quote:

Orijinalden alıntı: KayhanKaan

quote: Orijinalden alıntı: webbie Şöyle sorayım; Tayyip'in peşinde yıllardır koşuşturan milletin derdi demokrasi, insan hakları ya da toplumsa refah değil tamamen para ve güç değil mi? Tayyip'in para kaynağı ise Arap ülkeleri değil mi? Arap ülkeleri ise Amerika Birleşik Devletleri ne isterse onu yapacak durumda değil mi? Bu durumda, ABD isterse Tayyip'i getirdiği gibi götüremez mi? Abi cevabın büyük ihtimalle İran-Rusya konusunu içerecektir, fakat İran da Rusya da ABD ile danışıklı dövüş içerisindeler. Dünyada İran'la en fazla ticaret yapan ülkelerden biri ve İsrail ile ABD'den sonra en fazla yahudi milletvekili olan ülke İran'ken, tek gelir kaynağı doğalgaz olan ve güç dengesinden dolayı (Özellikle rengarenk devrimler ve aşırı dinci terör gruplarına anavatanlık eden Orta Asya gibi iki önemli tehdit yanı başındayken) Türkiye gibi stratejik bir noktayı ne ABD Rusya'ya bırakır, ne de Rusya ABD'den almaya kalkışır. İşin içine Çin'i sokarsanız, emin olun ki Çin ile Rusya'nın Orta Asya'da sürdürdükleri soğuk savaş ilk fırsatta birbirlerine atacakları kazığın göstergesidir. Özetle; Türkiye tarihinde hiçbir zaman olmadığı kadar Batı sermayesine bağımlıdır. Türkiye'yi kurtarabilecek büyüklükte ve fazlalık durumunda sermaye ABD, Çin, Japonya, Almanya ve Arap ülkelerinde yer alıyor ve bunlar (Çin dışında) zaten bir blok durumunda. Rusya'nın silahlı gücü dışında hiçbirşeyi yok. İran ise maalesef dünyanın en iyi niyetli devleti olsa bile başta Şii-Sünii farkından, ki Tayyip her fırsatta sünni olmayanlara duyduğu nefreti dile getirdi, ardından da ekonomik büyüklükten dolayı Türkiye'yi sırtlayabilecek güçte değildir. Bırakın Türkiye'yi, kendileri ile aynı inançtan olduğunu düşündükleri Esad'ın yardımına bile koşamadılar ve topu Rusya'ya attılar.

ABD bütün Ortadoğuyu elinde tutabilecek güce sahip değil artık.

Önce bunu okursan sevinirim.
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/verda_ozer/turk_reseti_ortadogu_reseti-1164175

Sonra buna benzer onlarca haber görebilirsin.
ALINTI
Amerika'nın Suriye'de Rusya'nın diplomatik çözüm planına yanaşması ve İran'la ilişkileri yumaşatma hamlelerine Suudi Arabistan'dan itiraz geldi. Suriye'deki örtülü operasyonların mimarlarından Suudi İstihbarat şefi Prens Bender Bin Sultan, Amerika'nın Suriye ve İran'la son dönemde kurduğu diyaloğa tepki gösterdi.

Suudi İstihbarat Şefi, kendisine yakın bir kaynak aracılığıyla Amerika'ya "ilişkilerimizde kayma planlıyoruz" mesajı yolladı. Suudi prens daha önce Amerika'da 22 yıl büyükelçilik yapmıştı.

Avrupalı diplomatlara Cidde'de konuşan Suudi Arabistan İstihbarat Şefi Prens Bender Bin Sultan " Arabistan'ın Suriye'de muhalefeti silahlandırma yönünde planları olduğunu" mesajını iletti.

Bin Sultan'ın Amerika'nın Suriye politkasını içler acısı olarak tanımladığı da iddia edildi.
http://www.ulusalkanal.com.tr/dunya/suudi-arabistan-amerikadan-uzaklasiyor-h16876.html

quote:

Orijinalden alıntı: webbie

quote: Orijinalden alıntı: KayhanKaan quote: Orijinalden alıntı: webbie Şöyle sorayım; Tayyip'in peşinde yıllardır koşuşturan milletin derdi demokrasi, insan hakları ya da toplumsa refah değil tamamen para ve güç değil mi? Tayyip'in para kaynağı ise Arap ülkeleri değil mi? Arap ülkeleri ise Amerika Birleşik Devletleri ne isterse onu yapacak durumda değil mi? Bu durumda, ABD isterse Tayyip'i getirdiği gibi götüremez mi? Abi cevabın büyük ihtimalle İran-Rusya konusunu içerecektir, fakat İran da Rusya da ABD ile danışıklı dövüş içerisindeler. Dünyada İran'la en fazla ticaret yapan ülkelerden biri ve İsrail ile ABD'den sonra en fazla yahudi milletvekili olan ülke İran'ken, tek gelir kaynağı doğalgaz olan ve güç dengesinden dolayı (Özellikle rengarenk devrimler ve aşırı dinci terör gruplarına anavatanlık eden Orta Asya gibi iki önemli tehdit yanı başındayken) Türkiye gibi stratejik bir noktayı ne ABD Rusya'ya bırakır, ne de Rusya ABD'den almaya kalkışır. İşin içine Çin'i sokarsanız, emin olun ki Çin ile Rusya'nın Orta Asya'da sürdürdükleri soğuk savaş ilk fırsatta birbirlerine atacakları kazığın göstergesidir. Özetle; Türkiye tarihinde hiçbir zaman olmadığı kadar Batı sermayesine bağımlıdır. Türkiye'yi kurtarabilecek büyüklükte ve fazlalık durumunda sermaye ABD, Çin, Japonya, Almanya ve Arap ülkelerinde yer alıyor ve bunlar (Çin dışında) zaten bir blok durumunda. Rusya'nın silahlı gücü dışında hiçbirşeyi yok. İran ise maalesef dünyanın en iyi niyetli devleti olsa bile başta Şii-Sünii farkından, ki Tayyip her fırsatta sünni olmayanlara duyduğu nefreti dile getirdi, ardından da ekonomik büyüklükten dolayı Türkiye'yi sırtlayabilecek güçte değildir. Bırakın Türkiye'yi, kendileri ile aynı inançtan olduğunu düşündükleri Esad'ın yardımına bile koşamadılar ve topu Rusya'ya attılar. ABD bütün Ortadoğuyu elinde tutabilecek güce sahip değil artık. Önce bunu okursan sevinirim. http://www.radikal.com.tr/yazarlar/verda_ozer/turk_reseti_ortadogu_reseti-1164175 Sonra buna benzer onlarca haber görebilirsin. ALINTI Amerika'nın Suriye'de Rusya'nın diplomatik çözüm planına yanaşması ve İran'la ilişkileri yumaşatma hamlelerine Suudi Arabistan'dan itiraz geldi. Suriye'deki örtülü operasyonların mimarlarından Suudi İstihbarat şefi Prens Bender Bin Sultan, Amerika'nın Suriye ve İran'la son dönemde kurduğu diyaloğa tepki gösterdi. Suudi İstihbarat Şefi, kendisine yakın bir kaynak aracılığıyla Amerika'ya "ilişkilerimizde kayma planlıyoruz" mesajı yolladı. Suudi prens daha önce Amerika'da 22 yıl büyükelçilik yapmıştı. Avrupalı diplomatlara Cidde'de konuşan Suudi Arabistan İstihbarat Şefi Prens Bender Bin Sultan " Arabistan'ın Suriye'de muhalefeti silahlandırma yönünde planları olduğunu" mesajını iletti. Bin Sultan'ın Amerika'nın Suriye politkasını içler acısı olarak tanımladığı da iddia edildi. http://www.ulusalkanal.com.tr/dunya/suudi-arabistan-amerikadan-uzaklasiyor-h16876.html

Amerika zaten baştan beri Suriye'deki bir savaşta yer alacağına dair hiçbir söz söylemedi ki. Özellikle iktidara "Savaşsız dönem" sözü ile gelen Obama, önünde başkanlık seçimi varken bunu yapmayacağını ya da yapamayacağını belirtmişti. Bunun yanısıra, Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye zaten teröristlere silah ve lojistik yardımı yeni ya da Amerika'dan habersiz bir şekilde yapmıyorlar ve bu işi de iki yıldır devam ettiriyorlar.

Suudi Arabistan'ın istihbarat şefi olan arkadaşı kutlamak gerektiğine inanıyorum. Ülkesindeki neredeyse tüm petrol kaynakları uluslararası ya da Amerika kökenli şirketlerin elindeyken, ülkesindeki Amerikan üslerinden dolayı Amerika'ya her ay milyarlarca dolar asker kiralama ücreti öderken, iktidarını Amerika sayesinde korurken böyle bir cümle kurmuşsa, ki ben bu tür bir cümleyi Suudi kökenli hiçbir canlının bırakın kurmayı, düşüneceğine bile inanmıyorum, kaymayı planladığı tarafı merak ediyorum. Tüm servetleri Amerika ve ortakları olan ülkelerde yatarken, Arap kelimesinin tersi de parA iken, siz Arabiklerin böyle bir şeye cesaret edebileceğini düşünüyor musunuz gerçekten?

İkinci konu ise, senelerce CHP'lilik sayesinde devletin bürokrat kanadından nemalanmış (manevi olarak), CHP'li olduğunu iddia edenler bürokrasideki iktidarlarını kaybedince birden Kanal 7 ile canciğer olmuş bir demokratın söylediklerini ben ciddiye alamıyorum abi, ne olur kusura bakma. Bunlardan piyasada birsürü var. Çölaşan bıradırs da bu gruba örnektir ve güç kimdeyse, demokrasi gereği onu korumaya ve kollamaya çalışırlar.

quote:

Orijinalden alıntı: KayhanKaan

quote: Orijinalden alıntı: webbie quote: Orijinalden alıntı: KayhanKaan quote: Orijinalden alıntı: webbie Şöyle sorayım; Tayyip'in peşinde yıllardır koşuşturan milletin derdi demokrasi, insan hakları ya da toplumsa refah değil tamamen para ve güç değil mi? Tayyip'in para kaynağı ise Arap ülkeleri değil mi? Arap ülkeleri ise Amerika Birleşik Devletleri ne isterse onu yapacak durumda değil mi? Bu durumda, ABD isterse Tayyip'i getirdiği gibi götüremez mi? Abi cevabın büyük ihtimalle İran-Rusya konusunu içerecektir, fakat İran da Rusya da ABD ile danışıklı dövüş içerisindeler. Dünyada İran'la en fazla ticaret yapan ülkelerden biri ve İsrail ile ABD'den sonra en fazla yahudi milletvekili olan ülke İran'ken, tek gelir kaynağı doğalgaz olan ve güç dengesinden dolayı (Özellikle rengarenk devrimler ve aşırı dinci terör gruplarına anavatanlık eden Orta Asya gibi iki önemli tehdit yanı başındayken) Türkiye gibi stratejik bir noktayı ne ABD Rusya'ya bırakır, ne de Rusya ABD'den almaya kalkışır. İşin içine Çin'i sokarsanız, emin olun ki Çin ile Rusya'nın Orta Asya'da sürdürdükleri soğuk savaş ilk fırsatta birbirlerine atacakları kazığın göstergesidir. Özetle; Türkiye tarihinde hiçbir zaman olmadığı kadar Batı sermayesine bağımlıdır. Türkiye'yi kurtarabilecek büyüklükte ve fazlalık durumunda sermaye ABD, Çin, Japonya, Almanya ve Arap ülkelerinde yer alıyor ve bunlar (Çin dışında) zaten bir blok durumunda. Rusya'nın silahlı gücü dışında hiçbirşeyi yok. İran ise maalesef dünyanın en iyi niyetli devleti olsa bile başta Şii-Sünii farkından, ki Tayyip her fırsatta sünni olmayanlara duyduğu nefreti dile getirdi, ardından da ekonomik büyüklükten dolayı Türkiye'yi sırtlayabilecek güçte değildir. Bırakın Türkiye'yi, kendileri ile aynı inançtan olduğunu düşündükleri Esad'ın yardımına bile koşamadılar ve topu Rusya'ya attılar. ABD bütün Ortadoğuyu elinde tutabilecek güce sahip değil artık. Önce bunu okursan sevinirim. http://www.radikal.com.tr/yazarlar/verda_ozer/turk_reseti_ortadogu_reseti-1164175 Sonra buna benzer onlarca haber görebilirsin. ALINTI Amerika'nın Suriye'de Rusya'nın diplomatik çözüm planına yanaşması ve İran'la ilişkileri yumaşatma hamlelerine Suudi Arabistan'dan itiraz geldi. Suriye'deki örtülü operasyonların mimarlarından Suudi İstihbarat şefi Prens Bender Bin Sultan, Amerika'nın Suriye ve İran'la son dönemde kurduğu diyaloğa tepki gösterdi. Suudi İstihbarat Şefi, kendisine yakın bir kaynak aracılığıyla Amerika'ya "ilişkilerimizde kayma planlıyoruz" mesajı yolladı. Suudi prens daha önce Amerika'da 22 yıl büyükelçilik yapmıştı. Avrupalı diplomatlara Cidde'de konuşan Suudi Arabistan İstihbarat Şefi Prens Bender Bin Sultan " Arabistan'ın Suriye'de muhalefeti silahlandırma yönünde planları olduğunu" mesajını iletti. Bin Sultan'ın Amerika'nın Suriye politkasını içler acısı olarak tanımladığı da iddia edildi. http://www.ulusalkanal.com.tr/dunya/suudi-arabistan-amerikadan-uzaklasiyor-h16876.html Amerika zaten baştan beri Suriye'deki bir savaşta yer alacağına dair hiçbir söz söylemedi ki. Özellikle iktidara "Savaşsız dönem" sözü ile gelen Obama, önünde başkanlık seçimi varken bunu yapmayacağını ya da yapamayacağını belirtmişti. Bunun yanısıra, Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye zaten teröristlere silah ve lojistik yardımı yeni ya da Amerika'dan habersiz bir şekilde yapmıyorlar ve bu işi de iki yıldır devam ettiriyorlar. Suudi Arabistan'ın istihbarat şefi olan arkadaşı kutlamak gerektiğine inanıyorum. Ülkesindeki neredeyse tüm petrol kaynakları uluslararası ya da Amerika kökenli şirketlerin elindeyken, ülkesindeki Amerikan üslerinden dolayı Amerika'ya her ay milyarlarca dolar asker kiralama ücreti öderken, iktidarını Amerika sayesinde korurken böyle bir cümle kurmuşsa, ki ben bu tür bir cümleyi Suudi kökenli hiçbir canlının bırakın kurmayı, düşüneceğine bile inanmıyorum, kaymayı planladığı tarafı merak ediyorum. Tüm servetleri Amerika ve ortakları olan ülkelerde yatarken, Arap kelimesinin tersi de parA iken, siz Arabiklerin böyle bir şeye cesaret edebileceğini düşünüyor musunuz gerçekten? İkinci konu ise, senelerce CHP'lilik sayesinde devletin bürokrat kanadından nemalanmış (manevi olarak), CHP'li olduğunu iddia edenler bürokrasideki iktidarlarını kaybedince birden Kanal 7 ile canciğer olmuş bir demokratın söylediklerini ben ciddiye alamıyorum abi, ne olur kusura bakma. Bunlardan piyasada birsürü var. Çölaşan bıradırs da bu gruba örnektir ve güç kimdeyse, demokrasi gereği onu korumaya ve kollamaya çalışırlar.

ABD nin eski gücü olsa Suriyedeki işini bir selamla halledebilirdi.
Rusya resmen ABD nin karşısına dikilip Hooop usta o günler geride kaldı artık hadi sen şimdi evine dön dedi.
Neyse bunlar kişisel fikirler zamanla doğruyu yanlışı göreceğiz artık.

quote:

Orijinalden alıntı: webbie

quote: Orijinalden alıntı: KayhanKaan quote: Orijinalden alıntı: webbie quote: Orijinalden alıntı: KayhanKaan quote: Orijinalden alıntı: webbie Şöyle sorayım; Tayyip'in peşinde yıllardır koşuşturan milletin derdi demokrasi, insan hakları ya da toplumsa refah değil tamamen para ve güç değil mi? Tayyip'in para kaynağı ise Arap ülkeleri değil mi? Arap ülkeleri ise Amerika Birleşik Devletleri ne isterse onu yapacak durumda değil mi? Bu durumda, ABD isterse Tayyip'i getirdiği gibi götüremez mi? Abi cevabın büyük ihtimalle İran-Rusya konusunu içerecektir, fakat İran da Rusya da ABD ile danışıklı dövüş içerisindeler. Dünyada İran'la en fazla ticaret yapan ülkelerden biri ve İsrail ile ABD'den sonra en fazla yahudi milletvekili olan ülke İran'ken, tek gelir kaynağı doğalgaz olan ve güç dengesinden dolayı (Özellikle rengarenk devrimler ve aşırı dinci terör gruplarına anavatanlık eden Orta Asya gibi iki önemli tehdit yanı başındayken) Türkiye gibi stratejik bir noktayı ne ABD Rusya'ya bırakır, ne de Rusya ABD'den almaya kalkışır. İşin içine Çin'i sokarsanız, emin olun ki Çin ile Rusya'nın Orta Asya'da sürdürdükleri soğuk savaş ilk fırsatta birbirlerine atacakları kazığın göstergesidir. Özetle; Türkiye tarihinde hiçbir zaman olmadığı kadar Batı sermayesine bağımlıdır. Türkiye'yi kurtarabilecek büyüklükte ve fazlalık durumunda sermaye ABD, Çin, Japonya, Almanya ve Arap ülkelerinde yer alıyor ve bunlar (Çin dışında) zaten bir blok durumunda. Rusya'nın silahlı gücü dışında hiçbirşeyi yok. İran ise maalesef dünyanın en iyi niyetli devleti olsa bile başta Şii-Sünii farkından, ki Tayyip her fırsatta sünni olmayanlara duyduğu nefreti dile getirdi, ardından da ekonomik büyüklükten dolayı Türkiye'yi sırtlayabilecek güçte değildir. Bırakın Türkiye'yi, kendileri ile aynı inançtan olduğunu düşündükleri Esad'ın yardımına bile koşamadılar ve topu Rusya'ya attılar. ABD bütün Ortadoğuyu elinde tutabilecek güce sahip değil artık. Önce bunu okursan sevinirim. http://www.radikal.com.tr/yazarlar/verda_ozer/turk_reseti_ortadogu_reseti-1164175 Sonra buna benzer onlarca haber görebilirsin. ALINTI Amerika'nın Suriye'de Rusya'nın diplomatik çözüm planına yanaşması ve İran'la ilişkileri yumaşatma hamlelerine Suudi Arabistan'dan itiraz geldi. Suriye'deki örtülü operasyonların mimarlarından Suudi İstihbarat şefi Prens Bender Bin Sultan, Amerika'nın Suriye ve İran'la son dönemde kurduğu diyaloğa tepki gösterdi. Suudi İstihbarat Şefi, kendisine yakın bir kaynak aracılığıyla Amerika'ya "ilişkilerimizde kayma planlıyoruz" mesajı yolladı. Suudi prens daha önce Amerika'da 22 yıl büyükelçilik yapmıştı. Avrupalı diplomatlara Cidde'de konuşan Suudi Arabistan İstihbarat Şefi Prens Bender Bin Sultan " Arabistan'ın Suriye'de muhalefeti silahlandırma yönünde planları olduğunu" mesajını iletti. Bin Sultan'ın Amerika'nın Suriye politkasını içler acısı olarak tanımladığı da iddia edildi. http://www.ulusalkanal.com.tr/dunya/suudi-arabistan-amerikadan-uzaklasiyor-h16876.html Amerika zaten baştan beri Suriye'deki bir savaşta yer alacağına dair hiçbir söz söylemedi ki. Özellikle iktidara "Savaşsız dönem" sözü ile gelen Obama, önünde başkanlık seçimi varken bunu yapmayacağını ya da yapamayacağını belirtmişti. Bunun yanısıra, Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye zaten teröristlere silah ve lojistik yardımı yeni ya da Amerika'dan habersiz bir şekilde yapmıyorlar ve bu işi de iki yıldır devam ettiriyorlar. Suudi Arabistan'ın istihbarat şefi olan arkadaşı kutlamak gerektiğine inanıyorum. Ülkesindeki neredeyse tüm petrol kaynakları uluslararası ya da Amerika kökenli şirketlerin elindeyken, ülkesindeki Amerikan üslerinden dolayı Amerika'ya her ay milyarlarca dolar asker kiralama ücreti öderken, iktidarını Amerika sayesinde korurken böyle bir cümle kurmuşsa, ki ben bu tür bir cümleyi Suudi kökenli hiçbir canlının bırakın kurmayı, düşüneceğine bile inanmıyorum, kaymayı planladığı tarafı merak ediyorum. Tüm servetleri Amerika ve ortakları olan ülkelerde yatarken, Arap kelimesinin tersi de parA iken, siz Arabiklerin böyle bir şeye cesaret edebileceğini düşünüyor musunuz gerçekten? İkinci konu ise, senelerce CHP'lilik sayesinde devletin bürokrat kanadından nemalanmış (manevi olarak), CHP'li olduğunu iddia edenler bürokrasideki iktidarlarını kaybedince birden Kanal 7 ile canciğer olmuş bir demokratın söylediklerini ben ciddiye alamıyorum abi, ne olur kusura bakma. Bunlardan piyasada birsürü var. Çölaşan bıradırs da bu gruba örnektir ve güç kimdeyse, demokrasi gereği onu korumaya ve kollamaya çalışırlar. ABD nin eski gücü olsa Suriyedeki işini bir selamla halledebilirdi. Rusya resmen ABD nin karşısına dikilip Hooop usta o günler geride kaldı artık hadi sen şimdi evine dön dedi. Neyse bunlar kişisel fikirler zamanla doğruyu yanlışı göreceğiz artık.

Abi Suriye'nin Rusya için ayrı bir önemi var. Sıcak denizlerdeki tek askeri üssü Suriye'de ve Rusya'nın güneydeki tek geçidi o nokta. Bu nedenle, Rusya başka hiçbir yere vermediği tepkiyi otomatik olarak Suriye konusunda verdi. Amerika Rusya'nın dibindeki Afganistan'a girdiğinde bile Rusya bu kadar ses çıkarmadı, ama dediğim gibi Suriye başka bir ülke ve Esad Ailesi de politika konusunda gerçekten uzmandır.

Yıllar önce, Türkiye ve diğer Amerikan maşaları Suriye'ye terörist göndermeye başladıklarında burada birçok propagandist arkadaş Suriye'nin birkaç hafta içerisinde Libya ile aynı sonu paylaşacağını sevinçle anlatırken, belki hatırlarsın ben yine aynı şeyi söylemiştim; Esad devrilmeyecek. Esad Ailesi'ni devirecek bir güç dünya üzerinde çok az sayıda var ve bunu kafaya koyduysa çok büyük riskleri göze alması gerekir. Esad'lar da bunu herzaman iyi değerlendirmişlerdir.

quote:


< Resime gitmek için tıklayın >
......
Yolsuzluk Sohbetindeki Sözlerin Arka Planı

Herkul.org’da 20 Aralık 2013 tarihinde “Yolsuzluk” başlığıyla yayınlanan sohbetinde Hocaefendi, önce bir kere daha adanmış ruhlar için şefkatin önemini anlattı. Daha sonra, hizmet gönüllülerinin maruz kaldığı saldırılara değindi; akabinde sözü güncel hadiselere getirdi.

Özellikle son iki ayda neler denmedi ve neler yazılıp çizilmedi ki?!.

En büyük sermayesi adanmışlığı ve beklentisizliği olan insanlar hakkında “iktidarı ele geçirme”, “devlete sızma”, “vesayet kurma”, “paralel yapı oluşturma”, “kirli ittifak”, “oy pazarlığı” ve “uluslararası çirkin bir oyunda rol alma” gibi birbirinden iğrenç iftiralar atıldı; bunlar sadece ahbab meclislerine münhasır da kalmadı, genel ve sosyal medya aracılığıyla yayıldı ha yayıldı. Mesele şahsî olsaydı, Hocaefendi yine sükut eder, en fazla Cenab-ı Hakk’a havale ile yetinirdi. Nitekim “Gizli Kardinal Operasyonu” deyip alçakça imalarda bulunanlara biz “Dilin kopsun!” diyecek olduk ama o sadece acı acı gülümsemekle iktifa etti. Evet, hadise yalnızca şahsını alakadar etseydi, o Hak dostu duygularını yine “sükutun çığlığı”na bırakırdı. Fakat, asimetrik saldırılarla umumun hukukuna tecavüz söz konusuydu, amme hakkı vardı işin içinde. İşte orada insafsız hücumlara göz yumulamaz ve sessiz kalınamazdı.

Meselenin o raddeye gelmemesi için çok çırpınıldı. Defalarca açıklama yapıldı, yazıldı çizildi; gizliden de söylendi, açıktan da ilan edildi. Gece de anlatıldı, gündüz aydınlığında da tavzih yapıldı. Fakat bazıları iftiralarından vazgeçmediler. Mektuplar yazıp sorular sordular; yemin ettik, “iftira” dedik. Heyhat inanmadılar. İsnad ve iddialarını kanıtlayan deliller ortaya koyamadılar ama “Müminin kasemi hüccettir!” hakikatiyle kanaat etmeye de yanaşmadılar. Hasılı, muhterem Hocamıza ahitleşme/yeminleşme şıkkından başka tercih bırakmadılar.

İşte öyle bir atmosferde Hocaefendi son çare olarak dua üslubuyla bir çağrıda bulundu. Katiyen şahısları hedef almadı, şu taraf bu taraf da demedi, hele bir siyasi hareketin bütününü hiçbir zaman ama hiçbir zaman müfterilerle, komplocularla bir tutmadı. Dahası, beddua diye algılanan sözlerine kendisini işin içine katarak başladı ve şöyle dedi:

“Fakat eğer hakikaten bu olumsuz şeylerin üzerine giden arkadaşlar.. kimse onlar tanımıyorum, binde birini bile tanımıyorum.. bu işin üzerine “Hukukun ve aynı zamanda sistemin, dinin ve aynı zamanda demokrasinin gerektirdiği şeyler bunlardır.” deyip (arınma adına, yıkanma adına, temizlenme adına, kirlerin öbür tarafa kalmasına meydan vermeme adına) bir şey yaparken dinin ruhuna aykırı bir şey yapmışlarsa… bize de nisbet ediyorlar, dolayısıyla ben bizi de onların içinde görerek diyorum.. dinin ruhuna aykırı bir şey yapmışlarsa, yaptıkları şey Kur’an’ın temel disiplinlerine aykırıysa, Sünnet-i Sahiha’ya aykırıysa, İslam’ın hukukuna aykırıysa, modern hukuka aykırıysa, günümüz demokratik telakkilere aykırıysa.. Allah bizi de onları da yerlerin dibine batırsın, evlerine ateş salsın, yuvalarını başlarına yıksın. Ama öyle değilse, hırsızı görmeden hırsızı yakalayanın üzerine gidenler, cinayeti görmeyip de masum insanlara cürüm atmak suretiyle onları karalamaya çalışanlar.. Allah onların evlerine ateşler salsın, yuvalarını yıksın, birliklerini bozsun, duygularını sinelerinde bıraksın, önlerini kessin, bir şey olmaya imkan vermesin.”

Öncelikle, bu cümlelerdeki şu ifadelere dikkat etmek gerekir: “…arınma adına, yıkanma adına, temizlenme adına, kirlerin öbür tarafa kalmasına meydan vermeme adına…” Şefkat insanı, yine muhataplarının âhiretini düşünmektedir ve hadiselerin kötülüklerle öteye gidilmemesi noktasında değerlendirilmesini istemektedir.
..........

quote:

...........
Soruşturmayla ilgili devletin kendi reflekslerinin harekete geçtiğini dile getiren Küçükşahin, CNN Türk'te Cüneyt Özdemir'in programında ilginç açıklamalarda bulundu.
........
"CEMAAT DEĞİL, DEVLET ADINA HAREKET EDEN HERKES YANLIŞ YAPILANMANIN ÖNÜNE GEÇİYOR"

35 yıldır Ankara'da bürokrasi ile yakından ilgilendiği ve hiçbir zaman bakan çocuklarını ve bakanların yakın arkadaşlarını bakanlık koridorlarında bu kadar fazla görmediğini dile getiren Küçükşahin, "Bakanların çocukları konusunda dikkatli davranmadıkları bu çocukların bürokratlar üzerinde fırça atacak düzeyde bir etki kurdukları, iş konularını takip ettik ettikleri. Ama öyle görünüyor ki devlette çivi çıkmış kim ne kadar etkiliyse bir alttakini bastırmış ve insanlar da makamlarını korumak için "evet" demek zorunda kalmışlar. Bu çerçevede bakandan en küçük bürokrata kadar sadece makam koruma amacıyla hareket etmiş olanlar tabii ki hesap vermeli ve onların da hataları var'' şeklinde konuştu.
.........

quote:

Orijinalden alıntı: KayhanKaan

CEMAAT VE BOP.
CEMAAT'İN BOP ROLÜ
Türkiye'nin Batı'yla, İsrail'le çatışmayan, "Ilımlı İslam" olarak tabir edilen pasifize edilmiş, vizyonsuz bir İslam anlayışı taşımasını isteyen uluslararası bir yapılanmadan bahseden Dilipak, Cemaat'in de bu amaca hizmet ettirilmesinin öngörüldüğünü söyledi.

Büyük Ortadoğu Projesi'ne Erdoğan'ın çomak soktuğunun altını çizen Abdurrahman Dilipak, BOP'ta kendisine biçilen rolü oynayan Cemaat'in hükümete yönelik operasyona ortak olduğunu belirtti.

Dilipak'a göre; Cemaat Türkiye'deki okullarında ve dershanelerinde Batı'yla-İsrail'le çatışmayan bir nesil yetiştirmeye çalışıyor, bir taraftan da yurtdışındaki okullar vasıtasıyla dünya çapında etki uyandırmanın gayreti içerisine giriyor. Dilipak, ayrıca dinler arası diyalog açılımının da bu minvalde değerlendirilebileceğini söyledi.

İşte Abdurrahman Dilipak'ın o açıklamaları:

Medya, mafya, bürokrasi ve STK içerisinde gizlenmiş bir yapı var. Bunlar uluslar arası bir çete. Uluslar arası derin devleti oluşturuyorlar. Türkiye’ye verilen bir rol vardı. Bu Büyük Ortadoğu Projesi’yle de hayata geçirilmeye çalışıldı. Türkiye İslam dünyasında rol model olarak yeniden dizayn edilecekti. Alameti farikalarını yok ettikleri bir İslam’ı Türkiye üzerinden dünyaya pazarlamak istiyorlardı. Ilımlı İslam buydu. Buna direnenler ise radikal İslamcı olacaktı. İslam atomize edilecekti. Farklı mezhepler birbiriyle çatıştırılacaktı. Bir sürü teolojik tartışma ortaya çıkacaktı.

CEMAAT'İN BOP ROLÜ

Cemaat de, Batı’yla çatışmayan, Batı’nın değerleriyle kendi değerlerini özdeşleştiren bir rol oynayacaktı. Diyaloğun arkasında da bu vardı. Okullar da bunun aracı olacaktı. Medya, dershaneler ya da yurtlar böyle bir İslam algısını (İsrail’le çatışmayan, Batı’yla çatışmayan, geçmiş tarihi sorgulamayan, gelecek açısından vizyoner olmayan, daha ulusal, daha sınırlı özgürlük ve refah talepleri olan) yayacaktı.

Amerika uzun çalışmalarına rağmen bölgede İslam’a ve Müslümanlara rağmen var olamayacaklarını gördü. Biz de bölgede, Amerika’ya rağmen var olamıyorduk. Bu proje Amerika’nın Türkiye’deki İslamcılarla işbirliği projesi olarak ortaya çıktı. Başbakan bu projeyi bozdu, çomak soktu.
http://www.habervaktim.com/haber/355940/dilipaktan-sok-ifsaatlar.html

quote:

Orijinalden alıntı: KayhanKaan

CEMAAT VE BOP.
CEMAAT'İN BOP ROLÜ
Türkiye'nin Batı'yla, İsrail'le çatışmayan, "Ilımlı İslam" olarak tabir edilen pasifize edilmiş, vizyonsuz bir İslam anlayışı taşımasını isteyen uluslararası bir yapılanmadan bahseden Dilipak, Cemaat'in de bu amaca hizmet ettirilmesinin öngörüldüğünü söyledi.

Büyük Ortadoğu Projesi'ne Erdoğan'ın çomak soktuğunun altını çizen Abdurrahman Dilipak, BOP'ta kendisine biçilen rolü oynayan Cemaat'in hükümete yönelik operasyona ortak olduğunu belirtti.

Dilipak'a göre; Cemaat Türkiye'deki okullarında ve dershanelerinde Batı'yla-İsrail'le çatışmayan bir nesil yetiştirmeye çalışıyor, bir taraftan da yurtdışındaki okullar vasıtasıyla dünya çapında etki uyandırmanın gayreti içerisine giriyor. Dilipak, ayrıca dinler arası diyalog açılımının da bu minvalde değerlendirilebileceğini söyledi.

İşte Abdurrahman Dilipak'ın o açıklamaları:

Medya, mafya, bürokrasi ve STK içerisinde gizlenmiş bir yapı var. Bunlar uluslar arası bir çete. Uluslar arası derin devleti oluşturuyorlar. Türkiye’ye verilen bir rol vardı. Bu Büyük Ortadoğu Projesi’yle de hayata geçirilmeye çalışıldı. Türkiye İslam dünyasında rol model olarak yeniden dizayn edilecekti. Alameti farikalarını yok ettikleri bir İslam’ı Türkiye üzerinden dünyaya pazarlamak istiyorlardı. Ilımlı İslam buydu. Buna direnenler ise radikal İslamcı olacaktı. İslam atomize edilecekti. Farklı mezhepler birbiriyle çatıştırılacaktı. Bir sürü teolojik tartışma ortaya çıkacaktı.

CEMAAT'İN BOP ROLÜ

Cemaat de, Batı’yla çatışmayan, Batı’nın değerleriyle kendi değerlerini özdeşleştiren bir rol oynayacaktı. Diyaloğun arkasında da bu vardı. Okullar da bunun aracı olacaktı. Medya, dershaneler ya da yurtlar böyle bir İslam algısını (İsrail’le çatışmayan, Batı’yla çatışmayan, geçmiş tarihi sorgulamayan, gelecek açısından vizyoner olmayan, daha ulusal, daha sınırlı özgürlük ve refah talepleri olan) yayacaktı.

Amerika uzun çalışmalarına rağmen bölgede İslam’a ve Müslümanlara rağmen var olamayacaklarını gördü. Biz de bölgede, Amerika’ya rağmen var olamıyorduk. Bu proje Amerika’nın Türkiye’deki İslamcılarla işbirliği projesi olarak ortaya çıktı. Başbakan bu projeyi bozdu, çomak soktu.
http://www.habervaktim.com/haber/355940/dilipaktan-sok-ifsaatlar.html

quote:

Orijinalden alıntı: pelerinli

quote: Orijinalden alıntı: KayhanKaan CEMAAT VE BOP. CEMAAT'İN BOP ROLÜ Türkiye'nin Batı'yla, İsrail'le çatışmayan, "Ilımlı İslam" olarak tabir edilen pasifize edilmiş, vizyonsuz bir İslam anlayışı taşımasını isteyen uluslararası bir yapılanmadan bahseden Dilipak, Cemaat'in de bu amaca hizmet ettirilmesinin öngörüldüğünü söyledi. Büyük Ortadoğu Projesi'ne Erdoğan'ın çomak soktuğunun altını çizen Abdurrahman Dilipak, BOP'ta kendisine biçilen rolü oynayan Cemaat'in hükümete yönelik operasyona ortak olduğunu belirtti. Dilipak'a göre; Cemaat Türkiye'deki okullarında ve dershanelerinde Batı'yla-İsrail'le çatışmayan bir nesil yetiştirmeye çalışıyor, bir taraftan da yurtdışındaki okullar vasıtasıyla dünya çapında etki uyandırmanın gayreti içerisine giriyor. Dilipak, ayrıca dinler arası diyalog açılımının da bu minvalde değerlendirilebileceğini söyledi. İşte Abdurrahman Dilipak'ın o açıklamaları: Medya, mafya, bürokrasi ve STK içerisinde gizlenmiş bir yapı var. Bunlar uluslar arası bir çete. Uluslar arası derin devleti oluşturuyorlar. Türkiye’ye verilen bir rol vardı. Bu Büyük Ortadoğu Projesi’yle de hayata geçirilmeye çalışıldı. Türkiye İslam dünyasında rol model olarak yeniden dizayn edilecekti. Alameti farikalarını yok ettikleri bir İslam’ı Türkiye üzerinden dünyaya pazarlamak istiyorlardı. Ilımlı İslam buydu. Buna direnenler ise radikal İslamcı olacaktı. İslam atomize edilecekti. Farklı mezhepler birbiriyle çatıştırılacaktı. Bir sürü teolojik tartışma ortaya çıkacaktı. CEMAAT'İN BOP ROLÜ Cemaat de, Batı’yla çatışmayan, Batı’nın değerleriyle kendi değerlerini özdeşleştiren bir rol oynayacaktı. Diyaloğun arkasında da bu vardı. Okullar da bunun aracı olacaktı. Medya, dershaneler ya da yurtlar böyle bir İslam algısını (İsrail’le çatışmayan, Batı’yla çatışmayan, geçmiş tarihi sorgulamayan, gelecek açısından vizyoner olmayan, daha ulusal, daha sınırlı özgürlük ve refah talepleri olan) yayacaktı. Amerika uzun çalışmalarına rağmen bölgede İslam’a ve Müslümanlara rağmen var olamayacaklarını gördü. Biz de bölgede, Amerika’ya rağmen var olamıyorduk. Bu proje Amerika’nın Türkiye’deki İslamcılarla işbirliği projesi olarak ortaya çıktı. Başbakan bu projeyi bozdu, çomak soktu. http://www.habervaktim.com/haber/355940/dilipaktan-sok-ifsaatlar.html

Videoyu izlemek için tıklayınız

quote:

Orijinalden alıntı: SaD1453

terbiyesizlik yapma buyur dinle bu kıyagımıda unutma http://www.ahaber.com.tr/webtv/videoizle/ahaber/canli_yayin

quote:

Orijinalden alıntı: SaD1453

terbiyesizlik yapma buyur dinle bu kıyagımıda unutma http://www.ahaber.com.tr/webtv/videoizle/ahaber/canli_yayin

quote:

Orijinalden alıntı: makturk42

quote: Orijinalden alıntı: SaD1453 terbiyesizlik yapma buyur dinle bu kıyagımıda unutma http://www.ahaber.com.tr/webtv/videoizle/ahaber/canli_yayin

Dinledim merak etme 11 yıldır aynı lafları geveliyor zaten, bundan sonra zahmet edip gitmesin bant kaydı yollasın başbakanın.

Ben değil başbakanın söylüyor.

Hava soğuk sobaya kömür at.

< Resime gitmek için tıklayın >

quote:

Orijinalden alıntı: unregistered123

quote: Orijinalden alıntı: makturk42 quote: Orijinalden alıntı: unregistered123 Oraya gidenlerin yarısı zorla götürülmüştür zaten,belediye başkanlarının personeli bı konuda tehdit ettiğini bilmeyen yok.

Akp'ye oy verenlerin yarısı da zorla oy kullandırılmıştır zaten

Hayır yani %50 oy alan bir partiden bahsediyoruz. Dolayısıyla en kalabalık mitingleri onun yapması kadar doğal bir şey olamaz. Nedir bu karalama anlamıyorum yok balık gözlü kamerayla kalabalık gösteriliyormuş, yok efendim insanlar zorla getiriliyormuş. Hiç inandırıcı olmuyor biliyorsun değil mi?

quote:

Orijinalden alıntı: makturk42

quote: Orijinalden alıntı: unregistered123 quote: Orijinalden alıntı: makturk42 quote: Orijinalden alıntı: unregistered123 Oraya gidenlerin yarısı zorla götürülmüştür zaten,belediye başkanlarının personeli bı konuda tehdit ettiğini bilmeyen yok. Akp'ye oy verenlerin yarısı da zorla oy kullandırılmıştır zaten Hayır yani %50 oy alan bir partiden bahsediyoruz. Dolayısıyla en kalabalık mitingleri onun yapması kadar doğal bir şey olamaz. Nedir bu karalama anlamıyorum yok balık gözlü kamerayla kalabalık gösteriliyormuş, yok efendim insanlar zorla getiriliyormuş. Hiç inandırıcı olmuyor biliyorsun değil mi?

%50 oy alıyor diye yaptığı her şey meşru yani.

http://www.odatv.com/n.php?n=valilik-calisanlari-akpnin-mitingine-nasil-goturuldu-0708101200
http://www4.cnnturk.com/2009/turkiye/03/08/akpnin.mitingine.photoshop.ayari/516863.0/
http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=101304


< Resime gitmek için tıklayın >

quote:

Orijinalden alıntı: Cypon

quote: Orijinalden alıntı: SaD1453 quote: Orijinalden alıntı: Cypon quote: Orijinalden alıntı: SaD1453 quote: Orijinalden alıntı: Cypon quote: Orijinalden alıntı: SaD1453 quote: Orijinalden alıntı: HEISENBERG quote: Orijinalden alıntı: SaD1453 quote: Orijinalden alinti: HEISENBERG quote: Orijinalden alinti: SaD1453 quote: Orijinalden alinti: hbasaran82 quote: Orijinalden alinti: SaD1453 @makturk43 evet @hbasaran82 beddua olayindan sonra kisikliya basbakanin evine 2 kisi gönderildi pazarlik için fakat onay alamayinca vur emri geldi bu kadar basit talimat abd den e basbakan abd ile kari koca gibi ülkede ne zaman olay olsa solugu orda aliyor obamanin karsisinda bacak üstüne bacak atiyor abd neden öle bisey yapsinki aralari 10 numara / yoksa o dami yalan? dostum dünya üzerinde 3-5 ülke var digerlerini yöneten sömüren bunlara karsi gelebilmen için onlardan güçlü olmalisin eger gücün yoksa sesini çikartmayacan sagda solda fazla sesini yükseltmeyecen ikili oynamayacan biz sbahtan beri akp nin basbakanin politikalarini bosuna elestirmiyoruz bosuna yol kopru park bahçe vs. yaparak ülke yönetilmez demiyoruz / anladi? hala yol park bahçe diyosun montrö diyorum bogazlar diyorum 2023 lozan bunlar bisey çagristirmiyormu ne olmus bogazlara? 2023 de ne olacak? lozan antla?masy bitiyor eger 3. köprü olursa bogazlar antla?masy yükümsüz olacak ayryca 3.havalimany ile almanyanyn geliride tykanacak lozan'ın ve montrö'nün hükmü 20 yıl idi.boğazlar tamamen bizim elimizde geçen her gemi ve tanker yüklü miktarda vergi ödüyor.ortalama 700 dolar civarı yanılıyorsun hocam lozan 100 yıllık antlaşma 100 yıllık olduğunu hangi kanıta göre söyleyebiliyorsun? belgelr internette mevcut araştırabilirsiniz maddeleride inceleyebilirsiniz Üfürükçülerin Kurtuluş Savaşı yoktur, Fransızlar, İtalyanlar ülkeyi işgal etmemiştir diye yayınladığı belgelerin yanındaki ''iddiaların'' olduğu belgeleri mi? Kalsın ben almayayım. Atatürk'ün gizli vasiyeti de vardı bu sene açıklanacaktı ne oldu? 75. ölüm yıl dönümünde açıklanacaktı hani? O da mı 100 yıla tamamladı kendini? Üfürükçü Tarihçiliği ciddiye almıyorum. Önüne gelenin blog açıp komplo teorileri ürettiği sonra da kendilerine tarihçi sıfatı yakıştırdığı bir internet deryasında ''gerçekleri'' öğrenmeye çalışacağıma, gider konu ile yetkin bilgisi olanların kanıtlarla ele aldığı makaleleri okurum. Ki onlarda da böyle bir saçmalıktan söz edilmiyor. saaygılı olmanı öneririm herksin kendi fikri saçmalık yaftası yapıştırman olmamış.ister inan ister inanama bu ülke ne zman petrol çıkarıcak olsa bir civa atılır gider başka yere zaten rahat ol.

Tarihsel niteliği olmayan, Atatürk'ü ve onun kurduğu Cumhuriyet'i karalamaya yönelik üfürülmüş safsatalar fikir değildir. Eğer kanıtı var ise tarihsel niteliği olan fikir olur. Ülkedeki hükümetler her haltı yesin, suçlusu Atatürk olsun, Lozan olsun, İnönü olsun. Alışmışsınız ülkenin kurucularını günah keçisi olarak göstermeye. Sonra da saygı duy diyorsunuz bir de utanmadan.

Saygının ne olduğunu bilseniz zaten bu tür yaftalamaları ortaya çıkarmaz, vatanın bağımsızlığını gerçekleştiren Ata'ya her fırsatta saldıran üfürükçü tarihçilik yapmazsınız.

quote:

Orijinalden alıntı: SaD1453

quote: Orijinalden alıntı: Cypon quote: Orijinalden alıntı: SaD1453 quote: Orijinalden alıntı: Cypon quote: Orijinalden alıntı: SaD1453 quote: Orijinalden alıntı: Cypon quote: Orijinalden alıntı: SaD1453 quote: Orijinalden alıntı: HEISENBERG quote: Orijinalden alıntı: SaD1453 quote: Orijinalden alinti: HEISENBERG quote: Orijinalden alinti: SaD1453 quote: Orijinalden alinti: hbasaran82 quote: Orijinalden alinti: SaD1453 @makturk43 evet @hbasaran82 beddua olayindan sonra kisikliya basbakanin evine 2 kisi gönderildi pazarlik için fakat onay alamayinca vur emri geldi bu kadar basit talimat abd den e basbakan abd ile kari koca gibi ülkede ne zaman olay olsa solugu orda aliyor obamanin karsisinda bacak üstüne bacak atiyor abd neden öle bisey yapsinki aralari 10 numara / yoksa o dami yalan? dostum dünya üzerinde 3-5 ülke var digerlerini yöneten sömüren bunlara karsi gelebilmen için onlardan güçlü olmalisin eger gücün yoksa sesini çikartmayacan sagda solda fazla sesini yükseltmeyecen ikili oynamayacan biz sbahtan beri akp nin basbakanin politikalarini bosuna elestirmiyoruz bosuna yol kopru park bahçe vs. yaparak ülke yönetilmez demiyoruz / anladi? hala yol park bahçe diyosun montrö diyorum bogazlar diyorum 2023 lozan bunlar bisey çagristirmiyormu ne olmus bogazlara? 2023 de ne olacak? lozan antla?masy bitiyor eger 3. köprü olursa bogazlar antla?masy yükümsüz olacak ayryca 3.havalimany ile almanyanyn geliride tykanacak lozan'ın ve montrö'nün hükmü 20 yıl idi.boğazlar tamamen bizim elimizde geçen her gemi ve tanker yüklü miktarda vergi ödüyor.ortalama 700 dolar civarı yanılıyorsun hocam lozan 100 yıllık antlaşma 100 yıllık olduğunu hangi kanıta göre söyleyebiliyorsun? belgelr internette mevcut araştırabilirsiniz maddeleride inceleyebilirsiniz Üfürükçülerin Kurtuluş Savaşı yoktur, Fransızlar, İtalyanlar ülkeyi işgal etmemiştir diye yayınladığı belgelerin yanındaki ''iddiaların'' olduğu belgeleri mi? Kalsın ben almayayım. Atatürk'ün gizli vasiyeti de vardı bu sene açıklanacaktı ne oldu? 75. ölüm yıl dönümünde açıklanacaktı hani? O da mı 100 yıla tamamladı kendini? Üfürükçü Tarihçiliği ciddiye almıyorum. Önüne gelenin blog açıp komplo teorileri ürettiği sonra da kendilerine tarihçi sıfatı yakıştırdığı bir internet deryasında ''gerçekleri'' öğrenmeye çalışacağıma, gider konu ile yetkin bilgisi olanların kanıtlarla ele aldığı makaleleri okurum. Ki onlarda da böyle bir saçmalıktan söz edilmiyor. saaygılı olmanı öneririm herksin kendi fikri saçmalık yaftası yapıştırman olmamış.ister inan ister inanama bu ülke ne zman petrol çıkarıcak olsa bir civa atılır gider başka yere zaten rahat ol. Tarihsel niteliği olmayan, Atatürk'ü ve onun kurduğu Cumhuriyet'i karalamaya yönelik üfürülmüş safsatalar fikir değildir. Eğer kanıtı var ise tarihsel niteliği olan fikir olur. Ülkedeki hükümetler her haltı yesin, suçlusu Atatürk olsun, Lozan olsun, İnönü olsun. Alışmışsınız ülkenin kurucularını günah keçisi olarak göstermeye. Sonra da saygı duy diyorsunuz bir de utanmadan. Saygının ne olduğunu bilseniz zaten bu tür yaftalamaları ortaya çıkarmaz, vatanın bağımsızlığını gerçekleştiren Ata'ya her fırsatta saldıran üfürükçü tarihçilik yapmazsınız.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Lozan_Antla%C5%9Fmas%C4%B1 bak bakalım bunlar sadeece saklı olmayan maddeleri ki bunlar bile yetiyor karalamaya gerek yok herkes her şeyin farkında