1. sayfa
abd calisanla calismayanin ayrildigi bir ulkedir. o kisilerin cogu calismayi reddedenlerden olusuyor. %90ni zararsiz insanlardir. bizim tinercilerden daha sorunsuzlardir yani |
abd calisanla calismayanin ayrildigi bir ulkedir. o kisilerin cogu calismayi reddedenlerden olusuyor. %90ni zararsiz insanlardir. bizim tinercilerden daha sorunsuzlardir yani![]() |
Bunun gelişmişlik veya ekonomi ile alakası yok. ABD'de "homeless" diye bir kavram ve kültür vardır. O evsizlerin büyük kısmı o durumu bir seçim olarak yaşıyor. P... |
Bunun gelişmişlik veya ekonomi ile alakası yok. ABD'de "homeless" diye bir kavram ve kültür vardır. O evsizlerin büyük kısmı o durumu bir seçim olarak yaşıyor. Parası olmasına rağmen evsiz olarak yaşayanlar da var. O insanlar çalışmayı reddeden, bu yolu kendileri seçen insanlar. Hatta o nedenle bazı bölgelerde insanlar gidip Starbucks'tan oradan buradan kahvesinden yemeğine kadar alıp bunlara veriyor günlük olarak. Bizdeki sokak çocukları veya evsizler ile bir değiller yani. |
Will Smith' in Umudunu Kaybetme adlı filmi anlatıyor: http://m.imdb.com/title/tt0454921/ |
İşsizlik, yoksulluk, madde kullanımı: 52 milyondan fazla ABD vatandaşı, sefalet koşullarında yaşıyor. < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > Nüfus sayımı verilerine ilişkin yeni bir analiz, Obama yönetimi altında yaşandığı iddia edilen sözde ekonomik toparlanmanın ABD’nin en fakir bölgelerinde yaşayan ve gelir açısından en dipte yer alan yüzde 20’lik kesimde tam anlamıyla bir felakete yol açtığını, var edildiği söylenen yeni iş ve gelirin ise ezici şekilde en zengin yüzde 20’lik bölgeye gittiğini gösteriyor. World Socialist Web Site’ın aktardığına göre, Ekonomik Yenilik Grubu (EIG) tarafından yayınlanan “2017 Dezavantajlı Topluluklar Raporu”, ABD’de yaklaşık 7,500 hanede yaşayan insanların 2011-2015 yılları arasında çeşitli ölçütlere göre yapılan nüfus sayımı verilerini temel almakta. EIG’nin Dezavantajlı Topluluklar Endeksi (DCI), lise diplomasına sahip olmayanların, boş konutların, çalışan yetişkinlerin, yoksul nüfusun yüzdelerini ve orta gelir sahiplerinin oranıyla (hanenin bulunduğu eyaletteki orta gelire sahip olanların oranı) 2011’den 2015’e kadar olan istihdam ve iş yeri sayısındaki değişimi konu alıyor. Rapor, hanelerden elde edilen bulguları bu göstergelere dayalı olarak beş ayrı kategoride en kötüden en iyi performansa dönük olarak sınıflandırıyor: en kötü, risk altındaki, orta katmanlı, rahat ve müreffeh. Çalışan yetişkin sayısında bariz düşüş Sonuçlar, Amerikan nüfusunun yüzde 17’sini oluşturan 52.3 milyon kişilik en yoksul katmanda, çalışan yetişkin sayısının ortalama yüzde 6 oranında düştüğünü ve iş yeri sayısında da ortalama yüzde 6.3 oranında azalma olduğunu gösteriyor. Rapor en yoksul toplulukların 2011’den 2015’e kadar soluk bir büyümeyi değil tam tersine derin bir gerilemeyi tecrübe ettiklerini ortaya koyuyor. Ayrıca, “SNAP (Ek Beslenme Yardım Programı ya da gıda kuponları) ile Muhtaç Ailelere Geçici Yardım (TANF ) gibi diğer nakit kamu yardımı alan yaklaşık 44 milyon Amerikalı’nın üçte birinin yoksul topluluklarda yaşadığını ifade ediyor. Rapor en yoksul topluluklar içinde 2000 yılından bu yana iş bulmada sıfır büyüme olduğunu da gösteriyor. Araştırmanın yapıldığı hanelerde yaşayanların ölüm oranlarının, zengin hanelerde yaşayanlardan beş kat daha fazla öldüğünün ortaya konulduğu raporda, kansere bağlı ölümler, gebelik komplikasyonları, intihar ve şiddet daha yüksek olduğu kaydededildi. Raporda, ruhsal ve madde kullanımına bağlı sorunların yoksul bölgelerde zengin bölgelere oranla yüzde 64 daha yüksek olduğunu, Apalaş ve yerli Amerikalı topluluklarda ulusal ortalamanın dört veya beş katı aştığını belirtiyor. Raporun vurguladığı bir başka önemli gerçek ise, en yoksul hanelerin üçte birinin “kahverengi alan” (brownfield sites) olarak adlandırılan kirlenmiş veya kirletilmiş alanlarda bulunması. Bunlar sadece gayrimenkul ve iş geliştirme üzerine etkide bulunmuyorlar, en yoksul Amerikalılar için bir dizi sağlık tehlikesi de sunuyorlar. En yoksul topluluklar güneyde yaşıyor ABD’nin dört bir yanında bulunan yoksullar, raporun ortaya koyduğu üzere en çok Güney bölgelerde yoğunlaşıyor. Mississippi’nin yüzde 43’ü sıkıntı çekerken onu Alabama, Batı Virginia, Arkansas ve Louisiana izlemektedir. Rapora göre Güney, yoksul Amerikalıların yüzde 52’sine ev sahipliği yapıyor ve bu o bölgenin toplam nüfusunun yüzde 37,5’inin üzerinde. Yoksul toplulukların yaşadıkları yer açısından Güney’den sonra Güneybatı ve Büyük Göller bölgesi en büyük paya sahip. Kuzeydoğudaki en yoksul topluluklar kentsel alanlarda, güneydekiler ise çoğunlukla kırsal bölgelerde bulunuyor. Raporda, en yoksul hanelerin bulunduğu büyük şehirler, Cleveland, Ohio, Newark, New Jersey, Buffalo, New York, Detroit, Michigan, Toledo ve Ohio olarak sıralanıyor. Söz konusu katmanların yaşadığı orta ölçekli şehirler arasında da; Youngstown, Ohio, Trenton, New Jersey, Camden, New Jersey, Gary, Indiana, Hartford, Connecticut ve Flint, Michigan bulunmaktadır. Yoksul hanelerin en fazla olduğu ilçeler Yoksul hanelerin en fazla olduğu ilçeler; Illinois’de Cook County, Chicago merkezi, California’da Los Angeles Bölgesi, Teksas’ta Harris County, Houston merkezi, Michigan’da Wayne County ve Detroit’i kapsıyor. Bu kentsel alanların çoğu bir zamanların sanayi merkezleriydi ve endüstriyel işçi sınıfına ev sahipliği yapıyordu. Azınlıkların çoğunluğuna sahip olan yoksul haneler çoğunlukla beyaz olan hanelerden iki kat daha fazla yoksulluk çekiyor. Raporda toplamda bölge nüfusunun yüzde 45’i yoksulken sadece yüzde 7’sinin zengin olduğu, aynı zamanda yoksul toplulukların çoğunun da beyaz olduğu belirtiliyor. Tüm yoksul nüfusun çeyreğiyse 18 yaşın altındadır. Raporda 2008 yılındaki durgunluktan sonra yaşandığı ifade edilen toparlanmanın ekonomik faydalarının yalnızca çok zenginlere ve üst orta sınıfın da dahil olduğu nüfusun beşte birine gittiği belirtiliyor. Yaklaşık 85 milyon Amerikalıyı yani ABD nüfusunun yüzde 27’ni kapsayan bu alanlar, daha çok eğitim düzeyini finanse eden, en düşük konut boşluğuna ve çalışan yetişkinlerin en yüksek yüzdesine sahiptir ve iş genişlemesinden de aslan payını alır. Rapor en üst düzey beşte birlik kesimdeki iş büyüme oranının 2011-2015 yılları arasında ulusal ortalamanın 2,6 katı olduğunu, işyerlerinin büyümesinin de ulusal seviyeden üç kat fazla arttığını ortaya koyuyor: “Diğer toplulukların yaşadığı zorluklardan yalıtılmış zengin haneler farklı bir dünyada yaşıyor. Yoksulluk oranı, ortalama refah toplumunda, ortalama sıkıntı yaşananlardan 20 puan daha düşük. ” Rapor orta beşte bir, risk altındakiler, orta katman ve iyi durumdakiler gibi diğer üç kategori hakkında daha az analiz yapıyor ancak ülke genelindeki eğilimleri gösteren bazı noktaları işaret ediyor. “(Bu kategorilerin) oldukça küçük bir kısmı günümüz ekonomisinde işlerde ve işletmelerde ulusal artışa neden oluyor. Bu yerel ekonomik güç merkezlerindeki yüksek büyüme, ulusal çaptaki rakamları yukarı çekerken ülkenin diğer bölgelerindeki durgunluğu gizliyor ve ekonomik faaliyeti de düşürüyor” diyor. Demokratlar ve Cumhuriyetçilerin eşit temsil alanları Raporun ortaya koyduğu dikkat çekici noktalardan biri, ABD’deki aşırı yoksulluğun yaşandığı yerlerin Demokratik ve Cumhuriyetçi politikacıların seçim bölgelerinde neredeyse eşit oranda olması. Tam olarak ise Demokratlar “en yoksul 10 kongre ilçesinin altısını temsil ediyor”. Oylama verilerinden bir başka gözlem, en alt ve üstteki 5’te 1’lik kategoride yer alanların gerisindeki koşullara bakan bölüm tam olarak alıntı yapmaya değer: “Trump, illerde en alt 5’te 1’lik gelir grubu içinde tüm oyların yüzde 9.4’una denk düşen 3.5 milyon oy kazanmıştır. 2016 seçimlerinde çok sayıda faktör seçmen davranışını belirledi, ancak statükonun sürmesinden çıkarı olan yerlerde ‘süreklilik’i temsil eden adaylar daha iyi performans gösterirken, gidişattan memnun olmayanların bulunduğu yerlerde ‘değişim’i temsil eden adaylar daha iyi performans gösterdiler. Obama, ‘İşler hiç bu kadar iyi olmamıştı’ demişti Rapor ABD’deki servet dağılımının daha geniş rakamlarını ve tarihsel görünümünü -nüfusun yüzde birinin refahın yüzde 40’ını veya işçi sınıfına giden milli gelirin yüzdesindeki on yıllar boyu yaşanan gerilemeyi kontrol etmesini- ortaya çıkarmıyor ancak veriler, 320 milyondan fazla nüfusa sahip Birleşik Devletler genelindeki sosyal ve ekonomik koşulların karakterini ve coğrafi dağılımını ortaya koyuyor. EIG raporunun ortaya koyduğu resim bize, sadece en altta yer alan yüzde 20’lik kesimin artan sefaletini ve yoksulluğunu, Amerikalıların bir azınlığının ‘refah’a ulaşamadığını değil, on milyonlarcası arasında büyüyen ve patlayıcı olacak muhalefeti gösteriyor. Obama’nın ikinci döneminin sonunda yaptığı, “Amerika’da işler daha önce hiç bu kadar iyi olmamıştı” iddiasının, küstah bir yalan olduğunu da ortaya koyuyor. https://gazeteyolculuk.net/issizlik-yoksulluk-madde-kullanimi-52-milyondan-fazla-abd-vatandasi-sefalet-kosullarinda-yasiyor |
1. sayfa
https://m.liveleak.com/view?i=08f_1514326890
DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.
Üye Ol Şimdi DeğilÜye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >