Kendisi siyaseti öyle pek yakından izlemez. Ama başka bir özelliği var: Dünyanın en çok polisiye ve casusluk roman okumuş kişilerinden biridir.
Geçen gün aradı, “çözdüm!” dedi.
Çözdüm dediği, “malum belge” etrafında sürüp giden kavganın kaynağıymış. Bana bir komplo teorisi anlattı ve yazmamı istedi. Yazmamı istedi çünkü Mahir Kaynak, Fehmi Koru ve Ruşen Çakır’ın, teorisi hakkında ne diyeceklerini merak ediyormuş.
“Pazar gününe yaz, insanlar daha rahat okur” dedi; anlattığı öyle bir teoriydi ki olur dedim. Fakat “Türklerin kendi aralarındaki karmaşık iktidar savaşları içinde görünmek istemediği için” adını vermemi istemedi.
***
Bu kişi önce şu soruyu soruyor: Söz konusu belge kimde çıkmıştır? Cevabını veriyor: Ergenekon soruşturması dolayısıyla zaten izlenmesi ihtimali yüksek olan bir kişinin ofisinde.
“Siz demiyor musunuz ki en olmadık kişiler bile izlendiğinden, telefonunun dinlendiğinden çekiniyor, bu kişi Ergenekon sanıklarıyla sürekli temas halinde ve ofisinde böyle bir belgeyi tutuyor!”
Belgeyi polis ele geçiriyor ve içeriğinin ciddiyetine uygun bir “muamele” söz konusu oluyor. Diyor ki teori sahibi: “Önce birinci amaç hâsıl oldu, belge daha dosyaya girmeden Fethullah Gülen’in bilgisine ulaştı, böylece hep söylenen ‘emniyette F tipi oluşum’la ilgili ortada somut bir kanıt oldu...”
O mesele henüz dediği kadar net olmayabilir, ama teori sahibi bunun önemli olduğunu, bundan sonraki mücadelede ciddi bir dayanak teşkil edeceğini söylüyor.
Dinlemeye devam edelim:
“Belgenin altındaki imzaya bakıldı, öyle bir kişi gerçekten vardı, üstelik Genelkurmay’da önemli bir görevdeydi. Dolayısıyla belgeyi ele geçiren ve kullanmak isteyen F grubu kendisini iyice sağlam hissetti. Belgenin gerçekliğini kanıtlama imkânı olmadığını düşünmediler; oysa belgenin yazıldığı bilgisayar çoktan herhangi bir yerde denizin dibini boylamıştır, ilk nüsha da kül halinde bir çöplükte, yüzlerce ton çöpün içinde yatmaktadır...
F tipi grubunu belgenin gerçekliğine iyice inandırmak için, ofisinde belge bulunan kişinin “polis koydu, komplo” diye bağırması gerekiyordu, öyle oldu ve amaç yine gerçekleşti, en önemli belgeyi yakaladıkları konusunda F grubunun hiçbir kuşkusu kalmadı...”
***
Teorinin sahibi, Deniz Baykal’ın daha ilk gün “bu belge sahte çıkarsa Ergenekon davası çöker” demesini de tecrübesine ve “koku alma” duygusunun çok güçlü olmasına bağlıyor, “Baykal işin nereye varacağını ilk anda sezdi” diyor.
Teori sahibine göre bu “operasyon”, yani karşı tarafı sahte bir belge ile yanlış yönlendirme ve zor durumda bırakma faaliyeti, Soğuk Savaş döneminin en “klasik” istihbarat oyunlarından biridir. “Merak edenler John Le Carrè’nin eski romanlarından işe başlayabilir” tavsiyesinde de bulunuyor.
Operasyonun tümüyle başarılı olduğunu “teori sahibi” şöyle anlatıyor:
“Birinci sonuç: Genelkurmay, demokrasi dışı herhangi bir faaliyet içinde olmadığını, ama bazı mihrakların ki bunların başında F grubu geliyor, Silahlı Kuvvetler’i bu yolla yıpratmaya çalıştığını kanıtlamıştır.
İkinci sonuç: F grubu “çırak çıkmış”, çok net bir gol yemiştir. Çünkü belgenin gerçekliğini kanıtlama ihtimali sıfırdır.
Üçüncü sonuç: Belgenin üzerine atlayan Tayyip Erdoğan ve AKP de zor durumda kalmıştır.
Dördüncü sonuç: Ergenekon davasında evinde ya da ofisinde belge yakalatmış olan herkes bunların polis tarafından konulduğunu rahatça iddia edebilecektir...”
***
Teori sahibi kesin olarak “operasyon tam bir başarıya ulaşmıştır” diyor.
Bu teoriyi pazar günü yazmamı istedi ki okuyanların “komplo teorisi dediğin böyle olur” diye düşünecek zamanı olsun.
Bir “sonuç” da bizden: Bu teoriden iyi bir casusluk romanı çıkar, üstelik oldukça inandırıcı bir roman...
DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.
Üye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.
Haber linki:
< Resime gitmek için tıklayın >
Okay Gönensin
28.06.2008
En baba komplo teorisi
Kendisi siyaseti öyle pek yakından izlemez. Ama başka bir özelliği var: Dünyanın en çok polisiye ve casusluk roman okumuş kişilerinden biridir.
Geçen gün aradı, “çözdüm!” dedi.
Çözdüm dediği, “malum belge” etrafında sürüp giden kavganın kaynağıymış. Bana bir komplo teorisi anlattı ve yazmamı istedi. Yazmamı istedi çünkü Mahir Kaynak, Fehmi Koru ve Ruşen Çakır’ın, teorisi hakkında ne diyeceklerini merak ediyormuş.
“Pazar gününe yaz, insanlar daha rahat okur” dedi; anlattığı öyle bir teoriydi ki olur dedim. Fakat “Türklerin kendi aralarındaki karmaşık iktidar savaşları içinde görünmek istemediği için” adını vermemi istemedi.
***
Bu kişi önce şu soruyu soruyor: Söz konusu belge kimde çıkmıştır? Cevabını veriyor: Ergenekon soruşturması dolayısıyla zaten izlenmesi ihtimali yüksek olan bir kişinin ofisinde.
“Siz demiyor musunuz ki en olmadık kişiler bile izlendiğinden, telefonunun dinlendiğinden çekiniyor, bu kişi Ergenekon sanıklarıyla sürekli temas halinde ve ofisinde böyle bir belgeyi tutuyor!”
Belgeyi polis ele geçiriyor ve içeriğinin ciddiyetine uygun bir “muamele” söz konusu oluyor. Diyor ki teori sahibi: “Önce birinci amaç hâsıl oldu, belge daha dosyaya girmeden Fethullah Gülen’in bilgisine ulaştı, böylece hep söylenen ‘emniyette F tipi oluşum’la ilgili ortada somut bir kanıt oldu...”
O mesele henüz dediği kadar net olmayabilir, ama teori sahibi bunun önemli olduğunu, bundan sonraki mücadelede ciddi bir dayanak teşkil edeceğini söylüyor.
Dinlemeye devam edelim:
“Belgenin altındaki imzaya bakıldı, öyle bir kişi gerçekten vardı, üstelik Genelkurmay’da önemli bir görevdeydi. Dolayısıyla belgeyi ele geçiren ve kullanmak isteyen F grubu kendisini iyice sağlam hissetti. Belgenin gerçekliğini kanıtlama imkânı olmadığını düşünmediler; oysa belgenin yazıldığı bilgisayar çoktan herhangi bir yerde denizin dibini boylamıştır, ilk nüsha da kül halinde bir çöplükte, yüzlerce ton çöpün içinde yatmaktadır...
F tipi grubunu belgenin gerçekliğine iyice inandırmak için, ofisinde belge bulunan kişinin “polis koydu, komplo” diye bağırması gerekiyordu, öyle oldu ve amaç yine gerçekleşti, en önemli belgeyi yakaladıkları konusunda F grubunun hiçbir kuşkusu kalmadı...”
***
Teorinin sahibi, Deniz Baykal’ın daha ilk gün “bu belge sahte çıkarsa Ergenekon davası çöker” demesini de tecrübesine ve “koku alma” duygusunun çok güçlü olmasına bağlıyor, “Baykal işin nereye varacağını ilk anda sezdi” diyor.
Teori sahibine göre bu “operasyon”, yani karşı tarafı sahte bir belge ile yanlış yönlendirme ve zor durumda bırakma faaliyeti, Soğuk Savaş döneminin en “klasik” istihbarat oyunlarından biridir. “Merak edenler John Le Carrè’nin eski romanlarından işe başlayabilir” tavsiyesinde de bulunuyor.
Operasyonun tümüyle başarılı olduğunu “teori sahibi” şöyle anlatıyor:
“Birinci sonuç: Genelkurmay, demokrasi dışı herhangi bir faaliyet içinde olmadığını, ama bazı mihrakların ki bunların başında F grubu geliyor, Silahlı Kuvvetler’i bu yolla yıpratmaya çalıştığını kanıtlamıştır.
İkinci sonuç: F grubu “çırak çıkmış”, çok net bir gol yemiştir. Çünkü belgenin gerçekliğini kanıtlama ihtimali sıfırdır.
Üçüncü sonuç: Belgenin üzerine atlayan Tayyip Erdoğan ve AKP de zor durumda kalmıştır.
Dördüncü sonuç: Ergenekon davasında evinde ya da ofisinde belge yakalatmış olan herkes bunların polis tarafından konulduğunu rahatça iddia edebilecektir...”
***
Teori sahibi kesin olarak “operasyon tam bir başarıya ulaşmıştır” diyor.
Bu teoriyi pazar günü yazmamı istedi ki okuyanların “komplo teorisi dediğin böyle olur” diye düşünecek zamanı olsun.
Bir “sonuç” da bizden: Bu teoriden iyi bir casusluk romanı çıkar, üstelik oldukça inandırıcı bir roman...
DH forumlarında vakit geçirmekten keyif alıyor gibisin ancak giriş yapmadığını görüyoruz.
                        
Üye Ol Şimdi DeğilÜye olduğunda özel mesaj gönderebilir, beğendiğin konuları favorilerine ekleyip takibe alabilir ve daha önce gezdiğin konulara hızlıca erişebilirsin.