Sorum sadece AKP'lilere. "Ali Tatar" adını hatırlıyor musunuz? |
Az önce merak edip "İnsanlar ne kadar uç noktaya gidebilir?" diyerek bir araştırma yaptım. Bu araştırmanın sonucuna göre, Edward Smith adlı adam bizim sınırlarımızı bile aşmış görünüyor. Edward Smith 30 yılda 999 tane otomobille cinsel ilişkiye girmiş ve aşkı Volkswagen Beetle'da bulmuş. Mekafil denen türden yani makinelere karşı cinsel dürtülere sahip canlı türünden olan Smith, yeni otoarkadaşı Beetle ile evlilik hazırlıkları yapıyormuş. Aslında bu haber 2013 yılına ait olduğundan Smith ile Beetle evlenmiş ve şimdiye çok birkaç tane Smart yavrulamış olabilirler. Videoyu izlemek için tıklayınız |
Arkadaşlar, kolay kolay konu açmam ama eğer ki yanlış görmediysem, birilerinin araç tercihlerinde etkisi olması adına bir paylaşım yapmak isterim. Benim gibi gerçek Japonların tadını almış olan herkes Lexus markasını muhtemelen seviyordur. Aşağıda yer alan görsel, yine aşağıda yer alan Lexus'un resmi web sitesinden alınmıştır. Anahtar teslim fiyatı yaklaşık 750 bin lira olan araç, kampanyada 300 bin liraya geliyor. Eğer bu rakam doğruysa ve benzinli araca karşı bir alerji yoksa, bu fiyat bandında alınabilecek belki de en iyi araç konumuna bu araç geliyor. Bugün böyle bir bütçem olsa, alacağım araç bu olurdu. http://turkiye.lexus.com.tr/lexus_fiyat_listesi/lexus-fiyatlistesi.html?_ga=2.85427545.1380910784.1541575028-51467052.1541575028 < Resime gitmek için tıklayın > |
Artık ülkede tek bir suçtan dolayı hapis yatıldığından, herkes her türlü yasadışılığı ulu orta yapmaya başladı. Aşağıdaki ilanda da, milletin gözüne soka soka "Ben suç işliyorum ama hiçkimseden korkum yok!" mesajı verilmiş. https://www.sahibinden.com/ilan/vasita-minivan-panelvan-fiat-karaelmas-auto-dan-hatasiz-boyasiz-fiorino-full-plusfull-aksesuarli-610015790/detay/ Değişiklik olursa diye, ekran görüntüsünü de ekleyeyim; < Resime gitmek için tıklayın > |
CeHaPe'nin 16 yıllık iktidarı sonrasında, mahvedilen ekonomiyi düzeltmesi için halkın umudu olan AKP'nin başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, ilk hedeflerini açıkladı., "İsraf ekonomisi değil, üretim ekonomisine geçiyoruz." Erdoğan'ın başa geçmesiyle, artık CeHaPe'nin sürdürülemez durumdaki inşaat ekonomisinin de sonu gelmiş oldu. Bizi CeHaPe'nin zulmünden ve 16 yıllık çöküş sürecinden kurtaran AKP seçmenine ve üretime önem veren AKP yönetimine teşekkür ederim. |
Az önce dünya liderimizin konuşmasına denk geldim. Kendisine devletin parasıyla 1 milyar dolara ev yaptıran adam, tasarruf için diğer devlet memurları için inşa edilmiş 5 bin evi satışa çıkarıyor. Helal olsun başgana. Normal insanların olduğu bir ülkede, şakasına bile gülünmeyecek işler bu ülkede "Hizmet" olarak tanımlamıyor. |
Daha önce de bahsettiğim bir konuyu, biraz daha detaylandırmak istiyorum. Bildiğiniz gibi, foruma giren ve burada etkileşim içerisinde olan herkes en azından ilköğretim mezunudur. Devletin okullarında ya da özel okullarda eğitim alırken, eğer verilen eğitimi alamamışsanız sınıfta kalırsınız ve aynı dersleri tekrar etmeniz gerekir. Eğer bir öğretmenin sınıfında ya da dersinde başarısız öğrenci çok fazla ise, o öğretmen ile ilgili soruşturma açılır. Bunun yanı sıra, belirsiz zamanlarda okullara müfettişler gelir ve öğrencilere sorular sorarak, aldıkları eğitimi ölçerler. Eğer öğrenciler başarısız olurlarsa, öğretmen ceza alır. Buraya kadar olan kısmı hepimiz biliyoruz. Peki; - Camilere her Cuma ve bazıları hergün giden adamlar, bizim paramızla ibadet ederken, ömürleri boyunca gittikleri camiden ne alıyorlar? Yani bu camilere giden, oralarda yer kaplayan adamlara da sınav yapıp kaç tane dua öğrendiklerini sormak en azından imamın görevini yapıp yapmadığını anlamak için geçerli bir yöntem olmaz mı? Eğer camiye yıllarca giden adam 5 tane duayı ezbere okuyamıyor ve anlamlarını da bilemiyorsa, o caminin imamına soruşturma açılıp, o adamın da aslında camiye ibadet için değil de goy goy için geldiğini göstermez mi? - Aynı durum, millet kıraathaneleri için de geçerli. Yani bizim vergilerimizle alınan kekleri, bizim vergilerimizle yapılan binalarda, bizim vergilerimizle alınan çay eşliğinde tüketen vatandaşa da sınav yapmak ve her yıl belirli sayıda kitap okuma zorunluluğu getirmek gerekmez mi? Eğer adam oraya sadece kek yemeye gidiyor ve benim vergimi boşa harcıyorsa, devlet bunun hesabını sormamalı mı? O devlet ki hastalanıp hastalanmadığıma bakmaksızın benden her ay bir maaş para kesmesini biliyorsa, o parayı harcarken de dikkatli olmak zorunda değil midir? Hasta olduğumda bile gözünü kırpmadan benden para al ama öbür tarafta birilerine goy goy yapmaları için para aktar; bu düzen dünyanın neresinde var eyyyy Kılıçdaroğlu! |
Arkadaşlar, eğer yine AKP kazanır da Türkiye seçimini yaparsa, sizin de çok iyi bildiğiniz gibi ben ve benimle birlikte burada şakadan muhalif gibi davranan arladaşlarla inşaat işine giriyoruz. Sonuçta biz de AKP'ye oy verdik ve gerek eğitimimiz ve gerekse bilinç düzeyimiz ortalamanın üzerinde olduğundan biz neden bir "Cengiz İnşaat" olamayalım? Onun vaad ettiklerini biz de edebilir be onun kadar başarılı bir şekilde yerine getirebiliriz. Hem forumdan da bildiğimiz gibi, asgari ücret karşılığı bizim için çalışacak ve bunun yanı sıra partimiz için de canını vereceğini iddia edecek çok cengaver var. Sistem basit; Biz şirketi kuruyoruz. Ardından, AKP'ye ve Osmanlı Ocakları'na üye olup her Cuma namazımızı caminin dış kısmında kılıyoruz. Ancak, namazdan kalan zamanlarımızda, bizden olmayan herkese, ölü ya da canlı fark etmez, ağzımıza gelen küfrü edip iftira atıyoruz. Böyle böyle partide tanınmaya ve yerimizi sağlamlaştırmaya başlıyoruz. Yerimiz sağlamlaştıkça daha çok hak yiyor ve sonunda Cengiz İnşaat oluyoruz. |
Sevgili AKP'li kardeşlerim. Siz de bizim gibi emekçisiniz ve maalesef hiçbir emekçi eyleminde partiniz ya da siyasetçileriniz yer almıyor. Hatta, Soma'da işçi ailelerini tekmeleyen adamlar partiniz tarafından yetkilendiriliyor ve daha da kötüsü, partinizin başındaki adam işadamlarına "Yatın kalkın OHAL'e dua edin. Sayemizde işçiler haklarını arayamıyor." diyecek kadar sermaye sevdalısı olduğunu beyan ediyor. Ülke nüfusunun çoğunluğu emekçiyken, iktidara oy verenlerin çoğunluğu emekçiyken ve insanların siyasi seçimlerinin temelinde ekonomi varken, partiniz sizi yok saysa da, ben saymıyorum. Bayramınız kutlu olsun... |
Satın alındığı sıradaki piyasa değeri 21 milyar dolar civarıydı ve 6,5 milyar dolara satıldı.
Ardından, ihaleyi alan firma tüm parayı Türk bankalarından karşılayıp, Türk Telekom'un geçmiş alacaklarını tahsil etti ve kendi kasasına attı.
TT'nin gayrimenkullerini satıp, bu parayı da kasasına attı.
Ödemesi gereken krediyi ödemedi ve üzerine bir kredi daha çekip, yasal olmamasına rağmen TT hisselerini bankalara teminat gösterdi.
Şu anda, ihaleyi kazanan firma 13 yıllık TT kazancını, gayrimenkullerin satışından elde edilen parayı ve bankalardan aldığı krediyi kasasına koyup kaçtı.
2005 yılında piyasa değeri 21 milyar dolar olan TT'nin değeri 2 milyar dolar seviyesine indi.
Bu hesapla, TT üzerinden en az 30 milyar dolar kazıklandık ama bunu bir günde ve devletten gizli bir şekilde değil; yıllar içerisinde ve devletin gözü önünde yaşadık.
Bu durumda, SSK'yı batıran Kılıçdaroğlu'na sabah akşam laf edenler ne düşünüyor, merak ediyorum.