Eğer yeniden başlayabilseydim yaşama, İkincisinde daha çok hata yapardım. Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım. Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar. Çok az şeyi ciddiyetle yapardım. Temizlik sorun olmazdı aslında, Daha çok riske girerdim, Daha fazla seyahat ederdim, Daha çok güneş doğuşunu izler, Daha çok dağa tırmanır daha çok nehirde yüzerdim. Görmediğim birçok yere giderdim, Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye. Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine. Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben. Yeniden başlayabilseydim eğer, Yalnız mutlu anlarım olurdu.
Farkında mısınız bilmem, Yaşam budur zaten: Anlar, sadece anlar, sizde anı yaşayın. Hiçbir yere yanında termometre, su , Şemsiye ve paraşüt almadan gitmeyen insanlardandım ben. Yeniden başlayabilseydim ilkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım. Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla. Bilinmeyen yollar keşfeder, güzelin tadına varır, Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı, eğer. Ama işte 85'indeyim ve biliyorum...
Ölüyorum...
Jorge Luis Borges (1899-1986) Arjantin
Konuyla pek bağlantılı değil ama beğendiğim bir şiir paylaşayım dedim =)
Bir basi var durdugun yer Sonu yok hep bastasin Son dedigin gidicegin yerde Yana yikila uzar gider Surumcemede kalan isler gibi o yol seferlerinde Bana hep dertler kavusturur Sana sevincler getirir Mutlu bir cocuk gibi usulca bekler Her donsunde yolu open tekerlek gibi Kilometrelerce seni opmek ister Frenlerim bosalsin ucalim bu yolda Deniz feneri bile goz kirpmakta dalgali basiyla Sankkristce Seni seviyorum sezsizce bilsem Derdim en guzelini o dilde Her yola cikisimda dort mevsimde ve senle... Her mola verisde acarken telimi Bir ihtimal derdim Belkide ... En son binen ben olurdum o git gel seferlerde Ve ilk inen fikrimdemiyim bari bu seferde... Ve sen yol boyunca aklimdaydin Cunki mezar tasim gibi basucumdaydin Yaprak yaprak sendin iste Kollarimdan govdemden bacaklarimdan fiskiran Sevginle tenimde Kolumu dayardim yada Ayagimi en rahat oturus seklim Sanki sen yanibasimda veya omzun basimda Otuziki nolu o cam kenari koltugumda... Biletimi en son alirdim senden gitmek zordu bana Demir atmak gibi degil demir almak zor bu yasta . Gelmeni istemezdim sevmem birikmalari Usulca dokulurdum yola Bozuk bir musluktan damlayan terkos suyu gibi Surekli sensiz ve sensiz tereddut askin Ben donen tekerlegin her donunsunde yolu opusu gibi Kilometrelerce seni opmek Bu duygu ile gecerdi inan yolum Ve gecmesini istemezdim baska birinin Bir ihtimal derdim Belki... Hani istemistirde... Bilirdim ama Tek gidis kesmisler bileti Donusu olmayan bu yolda kimse kimseyi beklemezki Ben ; Senin bana bir mesajini beklerdim Hep seni soluk aldigim molalarda Ve sunu umardim Evet gecmisim aklinda... Donen bir tekerlegin yolu opusu gibi Kilometrelerce istiyorum opmek seni Dort mevsim bahane Her haline talibim sedece bir kez olsun op bari beni...
Gittin... Ben, arkandan sadece baktım. Oysa; söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki... "Gidersen iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini. Gidersen sönecek içimdeki ateş ve bir daha hiç kimse yakamayacak. Gidersen karanlığa mahkum edeceksin günlerimi O karanlıkta yolumu kaybedeceğim" diyecektim sana.
Konuşamadım...
Gidişini görmemek için gözlerimi kapattım Öylesine acıdıki içim, tutup koparsalardı kolumu bacağımı bu kadar acı duymazdım. Acım yaş olup akmalıydı gözlerimden.
Ağlayamadım...
Seni delicesine bir tutkuyla seviyordum oysa Tutkum seninle olmaktı, tutkum teninde erimek, tutkum hayatı seninle sadece paylaşmaktı.
Anlatamadım...
Gidişini önlemek için tutmak vardı ellerinden Ellerim değil miydi her dokunuşumda seni ürperten? Ürperdin yine biliyorum. Bir kez dokunsam, bir kez tutsam ellerini Gitmek için biriktirdiğin bütün cesaretin kaybolurdu.
Tutamadım...
Bir yıkım gibiydi gidişin Sen adım adım uzaklaşırken benden Çöküp kaldı bedenim olduğu yere Nice terk edişlere dayanan yürek bu kez yenilmişti Bu kadar zayıf değildim ben kalkmalıydım.
Kalkamadım...
Oysa geldiğin gün gideceğini biliyordum Hazırdım gidişine, Kaçak zamanları yaşıyorduk Zaman bitecek ve sen gidecektin Bense, gidişinin ertesi günü Hayatıma kaldığım yerden yeniden başlayacaktım.
şimdi tam bu konuyo göre neyzen tevfikten bir şiir koyardımda onu koyduğumdan dolayı çıktığım tatilden yeni döndüm zaten
o şiir bu mu?
Bana yar olmayan devr-i devranın, İzzet-i ikramını s***yim. Yansın bu ib**ler Su veren itfaiyenin hortumunu s***yim, Ben delimiyim? Mecnun gibi bir a* için çöllere düşeyim, Verirse verir, vermezse Leyla'yı da s***yim. :))
yöneticilere not: lütfen konuyu kapatmayın sadece bana verin ne vercekseniz.
şimdi tam bu konuyo göre neyzen tevfikten bir şiir koyardımda onu koyduğumdan dolayı çıktığım tatilden yeni döndüm zaten
o şiir bu mu?
Bana yar olmayan devr-i devranın, İzzet-i ikramını s***yim. Yansın bu ib**ler Su veren itfaiyenin hortumunu s***yim, Ben delimiyim? Mecnun gibi bir a* için çöllere düşeyim, Verirse verir, vermezse Leyla'yı da s***yim. :))
yöneticilere not: lütfen konuyu kapatmayın sadece bana verin ne vercekseniz.
Evet 4 gün ceza almamamın sebebi bu ama sen almazsın çünkü ben sansürsüz koymuştum
Ben deliyim… Yorgun ve yalnızım. Kaldırımlara misafirim... Gecenin gözleri üzerimde. Denizin ortasında küçük bir adayım, yüzme bilmem… Yüreğimi bir yere bırakmışım, bıraktığım yerden çok uzaklardayım. Kapıları kapatmışım üstüme, sürgüleri beynime çekmişim. Ey! Sabreden derviş bana da sabretmeyi öğretsene. Ben deliyim, ama çok şey bilirim. Renkler ve zevkler hiçbir şey ifade etmez bana... Sonların başladığı yerden, başlangıçların son bulduğu yere gidiyorum. Kara bir tren gibiyim yani, bir istasyondan bir istasyona, hep aynı raylar üzerinde.
Ben deliyim… Yağmurun yağması benim için romantik değildir, ben kurşun yağmurlarını bilirim. Benim güneşim batmaz, dünyam dönmez, ayım hep mehtap halindedir, rüzgârlarım doğudan eser... Kadehime doldurduğum hüzünle sarhoş olurum, Mezem ise bir dilim umut. Ezbere bilirim yaşamayı, yaşarken savaşmayı.
Ben deliyim. Ben buralara ait değilim. Dağları sırt sırta vermiş bir ülkem, surlarla çevrili bir şehrim. 12 den sonra volta attığım caddelerim, kızıl sakallı bir dayım bir de kara gözlü yarim var benim.
Ben Deliyim. Söyleyemediğim düşüncelerim var. Her akşam ayrı bir meydanda, Atatürk heykelinin karşısında, olmayan aklımı dar ağacına asar, ipini çekerim. Ölüm, ölüm kurşun olup yağar üzerime. Binlerce kez öldürülmüş ama ölmemişim. Ben sıratın canbazı, doğal bir felaket, sosyal bir belayım.
Ben deliyim… Benim mevsimim değişmez, sadece bahardır. kuşlardan sadece güvercini bilirim, yüreğim kanatlarıyla beraber çarpar. İnsanlardan yalnız çocukları severim, onları da büyüyünceye kadar.
Ben deliyim… Bağıra bağıra şarkılar söylerim, sessiz sessiz şiirler yazarım. Bilmediğim yerlerin, tanımadığım kişilerin resimlerini çizerim.
Ben deliyim... Kendimle sohbet eder, kendi kendime gülerim. Telefon kulübeleriyle kavga ederim. Asfaltın siyahında kaybolur, düşüncelere dalarım. Çıkmaz sokaklarda kendimi arar, bir de üstüne güzel hayaller kurarım. Sonra, sonra hayallerimle beraber suya düşerim.
Ben deliyim… Çayım sekiz şekerlidir, cigara üstüne cigara yakarım. Dumanı iner efkarımın şehrin üstüne. Parayı sevmem ama para için çalışırım. Dört yaşında aşık olduğumu, sonra babamın hiç başımı omuzuna dayamadığını hatırlar, hayal de olsa omuzlarında uykuya dalar, Rüyalar görürüm, uyandığımda hiçbirini hatırlamadığım halde...
Ben deliyim… Güzel bir yaşam benim için anlam taşımaz, kimseye düşman değilim, kimseye de dost olmadım. Ben kendime bile yabancıyım... Duygularım hep sansüre uğramış, bir fahişenin hayatı gibi yalancıdır gözyaşlarım... Ufacık bir bakış boğazımı düğümler. Kimi özlediğimi bilmeden, hasretin en yoğun halini yaşarım. Ah! İçimden dağıtmak gelir, dağıtamam ya, kendimi dağıtırım. Gözlerimin kahverengisi gitgide koyulaşıyor, insanlarınki kankırmızılaşır. Bakamam kimsenin yüzüne, sevgiye muhtaç bir yavruya döner yüreğim... Kalbim titrer, haykırırım ama duyuramam sesimi... Yine de sardığım tütünde, yaktığım cigarada bulurum mutluluğu...
Ben deliyim, ağlamamaya yemin etmiş gözlerim... Sonu dramla biten bir hatıra, üç bölümlük bir komedi dizisiyim. Çoğu zaman çorbama kinimi doğrar, öfkemi kaşıklarım. Zehir kokan bir gül biter dudaklarımın arasında, Kimisi tükürür, kimisi öper. Tükürene mezar, öpene lalezar olurum.
Ben deliyim...
Zülfün hergece ihanetler rıhtımında. Ciğerimin üstünde sevdasını kurşuna dizer. Ve ufacık bir bakış boğazımı düğümler.
Ben deliyim... Bulmacaya benzerim. Kimi zaman soldan sağa bir nota. Kimi zaman yukarıdan aşağıya Eski Mısır'da bir Tanrıyım.
Ben deliyim, geceyi ikiye böler, sonra hayatın adını yalan koyarım...
Ben deliyim, ben yüreklerde ünlem, kafalarda soru işaretiyim. Ben deliyim, bağrı taşlarla dolu bir Toprak parçasıyım. Bir uçtan bir uca kurumuşum. Karınca yuvaları ve Ayak izleriyle süslüdür tenim... Kar yağar üşürüm, güneş olur kavrulurum.
Ben deliyim... Mutluluğu uzaktan seyrederken cebimde küçük umutlar biriktirir, gözlerimi kapının eşiğine dikerim. İşte o zaman hayat acı kahve tadı verir, hep içime atarım ama, kendimi içine atacak bir yer bulamam. Anlamayana az gelirim, anlayana çok... Ne yarınlar birşey bekler benden, ne de ben yarınlardan... Ben deliyim... Ağlamamaya yemin etmiş gözlerim...
Kapı ( Yokun Olmadığını Aşkın İse Yok Olduğunu Kavradığım An )
Anahtarını bulup kalbimin derinliklerinden bütün kapılarını açtığımı anladığım an hayatın, kainatın öğrendiğim zaman ibaret olduğunu mucizeden, kavrarım yaşamın bir parçası olduğunu, sanatın. Ve yine anlarım yokun olmadığını, aşkın ise yok olduğunu. Sessizlikte seni arzulayan o sesin ilah uykusu gibi başlayıp, bittiğini ve durmaksızın gidişimin anlarım bir çember etrafında budalaca döndüğümü. Gözlerin anlattığına inandığım andan bu yana hala inanıyorum ama sözleri de unutmadan yokun olmadığını aşkın ise yok olduğunu kavradığım zaman eminim acı çekmeyeceğim aşkından anlattıklarım işte o son gün o son gün kapıyı açarken çekeceğim son zulüm anahtarı bendeyken, kalbim aklımın korumasında güvendeyken geçeceğim cesur ve sessiz adımlarla benim amacım vardı unutturdu aşkın şimdi ise yalnız zaman lazım öğrendim savaşın üstünlüğünü kaybettiklerimin bir bir bana döndüğünü ve buldumya hayatı en dağınık yerlerden kimse karşı koyamayacak bana ne aşkın, ne de öfkem zaten yokun olmadığını aşkın ise yok olduğunu kavradığım an yalnızca bir aşk kalacak emin ol o da sana olmayacak...
Bir basi var durdugun yer
Sonu yok hep bastasin
Son dedigin gidicegin yerde
Yana yikila uzar gider
Surumcemede kalan isler gibi o yol seferlerinde
Bana hep dertler kavusturur
Sana sevincler getirir
Mutlu bir cocuk gibi usulca bekler
Her donsunde yolu open tekerlek gibi
Kilometrelerce seni opmek ister
Frenlerim bosalsin ucalim bu yolda
Deniz feneri bile goz kirpmakta dalgali basiyla
Sankkristce Seni seviyorum sezsizce bilsem
Derdim en guzelini o dilde
Her yola cikisimda dort mevsimde ve senle...
Her mola verisde acarken telimi
Bir ihtimal derdim
Belkide ...
En son binen ben olurdum o git gel seferlerde
Ve ilk inen fikrimdemiyim bari bu seferde...
Ve sen yol boyunca aklimdaydin
Cunki mezar tasim gibi basucumdaydin
Yaprak yaprak sendin iste
Kollarimdan govdemden bacaklarimdan fiskiran
Sevginle tenimde
Kolumu dayardim yada
Ayagimi en rahat oturus seklim
Sanki sen yanibasimda veya omzun basimda
Otuziki nolu o cam kenari koltugumda...
Biletimi en son alirdim senden gitmek zordu bana
Demir atmak gibi degil demir almak zor bu yasta .
Gelmeni istemezdim sevmem birikmalari
Usulca dokulurdum yola
Bozuk bir musluktan damlayan terkos suyu gibi
Surekli sensiz ve sensiz tereddut askin
Ben donen tekerlegin her donunsunde yolu opusu gibi
Kilometrelerce seni opmek
Bu duygu ile gecerdi inan yolum
Ve gecmesini istemezdim baska birinin
Bir ihtimal derdim
Belki...
Hani istemistirde...
Bilirdim ama
Tek gidis kesmisler bileti
Donusu olmayan bu yolda kimse kimseyi beklemezki
Ben ;
Senin bana bir mesajini beklerdim
Hep seni soluk aldigim molalarda
Ve sunu umardim
Evet gecmisim aklinda...
Donen bir tekerlegin yolu opusu gibi
Kilometrelerce istiyorum opmek seni
Dort mevsim bahane
Her haline talibim sedece bir kez olsun op bari beni...
A.E
bu çok güzel ya direk beni anlatıyor abi.
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesaja 2 cevap geldi. Cevapları Gizle
o şiir bu mu?
Bana yar olmayan devr-i devranın,
İzzet-i ikramını s***yim.
Yansın bu ib**ler
Su veren itfaiyenin hortumunu s***yim,
Ben delimiyim?
Mecnun gibi bir a* için çöllere düşeyim,
Verirse verir, vermezse Leyla'yı da s***yim. :))
yöneticilere not: lütfen konuyu kapatmayın sadece bana verin ne vercekseniz.
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Evet 4 gün ceza almamamın sebebi bu ama sen almazsın çünkü ben sansürsüz koymuştum
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
hocam sende abartmışın ama.
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Yorgun ve yalnızım. Kaldırımlara misafirim...
Gecenin gözleri üzerimde.
Denizin ortasında küçük bir adayım, yüzme bilmem…
Yüreğimi bir yere bırakmışım, bıraktığım yerden çok uzaklardayım. Kapıları kapatmışım üstüme, sürgüleri beynime çekmişim.
Ey! Sabreden derviş bana da sabretmeyi öğretsene.
Ben deliyim, ama çok şey bilirim.
Renkler ve zevkler hiçbir şey ifade etmez bana...
Sonların başladığı yerden, başlangıçların son bulduğu yere gidiyorum.
Kara bir tren gibiyim yani, bir istasyondan bir istasyona, hep aynı raylar üzerinde.
Ben deliyim…
Yağmurun yağması benim için romantik değildir,
ben kurşun yağmurlarını bilirim.
Benim güneşim batmaz, dünyam dönmez, ayım hep mehtap halindedir, rüzgârlarım doğudan eser...
Kadehime doldurduğum hüzünle sarhoş olurum,
Mezem ise bir dilim umut.
Ezbere bilirim yaşamayı, yaşarken savaşmayı.
Ben deliyim.
Ben buralara ait değilim.
Dağları sırt sırta vermiş bir ülkem, surlarla çevrili bir şehrim.
12 den sonra volta attığım caddelerim, kızıl sakallı bir dayım bir de kara gözlü yarim var benim.
Ben Deliyim.
Söyleyemediğim düşüncelerim var.
Her akşam ayrı bir meydanda, Atatürk heykelinin karşısında, olmayan aklımı dar ağacına asar, ipini çekerim.
Ölüm, ölüm kurşun olup yağar üzerime.
Binlerce kez öldürülmüş ama ölmemişim.
Ben sıratın canbazı, doğal bir felaket, sosyal bir belayım.
Ben deliyim…
Benim mevsimim değişmez, sadece bahardır.
kuşlardan sadece güvercini bilirim, yüreğim kanatlarıyla beraber çarpar.
İnsanlardan yalnız çocukları severim, onları da büyüyünceye kadar.
Ben deliyim…
Bağıra bağıra şarkılar söylerim, sessiz sessiz şiirler yazarım. Bilmediğim yerlerin, tanımadığım kişilerin resimlerini çizerim.
Ben deliyim...
Kendimle sohbet eder, kendi kendime gülerim.
Telefon kulübeleriyle kavga ederim.
Asfaltın siyahında kaybolur, düşüncelere dalarım.
Çıkmaz sokaklarda kendimi arar, bir de üstüne güzel hayaller kurarım.
Sonra, sonra hayallerimle beraber suya düşerim.
Ben deliyim…
Çayım sekiz şekerlidir, cigara üstüne cigara yakarım.
Dumanı iner efkarımın şehrin üstüne.
Parayı sevmem ama para için çalışırım.
Dört yaşında aşık olduğumu, sonra babamın hiç başımı omuzuna dayamadığını hatırlar, hayal de olsa omuzlarında uykuya dalar, Rüyalar görürüm, uyandığımda hiçbirini hatırlamadığım halde...
Ben deliyim…
Güzel bir yaşam benim için anlam taşımaz, kimseye düşman değilim, kimseye de dost olmadım.
Ben kendime bile yabancıyım...
Duygularım hep sansüre uğramış, bir fahişenin hayatı gibi yalancıdır gözyaşlarım...
Ufacık bir bakış boğazımı düğümler.
Kimi özlediğimi bilmeden, hasretin en yoğun halini yaşarım.
Ah! İçimden dağıtmak gelir, dağıtamam ya, kendimi dağıtırım.
Gözlerimin kahverengisi gitgide koyulaşıyor, insanlarınki kankırmızılaşır.
Bakamam kimsenin yüzüne, sevgiye muhtaç bir yavruya döner yüreğim... Kalbim titrer, haykırırım ama duyuramam sesimi...
Yine de sardığım tütünde, yaktığım cigarada bulurum mutluluğu...
Ben deliyim, ağlamamaya yemin etmiş gözlerim...
Sonu dramla biten bir hatıra, üç bölümlük bir komedi dizisiyim.
Çoğu zaman çorbama kinimi doğrar, öfkemi kaşıklarım.
Zehir kokan bir gül biter dudaklarımın arasında,
Kimisi tükürür, kimisi öper.
Tükürene mezar, öpene lalezar olurum.
Ben deliyim...
Zülfün hergece ihanetler rıhtımında.
Ciğerimin üstünde sevdasını kurşuna dizer.
Ve ufacık bir bakış boğazımı düğümler.
Ben deliyim...
Bulmacaya benzerim. Kimi zaman soldan sağa bir nota.
Kimi zaman yukarıdan aşağıya Eski Mısır'da bir Tanrıyım.
Ben deliyim, geceyi ikiye böler, sonra hayatın adını yalan koyarım...
Ben deliyim, ben yüreklerde ünlem, kafalarda soru işaretiyim.
Ben deliyim, bağrı taşlarla dolu bir Toprak parçasıyım.
Bir uçtan bir uca kurumuşum.
Karınca yuvaları ve Ayak izleriyle süslüdür tenim...
Kar yağar üşürüm, güneş olur kavrulurum.
Ben deliyim...
Mutluluğu uzaktan seyrederken cebimde küçük umutlar biriktirir, gözlerimi kapının eşiğine dikerim.
İşte o zaman hayat acı kahve tadı verir, hep içime atarım ama, kendimi içine atacak bir yer bulamam.
Anlamayana az gelirim, anlayana çok...
Ne yarınlar birşey bekler benden, ne de ben yarınlardan...
Ben deliyim...
Ağlamamaya yemin etmiş gözlerim...
Ercan İntaş
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Bu mesaja 1 cevap geldi. Cevapları Gizle
Anahtarını bulup kalbimin derinliklerinden
bütün kapılarını açtığımı anladığım an hayatın,
kainatın öğrendiğim zaman ibaret olduğunu mucizeden,
kavrarım yaşamın bir parçası olduğunu, sanatın.
Ve yine anlarım yokun olmadığını, aşkın ise yok olduğunu.
Sessizlikte seni arzulayan o sesin ilah uykusu gibi başlayıp, bittiğini
ve durmaksızın gidişimin
anlarım bir çember etrafında budalaca döndüğümü.
Gözlerin anlattığına inandığım andan bu yana
hala inanıyorum ama sözleri de unutmadan
yokun olmadığını aşkın ise yok olduğunu kavradığım zaman
eminim acı çekmeyeceğim aşkından
anlattıklarım işte o son gün
o son gün kapıyı açarken çekeceğim son zulüm
anahtarı bendeyken,
kalbim aklımın korumasında güvendeyken
geçeceğim cesur ve sessiz adımlarla
benim amacım vardı unutturdu aşkın
şimdi ise yalnız zaman lazım
öğrendim savaşın üstünlüğünü
kaybettiklerimin bir bir bana döndüğünü
ve buldumya hayatı en dağınık yerlerden
kimse karşı koyamayacak bana
ne aşkın, ne de öfkem
zaten yokun olmadığını aşkın ise yok olduğunu kavradığım an
yalnızca bir aşk kalacak
emin ol o da sana olmayacak...
Tuğçe Karasüyek