Arama butonu
Bu konudaki kullanıcılar: 5 misafir
100707
Cevap
4051817
Tıklama
46
Öne Çıkarma
Cevap: En Son İzlediğiniz Film ve Yorumlarınız (4919. sayfa)
S
4 yıl
Yarbay

S
4 yıl
Binbaşı

To Die For (1995)
6,5/10


The Immigrant (2013)
7/10


The Hustler (1961)
8/10


The Rock (1996)
6/10


Hang 'Em High (1968)
7,5/10





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi someoneme -- 14 Şubat 2020; 19:32:14 >

M
4 yıl
Binbaşı

Pain Gain- Zor Kazanç 10/7 Aksiyon Komedi tarzında olup beğendiğim nadir filmlerden...
Ready or Not - Saklambaç 10/6.5 Eğlenceli bir film



< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >

G
4 yıl
Teğmen

Fly (1986)

< Resime gitmek için tıklayın >

İzlediğim en değişik filmlerden birisiydi.İğrenç ama güzel bir film.Zamanına göre makyajlar iyi bence.Süresi de kısa.Midesi hassas olanlar izlemesin.

9/10



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

S
4 yıl
Yarbay

The Departed (2006)

< Resime gitmek için tıklayın >


Bazı restoranlara özel yemekler vardır hayatınız boyunca unutamayacağınız o yemeği yemek için sırf o restorana gidersiniz. Eğer ağzınızda güzel bir tat bırakan leziz bir suç filmi izlemek istiyorsanız Martin Scorsese'den daha doğru bir adres olamaz herhalde. Suç filmlerinin usta aşçısının eline şampiyonlar ligi gibi bir kadrodan oluşan malzeme verilince ortaya leziz bir yemek çıkarıp, ağzımızda unutamayacağımız bir tat bırakıyor. Bu kadar yıldız oyuncunun oynadığı bir filmin altından kalkmak zordur ama Scorsese gibi bir orkestra şefi için bu çok zor olmasa gerek.

Film mafya babası Frank Costello'yu tanıtarak başlıyor. Frank ilkokul üçüncü sınıfta arkadaşının harçlığına el koyar ve o günden sonra paraya ihtiyacı olmayan bir suç adamına dönüşür. Hayatta kendi yolunu çizip her zaman inandığı felsefe yolunda ilerlemiştir.

Kimse sana eliyle vermez. Kendin almak zorundasın.

Frank haraçını almak için Vin'in mekanına gelir parayı aldıktan sonra gözüne Johnny Sullivan'ın oğlu Colin'i kestirir. Colin'e ekmek, süt, sandviç ve çizgi roman alır ve eline biraz bozuk para tutuşturur. Colin'e eğer daha fazla para kazanmak istersen L sokağına gelmesini söyler. Frank'in yaptığı bu babalık Colin'in hoşuna gitmiştir.

Colin çok geçmeden soluğu Frank'in yanında alır. Frank, Colin'e kilisenin kuklası olmamasını kendi yolunu kendisinin çizmesini söyler. Senin yaşındayken polis de, suçlu da olabileceğimizi söylerlerdi.Yüzüne doğrutulmuş bir silah varsa ne fark eder ki? Frank'in söylediği bu söz şimdilik çok önemli görünmese de filmin sonunda can alıcı bir nokta olduğunu hatırlayacağız.

< Resime gitmek için tıklayın >

Colin Massachusetts Eyalet Polis departmanından mezun olur ve sivil polis olarak atanır. Artık kitap ve kalem yoktur, Frank için çalışmaya hazırdır. Colin polis departmanının içine köstebek olarak yerleşir.

Diğer tarafta hayatını polis olmaya adamış, annesi ölüm döşeğinde ve hayatta kimsesi olmayan Billy Costigan'ı tanımaya başlıyoruz. Billy sıkı çalışmanın karşılığını almış ve dedektiflik sınavında tam puan almıştır. Yüzbaşı Queenan ve yardımcısı başçavuş Dignam'ın başında olduğu birim tarafından Frank Costello'nun çetesinin içine köstebek olarak yerleştirilecektir. Dünya'da Billy'nin polis olduğunu sadece bu ikisi biliyordur.

< Resime gitmek için tıklayın >

Billy, Frank'in yanına sızabilmek için daha inandırıcı gözükmesi için hapise girmesi gerekmektedir. Darp suçundan içeri girip şartlı tahliye ile dışarı çıkacaktır. Billy annesinin cenazesinde iken Colin kendisine güzel daire kiralıyordur. Yalnız olan Billy için şartlar hep daha zor olacaktır. Billy hapisten çıktıktan sonra soluğu kuzeni Sean'ın yanında alır. Annesinin ölümünden sonra kendisine sigortadan otuzbin dolar kalmıştır. Bu parayı kullanarak kuzeni ile birlikte uyuşturucu işi yapacaktır. Kuzeni ile birlikte Frank'in adamı olan Fransız'ın yanına giderler. Mekanda çıkardığı kavga ile Billy dikkati üzerine çeker ve suç dünyasının içine girmeye oldukça yaklaşmıştır.

< Resime gitmek için tıklayın >

Frank'in adamları Singh'in mekanına haraç almak için gelirler. Billy'de tam o sırada orada yemek yiyordur. Frank'in adamları parayı almak için zorluk çıkarırlar ama Singh direnmeye çalışır. Billy'nin Frank'e yaklaşmak için ayağına güzel bir fırsat gelmiştir ve bu fırsatı geri çevirmeye niyeti yoktur. Billy, Frank'in adamlarını bir güzel pataklar ve kendi elini kırar. Billy'nin eli hastane de alçıya alınırken diğer tarafta Colin psikiyatrist Madolyn ile tanışmıştır ve onunla güzel bir akşam yemeği yiyordur. Güzel bir daire ve güzel bir kız arkadaş edinen Colin için hayat tıkırındadır.

< Resime gitmek için tıklayın >

Mafya adamlarını döven Billy Frank'in dikkatini çekmeyi başarmıştır. Artık Billy'nin hayatı tehlikededir ve bu durumdan onu bir tek Frank kurtarabilir. Fransız Billy'nin üstünde kayıt cihazı olmadığından emin olmak için üstünü arar ve bunun için elini masaya vurup alçısını çıkarmak için bile tereddüt etmeyecektir. Artık Frank Billy'nin polis olmadığından emindir.

< Resime gitmek için tıklayın >

Frank'in adamlarından Fitzgibbons yakalanmış sorgu odasında oturmaktadır. Colin bunu fark eder ve yanına avukatı kılığında girer. Colin mekana baskın yapacaklarının haberini vermesi için Fitzgibbons'ın telefon açmasını sağlar. Fitz haberi uçurur ve Frank'in adamları mekanı yakayarak oradan çabucak uzaklaşır. Seyirci bu sahnede Colin'in artık bir köstebek olduğunu tamamen anlar.

< Resime gitmek için tıklayın >

Yakılan evler, öldürülen adamlar Billy bu olaylardan son derece etkilenmektedir. Artık nasıl bir pisliğin içine bulaştığının farkındadır, hayatı tehlikededir ve ölüm bir nefes kadar uzağındadır. Artık geceleri uyayamaz ve mahkeme kararı ile konuşmak zorunda olduğu psikiyatrist Madolyn ile tanışır. Hayatını polis olmaya adayan Billy kendisini bu bataklığın içinde bulunca kimliğini kaybetmeye başlar. Billy ve Madolyn ilişkisi hasta doktor ilişkisinden daha öteye gidecektir ve bu işin sonu ateşli bir gece geçirmeye kadar uzanır.

< Resime gitmek için tıklayın >

Colin ve Frank sinemada buluşur, Billy'de oradadır ve polis departmanında ki köstebeği ortaya çıkarmanın peşindedir. Colin sinemadan çıktıktan sonra peşine takılır ama yüzünü görmeyi başaramaz. Colin takip edildiğinin farkındadır, yanlışlıkla bir adamı öldürür. Colin artık elini kana bulamıştır ve iş masa başında oturup sadece bilgi sızdırmanın çok ötesine geçmiştir. Yüzbaşı Queenan kendi adamının Costello'nun köstebeğini yakalamasına ramak kaldığını Colin'e söyler. Colin ensesinde ki artan tehlikenin git gide farkında olmaya başlar.
Yüzbaşı tarafından Colin'e departmanda ki köstebeği bulma görevi verilir. Colin yüzbaşından ne yapması gerektiği hakkında ipucu ister ve yüzbaşı ona köstebeği bulmak için Costello'yu takip etmesini söyler. Kendinin tehlikede olduğunu bilen Colin yüzbaşının peşine adam takar ve Billy'i ortaya çıkarmak ister. Billy ile Queenan buluşur ve bunu öğrenen Colin anında Frank'in adamlarına haber uçurur ve adamlar bulundukları yere baskın yapacaktır. Amaç Billy'den kurtulmaktır ama Billy bu tuzaktan bir şekilde yırtmayı başaracaktır.

< Resime gitmek için tıklayın >

Frank FBI için çalışan bir muhbidir, Colin bunu öğrenince artık önce kendi güvenliğini düşünür ve Frank'i kollamaktan vazgeçer. Uyuşturucu sevkiyatı sırasında yapılan baskında Colin baba figürü olarak gördüğü Frank'i öldürmek için fazla düşünmeyecektir. Çünkü FBI için çalışan Frank gün gelince kendisini de satacaktır.

< Resime gitmek için tıklayın >

Frank'i öldüren Colin kahraman ilan edilir ve departmanda herkes tarafından alkışlanır. Billy ise gerçek kahraman yalnız başında içerde oturmaktadır. Billy, Colin'in departmanda ki köstebek olduğunu fark eder ama bunu kimseye inandıramayacağı için oradan koşarak uzaklaşır. Billy'nin yalnızlığı gene yüzümüze vurulur bu sırada ise Colin baba olacağını öğrenir Madolyn hamiledir.

Frank, Colin'in konuşmalarını gizlice kayıt altına almıştır ve bu kayıtları avukatı Billy'e ulaştırır. Billy bu kayıtları Madolyn'e gönderir ve ses kayıtlarını dinleyen Madolyn Colin'in gerçek yüzünü öğrenmiştir. Billy artık yalnız değildir elinde kanıt vardır ve bu kanıt ile köstebeği ortaya çıkarıp kimliğini geri kazanabilecektir. Colin'e verdiği adresde ki çatı katında buluşmasını söyler. Billy buraya akademiden onu tanıyan arkadaşı Brown'ı çağırmıştır çünkü ona inanan birisi olması gerekmektedir. Colin ve Billy asansörden aşağı inerler ve asansörün kapısı açılır açılmaz Billy kafasına sıkılan kurşun ile anında yerde kalır. Costello'nun departmanda ki ikinci köstebeği Barrigan tarafından öldürülmüştür. Colin, Barrigan'ın silahını alıp onu kafasından vurur ve silahı temizleyip Billy'nin eline yerleştirir.

Tüm bu olaylardan sonra Colin her şeyin kendi lehine geliştiğini sanır ama kendi hayatının da toz pembe olmadığını görmek üzeredir. Billy'nin cenazesinde Madolyn ile karşılaşır ve peki ya bebek? diye sorar. Yani bebeğin kimden olduğunu soruyor, Madolyn cevap vermiyor ama bebeğin Billy'den olduğu gayet açık.

< Resime gitmek için tıklayın >

Cenazeden sonra Colin dairesine gelir ve içerde onu hiçbir iz bırakmayacak şekilde giyinmiş başçavuş Dignam beklemektedir. Colin içeri girince Dignam silahı kafasına doğrultur ve tetiği çeker. Colin güzel dairesinde kanlar içinde kalmıştır. Benim gibi filmi izleyen diğer seyircilerin de her şeyin Colin lehine gelişmesinden rahatsız olduğunu düşünüyorum. İşte burada başçavuş Dignam yüzbaşı Queenan'ın ölümünden sorumluğu tuttuğu Colin'i öldürerek intikamını alıyor ve bizim rahat bir nefes almamızı sağlıyor. Mark Wahlberg pek ısındığım bir oyuncu değildir ama bu filmde küfürbaz agresif polis tiplemesiyle ve filmin sonunda yaptığı hamle ile gönlümü çaldı diyebiliriz. Filmin sonunda kameranın kiliseye odaklanması da oldukça manidar. Kilisenin kuklası olmamayı tercih eden Colin kendi yolunu çizmiştir...

İşte şimdi filmin başında ilk başta fazla anlam yüklemediğimiz Frank'in o meşhur sözünü tekrar hatırlayalım. Senin yaşındayken polis de, suçlu da olabileceğimizi söylerlerdi.Yüzüne doğrutulmuş bir silah varsa ne fark eder ki? Bataklığa batmış bu acımasız suç dünyasında gerçekten de bir önemi olmadığını görmüş olduk. Aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık hesabı...



İyi yazılmış senaryosu, sağlam oyuncu kadrosu, güzel donatılmış müzikleriyle The Departed Scorsese üstadın elinden çıkmış lezzetli bir suç filmi. Sadece DiCaprio'yu izlemek bile büyük bir keyif iken Jack Nicholson gibi bir aktörle birlikte onu beraber izlemek bana aşırı keyif verdi. İkilinin yan yana olduğu sahnelerden ekstra zevk aldım. Polisiye, mafya ve suç üçgeni içinde oluşturulmuş kaliteli bir suç filmi izlemek istiyorsanız The Departed doğru adres.

9/10


Bu mesaja 1 cevap geldi.
A
4 yıl
Yüzbaşı

Blog güzel olmuş.




Bu mesajda bahsedilenler: @Sen Aydınlatırsın Geceyi
G
4 yıl
Teğmen

The Fly 2

Çok beğenmedim.İlkinden kötü bence.

4/10



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

Z
4 yıl
Yarbay

Alpha (2018)

20.000 yıl öncesini anlatan bir film. Konuşmalar o zamanın dili "akele guo dosami zeruka luguo fade" salladım böyle konuşuyorlar, bir "revenant" hikayesi, o zamanın doğası ve hayvanları güzel resmedilmiş, görsellik çok iyi, fazla beklentiye girmeden izlenirse keyif verir.

7/10





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ziromen -- 16 Şubat 2020; 10:20:50 >

< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >

A
4 yıl
Yüzbaşı



The Grand Budapest Hotel, 2014 | Wes Anderson

Daha önce tek filmini izlediğim (The Royal Tenenbaums) Wes Anderson'a karşı çok büyük antipatim ve ön yargım vardı. Arkadaşlar tarafından yapılan ısrarlara dayanamayarak zaten süresi de kısa en azından diyerek istemeyerek oturdum filme ama tek kelimeyle bayıldım. Muhteşem bir filmdi, Ralph Fiennes izlediğim en etkileyici performanslar arasına yazdırdı kendisini. 9/10




La Belle Epoque, 2019 | Nicolas Bedos

Vizyona sessiz sedasız girdi ama görmeye değer. 70’ler nostaljisine eşlik eden müzikleriyle çok naif bir film. Akıp giden ömrü ve geçen zamanın kıymetini hatırlatan türden. Bir çok şarkıyı listeme ekledim filmdeki. 8/10




Gladiator, 2000 | Ridley Scott

Bu imdb puanını, sıralamasını ve çevremden duyduğum harika film övgülerini kesinlikle hakketmiyor. Kötü veya sıkıcı bir film de diyemem ancak senaryo anlamında pek bir şey vaat etmiyor, oyuncu kadrosundan da performans alınamamış, J.Phoenix'i ilk kez beğenmedim ve R.Crowe ise gladyatör rolüne yakışmamış açıkçası. 7/10




Barbara, 2012 | Christian Petzold

80'ler Doğu Almanyası'nda taşraya sürgün edilen bir doktorun dönemin baskıcı rejimi altında yaşadığı ikilemleri ve o dönemin mat havasını iyi yansıtmış. Petzold'un tarzı kimilerine fazla durgun gelse de beni izlerken 100-110 dakika kitliyor ekrana. 8/10





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Andy Selva -- 16 Şubat 2020; 21:33:23 >

< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

S
4 yıl
Yarbay

The Machinist (2004)

< Resime gitmek için tıklayın >


Makinist filminin yönetmen koltuğunda Session 9 korku filmi ile dikkatleri üzerine çeken Brad Anderson var. Makinist filminden sonra bu kalite de bir işe imza atamayan Anderson'ın Makinist filmi yönetmenin filmografisinin en iyi işi. Ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu bildiğimiz Bale'in rol için 54 kiloya kadar düşmesi, kendini karakteri oynamayacağının resmen karakterin kendisi olacağının bir göstergesi. Bu kilo kaybından sonra bize harika bir performans göstereceğinden şüphe duymuyoruz ve öyle de oluyor. Christian Bale film boyunca muazzam bir performans sergiliyor. Kendini role adayan Bale akademi tarafından görmezden gelinse de avrupa film ödülleri tarafından en iyi oyuncu adaylığına layık görülüyor. Bale'e eşlik eden sevdiğim bir oyuncu olan Jennifer Jason Leigh'in de filme renk kattığını unutmayalım.

< Resime gitmek için tıklayın >

Film etkileyici bir kare ile başlayarak seyirciyi hemen içine çekmeyi başarıyor. Trevor Reznik fabrika da çalışan bir makine operatörüdür. Bir gece kendisini bir adamı halıya sarılmış vaziyette denize atmaya çalışırken görüyoruz. Adamı denize attıktan sonra arkasından kendisine el feneri tutan bir kişi sen kimsin? soruyor... Daha sonra eve gelen Trevor'ın elini toz deterjan ile yıkadığını görüyoruz. Arkasını dönen Trevor duvarda not kağıdına yazılmış sen kimsin yazısını görür ve bu sırada masada ki el feneri de dikkatten kaçmaz. Filmi ilk defa izleyen bir seyirci için bu başlangıç fazla bir şey ifade etmese de film bittikten sonra ya da tekrar izledikten sonra bu başlangıçın çok zekice olduğunu fark ediyoruz.

< Resime gitmek için tıklayın >

Trevor çalışma arkadaşları tarafından poker oynamaya çağırılır ama Trevor bu teklifi başka işim var diyerek reddeder. Arkadaşı daha önce bu tür aktivitelere katıldığını ama son zamanlarda terslik çıkardığını söyler. Trevor her gece şehir dışına havalimanına giderek burada kendisine kahve ve pasta söyler ve sessizce oturur. Trevor saate baktığında ise saat 01.30'u gösterir, saatin durduğunu ve ilerlemediğini görürüz. Trevor her seferinde fazladan bahşiş bırakarak oradan ayrılır.

< Resime gitmek için tıklayın >

Trevor uykusuzluk sorunu çekerken oldukça yorgun ve bitkin gözüküyordur. Patronu Trevor'ın uyuşturucu kullandığından şüphelenir ve kendisinden idrar tahlili ister. Daha sonra arabasına biner ve kaynakçı Reynold'un yerine işe başladığını söyleyen Ivan ile tanışır. Para karşılığı birlikte olduğu Stevie'e bir yıldır uyumadığını söyler. Bu çok ciddi bir sorundur. Mesai sırasında çalışma arkadaşı Miller, Trevor'dan kendisine yardım etmesini söyler ama Trevor oldukça dalgındır. Ivan'ı gözlemleyen Trevor dalgınlığı yüzünden Miller elini makineye kaptırır. Bu olaydan sonra diğer çalışma arkadaşları da artık Trevor'ın kendileri için tehlike oluşturduğunu düşünürler ve onu aralarında istememeye başlarlar.

< Resime gitmek için tıklayın >

Kazadan sonra hem kazanın sebebi hem de bu tür kazaların önüne geçmek için yapılan toplantıda Trevor'a neden dalgın olduğunu sorulur ve kendisi işe yeni başlayan Ivan cevabını verir ama patronu bu fabrikada öyle biri olmadığını Reynold'un işe devam ettiğini söyler. Gerçek olmadığını öğrenen Trevor, kırmızı pontiac kullanan Ivan'ı takip etmeye başlar. Bir barda onunla konuştuktan sonra Ivan'ın cüzdanından bir resim yürütür ve bu resimde Reynold'un elinde yakalamış olduğu balık ve yanında bulunan Ivan vardır. Trevor yavaş yavaş gerçekliği kaybetmeye başlar ve parçalara ayrıldığını fark ederek soluğu Stevie'nin yanında alır.

< Resime gitmek için tıklayın >

Anneler gününde Trevor, Marie ve oğlunu lunaparka götürür. İkisinin fotoğrafını çekerken bir an duraksar ve anıları aklına gelir. Daha sonra kendi resim albümüne baktığında aynı yerde kendisinin annesi ile çekilmiş resmi olduğunu görürüz. Marie'nin telefonu çalar ve eski kocasının aradığını söyler. Oğlu ile ilgilenmesini ister. Oğlu Nicholas ile korku tüneline girerler, bu tünel Trevor'ın gerçek korkuları ile yüzleştiği yer olacaktır. Nicholas tünelde bayılır, Trevor anında kucaklayıp dışarı çıkarır. Annesi koşarak yanına gelir ve çocuğun sara hastası olduğunu korkacak bir şey olmadığını söyler. Korku tüneli sahnesi filmin en sevdiğim yerlerden biri gerçekten muazzam bir sahneydi.

< Resime gitmek için tıklayın >

Ivan'ı takıntı haline getiren Trevor takip etmeyi sürdürmektedir. Kırmızı arabasını takip ederken plakasını alır ve motorlu taşıtlar şubesine gider. Burada çalışan kişi yabancılara bilgi verilmediğini anca bir kaza meydana gelirse araç sahibinin bilgilerini vereceğini söyler. Trevor kendisini bir arabanın önüne atar ve polis merkezinin yolunu tutar. İçeri girdikten sonra trafik kazası rapor etmek istediğini söyler. Görevli kendisine bir form verir ve Trevor formu doldurduktan sonra beklemeye başlar. Yetkili kişi elinde form ile Trevor'ın yanına gelir ve plakasının kendisine ait olduğunu, kırmızı pontiac'ı bir yıl kadar süre içerisinde arabanın hurdalığa gitmesi için başvurduğunu söyler. Kafası karışan Trevor uzaklaşmaya çalışır ama yetkili kişi asılsız ihbarın suç olduğunu söyler ve Trevor koşarak kaçmaya çalışır. Trevor bir katilmiş gibi ölümüne kaçmayı sürdürür hatta polisten kurtulmak için kanalizasyona girmekten bile çekinmez.

< Resime gitmek için tıklayın >

Trevor kaçtıktan sonra Stevie'nin yanına gider ikisi arasında geçen şu diyaloga dikkat edelim.
Stevie: Aman Tanrım, ne oldu?
Trevor: Arabanın birisi bana çarptı.
Stevie: Durdu mu?
Trevor: Hayır, yoluna devam etti.
Stevie: Çarpıp kaçanlardanmış, böyleleri asılmalı.

Trevor, Stevie'nin evinde Ivan'dan çaldığı resmi görür ve deliye döner. Ivan'ın Stevie'nin kocası olduğunu düşünür. Onunla seviştiği için Ivan'ın kendisinden intikam aldığını düşünmektedir. Stevie saçmaladığını ve resimde Reynold'un yanında ki kişinin kendisi olduğunu söyler. Devreleri iyice yakan Trevor havalimanının yolunu tutar. Havalimanında ki garson her zaman ki gibi Trevor'ın kahvesini ve pastasını önüne koyar, ama bu kişi Marie değildir. Trevor, Marie nerede diye sorar. Garson öyle birini tanımadığını kendisine devamlı servis yapan kişinin kendisi olduğunu ve bu gece ilk defa konuştuğunu söyler. Yine çılgına dönen Trevor hızlıca arabasına doğru yol alır. Arabaya bindikten sonra kırmızı pontiac'ı gören Trevor tekrar Ivan'ı takibe koyulur. Nicholas ile birlikte kendi evine geldiğini fark eder. İçeri girdikten sonra Nicholas'ı öldürdüğünü düşünerek Ivan'ın boğazını bıçakla keserek öldürür. Küvetin perdesini açar ve Nicholas'ın orada olmadığı görür.

< Resime gitmek için tıklayın >

Filmin başında gördüğümüz sahneye tekrar dönüyoruz. Ivan'ı öldüren Trevor onu halıya sararak denize atmaya çalışır. Denize attıktan sonra Ivan'ın birden kaybolduğunu görürüz ve arkasından biri gene el feneri ile kendisine yanaşarak sen kimsin diye sorar. Trevor, Ivan'ı öldürmesine rağmen ondan kurtulamamıştır. Evine dönen Trevor who are you? yazısına bakarak ayna karşısında kim olduğunu biliyorum der. Artık gerçeklerle yüzleşme vakti gelmiştir. Trevor'ın havalimanı yolunda arabayla giderken bir çocuğa çarptığını görüyoruz. Bu çocuk Nicholas. Annesi'nin hemen koşarak olay yerine geldiğini görüyoruz. Annesi ise garson sandığımız Marie. Trevor çocuğa çarptıktan sonra durmaz ve oradan kaçar. Stevie ile arasında geçen diyalog da burada anlam kazanır.

< Resime gitmek için tıklayın >

Trevor çocuğa çarpıp kaçtıktan sonra vicdan azabı duyar ve olaydan beri uyuyamaz. Ivan, Trevor'un vicdanıdır. Bir çok sahnede Trevor'un elini deterjan ile yıkadığını görürüz bu sahneler eline bulaşan kanı temizlemeye çalışmasını gösteriyor. Devamlı havalimanına gitmesi ise kazanın bu yolda gerçekleşmesinden dolayı. Garsona devamlı fazladan bahşiş bırakması ve onu lunaparka götürmesi vicdanını rahatlatmak için. Saatin 01.30 da durması ise kazanın bu saatte gerçekleşmesinden dolayı. Ivan'ı öldüren Trevor ondan kurtulamayınca kendini adalete teslim eder ve artık uyumak istiyorum der. Kazadan beri uyayamayan Trevor teslim olduktan sonra vicdanını rahatlatır ve uyumayı başarır.

< Resime gitmek için tıklayın >

Devamlı siyah tonlama ile izlediğimiz film beyaz ışıkla son bulur ve arkadan giren harika müzikle filmi benim için unutulmaz filmlerden biri haline getirmeyi başarır.



Bale'in kendini role adadığı harika performansı, muhteşem neo noir atmosferi ve harika finali ile Makinist filmi psikolojik gerilimin en iyi örneklerinden biri. Filmin müziklerini yapan Roque Banos'un Goya ödüllerinde en iyi orijinal müzik dalında adaylık aldığını da hatırlatmakta fayda var.

Videoyu izlemek için tıklayınız

9/10





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Sen Aydınlatırsın Geceyi -- 16 Şubat 2020; 22:42:38 >

J
4 yıl
Yüzbaşı

Spiderman far from home. Normalde yorum yazmam ya da gommem ancak bu film oyle les oyle sacma birsey olmuski bunu izleyeceginize 2 saat bos duvari izleyin derim o kadar çöp. Eski spider man nere bu nere.



< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
Bu mesaja 1 cevap geldi.
M
4 yıl
Yarbay

Eskiler ile karşılaştırma yapınca aynen öyle oluyor. Artık ergen örümcek adam var. Bu filmin tek güzel yanı infinity war sonrası Dünya'nın nasıl olduğunu görmek oldu. Bundan sonra Marvel ne yapacak biraz fikir sahibi olduk ama pek umudum yok benim. Tek beklentim yeni çıkacak Black Widow filmi...



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >


Bu mesajda bahsedilenler: @John WICK
A
4 yıl
Yarbay

Jojo Rabbit (2019) 7/10

Scarlet'in oyunculuğu abartılmış biraz. Oscar adaylığı iddialı geldi.
Film genel olarak güzel, başlarken absürt mü acaba diye düşündürmüyor değil ama akışına bırakınca oldukça keyif alınıyor.
Film efektleri Wes Anderson'u anımsatıyor.
En azından akademide Yahudi soykırımına eskisi kadar ödül yağmıyor o da bir gelişme.



P
4 yıl
Teğmen

V For Vandetta 9/10



< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >

S
4 yıl
Yarbay

RoboCop 3 (1993)


< Resime gitmek için tıklayın >

İlk RoboCop filmini izlediğimde çok beğenmiştim, serinin ikinci ve üçüncü filminin kötü olduğunu düşünürek fazla bir beklenti içine girmeden izledim ama devam filmlerini de gayet keyif alarak izledim. Devam filmlerinin çok kötü olmamasının sebeplerinden birinin de işin arkasında Frank Miller'ın olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Benim gibi çok fazla efekte bulanmamış eski üsul salt aksiyon filmi izlemeyi seviyorsanız RoboCop serisi tam size göre. Seriden bağımsız olarak 2014 yılında Jose Padilha'nın yönettiği Joel Kinnaman'ın oynadığı RoboCop'u da beğendiğimi söyleyebilirim.

< Resime gitmek için tıklayın >

OCP tüm şehiri ele geçirmeye kararlıdır, şehir de tam bir kaos hakimdir. Rehab'a bağlı ekipler operasyonlarını sürdürmektedir. Cadillac Heights, OCP'nin ele geçiremedi tek mahalledir. Burada yaşayanlar kendi aralarında örgütlenip, isyancı timi oluşturmuşlardır.

< Resime gitmek için tıklayın >

Rehab ve ekibi isyancıların sığınaklarından birine operasyon düzenlemektedir. Murphy ve Lewis birliğe karşı direnmekte ve Lewis onların zararsız sivil olduğunu söyler. Rehab geri çekilmelerini söyler ama ikili direnmeye kararladır. Bu direniş memur Lewis'in sonu olur ve Rehab tarafından öldürülür. Ölmeden önce son sözü olarak Murphy'den adaleti sağlamasını ister. Murphy artık isyancıların tarafındadır. Serinin üç filminde de oynamayı başaran tek isim olan Nancy Allen'ın serinin tadı tuzu olduğunu söylemek mümkün.

< Resime gitmek için tıklayın >

RoboCop'un taraf değiştirmesi ile oldukça güçlenen isyancıları durdurmak için Japon cyborg Otomo-san gönderilir. Samuray vari cyborg Otomo çok iyi kullanılmasa da filmle renk katmış. Murphy'nin racon kestiği mi desek ya da yargı dağıttığı yerler mi desek oldukça keyifliydi.

< Resime gitmek için tıklayın >

< Resime gitmek için tıklayın >

< Resime gitmek için tıklayın >

< Resime gitmek için tıklayın >



Distopya şehir havası, neo noir atmosferi, bu atmosferin içine katılan japonya sosu ile zihni fazla yormayan salt bir aksiyon filmi RoboCop 3. Fazla beklenti içine girmezseniz önceki iki film gibi keyifli anlar yaşayabilirsiniz.

8/10





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Sen Aydınlatırsın Geceyi -- 17 Şubat 2020; 18:41:16 >

F
4 yıl
Binbaşı



6,5/10

Film fazla güzel değil ama kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim. Sebep ise COVID-19 (korona virüsü), bu filmle gerçek hayatta yayılma şekillerinin resmen aynı gibi olması. İşin ilginç yanı, filmin çıkış tarihi 2011.



G
4 yıl
Binbaşı



5.5/10
Başroldeki hanımefendinin güzelliği ve sevimliliği için biraz tahammül edilebilir ama onun dışında aynı günü tekrar eden konulu filmler içerisinde oldukça vasat bir yapım.



Z
4 yıl
Yarbay

The Predator (2018)

Bu filmi izlerken sıkılmadım, predatorlu sahneler iyi olmuş, görsel efektlerde iyi kullanılmış ama konusu ve oyunculukları itibariyle filmde B movie havası var.

6.5/10





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ziromen -- 20 Şubat 2020; 18:30:10 >

< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >

R
4 yıl
Onbaşı

Sling Blade 10 üzerinde 10 kusursuz film. Hala etkisindeyim mükemmel ya.



< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >

G
4 yıl
Teğmen

Black Swan


< Resime gitmek için tıklayın >

Sanırım az önce dünyanın en iyi filmini izledim.Filmin o kadar çok özelliği var ki.Müthiş derecede iyi oyunculuktan bahsetmek istiyorum.Natalie Portman'ın karakterin detaylarını bu kadar iyi yansıtması ağzımı açık bıraktı.Çok ciddiyim şimdiye kadar bu kadar iyi bir oyunculuk performansı ben görmedim.En iyi oyunculuklara DiCaprio,Heath Ledger vs derdim ama Natalie Portman'ın bu performansı bunların fersah fersah ötesinde.
İkinci olarak senaryo ve yönetmenlikten bahsetmek isterim.Bir karakterin değişimi çok güzel verilmiş gerçekten.Anlamadığım yerleri analizinde öğrendim ve çok daha fazla detay da var.Bir filmde nasıl bu kadar psikolojik çözümleme ve detay olur bilmiyorum.(Bu bana Polanski'nin Repulsion filmini hatırlattı)

Şimdiye kadar 1000 in üstünde falan film izlemişimdir.Bu kadar detay barındıran,bu kadar psikolojik çözümleme içeren ve bu kadar iyi bir oyunculuk performansı içeren bir film hiç izlemedim.

En sevdiğim film diyemem ama(biraz ağırdı) izlediğim en iyi filmlerde ilk 3 e koyarım,net.

10/10





< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-2472D2B0E -- 21 Şubat 2020; 2:35:23 >

< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >