Yalnız Atatürk'tür ki ne insanlarla insanlar, ne milletlerle milletler arasında bir kin, bir düşmanlık kaygısı gütmeden eserini vermiştir. Düşmanını, daha yendiği anda aff...
Yalnız Atatürk'tür ki ne insanlarla insanlar, ne milletlerle milletler arasında bir kin, bir düşmanlık kaygısı gütmeden eserini vermiştir. Düşmanını, daha yendiği anda affetmiştir. Esir ettiği generallere, daha savaş meydanında mertçe el uzatan tek adam odur. Bu generalleri kendi yurduna salan önderleri, devlet, hükümet reislerini, ülkesine dost olarak çağıran, onları kendi toprağında dost olarak karşılayan, ağırlayan ve onların hepsini istisnasız fetheden odur. Kısacası "Yurtta barış, cihanda barış" yalnız onun sloganıdır.
"Rusyacı" deniyor orada. Bu ülkenin iki kanseri siyasal İslamcılar ve sol makyajlı Türkiye düşmanlarıdır. Atatürk ülkeyi rus ve amerikan emperyalizminden uzak tutmuş dengeli ve pragmatik politikalarıyla tam bağımsız Türkiye yolunda adımlar atmıştır.
Bu ülkenin temeli sağlam atıldı ne kadar uğraşsanız da Türkiye 6. filoya namaza duranlara da moskofculara da yâr olmaz.
edit: her zaman derim siyasetin dibisiniz ne sağ ne sol yeşil için her pozisyonu alırsınız ;)
Bu bölümde de bir Atatürk konusu olsun diye düşündüm. Söz, fotoğraf, belge vb. her türlü içerik paylaşabiliriz. Katkılarınızı beklerim.
Atatürk'ün ve tüm kahramanlarımızın ruhu şad olsun.
"Bizim yolumuzu çizen; içinde yaşadığımız yurt, bağrından çıktığımız Türk milleti ve bir de milletler tarihinin binbir facia ve ıstırap kaydeden yapraklarından çıkardığımız neticelerdir."
Yalnız Atatürk'tür ki ne insanlarla insanlar, ne milletlerle milletler arasında bir kin, bir düşmanlık kaygısı gütmeden eserini vermiştir. Düşmanını, daha yendiği anda affetmiştir. Esir ettiği generallere, daha savaş meydanında mertçe el uzatan tek adam odur. Bu generalleri kendi yurduna salan önderleri, devlet, hükümet reislerini, ülkesine dost olarak çağıran, onları kendi toprağında dost olarak karşılayan, ağırlayan ve onların hepsini istisnasız fetheden odur. Kısacası "Yurtta barış, cihanda barış" yalnız onun sloganıdır.
Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam (Cilt II), 1964.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-E767019CA -- 1 Nisan 2019; 11:39:43 >
"Rusyacı" deniyor orada. Bu ülkenin iki kanseri siyasal İslamcılar ve sol makyajlı Türkiye düşmanlarıdır. Atatürk ülkeyi rus ve amerikan emperyalizminden uzak tutmuş dengeli ve pragmatik politikalarıyla tam bağımsız Türkiye yolunda adımlar atmıştır.
Bu ülkenin temeli sağlam atıldı ne kadar uğraşsanız da Türkiye 6. filoya namaza duranlara da moskofculara da yâr olmaz.
edit: her zaman derim siyasetin dibisiniz ne sağ ne sol yeşil için her pozisyonu alırsınız ;)
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi elonardo -- 27 Ocak 2019; 2:8:37 >
Bir gericilik olayı sırasında Atatürk köşke döndüğü zaman yaverlik dairesine girer. Sonradan DP "büyük"leri arasına geçen eski bir dalkavuğu da orada idi. Atatürk'ün canını sıkkın görünce: - Üzülmeyin Paşam, siz öyle sevilmişsinizdir ki, hangi köylünün göğsü yarılsa yüreği üstünde "Mustafa Kemal" yazılıdır, demesi üzerine, Atatürk: - Bilirim onu... Ama ben iki saat ötedeki hocanın, o cahil köylü göğsünü yarıp Mustafa Kemal ismini silerek dilediği adı yazdıracağını da bilirim, cevabını verir. Cehalete hiç güveni olmayan bir realistti.
Falih Rıfkı Atay, Atatürk Ne İdi?, 1968.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-E767019CA -- 1 Nisan 2019; 11:51:52 >
(Atatürk anlatıyor.) Padişahın verdiği cevaba şu cümle karıştı: — Ben gereken şeyleri Talat ve Enver Paşalar hazretleriyle görüştüm! Bunu söyleyen zat, daha birkaç ay evvel veliahtlığında Talat ve Enver Paşalardan nefret duyduğunu anlatan ve bu adamların memleketi mahvolmaktan başka bir neticeye götürmesi mümkün olmayan teşebbüslerini eleştiren Vahdettin idi: Şimdi Padişah ve Halife Vahdettin, bu zatlarla görüşmüş, memleketin selameti için gereken tedbirleri almış bulunuyor; Vahdettin demek istiyordu ki: — Siz vazife ve yetkinizin üstünde benimle laubalilik mi etmek istiyorsunuz? Bu maksadı anladıktan sonra, Vahdettin karşısında benim vicdani görevim son bulmuştu. Ayağa kalktım. İzin istedim. Gözlerini kapadı ve hiçbir kelime söylemeksizin elini uzattı. Salondan çıktığım vakit Naci Paşa gözlerimdeki üzüntüyü okumuş gibi göründü. Bir şey söylemeden, uzaklaştım. Pera Palas'taki daireme geldim ve düşünmeye başladım. Hacı zannettiğimiz zatın birinin koltuğunun altından haç çıkmıştı. Artık başka bir şey aramak lazımdı.
Falih Rıfkı Atay, Mustafa Kemal'in Ağzından Vahdettin, 1955.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-E767019CA -- 1 Nisan 2019; 11:40:42 >
Çok büyük adamdı, ileri görüşlülüğü sayesinde benimsediği ilkeler'den laiklik sayesinde bugün hâlâ coğrafi koşullarımızda etrafımızdaki tüm ülkeler lağım içerisindeyken bizler daha iyi durumdayız. Türk'ün başbuğu var olsun.
Sonra şu da var: Şimdi her Türk Atatürk'ü, her şeyden önce duygu ve heyecan açısından görür. Hâlbuki Atatürk bir duygu ve heyecan adamı değildi. Yargılarına, kararlarına ve davranışlarına daima mantık hâkim oldu. Ama bizim çocuklarımızın onu bir his (duygu) ve heyecan açısından görüşleri de haklıdır. Bu bir kaderdir ki, kahramanların hikâyesine damgasını vurur. Yani tarih öncesinden beri insanoğlu kahramanını, o kahramanın gerçek malzemesinin kendisine doğru olan renklerine göre yaratır.
Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam (Cilt I), 1963.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-E767019CA -- 1 Nisan 2019; 11:39:2 >
Ben ömrümde onun kadar tartışmaya katlanan devlet ve hükümet adamına rastlamadım. Pek genç yaşımda devamlı olarak yanında idim. Hiçbir fikrimi saklamak ihtiyacını duyduğumu hatırlamıyorum. Dalkavukluğu meslek edinmeyenlerin hepsi de öyle idi. Atatürk'le tartışmak için yiğitliğe lüzum yoktu.
Falih Rıfkı Atay, Atatürk Ne İdi?, 1968.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-E767019CA -- 1 Nisan 2019; 11:40:17 >
Atatürk'ün 3397 adet kitabı inceleyerek, okuyarak ve daha sonra da tartışarak ulaştığı entelektüel bakış açısına ve düşünce tarzına hayran olmamak mümkün değildir. Atatürk'ün okuduğu kitaplar arasında tarih konusu 826 adetle en başta gelmektedir. Tarihi 261 adetle askerlik konusu takip etmektedir. Okuyan insanın yazmaya başlaması ise doğaldır. Diğer bir deyişle, okumadan yazmaya geçmek oldukça zordur. Mustafa Kemal Atatürk'ün kurmay yüzbaşı iken 1909 yılında yazmaya başladığını görmekteyiz.
İlker Başbuğ, Atatürk'ün Zabit ve Kumandan ile Hasbıhal (Arkadaşı Nuri Conker'in "Zabit ve Kumandan" adlı kitabı üzerine yazdığı kitap, 1914.) eserine yazdığı sunuş, 2016.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-E767019CA -- 1 Nisan 2019; 11:50:30 >
Mustafa Kemal'in kafasında yalnız askerlik bilimi değil, tüm yaşam, problem teşhisi ve problem çözümü halkalarından oluşan sürekli bir zincirdi. Bu zinciri herhangi bir yerde kesmeyi öngören her türlü doktrin onun düşüncesine tamamen yabancıydı. Cumhuriyet Halk Partisi'ni kastederek: "Paşam, bu partinin doktrini yok." diyen Yakup Kadri Karaosmanoğlu'na "Elbette yok çocuğum, eğer doktrine gidersek hareketi dondururuz." diye karşılık vermemiş miydi?
A. M. Celâl Şengör, Hasan Ali Yücel ve Türk Aydınlanması, 2001.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-E767019CA -- 15 Ocak 2019; 19:32:19 >
Kuvayı Milliye Meclisi, İçki Yasağı Kanununu bir şeriat kanunu olarak çıkarmıştı. Bir aralık çoğunluk şüpheye girince koridordaki cadde üzerine pencerelerden birini açan İbrahim Hoca: - Din elde gideyo... Din elden gideyo... diye haykırmıştı. Arıkoğlu'nun hatıralarında bir de fes-kalpak kavgası vardır. Bazı milletvekilleri, şu Rum başlığı fesi bırakalım, kalpak giyelim deyince hocalar ayaklanmışlar, fes bizimle Müslümanları birleştiren bir başlıktır. Mısır fes giyer, Tunus fes giyer, Cezayir fes giyer diye bağırmaya koyulmuşlardı. Sonra da fesin çoğunluk kazanması üzerine sağ: - Yaşasın fes... Sol da: - Yaşasın kalpak... diye haykırmıştı. Yunan Ankara kapılarında idi. Bir gün sağına da soluna da şapka giydirecek olan Mustafa Kemal, başkanlık kürsüsünde bir sabır heykeli gibi oturuyor, "Sırası değil bu tartışmaların, işlerimize bakalım." diyordu.
Falih Rıfkı Atay, Atatürk Ne İdi?, 1968.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-E767019CA -- 1 Nisan 2019; 11:53:21 >
Senden bu mükemmel hitabeti anlayacak kapasite beklemiyorum.
Ama geri zekalı olmayan bir insan bağımsız bir cumhuriyet kuran, kurtuluş savaşı veren, yurtta sulh dünyada sulh gibi onlarca söz söyleyen bir adamın kareketerini az çok çıkarır. Ha çıkaramıyorsa da gidip son 100 yılın anti emperyalist diye gösterilen diğer liderlerinin Atatürk hakkındaki görüşlerini demeçlerini okur.
Ek olarak Atatürk'ün en güçlü olduğu noktalardan birine saldırmaya çalışman trollukten öte cahilliğini gösteriyor. Atatürk'ün etrafı milli mücadele döneminde Amerikan mandacılarıyla doluydu bunlardan en sivrileni Halide Edip'tir. Atatürk'ü Amerikan mandacılığına ikna etmek için elinden geleni yapmıştır. Sivas kongresine Atatürk ikna olur diye Amerikan temsilci getiriyorlar kongrede büyük tartışmalar sonucu Atatürk manda ve himaye kabul edilemez kararını aldırıyor. Yaz yaz bitmez bunlar hele de okuyan arsız olunca.
Atatürk uykunun dostu değildi.zaman zaman geçirdiği kısa hastalıkları hariç sabah güneşini görmeden yatağına girmez ve uyuyamazdi Çoğunlukla uykuda geçirdiği zamana acırdi. Muharebe sahalarında bulunduğu ve bilhassa bir muharebenin devamı sıralarında katiyen uyumazdi. Atatürk Kafkas cephesinde buglan gediği muharebelerine yetişmek amacıyla otuz altı saat hayvandan inmeden cebri yürüyüş yapmış ve ayağının tozu ile gayet kritik bir vaziete girmiş olan muharebe cephesinin emir ve kumandasini eline almıştı
Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam (Cilt II), 1964.
"Rusyacı" deniyor orada. Bu ülkenin iki kanseri siyasal İslamcılar ve sol makyajlı Türkiye düşmanlarıdır. Atatü...
"Rusyacı" deniyor orada. Bu ülkenin iki kanseri siyasal İslamcılar ve sol makyajlı Türkiye düşmanlarıdır. Atatürk ülkeyi rus ve amerikan emperyalizminden uzak tutmuş dengeli ve pragmatik politikalarıyla tam bağımsız Türkiye yolunda adımlar atmıştır.
Bu ülkenin temeli sağlam atıldı ne kadar uğraşsanız da Türkiye 6. filoya namaza duranlara da moskofculara da yâr olmaz.
edit: her zaman derim siyasetin dibisiniz ne sağ ne sol yeşil için her pozisyonu alırsınız ;)
Atatürk'ün ve tüm kahramanlarımızın ruhu şad olsun.
"Bizim yolumuzu çizen; içinde yaşadığımız yurt, bağrından çıktığımız Türk milleti ve bir de milletler tarihinin binbir facia ve ıstırap kaydeden yapraklarından çıkardığımız neticelerdir."
< Resime gitmek için tıklayın >
DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.
Üye Ol Şimdi DeğilÜye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-E767019CA -- 1 Nisan 2019; 11:36:48 >
Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam (Cilt II), 1964.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-E767019CA -- 1 Nisan 2019; 11:39:43 >
"Rusyacı" deniyor orada. Bu ülkenin iki kanseri siyasal İslamcılar ve sol makyajlı Türkiye düşmanlarıdır. Atatürk ülkeyi rus ve amerikan emperyalizminden uzak tutmuş dengeli ve pragmatik politikalarıyla tam bağımsız Türkiye yolunda adımlar atmıştır.
Bu ülkenin temeli sağlam atıldı ne kadar uğraşsanız da Türkiye 6. filoya namaza duranlara da moskofculara da yâr olmaz.
edit: her zaman derim siyasetin dibisiniz ne sağ ne sol yeşil için her pozisyonu alırsınız ;)
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi elonardo -- 27 Ocak 2019; 2:8:37 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesajda bahsedilenler: @kerimcem
- Üzülmeyin Paşam, siz öyle sevilmişsinizdir ki, hangi köylünün göğsü yarılsa yüreği üstünde "Mustafa Kemal" yazılıdır, demesi üzerine, Atatürk:
- Bilirim onu... Ama ben iki saat ötedeki hocanın, o cahil köylü göğsünü yarıp Mustafa Kemal ismini silerek dilediği adı yazdıracağını da bilirim, cevabını verir.
Cehalete hiç güveni olmayan bir realistti.
Falih Rıfkı Atay, Atatürk Ne İdi?, 1968.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-E767019CA -- 1 Nisan 2019; 11:51:52 >
Padişahın verdiği cevaba şu cümle karıştı:
— Ben gereken şeyleri Talat ve Enver Paşalar hazretleriyle görüştüm!
Bunu söyleyen zat, daha birkaç ay evvel veliahtlığında Talat ve Enver Paşalardan nefret duyduğunu anlatan ve bu adamların memleketi mahvolmaktan başka bir neticeye götürmesi mümkün olmayan teşebbüslerini eleştiren Vahdettin idi:
Şimdi Padişah ve Halife Vahdettin, bu zatlarla görüşmüş, memleketin selameti için gereken tedbirleri almış bulunuyor; Vahdettin demek istiyordu ki:
— Siz vazife ve yetkinizin üstünde benimle laubalilik mi etmek istiyorsunuz?
Bu maksadı anladıktan sonra, Vahdettin karşısında benim vicdani görevim son bulmuştu. Ayağa kalktım. İzin istedim. Gözlerini kapadı ve hiçbir kelime söylemeksizin elini uzattı.
Salondan çıktığım vakit Naci Paşa gözlerimdeki üzüntüyü okumuş gibi göründü. Bir şey söylemeden, uzaklaştım. Pera Palas'taki daireme geldim ve düşünmeye başladım. Hacı zannettiğimiz zatın birinin koltuğunun altından haç çıkmıştı. Artık başka bir şey aramak lazımdı.
Falih Rıfkı Atay, Mustafa Kemal'in Ağzından Vahdettin, 1955.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-E767019CA -- 1 Nisan 2019; 11:40:42 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesajda bahsedilenler: @kerimcem
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam (Cilt I), 1963.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-E767019CA -- 1 Nisan 2019; 11:39:2 >
Falih Rıfkı Atay, Atatürk Ne İdi?, 1968.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-E767019CA -- 1 Nisan 2019; 11:40:17 >
A. M. Celâl Şengör, Dâhi Diktatör, 2014.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-E767019CA -- 1 Nisan 2019; 11:42:7 >
Atatürk'ün okuduğu kitaplar arasında tarih konusu 826 adetle en başta gelmektedir.
Tarihi 261 adetle askerlik konusu takip etmektedir.
Okuyan insanın yazmaya başlaması ise doğaldır. Diğer bir deyişle, okumadan yazmaya geçmek oldukça zordur.
Mustafa Kemal Atatürk'ün kurmay yüzbaşı iken 1909 yılında yazmaya başladığını görmekteyiz.
İlker Başbuğ, Atatürk'ün Zabit ve Kumandan ile Hasbıhal (Arkadaşı Nuri Conker'in "Zabit ve Kumandan" adlı kitabı üzerine yazdığı kitap, 1914.) eserine yazdığı sunuş, 2016.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-E767019CA -- 1 Nisan 2019; 11:50:30 >
ama atatürk ün çocukluktan itibaren askeriyede memeleket için savaşması öne çıkarılması gereken asıl önemli olan.
dünya savaşındasınız çocuğunuzu askere yolluyorsunuz.
şu an savaş olmadığı halde çocuklarımız askere yollarken ağıt yakıyoruz.
bence atatürk memleketine kendini adamış bir lider.
A. M. Celâl Şengör, Hasan Ali Yücel ve Türk Aydınlanması, 2001.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-E767019CA -- 15 Ocak 2019; 19:32:19 >
- Din elde gideyo... Din elden gideyo... diye haykırmıştı.
Arıkoğlu'nun hatıralarında bir de fes-kalpak kavgası vardır. Bazı milletvekilleri, şu Rum başlığı fesi bırakalım, kalpak giyelim deyince hocalar ayaklanmışlar, fes bizimle Müslümanları birleştiren bir başlıktır. Mısır fes giyer, Tunus fes giyer, Cezayir fes giyer diye bağırmaya koyulmuşlardı. Sonra da fesin çoğunluk kazanması üzerine sağ:
- Yaşasın fes...
Sol da:
- Yaşasın kalpak... diye haykırmıştı.
Yunan Ankara kapılarında idi. Bir gün sağına da soluna da şapka giydirecek olan Mustafa Kemal, başkanlık kürsüsünde bir sabır heykeli gibi oturuyor, "Sırası değil bu tartışmaların, işlerimize bakalım." diyordu.
Falih Rıfkı Atay, Atatürk Ne İdi?, 1968.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-E767019CA -- 1 Nisan 2019; 11:53:21 >
Ama geri zekalı olmayan bir insan bağımsız bir cumhuriyet kuran, kurtuluş savaşı veren, yurtta sulh dünyada sulh gibi onlarca söz söyleyen bir adamın kareketerini az çok çıkarır. Ha çıkaramıyorsa da gidip son 100 yılın anti emperyalist diye gösterilen diğer liderlerinin Atatürk hakkındaki görüşlerini demeçlerini okur.
Ek olarak Atatürk'ün en güçlü olduğu noktalardan birine saldırmaya çalışman trollukten öte cahilliğini gösteriyor. Atatürk'ün etrafı milli mücadele döneminde Amerikan mandacılarıyla doluydu bunlardan en sivrileni Halide Edip'tir. Atatürk'ü Amerikan mandacılığına ikna etmek için elinden geleni yapmıştır. Sivas kongresine Atatürk ikna olur diye Amerikan temsilci getiriyorlar kongrede büyük tartışmalar sonucu Atatürk manda ve himaye kabul edilemez kararını aldırıyor. Yaz yaz bitmez bunlar hele de okuyan arsız olunca.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesajda bahsedilenler: @kerimcem
Çoğunlukla uykuda geçirdiği zamana acırdi.
Muharebe sahalarında bulunduğu ve bilhassa bir muharebenin devamı sıralarında katiyen uyumazdi.
Atatürk Kafkas cephesinde buglan gediği muharebelerine yetişmek amacıyla otuz altı saat hayvandan inmeden cebri yürüyüş yapmış ve ayağının tozu ile gayet kritik bir vaziete girmiş olan muharebe cephesinin emir ve kumandasini eline almıştı
Cevat Abbas Gürer
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >