Esasında, bu türden dayanaksız değerlendirmeler, konuya yüzeysel bakma alışkanlığımızdan kaynaklanmaktadır. =========================== Uydudan yayın yapan kanalların, Mpeg4 'e geçmesi konusuna gelince; Yayıncı açısından Mpeg4'ün kullanımı, ilave bir maliyet gerektirmiyor. Yani yayıncıya ait kanalın çözünürlüğü yine 576i olarak devam edecek, ancak yayında Mpeg4 çözünürlük sahası kullanılacağı için, SD uydu cihazları çözümleyemeyecektir. Hasılı; yayıncı 576i çözünürlüklü yayınında stüdyo ekipmanlarını kullanırken, Mpeg2 ile yayın yapmayacak. Yayının çözünürlüğü 576i olsa bile, çözünürlük sahası Mpeg2 olmayınca, SD uydu cihazları yayını çözümleyemeyecek... Dolayısı ile HD cihaz edinme ihtiyacı ortaya çıkacaktır. Fakat aynı zamanda, kanal SD alıcılara sahip vatandaşlar tarafından izlenemeyeceği için, kanalın izleyici kitlesinde bir miktar da olsa azalma olacaktır. Vatandaşların çoğunda HD uydu cihazı olduğu için, kanalın izleyici kitlesinde çok fazla bir azalış olmayacağını tahmin etmek zor değil. 50 - 60 TL'ye marketlerde HD uydu cihazları satılıyor şimdilerde... ================================ Mpeg4'e geçmek yayın maliyetlerini düşürecektir. Çünkü yayıncı yayınlarını DVB-S2 transponder'lar altından göndereceği için, bir frekansa daha çok kanal sığacaktır. Dolayısıyla yayıncı, daha ucuza yayın yapma imkanına kavuşacaktır. Hatta bazı büyük tv kanallarının hem SD hem de HD yayını olduğunu hesaba kattığımızda, SD kanallar için katlanılan uydu yayın maliyeti ortadan kalkacaktır. ================================= Eğer yayıncılar H.265 kodlama ile yayın yapabilselerdi, uydu yayın giderleri açısından çok daha düşük maliyetlerle yayın yapabilirlerdi. Bakınız; aşağıdaki resimlerde, H.265( HEVC ) codec'li 1080p çözünürlük seviyesinde bile, 2 Mbit civarında akış mevcuttur. < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > Peki HD çözünürlük seviyesinde uydudan H.265 yayın yapılabilir mi ? Avrupada H.265 kodlama ile uydudan yayın yapan 4 - 5 kanal var. Yani HD çözünürlük seviyesinde de, 2020 yılına kadar HEVC kullanımı yaygınlaşacaktır, diye tahmin etmekteyim. İzahatlerden anlaşılacağı üzere, yayıncılar izleyici kitlesinde azalma olmayacak şekilde, yayın sistemlerini zaman içinde geliştirmektedir. ================================ Konumuz sayısal karasal yayın tekniği idi. Bir frekans altından daha fazla sayısal yayın yapılabilmesi için, karasal sayısal yayınlarda HEVC codeği kullanılacaktır. Zaten bu amaçla da, RTÜK sayısal karasal yayınlarda x265 codec kullanımını kabul etmiştir. HEVC codec'li sayısal karasal yayınlarda, aktarma uydusu olarak TÜRKSAT 50E uydusu kullanılacaktır. Hasılı kelam; yayıncılık açısından, Türkiye'de hevc codec kullanımına, uydudan önce karasal yayınlarda kullanıldığına şahit olacağız. |
Mahkeme süreci tamamlanınca, RTÜK yeni ihale açacak. Birkaç tv kuruluşu karasal sayısal yayın için lisans bedeli ödemek istemiyor. Sanırım mahkeme de bu nedenle uzuyor. |
DVB-S / S2 / S2X / NS3 / NS4 : Bunlar dijital uydu yayını modülasyon tipleridir. DVB-T / T2 : Bunlar da dijital karasal yayını modülasyon tipleridir. DVB-C / C2 : Bunlar ise, dijital kablo yayını modülasyon tipleridir. Yani DVB-S denildiğinde, yayının uydu yayını olduğu belirtilmiş olur. DVB-S2 denildiğinde ise, her hangi bir uydu frekansında, DVB-S'e göre % 15 daha fazla sayıda kanal sığdırılabilir. Diğer T2 ve C2 tiplerinde de, aynı şekilde % 15 daha fazla sayıda kanal sığdırılabilir. DVB-H ise; herhnagi bir karasal frekanstaki yayınların kapsül içinde gönderim şeklidir. DVB-T ve T2'ye göre daha fazla sayıda kanal sığdırmak mümkün olsa da bütün dünya için yaygınlaşabilmiş bir sistem değildir. Ülkemizde sayısal karasal yayınların DVB-T2 modülasyonu ile yapılmasına karar verilmiştir. |
DVB-S2, DVB-T2 gibi modülasyon tipleri, aktarım amacıyla oluşturulmuştur. Yayının kalitesine etki etmezler. ======================= Mpeg2, Mpeg4 kavramları, video'ların çözünürlük sahasını ifade etmekte kullanılır. Şöyle ki; aşağıdaki resmin altındaki cetvele baktığımızda; < Resime gitmek için tıklayın > Mpeg2'nin 480 ila 1080 arasındaki bir sahada çözünürlük sunabileceği görülmektedir. Mpeg4'ün ise; 1080 ila 4320 arasındaki bir sahada çözünürlük sunabileceği görülmektedir. ============================= H.263, H.264, H.265 ise, birer video kodlama tipleridir. Uygulamada Mpeg2 sahasındaki video çekimleri; H.263 video kodlama tekniği ile en fazla 576i 'ye kadar bir çözünürlükle çekilmektedir. Uygulamada Mpeg4 sahasındaki video çekimleri; - H.264 için en fazla 1080p, - H.265 için en fazla 2160p 'ye kadar çözünürlükle çekilmektedir. Ayrıca H.265 kodlama tekniğinde ise; H.264'e göre, daha düşük dosya boyutlarıyla, daha yüksek çözünürlük seviyelerinde video çekimi yapmak mümkün olmaktadır. ============================== DVB-S2 ile sayısal uydu yayınları izlenir. Çanak anten kullanmak gerekir. Kurulan çanak sayısına bağlı olarak, binlerce kanal izlenebilir. DVB-T2 ile sayısal karasal yayınlar izlenir. Basit bir çubuk anten ile izleme yapmak mümkündür. Teorik olarak 300 kanal izleyebilmek mümkün olsa da, pratikte 55 - 60 civarı kanal izlenebilir. Bakınız ! Çubuk antenle izleme yapıyorum ; < Resime gitmek için tıklayın > |
Eskiden kısa dalga, orta dalga, uzun dalga analog radyo yayınları vardı. Halen de var. Bu analog radyo yayınları halkın temel haber alma ihtiyacı için yayınlarını devam ettirmektedir. Radyo yayınlarının ilerleyen dönemlerinde, FM bandı üzerinden analog radyo yayınları başladı. Halen de devam etmektedir. FM bandı analog radyo yayınları, aynı zamanda karasal analog yayın statüsündedir. Gelişen teknoloji ile birlikte, analog karasal tv yayınları başladı. Bu yayınlarda aynı analog radyo yayınlarında olduğu gibi halkın temel haber alma ihtiyaçları için yayın hayatına devam etmektedir. DVB-T2 sayısal karasal yayın tekniğine geçildiğinde ise, yine halkın temel haber alma ihtiyaçlarının korunması çerçevesinde yayınlara devam edilecektir. Bu itibarla 55 - 60 adet kanal, temel haber alma ihtiyaçlarına cevap verebilecek sayıdadır. =============================== Dünya genelinde de, kolay izlenebilir olması nedeniyle, DVB-T2 sayısal karasal yayın tekniği hızla yaygınlaşmaktadır. =============================== Evet. UHD yayınlar HEVC kodlama ile yayınlanacak. H.265( HEVC ) kodlamada asıl amaç, kullanılan band içine daha fazla sayıda kanal sığdırabilmek mümkün olmaktadır. Örnek olarak; HEVC ile uydudan yayınlanan aşağıdaki kanallara bakalım. Resimlerde işaretlediğim yere dikkat edilecek olursa; * Yayın : 1080p ( yani progressive ) * 50fps * 2 Mbit akış var. ( HEVC 1080p/50fps için, 2 Mbit akışla, uyduda band genişliğinden büyük ölçüde tasarruf sağlanmış ) * Yayın 4K kanallar gibi çok net. < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > < Resime gitmek için tıklayın > Yani kısaca, H.265 kodlama tekniği ile yayın giderleri düşmektedir. Diğer taraftan, uydudan H.265 kodlamalı yayın tekniğine hemen geçilmesi mümkün değildir. Çünkü, halkın ekseriyetinin elinde H.265'i decode edecek cihazlar bulunmamaktadır. Yayıncı açısından bunun anlamı, eğer yayıncı birden bire H.265 kodlamalı yayına geçerse, izleyici kitlesinin büyük bir çoğunluğu kaybedecek demektir. DVB-T2 sayısal karasal yayınlar ülkemizde henüz başlamadığı için, direkt H.265 yayın tekniği ile yayın hayatına başlayacaktır. |
arkadaşlar bu gün yüklenmiş bu videoda kulenin son hali var ve anten kısmı tamamlanmış şekli https://www.youtube.com/watch?v=4w7ng2Irq8s&feature=youtu.be |
Yani yayının çözünürlüğü ile modülasyon tipi arasında herhangi bir bağ bulunmamaktadır. dvb-s/dvb-t yerine dvb-s2/dvb-t2 seçilirse, bir transponder'e daha çok kanal sığdırmak mümkün olur. İşte modülasyon tipi seçimi bu işe yarar. Yine modülasyon tipi olarak; dvb-s2 yerine, dvb-s2x seçilirse, daha çok kanal sığdırmak mümkün olur. Hatta hatta dvb-s2x yerine, ns3 yada ns4 modülasyonu kullanılırsa, bir transponder'e maksimum sayıda kanal sığdırmak mümkün olur. |
|
Sayısal sistemde, yayın yerine olan uzaklık ile gönderilen video'nun akış yoğunluğu arasında her hangi bir ilinti bulunmamaktadır. Sayısal sistemde gönderilen ve alınan video akışları paketler halinde yapılmaktadır. Alınan her bir paket, FEC hata düzeltme oranı ile kontrol edilmektedir. Yani sayısal sistemde, yayın yerine olan uzaklık, video kalitesini etkilemez. Ama sinyal düzeyini etkiler. Yayın kaynağına yakın olan yerlerde sinyal güçlü olur. Sayısal karasal yayında sinyal gücü de pek önemli değil. Zira sayısal karasal yayın sinyalleri kararlı gelmektedir. Yayın kaynağına çok uzak olunsa bile, oda içi antenle rahat çekmektedir. çekmeyen, çukurda kalan yerlerde de, pencere önüne yada balkona basit bir çubuk anten konulursa yine çekecektir. Bir de sayısal karasal sistemde, çukurda ve yüksek binaların arasında otursanız bile, binaların pencerelerinden yansıyan sinyali oda içi çubuk antenle yakalamak mümkün oluyor. Yani sayısal karasal sistemde anten hiç sorun değil. |
VHF band'ının GSM şebekesine tahsis edilmesi de söz konusuydu. Ama GSM şebekesine kullandırılıp kullandırılmayacağı konusunda henüz bir karar verilmedi. Eğer VHF band'ı GSM şebekesine tahsis edilirse, geriye kanal UHF band'ından HEVC codec'li tv yayını yapmak şartıyla, 100 civarı kanal sayısına ulaşmak mümkündür. ================================= Şimdi aynı uydudan yapılan yayınlarda olduğu gibi, tv kanalları yayınlarını standart SD/HD olarak gönderirse, 50 - 55 civarı kanal olur. ================================= Bunlardan da önemlisi; Türkiye'de sayısal karasal yayınların başlaması, yayıncı kanalların izlenilme oranlarını artırmıyor. Yani her bir tv kanalının izleyici kitlesi yine aynı kalıyor. Hal böyle olunca; yayıncı açısından karasaldan aktarılan yayının standart olması yada hEVC codec'li yapılması herhangi bir anlam taşımıyor. Yayıncı kuruluşlar şöyle düşünüyor ! "Uydu için lisans ve kira bedeli ödüyordum. Şimdi bir de karasal için lisans ve yayın giderlerine katlanmak zorunda kalacağım. Benim bu işten karım nedir ?" diyor. Durum gerçekten böyle midir ? Evet gerçek budur. Yani tv kanallarının izleyici kitlesi sabit kalıyor. Değişen ise, karasaldan yayın başlayınca, izleyiciler yayınlara daha kolay ulaşacaktır. Hasılı; ülkemizde yayına başlaması düşünülen, sayısal karasal yayınlar hakkında bilmemiz gereken en önemli husus budur. daha önce söylediğim gibi, mahkeme sonuçlandığında, özel tv kuruluşları yine su koyuverecek ve sayısal karasal yayınların başlamasını geciktirmeye çalışacaklardır. İşte o zaman geldiğinde TRT atak yapacak ve kamu yayıncısı misyonu ile kendi bünyesinde sayısal karasal yayınları başlatacaktır. ============================= Radyo yayınları ise, kendi band'larından analog saha kullanılmak suretiyle, uzunca bir süre FM yayınları olarak devam edecektir. DAB yayın başlasa bile, analog radyo yayınları hiç bir zaman terkedilmeyecektir. Çünkü analog radyo yayınlarını tamamen kapatmak ulusal güvenlik açısından mümkün değildir. Dijital radyo yayınını manipüle edersin ama analog radyo yayını engellemek mümkün değildir. Bu nedenle de analog radyo yayınları hiç bir zaman kapanmayacaktır. ![]() Bu yazdıklarıma daha önceki mesajlarımda da zaten değinmiştim. |
Ohoo... H.266 ne yaptın ? H.266 için daha önümüzde uzunca yollar var. İşin donanım & yazılım boyutuydu derken, oturması uzun zaman alır. Daha H.265'i oturtamadılar. Eğer H.266 'ya geçilirse, milletin satın aldığı en son model pahalı tv'ler bir anda çöp olur. Kısaca; yakın zamanda H.266 olmaz yani... 720i olmaz. 720p olur. Zaten şu an ki çekimlerde kullanılan kameralar 50 kare saniye 720p'dir. Bu 720p yayın, uyduda band genişliğinden tasarruf etmek için, 25 kare saniye şeklinde iki aşamada uyduya çıkarıldığında 1080i elde ediliyor. Yani 720p ile 1080i bire bir aynı kalitedir. Kule neden yalnızca GSM şebekesine hizmet etsin ki ? Kuleden yapılan GSM ve tv yayınları dijital olduğu müddetçe, tamamı aynı kuleden yapılabilir. Çünkü GSM şebekesinin modülasyonu ile tv yayınlarının modülasyonu farklıdır. Bir birini etkilemez. GSM şebekesi üzerinden de tv yayınları yapılabilir. Bu tür tv yayını DVB-IP/MPE olarak modüle edilmiştir. Aynı GSM şebekesinde olduğu gibi hücresel mantıkla çalışmaktadır. Bu tip yayının denemeleri uydu üzerinden yapıldı ve başarılı oldu. Ancak dünyada DVB-IP/MPE kodlamalı yayın yapan bir ülke yok henüz. Çünkü bu yayın tipinde kullanılacak pek donanım geliştirilmedi henüz... DVB-IP/MPE kodlamalı yayın yapan donanımlar üretilse bile pahalı olacaktır. Pahalı olunca da, tv izlemek için halkın ekseriyeti bu tür cihazları satın almayacaktır. DVB-IP/MPE hücresel tv yayınında hız sorunu yaşanmaz. Havadan internet yayını bazı ülkelerde var. Henüz yeni başladı. Bu alanda da epeyce yatırım ve harcam yapılması gerekiyor. Zaman içinde olur diye tahmin ediyorum. 5G ekipmanlarının yerli üretileceğini dikkate aldığımızda, havadan internet yayını olur ülkemizde... Sonuç olarak; kule her durumda verimli kullanılabilir. Yeter ki sayısal sistemle çalışan donanımlar kullanılsın. Bir sistemin modülasyonu, diğer sistemin modülasyonunu etkilemez. |
Merhaba arkadaşlar, Lütfen sizlerden ricam siyasi ile ilgili yorumlar da bulunmayın. Bu gibi mesajlar konudan temizlenmiştir. Anlayışınız için teşekkürler. İyi forumlar. |
Çamlıca Kulesi’ne 20 kardeş geliyor İstanbul’da radyo vericilerini toplu hale getiren Çamlıca’nın benzeri, 20 kule yapılacak. Çeşitli illere yapılacak kuleler sayısal yayıncılığın kalitesini artıracak Türkiye genelinde daha kaliteli ses, görüntü sağlayacak ve daha ekonomik koşullarla program iletme olasılığı sunacak sayısal yayıncılık için 20'yi aşkın TV-Radyo kulesi yapılması kararlaştırıldı. Çamlıca Kulesi'nin hizmet verme noktasında İstanbul'un önemli bir kısmını kapsayacağı, ancak tek başına İstanbul'a yeterli olmayacağı için şehre 2 kule daha geliyor. Kulelerden biri Adalar'a bir diğeri de Büyükçekmece tarafına yapılacak. Üçlü verici merkezi tüm İstanbul'u sayısal yayıncılık için kapsayacak. Çamlıca Kulesi'nin kaba inşaatı tamamlanırken ve yıl sonunda bitecek projenin işletmesini Kule AŞ şirketi yapacak. Sayısal yayıncılığa geçmek için Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) kararı beklenirken, Kule A.Ş. buna göre Çamlıca Kulesi'nde tüm teknik ekipmanları tamamladı. Özel cihazlarla sayısal yayın yapılacakmış gibi donatılan kule için, Almanya'dan anten verici, soğutucu, dağıtıcı gibi komple bir sistem satın alındı. Bu sistem sayısal yayına imkan vereceği gibi istenildiği zaman devreye alınabilecek. İSTANBUL'A 2 PROJE GELİYOR Edinilen bilgiye göre, Çamlıca Kulesi'nin hizmet verme noktasında İstanbul'un önemli bir kısmını kapsayacağı, ancak tek başına İstanbul'a yetmeyeceği planlandı. Bu kapsamda İstanbul'a biri Adalar'a bir diğeri de Büyükçekmece tarafında olmak üzere 2 kule daha yapılacak. Bu kulelerin Çamlıca gibi anıtsal mı yoksa normal işleve sahip olacak şekilde mi yapılacağı ise sonraki aşamada belirlenecek. Üçlü verici merkezi tüm İstanbul'u sayısal yayıncılık için kapsayacak, hem televizyon hem radyo yayıncılığı için bu kuleler kullanılabilecek. ANKARA'YA DA YAPILACAK Sayısal yayıncılık için 20'yi aşkın yerde yayın kuleleri inşa edilecek. Bu kapsamda Ankara'ya Cebeci'de bulunan direklerin yerine bir kule dikilecek. Projesi hazırlanan kulenin de anıtsal olması planlanıyor. Çanakkale Kulesi'nde ise altyapılar tamamen biterken, uydu fırlatma rampası gibi bir mimariye sahip olan kulenin 2020 başında hizmete girmesi planlanıyor. Kaynak: Sabah Gazetesi 20.7.2018 tarihli BARIŞ ŞİMŞEK yazısı |
Yav bu haberi buradakiler okuyunca, bazıları; neden en uzun kule Türkiye'de yapılmadı diye söylenmeye başlayacak. :) Benden söylemesi :) |
Yani hükümet bir ara formül bulmaya çalışsa, çıkarı bozulanlar hemen hop ayağa kalkacaklar ve mahkeme sonuçlanmadı diyecekler. Gerekçeli kararı açıklamayan bu yüksek mahkeme, ne mahkemeymiş arkadaş... Danıştayın kaçıncı dairesi ise ? Bunlara tepeden Danıştay Başkanı da talimat veremiyor mu? Dairenizdeki davayı sonuçlandırdınız, gerekçeli kararınız yayınlayın artık demiyor. Artık ilgili dairenin arkasında kimler varsa... Benim anladığım, hala etkin konumda medya patronları var. Bu medya patronları ile bir uzlaşma sağlanmadan, mahkeme gerekçeli karar yazmayacak. Geçen zaman içinde, yaşanan olaylardan edindiğim izlenime göre ve bu izlenimlerimden çıkarımım; bu medya patronlarının istediği sayıda kanala ulusal yayın yapma hakkı verilecek. Yani el altından anlaşma bekliyorlar RTÜK'ten... Anlaşma olduktan sonra, mahkeme gerekçeli kararını açıklayacak. Mahkemenin gerekçeli kararından sonra, RTÜK yeni bir sırlama ihalesi açma imkanına ancak kavuşacak. Hasılı kelam; olan vatandaşa oluyor. Millet hala koca koca paslı ve pahalı çanakları satın almak zorunda kalıyor. |
Mahkemeyi uzatan mahkeme ekabirlerinden de hesap sorulmalı. Bir zamanlar aym, twitter ile ilgili bir başvuruyu 1 haftada karara bağlamış ve hükümetin tasarrufunu etkisiz kılmıştı. Yani bu yüksek mahkemeler istediği zaman 1 haftada karar veriyor. Halkın özlemle beklediği yeni yayın sistemini ise, 4 - 5 yıldır süründürüyor. Esasında halkı süründürüyor. |
Çanakkale'ye de bir kule inşaatı yapıldığına dair birşeyler duydum. hayırlısı olsun. |
https://www.sabah.com.tr/ekonomi/2017/01/20/camlica-kulesine-restorant-yapilacak
CAMLICA CAMİSIYLE BİRLİKTE AÇILACAK
Projenin 170 milyon liraya mal olması planlanıyor. Proje tamamlandığında yerli ve yabancı 4,5 milyon turisti ağırlaması bekleniyor. Kulenin tamamlanmasının ardından Büyük ve Küçük Çamlıca Tepesi'nde hala kullanılan anten ve kulelerinin söküm işi de hızla tamamlanacak. Projenin 2017 yılının ortalarında bölgede yapımına devam edilen Çamlıca Camiiyle birlikte kullanıma açılacağı öğrenildi.
http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yasam/517877.aspx
14 HAZİRAN 2018 TARİHİNDE AÇILACAK
Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, konuyla ilgili bir açıklama yaparak, “İslam coğrafyasının en önemli eserlerinden biri olan Çamlıca Camii de Üsküdar’da yükseliyor. Asrın mührü olacak bu cami, önümüzdeki Ramazan ayında (14 Haziran 2018) ibadete açılacak, müjdeyi buradan vermiş olalım.” dedi.