Çünkü gerçek aşk acısı derin bir yaradır. Eğer bir insan aşk acısını hızla atlatabiliyorsa, o kişiye gereken değeri vermemiştir. Erkekler kalbinde kapanmamış yaralar ile en olmadık anlarda o unutamadıkları gerçek aşkın kadınını hatırlar. Gerçek aşk bitmez, zamanla o kederle yaşamaya alışırsınız.
Alıntı. Yorum bir kadına ait.
Erkekler kendilerine iyi hissettirmiş hiçbir şeyi unutmazlar. Aramızda hafif bir yakınlaşma olan birine 4 sene önce 'lütfen aklımdan çıkar mısın ?' yazmışım bugün bile anlatır. Ben erkeklerin hep ruhsuz olduğunu düşünürdüm ama babam ilk aşkının rahmetli olduğunu duyduğu gün 4 yıl yaşlandı. Çocukluk aşkının öldüğünü duyduğu gün cenazesine gitti. Döndüğünde demli çayını titrek ellerinde sıkıp - 10 derece Ankara ayazında hüngür hüngür ağlıyordu.
Biz kadınlar emeklerimize üzülüyoruz. Haksızlığa uğramamıza. Ben kimsenin cenazesine gidip ağlamayacağım. O sırada çoluk çocuk ne oldu derdinde olacağım. Birinin ölümüne ömrümden ömür gitmeyecek. Ağlayıp aşımızı vurulup sonra kötü anısını bile hatırlamıyoruz. Ben hiç üzerinden 2 yıl geçtiği halde eski aşkını anlatan bir kadın tanımadım.
Çıkaracağımız sonuç
Kadınlar genellikle kendi seçimlerinin kurbanı olurlar. Erkekler elde edemedikleri için üzülürler ve bu aşk acısı yıllar boyu hatta bir ömür sürebilir.
Fakat zamanla etkisi azalıyor. Kadınlar ise sadece kaybettikleri emek için üzülürler ki o da genellikle pek uzun sürmez. Kadınların sahiplenme güdüsü erkekler kadar gelişmemiş olup, bir sevgiliye sahip olmanın ve bunun gerçek manada tam neyi ifade edeceğini bilemezler ve onlara gerçek kıymet verenleri anlamakta tereddüt ederler. Gerçek aşkı (o duyguyu) yaşamayı beceremediklerinden inanmakta zorlanırlar. Bu yüzden duygusal bağın, geçmişi önemsemenin ne kadar önemli olduğunu ancak biz erkekler biliriz. Yıllarca saf acıyla, o inançla, yaşamış biri bunu asla inkar edemez.
Kadınlar gerçek aşkı işte bu yüzden hor görürler. Biz birine delilercesine aşık olmuşsak, bunu kendi gelecekleri (planları) için bir tehdit olarak algılıyıp, böylesine büyük hatalara düşürürler kendilerini. Oysa acı çekmiş, sevgiye hasret birinin kime ne zararı olabilir. Sevgiyle beslenmiş kalpten kimseye kolay kolay zarar gelmez. İşte tüm bu yanlış anlaşılmalar hep kendi yüzlerinden.
Belirteyim ! Cinsiyet ayrımcılığına yönelik her hangi bir niyet kesinlikle gütmüyoruz.
Kızlara diyeceklerim
Aşkın hasretiyle yıllarca (eskiden) yanıp kavrulmuş bir abiniz, kardeşiniz olarak tüm samimiyetimle söylüyorum. Lütfen alınmayın ve mesajımızı dikkate alın.
Unutmayın, aşık bir erkeğin kalbi çok hassas ve kırılgandır, şefkat ve güven ister. Dostça yaklaşmanız büyük önemle arz edilir. Seven birini, saygıyla, hoşgörüyle ve anlayışla karşılayın. Mağdur etmeyin. Duygularıyla ve onuruyla oynamadan sizinle konuşmasına müsade edin ve anlamaya çalışın. Adil davranın ve sebepsiz bahanelerle üzmeyin. Suçsuz, aşık bir erkeğın kalbini kırmak ona hayatta yapılacak en büyük haksızlık olur.
Gerçek aşkta gereksiz kışkançlık ve ayrımcılıklara yer yoktur. O masumiyetin en SAF halidir. Düşündükçe içinizi eritir, mütevazi bünyeye büründürür sizi ve ASLA menfaat gütmez. Benliğinizi bir kişiye adayarak tüm inanç sisteminizi ona göre şekillendirir ve o kişiye yönelik sonsuz güven ve saygı vaat eder.
Yine de tüm olumsuzluklara rağmen eğer sizleri bu şekilde sevebiliyorsak, demek ki sandığınız kadar vicdansız, kalpsiz değilmişiz. Gerçek aşk, gerçek sevgi vicdanda yatar, ne ödünç alınır ne de verilir. Onu hiç kimse, hayattaki hiç bir şart sizden alamaz. Özünde ADİLDİR ve SARSILMAZDIR.
Sevginin, sevmenin kıymetini iyi bilin, çünkü er yada geç yine ona muhtaç kalacaksınız.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Quantum Limit -- 10 Ekim 2020; 19:35:33 >
Kadınların sevgisi hayranlık seviyesindedir Gerçekte bir erkeği hiçbir zaman gerçekten sevmezler erkeklerin sevgisi bu yüzden gerçektir kadının seveceği tek şey o erkekten ola...
Kadınların sevgisi hayranlık seviyesindedir Gerçekte bir erkeği hiçbir zaman gerçekten sevmezler erkeklerin sevgisi bu yüzden gerçektir kadının seveceği tek şey o erkekten olacak çocuğudur kadın o erkeği ölçer biçer tartar onun uygun olduğunu görünce onunla çiftleşmek için uğraşır kadın gerçek sevgisini sadece çocuğuna verir
Evet deseydi, sevgili olsaydınız, sonra kendi isteğinizle bırakmış olsaydınız (şu an size hiç mümkün değilmiş gibi gelir) muhtemelen hiç bu halde olmayacaktınız ve arkanıza bakmada...
Evet deseydi, sevgili olsaydınız, sonra kendi isteğinizle bırakmış olsaydınız (şu an size hiç mümkün değilmiş gibi gelir) muhtemelen hiç bu halde olmayacaktınız ve arkanıza bakmadan gidecektiniz herkesin yaptığı gibi. O terk etmiş olsaydı yine şu anki olduğunuz halde olacaktınız. Bir insanı tanıyınca soğuyor insan zamanla sevmediği özellikleri görürse. O yüzden doğru düzgün tanımadığı bir insan hep daha değerli, daha vazgeçilmez. İnsanlar gerçekten çok nankör. Kim kendini sevmezmezse onu seviyor. Ve kim yanındaysa en kolay vazgeçebileceği şey o insan. Sonuçta yanında ve hiçbir anlamı yok artık, kaybetmek de üzmeyecek. İleride belki başka birinden çok hoşlanacak ve yine ona teklif edecksiniz. Ama o da sizi kaybetmek istemediği için hemen evet derse, hep yanınızda olursa, sizi her şeyden çok severse, sizin için her şeyi yapsa bile sizin aklınız yine muhtemelen o 11 yılda kalacak. Çünkü bilmiyorsunuz o insanla olmanın nasıl bir şey olduğunu, merak ediyorsunuz, hayallarinizde olabilecek en yüce, en güzel özellikleri o insanda topluyorsunuz, halbuki o insan yanınızda olacak insanın onda biri etmez. Ve burada tek üzülen sizi gerçekten seven, sizi her halinizle kabul eden insan olacak. Sevginize bir şey demiyorum, ben de şu an benzer haldeyim. Ama gerçekten ileride başkasini da üzmemek için vazgeçmeye bakın hocam. Vazgeçemeyeceksiniz de bir hayalle bir ömür geçirmeye alışmaya çalışın. Halbuki o hayal ettiğiniz her şeyi arayıp başka birinde olduğunu fark edebilirsiniz.
Alıntı. Yorum bir kadına ait.
Erkekler kendilerine iyi hissettirmiş hiçbir şeyi unutmazlar. Aramızda hafif bir yakınlaşma olan birine 4 sene önce 'lütfen aklımdan çıkar mısın ?' yazmışım bugün bile anlatır. Ben erkeklerin hep ruhsuz olduğunu düşünürdüm ama babam ilk aşkının rahmetli olduğunu duyduğu gün 4 yıl yaşlandı. Çocukluk aşkının öldüğünü duyduğu gün cenazesine gitti. Döndüğünde demli çayını titrek ellerinde sıkıp - 10 derece Ankara ayazında hüngür hüngür ağlıyordu.
Biz kadınlar emeklerimize üzülüyoruz. Haksızlığa uğramamıza. Ben kimsenin cenazesine gidip ağlamayacağım. O sırada çoluk çocuk ne oldu derdinde olacağım. Birinin ölümüne ömrümden ömür gitmeyecek. Ağlayıp aşımızı vurulup sonra kötü anısını bile hatırlamıyoruz. Ben hiç üzerinden 2 yıl geçtiği halde eski aşkını anlatan bir kadın tanımadım.
Çıkaracağımız sonuç
Kadınlar genellikle kendi seçimlerinin kurbanı olurlar. Erkekler elde edemedikleri için üzülürler ve bu aşk acısı yıllar boyu hatta bir ömür sürebilir.
Fakat zamanla etkisi azalıyor. Kadınlar ise sadece kaybettikleri emek için üzülürler ki o da genellikle pek uzun sürmez. Kadınların sahiplenme güdüsü erkekler kadar gelişmemiş olup, bir sevgiliye sahip olmanın ve bunun gerçek manada tam neyi ifade edeceğini bilemezler ve onlara gerçek kıymet verenleri anlamakta tereddüt ederler. Gerçek aşkı (o duyguyu) yaşamayı beceremediklerinden inanmakta zorlanırlar. Bu yüzden duygusal bağın, geçmişi önemsemenin ne kadar önemli olduğunu ancak biz erkekler biliriz. Yıllarca saf acıyla, o inançla, yaşamış biri bunu asla inkar edemez.
Kadınlar gerçek aşkı işte bu yüzden hor görürler. Biz birine delilercesine aşık olmuşsak, bunu kendi gelecekleri (planları) için bir tehdit olarak algılıyıp, böylesine büyük hatalara düşürürler kendilerini. Oysa acı çekmiş, sevgiye hasret birinin kime ne zararı olabilir. Sevgiyle beslenmiş kalpten kimseye kolay kolay zarar gelmez. İşte tüm bu yanlış anlaşılmalar hep kendi yüzlerinden.
Belirteyim ! Cinsiyet ayrımcılığına yönelik her hangi bir niyet kesinlikle gütmüyoruz.
Kızlara diyeceklerim
Aşkın hasretiyle yıllarca (eskiden) yanıp kavrulmuş bir abiniz, kardeşiniz olarak tüm samimiyetimle söylüyorum. Lütfen alınmayın ve mesajımızı dikkate alın.
Unutmayın, aşık bir erkeğin kalbi çok hassas ve kırılgandır, şefkat ve güven ister. Dostça yaklaşmanız büyük önemle arz edilir. Seven birini, saygıyla, hoşgörüyle ve anlayışla karşılayın. Mağdur etmeyin. Duygularıyla ve onuruyla oynamadan sizinle konuşmasına müsade edin ve anlamaya çalışın. Adil davranın ve sebepsiz bahanelerle üzmeyin. Suçsuz, aşık bir erkeğın kalbini kırmak ona hayatta yapılacak en büyük haksızlık olur.
Gerçek aşkta gereksiz kışkançlık ve ayrımcılıklara yer yoktur. O masumiyetin en SAF halidir. Düşündükçe içinizi eritir, mütevazi bünyeye büründürür sizi ve ASLA menfaat gütmez. Benliğinizi bir kişiye adayarak tüm inanç sisteminizi ona göre şekillendirir ve o kişiye yönelik sonsuz güven ve saygı vaat eder.
Yine de tüm olumsuzluklara rağmen eğer sizleri bu şekilde sevebiliyorsak, demek ki sandığınız kadar vicdansız, kalpsiz değilmişiz. Gerçek aşk, gerçek sevgi vicdanda yatar, ne ödünç alınır ne de verilir. Onu hiç kimse, hayattaki hiç bir şart sizden alamaz. Özünde ADİLDİR ve SARSILMAZDIR.
Sevginin, sevmenin kıymetini iyi bilin, çünkü er yada geç yine ona muhtaç kalacaksınız.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Quantum Limit -- 10 Ekim 2020; 19:35:33 >
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >