Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 1 misafir
64
Cevap
1055
Tıklama
0
Öne Çıkarma
Futbol Dersleri: Ders 2: GALATASARAY
M
21 yıl
Yüzbaşı
Konu Sahibi

arkadaşlar ben sizler gibi bir takım tutmayan ancak futbolla çok ilgilenen birisiyim. türk futbolunun ilerlemesi için de tüm takımların doğruya ulaşmasını istiyorum. sizlerin de takımlarınızı tutarken ve desteklerken medyadaki futboldan anlamayan maymunlar yerine futbolun sistemi üzerine yazılar yazan bir futbol otoritesinin yazılarını buraya alıyorum umarım faydalanırsınız:

Futbolla inatlaşma (2)

Şimdi sıra geldi, futbolla geçen sezondan beri anlaşılmayan biçimde inatlaşan Terim hocaya... Hayret! Hayret ki, hayret! Sen, Parreira'nın sistemini Türkiye'de ilk uygulayan hoca ol...Sonra sisteme, mucidinden iki kat daha fazla tempo kat, pres alanını 40 metreye indir , vitesini 5'e çıkar ve bu müthiş atılımınla Türkiye'ye hayal bile edemeyeceği bir Avrupa Kupası kazandır. Sonra öyle bir miras bırak ki, çok akıllı ve usta bir hoca Lucescu da büyük başarılara imza atmakta zorluk çekmesin. Sonra, İtalya gibi tutucu bir ülkenin en eski kulüplerinden birinden teklif al ve git. Orada futbolun mantalitesini değiştir. Sonra Milan gibi dünyanın en büyük iki kulübünden birinin teknik direktörü ol...
Ya sonra? Türkiye'ye dönüp, bütün güzellikleri yak... Kadroyu alabora et, yabancı transferinde hep gele at, üstelik bir sezon öncesinin başarılı yerlilerini de yedeğe veya tribüne at...Dahası da, o müthiş sistemi bir Fenerbahçe maçı kazandın diye üçlü eski modele çevir... Sonra yeniden lig biterken dörtlüye dön...
Bütün bunlar İtalya'dan döndükten sonra şaşkınlıkla izlediğimiz Terim uygulamalarıydı. Neyse bu sezona geldik. Hasan Şaş gibi, sol çizgide Brezilya'sından tutun da, Liverpool, Roma, Bercelona, özetle Avrupa'da ve dünyada ne kadar lüks savunma sarayı varsa hepsini yıkan adamı, orta kalabalıkta, sağda oynatmaya uğraş...İşte, Gaziantepspor maçının son 12 dakikası... İki, eskilerin ünlü Brezilyalısı Garrincha modeli harika gol...
Türk futbolunun hem en uzun ömürlü, hem de hamle zengini savunma üstadı Bülent Korkmaz'ı, Tamas gibi acemi bir gence neredeyse tercih etme sınırına gel, sonra Diyarbakır maçı imdada yetişip ayıpları ortaya çıkarınca yeniden takıma koy...
Batista gibi, bu ülkede iki ceza alanı arasında en çabuk gidip gelen oyuncuyu satmaya kalk, sonra gör ki, illa ki şartmış.
Hakan Şükür gibi yürekten Galatasaraylı çok etkili bir silahı almamak için gayret harca, sonra maddî imkansızlık yüzünden belki de zoraki mecbur ol...
Ama gelin görün ki, aynı Fatih hoca, bana göre 1950 tipi oynayan Pinto'yu hâlâ takıma koyabilmek için sanki birilerinin sakatlanıp, ceza almasını bile bekliyor. Ümit Karan geçen sezon bu takımda 13 maç hiç oynatılmadı da, Pinto mu direkt oynayacak? Pinto'yu alıp, iki uzun Hakan-Lukunku formülüne dönmek, Fatih hocanın ne hocalığı, ne de müthiş sistemi ile bağdaşabilir.Sabri gibi dinamik bir oyuncu dururken bu icraat yapılır mıydı?
Günümüzün Fatih hocasını her şeye rağmen Daum'dan ayıran bir özellik de var. Fatih hoca uyarılara, tabii herkesinkine değil, kulak kabartıp, bir de sahada gerçekleri görünce taşları yerli yerine koyabiliyor. Ama Daum, hâlâ yaptığının farkında değil... Ne söylenenlere, ne de yazılanlara kulak asıyor. Ama orası Fenerbahçe...Öyle çok darağacı vardır ki...