzaffer imperatoru, iç savaşın "haklı" galibi. ![]() Aurelius da ilginç bir şahıs - Stoaik felsefe de zaten ilginç - ama onu gözünde çok büyütme diyorum. Bir kere oğlu Commodus'ta - ne kadar rezil olduğunu bildiği söylendiği halde - ısrar eden oydu. Adoptio sistemi ile Commodus'u bir köşeye atıp kendinden önceki büyük imperatorlar gibi layık bir varis seçebilirdi ama Aurelius bunu yapmadı. Aurelius böyle bir küskün mü küskün donuk bir bakış atar heykellerinde bu fazla hoşuma gitmez bir gariplik sezdirir ben de zaten yazdıkları da birazcık gariptir sayısız önyargıyla doluymuş ve aslında hiç de gerçekten geniş bakışlı değilmiş izlenimi - söylediklerinin aksine - verdirir. Epiktatos'u daha az biliyorum ama Aurelius'un en çok ona saygı duyduğunu okudum. Bir Caesar'in filozof olması çok şaşırtıcı ama efendi olma kompleksi üreten bir Stoisizm geliştiren eski bir köleye fazla önem vermesi, aldatan eşine karşı yine doğal olmayan tepkisizliği ve Commodus'un haytalığını öngörememesi veya öngörsede önlem almaması - kendi oğlunu liyakat adına saf dışı bırakmaması, bilemiyorum. Filozof olarak Seneca'yı, imperator olarak Traianus ve Antonius Pius'u tercih ederim. ![]() |
|
https://www.trajans-column.org/?page_id=17#nogo İkinci kaynak haliyle daha çok var. İkinci kaynaklar içerisinde özellikle spesifik bir şey öneremem. Hepsi kompleks bir mevzuya farklı yaklaşımlar sunar. |
Beş İmparator dönemi çok ilgi çekici geliyor aslında ama aralarında Trajan sıyrılıyor bana göre. Çok etkilendiğim bir kişilik oldu açık konuşmak gerekirse bu kadar az bilgiye sahip olmamıza rağmen. |
1. sayfa
Ek:Bazı konular da Cicero'nun aktardığı bilgilerle çeliştiği söylenmektedir.(Bilhassa İskender-Sezar ve Marcus Antonius kitapları için geçerli).
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Herattaa -- 17 Ocak 2020; 21:59:58 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >